05-21-2008, 18:26 | #1 |
GÖLGE
GÖLGE
Sabah ezanıyla birlikte kalkıp tarlaya gittiler. Öğleye kadar keyifle çalıştılar. Güneş iyice yükselince, biraz soluklanmak ve karınlarını doyurmak amacıyla ara verdiler. Bir ağaç gölgesine oturarak, evden getirdikleri azıkları yemeye başladılar. Bir ara, dedesi az öteyi işaret ederek: “Ne görüyorsun?” dedi. “Bir taş” diye cevapladı. “Başka?” “Bir değirmen taşına benziyor.” Sonra, dedesi yere kuru bir dal parçası sapladı ve “Şimdi ne görüyorsun?” dedi. “Yere dikilmiş bir sopa!” Dedesinin sorduklarına bir anlam verememişti, ama hoşuna da gitmişti bu. Yaptıkları keyifli bir oyuna benziyordu. Bu kez: “Peki, aralarında bir fark var mı?” diye sordu dedesi. “Tabiî ki” dedi, “biri taş, diğeri sopa.” “Başka fark yok mu aralarında? İyice bak.” Dedesinin ne anlatmak istediğini kavrayamamıştı. Kafasını hayır anlamında iki yana sallamakla yetindi. Dedesi, yere sapladığı dal parçasını sökerek, az ötede duran yassı taşın yanına çaktı bu kez. “Şimdi bir fark var mı?” Görebildiği tek fark, sopanın küçük gölgesiydi sadece: “Şimdi sopanın gölgesi var” dedi. “Evet” dedi dedesi, “onun gölgesi var, ama taşın gölgesi yok!” Hâlâ dedesinin ne demek istediğini çıkaramamıştı. “Evladım” dedi, “sen daima gölgeli ve meyveli olanları tercih et. Gölge veremeyenin ne kendine hayrı dokunur, ne de başkasına. Şu taş gibi yerde boylu boyunca yatanlara itibar etme.” Dedesi, yıllara dayalı tecrübelerini aktardıkça, meseleyi anlamaya başlamıştı. “Unutma,” dedi dedesi, “ancak gölgesi olandan sana fayda gelir. Dünyaya yakın olanın ise gölgesi olmaz. Faydalı olmayacak şeylerden her zaman uzak dur. Fayda yukarıdadır. Oradan gelir; meyve de, gölge de.” Günün son ışıklarıyla birlikte, tarlada çalışmayı bırakarak eve doğru hareket ettiler. Yol boyunca dedesinin söylediklerini düşündü; batmakta olan güneşi seyrederken...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|