01-28-2010, 02:33 | #3 |
Ve sen çöllere düşeceksin… Kuyuya atacaklar seni, yetim kalacaksın. Yağmurlar yağana dek bekleyeceksin kuyuda, yüreğin hakikat muştusunun polenleriyle dolacak. Baharı getireceksin gözlerine bakanların yüreklerine ve onlara gül ülkesini gezdireceksin. Ellerini tutanlara dirilişin tohumunu vereceksin…
Senin yokluğunda karanlık oluşacak, sen eşref-i mahlûkat olacaksın… Diriliş toplumunun bir ferdi; El Vedud’un bir muştusu olarak tevazu mayasıyla yoğrulup, hikmet deryasına gireceksin. Her bir zerren titreyecek, her gözyaşının toprağa düşmesiyle sen de toprak olacaksın. Toprak seni arzulayacak, sen toprağı arzulayacaksın. Güneş yüreğini ısıtacak, sen güneşin secde etmesiyle çevreni ısıtacaksın. Cevheri keşfederek taşların arasından inciyi fark edeceksin. Bir doğum sancısı alacak yüreğini. Kâinatın sırrının rahmine düşerek doğacaksın tekrar, inci gibi parlayacaksın. Diriliş koşusunu başlatarak iç âlemine doğru yol alacaksın... Bunlari okuduktan sonra bendeniz nasil yerinde dursun; birseyler yapmak gerek! Uyumakla kaybedecek vaktimiz yok, hadi ne duruyorsunuz, uyanin artik! Iç aleminizden baslayip dis âlemin kesfine dogru yol almak gerek! Duyan yok muuu? |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|