|
![]() |
#1 |
![]() Fıkhi Sünni Mezhepler
Ehli Sünnet mezhepleri Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerinden oluşur. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi Maturidilik'e diğer üç mezhep (Şafii, Maliki ve Hanbeli) ise Eşarilik'e bağlıdır. İtikat (inanç) bakımından bu dört mezhep arasında önemli bir farklılık yoktur. İtikat düzeyindeki farklılıklar sadece teferruattan ibarettir; ama fıkhi konularda yani uygulama ve ibadetlerde bazı farklılıklar görülür. Bu mezhepler dışında, Sünnilik'te icma-i ümmete, kıyasa ve re'ye başvurulmasını kabul etmeyen, her sorunun çözümünü Kur'an'da, Sünnette, sahabe ve tabiunun görüş ve uygulamalarında arayan bir grup daha vardır. Bunlar; Selefiyye veya Selefiyyun (geçmişe bağlılar) olarak anılır. Bu düşünceye bağlı olanlar ortaya çıkan yeni sorunlara çözüm bulmakta yetersiz kaldıkları için fazla yandaş kazanamamışlardır. Hanbeli mezhebi, Selefiyye anlayışına en yakın Sünni mezhep olarak tanınır. Ayrıca günümüz Sünni alimleri tarafından Selefiler, Sünni olarak görülmezler, Mücessime olarak görülürler. Hanbelî Mezhebi'nin fıkhi görüşleri günümüzde 18. yüzyılda Arabistan'da dinsel ve siyasal bir hareket olarak ortaya çıkan Vahhabilik çerçevesinde yorumlanmış biçimiyle varlığını sürdürmektedir. Hanbelî olan İbn-i Teymiye'nin görüşlerini daha aşırı yola sokan Suudi Arabistan Vahhabileri'dir. Vahhabiler'in bazı itikadi inanışları Ehl-i Sünnet'ten farklıdır. Bu sebeple Sünniler, Vahhabileri Ehli Sünnet'ten saymazlar. Sünni mezhepler (fıkıh okulları) dört tanedir: Hanefi mezhebi Şâfiî mezhebi Maliki mezhebi Hanbeli mezhebi Bu dört Sünni fıkıh okulu dışında da fıkıh okulları olmasına karşın daha az sayıda izdeşe sahip olmuş ve diğer dört mezhep dışında daha az tanınmışlar ve zamanla yok olmuşlar ve izdeşleri tarafından kayıt altına alınmamışlardır. Sünniler, her müslümanın bu mezheplerden birini benimseyip uygulamalarını seçtikleri bu mezhebe göre yapmaları gerektiğine inanırlar ve mezheplerin birleştirilmesini (Telfik-i Mezahib) uygun (caiz) görmezler.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Ah bu mezhepçilik...
Birbirimizi yemekten düşmana fırsat vermedik. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Mezhebli musluman degilmi?
Iman eden herkes mumindir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Bu mezhep olayına tam bir açıklama getirmek gerek her müslüman bir mezhebe bağlı olmak zorunda mı diye merak ediyor insanlar
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Öyle bir devirde yasiyoruzki...insanlar falanca mezhebdenim demeye korkar oldu sanki. Birileri hemen mezhepci damgasini vurmak icin hazirolda bekliyor .
