08-27-2009, 18:14 | #1 |
"Herkesi, çözümün parçası olmaya çağırıyoruz"Tarihi Konuşma
"Herkesi, çözümün parçası olmaya çağırıyoruz"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'demokratik açılım'la ilgili olarak, kimseye her şeyi 'biz yapalım, kuralı biz koyalım, çerçeveyi biz çizelim' gibi bir dayatmaları olmadığını, çünkü Türkiye'nin tamamı olmadıklarını söyledi. Erdoğan, herkese çağrıda bulunduklarına işaret ederek, "Gelin bu ülkenin kanayan bütün yaralarına, evet, tekrar söylüyorum, bütün yaralarına merhemi hep birlikte bulalım diyoruz. Herkesi çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz." dedi. Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında; son haftalarda terör sorunu, demokratik açılım çalışmalarının ülke gündeminde önemli bir yer tuttuğunu belirterek, "Şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor: Bizim bu açılımdan muradımız, bu ülkede yaşayan herkesin; ama herkesin, kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir. Önceliğimiz yediden yetmişe bütün insanlarımıza ve bir uçtan bir uca ülkemizin her bir köşesine esenlik getirebilmektir." şeklinde konuştu. Erdoğan, kendilerinin demokratik bir açılım gerçekleştirmek isterken ülkeyi topyekun ele aldıklarını, nerede bir insani sıkıntı varsa devletin orada olmasını ve sıkıntıyı gidermesini istediklerini ifade etti. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Nerede adaletsizliğe uğramış bir insanımız varsa hukukun şaşmaz terazisi orada kurulsun diyoruz. Bu ülkenin nimetleri de külfetleri de hakça paylaşılsın diyoruz. Hakkaniyetin ölçüsü nerede şaşıyorsa hep birlikte bunu düzeltelim diyoruz. Her vatandaşımızın devletinden insanca bir hayatın asgari şartlarını oluşturmasını beklemek gibi bir hakkı vardır diyoruz. Devletin görevi, kim olduğuna, nerede yaşadığına bakmadan vatandaşına hizmettir diyoruz. Biz milletimize efendi olmaya değil, milletimizin hizmetkarı olmaya geldik." "BU ÜLKE ARTIK AYIPLARI, FAİLİ MEÇHULLERİ YAŞAMASIN" Kendilerinin demokratik açılımdan kasıtlarının, bu genişlik ve bütünlük içinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye; her insanımızın, ay yıldızlı bayrağımız altında gurur duyacağı, mutlu yaşayacağı, gelecek hedeflerine birlikte yürüyeceği bir ülke olsun istiyoruz. Hepimiz, bu ülke için aynı umut ve heyecanla hayaller kuralım, aynı aşk ve şevkle çalışıp çabalayalım istiyoruz. Bu ülkede artık insanlık ayıpları, faili meçhuller yaşanmasın; masumlar suçlu ilan edilmesin, suçlular cezasız kalmasın istiyoruz. Her insanımız bu bayrağın gölgesinde kendini güvende hissetsin, devletine güvensin istiyoruz." ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan, Milli Birlik Projesi olarak demokrasinin milletin en büyük güvencesi olmasını, millet iradesinin üstüne gölge düşmemesini istediklerini kaydederek, "Bizim demokratik açılımdan muradımız bütün karanlıklarından arınmış, bütün ağırlıklarını üstünden atmış aydınlık bir Türkiye'dir. Türkiye'nin kronik her sıkıntısına ferahlık getirmek, yürekler yakan her insanlık dramına çare aramak elbette vardır." diye konuştu. Erdoğan, ülke olarak geçmişte yaşanan çok sıkıntının temelinde, sorumlu konumda bulunanların Türkiye'nin meselelerine serinkanlı, sağduyulu ve samimi mülahazalarla bakamamış olmaları gerçeğinin yattığını vurguladı. Erdoğan, şunları ifade etti: "Türkiye'de geçmişte yaşanan ekonomik sıkıntıların, krizlerin, bunalımların ortaya çıkmasında nasıl bir yönetim zaafiyeti, nasıl bir acziyet varsa; toplumsal meselelerin vahim kangrenlere dönüşmesinde de aynı zaafiyet ve acziyet söz konusu. Bu gerçeği kabul etmek; toplum olarak uzun yıllar boyunca yaşadığımız büyük acılar, ödediğimiz ağır bedeller olduğu gibi, büyük devlet olmanın da kaçınılmaz bir gereğidir." "EKMEĞE UZANMASI GEREKEN ELLER SİLAHA UZANMIŞTIR" Türkiye'nin çok uzun yıllardır terör gerçeğiyle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye, yine çok uzun yıllardır terörle mücadele halindedir. Bu ağır tecrübe canımızdan binlerce gencecik can koparıp almıştır. Evlerin önlerine ayyıldızlı bayraklara sarılı şehit cenazeleri getirildikçe, Türkiye her ölüm haberiyle sarsıldıkça, yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilir olmuştur. Türkiye bu yılları acıyla, gözyaşıyla geçirmiştir. Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır. Refaha doğru atılması gereken adımlar maalesef yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, çaresizliğe doğru atılmıştır. Ülke olarak bu süreçte refaha doğru yürüyeceğimiz, büyüyeceğimiz, kalkınacağımız altın yıllarımızı kaybettik. Millet olarak bu ülkeye güç verecek, kalkınmamıza omuz verecek, hayallerimizi gerçeğe dönüştürecek nice nesillerimizi kaybettik. Anaların gözbebeği, milletimizin umudu, ülkemizin geleceği olan gencecik, pırıl pırıl canlarımızı kaybettik." "GİDİŞATA 'DUR' DEMELİYİZ" "İnsanlarımızın arasına tarih boyunca ekilememiş bu fesat tohumlarını ekenlere, daha ilk günden, en gür sesimizle "dur" demeliydik, ama diyemedik. 25 yıl önce bu denilmeliydi."diyen Erdoğan, hiç değilse bugün, yaşanan onca acının, ödenen onca bedelin ardından hiç değilse bugün bu gidişata artık "dur" denilmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, "İşte 7 yıldır bunun hazırlığı içinde olduk. Geleceğimizi karartmak, umutlarımızı köreltmek isteyenlerin de bir ucundan körükledikleri bu fitne ateşini milletçe, elbirliğiyle söndürmeliyiz. Nesiller boyudur kanayan bu yarayı artık iyileştirmeliyiz. Bunun için fert fert, insan insan, ev ev bu meseleyi yeniden düşünmeli, tarih boyunca olduğu gibi bu badirenin üstüne kararlı bir millet gibi gitmeyi bilmeliyiz." dedi. "ASKERİ TEDBİRLERLE ÇÖZÜLEBİLECEK BİR MESELE DEĞİLDİR" Toplum olarak bugüne kadar bu konuyu bütün boyutlarıyla değerlendirmeyi; çözümü soğukkanlılıkla, aklı selimle tartışmanın pek başarılamadığına dikkat çeken Erdoğan, "Bize dayatılan önyargıları; bizi birbirimize düşürmek için tezgahlanmış korku ve fesat tuzaklarını hakkıyla aşamadık. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, bu sorunlarımızı bir güvenlik sorunu olarak değil, topyekûn demokrasi sorunumuzun bir parçası olarak konuşabilme noktasına gelmişsek, bunda, güvenlik güçlerimizin on yıllardır büyük fedakarlıklarla ve dirayetle verdikleri mücadelenin payını asla unutamayız. En ağır şartlarda, binlerce şehit vermek pahasına yürütülen bu zorlu mücadelede güvenlik güçlerimiz üstüne düşeni yapmaktadır. Ancak yıllardır söylenegeldiği üzere, bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir. Bu mesele çok boyutlu bir meseledir, toplumsal bir meseledir, sosyal bir meseledir ekonomik bir meseledir, kültürel bir meseledir. İşin psikolojik boyutu vardır. Hepsinin ötesinde bunun siyasi, diplomatik boyutu vardır, bu bir insanlık meselesidir, bir demokrasi meselesidir.Sorumluluğunu hakkıyla taşımayan, her şeyi güvenlik güçlerine havale eden yönetim anlayışları, yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, demokrasinin zaafa uğratılması gibi nedenlerle, bu aklıselim noktasına bir türlü gelinememiştir." şeklinde konuştu. "HEP BİRLİKTE TAŞIN ALTINA ELİMİZİ KOYALIM" Başbakan Erdoğan, bugün gelinen noktanın muhasebe noktası olduğunu vurgulayarak, bu noktada meseleyi yeniden düşünerek, milletin acılarına son verecek ve kardeşleri birbirine düşüren bu fitneyi bitirecek aklı selimi yine birlik ve beraberlik içinde