AK Gençliğin Buluşma Noktası
İç Anadolu Bölgesi İç Anadolu Bölgesi AK Parti Teşkilatları, Bölge Kültür ve Özellikleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-01-2008, 15:39   #1
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
ALADAĞLAR'a GİRİŞ KAPISI... NİĞDE

Kapadokya Bölgesinde yeralan Niğde ili, antik kentleri, tarihi ve kültürel eserleri, Aladağlar Milli Parkı ile önemli bir turizim merkezidir.

İç Anadolu Bölgesi'nin "Orta Kızılırmak" olarak adlandırılan kesiminde bulunan Niğde, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Adana, İçel ve Konya ileri ile çevrilidir.

Deniz düzeyinden 1300 m yükseklikte bulunan ilin batı kesimi dalgalı düzlükler, kuzey, güney ve doğu kesimleri ise dağlık alanlarla kaplıdır. Güney ve güneydoğu sınırlarını Orta Torosların temelini oluşturan Bolkar Dağları çizmektedir.

İç Anadolu Bölgesinin özelliğini taşıyan karasal iklim Niğde'de de egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve genellikle kar yağışlıdır.

M.Ö. 3000 - 2000 yıllarını kapsayan Eski Tunç Devri'nde Niğde çevresinde önemli yerleşim birimlerinin olduğu yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda anlaşılmıştır. Eski Hitit Dönemi olarak adlandırılan bu dönemden sonra Niğde, Frig, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans egemenliklerinde kalmıştır.

Niğde yöresi daha sonra Selçukluların, , Karamanoğullarının, Moğolların eline geçmiş, 1471 yılında da Osmanlı topraklarına katılmıştır.

GEZİLECEK YERLER :

Cami ve Türbeler :
Niğde'de oldukça iyi korunan Selçuklu ve Osmanlı Camilerinin başlıcaları Alaaddin Cami Sungurbey Cami (1335), Paşa Cami (17.yy.), Kale Cami (1747), Hanım Cami (1452) dir.

Selçuklardan kalma Hüdavend Hatun Türbesi, Dörtayak Türbesi ve Osmanlı Dönemi Şerifali Türbesi en önemlileridir.

Kale ve Kuleler :
Niğde Kalesi Kalenin temeli M.Ö. 8.yy. da Geç Hitit Döneminde yapılmış, Roma-Bizans Selçuklu, Osmanlı Döneminde onarım görmüştür.

Saat Kulesi Kalenin batı burçlarından birinin üzerine inşa edilmiştir.

Kaplıca Ve İçmeceler :

Çiftehan Kaplıcası:
Niğde'ye 80 km. uzaklıktaki Çiftehan Kasabasındadır. Hem banyo hem de içme türlerine elverişli olan kaplıca sularının, romatizma, sinirsel hastalıklar, deri, kadın hastalıkları, beslenme bozukluğu gibi hastalıklara olumlu etkisi bulunmaktadır. Kaplıca merkezinde tesisler modern ve büyük kapasitelidir.


NİĞDE - ALADAĞLAR MİLLİ PARKI :

Yeri: Niğde,Kayseri ve Adana illeri sınırları içerisindedir.

Ulaşım: Milli Park Niğde ili sınırları içerisinde Çamardı ilçesine yaklaşık 15 km.,Kayseri Yahyalı ilçesine 30 km.uzaklıktadır.

Özelliği: Milli Park içerisinde kamp alanları, günübirlik gezi alanları ve mola kamp yerleri.

Kamp alanları, doğa yürüyüş güzergahları, tırmanma doğrultuları düzenlenerek Yayla girişimleri oluşturulmuş.

Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ,sportif olta balıkçılığı yapılmakta. Yaban hayvanları üretme istasyonu kurulması düşünülmekte. Yaban Hayatı sakinleri ; yaban keçisi , ayı, başak,sansar ve su samurudur.

Jeolojik yapı açısından Aladağlar Milli Parkı değişik zamanlara ait formasyonlarla temsil edilmekle birlikte, en yaygın formasyon mezozoik yaşlı kireç taşlarıdır. Bunun yanında sahada entrüsif volkanizmanın ürünü olan gabro, piroksenit gibi kayaçlara,subofiolitik metamorfitlere ve daha geniş dönemleri karakterize eden tersiyer ve kuaterner oluklarına da rastlanılmaktadır.

Aladağlar yöresi ülkemizin tektonik açıdan en faal bölgelerinden birisidir. Yöre özellikle Alp orojenezi sırasında şaryaj ve bindirmelere sahne olmuştur.Tektonik literatürüne"Ecemiş Koridoru" olarak da giren bu sahada düşey ve yatay atımlı birçok fay bulunmaktadır. Dokusuyla yörede jeomorfolojik süreçler sonucu oluşan naplar,klipler,pencereler ilginç yapısal unsurlar olarak dikkati çeker.

Aladağlar Milli Parkı gerçek anlamda bir jeomorfolojik açık hava müzesidir. Yörenin şekillenmesinde yapı ile birlikte flüvial koşullar ve Pleistosen buzullaşması önemli bir rol oynamıştır.Yörede bu üç unsura ait değişik morfolojik birimlere rastlamak çok olağandır. Yörenin belli başlı jeomorfolojik karakteri vadilerlede bir şekilde parçalanmış olmasıdır.Buzul morfolojisine ait bir çok izlere rastlanmakta , özellikle yöredeki bir çok sirk gölleri ve moreller bu morfolojinin kılavuz şekilleri olarak görülür.

Yöre klimatik açıdan kendine has özelliklere sahiptir. Yazları sıcak,kışları soğuk ve kar yağışlı olarak tanımlanabilecek bu klimatik yapı yörenin yüksek kesimlerinde kalıcı karların barınmasına imkan sağlamaktadır. Yörede gece ile gündüz sıcaklık farkı(Günlük Amplitüd) oldukça fazla olup , geceleri göllerin donmasına neden olan düşük sıcaklık, gündüzleri 30 dereceye kadar çıkmaktadır.

Aladağlar Milli Parkı vejetasyon açısından çok zengin olup ,ormanı oluşturan hakim türler karaçam ve kızılçamdır.Karaçamdan kızılçama geçiş zonunda yer yer bu iki türün oluşturduğu karışık meşçerelere de rastlanmaktadır.Karaçamın yayılış alanındaki güney bakılı kesimlerde iç meşçere oluşturmayan sedir ve kuzey bakılı nem bakımından daha elverişli yerlerde de göknarlara rastlanmaktadır.

Ormanın üst sınırından itibaren Alpin zon başlar. Bu zon da Alpin çayırları yer almaktadır. Alpin zon ve daha yüksek kesimlerde yükseklik ve eğim koşullarından kaynaklanan çıplak kayalık kesimlere ulaşılmaktadır.

Görülebilecek Yerler: Milli Parkın peyzaj güzelliği görülmeye değer niteliktedir.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkta Yaban Hayatı Koruma Bölgesi ayrılmış olup, Üretme İstasyonu mevcuttur.

Milli Parkta kamp alanı, günübirlik alanlar, mola alanları, yürüyüş parkurları, tırmanma doğrultuları, bazı noktalarda yayla gelişimleri planlanmıştır.

Yöredeki akarsularda alabalık üretimi ve spestif olta balıkçılığı yapılma olasılığı olan Aladağlar ülkemiz turizmine alternatif olanaklar yaratacak potansiyele sahiptir. Çadırla konaklanabilir.

Sportif Etkinlikler :

Aladağlar, dağcılık ve trekking için Toroslar'ın en uygun bölümüdür.

Bolkar Dağları trekking ve kış sporları açısından oldukça çekicidir. Özellikle 7 km.yi bulan doğal pisti ile tur kayağına ilgi duyanları memnun etmektedir. Bolkar Dağlarından tırmanış genellikle Ulukışla İlçesinin Bolkar Dağları eteklerindeki Darboğaz kasabası ve kasabanın 8 km. kadar yukarısındaki Meydan denilen bölgeden başlar.


Diğer Tarihi gezi Yerleri :

Niğde ve yöresi antik ören yerleri bakımından oldukça zengindir. Bu ören yerleri kazı buluntularının çoğu Niğde Müzesi'nde sergilenmektedir.

Önemli ören yerleri, Köşk Höyük ören yeri (Bor-Bahçeli Kasabası), Göltepe-Kestel ören yeri (Çamardı), Göllüdağ ören yeri (Göllüdağ), Porsuk Höyük ören yeri (Ulukışla-Darboğaz), Tyana ören yeri (Bor-Bahçeli) olarak sıralanabilir.

Kuşkayası Mezarlığı:
Niğde'ye yaklaşık 40 km uzaklıktaki Karaltı Kasabası'nın yakınında bulunmaktadır. Kasabanın Güneybatısında bulunan kaya mezarları bir vadinin iki yamacında sıralanır.

Gümüşler Ören Yeri ve Manastırı:
Niğde'ye 9 km. uzaklıktaki Gümüşler kasabasındadır.Bizans sanatının Anadolu'daki en güzel ve en iyi korunmuş eserlerinden biridir. 1973 yılında arkeolojik sit alanı kabul edilen manastır oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesi içine kazılmıştır.

Kaya oyuğu şeklinde dört sütunu bulunan kilisenin duvarlarını freskler kaplamaktadır. Kilisedeki fresklerin güçlü ve canlı anlatımları, barındırdığı yeraltı şehri, büyük mezarlık odası ve oldukça büyük kaya kütlesine kazılmış yerleşim birimleriyle birlikte arıtılmış savunma önlemleri nedeniyle Gümüşler ören yeri ve manastırı döneminin önemli din merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir.

Ne Yenir ?
Niğde Mutfağı, değişik besinlerin tat vericilerle belirli yöntemlerle pişirilmesi ile kendine özgü bir karakter kazanmıştır.

Niğde'nin özel yemekleri arasında Niğde tavası, pancar çorbası, kuskus pilavı, ditme, tirit, Niğde çanağı, papara, oğma çorbası, mangır çorbası sayılabilir. Özel tatlıları ise hüsmeni (güllü), halveter, köfter ve pekmezdir.

Yapmadan Ayrılma :
Aladağlar ve Bolkarlardaki doğal güzellikleri, Kayaardı bağlarını, Narlıgöl'ü gezmeden,

Kapadokya'nın hiç bozulmamış fresklerinin bulunduğu Gümüşler Manastırını, Antik Tyana kentini, Alaaddin Camisini görmeden,

Aladağlar ve Bolkar dağları eteklerindeki alabalık tesislerinde balık, kent merkezinde Niğde tavası yemeden,

Niğde'nin önemli el sanatı ürünlerinden olan halı ve kilimleri satın almadan, GERİ DÖNMEYİN...

Dagçı Heykeli Çamardı...

