![]() |
#1 |
![]() Arkadaşlar,
bu konuyu başka bir forum da gördüm ve çok hoşuma gitti ben de burada başlatmak istedim. Bu konu da, dini bir kavram yazıyoruz ve anlamını açıklıyoruz. Bizden sonra gelecek olan arkadaşımızda, bizim yazdığımız kelimenin son harfiyle başlayan dini bir kelime yazacak. Böylece hem bir sürü kelime öğrenmiş hemde güzel vakit geçirmiş olacağız inşallah. Şimdi ben başlayayım Edille-i Şeriyye : islam fıkıhının dört ana kaynağı ;Kur'an-ı Kerim , sünnet, icma ve kıyas benden sonra gelen arkadaş şimdi "e" harfiyle başlayan dini bir kavram yazacak katılımlarınızı bekliyorum ... İyi eğlence ve öğrenceler... ![]()
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Arkadaşlar yok mu? aranız da bilgimiz i artıracak bu oyuna katılmak isteyen.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Cok yerinde bir konu olmus +1..
devam edelim o zaman Ezan |
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() EMR-İ Bİ'L-MA'RUF NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER
İyiliği emretme, kötülükten alıkoyma. Maruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. Başka bir deyimle Kur'an ve sünnete uygun düşen şeye maruf; Allah'ın râzı olmadığı, inkâr edilmiş, haram ve günah olan şeye de münker denilir |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Rahle-i tedris ...
Bir alim refakaatinde alınan ders,terbiye ve eğitimin bütünü. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() SIFAT-I ZÂTİYYE (ZÂTİ SIFATLAR)
Yüce Allah'ın zatı için vacib olan, zorunlu olan sıfatlar. Bunlara sıfât-ı nefsiyye de denir. Diğer bir tabirle "zatî veya nefsî sıfatlar" da denilen bu sıfatlar, Yüce Allah'ın varlığını ve hakikatını anlayıp kavramada biz kullarına yardım eden sıfatlardır. Zatî sıfatlar, hiç bir sebebin eseri olmayan, Allah Teâlâ'nın hakikatını ortaya koyan sıfatlardır. Bu sıfatlar Yüce Allah'ın zâtıyla, varlığıyla doğrudan doğruya alâkalı oldukları için ve sadece Allah'ın yüce zatına mahsus oldukları için zatî sıfatlar diye isimlendirilmişlerdir. Zat veya varlık olmadan bu sıfatların varlığını düşünmek ve bu sıfatlardan söz etmek imkansızdır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() EMSÂLÜ'L-HADİS
İçerisinde darbı mesel ya da mesel bulunan hadisleri derleyen kitaplara "emsâlü'l-hadis" denir. Hadislerde darb-ı mesel, bir konunun anlaşılmasını kolaylaştırmak, etkinliğini ve sürekliliğini sağlamak amacıyla başvurulan temsilî anlatımdır. Örneğin, bir hadis-i şerif'le, Allah'ın koyduğu sınırlara riâyet edenlerle bu sınırları ihlal edenlerin toplumundaki durumu; yaptıkları deniz yolculuğunda, kur'a sonucunda geminin kamara ve güvertesine yerleşenlerden, kamarada yolculuk yapanların, su ihtiyaçlarını kolayca karşılamak ve güvertedekileri rahatsız etmemek için gemiyi delmek istemelerine benzetilmiştir... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() SILA-İ RAHİM
Akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma anlamında bir İslam ahlâkı terimi. İslam'da insanlar arası ilişkilere önem verildiği gibi özellikle yakınlardan başlayarak anne ve babanın ve sırayla diğer akrabaların ziyaret edilip gözetilmesi prensibi son derece önemlidir. Halit b. Zeyd (Ebu Eyyüb el-Ensarî) hazretlerinden rivayet edildiğine göre bir adâm Hz. Peygamber'e gelerek: "-Yâ Rasûlallah; beni Cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?" dedi... Rasûlüllah şu cevabı verdi: "Allah'a ibadet eder ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahm edersin" (Buharî, Zekât, 1). |
|
![]() |
![]() |
#9 |
![]() ALLAHIM sizlerden razı olsun paylaşımlar ve verdiğiniz bilgilerden dolayı bahtiyar olun .
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Sözlükte “Rab, efendi, seyyit, komşu, malik, kul, köle azad eden, bir işi gören, idare eden, azat olmuş köle, yakın, hısım, yardımcı, ihsan eden adam,
ihsan olunan adam, dost, sevdiği kimse, antlaşma yaptığı kimse” gibi anlamlara gelen mevlâ (çoğulu mevâlî), Kur’ân-ı Kerim’de yirmiden fazla yerde zikredilmiş ve daha çok Rab manasında kullanılmıştır. Bunların da çoğu Allah Teâlâ’nın sıfatıdır. (bk. Velî) Bir yerde putlar için (Hac, 22/13); bir yerde köle (Nahl, 16/14); bir yerde dost ve bir yerde de uygun olan, yaraşan anlamında kullanılmıştır. Bir fıkıh terimi olarak mevlâ, azat edilen köleler ile azat eden sahipleri için kullanılmıştır. Köle ile azat eden arasında yakınlık ve yardımlaşma devam ettiği için her ikisine de mevlâ denilmiştir. Fıkıh kaynaklarında, azat edilen kölenin ashab-ı ferâiz veya asabeden bir yakınının bulunmaması halinde, köleyi azat eden kişi veya onun asabesi köleye mirasçı olacağı ifade edilmiş olup buna “sebebi asabe” denilmiştir. Bir tasavvuf terimi olarak mevlâ, şeyh, pir, mürşid, velî demektir. Mevlânâ, sahibimiz, efendimiz anlamına gelir. Mevlânâ kelimesi yalnız kullanıldığında Celâleddin Rûmî anlaşılır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|