tesis etmeyi umut ettiklerini ve 'hep birlikte ama hep birlikte kim olursa olsun gelin taşın altına elimizi sokalım.' dediklerini vurguladı. Erdoğan, yaşanan bunca tecrübeden sonra teşhisleri en doğru, en gerçekçi, en serinkanlı biçimde koymak, bu teşhislerin gereği olan tedavileri en kısa zamanda hayata geçirecek adımları atmak durumunda olduklarına belirterek, bugün gelinen noktada, bu tarihi aklı selim noktasının, devletin ve milletin ortak iradesinin ve beklentilerinin bir neticesi olduğunu kaydetti. Asırlar boyunca bir ve beraber yaşamış olan milletin yeniden tarihe yön verecek bir haşmet ve azamete ulaşmak üzere birbirine kenetlenerek, milli birlik-bütünlük projesini, sürecini hayata geçirmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, 'demokratik açılım' çalışmalarını eleştiren MHP Genel Başkanı Bahçeli ise şu sözlerle cevap verdi: "Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor. Anayasamızın belirlediği ölçüler ortadadır, Türkiye'yi bölmeye, bütünlüğümüzü bozmaya, üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir niyet ve girişime asla ve asla izin vermeyiz. Türkiye'nin menfaatlerine halel getirecek en küçük bir adımı bile asla ve asla atmayız. Ne yapıyorsak Türkiye'nin menfaatleri içindir, 71 buçuk milyon vatandaşımızın tamamının ortak menfaati içindir." "BU AÇILIM SEVGİ VE KARDEŞLİK AÇILIMIDIR" "Bizim gözden çıkarılacak bir tek evladımız yoktur, biz bütün çocuklarımızın bu topraklarda tarih boyunca olduğu gibi kardeşçe yaşamalarını istiyoruz." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu açılım demokratik bir açılımdır, bu açılım sevgi ve kardeşlik açılımıdır, bu açılım ortak bir duyguda buluşma açılımıdır. Bu açılım ortak aklın tecellisidir. Atılan bu adım; anaların gözyaşları daha fazla akmasın, acılar daha fazla yüreklere çökmesin, gönüller mahzun olmasın, kardeş kardeşe düşman olmasın diye atılıyor, bu amaçlara nasıl karşı çıkılabilir ? Bu ülkenin doğusu da batısı da kuzeyi de güneyi de aynı coşkuyu kuşansın, aynı atılım heyecanını yaşasın, her insanımız ülkesine, devletine, bayrağına aynı gurur ve mutlulukla sahip çıksın istiyoruz, bunun neresi kötü ? Asıl kötü olan, bu yaranın çeyrek asırdır kanamaya devam etmesidir." "BU MİLLETE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ FESAT OYUNLARINI TEZGAHLAYANLAR YAPMIŞTIR" Bu millete asıl kötülüğü, bu acıya seyirci kalanlar, bu yarayı bir an önce iyileştirmek için gününü gecesine katmayanların yaptığını ifade eden Erdoğan, asıl büyük yanlışı, yetki ve sorumluluğu elinde bulundurduğu halde, yıllar yılı hamasetle idare edip, sorunu görmezlikten gelen makam sahiplerinin yaptığını vurguladı. Başbakan, bu ülkeye en büyük kötülüğü; milletin kardeşlik duygularını zayıflatmak için türlü türlü fesat oyunları tezgahlayanların, bu milletin beraberliğini zayıflatmaya çalışanların yaptığını ifade etti. Erdoğan, şunları söyledi: "Asıl sorgulamamız gerekenler, vatandaşına en temel hakları fazla gören, bu ülkeye tarih boyunca bağlı kalmış gönülleri kıran, küstüren zihniyetlerdir. Bu ülkenin yalnız doğusunda değil, batısında da kuzeyinde de güneyinde de mahrumiyet bölgeleri oluşmasına göz yuman, buralara götürülmesi gereken hizmetlerin parasını hırsıza, arsıza peşkeş çekenlerdir. Asıl sorgulamamız gerekenler, insanlarımızın birlik ve beraberliğine kasteden kirli çeteleşmeler, karanlık örgütlenmeler, iftira tezgahlarıdır; adalete güveni zedeleyen, otoritesini saygıyla değil korkuyla kabul ettirmeye çalışan yönetim anlayışlarıdır. Gelin bunları sorgulayalım, bu hatalara, bu yanlışlara bir daha düşmeyelim diyoruz, bunda ne kötülük var ? Türkiye'nin acıları sona ersin, geleceğimiz aydınlık olsun ve bu aydınlık, bu ülkenin bütün insanlarının yüzlerini ve gönlü aydınlık olsun." "SİYASİ İSTİSMAR YAPILAMAZ, SİYASİ RANT HESABINA GİRİLMEZ" "Bizim kimseye her şeyi biz yapalım, kuralı biz koyalım, çerçeveyi biz çizelim gibi bir dayatmamız yok. Çünkü biz Türkiye'nin tamamı değiliz." şeklinde konuşan Erdoğan, "Biz herkese bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin bu ülkenin kanayan bütün yaralarına, evet, tekrar söylüyorum, bütün yaralarına merhemi hep birlikte bulalım diyoruz. Burada siyasi istismar yapılmaz, burada siyasi rant hesabına girilmez. Herkesi çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz. Geçmişteki klişeler bir işe yaramadı, gelin yeni bir açılım gerçekleştirelim, bu yakıcı meseleye aklıselimi getirelim diyoruz. Neden olmayacağını yıllarca konuştuk, gelin bugün de nasıl olacağını konuşalım diyoruz. Bu mesele, bu milletin meselesidir, bu ülkenin meselesidir, gelin bir ucundan tutun da bu ağırlığı bu ülkenin üstünden kaldıralım diyoruz.Tarih boyunca diz kırıp aynı sofraya oturmuş, aynı türküyü beraberce söylemiş, vatanı savunmak için aynı cephede saf tutmuş bu insanların gönül ahengini bozan nedir, gelin birlikte bulalım diyoruz." MUHALEFETE BİRLİKTE ÇÖZELİM ÇAĞRISI Bu meseleye demokrasi meselesi dediklerini, çözümü arayıp bulmak görevinin herkesten çok milletten vekalet alanlara düşer dediklerini ifade eden Erdoğan, şu uyarılarda bulundu: "Bu meseleyi her türlü önyargıdan, her türlü polemikten, her türlü asabiyetten, her türlü istismarlardan uzak biçimde gelin milletin huzuruna getirelim diyoruz. Üniversitelerimiz konuyu tartışsın, aydınlarımız, sanatçılarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, yediden yetmişe bütün insanlarımız bu konuyu, hakkını vererek bir daha düşünsün diyoruz. Vatan toprağının bir köşesindeki bir yara gün gelir bütün vücudu sarar, kangrene çevirir, gelin daha fazla geç kalmadan o yarayı hep birlikte saralım diyoruz. Gelin yanlış neyse, hata neyse, kusur neyse, çok geç olmadan bütün bu yanlışlıkları düzeltelim diyoruz. Gelin bu ülkeyi demokrasisiyle, adaletiyle, özgürlüğüyle, refah ve istikrarıyla, barış ve kardeşliğiyle dünyaya örnek bir ülke haline getirelim diyoruz. Olumsuzluklar üzerine çözüm bina edilemez. Yanlışlar üzerine doğru bina edilemez." "ÖDEDİĞİMİZ BEDEL DE ÇEKTİĞİMİZ ACILAR DA ÇOK BÜYÜK" Erdoğan, Türkiye'nin çeyrek asrı aşkın bir zamandır terör meselesiyle uğraştığını hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti: "Ödediğimiz bedel de çektiğimiz acılar da çok büyük… Gencecik fidanlarımızı gözyaşlarıyla toprağa verdik, bu ülkenin umudu olan nesilleri kaybettik. Bu ülkenin büyümesine, kalkınmasına, ilerlemesine harcamamız gereken zamanı, enerjiyi, maddi kaynaklarımızı heba ettik. Bu çeyrek asrı bütün bu acıları yaşamadan, bu bedelleri ödemeden huzur ve istikrar içinde geçirsek bugün nerede olurduk, düşünebiliyor musunuz ? Türkiye'nin kendi potansiyelini harekete geçirerek başlattığı atılıma, millet olarak şu son altı yılda, yedi yılda başardıklarımıza bir bakarsak, ne kaybettiğimizi çok açık biçimde görürüz." Türkiye'nin bu süreçte kayıpları olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Neden bu kayıp nesillere yeni nesillerimizi, bu ülkenin genç fidanlarını eklemeye devam edelim ? Neden bu ülkenin geleceğini böyle karanlık niyetlere kurban edelim ? Edemeyiz, etmeyeceğiz. Artık açık yüreklilikle, yanlışlıkları teşhis etmenin, birbirimize inanıp güvenerek, milletimize yakışan, geçmişimize yakışan mutlu ve müreffeh bir geleceği hep birlikte inşa etmenin yolunu açacağız." diye konuştu. "DEMOKRATİK AÇILIMLAR SONUÇ VERDİKÇE, FESAT ODAKLARI ZEMİN KAYBEDECEK" Terörü bir yol