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-01-2008, 15:46   #2
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK VE TÜM ÖZELLİKLERİ
TÜRKİYE'NİN BAŞKENTİ. ANKARA



Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara, Orta Anadolu'nun merkezi bir noktasında kurulmuştur. Bu merkezi konumu itibariyle tarih boyunca özellikle Selçuklular ve Osmanlılar devrinde, Ankara keçilerinin tüylerinden yapılan sof kumaşlarının yurt dışına satılması Ankara'yı kervansarayların güzergahı ve bir ticaret merkezi haline getirmiştir.

Ankara, Birinci Dünya Savaşı sonrası Atatürk liderliğindeki ulusal direnişte belirgin bir konum üstlenmiş ve Ulusal Kurtuluş Savaşı ile Türk yurdunun yabancı işgalinden kurtarılmasıyla 13 Ekim 1923'de yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ilan edilmiştir.

Ankara'nın en belirgin noktasında yer alan yapı, Ulu Önder Atatürk için yaptırılan ihtişamlı Anıtkabir'dir. 1953 yılında tamamlanan bu antik ve modern mimari sentezi yapı Türk mimarisinin gücünü ve zarafetini kanıtlamaktadır.

Şehrin en eski bölümleri tarihi Kaleyi çevrelemektedir. Duvarlar içinde 12. yüzyıla ait Alaaddin Cami her ne kadar Osmanlılar tarafından elden geçirilmişse de hala Selçuklu ahşap işçiliği ve sanatının güzel örneklerini sergiler. Pek çok sayıda ilginç eski Türk evi restore edilmiş ve sanat galerileri ya da geleneksel Türk mutfağından örneklerin sergilendiği lokantalar olarak yeniden hayat bulmuştur.


Selçuklu tahta kapı oymacılığının şaheserlerinin ve diğer günlük kullanım araçlarının sergilendiği Etnografya Müzesinin hemen yanında yer alan Resim ve Heykel Müzesi Türk güzel sanatlarından kesitler içerir. Ankara'daki en büyük camii olan Kocatepe cami 1976 ile 1987 arasında Osmanlı mimarisine uygun olarak inşa edilmiştir.

Ankara, seçkin bale, tiyatro, opera ve halk dansları düzenlemeleri ile hareketli bir sanatsal ve kültürel yaşama sahne olmaktadır. Şehir, özellikle dinleyici sayısı hiç düşmeyen Flarmoni Orkestrası ile ünlüdür.

Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.

GEZİLECEK YERLER :

Anıtkabir

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, inkılâpların yaratıcısı, kahraman asker, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedî istirahatgâhının bulunduğu Anıtkabir, Rasattepe' de inşa edilmiştir.

Mimarları Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda'dır. 1944 yılında yapımına başlanan anıt, 1953'te tamamlanmıştır. Aynı yıl Ata, Etnografya Müzesindeki geçici kabrinden büyük bir törenle buraya nakledilmiştir.

Anıtkabir kompleksi içindeki üniteler ;İstiklâl Kulesi, Hürriyet Kulesi, Aslanlı Yol, Müdafaa-i Hukuk Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılâp Kulesi, Zafer Kabartmaları, Mozole - Şeref Holüdür.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Adres: Hisar Cad. Ulus - Ankara

Tel: (312) 324 31 60

Faks: (312) 311 28 39

Etnografya Müzesi

Adres: Talatpaşa Bulvarı Opera - Ankara

Tel: (312) 311 95 56

Ankara'da Atatürk Evi

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ''Oyuncak Müzesi''

Atatürk'ün Mekanı Müze Köşk

Beypazarı Kültür ve Tarih Müzesi

Eğit-Der Eğitim Özel Müzesi

Gordion Müzesi

Mehmet Akif Ersoy Evi

MTA Tabiat Tarihi Müzesi

ODTÜ'de Arkeoloji ve Müze

Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu Müzesi

TRT Müzesi ve Ulusal Kurtuluş Sergisi

100. Yıl Kız Teknik Öğretim Müzesi

Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi

T.C. Ziraat Bankası Müzesi

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Müzesi

Adres: Cumhuriyet Cad. Ulus - Ankara

Tel: (312) 311 04 73

  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:48   #3
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
YUNUS EMRE'den NASRETTİN HOCA'ya ... ESKİŞEHİR

İsa'dan önce birinci bin yılda Porsuk Nehri kıyılarında Frigyalılar tarafından kurulan Eskişehir Türkiye'nin en önemli yol kavşaklarından birisidir.

Yunus Emre, Nasrettin Hoca gibi tarihi kişileri yetiştiren Eskişehir Lületaşı, çeşitli haslıklara iyi gelen sıcak su kaynakları ile de ünlüdür. Eskişehir'de ilk yerleşim, M.Ö.3500 yıllarına dayanır. Şehir Hititlerin, Friglerin, Perslerin, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir.

Eskişehir kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, mutfağı ve alışveriş olanakları ile önemli bir turizm çekim merkezi olmayı hedeflemektedir.

Eskişehir'in topografik yapısını, Sakarya ve Porsuk havzalarındaki düzlükler ile bunları çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini kuzeyden Bozdağ, Sündiken sıradağları, batı ve güneyden ise İç Batı Anadolu eşiğinin doğu kenarında yer alan Türkmen Dağı,Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ kuşatır.

İlin dörtte birini çam, meşe, gürgen, ardıç, katran ve köknar ağaçlarının oluşturduğu ormanlar teşkil eder. Orman olmayan arazilerde, su kenarlarında söğüt,ahlat ve kavak ağaçlarına rastlanmaktadır.

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nde olduğundan karasal iklime sahiptir. Yazları sıcak ve kurak,kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.

GEZİLECEK YERLER

Müzeler :
Atatürk ve Kültür Müzesi,Eskişehir Arkeoloji Müzesi,Osmanlı Evi Müzesi,Yunus Emre Müzesi,Seyitgazi Müzesi ve eskişehir Valiliği Lületaşı Müzesi...

Nasrettin Hocanın Evi:
Dünya mizah edebiyatında önemli bir yer tutan fıkralara sahip Nasrettin Hoca 1208 yılında, Sivrihisar'ın Hortu Köyü'nde doğmuştur. Eskişehir' in Sivrihisar İlçesi ve Hortu Köyü'nde her yıl Nasrettin Hoca'yı anma şenlikleri ve adına halk edebiyatı seminerleri düzenlenmektedir.

FRİG VADİSİ:
Antik kent Eskişehir'e 90 km. uzaklıkta Han ilçesine bağlı olan Yazılıkaya Köyü bitişiğinde yer almaktadır. Vadide Frig Krallığı, Lidya Krallığı ve Pers İmparatorluk döneminde üç ayrı yerleşme evresinin bulunduğuna ilişkin birçok temel ve yapı kalıntısına rastlanmıştır. Diğer yandan, Midas Anıtı'nın çevresinde akropol üzerinde bir kentin varlığına ilişkiler bulgular saptanmıştır.

Kayalık bir platform üzerine kurulmuş ve Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüş olan Midas (Yazılıkaya) Friglerin dini merkezi olmuştur. Antik şehirde Hitit kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmalarına rastlanmıştır. Hititlerden sonra Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya'da Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak üzere 33 adet eser bulunmaktadır. Bunlar doğa koşullarından dolayı yıpranmış olsalar da günümüze ulaşabilmişlerdir. Roma ve Bizans çağlarında Frig yapıtlarının çoğu dini amaçlarla tahrip edilmiş, yerlerine kaya barınakları ve kaya mezarları yapılmıştır. Kaya yüzeyine bir tapınağın cephesi biçiminde işlenen Frig kaya anıtları, sembolü, kutsal hayvanı aslan olan Frig dini, tek tanrısı ana tanrıça Kybele'ye adanmıştır. Vadinin ormanlık kısmında, Çukurca Köyü'nden Kümbet Köyü'ne kadar uzanan bölgede 25'e varan anıt, kült anıtları, açık hava ve doğa tapınakları, kale, mezar ve diğer eserler bulunmaktadır.

Pessinus:
Ana tanrıça Kybele'ye ithafen Sivrihisar İlçesi'nin Ballıhisar Köyü'nde kurulmuş bir şehirdir. Tapınak kenti olarak bilinen Pessinus Romalılar döneminde de kutsallığını ve önemini korumuştur. Bugün kente ait stadyum, tiyatro, tapınak, su kanalı ve nekropola ait kalıntılar bulunmaktadır. Antik kentte 1967 yılından beri arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Kazıdan çıkan eserler Ballıhisar'daki müzede sergilenmektedir.

Doryleaum:
Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarını yaşamış Höyük kentin kuzey bitişiğinde ve Muttalip Köyü'nün doğusunda yer almaktadır. Höyüğe ve eteklerinde yer alan temel hafriyat sırasında çıkarılan Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarına ait eserler Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Karacaşehir:
Roma ve sonra Bizans Çağı'nda yapılmış, Osmanlılar tarafından takviye edilmiş kale kenti olarak anılan Antik Kent Eskişehir'e 6 km. uzaklıkta, Karacaşehir Köyü'nün güneybatısında yer almaktadır. Günümüzde, kentin müdafaa surları tamamen yıkılmış, yalnızca doğu ve batı girişindeki kulelerden küçük parçalar kalmıştır. Kalenin içerisinde karargah binaları, sarnıç ve sokaklar, ev harabeleri görülmektedir.

Midas Anıtı:
Yazılıkaya platformunun kuzeydoğu yamacında doğuya bakan cephede yer alan anıt bazılarınca Yazılıkaya, bazılarınca da Midas Anıtı olarak adlandırılmıştır. Antik kent adını bu anıttan almıştır. Kentin en önemli yapıtı olan anıt, Frig kaya anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın en önemli eşsiz yapıtlarındandır.

Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi:
Eskişehir Mihalıcçık İlçesi Yunus Emre Beldesi'nde (Sarıköy) dir. Eskişehir-Ankara demiryolu yakınından geçmektedir.

Yunus Emre bu dünyada yaşayan insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran bir halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde yazılı olan "gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz." sözlerinde Yunus Emre'nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.

Seyit Battal Külliyesi:
Seyitgazi İlçesinde, 150 metre yüksekliğinde Üçler Tepesi'nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Bu külliye Seyyit Battal Gazi' ye ithafen yaptırılmıştır (1207 - 1209).

SARIKAYA Mağarası :
Yeri:
Eskişehir, Mihalıççık İlçesi, Yalınkaya Köyü
Eskişehir Mihalıççık yolundan ayrılan Büyüdüz-Sasa-Yalınkaya yönüne gidilerek Yalımkaya köyüne ulaşılır. Yalınkaya'dan Domya deresinin derin kanyonu içerisinden bir saatlik yürüyüşle gidilir.

Özellikleri: T
oplam uzunluğu 591 m. olan mağaranın iki girişi vardır. Birbirine bağlı üç kattan oluşur. Tabanında kum, çakıl ve molozlar bulunan mağaranın alt katı nemli olduğundan damlataşlarca zengindir. Oluşumları devam eden bu damlataşlar sarkıt, dikit, sütün, duvar ve perde damlataşı, damlataş havuzları çoğunlukla siyah ve kahve renklidir. Üst katlar fosil şekildedir. Damlataş yönünden fakirdir.

Mağaranın soğuk ve nemli bir havası vardır. Üst kat 13ºC, yüzde 80 neme, alt kat 10ºC, yüzde 90 neme sahiptir.

Mağara, Prehistorik ve tarihi dönemlerde insanlar tarafından kullanıldığını gösteren Çakmaktaşı yongaları seramik ve tuğla parçaları ve insan kemikleri gibi buluntu ve şekillere sahiptir.

YELİNÜSTÜ Mağarası :
Yeri:
Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi
Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağlarının güneydoğusunda yer alır. Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak kara yolların Kayakent Beldesine gidilebilir. Mağara Kayakent Beldesinin hemen yakınındadır.

Özellikleri:
Toplam uzunluğu 420 m. olan mağaranın girişe göre son noktanın derinliği -90 m.dir. Mağaranın giriş bölümünün sağ tarafından ayrılan küçük inişleri olan dar bir galeri ile ikinci bölüme geçilir. İri bloklarla kaplı salonun içinde değişik damlataş oluşumları bulunmaktadır. Bu salondan aynı oluşumlara sahip diğer iki faklı salona açılır.

Yağışlı dönemlerde tavandan damlayan dönemler dışında bütün mevsimlerde kurudur. Eski dönemlerde, bu suları toplamak amaçlı sarnıç ve havuzlar yapılmıştır. İçeride sıcaklık ortalama 20ºC, nem yüzde 70'dir.

Yelini Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada da uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur.

YELİNİ Mağarası :
Yeri:
Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi
Yelinüstü Mağarasının güneyinde yeralan Mağara Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağılarının güneydoğusundadır. Mağaraya, Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak Karayollarından gidilebilir.

Özellikleri:
Toplam uzunluğu 271 m. olan Mağaranın en derin noktası, girişe göre -26 metredir. Damlataş ve tavan düşen iri bloklarla bir çok salon ve odaya bölünen mağara, görünümleri son derece güzel damlataşlar ile kaplıdır. Genel olarak girişten sona doğru sıcaklık azalarak nem artmaktadır. Girişte sıcaklık 25.5ºC, yüzde 45 nem, son salonda 16.1ºC sıcaklık, yüzde 79.5 nem oranına sahiptir.

Yelinüstü Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur. Mağara önünde, yamaç ve tarlalarda çakmak taşı, yonga, balta, mızrak uçları bulunmuştur. Girişte toprakta değişik alet, kemik, çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Salonda ise tuğladan yapılmış derinliği 2 metreyi geçen havuzlar ve sarnıçlar bulunmaktadır.

NE ALINIR ?

Lüle taşından yapılan eserler, pipo, takılar yöreden alınabilecek en güzel hatıralık eşyalardır.







Ne Yenir ?
Göceli Tarhana, harşıl, çerkez sofrası, çiğ börek, katlama böreğini yerel yemek çeşitleri arasında sayabiliriz

Yapmadan Ayrılma :
Yazılıkaya'yı (Midas Anıtı) gezmeden,

Sakarıılıca Termal Turizm merkezini ziyaret etmeden,

Şehrin en ünlü yemeği olan çiğböreğinin tadına bakmadan,

Lületaşı eserlerinden satın almadan...

Dönmeyin.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:50   #4
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ

AZ BİLİNEN DOĞAL BİR CENNET... ÇANKIRI

Yılın yarısında karlarla kaplı yüce dağları, topraklarının üçte birini kaplayan ormanları, kamp, karavan, yaya ve atlı yürüyüş, bisiklet, fotoğrafçılık ve avcılık gibi pek çok turizm çeşidine elverişli yaylaları, zengin termal kaynakları ve içmeleri, yüzyıllardır yaşatılan kültürel değerleri, sevecen insanları ve geleneksel konukseverliği ile doğayla baş başa kalmak ve şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için arayıp da bulunamayacak gizli bir cennet ÇANKIRI.

İç Anadolu Bölgesinin kuzeyinde İç Anadolu ile Batı Karadeniz geçiş alanında bulunan Çankırı ilinin denizden yüksekliği 723 metredir. İlin kuzey sınırındaki dağlar aynı zamanda en yüksek kesimini teşkil eden Kuzey Anadolu dağlarının ikinci sırasındaki Ilgaz Dağlarıdır. İl sınırları içindeki akarsuların en büyüğü, aynı zamanda ülkemizin en uzun nehri olan Kızılırmak'tır.

İlin ormanları başta Ilgaz ilçesi olmak üzere Eldivan, Elaman, Eğriova, Düvenlik, Işık Dağı, Ilısılık, Yapraklı, Sarıkaya, Karakaya ve Erikli dağları ve çevresindedir. İldeki bitki örtüsünün üst florasını oluşturan iğne yapraklı ağaçlar, özellikle karaçam, sarıçam, ardıç, meşe, ladin ve köknar gibi orman ağaçlarıyla ahlat ve kızılcık ağaçlarıdır. Ayrıca akarsular boyunca söğüt ve kavak ağaçları ile zengin meyve bahçelerine rastlanmaktadır.

İlde İç Anadolu Bölgesi'nin kara iklimi egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçmektedir. En sıcak aylar Temmuz ve Ağustos, en soğuk aylar Ocak ve Şubat'tır.

Çankırı'da Neolitik Devirden (M.Ö.7000-5000) bu yana kesintisiz bir yerleşimin varlığı bilinmektedir.

Çankırı sırasıyla Hitit, Frig, Kimmer, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişment, Candaroğlu ve Osmanlı dönemlerini yaşamıştır. Bizans Döneminde Germanikopolis ve Gangra, daha sonraları Kengri olarak adlandırılan İl, Cumhuriyet Döneminde Çankırı adını almıştır.

GEZİLECEK YERLER

TAŞ MESCİT :
Çankırı'da Selçuklu Dönemi'nden kalma en önemli yapıdır. İki ayrı yapıdan oluşan eserin şifahane kısmı, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Keyhüsrevoğlu I. Alaadin Keykubat zamanında Çankırı Atabeyi Cemaleddin Ferruh tarafından Miladi 1235 yılında yaptırılmıştır. Şifahaneye 1242 yılında bir de darulhadis kısmı ilave edilmiştir.

Yapının, plastik sanatlar bakımından önemi ise, üzerinde yer alan iki adet figürlü parçadan meydana gelmektedir. Bunlardan biri sürekli yayınlara konu olmuş ve üzerinde durulmuştur. 100x25 cm ebatlarındaki bu kabartmanın özelliği, gövdeleri birbirine dolanan iki ejder (yılan) motifidir. Ejderlerin başları birbirine karşılıklı gelecek şekilde biçimlendirilmiştir. Günümüzde "Tıp Sembolü" olarak kullanılan kabartmanın orjinali kaybolmuş olup aslına uygun olarak yaptırılan yenisi yerine konulmuştur.

Halk arasında su içen yılan olarak da isimlendirilen ikinci parça diğerinin aksine alçak kabartma şeklinde olmayıp başlı başına bir heykel görünümündedir. Darulhadis'te kullanılan gözenekli taştan yapılmış olan parça kupa şeklinde olup gövdesine bir yılan sarılmakta ve üst kısmında uzantı yaparak sonuçlanmaktadır. Bu motif ise günümüzde "Eczacılık Sembolü" olarak kullanılmakta ve halen Çankırı Müzesi'nde sergilenmektedir.

ILGAZ DAĞI MİLLİ PARKI :
Batı Karadeniz Bölgesinde, Çankırı ve Kastamonu il sınırları içerisinde yer almaktadır.
Milli Park alanına Çankırı-Kastamonu Devlet Karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup, Kastamonu'ya 45 km.,Ankara'ya 200 km. uzaklıktadır.

Orta Anadolu'dan Kuzey Anadolu'ya geçiş kuşağında yükselen Ilgaz Dağlık yöresinin arazi yapısı genellikle serpantinler, şistler ve volkanik kayaçlardan meydana gelir. Sahada yer yapısı kadar dağ oluşum hareketleri yönünden de ilgi çekici örnekler bulunmaktadır. Ülkemizin en uzun ve en hareketli kırık hattı olan kuzey Anadolu fayı,Ilgaz Dağının güney eteklerinden geçer. Ayrıca saha değişik karakterde vadiler sırtlar ve doruklardan meydana gelir, üstün peyzaj güzellikleri sunan jeomorfolojik yapıya sahiptir.

Ilgaz Dağının eteklerinden doruklarına doğru gelişen karaçam, sarıçam, göknar hakim ağaç türlerinden meydana gelen bitki örtüsü, zengin ormanaltı topluluğu ile desteklenmektedir. Bol ve bütün yıl akışlı akarsuları ile zengin bitki örtüsünün oluşturduğu şartlar karaca, geyik, yaban domuzu, kurt, ayı, tilki gibi yaban hayatı türlerine uygun yaşama ortamı sunmaktadır.

Milli Parkın diğer önemli bir kaynağı da kış sporları imkanıdır.
Ilgaz Dağının yer yapısı ve dağ oluşumu hareketlerinin ilginç ve ilgi çekici örnekleri ziyaretçileri çeker özelliktedir. Ayrıca Milli Park sahası içerisindeki değişik bitki zenginliği ve peyzaj değerlerini sunan vadiler ve sırtlar mutlak görülmesi gerekli yerlerdir.

Ankara il merkezine en yakın kayak sporu merkezi bu Milli Park içerisindedir. Ayrıca sahada ziyaretçilerin doğal yürüyüş,çadırla ve karavanla kamp yapma olanağı ile günübirlik aktiviteleri için uygun olanaklar mevcuttur.

Milli Park sınırları içindeki Baldıran vadisinde alabalık üretme istasyonu ve avlanma göletleri hizmete açıktır.
15 Haziran-15 Eylül tarihleri arasında ziyaretçiler bu sahada sportif olta balıkçılığı yapabilecekleri gibi isteklerine göre üretim istasyonundan balık alma imkanına sahiptirler.

Milli Parka gelen ziyaretçilerin yeme-içme ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamak üzere park içinde bir otel ,idari müze ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne ait eğitim tesisleri bulunmakta, ayrıca Milli Parkta kış sporları için Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün Tele-Sandalye Tesisi bulunmaktadır.

YAYLALAR :
Büyük Yayla (Yapraklı) ve Kırkpınar Yaylası (Ilgaz) önemli yaylalarıdır.

TUZ MAĞARASI :
Çankırı'nın yaklaşık 20 km doğusunda yer alan Tuz Mağarası, kayatuzu yataklarının işletilmesi maksadıyla açılmış olup bugün nispeten dar girişinin devamında modern karayolu tünellerini andıran birçok galeriden meydana gelmiş ilginç ve büyük bir mağaradır.


