AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-10-2010, 00:24   #21
Kullanıcı Adı
hayatiyenicag
Standart
Alıntı:
sinan80 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu adama ne olduda İsa'yım mesihim demeye başladı?
Zamanında müftülük imamlık yapmış bir insan ve konuşmalarını dinleyen var mı bilmiyorum, bu adresten http://muslumangenc.com/hasanmezarci.htm konuşmalarını indirmek mümkün. parça parça değil çoğu var sanırım ben indirdim fırsat buldukça izliyorum ve bu denli ülke İslam sevdalısı aklı başında müflülük yapmış millet vekili olmuş ülkedeki ta 90 larda ülkemizdeki pislikleri korkamadan söylemiş gözümüze soka sako anlatmış bir insan nasıl olurda ceza evine girip çıktıktan sonra ben mesihim diyor. Aklım almıyor... Ben bu muhterem şahsın bi şekilde delirtildiği kanısındayım. sizin düşüncelerinizi merak ediyorum.

ayrıca minik birde videosunu koyuyorum buyurun;

http://www.facebook.com/video/video....16394958423342

videonun açıkalamalar bölümünde bişeyler belirtilmiş okuyalım lütfen.
Sana katılıyorum kardeş..Adam hayatını karanlık güçlerle (masonlarla) savaşmak için adamıştı..Ama kimse tek başına onları yenemez..Nasıl biyolojik silahlar kullanıldığını artık biliyoruz ve Hasan Mezarcı'da bence buna maruz kaldı..Olayı neden -sonuç ilişkisine göre yorumlarsak, Hasan Mezarcı onlara karşı savaşan halkı bilinçlendiren çok güçlü bir sesti..Onu susturdular ve şimdi onların tarafında..
hayatiyenicag isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-10-2010, 14:41   #22
Kullanıcı Adı
depare
Standart
Bu modern büyü ise kesin Yahudilerin parmağı vardır Dünya da büyüyü en iyi onlar kullanıyor...
depare isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-11-2010, 04:02   #23
Kullanıcı Adı
akobalı-akkurt
Standart
hasan mezarcı eski tekirdağ müftüsüdür...

kendisini askerde görevli iken ilk defa gördüm...

yeni leventteki harp akademilerinden , milli güvenlik ve silahlı kuvvetler akedemisi yıldız binadadır ve bodrum katları tamamiyle osmanlı arşivi ile doludur...

cumhur başkanımız özal dahi buraya girememişdir..

arşive girmek istemesinden kaynaklanan protestosuna şahit oldum...

bu arşive sadece şerefsiz hain kalleş kancık cevat kutay, dingiltere dingili bir kaç it ve refakatçi olarakda akademi komutanı girebiliyordu...


neyse hasan mezarcı anlatıyor :

bir sabah kalkdığımda gördüğüm rüya üzerine giydiğim bu cübbe hücremde idi...

elimdeki asa da kudusde bir dere nin belli bir noktasında benim bulmam için ilahi olarak konmuşdu...

o cübbeyi, ve o asa yı bu yerlere koyan hain kalleş kancık her kimse ki siyonist laik şerefsizlerdir...

sağlığında asil ve kutsal milletimin bir çoğunun laik dümbüklük uykusundan ,uyanmasına sebep olmuş kahramandır...





mevcut hükümetin hasan mezarcıya dolaylıda olsa sahip çıkması şarttır...
akobalı-akkurt isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-12-2010, 18:07   #24
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
Alıntı...