olarak seçenleri her zaman telin ettiklerini ve şimdi de ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Terör örgütünü bir düşman ilan ettik, şimdi de ilan ediyoruz. Türkiye'nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü her şeyin üstünde tuttuk, bugün de bu hassasiyetimizi aynı kararlılıkla koruyoruz. Bu demokratik arayışlarımız da aslında bu hassasiyetimizin eseridir. İnanıyoruz ki bu demokratik açılımlar sonuç verdikçe, fesat odakları zeminini kaybedecek, terörün bir yol, bir yöntem gibi gösterilmesine de imkan kalmayacaktır." şeklinde konuştu. Erdoğan, demokrasi içinde her derdin bir çaresi olduğuna ifade ederek, "Yeter ki başta demokrasi olmak üzere her konuda samimiyeti elden bırakmayalım. Demokrasiyi bütün unsurlarıyla birlikte işler hale getirirsek, diğer bütün sıkıntıların da peş peşe çözüm yoluna gireceğini rahatlıkla görebiliriz. Bu ülkenin doğusuyla batısını birbirine yaklaştırdıkça, terörün ayaklarının altındaki zeminin ortadan kalkacağını da göreceğiz. İnsanların fikirlerini, inançlarını, kültürlerini yaşamakta alabildiğine özgür oldukları bir ülke haline gelebilirsek, bütün bu farklılıkların bu ülke için bir zenginlik olduğunu fark edeceğiz. Türkiye, kelimelerden, kavramlardan, fikirlerden korkulan bir ülke olmanın utancını daha fazla taşıyamaz." şeklinde konuşmasını sürdürdü. Başbakan Erdoğan, bu ülkede herkesin; Türkmen'in de Tatar'ın da Kürt'ün de Çerkez'in de Laz'ın da kendini özgür hissederek, kendi kültürüne, geleneğine-göreneğine sahip çıkarak, komşusunun farklılıklarına saygı göstererek geleceğe umutla bakarak yaşamaya hakkı olduğunu belirtti. Hedeflerinin; herkesin devlet ve kanunlar karşısında eşit olduğu, külfetin ve nimetin adaletle paylaşıldığı, tek bir vatandaşın bile mahzun olmadığı bir Türkiye olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türkiye'yi seven herkesin, her insanımızın, her kurum ve kuruluşumuzun, bu meseleye bu genişlikte, bu derinlikte bakması, tahriklere kapılmadan meseleyi aklıselimle, hassasiyetle, sağduyuyla değerlendirmesi en büyük temennimiz ve beklentimizdir. Milletimiz, bu meselenin de üstesinden gelebilecek hakkaniyete ve demokratik olgunluğa fazlasıyla sahiptir; inşallah önümüzdeki süreçte, bunu da dost-düşman herkes görecektir." dedi. Türkiye'nin; hem bölgesinde, hem dünyada ağırlığını giderek daha fazla hissettiren bir ülke konumuna geldiğini söyleyen Erdoğan, huzur ve istikrarını koruyan, sorunlarının üstüne kararlılıkla giden, hedeflerini kaybetmeyen ve adımlarını her gün biraz daha ileriye atan bir Türkiye'nin önünün açık olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Yeter ki ülkemize ve birbirimize inancımızı kaybetmeden yürümeye devam edelim." şeklinde konuştu. (CİHAN)
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-27-2009, 18:18 | #2 |
|
|
08-27-2009, 20:08 | #3 |
Baykal efendinin konuşması aynen bir filmi andırıyordu bir bilim kurgu filminin içine girdim sandım, adam açılımdan başladı açılımı sebeb göstererek geldi... geldi.... İç savaşa kadar vardı... !
|
|
08-27-2009, 20:12 | #4 |
Herkesi, çözümün parçası olmaya çağırıyoruz"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'demokratik açılım'la ilgili olarak, kimseye her şeyi 'biz yapalım, kuralı biz koyalım, çerçeveyi biz çizelim' gibi bir dayatmaları olmadığını, çünkü Türkiye'nin tamamı olmadıklarını söyledi http://www.facebook.com/group.php?gid=134798173544&ref=nf |
|
09-04-2009, 13:07 | #5 |
davetınızı red edıoruz kabul etmıoruz
|
|
09-07-2009, 13:52 | #6 |
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
açılım, devlet, erdoğan, kürt, kürtçe, türkiye, ulus |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|