AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-03-2009, 17:27   #1
Kullanıcı Adı
Düş Hekimi
Standart Gönül Aynası
Sultanın sarayında birgün Çin ressamları:

"Biz, Türk ressamlarından daha ileri, daha hünerliyiz." diye bir iddiada bulunurlar. Buna karşılık Türk ressamları:

Hayır, biz daha üstünüz. Bizim hünerimiz daha ileridir" diyerek bu iddiaya karşı gelirler.

Bunu işiten sultan, ressamları imtihan etmeye karar verir. Her iki memleketin ressamları hazırlanır, birbirine nazır iki ayrı odaya çekilirler. Çin ressamları, kendilerine ayrılan odanın duvarlarını renk renk resimlerle donatırlar. Türk ressamları ise odanın karşısına gelen kendi odalarının duvarlarını sadece cilalar, ayna gibi parlatırlar. Öyle ki, Çin ressamlarının yaptıkları resimler, Türk ressamlarının odalarının duvarına daha parlak bir görünüşle aksetmektedir.

Sultan, önce Çin ressamlarının odasına girer, resimleri beğenir. Sonra da Türk ressamlarının odasına girince, aynı resimleri daha parlak, daha güzel görür ve Türk ressamlarını takdîr eder.

Böylece Türk ressamları, hiçbir resim yapmadan, sadece Çin ressamlarının eserlerini binbir hünerle cilaladıkları duvarda aksettirdikleri için daha hünerli sayılırlar.

MESNEVİ: "Sofiler, Türk ressamları gibidirler. Onların, ezberlenecek dersleri, kitapları yoktur. Yani zahiri ilimlerin muhtevası içinde sıkışıp kalmaz, onu aşarlar.

Ama, gönüllerini mükemmel cilalamışlar, istekten, hırstan, hasislikten, kinlerden arınmışlardır.

O aynanın sağlığı, berraklığı gönüldür. Gönül aynasına hadsiz, hesapsız suretler aksedebilir.

Gönüllerini cilalamış olanlar, renkten, kokudan kurtulmuşlardır. Her nefeste, kolayca bir güzellik görürler.

Onlar, ilmin kabuğundaki nakışı bırakmışlar, "Ayne'l yakîn" bayrağını açmışladır." (Beyit: 3492-3494)

Hz. Peygamber (s.a.) buyurur:

"Benden sonraki ümmetinı hakkında üç şeyden korkarım:

1. Heva ve hevesat sapıklığından,

2. Mide ve kadın şehvetine uymaktan,

3. İlimden sonra gaflete düşmekten..."

İlim kitabîdır. İrfan ise onun kamil ve şahsîleşmiş şeklidir. Bu sebeple ilmi irfan haline getirmeyenler, sığ ve kuru kalabilme tehlikesindedir.

Kainat, gönül gözü ile seyredildiğinde, ince gayeler ve nazenin hikmetlerin cümbüşü olduğu açıktır. Alemin bir ibretler meşheri (sergisi) olduğu kavranır. Her haliyle bu dünya, imtihan havası dolu bir îman dershanesidir.

İlahî terbiye ve idarenin hakim olduğu bu alemde, abeslerin çalkantıları içinde, nezih vasfini ziyan edenler, hakîki saadet mahrumları ve hayat öksüzleridir. Şehevatın girdapları içinde çukurlaşıp kaybolurlar.

Ahiretin zarurî zuhur ve hakîkatini bildirmek için Allah (c.c.) buyurur:

"Hayır... Bilecekler, sonra muhakkak öğrenecekler."

Peygamber göndermek, onların diliyle, ilmiyle, irşad ve ahlakıyla beşeriyyeti kemale erdirmek gibi tecellîler, hep ilahî lütuf ve ikramların tezahürleridir.

İnsan, bir kendine, bir de muhîtine alıcı ve idrak edici gözle bakınca, derhal kavrar ki;

"Açık ve zahir olan kuvvet ve saltanat karşısında ahiretten gafil yaşamak gülünç ve abes olur."

Akibetin; düşünen her idrak sahibi kolayca anlar ki; sonsuz isteklere, zevk ü safalara, gelgeç fanî sevdalara bir sınır çizmek, muhabbetleri ilahî maksada yönlendirmek, yaratılış gayesinin zaruretidir.

Cami' ve tekkelerin levhalarındaki "HOŞ GÖR YA HU", "BU DA GEÇER YA HU", "EDEB YA HU" nihayet "HİÇ" lafızları ne müthiş haîkat sinyalleri ve ihtar talimatlarıdır.

Okumadan geçenlere, gül verenlere şimdiden teşekkür ederim. bakalım kaç kişi görecek bu teşekkür mesajımı. Görenler yazdıkları cevapların sonuna bir ünlem ! işareti koyarlarsa sevinirim.

Hz. Peygamber (s.a.) buyurur:

"Eğer Allah (c.c.)'dan gereği gibi korkarsanız, gerçek bir bilgi ile eşyayı tanımaya başlarsınız.

Eğer Allah (c. c.)'ı gereği gibi tanırsanız, dualarınız ile dağlar yerinden oynar."

İmamı Gazali Hazretleri ilmin zirvesinde iken kendini anlatır:

"Aklî ve şer'î ilimlerle iştigaldeydim. Çok talebelerim vardı. Halimi düşündüm. Gördüm ki, çeşitli iptilalar ile sarılmışım. İlimdeki niyetimi düşündüm. Halis Allah (c.c.) rızası için olmayıp, makam sevdaları ve şöhretlerle karışık buldum. Yakînen anladımki, helak sahilindeyim. Uçurumun kenarındayım. Kendi kendime:

"Hadi çabuk ol, ömründen çok az kaldı. Kazandığın ilim hakîkate geçmez ise, bir aldatmacadan ibarettir. Şimdi gereksiz alakaları kesmez, engelleri kaldırmaz isen sonun ne olacak?" dedim.

O zaman bir hal oldu. Dünya ve dünyacılardan kaçmak, dünya arzuları ve Ahiret isteği arasında hayret vadisinde altı ay şaşkın, inler ve ağlar halde kaldım. Kalbim muzdarib oldu. Aczimi gördüm ve anladım. İhtiyarınını bütün sükütunu ve düşüşünü seyrettim. Devasız derde, çaresiz hastalığa duçar olan bir kimse gibi Allah (c.c.)'a yanarak, yalvararak ve sızlanarak iltica ve tazarruda bulundum. Nihayet, Neml Suresi Ayet 62'de mealen:

"Muzdar olan (sıkıntıya düşen) kimse dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip fenalığı kaldıran..." buyurulduğu gibi, Allah (c.c.) duamı kabul buyurup kalbimi uyandırdı. İçimdeki mal, makam arzusu kaldırıldı. Hepsine yüz çevirdim.

Zikir, uzlet, halvet, mücahede, riyazet, nefsin tezkiyesi ve ahlakın mükemmelleşmesi ile meşgul oldum, îlmi yakîn ile bildim ki, Allah (c.c.)' a kavuşanlar ve hidayet yolunun yolcusu olanlar, bilhassa tasavvuf ehli olan büyüklerdir. En güzel sîret ve ahlak onlardadır. Zîra onların zahir ve batınındaki haller, peygamberlik nürundan alınmıştır.Yeryüzünde peygamberlik nürunun ötesinde bir nur yoktur.

Resulullah (s.a.):

"İçine nur giren kalp açılır ve genişler." buyurur.

"Bunun alameti nedir?" diye sorulunca:

"Fani dünyadan uzaklaşmak, ebedî olan ahiret yurduna gönül vermek ve gelmeden evvel ölüme hazırlanmaktır." buyururlar.

Sahabîden Harise (r.a.):

"Dünyanın nefsanî arzularından el etek çekince, gündüzlerim susuz, gecelerim uykusuz hale geldi. Rabbimin arşını açıkça görür gibi oldum. Birbirini ziyaret eden cennet ehli ile yekdiğerine düşman kesilen cehennem ehlini görür gibiyim." demiştir.

Sehl B. Abdulah (k.a.) a:

"Süfî kimdir?" diye sorulunca:

"Kalbi Allah (c c.) ile dolan, kaderi safa haline getiren, altın ile toprağı eşit gören zattır." diye tarif etmiştir.

Uzunca bir paylaşım yapıp, gözlerine zahmet verdiğim kardeşler buyursunlar:


 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-03-2009, 17:35   #2
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart
"Fani dünyadan uzaklaşmak, ebedî olan ahiret yurduna gönül vermek ve gelmeden evvel ölüme hazırlanmaktır."

İnşALLAH bizlerde kalplarimizi iman ile cilalayıp başka bir perde koymayız ve o şekilde ölüm nasip olur ..!

Emeğine sağlık kardeşim çok yerinde bir paylaşım oldu bu ALLAH razı olsun +

Konu Ak_Kelebek tarafından (06-03-2009 Saat 17:38 ) değiştirilmiştir..
Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-04-2009, 12:03   #3
Kullanıcı Adı
AY IŞIĞI
Standart
Zikir, uzlet, halvet, mücahede, riyazet, nefsin tezkiyesi ve ahlakın mükemmelleşmesi ile meşgul oldum, îlmi yakîn ile bildim ki, Allah (c.c.)' a kavuşanlar ve hidayet yolunun yolcusu olanlar, bilhassa tasavvuf ehli olan büyüklerdir. En güzel sîret ve ahlak onlardadır. Zîra onların zahir ve batınındaki haller, peygamberlik nürundan alınmıştır.Yeryüzünde peygamberlik nürunun ötesinde bir nur yoktur.


Çok güzel, anlamlı ve maneviyat dolu bir yazıydı kaleminize sağlık.!!

Yazıyı okurken aklıma bir arkadaşımın şu sözü geldi. " Yücelmek, yücelere gönül vermekle başlar".

Bizlerde inşallah en sevgilinin ve en sevgilinin sevdiği ashabının çizdiği yoldan gideriz. Belki onlar gibi olamayız ama en azından layık olmaya çalışırız.

Karıncaya sormuşlar " nereye gidiyorsun " diye. Oda " sevdiğime " demiş. " İyi ama bu ayaklarla varamazsın" demişler.
Oda " olsun hiç olmazsa onun yolunda ölürüm " demiş.

Şimdi bu hesap bizde onlara yetişemesekte en azından çabalarız.
Rabbim halis niyetlerimizi hakkıyla kabul buyursun inşallah..

Konu Yalçın KARACA tarafından (06-04-2009 Saat 12:41 ) değiştirilmiştir..
AY IŞIĞI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi