AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 07-03-2010, 14:24   #1
Kullanıcı Adı
novek
Standart Hapı yutmuşuz
Hapı yutmuşuz
03.07.2010 - 07:30


Kendi ilacını, aşısını üretemeyen Türkiye’de her geçen gün daha fazla kaynak uluslararası tekellere aktarılıyor. Küba ve Suriye ise ilaç sektöründe bağımlı olmamanın örneklerini sunuyor.

Türkiye’de ilaç alanında dışa bağımlılık başdöndürücü bir hızla artıyor. 2009 yılının ilk 8 ayında TL bazında ithal ilaçların oranı ilaç piyasasının yüzde 51,2’sini buldu. TL bazında piyasanın yüzde 48,8’ini oluşturan “yerli ilaçlar”ın büyük kısmını da uluslararası ilaç tekellerinin Türkiye’deki tesislerinde ürettikleri ilaçlar oluşturuyor. SSK ilaç fabrikasının kapatıldığı 2005 yılından sonra sadece asker için üretim yapan Ordu İlaç Fabrikası’nı saymazsak ülkede kamusal ilaç üretimi kalmadı. Yıllarca kamunun aktardığı kaynakları da kullanarak üretim yapan yerli firmalar ise (örneğin Eczacıbaşı İlaç) son beş yılda uluslararası tekellere satıldı.

Türkiye şimdi dünya ilaç tekellerine, özellikle klinik araştırma alanında “cazip bir yatırım alanı” olarak sunuluyor. Ekonomi sayfalarında dünya ilaç devlerinin Ar-Ge (araştırma-geliştirme) faaliyetleri için büyük yatırımlar yapacağı şeklindeki “müjdeli haberler”den geçilmiyor. Ancak Ar-Ge’den kast edilenin yeni ilaçların bulunması değil, piyasaya sürülecek ilaçların insanlar üzerinde denenmesi çalışmaları için Türkiye’nin merkez seçilmesi olduğu gözlerden kaçırılmak isteniyor. Klinik araştırmalar yönetmeliğinde yapılan son değişiklikler de ilaç tekellerine bu konuda kolaylık sağlıyor.

Türkiye’nin ilaç devleri için cazip hale gelmesinin en önemli nedeni, AKP hükümetinin Sosyal Güvenlik Reformu ile ilaç hizmetini serbest eczanelere yönlendirmesinin ardından hızla artan ilaç tüketimi. 2003 yılında 6,2 milyar TL olarak gerçekleşen Türkiye ilaç pazarı 5 yıl sonra iki katı büyüklüğe erişti, 2008 yılında pazarın büyüklüğü 12,7 milyar TL oldu.

Dünyada en büyük 10 ilaç pazarından biri olması öngörülen Türkiye’ye yabancı yatırımcının ilgisini anlamak mümkün. Dünyada her yıl yüzde 5-6 büyüyen ilaç pazarı Türkiye’de yılda yüzde 15 oranında büyüyor.

Türkiye’de ithal ilaçların büyük kısmını yeni nesil biyo-teknolojik ilaçlar ve kan ürünleri oluşturuyor. Özellikle sürekli kan ürünü kullanmak zorunda olan hastalar, bu ürünlerin ithalatında yaşanan sıkıntıdan doğrudan etkileniyor.
Kaynak: Wardom http://www.wardom.org/showthread.php?t=395664

Dışa bağımlılığı artıran en önemli konulardan biri de Türkiye’nin 1990’ların sonunda ilaçta patent anlaşmasına ve 2000’li yılların başında ilaçta veri imtiyazına imza atmış olması. Bu durumu bizzat eski Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Mahmut Tokaç 2008 yılında verdiği bir röportajda dile getirmiş ve şunları söylemişti: “Patent ve veri imtiyazı gibi korumalar dolayısıyla eşdeğerleri piyasada olmayan ilaçlar vardır ki bu ilaçlarda da dışarıya bağımlı olmak durumunda kalıyoruz. Yeni teknolojili ve korumalı ilaçların artması ithal/yerli oranını ithal lehine değiştirmektedir.”
Kaynak: Wardom http://www.wardom.org/showthread.php?t=395664

AKP hükümetinin “Sağlıkta Dönüşüm Programı”yla ilaç ve medikal ürünlerdeki dışa bağımlılığın arttığı ülkede kamu kaynaklarının uluslararası tekellere devrini görmek açısından ilaç alanı ciddi veriler ortaya koyuyor.

