![]() |
#1 |
![]() Beşiktaş`ın 2-1 önde olduğu dakikalarda oyundan çıkan Ferrari`nin yokluğunu Beşiktaş takımı 2 gol yiyerek hissetti.
76.Dakika`da sakatlanarak yerini Yusuf Şimşek`e bırakan Ferrari`nin sakatlığı Beşiktaş`a pahalıya patladı.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Avrupa`nın önde gelen liglerinde en az gol yiyen takımlardan biri olarak dikkat çeken Beşiktaş, bu akşam oynanan Bursaspor maçında 3 golü birden kalesinde gördü.
En son 5.haftada Ali Sami Yen`de oynanan Galatasaray maçında 3 gol yiyen ve daha sonra uyguladığı defans ile toplamda 7 gol yiyen Beşiktaş adeta kalesini gole kapatmıştı. Bursaspor maçında 3 gol yiyen Karakartal, böylece tam 12 hafta sonra kalesinde bir maçta 3 gol görmüş oldu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Beşiktaş teknik direktörü Mustafa Denizli, 3-2 biten Bursaspor maçından sonra açıklamalarda bulundu.
Denizli yaptığı açıklamada "Tahminlerimizin 4-5 puan gerisine düştük. Futbolun içinde olan şeyler bunlar. Bugün beklemediğimiz bir hava durumu ile karşılaştık. Yağış çok hızlıydı. İlk yarıdaki bütün oyunumuzu etkiledi bu yağış. Bir mecburi ve bir de normal değişiklik yaparak 2 değişiklik hakkımızı kullanmak zorunda kaldık. Yapılacak birşey yok. Bir kırılganlık vardı üzerimizde. Ferrari çıktıktan sonra hava toplarını alamadık. Bu bizim aleyhimize oldu. Ferrari`de kırık var. Oyuna devam etme şansı yoktu. Rüştü`nün henüz ne gibi bir sakatlık yaşadığını bilmiyoruz. Kontrolleri yapılacak. Türkiye`de bugüne kadar hakemliğe en fazla destek verenlerden biriyim. Ama bugün 1 değil, 2 değil 3 tane elle oynama oldu aynı oyuncunun. Biz ekstra birşey istemiyoruz. Oyun kuralları neyse onun uygulanmasını istiyoruz. Doğal olarak kullanması gereken kartları kullanmayınca oyuncularımızın da sinir seviyeleri yükseliyor. Ama biz tabii ki bunların arkasına saklanmıyoruz. Bu takımın hakkını aramak herhalde bizim de son derece doğal bir hakkımız. Biz tamamen ortada bir değerlendirme biçimi istiyoruz. Umduğumuzun çok gerisinde kalmadık. Ama iyi bir seri yakaladıktan sonra son 3 haftada kaybettiğimiz bir 7 puan var. Biz düşündüğümüzün 5 puan gerisinde bitirdik ilk yarıyı. Ama bu telafi edilecektir. Fakat dediğim gibi bu kaybettiğimiz 7 puan tahminlerimizin çok üstünde oldu. Biz bu dönemi asgari 5 puan alarak geçmek istiyorduk." dedi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Bursaspor`a son dakikada yediği golle mağlup olan Beşiktaş`ta ilginç bir olay yaşandı. Karşılaşmanın 43. dakikasında sakatlanarak yerini Korcan`a bırakan Rüştü, kulüp doktoru Devrim Urgun`la tartıştı.
Maç içerisinde "Adelem yırtıldı, çıkmak istiyortum" diyen Rüştü, Urgun`un "Önemli bir şeyin yok, devam et" cevabı sonrası oldukça kızdı. Urgun`a "Benim adelemi benden daha mı iyi bileceksin" diye tepki gösteren tecrübeli file bekçisini takım arkadaşları zorlukla sakinleştirdi. Bu arada maçı tamamlayamayan Ferrari`nin hastaneye kaldırıldığı ve elmacık kemiğinde kırık şüphesi bulunduğu öğrenildi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Yoğun yağışa rağmen, dün İnönü`nün tribünlerinde 10 binden fazla taraftar vardı. Beşiktaşlılar, maç bitiminde Demirören`e tepki gösterdiler.
Maç öncesindeki yoğun yağış ve soğuk hava nedeniyle, dünkü Beşiktaş-Bursaspor maçında futbolcular kadar taraftarlar da büyük sıkıntı çektiler. Bütün olumsuz etkenlere rağmen, 30 binden fazla futbolsever takımlarını desteklemek için İnönü’deki yerini almışlardı. Maç öncesinde tüm takıma büyük destek veren Siyah-Beyazlılar, 90 dakika boyunca Beşiktaş’ı ateşlemek için ellerinden geleni yaptılar. Ancak üst üste üçüncü maçında da galibiyete hasret kalan Beşiktaş’ta taraftarlar patladı. Zapo’nun forması kaldı Son düdüğün ardından, tribünler yine ‘Yıldırım Demirören yeter’ tezahüratlarına başladılar ve Başkan ve yönetimini istifaya davet ettiler. Ayrıca eski oyuncuları Ali Tandoğan ve Zapotocny’e de büyük tepki gösterdiler. Maç bitiminde formasını kapalı tribüne gönderen Zapo’nun bu davranışı karşılıksız kaldı. Çünkü Çek yıldızın formasını hiçbir taraftar almadı. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Beşiktaş, Diyarbakırspor ve Manisaspor beraberliklerindeki 4 puanlık zararı kapatmak için zirvede aynı hedefe koşan rakibi Bursaspor’a karşı maçı kazanmalıydı. Bunun tek yolu Bursaspor’u 3-0 yenen Kayseri gibi futbolu çok tempolu oynamaktı.
Bursaspor da kazanmanın özgüvenini ve gerekli donanımını taşıyordu. Her maça asılabiliyordu. İkisi de kızışmıştı ya, gök de delinmiş yangın söndürürcesine yağıyordu. Zemin doymuş, sürekli yağışla biriken su futbola çelme takmaya soyunmuştu. Zeminin daha çok etkilediği takım Beşiktaş oldu. Bursaspor kadar pas becerisi gösteremediler, çünkü topu çabuk kullanma alışkanlıkları yoktu. Top taşırken suya ya da su ile birlikte rakiplerine takıldılar. Bunlara bir de diş hekimi hakemin dengesiz faul kararları eklendi. Dişçi, 16.dakikada kartlık faul yapan sarı kartlı Ozan’a nasihat etmekle yetindi, az sonra Ozan golü atan adam oldu. Hüseyin’e ve (ikinci) ceza alanında aldatma atlayışı yapan Sercan’a da sarı kartları göstermedi. Beşiktaş’ın oyuncu yapısı bu sahada oynamaya uygun değildi. Yetmiyor gibi ilk devre sonuna doğru Rüştü de sakatlandı ve kale hiç maç oynatılmamış genç Korcan’a kaldı! İkinci yarıda Nihat’ın yerine Nobre’nin başlaması ve sahanın suyunun biraz çekilmesi Beşiktaş’ı hücumda başarılı olmaya itti. İlk yarıda sert faulleri görmeyen hakem Tolga Özkalfa’nın, Zapo’nun Toraman’ı düşürmesindeki inceliği yakalaması ilginçti! Beşiktaş 2-1 öne geçtikten sonra rakibinin şoka girdiği sırada yakaladığı iki fırsatı değerlendirmeliydi. Bir takımın ve futbolcunun böyle zamanlarda nasıl oynayacağını ne denli titiz olması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Bilmezseniz, böyle rakibi ayağa kaldırıp, yeniliyorsunuz. Yitirilen bu üç puan Beşiktaş’ın canını çok yakacak. Güven Taner |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Beşiktaş-Bursaspor maçı, takımların sahip oldukları puan ve sıralamadaki yerleri yanında kulübelerinden gelen rekabeti de sahaya yansıttı. Fakat bu rekabet görüntüsünü daha mücadeleci hale getiren yağmurlu hava ve zor zemin oldu. Bu şartlar takımların maça başlayış, oyun stratejileri ve oynayış şekillerinde etkili oldu.
Beşiktaş kendi evinde oynadığı bir maçın özellikle ilk yarısında çok etkisiz kaldı. Bursaspor`a hem oynama şansı verdi hem de özellikle ikili mücadelelerde ve ikinci toplarda üstünlük sağlayamadı. Sahanın zor şartları da buna eklenince pozisyon üretmek bir yana rakip ceza alanına çok az gidebildi. Özellikle maçın 1-0`a gelmesinden sonra Sercan`la Bursaspor adına girilen iki gol pozisyonu var ki bunlar değerlendirilebilse maç çok daha farklı hale gelebilirdi. Burada Sercan`la ilgili şunu söyleyelim: Yetenekli bir oyuncu, etkili de bir oyuncu. Ama skoru değiştirmek farklı bir şey. Büyük futbolcu olabilmek için, yıldız kavramının içini doldurabilmesi için bu tip pozisyonları değerlendirmesi gerekir ki farkını ortaya koyabilsin. Değerlendiremediği için de Beşiktaş ikinci yarıyla beraber yapılan Nihat ve Nobre değişikliğinin yanında saha zemininin daha elverişli hale gelmesiyle müthiş bir baskı kurdu. Bu baskı sonucunda golleri de getirdi. Fakat Bursa takımına baktığımızda dirençli, istekli ve inancını kolay yitiren bir takım değil. Nitekim de 2-1`den sonra kısa bir bocalama sonrası Beşiktaş`ı tekrar baskı altına alıp golleri buldular. ACI BİR GÖRÜNTÜ Burada Beşiktaş adına tartışılması gereken kendinizle aynı puanda olan bir rakiple oynarken ve şampiyonluk hedefi ortadayken kendi evinizde 3 gol yiyerek bir o kadar da gol pozisyonu vermek. Bu, bugüne kadar gelen az gol yeme ve iyi takım savunması yapma prensiplerinin tamamını bu maçta kaybetmişsiniz veya uygulayamamışsınız demektir. Zaten Beşiktaş`ın genel olarak en önemli özelliği iyi mücadele edip çok gol atmaktan ziyade gol yemeden maçları götürmek ve skoru değiştirebilmek. Fakat bu maçta bunların tamamının tersine bir performans ortaya çıkınca da ligin ilk yarısı böyle acı bir görüntüyle kapandı. Ali Gültiken |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Hiç kimse denizdeki fırtınayı, tayfaların isyanını dinlemez. Limana bakar herkes...