ÇANKIRI MÜZESİ :
Çankırı Müzesi'nde Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Firig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerinin sergilenmesi ve tanıtımı yapılmaktadır.

Müzenin teşhir salonunda arkeolojik ve etnolojik eserler birlikte sergilenmektedir. Arkeoloji bölümünde Eski Tunç, Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler bulunmaktadır. Etnografya bölümünde ise Çankırı ve çevresine ait çeşitli dokumalar, el işlemeleri, hat sanatı örnekleri, baskı kalıpları, kıyafetleri, silahlar, süs eşyaları ile günlük hayatta kullanılmış olan çeşitli eserler teşhir edilmektedir.

CENDERE (Salman) Höyük:
Ilgaz ilçesinin güneydoğusunda, Çankırı-Kastamonu karayolunun kenarında bulunan Cendere Köyü'ndedir. Bölgedeki anıtsal yapılar, Devrez Çayının güneyinde kayalık, yüksekçe bir tepenin doğuya bakan yamaçlarındadır. Burada çok sayıda insan eliyle oyulmuş mağaralar, kaya mezarları, kaya kilisesi olabileceği tahmin edilen tapınak ve amacı tam olarak bilinmeyen oyuklar bulunmaktadır. Burasının, dini törenlerin yapıldığı ve muhtemelen Höyükle bağlantılı, kutsal kabul edilen alanlardan olduğu tahmin edilmektedir. Kaya tapınakları, ulaşım yollarının geçtiği sarp ve dar geçitlere, kervanların, talancı eşkıyadan korunması amacıyla ibadet ve dua etmek için yapılmıştır.



SAKAELİ Kaya Mezarları:
Genel olarak Roma ve Bizans Dönemlerine ait olduğu tahmin edilen bu mezarlar, Çankırı'ya 69 km mesafedeki Orta ilçesinin 8 km kuzeydoğusunda yer alan Sakaeli Köyü'ndedir.

ÇANKIRI KALESİ:
Şehrin kuzeyinde küçük bir tepe üzerine kurulmuştur. Romalılar, Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde sağlamlığıyla ünlü yapıdan günümüze, birkaç sur kalıntısından başka bir şey kalmamıştır.




Ne Yenir ?
Çankırı'nın yöresel yemekleri etli hamur(mantı), tarhana çorbası, gözleme, cızlama, güveç, pıhtı, harmandaşı, fit fit aşı, cevizli hamur, çeç böreği, mıhlama, keşkek, çalma, çekme helvası, baklava olarak sayılabilir.

Yapmadan Ayrılma :
Kış aylarında Doruk Mevkiinde kayak yapmadan,Ilgaz Dağı Milli Parkını görmeden,Çankırı Müzesini gezmeden DÖNMEYİN..




  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:51   #5
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
BİR KÜLTÜR ve TİCARET MERKEZİ... KAYSERİ



İç Anadolu'nun Kızılırmak bölümünde, kuzeyde Yozgat ve Sivas, batıda Niğde ve Nevşehir, güneyde Adana, güneydoğusunda Kahramanmaraş ve doğuda Malatya illeri arasında yer alır. Denizden yüksekliği 1050m.dir. İlde, İç Anadolu Bölgesi'nin tamamında olduğu gibi, bozkır iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışın ise soğuk ve yağışlı geçer.

Orta Anadolu'da 3917 m. yüksekliğindeki Erciyes Dağı eteklerinde kurulmuş, 6000 yıllık tarihi olan en eski yerleşme yerlerinden biridir. M.Ö. 4000'den yani, Kalkolitik Çağlarından başlayarak Asur, Hitit, Frig, Roma,Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri'nde önemli bir kültür ticaret merkezi olmuştur.

Kayseri,Ticaretin yanı sıra, görkemli Erciyes Dağı ve gelişen kış turizmi potansiyeli ve lezzetli yemekleriyle görülmeye değer bir orta Anadolu şehridir.

GEZİLECEK YERLERİ :

Kültepe Ören Yeri:
Kayseri-Sivas karayolunun 20. km.sinden, yolun 2 km. kuzeyinde yer alan yüksekliği 22 m. çapı 500 m.yi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren Karum adı verilen aşağı şehirden ibarettir. Dünyaca tanınan bu açık hava müzesi ilk olarak 1881'de dikkati çekmiştir. Yapılan kazılarda Kültepe'de, Asur, Genç Hitit, Roma-Pers ve Tabal Dönemlerine ait eserler ve bulgular ele geçirilmiştir. Bu eserlerin en önemlileri Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletlerdir. Bunlar Anadolu'nun en eski yazılı belgeleridir.

Şehir Surları ve Kalesi:
Cumhuriyet Meydanında bulunan Kayseri Surları ve Kalesi 3. yy. ortasında inşa edilmiş, 6.yy. ortasında da daraltılmış ve tamir edilmiştir. Kayseri şehrinin tarihi kalesi iki kısımdan ibarettir: dış sur ve burçlardan meydana gelen dış kale ve iç kale.

İnanç Turizmi :
Şehir merkezinde bulunan Ulu Cami, Güllük, Han, Hacıkılıç, Kurşunlu ve Kale camileri kentin önemli camileridir. Merkezdeki Avgunlu, Çifte, Sırçalı, Şah Kutlu Hatun, Ali Cafer, Köşk kümbetleri ile Melik Mehmet Gazi ve Seyyit Burhanettin türbeleri önemli olanlarıdır.

Sahabiye Medresesi, Hunat Medresesi, Seraceddin Medresesi, Köşk Medresesi, Hatuniye Medresesi Kayseri'nin önemli medreseleridir.

Kayseri-Adana yolu istikametinde, Kayseri'ye 70 km. uzaklıktaki Erdemli vadisi içerisinde manastır, kiliseler ve kaya mekanları görülmeye değerdir.

50'ye yakın kaya kilisesi ve mağaranın bulunduğu Soğanlı Vadisi önemli bir turistik merkezdir.

Sultanhanı Kervansarayı:
Kayseri-Sivas karayolunun 50.km.sinde bulunmaktadır. Selçuklu Sultanı 1. Alaattin Keykubat zamanında (1232-1236) yapılmıştır. Kervansaray kapı süslemesi ve iç mimarisi ile ön plana çıkmıştır.

Karatay Kervansarayı:
Bünyan İlçesi, Karadayı köyünde bulunan Kervansarayı 1255 yılında Selçuklu vezirlerinden Celalettin Karatay yaptırmıştır.Türbe ve sütunlarındaki kabartmalar Selçuklu taş işlemeciliğinin güzel örneklerindendir

Kara Mustafa Paşa Kervansarayı:
İncesu ilçesinde bulunan ve camisi, medresesi otuz dükkanlık alışveriş yeri ile bir külliye olan bu eseri, 1660 yılında Osmanlı vezirlerinden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa yaptırmıştır.

Vezir Han:
Şehir içi Kapalı Çarşının yanında bulunan bu iki katlı han, Damat İbrahim Paşa tarafından 1727 yılında yaptırılmıştır. İlginç mimarisi ile dikkati çeken hanın ortasında bir çeşme vardır.

Bedesten:
Kapalı çarşının içinde bulunan bedestenin, üç büyük kubbe ve kubbeciklerden meydana gelen tavan örtüsü mevcuttur. 1497 yılında yaptırılmıştır.

Kapalı Çarşı:
Türkiye'nin dört büyük kapalı çarşısından biri olan ve dört giriş kapısı bulunan Kayseri Kapalı Çarşısı, 1859 yılında halk tarafından yaptırılmıştır.

Bayramhacı Kaplıcası:
Kayseri'nin 65 km. batısında, Bayramhacı köyüne 1,5 km. uzaklıkta yer alan kaplıcada 55 oda 140 yatak kapasitesi, iki erkek, iki bayan olmak üzere toplam dört havuzla hizmet vermektedir. Kaplıcanın 38ºC / 40ºC sıcaklığındaki suyun romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, solunum yolu ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

Tekgöz Kaplıcaları:
Kayseri'ye 33 km. uzaklıkta Kocasinan ilçesi Yemliha kasabasında bulunan kaplıcada, biri erkek biri bayan olmak üzere iki havuz mevcuttur. Kaplıcanın 43ºC sıcaklığındaki suyu; romatizma, deri, solunum yolu, böbrek ve idrar yolları, kadın hastalıkları tedavisinde yararlı olmaktadır.

Kapuzbaşı Takım Şelaleri:
Yahyalı İlçesine 76 km. uzaklıkta olan ve boyları 30-50 m. arasında değişen yedi ayrı dizi halinde akan Yahyalı Şelaleleri Zamantı nehrine karışmakta ve bu nehirlerle birlikte Seyhan'a ulaşmaktadır.Debisi ve yüksekliği ile dünyanın belli başlı şelalelerinden olan Yahyalı Şelaleleri, görüntüsü ile insanları büyüleyen bir tabiat harikasıdır.

Kuş Gözlem Alanı :
Palas Gölü,Sultansazlığı,Aladağlar...
Kayak Merkezi: Kayseri'de bulunan Erciyes Kayak merkezi, ülkenin önemli kayak alanlarından biridir.

Doğa Yürüyüşü :
Aladağlar, Hacer Boğazı ve Yedigöller mevkii trekking ve doğa yürüyüşü için uygun bölgelerdir.

Rafting:
Aladağlar Milli Parkı alanında yer alan Zamantı ırmağında rafting yapılmaktadır.Zamantı ırmağı üzerinde biri 1 km. olmak üzere iki doğal köprü bulunmaktadır. Ayrıca amatör raftingciler için Kızılırmak'ta rafting yapılacak parkurlar tespit edilmiştir.

Hava sporları:
Kayseri, hava sporları için elverişli alanlara sahiptir.

NE ALINIR?

Bünyan ve Yahyalı halısı ile ünlü olan Kayseri'de, pastırma ve sucuk, Mantı alınması gereken yiyecek malzemeleridir.

Ne Yenir ?
Kağıtda pastırma ve sucuk,testi kebabı ve Kayserinin meşhur Mantısı mutlaka tadılmalıdır.

Yapmadan Ayrılma :
Erciyes Dağında kayak, trekking yapmadan,
Erdemli ve Soğanlı Vadisindeki kaya kiliselerini görmeden,
Kapuzbaşı Şelalelerinde piknik yapmadan,
Kayseri Kalesi ve Tıp Tarihi Müzesini gezmeden,
Pastırma ve Sucuk tatmadan,
Yöresel El Dokuma ve Bünyan ya da Yahyalı halıları almadan,

Dönmeyin.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:54   #6
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
AHİLİK KÜLTÜRÜ ve KIRŞEHİR

AHİLİK,Mahmud bin Ahmed el-Hoyi adlı Azerbeycan'li bir alim tarafından ilk kez Anadolu'da kurulan bir esnaf teşkilatıdır. Temeli, insanlara kardeşlik ve beraberliği öğütleyen bir felsefeyi içerir.