Sosyalist Küba’da ilaç
Peki ilaçta dışa bağımlı olmamak mümkün mü? Bu soruya verilecek yanıt için en iyi örnek Küba olsa gerek. Çünkü yıllardır ABD ablukası altında bulunan Küba kendi ilaç ihtiyacını karşılamanın yanısıra Latin Amerika’nın en büyük ilaç ihracatçısı konumunda. 50’den fazla ülkeye ilaç ihraç eden sosyalist Küba’da, ilaç sanayi tamamen kamunun elinde ve üretim dışarıdan alınan patentlere değil ülkedeki Ar-Ge faaliyetlerine dayanıyor.

Türkiye’nin ithal kalemlerinin başında gelen biyoteknolojik ilaçlar, Küba’nın ihracatında en büyük paya sahip. 2008 yılı verilerine göre 340 milyon dolarlık bir ihracat. Tüm ilaçlardaysa ihracatın 700 milyon dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Küba’da biyo-teknolojik ilaç sanayinin odaklandığı alanlar ise kanser ve AIDS tedavisi ile üçüncü dünya ülkelerinde görülen sıtma, dizanteri, kolera, tifo gibi hastalıkların aşıları.

Kendi aşısını kendisi üreten Küba’da 1991’de aşı geliştirmek üzere kurulan Carlos F. Finlay Enstitüsü’nün başkanı Concepcion Campa Huergo, ülkede ilaç konusundaki bilimsel gelişmenin siyasi bir hedefe bağlı olduğunu vurguluyor ve bu gelişmenin kaynakların ve yatırımların ülke insanı ile diğer ülkelerin insanlarının sağlığı için kullanıldığı bir insan hakları kavramını ortaya koyduğunu söylüyor.

Küba son olarak akciğer kanserinin tedavisinde kullanılan bir aşı geliştirdi ve Nimotuzumab adlı bu aşının hastaların yaşam kalitesini yükselttiği ve hayatta kalma süresini uzattığı kanıtlandı. 2009 yılında Kanada merkezli ilaç şirketi YM Biosciences, ilacın baş, boyun ve beyin tümörlerinde etkisini ABD’de araştırmak için izin aldı. İlacın Kuzey Amerika, Avrupa, Japonya ve diğer bölgelerdeki haklarının yüzde 80’ini alan şirketin araştırmalarının 3-4 yıl sürmesi bekleniyor. Kalan yüzde 20 hakka ise Küba sahip bulunuyor. Nimotuzumab’ın klinik araştırmaları başarıyla sonuçlanırsa, ABD ilacı kullanılabilmek için Küba’ya ablukayı delmek zorunda kalacak.

Suriye ihtiyacının yüzde 92’sini üretiyor
İlaç sektöründe kendi ihtiyacının büyük kısmını karşılayan ülkelerden biri de Suriye. Suriye Arap ülkeleri arasında kendi ilaç ihtiyacını karşılayan Mısır’dan sonra ikinci sırada. 1980’lerde ilaç ihtiyacının yalnızca yüzde 6’sını kendisi üreten ve her yıl 600 milyon doları ithal ettiği ilaçlara ödeyen Suriye’nin bugünkü ilaç üretimi iç ihtiyacın yüzde 92’sini karşılıyor. 60’ın üzerinde ilaç fabrikası olan ülkedeki firmaların 36’sı uluslararası ilaç firmalarının lisansı altında faaliyet gösteriyor. Daha önce büyük ağırlığa sahip olan ancak özelleştirme politikalarıyla payız azalan kamuya ait fabrikalarda ilaç üretimi ise toplam üretimin yüzde 7’sini oluşturuyor. 2006 yılında yürürlüğe konulan 10. Beş Yıllık Plan’da sağlık sektörünü modernleştirmeyi hedefleyen Suriye bunun sonuçlarını ilaç alanında da yaşıyor. Son birkaç yıldır petrol dışındaki ihracat kalemleri arasında ilacın önemli bir yer tuttuğu ülke, çoğunluğunu Arap, Afrika ve Asya ülkelerinin oluşturduğu 56 ülkeye ilaç ihraç ediyor.


http://www.wardom.org/hapi-yutmusuz-t395664.html

 

novek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi