|
06-01-2009, 12:03 | #1 |
Habervaktim editör "İslam dünyasının liderliği ve Büyük Osmanlı"
Geçtiğimiz hafta tam da "fethin yıldönümü"ne denk düşen bir zaman diliminde İstanbul’da İslam dünyasından birçok sivil toplum kuruluşunun katıldığı toplantılar gerçekleştirildi. Önce Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM)’nin düzenlediği "4. Uluslar arası Türk Asya Kongresi", ardından Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM)’nin "18. Uluslar arası Müslüman Topluluklar Kongresi" ve son olarak da İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB)’nin organize ettiği "Yaşayan Filistin Sempozyumu" ile İslam dünyasının sorunlarını masaya yatırdı. Her üç kongre ve sempozyuma dünyanın birçok ülkesinden binin üzerinde katılımcı katıldı. Vakit ve Habervaktim’in de geniş yer ayırdığı bu toplantılar, Müslüman halkların Türkiye’yi İslam dünyasının lideri gördüğünün de bir göstergesiydi. Dış Haberler Müdürümüz Mehmet Nedim Aslan’ın bu toplantılara İslam dünyasından katılan temsilcilerle yaptığı görüşmelerde, katılımcıların hemen hemen hepsinin söylediği "Türkiye İslam dünyasının lideri" vurgusu, Büyük Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla dağılan ümmeti, Türkiye’nin toplayabileceği umudunu taşıyor. Batılı güçlerin ve yerli uzantılarının çabalarıyla yıkılan Büyük Osmanlı Devleti’nden sonra birçok küçük parçaya bölünen İslam dünyası, gerek Batılı kolonyal güçler gerekse bu kolonyal güçlerin yerli uzantıları nedeniyle bir türlü belini doğrultamadı. İçimize yerleştirilen ‘Araplar Türkleri arkadan vurdu-Türkler Arapları sömürdü’ virüsü Allah’ın izniyle bugün yok oluyor artık. Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Somali’de, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da ve daha birçok yerde yaşanan acılar, Müslümanları "birbiriyle uğraşmaktan" vazgeçirip, birlik olma fikrini aşılıyor. Geçmişte dinî ve etnik nedenlerden dolayı birbirlerini boğazladıkları hâlde bugün bir araya gelen Hıristiyan Batı dünyası, Müslüman halklar arasında hiçbir sorun yokken yerli uzantıları aracılığıyla "mezhep ve ırk" virüsünü de İslam dünyasına empoze etmişti. Ancak çok şükür ki, Batılı laboratuarlarda geliştirilen bu "fitne virüsü"nün tesiri ortadan kalkıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde Müslümanların duyduğu sevinci ya da acıyı bir başka yerindeki Müslüman da paylaşıyor. Bunun en güzel örneklerinden biri de ESAM’ın düzenlediği kongrede Müslüman ülke temsilcilerinin birbirlerinin sorunları konusundaki duyarlılığıydı. Aynı şekilde Erbakan Hoca’nın ESAM’ın düzenlediği ‘Müslüman Topluluklar Kongresi’nde ‘Siyonizm’in 5665 yıllık tarihini ve İslam’la savaşını anlattığı konuşması İslam medeniyetinin neden yok edilmek istendiği ve Müslümanların buna karşılık neler yapması gerektiği konusunda büyük önem arz etti. Yine İDSB’nin organizasyonunda gerçekleşen ‘Yaşayan Filistin Sempozyumu’nda İsrail’in baskılarına rağmen topraklarını terk etmeyen 48 Toprakları İslami Hareket Lideri Raid Salah’ın Cennet Mekân Sultan Abdülhamit’in tahttan indirileceğini bildiği halde İslam’ın emrine uyarak Filistin’i koruduğuna dair sözleri büyük manalar içeriyordu. Salah’ın “Siyonist proje Türkiye’den bitirilecektir” sözleri, Müslümanların Türkiye’ye duydukları muhabbet ve verdikleri önemin en açık göstergesi oldu. Yaşadığımız birçok soruna rağmen bizleri ümitlendiren bu toplantılarda dile getirilen ve ortaya konan çalışmalar inşallah meyvesini verir. Dünyaya hak ve adaletin yeniden hâkim olması için İslam medeniyetinin yeniden şaha kalkması bir elzemdir. Bu tür toplantılar şaha kalkış öncesinin hazırlıkları ve "Büyük Osmanlı"nın müjdecisidir. Hayırlı ve huzurlu bir hafta dileklerimizle… habervaktim
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|