![]() |
#1 |
![]() Sokakta karşınıza çıkan herhangi bir insana; “Geçen hafta neler oldu?” diye sorsanız, hemen şu cevabı verecektir: “Kesintisiz zulmüne son verildi... 4+4+4 eğitim sistemine geçildi... Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in hayatı seçmeli ders oldu.” Evet, “magazin programları”nı ya da “magazin gazeteleri”ni değil de “haber programları”nı ve “okunacak gazeteleri” okuyan hemen herkes, “4+4+4 eğitim sistemi”ne geçilmesinin bir “devrim” olduğunu, bu kanunla “28 Şubat ürünü kesintisiz zulmü”nün sona erdiğini, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle; “Zihinlerdeki ve bileklerdeki bir pranganın daha kırıldığını” söyleyecektir. KESİNTİSİZ ZULMÜNE SON! Geçen hafta Cuma günü, 295 milletvekilinin oyu ile kabul edilen yasadan sonra, emeği geçen herkese “teşekkür” eden Başbakan Tayyip Erdoğan, öyle dedi ya; ¥ “Statükonun tüm direnişine, tüm tahriklerine, tüm provokasyonlarına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sadece ve sadece millet iradesi hükmünü verdi. Köhne bir zihniyet, dayatmacı zihniyet, değişime direnen zihniyet Ankara’da, Parlamento’da milletten gereken cevabı aldı.” MİLLET, OYUNU BOZDU ¥ “Kur’an-ı Kerim’i, duvarlarda kılıflarının içine hapsetme girişimi, millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkûm edilmiştir... Artık zihinlerdeki prangaları kırıp atalım, ayaklardaki prangaları bileklerimizden söküp atalım. Bırakalım yavrularımız nereye isterse oraya gitsin.” Erdoğan’ın da dediği gibi; Bir “askerî vesayet ürünü” olan “8 Yıl Kesintisiz Eğitim”e son verilmekle; Meclis’te “millet iradesi” tecelli etmiştir... Bu yasa ile birlikte “eğitimde tek tipçi uygulama”ya son verilmiş, öğrencilere “tercih” imkânı getirilmiştir. Uzun lâfın kısası; “Bin yıl süreceği” iddia edilen “28 Şubat uygulamaları”ndan biri daha, 15 yıl sonra, “tarihin çöp sepeti”ne atılmıştır... Zaten Akit de, Cumartesi günkü sürmanşetinde, bu olayı, “Kesintisiz tarih oldu” başlığı ile verdi ki, gerçek de budur... Gerçekten de; “28 Şubat’ın son izi” olan kesintisiz eğitim, “tarihin tozlu rafları”na kaldırılmış ve hatta “tarihin çöp sepeti”ne atılmıştır. Biz de, Akit olarak, emeği geçen herkese teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz. Tebrikler... Teşekkürler... CHP’NİN KAFASI KARIŞIK! Malûm, “elma ile armut”un, “at izi ile it izi”nin birbirine karıştığı Türkiye’de; CHP de, tam bir “kafa karışıklığı” yaşıyor. “4+4+4 Eğitim Yasası”na karşı çıkmak için, 27 Mart Salı günü Tandoğan Meydanı’nda “Grup Toplantısı” yapan CHP, yasa çıktıktan sonra da “muhalefet”ini sürdürüyor. Önceki gün Antalya’da, dün de Eskişehir’de, “yasanın iptali” için Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin soruları üzerine demiş ki; “Bu ülkede bizim Anayasa Mahkemesi’ne gitme gibi bir hakkımız var. Anayasaya aykırı bir düzenleme varsa hukukçular buna karar verirler. Biz de Anayasa Mahkemesi’ne gideriz. Bu bizim en doğal hakkımız. Şimdi yine Başbakan kızacak: ‘Vay efendim yine Anayasa Mahkemesi’ne gittiniz’ diye.” Başbakan, henüz böyle bir ifade kullanmadı ama, “kullanacağını” varsayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etmiş sözlerine; “O Başbakan’a şunu hatırlatmak isterim: Fransız Parlamentosu’nda hem iktidar, hem muhalefet, hem de iktidar senatörleri Ermeni soykırımı iddiası üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. Sonra Anayasa Mahkemesi karar verdi. İşte bak Tayyip Erdoğan, bu ülkede demokrasi vardır. Kızdı mı onların başbakanı, ‘Siz niye Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyorsunuz’ diye. Çünkü hukuk yolu her yurttaş ve kurum için haktır. Hukukun önünü tıkamak demokrasiyi bilmemek demektir. Biz de bir aykırılık varsa Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Anayasaya aykırı bir durum yoksa mesele de yok. Bunun kararını ben değil, hukukçular verecek.” Kılıçdaroğlu’nun bu tavrı, “halüsinasyon” görmek değil mi?.. Anadolu’da, buna “kendi kendine gelin-güvey olmak” denir ki, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı da budur. “Söylenmeyen” sözlere, “söylenmiş gibi” cevap veriyor... Kendi çalıyor, kendi oynuyor!.. İşin acı tarafı; Yaşadığı “kafa karışıklığı”ndan olsa gerek, olayları da birbirine karıştırıyor. Sormak lâzım kendisine; “Fransa” ile “Türkiye”nin ilgisi ne?.. “Fransa Parlamentosu”nda kabul edilen “Sözde Ermeni Soykırımı Yasası”na, Başbakan Tayyip Erdoğan, evet tepki gösterdi ve bunun “Anayasa Mahkemesi”ne götürülüp iptal edilmesini istedi... Çünkü bu yasanın amacı “Türkiye’yi zora sokmak”tı ve Erdoğan da, haklı olarak “Türkiye’nin çıkarları”nı savundu... Peki, Erdoğan; “Türkiye ile mücadele” eden Sarkozy yönetimine tepki gösterirken, Kılıçdaroğlu kime tepki gösteriyor?.. Evet, “Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini” söylemekle kime “savaş” açıyorlar?.. Tayyip Erdoğan’a mı, İmam-Hatip Liseleri’ne mi, Kur’an ve Peygamber’e mi?.. Kılıçdaroğlu ve CHP, bu yasaya “savaş” açmakla, aslında “milletin değer ve inançları”na karşı “topyekûn savaş” ilân etmiş olur ki, bunun adı, “demokratik hakkın kullanılması” olmaz, “halkla savaş” olur!.. CHP, tavrını gözden geçirmeli ve “Türkiye ile savaşmak”tan bir an önce vazgeçmelidir. TANDOĞAN-ERDOĞAN FARKI Bunu böylece ifade ettikten sonra, gelelim, “Tandoğan-Erdoğan kıyaslaması”na... Malûm, “4+4+4 Eğitim Sistemi”ne karşı çıkan CHP, geçtiğimiz Salı günü Tandoğan Meydanı’nda “miting” havasında bir “Grup Toplantısı” yaptı... Bu toplantının yapılacağının günler öncesinden duyurulmasına ve “müthiş bir kalabalık” beklenmesine rağmen, mitinge katılanların sayısı, “en fazla 6-7 bin civarında”ydı... Yani, bu miting, CHP için “tam bir fiyasko”ydu!.. Demek oluyordu ki; Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, meydanda toplanan “6-7 bin kişi” ile “halkın değer ve inançları”na yönelik “savaş” başlatmış olsa da, “CHP’liler”in böyle bir sorunu yoktu... Anlayacağınız, CHP tabanı; “Türkiye halkıyla savaş”ta yalnız bırakmıştı CHP yönetimini... Ne ilginçtir ki; Kılıçdaroğlu, Ankara’da bir “Tandoğan rüzgârı” estirmeye çalışırken, Güney Kore’de, “Erdoğan rüzgârı” esiyordu. Kısacası, Kılıçdaroğlu, Türkiye’de “kesintisiz zulmü”nün devam etmesini isterken, Başbakan Tayyip Erdoğan, başta Türkiye’nin de yer aldığı coğrafya olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki zulümlere dikkat çekmek için liderlerle yoğun bir temas trafiği yaşıyordu... Pazar günü ABD lideri Obama ile görüşen Erdoğan, Pazartesi günü de Ürdün Kralı Abdullah, Şili Cumhurbaşkanı Sebastian Pinera, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İtalya Başbakanı Mario Monti ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Le Myung Bak ile, daha sonra da İran’a geçip, Ahmedinejad ve Ayetullah Hamaney’le görüşüyordu... Özetleyecek olursak; Erdoğan, Güney Kore’de, dünya liderleriyle görüşmelerinde dünyadaki “6 milyar” insana seslenip “Zulümler bitsin” derken, Kılıçdaroğlu, Tandoğan’da, 6 bin insana hitap edip, “Kesintisiz zulmü devam etsin” diyordu!.. Bu da; herhalde “Tandoğan-Erdoğan farkı”nı görmeye yeterlidir. SİVAS DÂVÂSI SİLBAŞTAN İşte, geçen haftanın özeti... Tabiî, bu gelişmelere; “Akit’in ısrarlı yayınları” sonucu, “Sivas Dâvâsı’nın silbaştan görülecek olması”nı, bunun için de Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın “yeni bir soruşturma” başlattığını eklemek lâzım... Yine, malûmlarınız olduğu üzre; Geçen hafta, İç Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nin, iş, bürokrasi, eğitim, spor, habercilik dallarındaki “2011’in En İyileri” ödülleri sahiplerini buldu... Gazetemiz Akit, “yılın en iyi gazetesi” ödülüne layık görülürken, yazarımız Abdurrahim Karakoç da “yılın yazarı” ödülünü aldı. İnternet haberciliği dalında ise ödülü habervaktim.com elde etti. Emeği geçen herkese teşekkürler. Selâm ve saygılarımızla...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kimileri halka rağmen boş sokaklara sesini savurur,
kimileride halkın içinde halkın dertleriyle avunur... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() CHP bir ilke imza atarak parti grubunu Tandoğan Meydanı'nda düzenledi. On binlerce yurttaşa seslenen Kılıçdaroğlu, 'CHP'yi susturamayacaksınız' dedi ve ekledi: Kafasının içinde beyin taşımayanlar kaba kuvvet uygularlar.
HP, her hafta Salı günü TBMM'de yaptığı grup toplantısını bu kez meydanlara taşıdı. CHP 4+4+4 eğitim modelini protesto etmek için, grup toplantısını "halkla birlikte" Tandoğan Meydanı'nda yaptı. CHP'nin grup toplantısı için yurttaşlar, Tandoğan Meydanı'na akın etti. Bunun ulusal bir dava olduğunu savunan genel merkezin çağrıları üzerine, yurttaşlar parti değil Türk Bayraklarıyla alana geldi. Tandoğan Meydanı 4+4+4 eğitim modelini protesto eden sloganların yer aldığı pankartlarla dolarken, çevredeki bir eve asılan "Parasız Eğitim Haktır-Sosyal Demokrat Öğrenciler" yazılı afiş de dikkat çekti. CHP de yöneticileri ve milletvekilleriyle birlikte tam kadro alandaydı. Milletvekilleri, CHP Liderini bariyerlerin önünde dinledi. Alandaki sürpriz isimlerden biri de Rahşan Ecevit oldu. Ecevit, Kılıçdaroğlu'nu konuşması boyunca dikkatle dinledi. Kılıçdaroğlu alana saat 13.30'da geldi. CHP'nin Tandoğan'daki grup oturumunu CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce açtı ve "geleceğin başbakanı" diyerek Kılıçdaroğlu'nu kürsüye davet etti. Diğer grup başkanvekilleri de Kılıçdaroğlu'nu konuşmasını yaptığı platformda dinledi. Kılıçdaroğlu, partisinin Tandoğan'da gerçekleştirilen miting şeklindeki grup toplantısında yaklaşık bir saatlik bir konuşmayla, kalabalığa seslendi. Kılıçdaroğlu'nun sözleri zaman zaman "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları ile kesildi. Arınç'a sert sözler: Sözde hukuk fakültesinden mezun olmuş Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, 4+4+4 eğitim modelini eleştirirken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yansıra hükümet üyelerine de sert sözlerle yüklendi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın CHP'nin Tandoğan Meydanı'ndaki grup toplantısı için "Anayasaya aykırı" şeklindeki sözlerine yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Bunu söyleyenlerden biri de sözde hukuk fakültesinden mezun olmuş. Kardeşim sen hukuk fakültesinin arka kapısından mezun olduysan, günah benim mi? Allah bilir ya hukuk fakültesinden mezun olurken ağlama krizleri tutmuştur, 'sınıf geçirin de mezun olayım, ileride milletvekili, bakan olayım', diye. Sen sen ol Anayasa'yı okumadan bir daha konuşma" dedi. Kılıçdaroğlu, grup toplantısını Tandoğan'da yapacaklarını açıklamalarının ardından provokasyonlara maruz kaldıklarını belirterek "Grup toplantısını yapacağız, afişlerimizi toplattılar. Otobüslerimizi durdurdular. Akla hayale gelmedik sorular soruyorlar. Ne yaparsanız yapın hangi baskıyı uygularsanız uygulayın milleti ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni susturamayacaksınız" dedi. "Kaba kuvvet uyguluyorlar" CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tandoğan meydanında miting şeklinde yapılan Grup toplantısını engellemek için otobüslerin durdurulup, bayrakların indirildiğini belirterek "Kafasının içinde beyin taşımayanların anlayışıdır bu anlayış, kaba kuvvet uyguluyorlar. Kaba kuvvete karşı da aklımızla, bilgimizle, demokrasi kültürümüzle direneceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: "Bugün Salı hafta sonu değil. Mesainin olduğu bir tarihteyiz, bir gündeyiz. Ama onbinler burada. Eğer biz grup toplantımızı halkla beraber yapıyorsak, eğitim sistemine getirilmek istenen çağdışı bir anlayışa karşı, tavrımızı ortaya koymak için geliyoruz ve yapıyoruz bu grup toplantısını burada. Demokrasi meydanların rejimidir. Televizyonları susturdular, TRT3'ü kestiler. Yandaş medya yaptılar. CHP'nin sözünü kesmek istiyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar mücadelemize devam edeceğiz. Hatırlarsanız bir de bunlar Meclis içtüzüğünü de değiştirip, muhalefetin Meclis'te de konuşmasını engellemek istediler. Demokrasi anlayışına bakın bunların. Kafasının içinde beyin taşımayanların anlayışıdır bu anlayış. Onun için karşı çıkıyoruz biz buna. Kaba kuvvet uyguluyorlar. Kafasının içinde beyin taşımayanlar kaba kuvvet uygularlar. Kaba kuvvete karşı direneceğiz. Aklımızla, bilgimizle direneceğiz. Demokrasi kültürümüzle direneceğiz. Meydanlardan korkuyorlar, halkın uyanmasından korkuyorlar. Doğruların halka anlatılmasından korkuyorlar. Korksunlar. Bütün meydanlarda olacağız. Köy köy, fabrika fabrika, sokak sokak olacağız bütün meydanlarda." "Milli eğitim ulusal davadır" CHP Liderinin konuşması sık sık vatandaşların sloganlarıyla da kesilirken, Kılıçdaroğlu, "Benim referansım millettir" diyen Erdoğan'a "referansın milletse gece yarısı niye kanun değiştirmek istiyorsun" diye seslendi. Kılıçdaroğlu kalabalığa "Dikta yönetimine ve diktacı Recep Tayyip Erdoğan'a hayır diyeceğiz" cümleleriyle seslendi. Milli Eğitimin ulusal bir dava olduğunu bunun için Tandoğan Meydanı'na gelen vatandaşlardan CHP bayrağı ile değil Türk bayrağı ile gelmelerini istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Ben daha önce söylemiştim. Eğitim yasası Anayasa'dan daha önemlidir demiştim. Nedeni şu, eğitim yasasıyla bir ülkenin 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl, 50 yıllık geleceğini belirliyorsunuz. Eğitim Yasası'yla çağdaş insanı yetiştirmeyi hedefliyorsunuz, Eğitim yasası bunun için sadece Türkiye'nin değil, tüm dünya ülkelerinin ortak davasıdır. Ortak sorunudur. Oturulur uzun uzun tartışılır. 1 yıl tartışılmaz, 2 yıl tartışılmaz. 3-4 yıl tartışılmaz. En az 10-15 yıl tartışılır ondan sonra uygulamaya konur. Toplumun her kesimi bilir, Anayasa değil bu eğitim yasası ne getiriyor bize. Eğer biz eğitim yasasıyla gelecek için aydınlık, çağdaş, özgüveni yüksek gençler yetiştiriyorsak başımın üstüne. Ama özgüveni olmayan, itaat kültürünü özümseyen hayatı sorgulamayan, aklını kullanamayan, aklını başkalarına kiraya veren eğitim sistemini istemiyoruz ve reddediyoruz" diye konuştu. "Teklifi verenler eğitimci mi?" Kılıçdaroğlu, Siyaset kurumunun eğitimle ilgili görevini yapmıyorsa ülkeye karşı görevini de yapmadığını kaydederek kalabalığa "Şimdi diyeceksiniz ki, eğitim teklifini veren AKP milletvekilleri eğitimci mi?" diye sordu. Yurttaşların hep bir ağızdan "Hayır" demesi üzerine Kılıçdaroğlu "Hiçbirisi eğitimci değil. Peki eğitimci olmayan bir grup milletvekili benim çocuklarımla ilgili ve sizin çocuklarınızla ilgili nasıl bir yasa teklifi verebilir. Hangi demokratik ülkede hangi çağdaş ülkede, hangi demokratik rejimde böyle bir garabet vardır" diye konuştu. "Milli Eğitim Komisyonu'nu işgal ettiler" TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda, günlerce teklifin görüşüldüğünü, konuşulduğunu, yanlışların bir kısmının düzeltildiğini ancak "işin uzayacağını" anlayınca, bir gün bütün AKP milletvekillerinin komisyonu işgal ettiğini söylen Kılıçdaroğlu, "Geldiler, sıra sıra, katar katar geldiler, Milli Eğitim Komisyonu'nu işgal ettiler ve CHP'li milletvekilleri komisyona giremedi. Bana söyler misiniz? O ağlayan, ağlamayla gülme arasındaki sınırı sıfır olan bir vatandaşımızın vardı ya, hani 'Anayasaya aykırı grup toplantısı yapamazsınız' diyen, efendim neymiş, 'Onlar geldi oturdular söz sırasını aldılar' diyor. Cehalete bakın, hiçbirisi konuşmadı, hiçbirisi söz almadı. Söz almak isteyen CHP milletvekillerine de söz verilmedi ve 25 maddelik görüşmeyi 20 dakikada sonuçlandırdılar. Baskıyla, şantajla sonuçlandırdılar bunu" diye konuştu. Bu sırada kalabalıktan "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek" sloganları yükseldi. Kılıçdaroğlu da, "Bu ülkede çocuklarına ihanet eden siyasiler elbette hesap verecek. Hesabı halka verecek. Demokratik yollardan bunun hesabını elbette soracağız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Bu teklifin, kalkınma planlarında, Hükümet programında, AKP'nin parti programında, MEB'in strateji planlarında da olmadığını ifade ederken, O zaman neden böyle alel acele davranıyorlar, çocukların üzerinden siyaset yapmak doğru mu" diye sordu. Başbakan'a: Önümüzde bir vaka sorunu var Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teklifin uzlaşı içinde görüşülmesi için elini uzattığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan dedim, 'eğitim çok önemli bir konudur, eğitim çocuklarımız için, yoksullarımız için çok önemli bir konudur. Gelin bu konuyu konuşalım, tartışalım, eğitimcileri çağıralım, doğrusu neyse onu kabul edelim.' Gelmedi. Gelemeyeceğini ben de biliyorum. Konuşamayacağını ben de biliyorum. Benim önüme çıkması için önce adamda yürek gerekir. O yürek yok onda. Gel dedim, uzlaşalım, ülkemizin geleceği için bir bayram havası içinde kabul edelim kanun teklifini. O zaman doğruları yapmış oluruz. Ama maalesef gelmedi. Neden gelmedi? Çünkü önümüzde farklı bir vaka var, önümüzde bir vaka sorunu var. Değerli arkadaşlarım, yurttaşlarım; geçmişiyle kavgalı olan birisi var, geleceğiyle kavgalı olan birisi var. Bu ülkenin doktorlarıyla, işçisiyle, memurlarıyla kavgalı olan birisi var, bu ülkenin mezhepleriyle, inançlarıyla kavgalı olan birisi var. Yani öz güveni olmayan, kendisiyle kavgalı olan bir vaka var karşımızda. Sorun da budur. Kendinden nefret eden bir adam olabilir mi? Kendisiyle barışık, ruhuyla barışık, yüreğiyle barışık olması lazım ki insanıyla barışık olabilsin. Eğer böyle bir tablo yoksa Türkiye'nin sorunu var demektir. İşte bu eğitim teklifi de bu sorunlar yumağının bir sonucu olarak parlamentoya gelmiştir " diye konuştu. Böyle biriyle uzlaşma aranmayacağını, kendisine söylediklerini ancak kendisinin demokrasiye inandığı için, Türkiye'ye duyduğu saygının bir gereği olarak, çocukların geleceği için elini uzatmaktan çekinmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Neden, çünkü benim yüreğimde Yunus Emre'nin sevgisi var. Şunu söyledim Sayın Başbakan'a; bizi dinlemek istemeyebilirsin. Bu ülkenin fakülteleri, üniversiteleri, öğretmenleri var, onları çağır konuş. Akılla barış Sayın Erdoğan, akılla barış, dedim; bilimle barış Sayın Erdoğan, bilimle barış, dedim. YÖK Başkanını sen atadın, senin adamın YÖK Başkanı çağır onu bir konuş, dedim, bak bakalım sana ne anlatacak. Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır Sayın Recep Tayyip Erdoğan, öğrenmemek ayıptır" ifadelerini kullandı. "4+4+4 bölünme yasa teklifidir" Getirilen yasa teklifinin "bir bölünme yasa teklifi" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu yasa teklif 4+4+4 değildir, 8 bölü 2'dir. İkiye bölüyor, toplumu bölüyor, bölen bir yasadır. Eğitimi parçalayan bir yasadır. Bir binanın temelini ikiye ayırsanız, o bina yıkılır, sonuç yıkımdır. Eğer sekiz yıllık eğitimi de ikiye bölerseniz, aynı binanın temelinde olduğunu gibi onun sonu da yıkımdır. Ama birisinde yıkılan bir binadır, öbüründe yıkılan bizim çocuklarımızın geleciğidir. Bunun önemini herkesin, özellikle annelerin çok iyi bilmesini isterim. Bu ülkenin Doğusundan Batısına, Güneyinden, Kuzeyine hangi görüşte olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun hiç kimsenin çocuklarımızın kaderiyle oynamasına