AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-02-2010, 12:35   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Thumbs up Hakan Albayrak "Brezilya'da bir Osmanlı"

Türkiye-Brezilya ilişkileri gelişirken, Latin Amerika'daki en büyük Müslüman topluluğu teşkil eden Brezilya Müslümanlarını anmamak olur mu?

Bundan 145 yıl öncesine dönerek başlayalım...

1865 yılında iki Osmanlı savaş gemisi Basra körfezine giderken fırtınaya yakalanarak Brezilya sahillerine sürüklendi. Rio de Janeiro limanında demirleyen gemilerimiz, Brezilyalıların büyük ilgisini çekti. Binlerce kişi, kitaplarda "yamyam" oldukları yazılan Türkleri görmek için limana akın etti. Meraklı kalabalığın içinde Müslümanlar da vardı. Kahir ekseriyeti uzun zaman önce Brezilya'ya köle olarak getirilen Afrikalıların çocukları olan bu insanlar, denizcilerimizi muhabbetle selamlayıp, "Biz sizinle kardeşiz" dediler. Frenkler gibi giyinip, İslamiyet'le bağdaşmayan bazı hal ve hareketler sergiledikleri için, denizcilerimiz buna inanmakta güçlük çektiler. Gemilerimizden birinin imamı olan Bağdatlı Abdurrahman Efendi işin aslını araştırdı. İşin aslı, bu insanların kendilerini gerçekten Müslüman olarak gördükleri, fakat atalarından tevarüs ettikleri İslamî kimliğin iyice yozlaştığı ve dinin gereği diye yaptıkları pek çok şeyin bâtıl olduğu idi. Mesela, saygı duydukları kişilerin önünde rükuya varıyor, sonra yüzlerini yere sürüyor ve izin verilmedikçe başlarını yerden kaldırmıyorlardı. Tamamen yanlış kıldıkları namaz sırasında tükürüklerini yutmuyor, hazır bulundurdukları kâselere tükürüyorlardı. Orucu Ramazan ayı yerine Şaban ayında tutuyorlardı. İçlerinden birisi ölünce, kiliseye gidip ölenin ruhu için İncil okutuyorlardı. İçkinin mubah olduğuna inanıyorlardı. Evlenmek isteyen erkekler seçtikleri kadınları tecrübe maksadıyla nikahlamadan yanlarına alıyor, onlarla beraber oluyor, çocuk yapıyor ve memnun kalmamaları halinde kadınları çocuklarıyla beraber ailelerine iade ediyorlardı...

Gemilerimiz Rio de Janeiro limanında birkaç gün oyalandıktan sonra Basra körfezine doğru hareket ettiler. Fakat buradaki Müslümanların bâtıl davranışlarını değiştirmeyi vazife telakki eden Abdurrahman Efendi, Brezilya'da kalarak irşad faaliyetlerine girişti. Portekizce bilmeyen imam ile muhatapları arasındaki iletişimi, Brezilyalı Müslümanların mürşidi konumundaki Mağribli bir adam sağlıyordu. Gerçekte Yahudi olan ve cahil Müslümanları İslam alimi olduğuna inandırarak yıllardır sömüren bu adam, Abdurrahman Efendi'nin vaaz ve nasihatlerini de çarpıtarak tercüme ediyordu. Neyse ki Abdurrahman Efendi, Portekizce'yi çabuk öğrenip, sahtekâr Yahudi'nin saltanatına son verdi.

Abdurrahman Efendi, "Brezilya Seyahatnamesi"nde anlatıyor: "Bir gün, cemaatın ileri gelenlerinden birisi, diğer bir adamla birlikte yanıma geldi. ... Gelen adam söze başlayarak, 'Bu adam hayli zamandır Müslüman olmak istiyordu. Ama çok yoksul olduğu için, Müslüman olmayı başaramamıştı. Şimdi bir miktar altın tedarik etmiştir.' dedi. Altını niçin tedarik ettiğini sorunca, 'Bir adam Müslüman olmak istediği zaman, niyetinin doğruluğunun belirtisi olarak mürşide para hediye eder. ... Hatta, seninle aramızda tercümanlık eden zat, bu iş için yirmi altından bir kuruş eksiğini kabul etmez, geri çevirirdi. Hz. Peygamber'in -ona selam olsun- böyle buyurduğunu söylerdi.' cevabını verdi. Hemen adama kelime-i şehadet getirmesini öğrettim. Getirdiği parayı kabul etmedikten başka, kesemden bir miktar para çıkararak verdim. Bu olayın arkasından büyük bir toplantı düzenleyerek, Müslüman olmak isteyenlerden para alınmasının kesinlikle haram olduğu hakkında bir konuşma yaptım. Toplantıda bulunanlardan durumu bulunmayanlara iletmelerini istedim. Bunun üzerine kısa bir sürede Müslüman olanların sayısı ondokuz bine ulaştı."

Maskesi düşen sahte İslam âlimine gelince: "...pervasızca Yahudi olduğunu ikrar etti. Dahası, bütün yaptıklarını İslam'a duyduğu düşmanlık nedeniyle ve kişisel çıkarları için yaptığını anlattı."

Mürşid belledikleri adamın bir sahtekar olduğunu öğrenen yerli Müslümanlar, "Bu adamı ne yapalım?" diye sordular. Abdurrahman Efendi, kendisini Cenab-ı Hakkın intikamına havale etmenin zamanın ve şartların gereklerine uygun olacağını söyledi. Onlar da adamı serbest bıraktılar.

Islahatın önündeki en büyük engel kalkmıştı. Abdurrahman Efendi, şehir şehir dolaşarak, yitik kardeşlerini sahih İslam'a davet etti. Yıllar boyunca hurafelere karşı var gücüyle savaştı. Kimi yerde başarılı oldu, kimi yerde ise cehalet duvarını yıkamadı. Nihayet, "Müslümanların ... üzücü durumları nedeniyle iyice yoruldum, iyice usanç geldi" diyerek, İstanbul'a döndü. (Kaynak: Brezilya Seyahatnamesi, Bağdatlı Abdurrahman Efendi / Yayına hazırlayan: N. Ahmet Özalp / Kitabevi, İstanbul 1995)

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-03-2010, 10:32   #2
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Hakan Albayrak "Brezilya Müslümanları 2"

Bağdatlı Abdurrahman Efendi'nin Brezilya Seyahatnamesi"ni okuduktan sonra, oradaki Müslümanların mevcut durumları hakkında kısa bir araştırma yaptım.

Öğrendiğime göre 170 milyon nüfuslu Brezilya'da yaklaşık bir milyon Müslüman yaşıyor.

Bunların tamamına yakını Ortadoğu ve Afrika kökenli.

Brezilya'da henüz ilk nesillerini 'tüketmemiş' olan Müslüman Arap göçmenler hatırı sayılır bir yekûn teşkil ediyor.

10 bin civarında muhtedi (İslam'ı seçmiş kimse) de var.

Ülkedeki İslami teşkilatlar genellikle Arapların kontrolünde.

Aileleri ve iş / arkadaş çevreleri tarafından dışlanan muhtediler, Arap kardeşlerinden de yeteri kadar ilgi görmediklerini ileri sürüyorlar.

İslami tebliğ faaliyetleriyle tanınan Brezilyalı muhtedi Maria Mareira, Arap hocaların çoğunun kendi soydaşlarını irşad etmekle yetinmelerinden yakınıyor.

Brezilyalı muhtedilerin en büyük sorunu, dini bilgilerini artırmak için yeteri kadar imkâna sahip olmayışları.

Resmi dilleri İspanyolca olan diğer Latin Amerika ülkelerinden farklı olarak, Brezilya'da Portekizce hüküm sürüyor.

Ne yazık ki İslamiyet'le ilgili Portekizce kitapların sayısı çok az.

1968'de kurulan Latin Amerika İslami Dava Merkezi, bu eksikliği gidermek için yoğun bir çalışma yürütüyor.

Bazı temel eserleri Portekizce'ye kazandıran ve bu dilde "Mekke-i Mükerreme" adında bir gazete neşreden mezkûr teşkilat, bilhassa muhtedilere yönelik eğitim seminerleri de düzenliyor.

Latin Amerika İslami Davet Merkezi Başkanı Şeyh Ahmed bin Ali es-Svayfi'ye göre, küfür denizinin ortasında küçücük bir ada olan Latin Amerika Müslümanlarının kendilerini koruyabilmeleri ve dini kimliklerini gururla taşıyabilmeleri, ancak İslami eğitim kurumları ile sağlanabilir.

Bu kurumları İslam ülkelerinden yardım almadan tesis edemeyeceklerini belirten Svayfi, ümmeti, "Latin Amerika'daki kardeşlerine şefkat göstermeye ve onlara her bakımdan yardımcı olmaya" çağırıyor.

"Çünkü," diyor, "Latin Amerika Müslümanları, İslam dünyasının kendilerini tamamen unuttuğu hissine kapıldılar."
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi