ANKET: Gökçek mi, Kılıçdaroğlu mu?

Büyük düello dendi
Yılın kapışması dendi
Derbi maç bile dendi (Ankara derbisi)



CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, arasındaki düello gergin başladı.

Kılçdaroğlu iddialarını sıraladı, Gökçek cevap verdi. Verilen cevaplardan memnun kalmayan Kılıçdaroğlu ile aynı şekilde kendisinin de sorularına cevap alamadığını söyleyen Gökçek'in tartışmasına Uğur Dündar sık sık müdahale etti.

Gökçek, Uğur Dündar'ı taraf tutmakla suçlarken, karşılıklı olarak birbirlerinin olduğu bir tartışmaya asla katılmayacaklarını söylediler.

Düello ağır ithamlarla sonuçlanırken, acaba kazanan kim olmuştu.

AKpartiForum bu soruya ne diyor?

Gökçek mi, Kılıçdaroğlu & Dündar ikilisi mi, denseydi daha doğru olurdu.

Daha ikinci dakikada kıvırmaya başlayan Kılıçdaroğlu bir an çok pişman olmuştu katıldığına. Sonuç olarak Gökçek kazanmıştır. Tebrik ediyoruz.

Vallahi, ben kılıçdaroğlunu müfteri bilirdim Vallahide billahi de değilmiş.. Günahını almışız.. Yahu bu adam salak.. Allah canımı alsın ki salak..

Eline vermişler düdükleri git öttür diye adam tartışma bilmiyor.. İlk sorularında yalanı çıktı, adam 2 soruda soruyor böyle miymiş değil miymiş diye yok cevap verdim diyor.. Hani adam bilmiyor ki konuyu bilmiyor.. Neyin ne olduğunu bilmiyor.. Aynı çamur at izi kalsın mantığı..

İşte borazanı Melih Gökçek'e ötmedi.. Alakasız konulara koncağına ilk başladığın konuyu tamamlasana. Binanın temelini at, sonra yarım bırak 5.katla uğraş.. Olur mu böyle bir şey yahu..

Adam vallahi gerizekalı tam bir odun,
kütük kütük!..

Uğur Dündarda taraf tuttu diyen haksızlık etmiş olur. Melih Gökçek taraf tutmasına bile izin vermedi..

--
Her kuşun eti yenmez yalandaroğluuuu...

her zamn her yerde

Valla, böyle oy vereni varken... Kılıçdaroğluna da hak veriyor insan...

! . . .

Kılıçdaroğlu oldukça sakindi. Fakat bu gamsızlığından kaynaklanıyordu. Yayın boyunca hiçbir belge gösteremedi. Daha önceki iddialarına hiç giremedi. Çünkü Gökçek konuya hakim ve hazırlıklıydı. Belediyenin o dönem belki fazla, belki normal olarak uyguladığı kar payını "hortumculuk" olarak gösterdi ama Gökçek'in kimin cebine gitmiş bu para" sorusuna cevap vermedi. Çünkü hortumculuk dediği o karların Ankara belediyesi ve Ankara halkı için kullanıldığını kendisi de çok iyi biliyordu.

Gökçek, bir ilkokul çocuğuna laf anlatırcasına getirdiği fiyat etiketleri ile konuya hakim olduğunu ispatladı. Herşeyi belgelendirdi. Yanında getirdiği sayaçlarla konuyu görsel olarak açıkça izah etti. Bir ilkokul öğrencisi bile konuyu net br şekilde anlamışken, Kılıçdaroğlu pişkinliğine devam etti, Sürekli kıvırdı, kaçamak sorularla üste çıkmaya çalıştı. Daha da önemlisi, Gökçek konuyu en iyi şekilde anlatabilmek için Karayalçın'ın o dönemki uygulamasından bahsetmek istedi ama Dündar izin vermedi.

Sizler de tasdik edesiniz ki programda Gökçek'in yönelttiği sorular, en fazla 15-20 saniyede cevaplanabilecek çok kolay sorulardı. Ama Kılıçdaroğlu hemen rakamlara girdi, Gökçek'in aksine milletin anlayamayacağı mukayeseleri yaptı. Korkak bir boksör edasıyla sürekli moral bozmaya çalıştı. Gökçek'i kızdırarak kısmen de başarılı oldu.

Oysa Gökçek'in çok gergin bir portre çizmesi, içinde bulunduğu taraflı ortamdan kaynaklanıyordu. Dündar & Kılçdaroğlu ikilisi, bu durumu çok güzel kullandı.

Yayında bence kırılma noktası ise, bir ara Kılıçdaroğlu'nun "sende yalan söyledin o zaman" demesiydi. Bilmiyorum, bu söz o an dikkatinizi çekti mi ama bu sözün anlamı "ben yalan söyledim, şimdi sende benim gibi yalan söylüyorsun" demektir. Böylece Kılıçdaroğlu, yalan söylediğini kendisi de kabul etmiş oldu.

Sonuç olarak Gökçek kazandı ama doğan gurubuna ait bir kanalda hem de taraflı olduğu açıkça bilinen Uğur Dündar'ın programında böyle bir düelloya kesinlikle girmemeliydi. Büyük hata yaptı. Bunu da ağır bir şekilde ödedi. Terledi, kızdı, Dündar'ın taraflı müdahaleleriyle daha da zora düştü. Kendisi de yanlış yaptığını anlamış olacak ki yayın devam ederken bir daha Dündar'ın yayınına konuk olmayacağını açıkça ifade etti.