Kumandan’ın o olaydan sonra açıkladığı şey şudur: “Düşünün ki bir insan saatlerce kolundaki damarı parçalamaya çalışıyor!..” Hedef kendisini bizzat yok etmektir. Buradaki gaye şudur: “Ya duruşmaya çıkacaksın ve her şeyden pişman olduğunu, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olduğunu ve laikliğin en iyi sistem olduğunu ilân edeceksin, yada kendini yok edeceksin!” O da, ideolojik bir tavır takınıyor ve kendini “yok etmeyi” tercih ediyor.
Zaten bu sistem rasgele insansa uygulanmaz. Mesela Hasan Mezarcı siyasî açıdan sevelim sevmeyelim bir idoldü. Ama bu adam aklı başında bir milletvekiliydi. Açıkoturumlara çıkıyordu, açıklamalar yapıyordu, gazetelere manşet oluyordu… Bir takım araştırmalar yapıyordu…Ve dikkat edin, bu tür şeyler genelde cezaevindeki insanlara yapılır. Çünkü cezaevindeki insanlar korumasızdır. Birilerinin kontrolündedirler. Orada onlara “istedikleri şeyleri” yapabilirler. Hasan Mezarcı’nın başına gelen hâdise de cezaevinde başlamıştır. Yani nedir? O’nun anlattığı şu: Hasan Mezarcı cezaevindeyken bir rüya görüyor ve ona rüyada diyorlar ki “sen insanların beklediği Mesihsin. Senin peygamberliğin alameti bu asâ. Bu asâ Mekke’nin filanca yerinde gömülü… ” Hasan Bey cezaevinden çıktıktan sonra, şu anda elinde taşıdığı bastonu Mekke’de o rüyasında gördüğü yerde buluyor. Burada bir organizasyon var. Bir: Bu rüyayı ona gösteren kim? O bastonu oraya gömen kim? Hasan Mezarcı –sevelim sevmeyelim- Türkiye’de belirli bir kesimin önde gelen isimlerinden biriydi. Ve demiş oldular ki “bak biz senin idolünü ne yapıyoruz!”
sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-12-2010, 18:14   #25
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
Dersim ve 28 Şubat medyası

Türkiye'yi 28 Şubat'a getiren günlerde Hasan Mezarcı "Türkiye mezardan yönetiliyor" demişti.

Bu sözden sonra 28 Şubat medyası tarafından linç edildi.
Oysa şu "Atatürk yaşasaydı..." muhabbeti onu haklı çıkarmıyor mu?
İktidar da muhalefet de ne zaman sıkışsa sözü "Atatürk yaşasaydı"ya getiriyor.
Bu nasıl rejim, bu nasıl düzen?
Atatürk yaşasaydı düzeni!
"Atatürk yaşasaydı milli görüşçü olurdu" demişti Necmettin Erbakan başbakan iken.
Ona cevap da Hürriyet Gazetesi tarafından verildi:
"Atatürk yaşasaydı sen başbakan olabilir miydin?"
Bugün aynı cevap Deniz Baykal tarafından Tayyip Erdoğan'a veriliyor, Dersim tartışmaları üzerinden.
Hata Başbakan'da!
CHP'ye "Atatürk gelse sizi defederdi" denilir mi?
Deniz Baykal mı Tayyip Erdoğan mı?
Atatürk hangisini tercih ederdi?
Millet seçimlerde Erdoğan'ı tercih ediyor ama Atatürk elbette Deniz Baykal'ı tercih ederdi.
Elbette Dersim hadisesini savunanları tercih ederdi.
Siz böyle "Atatürk yaşasaydı" diye cümle kurmaya devam ederseniz Deniz Baykal işte böyle yapıştırır cevabı:
"Atatürk yaşasaydı sen oralara gelebilir miydin?"
Çok haklı, çok doğru söylüyor Deniz Baykal!
Aslında bunu söylerken şu gerçeği de söylemek istiyor:
"Atatürk yaşasaydı sen Dersim hakkında böyle konuşabilir miydin?"
Bir fani üzerinden hem de iktidar ve muhalefet kavgası sürüp gidiyor bu ülkede.
Dersim dedim de...
Dersim medyası ile 28 Şubat medyası ne kadar da birbirine benziyor!
28 Şubat'ta medya en önemli ayaktı.
28 Şubat'ta "Topyekûn savaş" manşeti attılar.
Kime karşı topyekun savaş?
Tabi i ki halka karşı.
Kürt'e, Türk'e, Alevi'ye, Sünni'ye, laike, dindara...
Güzin Abla'yı bile kullanmışlar.
Psikolojik harp taktikleri kime karşı hazırlanıp uygulanıyor sanıyorsunuz?
Yunanistan ya da İran'a karşı mı veya başka üçüncü bir devlete karşı mı?
Şimdi bakıyorum da Dersim tartışmaları üzerine ortaya çıkan Dersim harekatı günlerinde gazetelerin attıkları başlıklar, yazdıkları yazılar ne kadar da 28 Şubat medyasına benziyor.
"Dersimli haydutlar"
"Çapulcular mahkemede hesap veriyor"
"İlk kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen'in Dersim'de kahramanca hizmetleri"
Zaman içinde dil değişmiş ama mana değişmemiş.
Bugün Dersim'i yeni öğrenenler bundan yıllar sonra 28 Şubat'ta neler olduğu rahatlıkla yazıldığında "adeta Dersim gibi" diyecekler!
AK Parti kendi ayağına kurşun sıkmaya hazırlanıyor
Ankara'daki gözümüz kulağımız Adem Yavuz Arslan dünkü yazısında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu. Benzeri şeyleri aynı gün Şamil Tayyar da yazmıştı.
Her ikisinin yazısının satır aralarını okuyunca gazete sayfalarında Cemil Çiçek'in silueti beliriyordu.
Hükümetin TCK'daki telefon dinlemeleriyle ilgili yapmayı planladığı değişiklik ne anlama geliyor?
Çok açık. Bu düzenlemeler basını susturmak anlamına geliyor!
Cemil Çiçek "Cezalar az ki gizliliği ihlaller oluyor" dedi.
Ceza Kanunu'nda hükümetin yapmak istediği değişiklik ilginçtir bana "Sanki Ergenekon örgütü ile ilgili yayın yapan medyanın sesi kısılmak isteniyor" çağrışımı yaptı.
Cemil Çiçek'in önayak olduğu bu düzenleme yasalaşırsa, bundan sonra Ergenekon başta olmak üzere bütün soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili yazı yazmak, haber yapmak vs. imkânsız hale geliyor!
Hükümet kendi ayağına bir kurşun daha sıkıyor galiba.
Ya da durumun farkında değil.
Bence AK Partililer bu konuda uyanmalı.
Ve Cemil Çiçek bu düzenleme hakkında benim gibi düşünenleri tatmin eden bir açıklama yapmalı...
sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-12-2010, 18:14   #26
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
Dersim ve 28 Şubat medyası

