AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-23-2008, 19:24   #1
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet! ( HASAN KARAKAYA )
Merhum Nasreddin Hoca "damdan düştüğü" zaman; yakınları, "hemen bir hekim çağıralım" demiş... "Hayır" demiş merhum Hoca; "Bana hekim değil, damdan düşen birini çağırın!"...
Niye "hekim" değil de "damdan düşen biri"ni istemiş Hoca?.. Zira, "çektiği sıkıntıları" ve "yaşadığı acıları" en iyi bilecek olan, "damdan düşen biri"dir!.. Evet, çağrılacak kişi "yaşayan biri" olmalıdır ki, merhum Nasreddin Hoca'nın "acı içinde kıvranması"nın sebeplerini anlayabilsin, bir "tavsiye"de bulunabilsin, bir "çare" söyleyebilsin.
Yazıya bu hikaye ile girdim ki, "yazının başlığı" ile neyi kasdettiğim daha iyi anlaşılsın... öncelikle söyleyeyim, yazının başlığı bana ait değil... Yani, "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazları" ifadesi, benim buluşum değil.. Bu başlık, 19 Ocak 2008 tarihli Radikal'deki Perihan Mağden'in yazısından alınmıştır...
Niye Perihan Mağden?.. çünkü Perihan Mağden, herhangi biri değildir... Bu yazı "herhangi bir gazetede" yayınlanmış değildir... Bu yazı; "Bir Aydın Doğan gazetesi olan Radikal"de yayınlanmıştır... Yani, Perihan Mağden, "içeriden biri"dir!.. Yani, "bilen biri"dir!.. Evet, Perihan Mağden, "Aydın Doğan Grubu'nda çalışan biri"dir!..
Dolayısıyla, Hürriyet'i, "en iyi bilenlerden biri"dir!..
İşte bu yüzden, "içe dair" sarfettiği bir söz, herkes için "son derece önemli"dir!..

DİNK CİNAYETİ VE HüRRİYET!
Ne diyor Perihan Mağden?.. "Damdan düşen biri" olarak, "acı içinde kıvranan biri" olarak diyor ki;
"Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazları!"
Sadece bu kadar mı?..
Bu söz, "öylesine" sarfedilmiş bir söz mü?..
Yani, Hürriyet, nasıl bir "hedef yaratıyor" ve nasıl bir "hedef gösteriyor" ki, böyle bir suçlamaya maruz kalıyor?.
Perihan Mağden, boşa kürek sallamadığını şu ifadelerle ortaya koyuyor:
"Ermeni Soykırımı 'sözde'dir. Tersini söyleyen hedeftir. Bu millet Soy'a kıymaz. Boy'a kıyar. Bakın Dink Cinayeti... Sözde Hrant'ın öldürülmesi, geride kalan bir-iki avuç şahısa, onlar neyse artık; tanım için kullanılan her kelime bir aşağılamaya/hakarete dönüştürülüyor.
Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet ve Kafabazları tarafından, "Hayatınız pamuk ipliğine bağlı" mesajını da vermiştir."
Herhalde anladınız... Perihan Mağden, "biraz kapalı" olarak ifade etse de, "Hrant Dink'in Hürriyet tarafından hedef gösterildiğini" iddia ediyor!..
Yani, Hürriyetçiler, önce "hedef yaratıyor"(!)lar,
Sonra da "hedef gösteriyor"lar!..
Ondan sonra?..
Ondan sonra, iş "tetikçi"lere, iş "kurşun"lara kalıyor!..

ELE VERİR TALKINI, KENDİ YUTAR SALKIMI!
Lütfen dikkat!.. Bunu yazan, bir "Radikal yazarı"dır!..
Radikal de; "bir Aydın Doğan gazetesi"dir!..
Düşünebiliyor musunuz; Aydın Doğan'ın gazetelerinden biri, bir başka Aydın Doğan gazetesini, evet Hürriyet'i, "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" olmakla suçluyor!..
Ne entreresandır ki;
O gazete, yani Hürriyet, "ele verir talkını, kendi yutar salkımı" misali, gazetem Vakit'e üç gündür "sürmanşet"lerden saldırıyor!.. Bizim, "din istismarcısı" olduğumuzu, "hedef gösterdiğimizi" filân iddia ediyorlar!..
Dedik ya;
"Ele veriyorlar talkını, kendileri yutuyor salkımı!"
"Porno yayın yapmaktan sabıkalı" bir patronun, "tescilli pornocu" olarak kayıtlara geçen birinin, kalkıp da, bize "ahlâk dersi" vermesinin değerlendirmesini sizlerin takdirine bırakıyorum!..
Bakın, Hürriyet'in, bir "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" gibi faaliyet gösterdiğini söyleyen "biz" değiliz...
Bunu söyleyen "kendi içlerinden biri!"
Ne yani; Hürriyet'in "Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü" olduğunu "dıştan" biri olarak “biz” mi daha iyi biliriz, yoksa "içeriden biri" mi?.. Elbette "içeriden biri" olarak Perihan Mağden daha iyi bilir!..