Yahu arkadaşlar yorumlarınızı okuyunca ben başka program mı seyrettim demekten kendimi alamadım. Ben kendi yorumumu yapayım.

Daha program başlar başlamaz, söz Kılıçdaroğlu'ndayken ve Kılıçdaroğlu konunun etrafında dolaşırken Gökçek'in -buna müsaade etmem burda başka konuları konuşturtmam- biçimindeki saldırgan çıkışları hiç hoş olmadı. Gökçek sürekli sürekli müdahale etti. Nitekim Dündar programın sonuna doğru daha fazla dayanamayarak -ben 40 yıllık televizyoncuyum (gazeteciyim) bu agresiflik size zarar verir- dedi. Sen Melih Gökçek'sin bu adamı her halukarda alt edersin ama biraz sakin ol. Hepimiz gördük Melih Gökçek'in en iyi savunma yaptığı zaman, sakin ve aklıselim haliyle o kartları gösterip durumu anlattığı zamandı.

Eşref'in bahsettiği anı hatırlıyorum:
"Yayında bence kırılma noktası ise, bir ara Kılıçdaroğlu'nun "sende yalan söyledin o zaman" demesiydi. Bilmiyorum, bu söz o an dikkatinizi çekti mi ama bu sözün anlamı "ben yalan söyledim, şimdi sende benim gibi yalan söylüyorsun" demektir. Böylece Kılıçdaroğlu, yalan söylediğini kendisi de kabul etmiş oldu."


Orda şu vardı. Programın başında Kılıçdaroğlu 168 Dolar'ı yanlışlıkla 168 Euro diye söylüyordu. Gökçek bu tezatı ortaya çıkardı ve bu yanlış okumadan dolayı Kılıçdaroğlu'na yalancı dedi. Biraz sonra Gökçek de dili sürçüp 168 Euro deyince, Kılıçdaroğlu da "ben yalan söyledim, şimdi sende benim gibi yalan söylüyorsun demektir" dedi. Yani orda Kılıçdaroğlu, Gökçek'in bir yanlış okumadan, dil sürçmesinden dolayı kendisine yalancı demesine sitem etmiş oldu ve bence Gökçek buradan bir ders çıkarmalı. Bu yalancılık değil dil sürçmesidir.

Uğur Dündar'ı sevmem çünkü laikçi yapıda biri olduğunu bilirim. Ama şöyle birşey var buna hiç dikkat etmiyorsunuz. Tıpkı Fırat - Kılıçdaroğlu tartışmasında olduğu gibi bu tartışma da tüm dikkatlerin üzerinde olduğu ve gazetecilik bakımında büyük başarı sayılacak bir tartışmadır. Onun için Dündar2ın bu tartışmada taraf olması söz konusu değildir, taraf olduğu azıcık belli olsa kamuoyunda çok küçülür. Bunu yapmaz. Ve bu akşamki programı izlemiş olarak tamamen inanarak söylüyorum ki; Dündar2ın taraf tutuması sözkonusu değildi.

Melih Gökçek'in hoş olmayan sinirli tavırları Dündar'ı da zor durumda bıraktı. Kendimizi orada Uğur Dündar'ın yerine koyalım. Bir ara Dündar'ın kulağına "Gökçek'in sesini yayından alalım mı?" denmiş olacak ki "Hayır Melih Gökçek'in sesini almayın" demek zorunda kaldı.

Sonuç olarak Gökçek yolsuzluk yapmadığını yolsuzluk yapacak biri olmadığı güzelce ifade etmiş oldu. Ama vatandaşın neden 300 dolarlık sayaç almak zorunda bırakıldıuğı konusunda Gökçek pek tatmin edici konuşamadı. Bu parayı Ankara halkın ayatırım yapıyoruz vb gibi şeyler söyleyerek yolsuzluk yapmadıklarını anlattı ama bir vatandaş çıkıp da Ankara'ya benim paramla mı yatırım yapacaksın derse cevap vermek biraz zor olur. Bu tıpkı okula çocuğunu kaydettirmek isteyen veliden kayıt parası almaya benzer.

Herşeye rağmen Gökçek kazandı ama sırf bu agresfiliğinden prestij de kaybetti.

Düşünsenize Gökçek ilerde Başbakan olacak ama bu saldırganlıkla mı?

Gökçek agresif felan değildi en başta. Yanlışınız var, daha girişte bu konu dışına çıkmaksızın dedi.. Ama aynı konu içerisinde farklı yerlere gidince koydu tepkisini Gökçek. Çünkü aksi durumda belgesiz konuşmaya dönüşecekti platform. E o zaman yüzleşmenin ne anlamı kalıyordu?

İlk başta söylediği sözlerin belgesini istiyor. Ancak geçiştirilip ayrı dallara atlanılıyor. İşte bu taktiği anladığı için ve bunun böyle olacağını bildiği için mani oldu ve doğru olanıda oydu. Sen binanın ilk katına başla sonra yarım bırak 3-5. katlarına geç.. Olur mu? Kılıçdaroğlunun dediğide bırak temeli gel üst katları halledelim!.. E bu dandikçe dikilmiş binada Melih Gökçek'inde emeği olacaktı.

Melih Gökçek o değil işte. O çukurluğa düşmemek içindi o çabasıda. Sonraki hiddetide ustanın çırağa hiddetiydi!.. ÖYLE İŞ Mİ YAPILIR!

Böyle tartışma mı olur?..

Ben olayı böyle gördüm sevgili Faruk.