Türkiye'yi 28 Şubat'a getiren günlerde Hasan Mezarcı "Türkiye mezardan yönetiliyor" demişti.

Bu sözden sonra 28 Şubat medyası tarafından linç edildi.
Oysa şu "Atatürk yaşasaydı..." muhabbeti onu haklı çıkarmıyor mu?
İktidar da muhalefet de ne zaman sıkışsa sözü "Atatürk yaşasaydı"ya getiriyor.
Bu nasıl rejim, bu nasıl düzen?
Atatürk yaşasaydı düzeni!
"Atatürk yaşasaydı milli görüşçü olurdu" demişti Necmettin Erbakan başbakan iken.
Ona cevap da Hürriyet Gazetesi tarafından verildi:
"Atatürk yaşasaydı sen başbakan olabilir miydin?"
Bugün aynı cevap Deniz Baykal tarafından Tayyip Erdoğan'a veriliyor, Dersim tartışmaları üzerinden.
Hata Başbakan'da!
CHP'ye "Atatürk gelse sizi defederdi" denilir mi?
Deniz Baykal mı Tayyip Erdoğan mı?
Atatürk hangisini tercih ederdi?
Millet seçimlerde Erdoğan'ı tercih ediyor ama Atatürk elbette Deniz Baykal'ı tercih ederdi.
Elbette Dersim hadisesini savunanları tercih ederdi.
Siz böyle "Atatürk yaşasaydı" diye cümle kurmaya devam ederseniz Deniz Baykal işte böyle yapıştırır cevabı:
"Atatürk yaşasaydı sen oralara gelebilir miydin?"
Çok haklı, çok doğru söylüyor Deniz Baykal!
Aslında bunu söylerken şu gerçeği de söylemek istiyor:
"Atatürk yaşasaydı sen Dersim hakkında böyle konuşabilir miydin?"
Bir fani üzerinden hem de iktidar ve muhalefet kavgası sürüp gidiyor bu ülkede.
Dersim dedim de...
Dersim medyası ile 28 Şubat medyası ne kadar da birbirine benziyor!
28 Şubat'ta medya en önemli ayaktı.
28 Şubat'ta "Topyekûn savaş" manşeti attılar.
Kime karşı topyekun savaş?
Tabi i ki halka karşı.
Kürt'e, Türk'e, Alevi'ye, Sünni'ye, laike, dindara...
Güzin Abla'yı bile kullanmışlar.
Psikolojik harp taktikleri kime karşı hazırlanıp uygulanıyor sanıyorsunuz?
Yunanistan ya da İran'a karşı mı veya başka üçüncü bir devlete karşı mı?
Şimdi bakıyorum da Dersim tartışmaları üzerine ortaya çıkan Dersim harekatı günlerinde gazetelerin attıkları başlıklar, yazdıkları yazılar ne kadar da 28 Şubat medyasına benziyor.
"Dersimli haydutlar"
"Çapulcular mahkemede hesap veriyor"
"İlk kadın tayyarecimiz Sabiha Gökçen'in Dersim'de kahramanca hizmetleri"
Zaman içinde dil değişmiş ama mana değişmemiş.
Bugün Dersim'i yeni öğrenenler bundan yıllar sonra 28 Şubat'ta neler olduğu rahatlıkla yazıldığında "adeta Dersim gibi" diyecekler!
AK Parti kendi ayağına kurşun sıkmaya hazırlanıyor
Ankara'daki gözümüz kulağımız Adem Yavuz Arslan dünkü yazısında çok önemli bir noktaya parmak basıyordu. Benzeri şeyleri aynı gün Şamil Tayyar da yazmıştı.
Her ikisinin yazısının satır aralarını okuyunca gazete sayfalarında Cemil Çiçek'in silueti beliriyordu.
Hükümetin TCK'daki telefon dinlemeleriyle ilgili yapmayı planladığı değişiklik ne anlama geliyor?
Çok açık. Bu düzenlemeler basını susturmak anlamına geliyor!
Cemil Çiçek "Cezalar az ki gizliliği ihlaller oluyor" dedi.
Ceza Kanunu'nda hükümetin yapmak istediği değişiklik ilginçtir bana "Sanki Ergenekon örgütü ile ilgili yayın yapan medyanın sesi kısılmak isteniyor" çağrışımı yaptı.
Cemil Çiçek'in önayak olduğu bu düzenleme yasalaşırsa, bundan sonra Ergenekon başta olmak üzere bütün soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili yazı yazmak, haber yapmak vs. imkânsız hale geliyor!
Hükümet kendi ayağına bir kurşun daha sıkıyor galiba.
Ya da durumun farkında değil.
Bence AK Partililer bu konuda uyanmalı.
Ve Cemil Çiçek bu düzenleme hakkında benim gibi düşünenleri tatmin eden bir açıklama yapmalı...
sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-12-2010, 18:16   #27
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
Hasan Sabbah'ın haşhaşilerinden bu yana kullanılan ancak Soğuk Savaş döneminde CIA ve KGB arasındaki görünmeyen savaşta dünya gündemine gelen 'zihin kontrolü' bugün artık uzaktan elektromanyetik dalgalar yoluyla da yapılıyor. Özellikle 70'li yılların başlarında ABD'de yapılan akademik araştırmaların yayımlanmaya başlamasıyla 'zihin kontrolü' başlı başına bir sektör haline geldi. Bu konuda kitaplar, bilimsel makaleler, televizyon programları medyada adeta reyting kapısı oldu. Türkiye'de Mehmet Ali Ağca, Alaattin Çakıcı, Hasan Mezarcı gibi isimler kendilerine zihin kontrolü yapıldığını iddia ettiler.
sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-13-2010, 18:06   #28
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
ÖZAL-MUMCU-E.BİTLİS-ERSEVER'in ÖLDÜRÜLMESİ & Hasan Mezarcı Vakası

Özal öldürüldü mü?

Bu sorunun cevabını Hasan Mezarcı’ya sormak gerek, ama artık o bir Mesih.. Bu şartlarda ifade vermesi de mümkün değil..
Geçen gün Bekir Hazar, Kanal Türk’te yayınlanan bir programdan söz ediyordu.. Fatih Karaca’nın sunduğu programın konukları Fikri Sağlar ve Bülent Orakoğlu idi.. Program konuklarının anlattıklarına göre; Kartal Demirağ’ın kongrede Özal’a yaptığı suikastın ardından Özal’ın suikastı araştırmak için komisyon kurduğunu ve genç bir müfettişin Dazkırı’ya araştırmaya gittiğini söyledi.. Ve eklemiş: “Genç müfettiş, Dazkırı’da araştırmaya dalınca iki general çıktı karşısına.. ‘Bu işi fazla karıştırma’ dediler. O da geri dönüp Özal’a anlattı durumu..” Sağlar, bu suikastla ilgili Özal’ın yanına gittiğinde, “Fikri sen çok gençsin, fazla karıştırma, girme bu konuya” dediğini de aktarmış. Turgut Özal’ın öldürüldüğü yaygın bir kanaat.. Sağlar, Ahmet Özal ile görüştmüş, o “babasının hastanede kanının saklandığını” söylemiş.. “Eğer bu kana test yapılırsa zehirlenme var mı, yok mu ortaya çıkacakmış.” Hastaneden “Dilerseniz babanıza ait kanı alabilirsiniz” demişler.. Ahmet Özal, babasının kanına test yaptırmak istemiş. Kanı almak için hastaneye başvurmuş. Ancak hastaneden “Hemşire tüpü düşürdü, kan yere aktı, kaybolup gitti” açıklaması gelmiş..

Şok bir iddia daha: Uğur Mumcu’ya suikasttan önce bir dosya gelmiş.. İddiaya göre; “Bu dosyada PKK ile bazılarının irtibatını görünce şok geçirdi. Hemen dönemin Cumhurbaşkanı Özal’ı aradı.. Ulaşamadı. Derhal Eşref Bitlis Paşa’yı aradı. Ona aktardı dosyadaki korkunç iddiaları.” Üç gün sonra Mumcu bombayla havaya uçuruldu. Bir ay sonra Eşref Paşa’nın bindiği helikopter düştü. Bir ay sonra da Özal öldü. Bunlar Türkiye’nin kırılma noktalarıdır ve mutlaka üzerine gidilip araştırılmalı. “Keşke Mumcu, dosyadan telefonda bahsetmeseydi” diyor tanık! Ama olan oldu!
Aslında Sivas olayı da böyle.. Alevi dernekleri; Madımak’ı müze yapmadan önce, aynı heyecanla Sivas ve Başbağlar’ın derin gerçeğini araştırsalar, daha iyi ederler.. Bu konuda Özal suikastını soruşturan Yargıtay Savcısı Uğur Tönik de bilgi sahibi olabilir. Mesela Semra Hanım’da bilgi de var, belge de.. Mehmet Ağar da biliyordur!.. O dönemdeki askeri kişiler ve istihbaratçılar da!Hasan Mezarcı’nın bu işle ne ilgisi var?’ derseniz, onu Avukatı Salih Döğücü’ye sormak gerek.. Hasan Mezarcı’nın başına gelenler, sakın bu gerçekle ilgili olmasın.
İçeri girdiğinde normal insandı. Çıktığında Mesih olduğunu iddia etti. Bir iddiaya göre; içeride kendine uzun süre ve yüksek dozda heliperidol verilmiş olmasın.. Çok şey biliyordu.. Çok şey iddia ediyordu.. Mayınlı tarlaya girmiş doludizgin koşuyordu.. TBMM arşivlerinde korunan ve gizlenen İstiklal Mahkemesi zabıtlarının açılmasını istiyordu.. Sakın Mezarcı’nın asıl “günahı” bu olmasın..
Millet Meclisi’nin milletten, milletin tarihi ile ilgili, üzerinden yarım asır geçmiş belgeleri gizlemeye hakkı olmadığını, bunun TBMM’nin misyonu ile çeliştiğini söylüyordu..
TBMM, milletin doğrudan temsil yetkisine sahip bir kurum; nasıl temsil ettiği milletten ona ait olan bir şeyi saklar?.. Makul ve mantıklı bir talep, rejim sorunu haline getirildi.. Ardından malum son!
Mezarcı’nın Özal’ın öldürülmesi ile ne ilgisi var? Mezarcı, kuşkucu bir adamdı.. Özal’ın ölüm haberi gelince hastaneye gidip morga iniyor ve saçından bir tutam keserek, götürüp Semra Özal’a veriyor.Semra Özal başlangıçta saç tellerinin kendinde olduğunu, zehirlenme iddiaları ile ilgili olarak saç dibinden alınacak örneklerle DNA testi yapılabileceğini söyledi ama, sonra Mezarcı’nın kendisine verdiği saç tellerinin kendinde olmadığını söyledi..
Kimi Özal’ın son çıktığı Türki cumhuriyetler gezisi sırasında zehirlendiğini söyledi, kimi Çankaya Köşkü’nde koşu bandında kendine ikram edilen taze portakal suyunun içine katılan bir madde ile zehirlendiğini söyledi.. Hani bizim tarihimizde böyle şeyler hiç olmadı değil..
Bir de Bülent Ecevit’in arkadaşının hastanesinde nasıl adım adım ölüme gittiğini görmedik mi? Adam hastaneden çıktı da kendine geldi..
Sokaktaki insan, Özal’ın öldürüldüğü konusunda derin bir kuşku içinde.. Ama ne eşi ne de kardeşi bu konuda bir şey söylemiyor.. Özal yaşarken, kendisine yapılan suikastı aydınlatabildi mi ki; o öldükten sonra ona yapılanları yakınları aydınlatabilsin. İşte Türkiye böyle bir ülke..
Mumcu’nun eşi CHP’de. CHP Genel Başkanı, Ergenekon’un avukatı! Mumcu’nun kardeşi Perinçek’in yanında.. Perinçek, Apo’nun yanında.. Perinçek, İlhan Selçuk’un kankası.. Mumcu, Cumhuriyet’in yazarı idi. Selçuk, Ergenekoncu!
Peki, ne çıktı şimdi bu işin içinden? Özal’ın üzerinde çalıştığı son proje neydi biliyor musunuz? Ben de o projeye tartışmacı olarak katılacağım için biliyorum, Kürt sorununu Güneydoğu’da tartışacaktı.. Terör bitecekti. Tüm ihtimaller ve tüm taraflar her şeyi konuşup tartışacaktı..
