02-27-2009, 09:59 | #1 |
HAC-I BAYRAM VELİ
HAC-I BAYRAM VELİ
Alperen GÜRBÜZER Hacı Bayram Velinin gerçek adı Numandır. Gençliği hakkında pek bir bilgi bilinmemekle beraber, gençliği ilim öğrenmekle geçti. Hatta ilerleyen ilmi sayesinde medreseninde müderrisi olur. Hacı Bayram Veli ilmi seviyesi tartışılmaz ama içinde bir boşluğun olduğu hissi onu arayışa itiyor ve birgün ruhunda yaşadığı gelgitlerle yaşarken kayseriden Somuncu Babanın davetini alır. Somuncu Babanın davetini ileten elçi ile birlikte yola revan olur. Karşısında duran heybetvari görünümlü Somuncu baba gibi piri faninin karşısında ruhunun susuzluğunu giderecek kaynağı bulmanın tesiriyle biat eder, artık Hacı bayram veli tasavvuf yolunda terbiye olur. Somuncu babanın işaret ettiği noktalarda manevi makamlara yükselir. Artık irşad etme zamanı gelmiştir, nitekim bu heyecanla Ankara’ya gelerek irşada başlar. Kısa zamanda talebeleri artarak ünü hızla yayılır da. Onu çekemeyenler devrin Padişahına şikâyet ederler. II. Murat şikâyet üzerine : “Tiz getirile, eğer gelmezse zincire vurularak getirile ‘’ diyerek birliği görevlendirir ve Hacı Bayram Veli birliği talebeleriyle birlikte Ankara sınırında karşılar. Padişahın huzuruna geldiğinde II. Murat nur yüzlü gönül sultanından etkilenir, öyle ki birlikte sabahlara kadar sohbet ederler. Şikayetlerin yersiz olduğunu anlayan padişah, onu uğurlarken hediyeler vermek istesede, Hacı Bayram veli kabul etmez, tekrar israr edince Hacı bayram Veli der ki: Madem öyle o zaman benim talebelerim üzerinden vergi ve asker mükellefiyeti kaldırılsın.. Bunun üzerine padişah itirazsız kabul eder ve onu Edirne’den Ankara’ya gitmek üzere uğurlar. Ankaraya döndüğünde talebelerin sayısı daha da artar artmasına ama civar illerin emirleri padişaha : ‘’ Ankara artık asker vermez oldu.. Vergide vermez oldu ‘’ şikâyetinde bulunurlar. Padişah Hacı Bayram veliden talebelerin listesini ister. Bu istek karşısında ince ve bir o kadar da gizli bir niyet planı olduğunu sezen Büyük Veli gizlice bir tepeye çadır kurar ve içerisine de iki koyun koydurur. Sabah olduğunda tellala herkesin tepeye gelmesini duyurmasını söyler. İlanı duyan halk heyacanla koşarak çadır etrafında toplanırlar.Tellal tekrar kalabalığa seslenir: “Şeyhimiz hastadır.. Kim şeyhimiz için canın feda ederse inşallah hastalıktan kurtulacaktır’’. Kalabalıklar arasından sadece bir kadın birde erkek çıkar ve çadıra alınırlar. Koyunlar kesilir, daha önce çadıra iki koyundan alındığından haberi olmayan halk, akan kanları görünce dehşete düşerler. Hatta Şeyh delirmiş aklını yitirmiş diyerek oradan uzaklaşırlar. Hacı Bayram Veli padişaha benim iki talebem olduğunu, diğerlerinin üzerinde askerlik ve vergi muafiyetinin kaldırılmasını, normale dönmesini bildiren mektupu gönderir böylece. Hacı Bayram Veli ömrünün son dönemlerinde padişahın isteği olur: ‘’Tasavvufta kalıp lezzeti tatmak istiyorum’’ der. Fakat kabul etmez derki; “Senin bir günlük adaletle ülkeyi idare etmen altmış yıllık ibadete bedel olduğunu, ülke idaresi de mühimdir’ diyerek idari mekanizmanın ne denli önemli olduğunu ortaya koyan bir deha örneği sergiler. Hacı Bayram Velide her fani gibi o da Hakka yürür. O şimdi gönüllerde. Ankara’da metfun bulunan Hacı Bayram Veli’nin türbesi ençok ziyaret edilen yer olması bakımdan o hala aramızda, kıyamete kadarda yaktığı ışık sönmeyecek, inşallah.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-21-2009, 00:07 | #2 |
o Ankaramızın gülüdür aynı zamanda.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|