Gemiyi getirebildin mi, getiremedin mi? Getirdiysen ne ala!.. Getiremediysen, git kendi kendine ağla! Beşiktaş için İnönü’deki maç olabilecek en zor koşullarda başladı. Metrekareye düşen su miktarı, topun bir metre bile sürülmesini engelliyordu. O nedenle ev sahibi Beşiktaş da, Bursaspor da anormal sayıda top kaybettiler. Sulu zeminin azizliğinde oluşan bu ikram toplarını alanlar da yeniden ikram (!) ederek oyuna katıldılar. Sulu zemin, oyunla ilgili zaten çözülememiş bir yığın sorunu bulunan Beşiktaş’ı daha da zorladı. Bursaspor savunması yerinde çakılı dururken Beşiktaş’ın etkisiz forvetlerine karşı hiç sıkıntıya düşmedi ilk uyarıda. Bursaspor’un Volkan - Ozan İpek hava hattından gelen kafa topunu ne Rüştü, ne de savunma engelleyebilirdi. Konuk takım öne geçtiği sırada oyunu zaten Beşiktaş yarı alanına yıkmış olmanın avantajıyla oynuyordu. İlk yarının sonlarında Rüştü’nün sakatlanarak kaleyi genç Korcan’a teslim etmesi endişeleri daha da artırdı. Ancak Mustafa Denizli, Nihat - Nobre değişikliği yaparak çift santrfora dönüp Bursa yarı alanında ve ceza sahasında daha etkili bir oyunla yüklenmeyi tercih edince hem golleri buldu, hem de rahat bir nefes aldı. Penaltı pozisyonunda Ferrari ve onun pasıyla buluşan İbrahim Toraman, Beşiktaş savunmasının hücuma soyunmuş iki fedaisi gibiydi. Tolga Özkalfa’nın kararı da tartışmalıydı. Oyun Beşiktaş’ın önderliğinde sürerken Ertuğrul Sağlam’ın gol ümidi Sercan’ı çıkararak Ömer Erdoğan’ı alması başlangıçta pek anlaşılamadı. Ama Bursaspor genç enerjisine inatçı ve ısrarlı atak oyununu da ekleyince iki golü peşpeşe buldu. Ferrari’nin sakatlığı da işlerini kolaylaştırmıştı. Ergiç ve Zapotocny’nin gollerine Beşiktaş’ın vereceği yanıt yoktu artık. Cuma maçları Beşiktaş’a yaramıyor, kabul. O maçlarda Beşiktaş hep beraberliğe yakalanıp adeta kilitlenmişti. Ama dün geriden gelip öne geçtiği halde yine geriye düşüp maç kaybetmesi, ne Mustafa Hoca’nın karizmasına, ne de futbolcuların mücadelesine yakıştı. Bursaspor’u kutlamalıyız. Ertuğrul Sağlam’a “yağmur adam” desek; yeridir artık. Çünkü fırtınadan çıkardığı gemiyi limana getirmeyi bildi. Futbolcularına da bravo! Bu galibiyetle sanırım zirve hesaplarını daha ciddi yaparlar. Beşiktaş için de tatil değil, yoğun bir ev ödevi olmalı artık! Atilla Gökçe |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Beşiktaş ile Bursaspor arasındaki mücadele için `son haftanın en iyi futbol maçı olacak` beklentisi, hava şartlarının kötülüğü sebebiyle itiş kakıştan öteye geçemedi.
Ayakta durmanın zor olduğu bir zeminde mücadele etmeye çalışan oyunculara eleştiri getirmek son derece haksızlık olur. İlk yarı boyunca fizik olarak daha güçlü kalanın avantaj sağlamaya çalıştığına şahit olduk. Bursaspor`un daha genç bir takım oluşu, topu daha fazla kullanma adına onları ön plana çıkarttı. Volkan Şen, bu hafta forma bulan İbrahim Üzülmez`in tarafında hep üstünlük sağlayan bir performansla oynadı. Beşiktaş tarafında ise gene umut Nihat olmalı ki suskun golcü ilk 11`de sahadaydı. Daha önceleri duran topları kaleye isabet ettirmede başarılarını hatırladığımız Nihat bu özelliğini kaybetmiş gibiydi. İlk yarıda kullandığı ve uygun mesafelerdeki serbest vuruşlarda onu göremedik. Bobo`yu da anlamak çok zor, santrfor; ama devamlı kenarlara gelerek top kazanmak isteği esas işini yapmasına mani oldu. Yerden oynamanın riskini bilen Ernst ve Fink kazandıkları topların altına ayaklarını sokarak arkadaşlarına vuruş kolaylığı sağlamak için çaba gösterdiler. Ancak yerliler ve diğerleri bu hareketleri örnek almayı düşünmedi. Ağır sahada ikili mücadelelerin galip tarafı topu daha iyi iteleyenlerin olacağı aşikardı. 19. dakikada Ali Tandoğan`ın sürüklediği atakta Volkan`ın arka direk ortasına kafasını uzatan Ozan İpek fileleri havalandırdı. Sonrasında benzer bir atakta bu defa daha rahat pozisyonda Sercan takımını golden mahrum bıraktı. Bunlar olurken Siyah-Beyazlı tarafta hâlâ bir hareket yoktu. İkinci yarıda sahada Nihat`ın yerine Nobre vardı. Şimdi golcü sayısı ikilenmişti. Yağmur da durmuş, saha biraz olsa su birikintilerinden kurtulmuştu. İkinci yarının hemen başında Sercan tribünlere oynamasa takımını iki farka taşıyacak golü atabilirdi. 56`da soldan kullanılan bir serbest atışta Nobre iyi yükseldi ve durumu 1-1 yaptı. Zeminin sudan kurtulması ev sahibinin işine yaramıştı. Zapo`nun, Toraman`a hareketi Tolga Özkalfa için ceza niteliği taşımış olmalı ki Özkalfa beyaz noktayı gösterdi. Bobo vuruşu gole çevirerek kendini gene kurtarmış oldu. Dün gece iyi bir mücadele örneği veren Ertuğrul Sağlam`ın talebeleri önce Ergiç`le beraberliği yakaladı. Son dakikalarda kurduğu baskı sonucu da Zapo ile üstünlük sayısını kaydetti. Beşiktaş ise ligde ilk yarıyı istediği yerde bitirememenin sıkıntısıyla baş başa kaldı. Atıf Keçeci |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Ne güzel olmuş o reklam!.. Ernst diyorki "Beşiktaş mücadeledir``, sarı fırtına Metin de "Beşiktaş aşktır... Aşk...`` diyor. Doğru, tribünlerde büyük bir aşk vardır taraftarın, ama sahada büyük bir mücadele yok futbolcuların!.. Bobo tek forvet!.. Tamam iyi hoş da Nobre neden yanında yok? Bunu neden söylüyorum Nihat, Ekrem ve Tello... Üçünü toplasan yaptıkları iş bir tane Nobre`nin işini yapamaz! Neden mi? İşte her şey ortada ilk yarı bir Bobo var, takım sahada yok. İkinci yarı Nobre girdi Beşiktaş`a goller geldi. Golleri buluyor ve mağlubiyetten kurtuluyorsun ama golleri yemeyeceksin. Bu gollerin şöyle bir bahanesi olabilir: Rüştü`nün sakatlanması.. Vay be Rüştü sen neymişsin, yokluğun bu maçta çıktıktan sonra hissedildi.
Zapo`yu böyle görmedim Bir tane "Sercan" denilen bir oyuncu var... Biraz dikkat etse, konsantre olsa inanılmaz pozisyonlar yakaladı, bunları gole çevirebilirdi. Olmadı. Şöyle bir bakıyorsunuz Zapotocny bu takımdan gönderildi, ama ben bu oyuncuyu Beşiktaş`ta böyle hırslı, arzulu görmedim. Belli ki Beşiktaş`a kırılmış. "Beni gönderirisiniz öyle mi`` dedi ve hesabı kesti. Bunda Ertuğrul Sağlam`ı da tebrik etmek gerekir. Bir ara mağlubiyete düşse de oyuna müdahale etti ve çok önemli skor yakaladı. Burda belli ki Ertuğrul`un da kalbi "Beni gönderirsiniz öyle mi ben de gerekeni yaparım`` diyerek, kırgınlığını pozitif enerjiye dönüştürerek haklı bir galibiyet elde etti. Bu arada Ali Tandoğan`ı da unutmayalım. Vay be eski Kartallar, olacak iş değil ama yaptığınız iş etik iş! Ferrari`nin oyundan çıkması dönüm noktası oldu. Nasıl Nobre`nin girmesi dönüm noktası oldu. İleride topu tutma düşüncesiyle Yusuf oyuna girdi! Ancak defans kurgusu bozuldu. Tolga Özkalfa çok koştu, pozisyonlara çok yakındı ancak kararlarında ikilemde kaldı. Adnan Aybaba |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|