05-10-2008, 02:31 | #1 |
İkinci Dünya Savaşı’ndan ders almak..
8 Mayıs, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiş tarihidir (1945)… O savaştan bugün için de alınacak çok büyük dersler vardır. Çünkü dünyanın büyük yıkıma uğradığı Birinci Dünya Savaşı’ndan, sadece 23 sene sonra çıkmıştır. “İbret alınsaydı tarih tekerrür etmezdi” sözü bir kez daha doğrulanmıştır. Sonuç tam bir yıkımdır! Dünya devâsa bir kabristana dönüşmüştür. Şehirler enkaz haline gelmiş, tarihi miras yok edilmiştir. İnsan kayıplarına gelince: Tam bir dehşet tablosudur… Almanya’nın başını çektiği Mihver Devletler 27 milyonu asker olmak üzere çoğu yaşlı erkek, kadın ve çocuklardan oluşan 38 milyon sivil kurban vermiştir. Mihver Devletler’in toplam ölü sayısı 65 milyona ulaşmıştır. ABD’nin önderliğindeki Müttefik Devletler’in ise, 23 milyonu asker, 9 milyonu sivil olmak üzere toplam kaybı 34 milyondur. İki tarafta toplam ölü sayısı 100 milyon civarındadır. Bu rakamlara kayıplar dahil değildir. Sakatlananların ise sayısı meçhuldür. ABD, savaşın tam da bitiş noktasında bulduğu atom bombasından iki tanesini Hiroşima ve Nagazaki’ye atmış, insanoğlunun ihtirasının ve acımasızlığının sınırsızlığı tüm dünyayı dehşete düşürmüştür. ¥ Günümüzde de nükleer silahlar zaman zaman gündeme gelmekte, liderler bu konu üzerine zaman zaman gevezelik etmekte, ancak nükleer silahların yasaklanmasına o silaha sahip olan devletler rıza göstermemektedir. Geçenlerde Rusya’da gerçekleşen iktidar değişikliği (göstermelik de olsa) esnasında beni dehşete düşüren bir ayrıntı vardı: Bir general, siyah bir çantayı Rusya’nın yeni Devlet Başkanı’na vermişti… Generalin büyük bir dikkatle yeni Devlet Başkanı’na verdiği siyah çanta, görünüşte herhangi bir çantadan farksızdı… Yine de dünyanın en tehlikeli iki (ötekisi ABD Başkanı’nda) çantasından biriydi. Çünkü bu çantaların içinde herhangi bir zamanda nükleer savaşı başlatabilecek şifreler ve düğmeler var. Böyle bir çılgınlığa hiçbir liderin cüret edemeyeceğini varsayıp rahat uyuyoruz. İkinci Dünya Savaşı öncesinde de dünya “Liderler akıllarını peynir ekmekle yemediler ya” diyerek rahat uyuyordu. Uykusu bomba sesleriyle bölündüğünde ise vakit çok geçti. Dünyayı kana ve ateşe boğan liderlerin çoğunun dengesiz, kimisinin zırdeli olduğunu yeni yeni anlıyoruz! O kadar ki; 1940’lı yılların dünyası, büyük devletleri yönetenler açısından adeta bir tımarhaneyi andırıyor!.. Büyük devletlerin çoğunu hayalperestler, psikopatlar, şizofrenler ve maceraperestler yönetiyor. Her biri başlı başına bir Neron sanki! Sovyetler Birliği’nin başında tescilli psikopat Josef Stalin… Almanya’nın başında zırdeli Adolf Hitler… İtalya’nın başında ise Adolf Hitler’den daha deli biri: Benito Mussolini… İngiltere’yi hesapsızlığı ve ihtirası yüzünden Çanakkale’de dünyanın en büyük donanmasını kaybeden meşhur maceraperest Winston Churchill yönetiyor… Japonya’nın başında (her ne kadar Hirohito imparator idiyse de ipler Başbakan General Hideki Tojo’nun elindedir) tarihin kaydettiği en korkunç zalimlerden ve hayalcilerden biri olma özelliği taşıyan Hideki Tojo… (İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Uzakdoğu Askeri Mahkemesi tarafından birinci sınıf savaş suçlusu olarak hüküm giydi ve idam edildi..) Bu kadar deli tarih boyunca başka bir devirde bir araya hiç gelmemiştir, umarım bundan sonra da gelmeyecektir. Bunların arasında tek aklı başında gibi gözüken lider, ABD Başkanı Franklin Roosevelt’dir ki; bu yüzden başlangıçta tarafsız kalmış, ancak General Tojo yönetimindeki Japonya’nın Pearl Harbor Limanı’nda Amerikan Donanması'na saldırıp yok etmesi sonucu Amerika’yı savaşa sokmuştur. Yani ABD, bir bakıma savaşmaya mecbur tutulmuştur. Bu da Mihver Devletler’in (Almanya, Japonya, İtalya) sonunu hazırlamıştır. Hitler cephesinin yaptığı bu büyük hata, savaşın sonunu belirlemiştir. Son belli: Yüz milyon ceset! Belki ibret alan olur diye, yıldönümünde yazma ihtiyacı hissettim. Yavuz BAHADIROĞLU / VAKİT 10/05/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|