izin vermeyelim. Çocuklar hepimizin çocuklarıdır, o çocuklara sahip çıkalım" dedi. "Kariyer hırsızından Milli Eğitim Bakanı yaparsan sonuç bu olur" Kılıçdaroğlu, bu ülkede çocuklara sahip çıkmanın Milli Eğitim Bakanının görevi olduğunu, ancak onun da "kariyer hırsızlığı"ndan yargılanan ve mahkum olan birisi olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Bilim hırsızlığı yapan birinden Milli Eğitim Bakanı yaparsanız sonuç da bu olur zaten. Bakınız bu Milli Eğitim Bakanı, arkadaşları var; gözü dönmüş, servet edinmekten başka bir şey görmeyen, doymak bilmeyen. Onları görmüyor, yolsuzluk yapanı görmüyor ama şunu görüyor, efendim diyor, 'bizim öğretmenler az çalışıyorlar, fazla maaş alıyorlar' Evet bunu söylüyor" dedi. Kılıçdaroğlu, OECD'nin rakamlarına göre, eğitimde çalışanların yüzde 80'i borçlu, üçte ikisinin ek iş yaptığını, en düşük ücreti Türk öğretmenleri aldığı ve OECD ortalamalarının üzerinde bir çalışma saati ile görev yaptıklarını belirtti. "Teklifin asıl muhatabı yoksul çocuklar" Bu kanun teklifinin hiçbir sorunu çözmediği söyleyen Kılıçdaroğlu, teklifin asıl muhatabı bu ülkenin yoksul çocukları olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "O çocuklar hedef alınıyor, o çocuklar kandırılmak isteniyor, onların aileleri üzerinden siyaset yapılmak isteniyor. Yoksulun çocuğundan ne istiyorsun? Varlıklıların durumu iyi, çocuklarını ABD'ye, Fransa'ya gönderirler, istedikleri okulda okuturlar. Peki yoksul çocuklar ne olacak, o nereye gönderecek çocuklarını? Sen kendi çocuklarını askere de göndermedin. Yoksulun çocuğundan ne istiyorsun? Cumhuriyetin bize getirdiği güzel bir şey var; yoksul çocuğuyla, varlıklı çocuğun yarışabildiği tek alan ilköğretimdir. Sakın unutmayın bunu. Özgürce, hiçbir baskı altında kalmadan yarışabildiği tek yer ama tek yer ilköğretimdir. Şimdi siz yoksul çocuğun elinden özgürce yarışabileceği o alanı da elinden alıyorsunuz. Bu ülkenin yoksul insanlarına yazık, günah değil mi? Ben o yoksul insanlara, çocuklarına sahip çıkıyorum. Her anne baba o çocuklara sahip çıksın. O çocuklar bizim çocuklarımızdır" dedi. "Başbakan pedegojinin ne olduğunu bilmez" Başbakan'ın "Bizim yaptığımız düzenleme pedagojiktir" sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Allah sizi inandırsın pedagojinin ne demek olduğunu bile bilmez o. Eğer siz zorbalıkla ve baskıyla halkın iradesini görmezden gelerek, milletvekillerini konuşturmayarak, bir ya da teklifini parlamentodan geçireceksiniz, o yasa teklifini yapan zihniyet faşist bir zihniyettir. İnsanı ve demokrasiyi benimsemeyen zihniyettir. O zihniyettir Doktor Mengele'nin zihniyetidir" dedi. Başbakan'ın "zorbalıkla gelen düzenlemeyi, biz demokrasiyle ortadan kaldıracağız" sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Tarih bilmez, eğitimin tarihini bilmez, pedagojinin, çocuğun ne olduğunu bilmez. Cahil adam" diye konuştu. "28 Şubat'ı altına kurşun geçirmez araba aldığın adama sor" Kılıçdaroğlu Başbakan'a şu sözlerle yüklendi: "Sen ülkenin geleceğini kinle yönetemezsin. İlkel bir intikam duygusuyla çocukların geleceğiyle oynanır mı? Varsa 28 Şubat'la alıp veremediğin, altına kurşun geçirmez araba aldığın adamı çağır. Sor hesabını ona. Fakir çocuğuyla senin ne alıp veremediğin var." 'Biz bunu din eğitimi için getiriyoruz' dediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bakın, Tandoğan Meydanından Türkiye'deki bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; din eğitimi getirecekseniz buna karşı olan yok ki. CHP inançlara saygılı bir partidir, bütün dinlere saygılı bir partidir. CHP Türkiye'de imam hatip mekteplerini, ilahiyat fakültelerini açan bir partidir, Diyanet İşleri Başkanlığını kuran bir partidir. CHP, dine saygılı bir partidir. CHP dini inançları siyasette kullanmayan bir partidir. CHP her inanca saygılı bir partidir. CHP müminlere ve dindarlara saygılı bir partidir. Her müminin, her dindarın başımızın üzerinde yeri var" dedi. "Sen kindarsın, münafıksın" CHP'nin karşı çıktığı şeyin "kindarlar ve münafıklar" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kindar ve münafıklara CHP çatısı altında yer yoktur. Sen kindarsın, sen münafıksın. Kindar olan insan mümin olamaz. Kindar olan insan dindar olamaz, kindar olan insan mütedeyyin olmaz. Kin tutmayız biz. Kine düşmanız biz. Yunus'un, Mevlana'nın sevgisiyle yoğurulduk biz. Sen kindarsın, sen münafıksın. Sen dini siyasette kullanıyorsun. Bunların dinle ilgilendikleri yok, bunların işi din ticareti. Sen din tüccarısın, sen dine en büyük kötülüğü yapıyorsun" dedi. "Cemil Çiçek evrak işlerinden sorumlu müdürdür" TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e de sert eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, "TBMM Başkanı'nın görevi meclisi yönetmek, komisyonları da denetlemektir. Bir insan kendini evrak şube müdürü olarak görürse, o kişiye meclis Başkanı demek, biraz haksızlık olur. Evraktan sorumlu şube müdürlerinin bir görevi vardır, gelen evrakı ilgili yere gönderirler. Cemil Çiçek, TBMM'de evraktan işlerinden sorumlu bir şube müdürüdür. Onun Meclis Başkanlığı yapma kapasitesi yoktur. Düşünün, Sayın Erdoğan diyor ki, 'Şu gün Meclis'te görüşülecek, şu gün şunlar yapılacak'. Yahu o mu meclis başkanı, sen misin? Korkuluk musun orada? Yürekli ol biraz. Her dönemin adamı olmaktan vazgeç. Acaba ben bir daha milletvekili olabilir miyim? Doymadı mı gözün senin? Yetmedi mi sana artık?" dedi. Bu kanun teklifinin, bir torba kanunu olduğunu ve içinde iki tane "dinamit gibi" madde olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "24. ve 25 maddeler, bu maddelere göre kamu ihale kurumu kanunda değişlik yapıyorlar. Yolsuzluk yapmayı bir yasa teklifiyle güvence altına alıyorlar. Adı ne? FATİH Projesi. İlk üç sözcüğü, eğitimde fırsatları araştırma projesi. Fırsat, nasıl malı götüreceğim...Ben biliyorum nasıl malı götüreceğinizi. Ben sana yürütme organın başısın dedim, sen de evet, dedin. Ben de çok iyi biliyorum, yürütme konusunda senden daha becerikli bir adam, bir başbakan bu ülkeye gelmedi. Çocukların sırtından geçinmek, ceplerine el atmak sizi bıktırmadı mı? 20 milyar doları kime pazarlayacaksınız? Hem bu milletin çocuklarının geleceğinden çal, hem de milletin cebinden çal, adı da eğitim reformu olsun, yesinler senin eğitim reformunu" dedi. Kılıçdaroğlu, meydandakilerden bunu, her tarafta anlatmak üzere de söz istedi. Sonuna kadar mücadele sözü verdi Kılıçdaroğlu, kalabalığa "Grup toplantımıza hoş geldiniz" diye seslenirken, mücadelelerini sona kadar sürdüreceklerine vurgu yaparken, mücadelenin bedeli olduğunu belirterek, "Kimisi giyotinde, kimisi darağacında, kimisi hapishanelerde, kimisi faili meçhullerde gitmiştir ama size söz veriyorum, bütün halkıma söz veriyorum, bu mücadelede baskı, bedel ne olursa olsun kefeni giymek ve o yola çıkmak ahdimizdir ve öyle olacaktır" dedi. Bütün baskılara karşı direneceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sözüm söz, baskılara direnmek bizim onurumuz olacaktır" dedi. "Obama talimat verirse kesinlikle dershaneler kapatılır" Başbakan'ı Avrupa'ya bile göndermeyeceğini, gittiği her yerde protesto edileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bakın görüyorsunuz değil mi? Ödül almaya gidemedi, gidemez zaten. Bütün dünyada onun maskesini indireceğim. 'Dershaneleri kaldıracağız' dedi. Hemen arkasından hani bir vatandaş vardı ya, hukuk fakültesinin arka kapısından mezun olan, o bir açıklama yaptı 'Hayır efendim dershaneleri kaldırmayacağız' diye ama ben söyleyeyim, Obama talimat verirse kesinlikle dershaneler kapatılır. Ülkenin dış politikasını taşeronlaştırdılar, izin vermeyeceğiz. Her yerde mücadele edeceğiz. Yeter ki beraber olalım" dedi. Konuşmasında milletvekillerine de teşekkür eden CHP lideri annelere de çocuklarınıza sahip çıkın çağrısı yaptı. Tandoğan'dan notlar Miting boyunca, Tandoğan meydanına çıkan ana alterler, araç trafiğine kapatılırken, Meydan'a çıkan yollardan sadece yaya geçişlerine izin verildi. Yol boyunca CHP ve Türk bayraklarının asıldığı bölgede ambulans ve sağlık ekipleri de hazır bekletildi. CHP yönetiminin miting şeklindeki grup toplantısı için "CHP değil, Türk bayraklarıyla orada olacağız" çağrısı üzerineyurttaşlar, ellerinde Türk bayraklarıyla alanda toplandı. Meydan'a gelen yurttaşlar girişlerdeki arama noktalarından geçirilerek alana alındı. Alanda Gençlik ve 10. Yıl marşları, "Bir Başkadır Benim Memleketim" ve CHP'nin "Bir Islık Da Sen Çal" şarkıları çalındı. Öte yandan Ankara il başkanlığı tarafından alana "4+4+4 İle Geleceğini Kesintiye Uğratma" pankartı ile diğer il ve ilçe örgütlerinin 4+4+4 eğitim modeline protesto eden sloganlarının yer aldığı pankartların da asıldığı görüldü. Alan ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken CHP'nin Tandoğan'daki grup toplantısı için bin civarında emniyet mensubunun görev yaptığı belirtildi. CHP'li gençler güvenlik için alanda Tandoğan meydanına, CHP Ankara il ve ilçe örgütleri yürüyerek gelecek CHP il örgütleri tarafından oluşturulan kortejler, Beşevler, Maltepe ve Kazım Karabekir olmak üzere 3 ana girişten alana girdi. CHP'nin gençlik kolları da kortejlere eşlik etti. Yaklaşık 500 CHP'li genç, güvenliğin sağlanması için görev yaptı. Kılıçdaroğlu, konuşmasını "Geleceğini parçalatma", "Eğitimde bölünmeye hayır" yazılı dev afişin bulunduğu platformun önünde yaptı. CHP milletvekilleri ve yönetimi de tam kadro alanda yerini aldı. "İçişleri Bakanlığı göreve" Öte yandan CHP yönetimi de erken saatlerde alana geldi. Miting alanındaki olası provakasyonlara karşı uyarılarını sürdüren CHP yönetimi, içişleri bakanlığını da göreve davet etti. Alanda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, yaptığı açıklamada Tandoğan Meydanı'ndaki grup toplantınsın duyurusunun yapıldığı andan itibaren çeşitli provakasyonlarla karşılaştıklarını, caddelere asılan duyuru afişlerinin dahi yırtıldığını belirtti. Bugün de Ankara'nın dört bir yanından miting için gelen otobüslerin Ankara'ya girişlerinin engellendiğini söyleyen Tekin, "Bunu şiddetle kınıyorum" derken İçişleri Bakanlığı'nı da göreve davet etti. 27 Mart 2012 Kaynak Konu Garibüzzaman tarafından (04-03-2012 Saat 01:01 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Bu da başka bir foto,
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kesintisiz zulmüne son verildi... 4+4+4 eğitim sistemine geçildi... Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in hayatı seçmeli ders oldu.”
Biz nerde yaşıyoruz ki böyle cevaplara rastlamıyoruz. Biz ancak eğitimin canına okudunuz diye zırvalayanlar ile uğraşıyoruz. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
Sizin bulunduğunuz ortamda laikçiler çok galiba. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Hemde çok komonistler aramadığın kadar , yığınla.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|