Bir mezheb'e bagli olmak zorundamiyiz? Iste er meydani...kendine, ilmine, nefsine güvenen varsa ciksin. Herkes istedigini yapmakta muhayyerdir...kendinde bu zorunlulugu hissetmeyenler sorumlulugu sirtlarina yüklenirler. Ben Imami Azam hazretlerinin ictihatina taabiyim. Icim rahat elhamdulillah... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Zorunluluk yalnız Ahir zaman yahutta Nefsaniyetin güçlü olması, Kibir, Kendine güvenme ve beğenme hastalıklarının ayyuka çıktığı bir zamanda bu Mezheblere olan takıntıları anlamak zor değil ! Lakin Mezhep imamlarının İlmini yahutta derince araştırmadan Mezheplerden bahsedenler zır cahildirler...! Onlarıda Haşa Peygamberler gibi önümüze koyanlarda haddi aşıyorlar ! Ama onların İlmini inceleyip günümüzde böyle derin Alimler yok görünüyor diyen bir yiğitte çıkmıyor maalesef...! |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
bu hastalıklar çok ciddi manada imanı zayıflatan, temkin, tedbir mülahazalarına zarar veren hastalıklar.... ki bizler bu mülahazalarımızı ayakta tutabilmek için, cemaatlere, bir pîre ve bunlar ışığında belirli kaynaklara dahi ihtiyaç duymak zorunda hissetmemiz gerekir kendimizi... Bunu başta ahir zaman için Efendimiz a.s.v. öneriyor... Mezhep meselesindede, bu meseleyi abartıp takım tutar gibi mezhebcilik yapmak doğru değil... 4 büyük imamımızın dördününde her dediğinin doğru olduğunu kabul ediyor, yalnız yaşayış tarzımız zorunluluklarımız itibariyle, belki bizi daha tedbirli olmaya iticek bir İmamı yol haritamız olarak seçiyoruz... bunu ihtiyacımız olduğu için yapıyoruz... bu itibarlada önce kabul etmemiz gereken şey; aciz, zayıf oluşumuzdur... ve ben bana yeterim ben kendime güveniyorumculuktan vazgeçmektir... çünkü bizler Hafizanallah, bir hareketimizle imanımızı kaybedebilecek fıtratta yaratılmışız... Rabbimizden korkmalı ve imanımızı bizden verdiği gibi tekrar geri alabilir korkusuyla tir tir titremeliyiz.. Konu _Ednâ_ tarafından (06-19-2012 Saat 23:05 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | |||
![]() Alıntı:
Bu tarz örnekler ideolojik yönüyle Dine karşı olan güruhların bıraktığı zehirlerin etkisidir ! Çünkü geniş daire algısı çıkarcı, nefisçi, bencil, katı ve muhalefet, kendini beğenme, ilmini ispat için yahutta makam elde etme niyetlerinin bulunduğu dar ve Ya ak Ya kara gibi algılayışlara indirgenir ! Allah c.c. kalplerden ilmi almaz ! Alimlerini alarak alır hadisini işaret etmemiz gereken bir zaman dilimi ! Fakat şunuda belirtmek gerekir ki Müçtehid İmamlar bize salt taklidleri bırakmamışlardır ! Onlar aynı ilimleri hatta daha nice ilimleri öğrenme yolunu taklid edin ! Yani Müçtehid olun bizden daha Alim olun diye öğütlemişlerdir !!! Alıntı:
Bu korku imanın derecesidir ! Lakin günümüz algıları İlimden korkmak olarak tanımlarlar ! Oysa ki İlimde derinleşenlerin daha fazla korkması gerektiğini unuturlar !!! Alıntı:
Allah'ın yarattığı kullar, onun yarattığı arz, onun yarattığı vücutlar ve ruhlar hatta onun yarattığı hükümler, Onun yarattığı Kur'an ve Peygamber ! Her biri geniş dairede selamet iken ! Hak için Hakkı hakkıyla söyleyemedikten sonra Haksızlık etmek yerine ! Nefislerin, şeytani telkin ve ideolojilerin zehirlerini kendi nefislerimizde Ruh ve mana alemlerimizin yok edildiğini ! Aslında yalnız nefsimize zulm ettiğimizi kavramıyor muyuz ![]() Her nefis ölümü tadacaktır !!! Dönüş Allah'adır ! |
||||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
çok mühim meseleler üzerinde durmuşsunuz, Rabbimizin Rahman ve Rahim ismi celillerini düşünerek ümidi elden bırakmamalı, fakat onun Adil ve Kahhar isminide düşünerek korkmalıyızda, bu dediğiniz gibi ümit ve korku arasında bir hissiyat olmalı... ilimde derinleşenlerde zannediyorum kendine güven artıyor, lakin dediğniz gibi ilimde derinleştiğimiz nisbette korku çoğalmalı, çünkü şeytanın asıl işi Rabbimizin yolunda sürekli yol katetmeye çalışanlarladır.. bu nisbettede imtihanlar çoğalacaktır.. imanı sağlamlaştırmak, sürekli yenilenmek, ubudiyet hayatımızda sürekli yol katetmek... bunlar düsturumuz olmalı zannediyorum. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|