Bugünkü manada Esnaf teşkilatı diyebileceğimiz bu kuruluş esnafı bir çatı altında toplamış ve örgütlenmesini sağlamıştır. Bu arada Moğol istilasına karşı halkı uyarmaya ve istiladan kaçanlara yardım etmeye bütün gücüyle destek vermiştir.

Ahilik felsefesi,Anadolu Türk'üne alın teri ile geçinme, başı dik, kendine güvenli ve mihnetsiz yaşama yeteneği kazandırmış, bu ruhu onlara aşılamıştır. Ahilik teşkilatı içinde kısa sürede pek çok insan toplanmıştır.

Ahilik, köylere, kasabalara kadar yayılan en küçük teşkilatından en büyüğüne kadar milli birlik ve beraberliği, karşılıklı saygı ve sevgiyi, sosyal dayanışma ve yardımı temel alan ilkeler sayan el birliği, gönül birliği ve kardeşlik havası içinde din ve ahlak kurallarına sıkı sıkıya bağlı, köklü, sağlam, düzenli ve milli bir toplum kurmayı amaç bilen tarikat niteliğinde bir kuruluştur. Bu kuruluşa “ Fütüvvet” adı da veriliyordu. Kendine özgü töreleri ve zaviye adıyla tanınan dernekleri vardı. Üyeleri daha çok meslek sahibi esnaftan kişilerdi. Küçük sanatların gelişip yayılmasında, sanat erbabının geleneksel kurallara göre yetiştirilmesinde, ekonomik hayatın düzenlenmesinde büyük faydaları görülmüştür.

Fütüvvet ve Ahilik’in tarihi eski olmakla birlikte, Anadolu’da onun kurulması ya da teşkilatlanmasında Ahi Evran’ın öncülük ettiği söyleniyor ve Ahi Evran bu örgütün piri sayılıyordu.

Ahilik, sanat, ticaret ve mesleğin olgun kişilik,ahlak ve doğruluğun iç içe girmiş bir karışımıdır. Ahi diye anılan kişi kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O, bununla beraber olgun, ahlaklı, merhametli, iyilik sever ve her işinde, her davranışında dürüst ve güvenilir bir kişidir.

Ahi kelimesi Arapça’dan Türkçe’ye “ kardeş- birader” anlamı ile geçmiş ve Türkçe’de geniş kapsamlı bir kavram haline gelmesinin yanında “ cömert-yiğit” anlamlarını da kazanmıştır. Gerçekten de Ahilik’te cömertlik çok önemli ilkelerdendir.

Ahilik; kahramanlık ve dini nitelikler içeren Fütüvvetnamelerin yanında 1000’e yakın düzenleyici kurala sahiptir. Bu kurallar sadece insanın dış dünyasını değil, iç dünyasını da düzenleyecek niteliktedir.

Ahilik, tasavvufi inançlar içinde hırsızlık ve haramdan uzak durmayı, namuslu olmayı, sır saklamayı, kötü söz söylememeyi telkin eden ahlaki prensipleri yaymış; iyi, doğru ve güzele dönük, kardeşçe yaşama ilkeleriyle Osmanlı Devletinin Sosyal ve Ekonomi düzeninde ilk esnaf teşkilatını kurmuş ve devletin yardımcısı olmuştur. Ahilikte kalfalığa geçişi sembolize eden “ Şed Kuşatma” vardır.

Ahi, birkaç iş ve sanatla değil, yeteneğine en uygun olan tek bir iş veya sanatla uğraşandır. Ahi, doğru olmalı, emeğiyle hak ettiğinden daha fazlasını kazanma yoluna sapmamalıdır.

Ahi, işinin veya sanatının geleneksel pirlerinden, kendi ustasına kadar bütün büyüklere isten bağlanmalı sanatında ve davranışlarında onları örnek almalıdır. Ahi kazancını geçiminden arta kalanını, tümüyle yoksullara ve işsizlere yardımda kullanmalıdır.

Bütün Ahilere yönelen düsturların yanı sıra, Ahiliğin, kadınlar kolu olan Bacıyan-ı Rum ( Anadolu Bacıları) için; aşına, işine, eşine sahip ol düsturu ayrıca önem kazanmıştır.

Ahilik teşkilatının kurulaması ile şu sonuçlar doğmuştur:

1-Türklerin göçebe hayattan yerleşik hayata geçişini hızlandırmıştır.

2-Müslüman olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret hayatına Türklerin katılması ile , bu konularda canlılık başlamıştır.

3-Türk esnaf ve sanatkarları arasında sıkı işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma duygusu gelişmiş ve iyi ahlak kuralları halk arasında yayılmıştır.

Ahilik, kendi kural ve kurumları ile III. Ahmet ( 1703-1730) dönemine dek sürmüştür. 1727 yılında “ Gedik” denen bir sistem uygulanmaya başlanmıştır. Bu tür esnaflık ve sanatkarlık 1867 yılına kadar devam etmiştir. Kırım Harbinden sonra I. Abdülmecid’in ( 1839-1861) 1856’da yayınladığı “ Islahat Fermanı” ile Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün uyruklarının her türlü sanat, ticaret ve meslekleri serbestçe yapabilmeleri kabul edilince 1860 yılında bütün “ Gedik Beratları” iptal edilerek Ahi teşkilatı da sona ermiştir.


KIRŞEHİR / TARİHÇE

Kırşehir ve çevresinde yapılan araştırmalar ilin tarihinin, Eski Tunç Çağı'na (M.Ö. 3000-2000) kadar uzandığını göstermektedir. Daha sonra Hititler, Frigler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklu ve Osmanlılar yörede hüküm sürmüştür.

Yüzyıllarca Anadolu'nun ticari ve ekonomik hayatında büyük rol oynamış olan Ahilik, 13.yy.'da Kırşehir'de kurulmuştur. Bir esnaf örgütü olan Ahiliğin temeli doğruluk, karşılıklı yardımlaşma ve saygıya dayanmaktadır.

KIRŞEHİR'in toprakları 900-1.200 m. yükseklikteki yaylalardan oluşmuştur. Yayla yüzeyi üzerinden yüksekliği 1.700 m.ye ulaşan dağlar bulunur. Kırşehir ilinden irili ufaklı birçok akarsu geçmekte olup, Kızılırmak bunlardan biridir. Kırşehir genel olarak bozkır görünümündedir. Orman bakımından fakirdir. Vadi tabanlarında ve sulak yerlerde yer yer kavaklık ve meyve bahçeleri vardır.

Kırşehir'in karasal bir iklimi vardır. Kışları soğuk ve sert geçerse de Doğu Anadolu'da olduğu gibi sürekli değildir. Yazları sıcak ve kurak, ilkbahar yağmurlu, sonbahar az yağmurludur.

GEZİLECEK YERLER

Mucur Yeraltı Şehri - Mucur İlçe Merkezi

D. İnlimurat Yeraltı Şehri - Merkez / D. İnlimurat Köyü

Çağırkan Kale Höyük:
Kırşehir-Kaman karayolu üzerinde, Kaman ilçesine 9km.uzaklıktaki Çağırkan kasabasındadır.M.Ö.3000'den İslami Döneme kadar iskan görmüştür.

Merkez Kalehöyük:
Şehir merkezinde bulunan Kalehöyük, milattan önceki dönemlerden itibaren günümüze kadar iskan görmüştür.

Hashöyük:
İl merkezine 35 km uzaklıktaki Hashöyük'te yapılan kazılarda, Hitit Dönemine ait kalıntılar bulunmuştur.

Mucur Yeraltı Şehri:
Mucur ilçe merkezinde bulunan yeraltı şehri, M.S. 3. ve 4.yy.larda kurulmuştur. Yerden 7-8 m. derinlikte olan bu şehirde 42 oda, dehlizler, ahırlar, ibadet yerleri, gizli yollar ve geçitler ve havalandırma bacaları bulunmaktadır.

Dulkadirli İnli Murat Yeraltı Şehri:
İl merkezine 58 km. uzaklıktaki Dulkadirli İnli Murat köyündedir. M.S.4-5.yy.'larda yapıldığı sanılmaktadır. Üç ana mekan ve bu mekanlara açılan 10 odadan oluşmaktadır.

Cacabey (Medresesi) Cami:
İl merkezinde bulunan Medrese, 1271-1272 yıllarında yaptırılmıştır ve günümüzde cami olarak kullanılmaktadır. Selçuklu Döneminde astronomi yüksekokulu olarak hizmet vermiştir. Yapıdan ayrı olan minaresi de gözlem kulesi olarak kullanılmıştır.

Ahi Evran Camii ve Türbesi:
1482 yılında, Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran adına yaptırılan Cami ve Türbe, il merkezinde bulunmaktadır. Türbeye, cami içinden bir merdivenle çıkılmaktadır.

Lala (Lale) Camii:
İl merkezinde, Melik Gazi Kümbetinin hemen yanındadır. Caminin mimari tarzı, 13. yüzyılda kervansaray veya darphane olarak yaptırıldığı kanısını uyandırmaktadır.

Kümbetler:
Melik Gazi Kümbeti: İl merkezinin güneydoğusunda bulunan kümbetin 13. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Dikkate değer diğer kümbetler ise Kalender Baba Kümbeti ile Fatma Hatun kümbetleridir.

Türbeler:
Aşıkpaşa Türbesi, Cacabey Türbesi, Süleyman Türkmani Türbesi, Muhterem Hatun Türbesi, Yunus Emre Türbesi yörede görülmeye değer eserlerdir.

Derefakılı Kiliseleri:
Hıristiyanlığın ilk kiliselerinden olan bu yapılar, Akçakent ilçesinin Derefakılı köyündedir.

Kuş Kalesi:
Kaman yakınındaki Kuş Kalesi'nin Hititler Döneminde yaptırıldığı ve Bizans Dönemi'nin sonuna kadar kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Keçi Kalesi:
Kırşehir merkezine bağlı Kızılca köyünün kuzeydoğusundadır. Bizanslılar tarafından yapılan kalenin duvar kalıntılarının bugünkü yüksekliği 2-3 m.dir. Kırşehir kalelerinin en büyüklerindendir.

Kesikköprü Kervansarayı: (Cacabey Hanı)
Kırşehir'in 23 km. güneyindeki Kesikköprü köyünde bulunan kervansaray ile yanındaki köprü, 1248 yılında Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kırşehir Emiri Nurettin Caca tarafından yaptırılmıştır. İki ayrı renkli taştan yapılmış olan taç kapısı, taş işçiliği ile dikkati çekmektedir.

Terme Termal Turizm Merkezi

Yeri: Kırşehir belediye sınırları içerisinde yer alır.

Suyun Isısı: 40oC -56oC

PH Değeri: 6,2

Özellikleri: Bikarbonatlı, Klorürlü, Kalsiyumlu, Sodyumlu, Sarbondioksitli, Florürlü bir bileşime sahiptir.

Yararlanma Şekilleri: İçme ve banyo kürleri

Tedavi Ettiği Hastalıklar: Romatizma, kalp ve kan dolaşımı, kadın, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası rahatsızlıklar ile eklem ve kireçlenme gibi hastalıklara olumlu etki yapar.

Konaklama Tesisleri: 200 yataklı 3 yıldızlı otel mevcuttur.

NE ALINIR

Kırşehir'in meşhur 'onyx' taşından yapılma el sanatı ürünlerinden satın alabilirsiniz.

Ne Yenir ?
Tandırda çömlek paça, keşkek mutlaka tadılmalıdır

Yapmadan Ayrılma :
Cacabey Camii, Ahi Evran Camiini, Çağatay Medresesini görmeden,

Termal kaplıcaları ziyaret etmeden,

'Onxy'den yapılmış hediyelik eşya satın almadan,

Keşkek tatmadan ayrılmayın...

  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:55   #7
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
MEVLANA YILI ve KONYA

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur.

Mevlâna'nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında "Bilginlerin Sultânı" unvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled'tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Bahaeddin Veled 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'den ayrıldı.ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.

Bahaeddin Veled, Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe’ye hareket etti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Karaman'da Subaşı Emir Mûsâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler.

1222 yılında Karaman'a gelen Bahaeddin Veled ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adlı iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun'u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerrâ Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Âlim Çelebi adlı iki oğlu ile Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.

Bu yıllarda Anadolu’nun büyük bir kısmı Selçuklu Devleti'nin egemenliği altında idi. Konya'da bu devletin baş şehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve Devletin hükümdarı Alâeddin Keykubâd idi. Alâeddin Keykubâd Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.

Bahaeddin Veled Sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldiler. Sultan Alâeddin kendilerini muhteşem bir törenle karşıladı ve Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni ikametlerine tahsis ettiler.

Bahaeddin Veled 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak, Selçuklu Sarayının Gül Bahçesi seçildi. Halen müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'ndaki bugünkü yerine defn olundu.

Bahaeddin Veled ölünce, talebeleri ve müritleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems’te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.

Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkûbî ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.

Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakkın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı.

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.

KONYA

İnsanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden biri olan ve tarih akışı içerisinde birçok medeniyetin izlerini bağrında taşıyan Konya, adeta bir müze şehir hüviyetindedir.

TARİHCE

Sayısız tarih, kültür ve doğal zenginliklerine sahip olan Konya yetiştirdiği İslam büyükleri ile de tanınmaktadır. Konya tarih boyunca belli başlı yollar üzerinde yer almıştır. Tarihi İpek Yolu'nun en önemli ticaret ve konaklama merkezlerinden birisi olmuştur.

Konya'da ve çevresinde yerleşik düzen Prehistorik (tarih öncesi) çağdan başlar. Konya daha sonra Hitit, Frig , Lidya, Pers, İskenderun, Bergama, Roma, Bizans egemenliklerinde kalmıştır.1071 tarihindeki Malazgirt Meydan savaşından sonra Konya Selçukluların eline geçen şehir 1097 tarihinden 1277 tarihine kadar aralıksız Anadolu Selçuklularının başşehri olmuştur. Konya Selçuklulardan sonra Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerini yaşamıştır.


COĞRAFYA

Anadolu yarımadasının ortasında bulunan kent İç Anadolu Bölgesinin güneyinde yer almaktadır. Konya'nın toprakları 38257 km2 yüzölçümüne sahip olup, büyük bir kısmı iç Anadolu'nun yüksek düzlükleri üzerindedir.Güney ve Güneybatı kesimleri akdeniz bölgesine dahildir. Rakım ortalama 1.011 m'dir.

Kara iklimi hüküm süren Konya'da yaz kuru ve sıcak ,kış soğuk ve yağışlı olmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Akşehir Atatürk Müzesi:
İstiklal savaşı sırasında Garp cephesi Komutanlığının karargahı olarak kullanılan tarihi bina, Atatürk Müzesi olarak o günlü özelliklerini koruyarak bugün hizmet vermektedir.
Müze Tel: (+90-332) 813 15 68
Ziyarete Açık saatler: Mesai saatleri dışında
Ziyarete Açık Günler : Pazartesi Hariç Hergün

Konya Etnografya Müzesi :
Çatalhöyük - Küçük Köy Çumra
Bolat Örenyeri - Hadim / Bolat Köyü
Karahöyük - Meram / Harmancık Mah. Kubadabat - Beyşehir - Gülkaya
Ayaelena Kilisesi - Selçuklu - Sille Mah.

Çatalhöyük:
Konya'ya 60 km uzaklıktadır. Arkeolojik kazılar devam etmektedir. En erken yerleşim katı M.Ö.5500 yıllarına tarihlenmektedir. İnsanlık tarihinde ilk yerleşme, ilk ev mimarisi, ilk kutsal yapı Çatalhöyük'te olmuştur. Yapılarda kullanılan malzeme ker***, ağaç ve kamıştır. Bulunan bazı eserler Konya Arkeoloji Müzesine teslim edilerek bir kısmı teşhir edilmektedir.

Kilistra Antik Kenti:
Konya'nın güney batısında 55 km. mesafededir. Kral yolu üzerinde bulunan ve İsa'nın havarilerinden Saint Paul'ün ilk vaaz verdiği yerlerdendir. Arkeolojik kazıları devam eden bölgede Hac Plank Şapel, Sümbül Kilise, Çiftli Sırahane, Büyük Su sarnıcı gibi yerler ortaya çıkarılmıştır.

Sille Aya-Elana Kilisesi:
Sille şehir merkezine 8 km. mesafede bir yerleşim yeridir. M.S. 327 senesinde Bizans İmparatoru Constantin'in Annesi Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya uğramış ve ilk Hıristiyanlık çağlarına ait oyma mabetleri görmüş, burada bir mabet yaptırmaya karar vermiştir. Kilisenin vaaz kürsüsü ve duvarlardaki renkli figürler birer sanat şaheseridir.

Anıtlar

Eflatunpınar:
Eflatunpınar, Hititler döneminde kurulmuş kutsal Hitit Anıtıdır. Beyşehir'e 22 km. mesafededir. Anıt, göğü taşıyan ve yerle gök arasında ilişki kuran Tanrıları tasvir etmektedir.

Fasıllar Anıtı:
Dünyanın en büyük kaya anıtlarından biridir. Fasıllar Anıtı, tanrıyı bir dağ tapınağında iki arslan arasında gösterir.

Eflatunpınar Hitit Anıtı:
Konya- Beyşehir ilçesindedir. Anıt bir su kaynağının kenarında dikdörtgen taşlar üzerinde kabarmalardan oluşmaktadır. Niteliğini koruyan kabartmalar ön kısımda 14 adet taş bloklar üzerine oyulmuştur.

İvriz Kabartması:
Halkapınar ilçesinde İvriz köyündedir. Hititler tarafından yapılmış bir kabartmadır.

Saray ve Hanlar

Kubad-Abad Sarayı:
Beyşehir gölünün güneybatısında yer almaktadır. 1226- 1236 yıllarında yaptırılmıştır. Türk Saray Külliyesinin en eski örneğidir.

Zazadin Han:
Konya-Aksaray yolunun 25. km.dedir. 1236 yılında yapılmıştır.

Horozlu Han:
Konya-Beyşehir yolu 44 km.dedir. Kışlık ve yazlık olarak iki tipte yapılmıştır.

Obrukhan:
Konya-Aksaray yolundadır. Tipik bir Selçuklu Hanıdır.

Camiler, Türbeler ve Kiliseler

Mevlana Türbesi Ve Dergahı (Merkez) , Selçuklu Köşkü, Sahip Ata Külliyesi (Merkez), Sırçalı Medrese, Karatay Medresesi, Hasbey Dar-ül Huffaza, İnce Minareli Cami ve Medrese (Merkez), Aziziye Cami (Merkez), Selimiye Cami, Eşrefoğlu Cami (Beyşehir) Konya'nın önemli cami ve medreseleridir.

Konya'da bulunan türbelerden bazıları Sultanlar Türbesi, Emir Nureddin Kümbeti, Gömeç Hatun Kümbeti, Hürrem Paşa Türbesi, Murad Paşa Kızı Türbesi, Sinan Paşa Türbesi , Nasreddin Hoca Türbesi'dir.

Korunan Alanlar

Beyşehir Gölü Milli Parkı

Konya Tabiat Anıtları

Kocakoru Ormanı Tabiat Parkı

Akgöl Tabiatı Koruma Alanı

Kuş Gözlem Alanı
Akşehir ve Eber Gölü, Çavuşcu Gölü, Uyuz Gölü, Samsam Gölü, Kozanlı Gökgöl, Kulu Gölü, Ereğli Sazlığı, Karapınar Ovası, Beyşehir Gölü, Suğla Gölü, Hotamış Sazlığı, Bolluk Gölü, Tersakan Gölü ve Tuz Gölü Kuş Alanları Konya İli sınırları içinde bulunmaktadır.

Akşehir ve Eber Gölü

Çavuşcu Gölü

Uyuz Gölü

Konya Kapalı Havzası

Meke Krater Gölü:
Karapınar ilçesine 8 km mesafede çift volkan patlaması ile oluşmuş bir krater gölüdür. Bu özelliği zeminde olmasından dolayı jeolojik açıdan oldukça ilgi çekicidir. Ayrıca bölgede Acıgöl, Çırak Göl ve Meyil Gölü adında bir çok krater bulunmaktadır.

Yerköprü Şelalesi:
Hadim İlçesindedir. Şelale olmasının yanında bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Kaplıcalar

Ilgın Termal Turizm Merkezi
Yeri: Ilgın kentinin doğusunda ve belediye sınırları içinde yer alır.
Ulaşım: Konya şehir merkezine 88 km. uzaklıktadır. Ilgın-Akşehir yolunun 2. kilometresinde bulunmaktadır.

Suyun Isısı: 42°C

PH Değeri: 7.0

Özellikleri: Hipertermal, hipotonik ve radyoaktif bir maden suyudur. Bikarbonat, kalsiyum, sodyum, karbondioksit.

Yararlanma Şekilleri: İçme, banyo, inhalasyon kürleri.

Tedavi Ettiği Hastalıklar: Kombine uygulamalar romatizmal sendromlar, karaciğer, safra yolları, metabolizma hastalıklarında etkilidir.

Konaklama Tesisleri: Konya Ilgın Kaplıca Tesisleri ( 570 Yataklı) Ilgın- Konya

Mağaralar

Konya ilini önemli mağaraları; Balatini Mağarası , Körükini Mağarası, Büyük Düden Mağarası'dır.

