|
12-12-2010, 22:45 | #1 |
Gurbet
kentlerin bir çoğunda uzun kavak kalmadı ki gıcırdasın ama benim sol yanımda sancı baki anne! ne olur ki sıram gelmiş olsun varsın ben ölürsem benden genci var tabi ama aşık garip değil hiçbiri ben de olamadım yokmuş kısmette yaşadıkca şahsenem'i hissettim gerçi tebriz'e tiflis'e hiç gitmedim gitsem de bulamazdım eminim anne! yunus ne dediyse hep çıktı şeytanlar semirdi kuvvetli oldu zayıf kalsalar ne farkederdi nasılsa onlar galip gelecekti bundan sonra aşık garip olunur mu ki sen onu söyle anne! şam-ı garibanda değilsek de muhakkak çırağan'da değiliz anne! lambalar söndü, çakmağı kim yakacak bu uluyanlar çakal mı ben hırkasını giymiş bir derviş miyim yoksa öldüm mü anne! hiç bir ilişkim kalmadı çevreyle yağmur beyhude yağıyor hani camdan bakacak arap kızları da nerde bir şahin uçurtma marifetim vardı kaleden kaleye cılız kuşcağızlarmış onlar şahin değil ben uçurduğum için uçmazlarmış başıboş uçarlarmış üstelik… sırtımda hırka, ayağımda terlik niye ben ölmüş müyüm anne! çıktım yücesine seyran eyledim kayak merkezleri olmuş yüceler karlar üstünde kırmızı gagalı bir kara kuş; dalgın ve bîhuş bakıştık birsüre ben kuşça, o, insanca keremler gurbette işçiydiler aslıları doğrusu aramadım şahsenem'i düşündüm sessizce… | Hüsrev Hatemi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-12-2010, 23:36 | #2 |
Yüreğine sağlık
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|