AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-30-2013, 07:03   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Hüseyin Gülerce: Bu Gemi Batarsa Hepimiz Boğuluruz
Gülerce: Bu gemi batarsa hepimiz boğuluruz



Türkiye gazetesinden Fatih Vural'a konuşan Hüseyin Gülerce, Erdoğan'a yapılan operasyonun siyasi olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirterek,''Hepimizi aynı gemideyiz. Gemi batarsa bundan Türkiye zarar görecek.'' dedi.

Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, "Bu noktada sayın Erdoğan'ın yapması gereken, yolsuzlukla mücadeleye çok net bir biçimde sahip çıkmasıdır. Kendisi, yolsuzlukların üstüne gideceğini söyledi; ama bu sözleri, gündemin içinde satır aralarında kayboldu. Başbakan Erdoğan açık biçimde, 'Bu yolsuzlukların üstü örtülmeyecek.' demeli. Ben bunu AK Parti için de bir fırsat olarak görüyorum." dedi.

AİLELERE ATEŞ DÜŞTÜ

Bu gerilimin toplumu ikiye böldüğünü belirten Gülerce, mütedeyyin kitlenin hiç yaşamadığı bir ayrışma yaşadığını ve bu nedenle açıklama yapma ihtiyacı hissettiğini kaydetti. Olayların herkesin gözü önünde cereyan ettiğini vurgulayan Gülerce, "Ailelere ateş düştü. Baba, oğul ve eşler arasında farklılıklar meydana gelmeye başladı. Kimi yapılanları tasvip ediyor, kimi 'Başbakanımı götürmeye çalışıyorlar' diyor. Ben bunun derinleştiğini gördüğüm için bu tepkiyi verdim. Bu, seyredilecek ayrışma değil. Hepimizi aynı gemideyiz. Gemi batarsa, bundan Türkiye zarar görecek. 'Cemaat mi, Hükümet mi haklı?' boyutunu aştım. Burada fedakarlık gerekiyor. Sayın Başbakanın bir çağrı yapması ve 'Ben 75 milyonun Başbakanıyım. Şimdiye kadar olan oldu; ama bu iş tehlikeli yere doğru tırmanıyor.' demesi lazım." diye konuştu.

Kaynak

Haber 7 29.12.2013

 


Konu Cihannur tarafından (12-30-2013 Saat 07:06 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-30-2013, 07:06   #2
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-30-2013, 11:50   #3
Kullanıcı Adı
Ekinoks
Standart
Neden Erdoğanın yapması gereken şeyler sıralanıyorki?

gülenin yapması gerekenleri sıralasalar ya.

Gülene çek elini Risale öğrencilerinden, İslam dinini yeterince karaladın denmiyor?
Ekinoks isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-30-2013, 16:20   #4
Kullanıcı Adı
onurcan
Standart
Dönüp bir aynaya baksın sayın gülerce.........ülkeyi kim bu hale getirdi?
onurcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-30-2013, 18:34   #5
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Gülerce gibi işinin ehli bir yazarın olayların bu boyuta geleceğini kestirmesi bayağı geç oldu..
İş sadece yolsuzlukl olsa kimsenin tavrı yanlışı sahiplenmek olmaz...ancak sen elinde biriktirdiğin birde üstünü boyayarak verdiğin haberleri linç kampanyasına çevirip hükümeti düşürme çabasına girersen bunun faturasınıda önceden hesap etmiş olman lazım..








Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 00:26   #6
Kullanıcı Adı
Blur
Standart
Yani " Yolsuzlukların üstünü örtelim "

Olduuuuuuuuuuuu...
Blur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 00:39   #7
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Blur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani " Yolsuzlukların üstünü örtelim "

Olduuuuuuuuuuuu...
Bakın arkadaşım, bu söylediğinizin doğru olmadığını işin en başından başlayarak anlatayım:

AK Parti, iktidara hangi şartlar altında geldi? 2001 yılında Cumhuriyet Tarihi'nin en büyük ekonomik krizi yaşandı. O kriz öyle ağırdı ki, proteso eylemlerine katılmakta imtina edene esnaf bile, Anasol-M Hükümeti'ne karşı eylemler düzenledi.

Anasol-M Hükümeti, AK Parti'ye ağır hasar almış bir ekonomi devretti. AK Parti'ye ne kadar bozuk bir ekonomi devredildiğini, 2002 Genel Seçiminde CHP Milletvekili seçilen Yaşar Nuri Öztürk, partisinin yani ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisine şunları söylediğini şöyle anlatıyor:

"Dedi ki: 'Bu netameli devrede acele etmeyelim. Allah bizi korudu, iktidar yapmadı. Bunlar yansın, biz biraz keyif yapalım.' Aynen böyle dedi."

İşte böyle netameli ve ülkenin ağır ekonomik şartlarında ikidar oldu AK Parti. O dönemdeki durumun vahametini bir de Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek'ten dinleyelim. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2012 yılında yapmış olduğu bir konuşmada şunları söylüyor:

"2002'de Türkiye'de toplanan vergilerin, maalesef % 86'sı faize gidiyordu. Geriye kalan % 14'le ne yapabilirsiniz? Nitekim bir şey yapılamıyordu. Sayın Başbakanım sizlerin hakikaten mali disipline verdiğiniz önem, popülizme geçit verememeniz sayesinde bugün çok şükür artık Türkiye'de toplanan vergi gelirlerinin sadece 16-17 lirası faize gidiyor; geriye kalan 84 lirası ülkemize, milletimize hizmet olarak dönüyor. Tabii ki vergi denetiminin bunda rolü önemli."


2002 yılında vergi gelirlerinin % 86'sı faize giden Türkiye'den, AK Parti'nin 10 yıllık iktidarı sonunda 2012 yılında vergi gelirlerinin % 16 - % 17'si faize giden bir Türkiye'ye ulaştık Allah'a şükürler olsun. Basitleştirerek şöyle anlatayım: 2002 yılında 100 TL gelirimizin 86 TL'sini faize verirken, 2012 yılında 100 TL gelirimizin sadece 16 ya da 17 TL'sini faize verir duruma ulaştık.

Şimdi de sözü, Başbakan Yardımcımız Ali Babacan'a bırakayım. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2013 yılında yapmış olduğu bir açıklamada şunları söylüyor:

''Net kamu borcunda artıya geçtik. Tarihimizde ilk defa 2012 yılında kamunun net borcu sıfırlandığı gibi artık net varlığı var ve 2012 sonu itibariyle net varlığımız 26 milyar dolar."

Gördüğünüz gibi AK Parti iktidarının muhteşem başarısı, Cumhuriyet Tarihimizde daha önce görülmemiş bir başarı.

Bakın, yine Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek'in, bu sefer 2013 yılında söylemiş olduğu şu sözlere kulak verelim:

"Biz, dünyadan 44 milyar lira alacaklıyız devlet olarak; yani Türkiye Cumhuriyeti hazinesi dünyadan alacaklı. Böyle bir dönem var mı? Yok. En son ne zaman böyle bir şey olmuş? Böyle bir şey olmamış ki! Türkiye'nin devletinin net dış borcu eksi 44,44 milyar lira."

Bunların yanı sıra 11 yıllık AK Parti iktidarında; 2 kat artan bir Türkiye ekonomisi var, neredeyse 3 kat artan bölünmüş yolllar (duble yol) var, yapılmış olan yüz binlerce konut var, yapılmış olan yüz binlerce derslik var, Tarihimiz boyunca kurulmuş olan üniversite toplamından daha fazla kurulmuş sayıda kurulmuş üniversite var, IMF'ye olan 23.5 Milyar dolarlık borcun bitirilmesi var, Merkez Bankası Rezervlerinin 4 kat kadar artırılması var, daha bunlar gibi nice nice başarılar ve nice nice hizmetler var.

AK Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerinden diğer bazıları hakkında bilgi almak isterseniz, AK Parti Forum'da Ekonomi bölümüne tıklayabilir ve daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

Bir de şu var ki, söylemeden geçemeyeceğim. AK Parti, yapmış olduğu olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini; 2003 Irak Savaşı'nın olumsuz koşullarına, 1929 Dünya Ekonomik Krizi'nden sonra Dünya'nın görmüş olduğu en büyük ekonomik kriz olan 2008 Dünya Ekonomik Krizi'nin olumsuz koşulllarına, 2011 yılında başlamış ve hâlen devam eden Suriye İç Savaşı'nın olumsuz koşullarına rağmen gerçekleştirmiştir.

Ayrıca,
Suriye İç Savaşı sebebiyle ülkemizde yüz binlerce Suriyeli mülteciyi misafir ettiğimizi ve onların hayatlarını sürdürebilmelerine yardım için milyarlarca dolara varan harcamalarda bulunduğumuzu da hatırlatmak isterim.

Haa, şunu da hatırlatayım: Türkiye, AK Parti iktidarında ekonomik olarak böyle çok başarılı bir duruma gelmişken, komşumuz Yunanistan, Avrupa Birliği'nden on milyarlarca dolar yardım aldığı halde ekonomik olarak battı. İspanya, Portekiz, İtalya gibi kimi Avrupa ülkeleri de ağır ekonomik sıkıntılar yaşadılar ve hâlen o ekonomik sıkıntılarını aşmış değiller.