BUNLAR, ERTUĞRUL öZKöK'üN ESERİ!
Zaten, "çok iyi biliyor" olmalı ki; 17 Ocak 2008 tarihli ve Ertuğrul özkök'ü hedef alan "Şövalye" başlıklı yazısında da şunları yazmış:
"Hrant Dink'in öldürülmesinde dahi, Amiral Bilmemnesi olduğu gazetenin manşetleriyle/köpürtmeleriyle/hedef işaretlemeleriyle dahli var. (Yazdım defalarca)
Orhan Pamuk Düşmanlığı/Hedef Olması nerdeyse tamamen senin eserin.
En kötü milliyetçiliğin (iyisi de olmaz, o ayrı) bizatihi kabartma tozu sensin.
Kraldan çok kralcı, Askeriye'den daha Askeriyecisin.
Türkiye'de yanlış giden bir sürü şey, ayağımıza/ruhumuza dolanan bir sürü algı bozukluğu, bizzat senin eserin... Seninle: özkök, ilgili kanaatlerim, okuduğundan da feci! Şimdi kalkıp Kutsal Eş'in kutsallığı benden sorulur numaralarına yatma. Gülünç olma."
Görüyor musunuz;
Yine "Hrant Dink'in öldürülmesi", yine Hürriyet ve yine "hedef gösterme" suçlaması!..
Bu defa, çok daha açık yazıyor Perihan Mağden!..
"Hrant Dink'in öldürülmesi"nde ve "Orhan Pamuk'un hedef olması"nda, "Hürriyet'in manşetleri"nin, "Hürriyet'in köpürtmeleri"nin, "Hürriyet'in hedef işaretlemeleri"nin dahli olduğunu yazıyor!.
Nerede yazıyor bunları?..
Radikal gazetesinde!..
Unutmayın; Radikal tıpkı Hürriyet gibi;
"Aydın Doğan gazeteleri"nden biridir!..
İşte böyle bir gazetede, sadece Hürriyet'i değil, Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök'ü de hedef alıyor ve diyor ki;
"Kraldan çok kralcı"sın!..
"Askeriye'den daha Askeriyeci"sin!.
Türkiye'de "yanlış" giden her şey "senin eserin!"
"Sen, bir Statüko Yağcısı"sın!..
"Alâmet-i farikan, sağ gösterip, sol vurmak"tır!..
"Her nevi hakiki demokratların düşmanısın!.."
Daha nice suçlama!..
İzninizle, yeniden hatırlatayım:
Bunları yazan hanım; "içeriden biri"dir!.. "Bilen biri"dir!.. "Yaşayan biri"dir!..
Dolayısıyla, yukarıdan beri aktardığım sıfatların, "damdan düşen biri"ne ait olduğunu lütfen gözden ırak tutmayın!..

BU, HEDEF GöSTERME DEĞİL Mİ?
Sizler, Perihan Mağden'in, Hürriyet ve Ertuğrul özkök için yazdıklarını düşünmeye devam ederken, ben, gazetem Vakit'e sıvanmak istenen bir çamuru, "aidiyeti cihetiyle" sahiplerine iade etmek istiyorum.
Efendim; malûmlarınız olduğu üzre, "derin ve karanlık eller" tarafından işlenen/işletilen "Danıştay Cinayeti" dolayısıyla gazetem Vakit; ağır eleştirilere, yoğun saldırılara maruz kaldı...
"Hedef göstermekle" suçlandık..
Uzun uzadıya yazmak yerine, sadece şu kadarını söyleyeyim:
"çiğ yemedik ki, karnımız ağrısın!"
"Yaramız yok ki, gocunalım!"
O cinayetin "hangi mihraklar" tarafından işlendiği/işletildiği; sanıyorum, dünkü "derin gözaltılar"ın ardından daha net olarak çıkacaktır ortaya!..
"Vakit'in bu taraklarda bezinin olmadığı" ve "kimlerin, nasıl bir yapılanma içinde" oldukları bir defa daha ortaya çıkacaktır...
Evet, "Danıştay saldırısı"nda Vakit'in hiçbir dahli olmadığı görülecektir!..
Ama Hürriyet'in "hedef yarattığı(!)" veya "hedef gösterdiği" tek olay, Perihan Mağden'in sözünü ettiği, öldürülen Hrant Dink veya Orhan Pamuk değildir!..
Hürriyet, "İşte olay savcı" diyerek, 7 Mart 2006 tarihinde Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı da hedef göstermiştir!..
Ki, o savcı; evet "canından" olmamıştır!.. Ama, "görevinden" olmuştur!.. "İstikbalinden" olmuştur!..
Bugün, "işsiz-güçsüz, sıradan bir insan"dır!..
Onun "açlığa mahkûm" olmasında "Hürriyet'in kendisini hedef alması"nın hiç mi rolü yoktur?..
Durumu, kamuoyunun takdirine bırakıyorum!..

ŞEVKET KAZAN'A BİR çİFT SöZ
Bu vesileyle, sayın Şevket Kazan'ın açıklamaları konusunda da bir çift söz söylemek istiyorum...
Ama, öncelikle şunu bilmenizi istiyorum:
Bu gazetede, çıktığı ilk günden beri yazı yazıyorum...
Bugüne kadar hiçbir yazıma "müdahale" olmadı...
Hiçbir yazıma "sansür" uygulanmadı...
Ama, itiraf edeyim, "Şevket Kazan" konusunda, Genel Yayın Koordinatörümüz Mustafa Karahasanoğlu, yazı yazmamı ve "gerçekleri bütün çıplaklığı ile açıklamamı" engelledi... "Yazma" dedi... "Biz" dedi, "Müslüman'a karşı müşfik, kâfire karşı şedit olmaya devam edeceğiz!"
İşte bu yüzden, çok açık yazamıyorum...
Yoksa, sayın Şevket Kazan da gayet iyi biliyor ki;
"Kendisi, o sözleri söylemiştir!."
"Söz, ağızdan çıkmıştır!"
Ağızdan çıkan söz, "namludan çıkan kurşun" gibidir ve asla geri dönmez!..
Bugün kalkıp da, "Hürriyet'in sürmanşeti"nden "Vakit beni kandırdı" demek, Şevket Kazan'ı kurtarmaz!..
Onu büyütmez de!..
Tabii, Vakit'i de küçültmez!..
çünkü, biz biliyoruz ki;
"Kirli gazetecilik" başlığı, bizim değerlendirmemiz bile olsa, "o başlığa kaynaklık eden ifadeler" sayın Şevket Kazan'ın ağzından çıkmıştır ve "bantta kayıtlı"dır!..
Gerekirse, bir gün biz de "Al sana Cüneyt" misali "satmasını" bilir ve "bant kayıtları"nı açıklarız!..
Şimdilik, bu kadarını söylüyorum...
Hürriyet’in saldırıları konusunda da, "Kazan’la görüşmenin içeriği" konusunda da!..
Son olarak, bir defa daha diyorum ki;
Hiç kimse "Vakit'e çamur atmaya" kalkmasın!..
Bize çamur atmaya yeltenenler, ilk önce "kendi paçalarına" baksınlar!..
Bizim "söyleyecek" çok sözümüz var!..
Ve ayrıca;
Bir söz söylediğimizde de, arkasında dururuz!..
Bir "bedel" ödenecekse, onu da öderiz!..

-----

İstismar ne, istismarcı kim?
Hani bir adam gece uyurken, "bıyık"larının üzerinden "fare" geçmiş de, hemen bıyıklarını kazıtmış ya... Niye kestirdiğini soranlara da, "yol olur diye korktum" demiş ya, bu da böyle bir şey!..
Hürriyet, 3 gündür, hem de "sürmanşet"inden Vakit'e saldırıyor!.. Aydın Doğan; bir "patron" gibi değil, bir "muhabir" veya "köşe yazarı" ve hatta "sayfa yazarı" gibi, habire Vakit'e saldırıyor, Hürriyet de bunu "sürmanşet"ten sunuyor!..
Söze girerken, "din istismarcısı Vakit" diyorlar ki; bunu "önemsememekle" birlikte, "farelerin yol etmesi"nden çekindiğimiz için, kestirip atmak istiyoruz...
Biz "din istismarcısı" değiliz!.. çünkü, "istismar etmek" demek, "öyle olmadığı halde, öyle görünmek" demektir!..
Şükürler olsun ki; bizler "din"e inanıyor ve "İslâm'ın emir ve yasakları"nı hayatımıza tatbik etmeye, yani "yaşamaya" çalışıyoruz!.. "İnanan ve inandığını yaşayan" birine "istismarcı" demek; ancak ve ancak; "kişi, başkalarını da kendisi gibi bilirmiş" sözüyle açıklanabilir!..
Biz, kimin "istismarcı" olduğunu gayet iyi biliyoruz...
"Sözde Demokrat" olup da, "özde yasakçı ve cuntacı" olanların, başkalarını "istismarcılık"la suçlamaya hakkı olmasa gerek!..
"Yol olmasın" diye, açıklayalım dedik!..


Hasan KARAKAYA / VAKİT 23/01/2008

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-23-2008, 19:25   #2
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Hedef Yaratma ve Gösterme Enstitüsü Hürriyet! ( HASAN KARAKAYA )
Biz ya da ben Vakit ' in ne olduğunu biliyoruz(m). AAydın Doğan ve uşakları ne yaparsa yapsın...
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi