Aristo tam bir kitap kurduydu. Hocası Platon bu yüzden ona “okuyucu” adını takmıştı. Ama belki de en büyük problemlerinden biri de buydu. Hayatı kitaplarla açıklıyor, ona adeta standart bir format bulmaya çalışıyordu. Bu nedenle kendi adıyla tanınan “mantığı”n temeli iki uçtan ibaret bir çelişkiye dayanıyordu. Bir şey ya doğru olabiliyordu, ya yanlış. Sizin için de hayat daha çok siyah ve beyazlardan ibaret. Yolunuz griye düştüğü zaman kişisel kaynaklarınıza dönüp, o yolu da siyah ya da beyaza boyamaya uğraşıyorsunuz. Ve kendinizi sürekli iyi tercihler yapmak zorunda hissediyorsunuz. Kendiniz için sıkı sıkıya tutunduğunuz bu mantığı, başkalarında göremediğinizde tedirgin oluyorsunuz. Hayatı basitleştirerek yaşamaktansa, ara renklerde kaybolanlar için ise bazen üzülüyor, bazen küplere biniyorsunuz