NE ALINIR

Konya ilçe ve köylerinde dokunmuş halı ve kilim alınabilecek önemli eşyalardır. Bununla beraber Mevlana ve Konya'ya yönelik hediyelik eşya çeşidi bol miktarda bulunabilir.

Ne Yenir ?
Çorbalardan Tayga, Mercimekli Oğmaç, Arapaşı,Tandır, Bamya, Süt, Tutmaç ve Erişte Çorbası

Et Yemeklerinden, Fırın Kebabı, Etliekmek, Çullama, iki bıçak arası ciğer, Topalak Köfte, Cella

Ekşili Kabak, Yumurtalı Kabak, Zülbiye (Papaz Yahisi), Patlıcan Bayıltan, Lahana Kapaması, Patlıcan Böğürmesi, Çöpleme

Böreklerden Peynirli Kıymalı Börek, Kıkırdaklı Börek, Tandır Saç, Su, Sedirler ve Tatar Böreğini geleneksel yemekler arasında sayabiliriz.

Yapmadan Ayrılma :
Mevlana Müzesini ve diğer müzeleri görmeden,

Çatalhöyük, Kilistrayı gezmeden,

Cami ,Saray ve hanları görmeden,

Düğün Yemeği yemeden,

Konya'nın köylerinde dokunan keçe, halı ve kilimlerden almadan,

10-17 Aralık Mevlana Anma Törenlerine katılmadan,Dönmeyin.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 15:59   #8
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
Nevşehir, Orta Anadolu'da, Erciyes, Melendiz ve Hasan dağları gibi eski yanardağların kül ve lavlarının birikmesiyle oluşmuş çok geniş bir plato üzerinde yer almaktadır. Bu platoyu, ülkenin en uzun akarsuyu olan Kızılırmak, doğu-batı doğrultusunda derinliğine oymuştur. Ayrıca bu alan, Kızılırmak nehrine kuzeyden ve güneyden karışan yan suların açtığı derin vadilerle de sık bir şekilde parçalanmıştır. İl merkezi, Kızılırmak platosu adıyla anılan bu geniş ve yüksek düzlüklerin batı yamaçlarında kurulmuştur.

Nevşehir, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçen tipik karasal iklim özelliğine sahiptir

GEZİLECEK YERLER :

Peribacaları :
Vadi yamaçlarından inen sel sularının ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla 'peribacası' adı verilen ilginç oluşumlar ortaya çıkmıştır. Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamasına ve kopmasına neden olmuştur. Alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemenin derin bir şekilde oyulması ile yamaç gerilemiş, böylece üst kısımlarda yer alan şapka ile aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır. Daha çok Ürgüp civarında bulunan şapkalı peribacaları konik gövdeli olup, tepe kısımlarında bir kaya bloku bulunmaktadır. Gövde tüf, tüffit ve volkan külünden oluşmuş kayaçtan; şapka kısmı ise lahar ve ignimbrit gibi sert kayaçlardan oluşmaktadır. Yani şapkayı oluşturan kaya türü, gövdeyi oluşturan kaya topluluğuna oranla daha dayanıklıdır. Bu, peribacasının oluşumu için ilk koşuldur. Şapkadaki kayanın direncine bağlı olarak peribacaları uzun veya kısa ömürlü olmaktadır.

Kapadokya bölgesinde erozyonun oluşturduğu diğer peribacası tipleri ise, konili, mantar biçimli, sütunlu ve sivri peribacalarıdır. Peribacaları en yoğun şekilde Ürgüp-Üçhisar-Avanos üçgeni arasında kalan vadilerde, Ürgüp-Şahinefendi arasındaki bölgede Nevşehir Çat kasabası civarında görülür. Peribacalarının dışında vadi yamaçlarında yağmur sularının oluşturduğu ilginç kıvrımlar bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır. Bazı yamaçlarda görülen renk armonisi, lav tabakalarının ısı farkından dolayıdır. Bu oluşumlar Üçhisar, Çavuşin-Güllüdere, Göreme-Meskendir, Ortahisar -Kızılçukur ve Pancarlıkta görülür.

Göreme Açık Hava Müzesi:
Nevşehir'e 13 km. uzaklıkta ve Göreme kasabasının 2 km. doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeridir. M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmıştır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul edilir. Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha sonraları görüldüğü yerlerdir.

Ürgüp :
Nevşehir'in 20 km doğusunda olan Ürgüp Kapadokya Bölgesinin en önemli merkezlerindendir. Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans Döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklular Dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.

Göreme :
Göreme Tarihi Milli Parkı, Göreme Kiliseleri ,

Mustafapaşa (Sinasos) :
Ürgüp’ün 6 km. güneyinde yer alan Mustafapaşa, 20. yüzyılın başlarına kadar Rum ve Türklerin birlikte yaşadığı bir kasabadır. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına tarihlenen eski Rum evleri oldukça zengin taş işçiliği arz ederler.

Mustafapaşa’nın batısında yer alan Gömede Vadisi morfolojik açıdan Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeridir. Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahiptir.

Mustafapaşa’daki önemli kilise ve manastırlar; Aios Vasilios Kilisesi, Sinasos Kilisesi, Alakara Kilisesi, Aios Nichole Manastırı, Konstantin-Helena Kilisesi, Manastır Vadisi kiliseleri ve Basil Kilisesi’dir. Ayrıca Osmanlı döneminde inşa edilmiş güzel taş ve ağaç işçiliği gösteren bir kervansaray da bulunmaktadır.

Ihlara Vadisi :
Aksaray'a 40 km. uzaklıktadır. Vadiye, Aksaray-Nevşehir karayolunun 11. km.sinden sapılarak gidilir. Hasandağı'ndan çıkan bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler kanyonu oluşturmuştur. Bu çatlaklardan yol bulan kanyonun bugünkü halini almasını sağlayan Melendiz Çayına ilk çağlarda Kapadokya ırmağı anlamına gelen 'Potamus Kapadukus" denilmekteydi. 14 km. uzunluğundaki vadi Ihlara'dan başlar, Selime'de son bulur. Vadinin yüksekliği yer yer 100-150 m.dir. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar bulunmaktadır.Bazı barınaklar ve kiliseler yeraltı şehirlerinde olduğu gibi birbirlerine tünellerle bağlantılıdır.

NE ALINIR ?

Yöreden alınabilecek hediyelik eşyalar çömlek işi kapkacaklar, deri işleri, halıcılık, onyx taşından yapılmış süs eşyaları yöreden alınabilecek hediyelik eşyalardır.

Ne Yenir ?
Yöre üzümünden yapılan şaraplar, pekmez, Avanos'un çömlek kebabı, Acıgöl'ün kabak tatlısı, Ortahisar'ın mağaralarında depolanan limon ve greyfurtlar, Ortahisar nefis kayısıları mutlaka tadılmalıdır.

Yapmadan Ayrılma :
Nevşehir kaya kiliselerini, Bizans duvar fresk sanatlarını görmeden,

Türk-İslam sanatı örneklerinin sergilendiği Hacıbektaş Müzesini gezmeden,

Nevşehir merkezindeki Damat İbrahim Paşa Cami ve Külliyesini görmeden,

Acıgöl'deki Hitit kaya kitabesini ziyaret etmeden,

Çanak-çömlek, bakır ve oniks taşından yapılmış süslemeler, deri işleri hediyelik eşya almadan,

Avanos'ta çanak-çömlek atölyelerinde ayakla çevrilen tezgahların başına geçerek, seramik kap yapmadan,

Dönmeyin...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 16:01   #9
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
KANGAL DİYARI SİVAS...

Sivas İç Anadolu'nun doğusunda yer alan, Anadolu'daki tarihi İpek Yolu güzergahlarının kesiştiği bir yerde konumlanmış ve ünlü Kral Yolunun da geçtiği büyük bir ilimizdir. Sivas tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri, kaplıcaları ile turistlere ilginç tatil olanakları sunmaktadır.

İç Anadolu'nun yüksek platoları üzerinde başlayan ve doğuya doğru yükselen il alanı; kuzey, doğu ve güneydoğuda dağlık ve sarp bir kesimle son bulmaktadır. Ortalama yükselti 1000 metrenin üzerindedir. İlde Kuzey Anadolu sıradağlarının uzantısı olan Köse Dağları, Torosların kuzey kollarından Tecer Dağları ve İncebel Dağları, Akdağlar, Yama Dağı yer almaktadır. Uzunyayla ve Meraküm platoları, ayrıca Kızılırmak, Kelkit, Çaltı vadileri önemli coğrafi oluşumlardır. Önemli akarsuları Kızılırmak, Kelkit Çayı, Tozanlı Çayı, Çaltı Çayı ve Tohma Çayıdır.

Sivas ilinin büyük bir kesimi yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı geçen karasal İç Anadolu ikliminin etkisinde kalmaktadır. Fakat kuzeyde Karadeniz, doğuda Doğu Anadolu yüksek bölge ikliminin etkileri bulunmaktadır.

Yazılı kaynaklara göre, M.Ö.2.000 başlarında Hititler Döneminde önemli yerleşim yeri olmuştur. Daha sonra Frig, Lidya, Asur, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişment, ilhanlı, Eretna ve Osmanlı hakimiyetlerini yaşamıştır.

4 Eylül 1919'da Ulu Önder Atatürk'ün Başkanlığında toplanan Sivas Kongresi'nde önemli kararlar alınarak, Türkiye Cumhuriyetinin temeli atılmış ve Sivas Şehri Türkiye Cumhuriyeti tarihinde büyük önem kazanmıştır.

GEZİLECEK YERLER

Arkeoloji Müzesi

Adres: Buruciye Medresesi - Sivas
Tel: (346) 221 25 68

Etnografya Müzesi

Adres: Ordu Evi Karşısı - Sivas
Tel: (346) 221 04 46
Faks: (346) 224 40 67

Sivas Arkeoloji Müzesi

Başören Kuşaklı Höyüğü - Altınyayla - Başören

Atatürk ve Kongre Müzesi

Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi

Divriği Ulu Camii:
UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınan Divriği Ulu Camii, Mengücek Oğullarından hükümdar Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır. Camiye, kuzey, doğu ve batı yönünde yer alan ve son derece güzel olan taş süslemelerinin bulunduğu üç kapıdan girilmektedir. Darüşşifası ise, Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek tarafından 1228 tarihinde yaptırılmıştır. Bu eşsiz anıt 768 m2'lik bir alana oturmaktadır. 18.yüzyılda medrese haline getirildiği için Şifaiye Medresesi de denilmektedir.

Ulu Camii:
İl merkezindedir. Sivas Müzesinde bulunan kitabesine göre 1196-1197 yılında Kızıl Arslan Bin İbrahim tarafından yaptırılmıştır.

Şeyh Hasan Bey Kümbeti (Güdük Minare):
İl merkezindedir. Kare kaide üzerine, silindirik tuğla örgülü bir gövdeye sahip oluşu ve kısa minareye benzemesinden dolayı halk arasında Güdük Minare adıyla anılmaktadır.

İl Merkezinde;
Ahi Emir Ahmet Türbesi, Şemseddin Sivas-i Türbesi, Akbaşbaba Türbesi, Şeyh Erzurum-i Türbesi, Kadı Burhaneddin Türbesi, Süt Evliyası Türbesi, Bum Baba Türbesi, Arap Evliyası Türbesi, Arap Şeyh Türbesi, Meydan Camii, Ali Ağa Camii, Alibaba Camii ve Türbesi, Divriği'de Sitte Melik Türbesi, Kemareddin Türbesi, Nureddin Salih (Kemankeş)Türbesi, Gemerek'de Çepni Cami. Yıldızeli'nde Kemenkeş Kara Mustafa Camii ve Hamamı, Şeyh Halil Türbesi. Zara'da Şeyh Merzuban Türbesi ildeki diğer türbe ve camilerdir.

Şifaiye Medresesi:
İl merkezinde Selçuklu parkı içerisinde, Çifte Minareli Medresenin tam karşısındadır. 1217 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu Tıp okullarının ve hastanelerinin en eski ve en büyüklerindendir.1220 yılında vefat eden I. İzzeddin Keykavus, vasiyeti üzerine çok sevdiği Sivas'taki Şifaiye Medresesinin güney eyvanındaki türbede ailesi ile birlikte yatmaktadır.

Çifte Minareli Medrese:
İl merkezindedir. İlhanlı Veziri Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. Medresenin sadece doğu yönündeki asıl cephesi ayakta kalmıştır.

Gök Medrese:
İl merkezindedir. Selçuklu veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. Taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayı Gök Medrese adını almıştır. Plastik sanatların şaheserlerinden olan taç kapıda mermer malzeme kullanılmış olup, taç kapısının üst iki köşesinde iç içe girmiş hayvan motifleri vardır. Medreseye girişte sağda mescit, solda ise Dar-ül Hadis bölümü mevcuttur.

Buruciye Medresesi:
İl merkezindedir. Taç kapıdaki taş işçiliği ile girişin solunda yer alan türbe çinileri önemlidir.

Mağaralar

Demiryurt Mağaraları:
Zara ilçesinin Demiryurt Köyünde sayıları elliye yaklaşan mağara bulunmaktadır. Bazıları yan yana, bazıları kat kat mağaralardır. İnsan eliyle yapılmış olan bu mağaraların Hıristiyanlık döneminden önce yerleşim merkezi olduğu, Hıristiyanlığın yayılmasından sonra da kullanıldığı mağaralardaki işaretlerden anlaşılmaktadır.

Kaplıcalar

Kangal Balıklı Kaplıca:
Sivas'a 96 km. Kangal İlçesine 13 km. uzaklıkta ve Kangal'ın kuzeydoğusunda Kavak deresi vadisindedir. Kaplıca suyunda en büyüğü 10 cm boyunda olan binlerce küçük balık yaşar. Balıklar vücuttaki sivilce, yara, egzama, sedef gibi cilt hastalıklarının iyileşmelerine, yaraları temizleyerek yardımcı olur. Çermikte yeme-içme ve konaklama tesisleri mevcuttur.

Sıcak Çermik:
İl merkezine 31 km uzaklıktadır. Romatizma, sinirsel ve adale rahatsızlıklarıyla, kadın, deri ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir. Yeme-içme ve konaklama tesisleri mevcuttur.

Soğuk Çermik:
İl merkezine 17 km. uzaklıkta olup, suyun sıcaklığı 28 derece civarındadır. Kaplıca suyu içildiğinde mide, bağırsak ve safra kesesi hastalıklarına iyi gelmektedir. Ayrıca romatizma ve sinir hastalıkları tedavisinde de yararlı olmaktadır.

Suşehri, Şarkışla ve Yıldızeli ilçelerinde de yöre halkına hizmet veren kaplıcalar bulunmaktadır.

Yaylalar

Koyulhisar ilçesine 20 km. mesafede çam ormanları ile kaplı Eğriçimen Yaylası'nın dışında Dumanlıca Yaylası, Sarıçiçek Yaylası, Kalınpınar Yaylası, Arpacık Yaylası, Kengercik Yaylası, Topalan Yaylası ve Başyayla önemli yaylalarıdır.

Mesire Yerleri

Sivas merkezinde ve yakınlarında bulunan Paşa Fabrikası, Ethem Bey Parkı, Akdeğirmen Piknik Alanı, il merkezine 27 km mesafedeki Karaçayır, Gemerek ilçesinin Sızır kasabasındaki Sızır Şelalesi (Obruk Şelalesi), İmranlı ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Koyunkaya Mesiresi ve Koyulhisar ilçe merkezine 20 km mesafedeki Eğriçimen Yaylası halkın sıcak yaz günlerinde ve hafta sonlarında rağbet ettiği gözde mesire yerleridir.

Sportif Etkinlikler

Avcılık:
Üç coğrafi bölge arasında kalan il topraklarının engebeli ve sarp olması yabani yaşamı çeşitlendirir. İlin birçok yöresinde bol miktarda keklik, bıldırcın, dağ keçisi, tavşan bulunmaktadır.

Olta Balıkçılığı:
Hafik, Çukurbelen, Merkez İlçe, Seyfebeli yörelerindeki sazlık ve bataklıklarda yaban ördeği, tüm göllerde yaban kazları, Tödürge Gölündeki iki adacıkta turnalar yaşamaktadır. Kızılırmak ve Yıldızırmak, Çaltı Çayı ve diğer irili-ufaklı akarsular ile Tödürge, Hafik, Lota, Gürün Gökpınar gölleri bolca balık avlanan tatlı sulardır.

NE ALINIR

Tamamen yünden ve sık ilmeklerle dokunan halılar, ünlü Sivas kilimleri, tülüce denen dokumadan yapılan yatak örtüsü ve duvar süsü gibi eşyalar, örgü çoraplar, ağaçtan yapılan ağızlıklar, taraklar, çakı ve bıçaklar, bakır işleri ve gümüş takılar Sivas'tan alınabilecek özgün hediyelik eşyalardır.

Alışveriş merkezleri yoğunlukla Atatürk Caddesinde bulunmaktadır. Şifaiye Medresesi, Belediye Çarşısı, Kuyumcular Çarşısı ve Paşa Camii çevresi alışveriş yapılabilecek yerlerdir.

Ne Yenir ?
Sivas yemekleri daha çok tahıl ürünlerine dayanmaktadır. Keş, peskutan, çökelik süt ürünlerinden hazırlanan yiyeceklerdir.

Yazları ayranlı, pancarlı çorba, madımak, evelik, düğürcek aşı; kışları ise tırhıt, sübüra, kelecoş, tarhana, içli köfte, hıngel gibi hamur işi yemekler yenir. Ayrıca Sivas kebabı da ünlüdür. Tandırda kül çöreği, fodla, patates veya peynirle yapılan kömbe, kete, lavaş, yufka yörede yaygın ekmek çeşitlerindendir.

Yapmadan Ayrılma :
Atatürk Kongre ve Etnoğrafya Müzesi gezmeden,

Gök Medrese ve Çifte Minareli Medreseyi görmeden,

İlçelerde Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ile Divriği Konakları, Kangal Balıklı Kaplıcası, Ulaş Devlet Üretme Çiftliğinde Kangal Köpekleri görmeden,

İl Merkezinde Sivas Kebabı yemeden,

Sivas halı ve kilimi, Sivas gümüş işi, Sivas bıçağı, ağızlık, kalem almadan,

4 Eylül Kültür ve Sanat Festivali izlemeden...Dönmeyin


SİVAS KONGRESİNİN YAPILDIĞI TARİHİ BİNA
  Alıntı ile Cevapla
Alt 03-01-2008, 16:08   #10
Kullanıcı Adı
yasinarslanpay
Standart İL İL İÇ ANADOLU GEZİLECEK GÖRÜLECEK YERLERİ VE TÜM ÖZELLİKLERİ
Hadi Desti Kebabına Yozgat

Yozgat'ın eski ismi Bozok'tur. Yozgat İç Anadolu'nun merkezinde bulunan başkent Ankara'ya 217 kilometre doğuda bulunan bir il'dir.

Araştırmalar sonucunda, Yozgat'ın Hitit çağından kalma bir şehir olduğunu ortaya çıkmaktadır.

Orta Anadolu'da bulunan Yozgat, 1398 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldıktan sonra kısa süre Timur Lenk hegomanyasında kalmıştır. Şehir, 1408 yılında tekrar Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. 1911 yılına kadar Ankara vilayetinin sancak merkezi olmuştur

Yozgat il nüfusu 2005 itibari ile 74.000 olarak tesbit edilmiştir(2008'de 87.000 tahmin ediliyor). Yozgat doğudan Sivas; güneyden Kayseri, Nevşehir, Kırşehir; batıdan Kırıkkale; kuzeyden ise Amasya, Çorum ve Tokat illeri ile çevrilidir.Çorum ve Tokat gibi Karadeniz bölgesinden şehirlerle komşudur.Deniz seviyesinden 1300 metre yükseklikte olup, 1 412 300 Hektar toprağa sahiptir. 81 İl arasında toprak genişliği bakımından 15. sırayı alır. İlin doğudan batıya gidildikçe yüksekliği azalır. Yozgat, alan bakımından Türkiye’nin 15. İlidir. İlin; izdüşüm alanı ( km²) 13 597, gerçek alanı ise 14 123 km² dir. Yozgat İl’inde, İç Anadolu Bölgesi’nin yarı kurak karasal iklimi hakimdir. Deniz etkisine kapalı olduğu için, yazlar sıcak ve kurak; kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Yaz ile kış; gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkları yüksektir. Sert iklim koşulları, Yeşilırmak havzasına giren Çekerek Vadisi’nde biraz yumuşamakta, az da olsa Karadeniz ardı ikliminin etkileri görülmektedir.Bu şehirdeki tarımsal bitkiler;

* Soğan
* Karpuz
* Armut
* Sarımsak
* Arpa
* Yulaf
* Kavun
* Buğday
* Çavdar
* Ayçiçeği
* Elma
* Şekerpancarı
* Kiraz
* Armut isimli bitkilerdir.

Yozgat'ta bulunan turistlik yerler

* Arkeolojik müze
* Çamlik (ilk millî park)
* Süleyman Bey Camisi
* Kerkenes Habareleri
* Yer alti Carşisi
* Capanoglu Camisi
* Saat kulesi

NE YAPMADAN DÖNME

* Arkeolojik müze
* Çamlik (ilk millî park)
* Süleyman Bey Camisi
* Kerkenes Habareleri
* Yer alti Carşisi
* Capanoglu Camisi
* Saat kulesi

GÖRMEDEN ..

DESTİ KEBABI YEMEDEN ...

DÖNMEYİN..

  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta