12-09-2014, 02:04 | #1 |
İktidarın çözülüşü
İKTIDAR; kendisini en güçlü, en sağlam en yenilmez hissettiği bu dönemde bir anda iktidarının çözülme sinyallerini alırsa hiç şaşırmasın.
“Bu nasıl olur?”, “Bunu kim yapacak?” diye sormayın, kimse bir şey yapmayacak. Ne darbeden ne komplodan ne de dış güçlerden bahsediyorum burada. “Bu nasıl olur?” diye soranlara da sadece biraz tarih bilgisi tavsiye ediyorum. Böyle gelişmeler genellikle tamamen gücün kendisinde olduğunu zanneden iktidarların kendi iç dinamikleri nedeniyle olur. Bir süre içten içe kaynayan bu süreçler güç kazanmaya başladıklarında ilk işareti genellikle medyada verir. Medyası bizdeki gibi iktidarın güçlü etkisinde olan ülkelerde bu işaretin alınması genellikle diğer ülkelere nazaran daha erken olur. İktidarların çözülmeye başlamaları genellikle bir ideolojik kriz olduğundan bu ilk önce ideolojik oynamaların rahatlıkla izlenebildiği medyada kendisini belli eder. Bu yüzden iktidara en yandaş gazetelerde üst düzey yöneticilerin bir süre önce toptan görevden alınmaları öyle görüldüğü gibi sadece bir iç çekişmeyi değil aynı zamanda yoğun bir ideolojik krizi ve çözülme başlangıcını gösteren bir işarettir de. Yandaş olmamaya çalışan medyada yeni bir ihtiyacın doğmaya başlayacağını hissediyorum. Bugüne kadar Türkiye’deki çılgın siyasi konjonktür nedeniyle prim yapan yazarlık hep ya sonuna kadar hatta ölümüne yandaş olanlar ile öte tarafta sonuna kadar hatta ölümüne muhalif olanlardan ibaret oldu. Medyada artık bunların devri yavaştan kapanacak. Çünkü toplumun “okuyan kesiminin” ihtiyacı kendisini medyada hissettirmeye başlıyor. Toplum artık bugüne kadar kendisine “Bu önemlidir” diye empoze edilen konular hakkında bilindik, beklenilen tavırları alanlardan bıktı ve çeşitli konularda ufuklar açanları talep etmeye başladı. Yeni yeni işareti gelmeye başlayan bu toplumsal ihtiyaç iktidarın karşı karşıya kalmaya başladığı ideolojik krizin ve çözülmeye giriş tehlikesinin nedenidir. Bu ideolojik krizi başlatan AKP’nin kendisidir. AKP iktidarına, seküler cumhuriyetin bütün aksamalarına haksızlıklarına savaş ilan ederek başladı. Bu savaşa Avrupa Birliği üyeliği de hedef olarak eklenince kendi siyasetlerinin felsefi emellerinden bihaber olan liberaller de iktidarın yanında yer aldı. Böylece iktidar kendisine önemli ve anlamlı bir toplumsal ittifak tanımlamaya başladı. Bunun alternatifi iktidarın toplumsal temelinin sadece dine dayalı bir şekilde kurulmasıydı. Partinin kemik tabanı açısından bunun bir sakıncası yoktu ama iktidar aynı zamanda Türk sağını toparlamak ve yeni bir Türkiye oluşturmak iddiasındaydı. Yıkılanların yerine bu konulduğu takdirde boşluk oluşması engellenecekti. Bunu sadece din temelli toplumsal taban ile yapmak imkânsızdı. Türk sağı geleneğinde din önemli bir rol oynasa da sadece buna dayanan toplumsal temel oluşturulmadı. Ne Demokrat Parti ne Adalet Partisi ne de ANAP bunu yaptı. Bu gelenekleri yeniden toparlamak iddiasında olan iktidar, bu geleneklere alıştığının dışındaki bir dozda dinsellik empoze etmeye girişmemeliydi. Avrupa Birliği hedefi ve liberallerin desteği, dinselleşmesi güçlü olsa da sadece ondan oluşmayan bir toplumsal temel ittifakını olası kılıyordu. Ancak iç ve dış gelişmelerin de etkisiyle ve liderliğinin tercihleri nedeniyle ideolojik intihar yoluna saptı. Başta oluşmaya başlayan sağlam ittifak temelini kendisi yıkmaya, çözmeye başladı. Seküler cumhuriyete cephe almış ve yapının pek çok düzeyine saldıran bir iktidarın, sadece yıkan bir ideolojiye değil aynı zamanda yıktıklarının yerine koyabileceği yapıcı bir amaca da ihtiyacı vardır. Çünkü bazı yapıları yıkmak kolaydır ama yıkılanın yerine toplumsal temelden destek alacak yeni ve güçlü/ geniş ittifak yapıları konulmazsa bu, büyük bir ideolojik krize davetiye çıkarmak anlamına gelecektir. Nitekim bu oldu ve AKP bu yüzden bugün aslında içten içe kaynayan bir ideolojik krizin pençesindedir. Çünkü başta konulmuş Avrupa Birliği hedefi ve liberaller destekli makul dinselleşme sürecinden vazgeçilmiş, orada kurulan bütün ittifaklar çözülmüş ve bunun yerine iktidarın hâkim ideolojisi olarak sadece ağır dinselleşme kalmıştır. AKP’nin kemik tabanında bunun desteği belki büyük ama bunun Türk sağının geleneklerini de toparlayıcı güçlü bir ittifakın temeli olabileceği şüpheli. Nitekim Türk sağı geleneğinin içinde bu ağır dinselleşme hamlelerinin sorgulanması başlamıştır. AKP iktidarı kendisini en güçlü, en dokunulmaz sandığı bir dönemde işte bu yüzden iktidarını sağlam tutacak omurilikten, sağlam bir toplumsal ittifaktan yoksun kalmıştır. Bu bir ideolojik boşluğa neden oldu. Bu boşluğu dinselleşme hamleleriyle doldurmaya çalışıyorlar, son zamanlarda dinselleşmenin abartılı örneklerinin artması işte bu nedenledir. Türkiye’nin koşulları ve geçmişi nedeniyle din, toplumsal temelin harcı olmaya ancak bir noktaya kadar yetecektir. Uzun süre yetmeyeceğinin işaretleri toplumsal temelden gelmeye başlamıştır. Huzursuzluk, endişeler ve AKP’nin kemik tabanının dışında mutsuzluk hayli yaygındır ve eski Türkiye’yi özleyenlerin sayısı artmaktadır. Artan dini söylemler ile harcı bir arada tutmaya çalışan iktidar bunun aslında yetmeyeceğini hissettiğinden ideolojik kriz ve panik oluşmaya başladı. Medyaya yansıyan yeni arayış havası işte budur ve medyada yeni başlayacak olan uçlarda yer almayan ideolojilere sahip yayıncılar aslında Türk iktidar yapısının da zorunlu olarak gideceği yöndür. Yani bir iktidar çözülmesi dönemi olabilir, ama eskiden başarılı uygulamaları olan ittifaklar yeniden kurulduğu takdirde iktidarını kurtarmak ve çözülüşü durdurmak mümkün olacaktır. Bu yapılmadığı takdirde Türkiye’nin çok yakında bir iktidar boşluğuna düşme ihtimali büyüktür. Serdar Turgut - HABERTÜRK
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|