Lafın tamamı aptala söylenir diye bir sözümüz var. Mevzuyu açıklığa ve netliğe kavuşturmak için yazdıklarım yeterli olacaktır sanırım. Yukarıda yazmış olduklarımın hepsini bir bütün hâlinde değerlendirdiğinizde ve AK Parti'nin 11 yıllık iktidarındaki olağanüstü ve muhteşem hizmetlerini genel olarak iyice öğrenip kavradığınızda, AK Parti ve AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın,
yolsuzlukların üstünü örtmeye çalıştığı iddianızla doğruyu söylemediğinizi, onlara iftira attığınızı ve bu sözünüzde haksız olduğunuzu kesin olarak anlayacaksınızdır inşaallah.

Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sembol lideri olan AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bazıları iyi tanıyamamışlar. AK Parti de, Recep Tayyip Erdoğan da, yolsuzluk yapanların gözünün yaşına bakmaz ve yolsuzluk yaptığı tespit edilen AK Partililer, AK Parti'den ihraç edilirler.

AK Parti'nin temel ilkelerinden biri 3Y (Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar) ile mücadele ilkesidir.
Türkiye, 2 Kasım 2002 ve öncesinin karanlık günlerinden AK Parti iktidarındaki aydınlık günlere nasıl geldi sanıyorsunuz? AK Parti Hükümeti, yolsuzluklara karşı mücadele verip yolsuzlukları azaltmasaydı, hem olağanüstü ve muhteşem hizmetler yapıp hem de Türkiye'nin ekonomisini 3'e katlayabilir miydi?

AK Parti'nin sadece 1 hizmetinin misalini vereyim de, AK Parti'nin sadece o 1 hizmetiyle bile, AK Parti'ye yolsuzluk iftirası atan vicdansız müfterileri fikren perişan edeyim inşaallah. Türk Siyasi Tarihi'nde 1908 yılından AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar 94 yıl boyunca iktidar olmuş tüm siyasi partiler 94 yılda sadece 6.000 kilometre civarında bölünmüş yol (duble yol) yapabilmişlerken, AK Parti, 11 yıllık iktidarında 17.000 kilometre civarında bölünmüş yol yaparak, kendisinden önceki 94 yılın toplamında yapılmış olan bölünmüş yolun neredeyse 3 katı kadar bölünmüş yol yapmıştır Allah'a şükürler olsun. AK Parti'nin yapmış olduğu 17.000 kilometre civarında bölünmüş yol, AK Parti'nin olağanüstü ve muhteşem hizmetlerinden sadece biridir. AK Parti'nin ülkemize ve milletimize, bölünmüş yollar gibi daha nice nice hizmetleri olmuştur ve ülkemize ve miletimize hizmetlerimiz artarak devam etmektedir.

Türkiye'nin sahibi kimdir? Türkiye'nin sahibi bu ülkenin milleti olan Müslüman Türk Milleti'dir. Türkiye'nin sahibi Müslüman Türk Milleti olduğuna göre, Türk Milleti, eğer AK Parti'nin yolsuzluk operasyonunu ört bas etmeye çalıştığı kanaatine varırsa, 2015 Genel Seçiminde iktidarı AK Parti'den alıp CHP-MHP faşizm koalisyonuna verebilir.

Demokrasilerde iktidarları alıp verme gücü milletlere aittir. Yaşananlar milletimizin gözü önünde ve kamuoyuna açık bir biçimde yaşanmaktadır. AK Parti Hükümeti, Türk Milleti'nden almış olduğu meşru iktidar gücü ve yetkisini, ülkemizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda son âna kadar kullanacaktır inşaallah ve 2015 Genel Seçiminde söz yine milletin olacaktır. Demokrat Parti'nin, "Yeter; Söz Milletindir!" dediği gibi, AK Parti'nin de buna ilaveten, "Yeter; Karar Milletindir!" dediği gibi, 2015 Genel Seçiminde de söz de karar da milletimizin olacak ve Müslüman Türk Milleti, 2015 Genel Seçiminde, Türk Siyasi Tarihi'nin gelmiş geçmiş; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi partisi olan AK Parti iktidarıyla yola devam edeceğine mi, yoksa iktidara CHP-MHP faşizm koalisyonunu mu getireceğine karar verecektir inşaallah.


Nasıl ki AK Parti hakkında 3 Kasım 2002 Genel Seçimi öncesinde kapatılma davası açıldı ve AK Parti kapatılmadı ve o kapatma davası akim kaldıysa, nasıl ki AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakan olmasını engellemek için 3 Kasım 2002 Genel Seçimine katılmasının engellemesi bir işe yaramayıp, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mart 2013 tarihinde yapılan Siirt yenileme seçimi sonrasında başbakan oldu ve kötülerin plânları akim kaldıysa, nasıl ki 2003 yılında Balyoz Cuntası, Balyoz Darbe Plânı'nı hayata geçiremeyip plânladığı darbeyi gerçekleştiremeyip plânları akim kaldıysa, nasıl ki AK Parti'yi devirmek için yapılan; Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven türü darbe plânlarıyla AK Parti'yi devirmeye çalışanların plânları akim kaldıysa, nasıl ki eşi başörtülü bir kişinin cumhurbaşkanı olmasını engellemek için 2007 yılında yapılan Cumhuriyet Mitingleri akim kaldıysa, nasıl ki, eşi başörtülü Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek için verilen 27 Nisan 2007 E-Muhtırası, eşi başörtülü Abdullah Gül'ün, cumhurbaşkanı olmasıyla akim kaldıysa, nasıl ki, 2007 yılında Ergenekon Terör Örgütü davası başlayıp, derin devletin AK Parti'yi bitirme plânları deşifre edilip akim bırakıldıysa, nasıl ki 2008 yılında AK Parti hakkında açılmış olan 2. kapatma davası sonucunda AK Parti kapatılmadı ve o kirli girişim de akim kaldıysa, nasıl ki, 2009 yılında AK Parti'yi ve Fethullah Gülen'i bitirme plânı ortaya çıkartılıp, AK Parti'nin bitirilmesi akim bırakıldıysa, nasıl ki, bazılarının Gandi-Gundi ayaklarıyla Etro Kemal Balonu'nu şişirerek 2011 Genel Seçiminde AK Parti'yi devirme plânları 2011 Genel Seçiminde bozularak akim bırakıldıysa, nasıl ki kötülerin, 2013 yılında AK Parti'yi devirmek için bazı laik vatandaşlarımızı ve bazı Alevi vatandaşlarımızı kullanarak yapmış oldukları Gezi Kalkışması akim kaldı ve AK Parti'yi deviremedilerse, nasıl ki AK Parti'yi iktidardan düşürmek için yukarıda saydıklarım gibi başka pek çok kirli ve alçakça plânlar akim kaldıysa, 2013 yılının son ayında gerçekleştirilmiş olan ve 3 farklı soruşturmayı sanki hepsi tek 1 soruşturmaymış gibi algılattırmaya çalışılarak yapılmış olan 17 Aralık 2013 AK Parti Yolsuzluk Yapıyor Algısı Oluşturulmaya Çalışarak AK Parti'yi Bitirme Operasyonu olan bu çok kirli ve alçakça operasyon da Allah'ın yardım ve inayetiyle akim kalacak, akim bırakılacaktır inşaallah.

Kötüler, 12 yıl boyunca AK Parti'ye ve AK Partililere niçin saldırdılar? Kötülerin, AK Parti'ye ve AK Partililere 12 yıl boyunca saldırmalarının temel sebebi; dindarlığa karşı olmaları, AK Parti'yi dindar bir siyasi parti olarak algılamaları ve AK Partililerin dindar insanlar olmalarıdır. Dindarlar, yolsuzluğa, kul hakkına en çok dikkat eden insanlardır. Çünkü dindarlar, ahirette her günahın affedilebileceğini, ama kul haklarının affedilmeyeceğini, kul hakkı alan kişilerin aldıkları hakları haklarını aldıkları kişilerle orada hesaplaşarak ödeyeceklerini bilirler.

17 Aralık 2013 AK Parti'yi Bitirme Operasyonu'yla birlikte 31 Mayıs 2013 Gezi Kalkışması'yla başlayan 5. Darbe'nin girişiminin ikinci halkası atıldı. Darbeciler, AK Parti'yi iktidardan düşürüp CHP-MHP faşizm koalisyonunun kurulması için her türlü kötülüğü yapmaya başladılar.

AK Parti'ye karşı girişilen daha önceki darbe girişimlerini atlattığımız gibi, bu darbe girişimini de Allah'ın izni ve inayetiyle akim bırakarak atlatacağız inşaallah.

AK Parti ve AK Partililer olarak, hem AK Parti'ye kurulan bu kirli tuzağı hem de AK Parti'nin, yolsuzluklara hiç bulaşmayan tertemiz-ak bir siyasi parti olduğunu anlatmalıyız. Bazı eski bakanlar ve bazı eski bakanların oğulları hakkındaki rüşvet iddialarının mahkeme sürecinde olduğu, eğer AK Partili bazı görevlilerin rüşvet alıp yolsuzluğa bulaştıkları kanıtlanırsa, o şahısların AK Parti'den ihraç edilecekleri milletimize anlatılmalıdır.

Önümüzdeki 1.5 yıllık süre içinde tam 3 seçim birden yapılacak. Önce; 30 Mart 2014 tarihinde yerel seçim, daha sonra yaz aylarında, halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanlığı seçimi olan 12. Cumhurbaşkanımızın seçimi ve son olarak da 2015 yılının haziran ayının ilk haftasında genel seçim...

Müslüman Türk Milleti'nin, dindarların iktidar olmasını istemeyen kötüler, meşru ya da gayrimeşru her türlü yöntemi ve her türlü şeyliklerini yaparak AK Parti'yi iktidardan düşürmeye çalışıyorlar. Biz ise, Müslüman Türk Milleti'nin iktidarı olan, dindarların iktidarı olan dindar ağırlıklı merkez sağ AK Parti'nin iktidarda kalmasını sağlamak için ellerimizden gelenleri yapıyoruz.

Kötüler, önümüzdeki 1.5 yıllık sürede; Müslüman Türk Milleti'nin iktidarı, dindarların iktidarı olan AK Parti iktidarını devirmek, seçimlerde AK Parti'yi başarısız kılmak ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak 12. Cumhurbaşkanımız olmasını engellemek için ellerinden gelenleri yapacaklardır.

Biz ise, sevdiğimiz Türkiyemize ve sevdiğimiz güzelim Anadolu insanı Müslüman Türk Milletimize tarihimizde en çok hizmeti yapmış olan AK Parti'nin, gönüllüleri AK Partililer olarak; Türk Siyasi Tarihi'nin gelmiş geçmiş; en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi partisi olan, Türk Tarihi'nde 1908 yılından 2013 yılına kadar iktidar olmuş tüm iktidarlar arasında Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne açık ara en çok hizmet etmiş olan AK Parti'nin, hem 2014 Yerel Seçimini hem de 2015 Genel Seçimini kazanması için ve Türk Siyasi Tarihi'nde Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne en çok hizmet etmiş en iyi ve en başarılı başbakan olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Sembol Lideri ve AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Sevgili Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak 12. Cumhurbaşkanımız olması için ellerimizden gelenleri yapacağız inşaallah.

Neler demişti Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan:
"Ben, size hep şunu söylüyorum: Bize Bosna'nın duaları yeter, bize Şam'ın duaları yeter, bize Kahire'nin duaları yeter, bize Bağdat'ın duaları yeter, bize Myanmar'ın duaları yeter, bize 76 milyonun içerisinde o başı yaşmaklı, gözü yaşlı ninelerin duaları yeter." "Her zaman söylüyoruz; bize milletimizin hayır duası yeter, Filistinli mazlumların hayır duası bize yeter, Somalili yoksulların duası bize yeter, oradaki o garip gurebanın duası bize yeter, Suriyeli mazlum çocuğun Arş'ı inleten duası bize yeter, Allah bize yeter, millet bize yeter."

Mübarek yolumuzda bugüne kadar hep dualarla yürüdük, bundan sonra da hep dualarla yürüyeceğiz inşaallah.
Bugüne kadar yolumuzda hep; Allah'la, ümmetle ve milletle beraber yürüdük. Bundan sonra da bu mübarek yolumuzda,
ebediyete uzanan kutlu yolculuğumuzda yürüdüğümüz sürece bu Sonsuzluk Kervanı, yoluna ebediyete kadar daima; Allah'la, ümmetle ve milletle beraber yürüyerek devam edecektir inşaallah.

"
Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zâtı) oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir; O her şeyi bilendir."

Bakara Suresi 115. Ayet-i Kerime Meali.

"
Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir." diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Tevbe Suresi 40. Ayet-i Kerime Meali

Konu Cihannur tarafından (12-31-2013 Saat 01:55 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 00:49   #8
Kullanıcı Adı
Akbursa
Standart
Alıntı:
Blur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani " Yolsuzlukların üstünü örtelim "

Olduuuuuuuuuuuu...
Şu anda yapılan zaten bu değil mi?
Akbursa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 01:05   #9
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Akbursa Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şu anda yapılan zaten bu değil mi?

Şu anda yapılmakta olan, yargının bir silah olarak kullanılarak yargı darbesi yapılması teşebbüsüdür. 2008 yılında AK Parti'ye açılmış olan kapatılma davasını hatırlayın. Eğer, 30 Temmuz 2008 tarihinde AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatılma davasında AK Parti hakkında 6'ya 5 oy oranıyla değil de 7'ye 4 oy oranıyla kapatılma yönünde karar alınsaydı AK Parti kapatılmış olacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulmuş olan Türk Cumhuriyeti'nin meşru hükümeti, gayrimeşru yolla yargı darbesi yoluyla devrilmiş olacaktı. Şimdi de kötüler tarafından istenen, AK Parti'yi kapatma davasında benzer bir operasyonla AK Parti'ye karşı yargı darbesi yapılmasıdır.

AK Parti Forum'da paylaşmış olduğum iki makaleyi burada alıntılayayım da böylelikle konuyu daha da açıklığa kavuşturalım:


"Şeref Oğuz



Yargı darbesi


12 Eylül askeri darbe idi. 28 Şubat medya darbesi oldu. Bu defaki farklı... Şimdi yargı darbesi söz konusu... Tıpkı öncekiler gibi, ülkenin kayıplarını hesaba katmadan, yönetimi devirmek için ekonomiyi ateşe atmaktan çekinmeyen bir darbe...

Bana göre bu defaki darbe 28 Şubat'ı da mumla aratacak. Zira askerin medya üzerinden postmodern tarzı gitmiş, onun yerine Okyanus'un ötesindeki cemaat-neocon ittifakı gelmiş... Bir bakıma 16 yıl öncekinin yeni sürümü; daha iyi çalışılmış.

Öncelikle yargı üzerinden siyasetin ve ekonominin işleyen kurumları felç edilmek istenmiş... Yetmezmiş gibi ülkenin uzun dönemli çıkarları, vicdansızca yabancıların ayaklarına serilmiş...

Çarşamba günü Erbil'deydim. Kuzey Irak Sanayi Bakanı Sinan Çelebi ve Hükümet Sözcüsü Sefin Dizai ile bölge petrolü üzerinden Türkiye ile yürüyen dev projelerinden söz ediyor, Bağdat'ın dayatmalarına rağmen uzun soluklu işbirliklerini konuşuyorduk.

Dün öğreniyoruz ki yargı darbesi aktörlerinin Halkbank infazı işe yaramış(!) ve Bağdat yönetimi, Erbil'in ısrarına rağmen petrol finans koordinasyonunu Federal Rezerv Bank'a verip bizi safdışı bırakmış. Yıllık 11.5 milyar $'lık kayıp bir yana küresel marka iddiasındaki Halkbank'ı feda...

11 günde 105 milyar liralık darbe % 4'ten 2 yıllık büyüme kadar kaynağı silip süpürdü. Gezi Parkı'nda yarım kalan hamleleri şimdi yargı üzerinden yeniden deniyorlar. 2023 hedeflerinin köküne dinamit koyuyor, cemaatin ikbali için ülkeyi ateşe atıyorlar.

Mesele sadece yolsuzluk değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı?
Hadi artık uyan Türkiye...

Kaynak
Sabah 28.12.2013"

"Ardan Zentürk



Yargı darbesi

Başlıktaki kavram, tipik bir ku-de-ta (coup d’etat) olarak adlandırılır. Hedefi, devlet içinde yerleşik bir azınlık/bürokratik grup tarafından (Soğuk Savaş yıllarında ordu) seçilmiş hükümetin en hızlı şekilde yıkılmasıdır. 2012 yılından bu yana, “dünya güçleri”nin askerler yerine “anayasa mahkemeleri”ni kullandığını izliyoruz.

Misal, 15 Haziran 2012’de Mısır’da yaşandı. Ülke, büyük bir kampanya içinde ilk serbest seçimlerle işbaşına gelecek cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyordu. Anayasa Mahkemesi, toplandı, tek taraflı bir kararla, Müslüman Kardeşler’in çoğunluğu elde ettiği Meclis’i fesh etti, hatta, Hüsnü Mübarek’in son başbakanı Ahmet Şefik’in Muhammed Mursi’ye karşı aday olabileceğini kararlaştırdı, bütün idare yetkisini ise, orduya aktardı. Ülke karıştı, Mursi cumhurbaşkanlığı yarışından çekilmedi, seçildi, Mısır’ın elitlerinin Anayasa Mahkemesi üzerinden gerçekleştirdiği ku-de-ta işe yaramadı, tam bir yıl sonra bu kez ordu yönetime el koydu, Mursi ve Müslüman Kardeşler’in yöneticilerini de cezaevine koydu. Darbe yönetiminin Cumhurbaşkanı ise Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur oldu!..

Tayland... İlginçtir...

Lafı uzatacak değilim, meraklısı girer google okur, Türkiye’nin iktidar partisinin, hakkındaki kapatma davasıyla uğraştığı bir dönemde (2008) bugün sokak gösterileri ile çalkalanan Tayland’da iki Anayasa Mahkemesi kaynaklı “yargı darbesi” yaşandı. Tayland Anayasa Mahkemesi’nin, 2006 darbesinden sonra yazılan anayasa çerçevesinde 2008 yılında üç ay arayla iki hükümeti görevden alması ilginçtir. Bugün bu ülkede 2006 darbesinde yıkılan Thaksin’in kız kardeşi başbakan ama, bir yanda ordu, diğer yanda Anayasa Mahkemesi, daha ne kadar o koltukta oturabilir, ayrı bir soru işareti.

Gilani örneği...

Tahminim, Tayland gibi, askeri darbelere sahne olmuş, oligarşik vesayet sistemine sahip bir ülkenin yargı üzerinden vesayeti sürdürme uygulamalarının Mısır’dan önce Pakistan’a örnek olduğudur.
2008 yılında başbakan olan Yusuf Rıza Gilani’nin, 26 Nisan 2012 günü Pakistan Anayasa Mahkemesi tarafından görevinden alınması, Mısır Anayasa Mahkemesi’nin sözünü ettiğim kararından yaklaşık 2 ay öncesine denk geliyor. Pakistan Anayasa Mahkemesi, ülkenin seçimle işbaşına gelmiş başbakanını, merhume Benazir Butto’nun o sırada cumhurbaşkanı olan eşi Asıf Ali Zerdari hakkındaki yolsuzluk iddialarını soruşturmamakta gösterdiği direnç nedeniyle görevinden almıştı.

Dr.Kadri’nin sivil darbe girişimi...

Söz, Pakistan’dan açılmışken, Muhammed Tahir-ül Kadri’den söz etmek gerekiyor. Pencab Üniversitesi hukuk profesörlerinden, aynı zamanda ülkenin önde gelen Sufi din adamlarından. 1981 yılında kurduğu Minhaj-ül Kuran sivil toplum kuruluşu ile biliniyor. Bu STK, “ılımlı dini değerlere” sahip, “dinler arası diyaloğu” benimseyen, özellikle eğitim alanında önemli işler yapan bir hareket olarak değerlendiriliyor. Dr.Kadri, Müslüman-Hıristan Diyalog Forumu Başkanı ve bu forumda Müslüman ve Hıristiyan din adamları bir arada çalışmalar yürütüyor.

Bu kadar olumlu bir hareketin lideri olarak, Pakistan’da İslam’a hakaret edenlerin dini ne olursa olsun idam edilmesini öngören kanunun arkasındaki isim olduğunu kabul etmesi ülkesinde ve dünyada “şok” yaratmıştı!..

Dr.Kadri, 7 yıl, aynı zamanda vatandaşı da olduğu Kanada’nın Toronto kentinde yaşadıktan sonra, Ocak 2013’te işbaşındaki Raja Pervaiz Eşref hükümetini devirmek için ülkesine döndü. Dr.Kadri’ye göre, yolsuzluğa bulaştığını ileri sürdüğü Eşref hükümetinin büyük bir yürüyüşle sonlandırılması gerekiyordu. Öyle de yaptı. 14 Ocak 2013 günü Lahor’dan yola çıktığında yanında 10 bin kişi vardı, hesabı İslamabad’a bir milyon kişiyle dayanmaktı ama parlamentonun önüne geldiklerinde yalnız 25 bin kişiydiler. Ama bu arada Pakistan Anayasa Mahkemesi, yine üzerine düşeni yapmış ve Başbakan Eşref hakkında yolsuzluk soruşturması açmıştı!.. Eşref hakkındaki iddialardan aklandı...

Siyaset hedef olduğunda...

Türkiye 28 Şubat sürecinde Meclisi’ndeki en büyük gruba sahip bir partiyi, Refah Partisi’ni, Anayasa Mahkemesi’ndeki dava sonucu (1998) kapatmış bir ülke... “Yargı darbesi” örnekleri için bu kadar uzağa gitmeye gerek var mı, bilemem...

Başbakan’ın son günlerdeki açıklamaları alarm verici...

Yargı, kendini “milli irade”nin üzerinde görmeye başladı mı, siyasetin dikkatli olması gerekir... Sözüm yalnız AK Parti’ye değil... Bütün siyasi partilere..

“Milli iradeye” dönük her taarruz, “oligarşik” kimlik taşır... Bu tür bir gelişmenin devamında yalnız hedefteki parti değil, tüm siyaset ezilir...

Endişeliyim...

Kaynak
Star 30.12.2013"

Konu Cihannur tarafından (12-31-2013 Saat 01:14 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-31-2013, 05:21   #10
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Hüseyin Gülerce, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a siyasi bir operasyon yapılmakta olduğunu da söylüyor; bunu da hatırda tutmak gerekir.

Hüseyin Gülerce, AK Parti Forum'da da paylaşmış olduğum, "Bu yangın söndürülebilir mi?" başlıklı makalesinde AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki tartışmanın sulh yoluyla halledilebilmesi için bazı önerilerde bulunuyor. O makaleyi paylaştığım konuda Hüseyin Gülerce'nin önerilerine ilişkin görüşlerimi belirttim. Merak eden arkadaşlar olursa aşağıda linkini paylaşmış olduğum o konuyu okuyabilirler.


Hüseyin Gülerce - Bu Yangın Söndürülebilir mi?

Hüseyin Gülerce, AK Parti ile Gülen Cemaati arasında yaşanan birtakım sıkıntılara rağmen 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde oyunu AK Partili adaya vermeyi düşündüğünü açıklama yürekliliğini de göstermiştir. İleriki zamanlarda geçmişe dönüp bakıldığında, AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki bu mesele konuşulduğunda, Hüseyin Gülerce'nin iki tarafın (AK Parti ile Gülen Cemaati) arasını düzeltme yolundaki; gayretleri, önerileri ve yaptıkları takdirle ve sitayişle hatırlanacaktır inşaallah.


AK Parti ile Gülen Cemaati'nin arasındaki anlaşmazlığın çözümü yolunda önerileri olan arkadaşlar varsa lütfen önerilerini söylesinler. AK Parti Forum'da bu konu üzerine bazı önerilerimi dile getirdim. Burada kısaca tekrarlayayım:

1- Gülen Cemaati, siyasetten çekilmeyi kabul etmeli, devlet içindeki gruplaşmalara, çeteleşmelere karşı olduğunu açıklamalı ve kendi cemaatinden böyle işlere kalkışan, yani devlet içinde gruplaşanlar, çeteleşenler olusa onların bu tür hatalı davranışlarını hoş görmeyeceğini açıklamalı ve onlara karşı mesafeli durmalıdır.

2- AK Parti, devlet içindeki gruplaşmalara, çeteleşmelere karşı mücadele verirken Gülen Cemaati ile çeteler arasında net bir biçimde ayrıma gitmeli, Gülen Cemaati'nin çetelerle ilgisi bulunmadığını açıklamalı, devlet içinde gruplaşan ya da çeteleşen şahısların o hatalı davranışlarının Gülen Cemaati'ni bağlamayacağı vurgulamalı ve dershaneler meselesini Gülen Cemaati'ni de razı edecek bir politikayla çözüme ulaştırmalıdır.

İşte yukarıda kısaca açıkladığım bu temel maddelerde anlaşılırsa, AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki küçük anlaşmazlık çözüme ulaştırılır inşaallah.

Şunu da hatırlatmak isterim. Hayırda yarışınız ve dargın durmayınız prensiplerimiz gereğince, bu iki değerli organizasyon da (AK Parti ile Nur Cemaati) barışmak için diğerinden önce adım atmaya çalışmalıdır. Allah Resulü, hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

"
Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helâl değildir."

Hadis-i Şerif [Buhari]


"
Bir Müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir. İki Müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Halbuki o ikisinin en iyisi önce selam verendir."

Hadis-i Şerif [Buhari, Müslim]


AK Parti ile Gülen Cemaati'nin arasındaki küçük anlaşmazlığın giderilmesi için görüşlerimi daha detaylı olarak, Bülent Arınç'ın, Muhterem Fethullah Gülen'e ve Gülen Cemaati'ne yönelik yaptığı bir açıklamayı paylaştığım konuda belirttim. İsteyen arkadaşlar aşağıdaki linke tıklayarak o konudaki yorumları okuyabilirler.

Bülent Arınç'tan Gülen Cemaati'ne Mesaj: Allah Sizi Bizden, Bizi Sizden Ayırmasın

Konu Cihannur tarafından (12-31-2013 Saat 05:26 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bu gemi batarsa, hepimiz boğuluruz, hüseyin gülerce


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi