![]() |
#1 |
![]() Gündemin sıcak konusu Irak’ın Kuzeyi’ne, Türk askeri girecek mi girmeyecek mi?
Gündemin sıcak konusu Irak’ın Kuzeyi’ne, Türk askeri girecek mi girmeyecek mi? Ard arda gelen üzücü haberlerin ardından medya hemen Irak’ın Kuzey’in üss kurdu. Dağlıca’daki hain saldırının olduğu gece en iyi muhabirlerini! Irak’ın Kuzey’ine yollayan televizyon kanalları, akşam ana haberlerinde sıcak bölgeden canlı yayınlar yaparak, sözde bölgenin nabzını tutmaya başladı. Aslında tutulan bölgenin nabzı değil, televizyon yöneticilerinin bölgede görmek istedikleri, masa başında yazdıkları senaryolardı. Irak’a Türk askeri nereden ve nasıl girmeliydi? Haberlerde askere operasyonun yol haritası da gösterilirken bir yandan tansiyonun yükselmesi için gerekli malzemeler lazımdı. Bunu bulmak da merkezden yönlendirilen acar muhabirlere düşüyordu. Gelen haberlerin doğruluğu abartılı olup olmadığının hiçbir önemi yoktu, zaten öyle de oldu. Sınıra yakın noktalarda dumanlar yükseliyor… Hemen televizyonlar hatta bazı gazetelerimiz Türk askerinin sınırın 40-50 km içerisini bombaladığı ve bu sebeple sınırda dumanların yükseldiği haberleri verilmeye başladı. Öyle ki bu haber gazete manşetlerine bile yansıdı… Öyle miydi? İşin doğrusunu yıllardır bölgede başarılı çalışmalarıyla adını duyuran Cihan Haber Ajansı Irak sorumlusu Alihan Hasanoğlu’ndan kamuoyu öğrendi. Bölgede her yıl bu dönemde, köylüler topraktaki ekinlerin kalıntılarını ‘‘anız’’ yakıyorlardı. Sınırda yükselen dumanlar bu anızlara aitti. Zaten anız yakmalarını Türkiye’de; Sivas, Malatya’dan başlayıp, Irak’ın içlerine kadar yol boyu görmek mümkündü. Sadece bu mu? Elbette ki değil medyamızın yaptıkları. Bu kritik dönemde Erbil’de uluslar arası bir fuar vardı. Türkiye’de, fuara katılan ülkeler arasındaydı. Bölgesel yönetim, Türkiye ile ilişkilerini sıcak tutmak için; Türk bayrağını fuar girişinde ABD bayrağından da öne, 1. sıraya koymuştu. Ancak bu bölge için güzel bir haberdi. Muhabir, her ihtimale karşı 2 sunuş yapıyordu. Birinci sunuşta Türk bayrağının gerçekte olduğu gibi ilk başta olduğu anlatılıyordu. İkinci sunuşta da muhabir, Türk bayrağının en sonda olduğunu anlatıyor, kameraman da bayrak direklerinin en sonundan zoom çıkarak Türk Bayrağının en sonda yer aldığını göstermeye çalışıyordu. Merkez her iki sunuştan birini duruma göre kullanacaktı. Sınırda peşmergeler yığınak yapıyor. Haber böyleydi. Ancak o büyük yığınaktan tek kare her ne hikmetse her zor işi başaran habercilerimiz tarafından çekilememişti. 2 dakikalık haberde verilen bütün peşmerge görüntüleri kutlamalar ve eğitim görüntülerindendi. Ancak bunlar yeniymiş gibi veriliyordu. Çünkü tansiyonu yükseltmek gerekiyordu. Kerkük’te bir intihar saldırısı olmuş. 15 kişi ölmüş çok sayıda kişi yaralanmıştı. Muhabir Zaho’dan otel çatısında canlı yayında, yaklaşık 5 saat uzaklıktaki patlamayı gidip görüp çekip gelmişti. Gidiş geliş tam 10 saati buluyordu. Ama seyirci nereden bilecekti. ‘‘Her taraf kan gölüydü, durum çok kötüydü’’ Bölgede, Kandil büyük bir yerleşim alanının adıydı. Yani, İran sınırı bölgesinde Kandil denilen bir bölge vardı. Yolda yer gösteren tabelalarda da ‘‘Kandil’’ yazıyordu. Ancak bizim acar muhabirler, bu tabeladaki yazıları ‘‘PKK’nın kampı kandili’’ işaret ediyor diye övünerek veriyordu. Ancak gerçek, bir gün sonra yine aynı kanalın canlı yayınında ortaya çıkıyordu. Bir gün önce şişirilerek verilen Kandil yazısının, aslında bir bölgenin adı olduğu, konunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı, zoraki olarak veriliyordu. Zorakiydi çünkü; haberi yapan televizyon ekibi, bölge asayiş ekiplerince, usulce uyarılmıştı. Başbakan Erdoğan, Amerika’da başkan Bush’la görüşme yapacağı gece, bölgede nefesler tutulmuş ve herkes gelecek haberi bekliyordu. Bölge her zamanki gibi sakindi. Ancak bu, haber değildi; farklı bir şeyler lazımdı. Hemen buldular. Irak’ın Kuzey’inde halk stok yapıyordu. Hemen bir röportaj yapıldı ve görüntülerde bir vatandaş stok yapıyor görünüyordu. Peki gerçek ne idi? Röportaj yapılan şahıs aslında bir tüccardı ve toptancıydı. Haliyle yurtdışından ve Türkiye’den çeşitli gıda ürünleri getiriyordu. Aynı haberde hem stok yapılıyor, hem de gençler halaylar çekip kebap partileri yapıyorlardı. Hem gerilim var stok yapılıyor, hem de kebap yapıp keyif çatılıyor. Acaba hangisi gerçek? Ve Başbakan’ın görüşmesini tamamlayıp gerekli açıklamayı yapmasından sonra Erbil ve Zaho’da son durum nasıldı? Erbil’de canlı yayında ‘‘Bölgede tansiyon düştü hayat normal’’ ifadeleri yer alıyordu. Ancak Zaho’da gerginlik o kadar büyümüştü ki, insanlar neredeyse evlerini terk edecek görünüyordu. Ya da muhabir öyle görmek istiyordu. İşte Irak’ın Kuzey’indeki medyamızın durumu ya da oyunları aynen böyleydi. Lütfen bunu da haberleriniz arasında yorumlar mısınız? 08.Kasım.2007 16:08:05 CUMLİ ÇAYGEÇ
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|