Konuşmasında İsrail'e yönelik sert uyarılarda bulunan Seyyid Hasan Nasrallah, milyonlarca İsraillinin hayatını cehenneme çevirecek güçte olduklarını söyledi.

Nasrallah "İşgal altındaki Filistin'deki (İsrail) bazı hedefler, bir kaç füzeyle vurulabilir. Bu hedefleri vuracak füzelere sahibiz. Milyonlarca İsraillinin hayatını cehenneme çevirecek güce sahibiz. Eğer ülkemize ve halkımıza bir saldırı olursa kendimizi savunmak için bu füzeleri kullanmaktan çekinmeyiz. İsraillileri uyarıyorum. Tamamen gizlenmiş olan bu füzeler şu anda hedeflere yönelmiş hazır bir şekilde bekliyor. İsraillilerin, Lübnan'a açacakları bir savaşın bedelinin gerçekten de çok ağır olacağını bilmesi gerekiyor. Bu bedel, 2006 Temmuz savaşıyla asla kıyaslanamaz" dedi.

Bu saldırılarda ‘onbinlerce İsrailli’nin hayatını kaybedebileceğini’ belirten Nasrallah, belirledikleri hedefler konusunda açıklama yapmadı.

İsrail'in İran'a askeri müdahalesi halinde İran'ın yanıtının da sert olacağını belirten Nasrallah "Eğer İran, İsrail tarafından hedef alınırsa, İran'ın buna yanıtı gerçekten de muazzam olacaktır. İsrail, İran'a saldırmakla, İran'ın 32 senedir hayal ettiğini altın tepside sunmuş olacak. İsrail de İran'ın kendisini vurmasından korkuyor, endişe ediyor. İsrail'in sorunu, İran'da İslami ve güçlü bir devletin olmasıdır. İsrail'in başka bir sorunu ise İran'ın bölgedeki direniş hareketlerine destek vermesidir. Bundan ötürü İran, İsrail açısından birincil düşmandır" dedi.

İran'ın her türlü tehdit ve baskıya rağmen duruşunu değiştirmediği savunan Nasrallah, "Seyyid Hamanei çıkıyor ve İsrail'in yok edilmesi gereken bir kanser tümörü olduğunu söylüyor. Bizim açımızdan Kudüs ve Filistin, imani ve dini bir meseledir. Kudüs, her türlü husumetin üstündedir. Siyasi ihtilafların, Kudüs'e konusundaki temel duruşa etki yapması mümkün değildir. İsrail'in var olduğu bir zamanda Kudüs'ün geleceğinden söz etmek mümkün değildir" dedi.

Nasrallah, Suudi Arabistan'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesine Suriye'nin davet edilmemesini eleştirerek "İslam İşbirliği Teşkilatı, Suriye heyetini kovmak yerine Riyad'a davet etmeliydi. Suriye heyetini, Riyad'a davet etmeli, heyetle görüştükten sonra bir heyeti de Şam'a göndererek tüm taraflara "artık akan kanı durdurun" çağrısını yapması gerekiyordu" dedi.

Nasrallah, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın çağrısıyla kurulacak Mezhepler Arası Diyalog Kurumu'ndan ise Suud finanslı tekfir kanallarının yayınlarının durdurulmasını istedi.

Nasrallah ayrıca geçtiğimiz günlerde Suriye'de kaçırılan Lübnanlı Hasan el-Mikdad'ın Hizbullah mensubu olduğu iddialarını da net bir dille yalanladı.

Seyyid Hasan Nasrallah’ın konuşmasının satır başları:
İsrail'de Hizbullah ve çevresini zayıf düşürmek için yapılan konferans ve toplantıların hepsinden haberdarız.

Biz Arap milleti olarak bunu yapamıyoruz, içimizde bir bölünmüşlük var ve ortak harekatta bulunamıyoruz. Bunun sorumluları bellidir.

Son 2 olay İsrail'i fena şekilde korkuttu: Bunlardan bir tanesi Mısır'da Mübarek'in devrilmesi, Diğer yandan da Amerikan ordusunun Irak'tan çekilmiş olması.

Korsan İsrail Filistinlilerin birbiri ile barışacağını gördü, olaylar iyi gidiyordu.. Ta ki Suriye krizine kadar..

Suriye'de kaçırılan Hasan Miktad kesinlikle Hizbullah'ın üyesi değildir. Bu iddialar çok saçma !

Suriye Krizinden sonra bölge ülkeleri birbirleri ile neredeyse düşman oldu, Bölge ülkesi Türkiye Suriye,Irak ve İran ile ilişkilerini bozma pahasına bazı girişimlerde bulundu.

İsrail Suriye olaylarını kullanarak İran,Körfez Ülkeleri ve Türkiye'yi birbirine düşürmeye çalışıyor. Bunun en somut kanıtı Körfez ülkelerinin Suriye'ye silah göndererek ümmet çatışmasına göz yummasıdır.

İmam Humeyni'nin bir lafı var ki : İsrail Ortadoğu'ya Amerikan gözleri ile bakar, İran ise Filistin gözleri ile bakar. Bu bölgede Müslüman ülkeler Ortadoğuya Filistin gözü ile bakmak zorundadır.

İsrail Direnişe ait silahlar ile ümmetin birbirini öldürmesinden gayet mutlu ve keyifle bizleri izliyor.

Bazı emperyalist devletler ise Suriye'de kitle imha silahları var diyerek işgal senaryoları yazıyor.

İran ve Suriye'nin Filistin davasına göstermiş oldukları ilgi ve alaka, Direniş Ekseninin güçlülüğü İsrail ve bazı şer odaklarının hoşuna gitmemiş ve işgal harekatına onları sevketmiştir.

Kudüs gününde tüm Araplara soruyorum: İran'ın İsrail'e düşmanlığı sizi rahatsız mı ediyor, Bu olay karşısında neden derin sessizlik içerisindesiniz?

Yine Biz Arapların içimizde çözmesi gereken büyük bir sorun var: Mezhepçilik. Mezhepçiliğin bize yararı ne zaman ve nerde görülmüş

Arap ulusu gücünü, kendi arasındaki çatışmalar ile eritmeye, tarikat ve mezhepler ile 1000 parçaya bölünerek tükenmeye devam mı edecek?

İsrail biliyor ki Direniş eksenine saldırırsa; Bize Filistin'in bağımsızlığını sağlamamız için koz vermiş olacaktır. Allah'a andolsun biz de Filistin'i bağımsız yapacağız.

İsrail terörist organizasyonu Lübnan ve Gazzelilerin ortak düşmanıdır.

Bazıları gücümüzü sorguluyor, İsrail'i kökten yakamazsak bile fena şekilde yaralayabilir ve kollarını açabiliriz.

İsrail Mescid-i aksa ve Kudüs'e saldırmaya devam ederse Arap ülkeleri ve İslam ümmeti ne yapacak ?

Lübnan savaşında Körfez ülkelerinin Arap Devletlerinin hiç bir katkısını görmedik. kendi başımızda 2006 yılında İsrail'i topraklarımızdan attık.

Direniş ekseninin üyesi Suriye'ye karşı Aslan kesilen Körfez ülkeleri aynı cesareti İsrail'e karşı neden gösteremiyor ?

Filistin halkı ve 2006 direnişin sembolleri İran,Suriye ve Lübnan halklarıdır.

Suriye konusunda tek çıkar yol diyalog'tur. İsrail ile bile diyalog'a giren Arap ülkeleri Suriye gibi bir ülkeye bunu neden fazla görüyor? Bu ikiyüzlülüktür. Akan kanda silah gönderen her ülke sorumluluk taşımaktadır.

Kaçırılan 11 Lübnanlı'nın bulunması için gerekli sorumlulukları tansiyonun yükselmemesi için devlete bıraktık.

Bazı Lübnan kanal ve gazeteleri hakkımızda yalan yazıyor, bu mübarek Cuma günü kendilerinden böyle şeyler yapmamalarını istiyorum. Yalan Aileleri yanıltır, yalan halkımızı yanıltır ve geriye dönülmez yaralar açar.

İran’a yönelik herhangi bir aptallık İsrail’in yok olmasıyla sonuçlanacak.