Avni Özgürel’in anlattıklarını hatırlayın şimdi, Apo ne demişti: “Terörü bitireni bitirirler! Bu Apo da olsa!” Mumcu’yu öldürenler öldürmüş olabilir Özal’ı.. Terörün sponsorları öldürmüş olabilir!..Jandarma Genel Komutanı ve Ersever cinayetinin arkasındaki derin sır çözülmeden bu iddiaların aslı anlaşılamaz.. Eroin ve silah takası, irtica ve darbeler; hepsi burada gizli.. 28 Şubat, Susurluk, faili meçhuller, Ergenekon, ne arasanız var bu 40’ıncı Oda’da.. Laiklik, Kemalizm, ılımlı İslâm, radikal İslâm, Alevilik, Sünnilik, milliyetçilik, sağ, sol.. Olmayan yok ki!.. Derde devadan gayrı her şey!Bu cinayetlerden birinin arkasındaki gerçekleri ortaya çıkartın, arkasından birçok önemli cinayetin ipuçlarını bulursunuz.. Ve derin gerçek Ümraniye’de değil, Ankara’da gizli. Ankara-İstanbul hattında daha doğrusu.. Bu konuyu Tuncay Güney, en son tekrar gündeme getirdi.. Yahudi, haham, gay club müdavimi, Çarşamba ve Samanyolu çevrelerinde bilinen bir isim, yani dini bütün bir Müslüman! Veli Küçük’ün adamı! Adamda hepsi var, fazlası da.. Veli Küçük’e bazı sorular soruyordu geçen gün 32. Gün’de.. “Türkiye’ye dönerse hapishanede öldürüleceği”nden korkuyor.. “Turgut Özal’a suikast yapıldı mı?” diyor.. “Öldürüldü mü?” diye sorduğu kişi Cumhurbaşkanı!..
Bir insana yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir.. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı suikasta kurban gidiyor ve soruşturulamıyorsa, o ülke insanlarının başına böyle bir şey gelirse, kim ne yapabilir ki?.. Devlet; istihbaratı ile, polisi ile, yargısı ile, iktidar organları ile, herkesin bildiği bir sırrı ortaya çıkaramıyorsa, kim kendini güvende hissedebilir ki?.. Bu organların tümü bu olay karşısında şaibe altındadır!
Tuncay bu soruyu, Türk ordusunun bir subayına soruyor.. Ahmet Altan, dehşetle “Sadece bu bile insanın tüylerini diken diken etmeye yeter” diyor.. O günkü insanlar bu konuda bilgi sahibiymiş.. Peki, niçin susuyorlar? Bir cinayet karşısında susanlar, o cinayete ortak olmuş olmazlar mı? Kim “o günkü insanlar”?.. Evet evet; kim, Özal’ın ölümüyle ilgili, ne biliyor?.. Aile, dost-arkadaş çevresi niçin susuyor, kimden koruyorlar?.. Genelkurmay, askeri istihbarat, MİT, Emniyet istihbaratı bu işi bilmiyor mu?
Tuncay Güney, bu sorularını Küçük’e yöneltiyor.. Peki, Küçük ne yapıyor? Niçin susuyor?Ben aynı şeyi bir daha not edeyim: Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK arasında karanlık ve kanlı bir ilişki var.. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor. Terör de, irtica da yalan, sağ-sol, ilerici-gerici, Alevi-Sünni, Kürt-Türk kavgası, hepsi de üretilen şeyler..
Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok.. Hepimizin birlikte bu karanlık ve kanlı örgüte karşı kazanacak bir zaferimiz var.. Ve bu kanlı örgüt, hep ötekiler arasında değil, hepimizin içinde gizli!.. Ve herkesin bu noktada önce kendi içine bakması gerek.. Hiçbirimiz bu anlamda tam da temiz değiliz..
Bugün 10 Kasım değil mi? Peki; Atatürk nasıl öldü ve o öldüğünde İsmet Paşa neredeydi? Selâm ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak - (V)akit
sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-13-2010, 18:13   #29
Kullanıcı Adı
akobalı-akkurt
Standart
söylediklerini hiç bir add dümbüğü veya şerefsiz kalleş kancık medya yada it kopuk yargı mensupları nede kendini asker sanan vatan haini üç beş general tekzip ettirememişdir...


hasan mezarcıya bu şerefsiz namussuz azgın kudurmuş azınlık herşey yapmış ama yalanlayamamışdır...
akobalı-akkurt isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-13-2010, 18:18   #30
Kullanıcı Adı
sinan80
Standart
Ağca'nın tahliye edilmesiyle zihnimizi meşgul eden husus, Mesihlik ve kurtarıcılık kavramlarıdır. Daha önce de bu anlamda bazı sözler söylemişti Ağca. Bir katilden ve suikastçıdan gelecek kurtuluş nasıl bir kurtuluş olabilir? İyi insanların köküne kıran mı girdi ki Mesihlik katillere kadar düştü denilip, burun kıvrılabilir buna. Ama bence burun kıvırıp geçmeyelim. Çünkü bu sadece Ağca ile sınırlı değil. Hatırlayacaksınız, Hasan Mezarcı da bir müddet hapis yattı; çıktıktan sonra buna benzer şeyler söyledi. Kılık kıyafeti de değiştirmişti. Eski bir diyanet mensubu olarak dini metinlerden haberdardı ve ayetler, hadisler okuyordu. Mezarcı, ben peygamberim, demiyordu; mehdi resul anlamında sözler söylüyordu. Bitmedi. Benzer bir söylem hâlâ cezaevinde bulunan bir başkasının yazdıklarında da var. Acaba bu kişiler rol mü yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar; yoksa önemli şeyler bilen kişilerin daha sonra söyleyecekleri hakikatleri, ifşa edecekleri açıklamaları anlamsız kılmak için bu kişilerin ruh yapısı ve psikolojik özellikleri üzerinde bu türden sonuçlar almaya yarayacak operasyonlar (ilaç vs.) filan mı uygulanmaktaydı

sinan80 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi