|
12-25-2008, 01:55 | #1 |
Gönüllerde Sadece O'nun Adi Kalsin
GÖNÜLLERDE SADECE O'NUN ADI KALSIN Daha önceki açıklamalarımızda da temas ettiğimiz gibi Cenâb-ı Hak dilerse kendisinden hoşnut olduğu mü’min kulunun gönlünde tecellî eder. Bu hususu ifade eden bir rivayet Gazzâlî’nin İhyâu Ulûmi’d-dîn adlı eserinde ve tasavvuf kitaplarının pek çoğunda yer almaktadır. Bu rivayete göre bir kudsî hadiste Cenâb-ı Hak¸ “Ben yere göğe sığmam. Ancak mü’min kulumun kalbine tecelli ederim.” buyurmaktadır. Böyle bir tecellîye mazhar olmak hemen her mü’minin arzusu olmalıdır. Teccellîgâh-ı Rabbânî olması hasebiyle mutasavvıflar kalbin¸ gönlün bu tecellîye mazhar olacak hâle getirilmesi için tasfiye-i kalb ve tezkiye-i nefse çok önem vermişlerdir. Hattâ bir mutasavvıf şairimiz; Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ede Hak Pâdişah girmez saraya hâne ma’mûr olmadan diyerek ALLAH’tan başka gönülde yer alan sevgileri sürüp çıkarmak gerektiğinden söz etmekte ve ancak böyle olduğu taktirde muhabbetullâhın gönüllerde karar kılacağını belirtmektedir. Bunu ifade ederken de nasıl bir padişah saraya girmeden önce o mekan temiz tutuluyorsa gönlün de âlemin padişâhının tecellîsine hazırlanması lüzumundan bahs etmektedir. İşte bunun gibi içimizde yer eden manevî hastalıklardan kurtulmak suretiyle de ALLAHu azîmü’ş-şânın râzı olacağı selîm bir kalbe kavuşmak mümkün olacaktır. Hulûsî Efendi de bu gazelinde gönülde böyle bir sevginin tecellî etmesini taleb etmektedir. Bunun için dünya malını kaybedince gönüllerde oluşan hüzün ve dillerde dolaşan âh u figânla viran olan kalbin¸ ALLAH sevgisiyle yanıp tutuşmasını arzu etmektedir. O’ndan başka her şeyden yüz çevirip sadece O’na yönelmeyi istemektedir. Bütün bu hallerden sonra her nereye baksa Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının nasıl tecellî ettiği şuuruna varmayı dilemektedir. Samîmî bir temennîyi ifade eden bu gazelde olduğu gibi biz de gönüllerimizi böyle bir tecellînin mahalli hâline getirmeye çalışalım. Kısaca özetlemeye çalıştığımız gazelin beyitlerini de şöyle açıklayabiliriz: Gazelin Metni : 1. Âh varlığı dağılıp gönlüm vîrân olaydı Pervâne-tek şem’ine dostun sûzân olaydı 2. Gayrılardan göz yumup dostu kendinde bulup Cümle cihâna dolup bir özge cân olaydı 3. Bakdıkça her yaneye dost yüzünü seyr edip Dostun gözüne dostun yüzü seyrân olaydı 4. Bu âlem-i kesretde gizli halvete erip Vahdet ile bir olup ol bî-nişân olaydı 5. Görünen ol gören ol aralıkda kimse yok Yokluk ilinde varlık cümle cânân olaydı 6. Hulûsî’i bu sırra mahrem kılıp Sultânı Gizli bu sırlar ana cümle ayân olaydı Gazelin Açıklaması : 1. Mumun etrafında dönerek yanıp yok olup giden kelebekler gibi gönlümde mevcut olan dünyaya ait sevgilerin hepsi yok olup gitsin. Böylece kaybettiklerim için gönlümde meydana gelen âh u figânlarım dağılıp¸ gönlüm bir virâne haline gelsin. 2. Gerçek dosttan başka her şeye göz yumup¸ gönülde sadece Onun sevgisi yer etseydi¸ bütün dünyayı bu sevgi kaplasaydı da içimde bir başka can olsaydı. 3. Böylece her nereye baksam¸ orada dostun tecellîsini görsem¸ orada dostun yüzünden bir eser sezsem. Böylece kulunun yüzü daima hakiki dostun nazarında görünmüş olsa. 4. Kesret âlemi¸ çokluklar yeri olan bu dünyada gizlice bir kenara çekilip halvet hayatı yaşasam da gerçek vahdet şuûruna erebilsem. Daima O’nunla bir olduğumu hissedip kendi varlığımdan geçsem. 5. Nitekim bu kâinâtta her şeyi gören O’dur; görünen her şeyde tecellî eden de O’dur. Bunun için dünyaya ait olan her varlığı unutup da zihnimde tek varlık sadece cânânım olan ALLAH kalaydı. 6. O yüce Sultan bütün bu hakikatları Hulûsî’ye de mahrem eyleseydi de gizli olan sırr-ı ilâhî kendisine ayân oluverseydi. Mehmet AKKUŞ
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|