![]() |
#1 |
![]() ![]() Söküklerimi dikerken, döküklerimi toplarken kapı çalacak; biliyorum. *** Apar topar alıp götürecekler beni! Mevsimin dallarında salınırken meyveler, rüzgar taze bir serinlik yeni bir heves getirmişken... *** Beklemekten hoşlanmıyor musun? Ama beklemeye geldik buraya; kendimizi... Nöbetini tutmaya kendimizin; iki nefes arası... *** Yaşadığının farkındaysan yaşının adını unut; farkında değilsen de... *** "Çıkmaz Sokak"lardan çık, "dolaşma" sokak sokak; kendini (kendinde) ara! *** Bir yağmur ol bağlara, bahçelere, (hele) çöllere; niceleri için için yanarken yanıp tutuştuğun var mı bir can için? *** Hangi terazi tartar (benim) sevgimi; beni seven bir gönülden başka... *** Yaprağı dinle; ne der? Ne diyor bu şehrin bulutları? *** Duy elinden düşen zamanların sesini! *** Çoğalan heveslerini gördüğün kadar; azalan nefeslerini de gör! *** Görmek neymiş; onu gör! O'nu gör! *** Gözlerinden başka gözlerinin olduğunu gör! *** Unuttun (mu) bir randevun vardı! Ah, yine geç kaldın... kendine! *** Aynalarda yok musun yoksa! Eğer öyleyse... ah! Eyvah, eyvah, eyvah! *** Işığın mı soldu yoksa! Duymak, okumak mevsimlerin sesini rengini... N'oldu? Bir çekirdekte görmekti koca bir ağacın hevesini... N'oldu ha! *** Bir yıl dört mevsim: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Bir gün dört mevsim: sabah/ilkbahar; öğle/yaz; ikindi/sonbahar; gece/kış. Bir andan ötekine mevsimlerden mevsimlere düşmektesin; telaşelerin gürültüsü bir sussa duyacaksın adımları/nı; ama ölüm duymayacak telaşelerin/in sesini; seni ansızın (tam vaktinde yani...) bulacak! Gidecek, gideceksin! Göreceksin! *** Ömrüm! Ne zaman geldi; ah, ne çabuk gider? Yabancıladığım bu gelecekler gelmiş de arkadaş olmuşum aklığına saçlarımın! Bedenimin, ruhumun her an değişen kılığına kıyafetine ayak uydurmaya ç/alışıyorum. *** Sevgili gül! Sen kimden aldın bu hevesi, bu rengi... ki âşıklar sırılsıklam sana! *** Sevgili kalem! Emellerim bitmiyor, şu ölüm başımdan gitmiyor. Yaz sevgili kalem! Yaz ölümü ki... Yaz ki... Ah, yıkılır birdenbire içimde durmadan yükselen (ne)ler... *** Kalbin/in sızısını, incecik sevincini, sonsuzluk türküsünü dinle! *** Ey arsız ihtiyaçlar! Bir varmış bir yokmuş bu dünyada çoğalıp durmayın! *** Bir de bilsem; hangi kelimeler çoğalıyor, hangileri azalıyor dilimde/kalbimde/halimde... *** Bir de kırsam zincirlerimi, açsam pencereleri/mi sonsuza... *** O'nsuzluğun beni ondurmadığını bildiğim; kendime geldiğimdir. Güldüğümdür. *** Öyle bir çığlık atsam ki... adı "hürriyet" olsa, adı "hakikat" olsa... Selametle Kalın
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|