03-26-2008, 10:46 | #1 |
'Ilımlı İslam’
DENİZ Baykal da söyledi; İlhan Selçuk’un Cumhuriyet‘teki açıklamaları gerçekten çok önemlidir. Fakat benim çok önemli bulduğum, Selçuk’un şu sözleridir:
“ABD egemenliğindeki Türkiye’de Amerikan yörüngesinde bir darbe olursa felaket olur!” ‘Amerikan yörüngesinde olmayan bir darbe’ felaket olmaz mı?! Neyse, Selçuk devam ediyor: “Laik ordu ılımlı İslam devletine uygun bir tasfiyeye uğrarsa, Amerikan planlaması da uygulanmış olur!” Selçuk çözümü de gösteriyor: “Çözüm şudur: AKP ve Başbakan’ın bir an önce, normale dönmesi ve muhalefetle uzlaşmasıdır!” Demek ki Başbakan, “Amerika’nın ılımlı İslam planı”nın bir parçası değilmiş! İddianamesini “Amerika’nın ılımlı İslam projesini uygulayan AKP” tezine dayandıran Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’nın kulakları çınlasın! Korkunç senaryo Selçuk’un korkuları, iddiaları çok büyük: Laik ordunun tasfiyesi! Laik devletin “ılımlı İslam devleti”ne dönüştürülmesi! Bunu Amerika’nın planlamış olması! Korkunç... Böyle bir şey varsa Türkiye Irak’tan, Yugoslavya’dan, iç savaştaki İspanya’dan daha felaketli bir gidişata sürüklenir. Peki, iç savaşa sürüklenmiş bir Türkiye mi, bölgede Batı ittifakı içinde gelişen istikrarlı bir Türkiye mi Amerika açısından daha iyidir?! Bu soruya doğru cevap vermek için biraz uluslararası ilişkiler okumak yeter. Ama öyle bir paranoya ki, sağlıklı düşünmeyi, araştırmayı engelliyor. Her tekil bilgi parçası bağlamından koparılıp bu şablona oturtularak, tuzlu su içer gibi, paranoyayı daha da besliyor. “Ilımlı İslam” paranoyasının ‘kanıt’ı, artık Amerikan siyasetinde sıfır hükmünde olan eski Savunma Bakanı Powell’ın 1 Nisan 2004’ke Alman ZDF’ye verdiği mülakatta Türkiye ve Pakistan’dan “ılımlı İslamik cumhuriyetler” diye bahsetmiş olmasıdır. Bunun dışında ‘kanıt’ diye söylenenler ya zoraki yorumlar veya muhayyileden inşa edilmiş kurgulardır. ‘Ajitatif’ bir kurgu Powell’ın kafasındaki terminoloji karmaşası bir kenara, “İslamic” sözcüğü İngilizcede her zaman bizdeki anlamını ifade etmez; “Islamic population bomb” falan derler. Laik Türkiye’nin üye olduğu İKÖ’ye “Organization of Islamic Conferans” derler; peki Türkiye “İslami Konferans Örgütü” üyesi midir?! Üstelik Powell, Türkiye’nin “Ilımlı İslami cumhuriyet”e dönüştürülmesinden asla bahsetmemiş, aksine, Irak’ta kurulacak rejimi anlatırken, bunun fundamentalist olmayacağını belirtmek üzere Türkiye ve Pakistan’dan bahsetmiştir; bağlamı tamamen ve münhasıran Irak’tır. (Bkz. http://www.state.gov/secretary/forme...arks/31016.htm) Kaldı ki, pek çok Amerikan yetkilisi Türkiye’den bahsederken demokrasi ve laiklik vurgusu yapmıştır. Dahası, radikal İslamcılar bu “Ilımlı İslam” heyulasını “İslamı Protestanlaştırmak için Amerikan emperyalizminin planı” diye lanetlemişlerdir! Bu tür paranoyaların zararı büyüktür: Rasyonel dış politikalar geliştirmeyi de toplumsal dinamikleri araştırmayı da engeller. Hatta İslam algısındaki modernleşmeyi “Ilımlı İslam” komplosu sanırız! Laik ordunun tasfiye edilmesi! Şeriatı “ılımlı” uygulayan bir devlet kurulması! Ve bunların Amerikan planı olması! Çok “ajitatif” bir kurgu... Bunlara inanacak bir “genç subay”ın hissiyatı ne olur?! Benzer hisler 1960’larda, 70’lerde nelere yol açmıştı?! Evet itidal, düşüncede de itidal... Taha Akyol MİLLİYET
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-26-2008, 11:23 | #2 |
'Ilımlı İslam’
Çok hazin bir durumki ABDnin bir ılımlı İslam! projesi var elbette.
Ona karşı çıkmayıp, yaptığı zulümleri görmezden gelen, hatta destek olan bir ılımlı İslam! projesi. Geçenlerde Saadet Partisinin genel başkan yardımcılarından Ömer Vehbi Hatipoğlunun bir sözünü duymuştum. Dediki: O kadar araştırma yaptım bu ılımlı İslam projesi konusunda ama tam cevabı cumhurbaşkanı Abdullah Gülün uygulamasında gördüm. Etrafına topladığı aydın insanlarla yani Çankaya sofrasında içki içen insanların, İslam konusunda görüşler belirtmesinde buldum cevabı, demişti. |
|
03-26-2008, 13:10 | #3 |
'Ilımlı İslam’
Ilımlı İslamdan anladığım ve ABD ile onun gibi sömürge güçleri istediği ılımlı islam şudur.
İşgal edeceğim müslüman ülkeleri kırıp dökerken, müslüman ülkeler, bu işe karışmasınlar. Yani müslüman ülkelere yardım etmesinler. Hatta bu işgallere destek olsunlar. Olanda budur zaten. 11 Eylüldeki NeoCon çetesinin dünyaya dayattığı "ya bizdensin ya onlardan!" doktrininin bir türevidir aynı zamanda. Müslümanların elinden geçerli ve gerçek İslam anlayışını söküp alırken yerine İslam adı altında başka bir anlayış bırakmak. Böylece ABD ve emperyalist ittifaka yolaçmak, işi kolaylaştırmak. |
|
03-26-2008, 14:30 | #4 |
'Ilımlı İslam’
Sistem dengesini karşı tarafa bırakmakla hatta onların dengesine su taşımakla zaten boşa kürek çekmiş oluyoruz.
11 Eylül sonrası dünyaya İslam hakkında laf atanların merkezinde siyonizm olduğunu ve 11 Eylülün 1945teki Yalta benzeri yeni bir yapılanma olduğunu, BOP'unda bu dünyayı bölüşüm ve sömürgeleştirme misyonunun en önemli ayağı olduğunu bilmek gerek. Huntingtonun Medeniyetler çatışması doğrulandı tezini öne sürenler ile Huntüngton arasında bir fark yok. Çünkü bunların hepsi Neo-Con. Yani Dünyayı sömürgeleştirme çetesinin odakları. Bu denklemin içini de dışınıda eşitliğinide malesef, bunlar çiziyor. Biz şimdi bu denklemi görüyoruz. Buna karşı verilmesi gereken tepkiler bunlarmı olmalı? Yani ABDnin yada siyonist ittifakın dünyayı terörle korkuttukları doğrudur. Buna karşı yapacağımız iş bu dayatmayı kabul etmekmi? Siyasi anlamda soruyorum. Kalkıp BOPa eşbaşkan olmak, yada bunlara stratejik dost olmakmı? Eğer amacımız, başta Türkiyeye sonra dünyaya yeniden aradığı huzuru ve barışı getirmekse, bunun aracı olarak bu kan dökücülere müttefik olmakmı gerekiyor. Yoksa bu kan dökücülerin ne yaptığını düşünüp onların bu yaptıklarına dur diyecek oluşumlarmı yapmak gerek. Aklın yolu belli. Uygulamalarda belli. Sonuçta belli. |
|
03-27-2008, 10:54 | #5 |
'Ilımlı İslam’
Siz beni anlamıyorsunuz diyorsunuz ama benim verdiğim örneklerin uluslararası sistemin gerçekleri olduğunuda kabullenmiyorsunuz.
AKPnin yanlışı, Türkiyenin gücünü değerlendirmede bağımsız bir stratejisi olmayışı. Kendi gücünü koordine edip artıracağına bunu ABD ve diğer devletlerin insafına bırakıyor. Bunun örneğinide verdim. Eğer sen kalkıp D-8 gibi dünyanın çehresini değiştirecek, zulümleri ortadan kaldıracak, dünyaya aradığı huzur ve barışı getirecek örgüte değilde, dünyayı sömürme projesi olan BOP'a başkanlık edersen olacağı budur. İsterseniz uluslararası sistemi açıklayan politik kuralları inceleyin. Hiçbirinin içinde kendi çıkarlarını değil, başka devletlerinin çıkarlarına göre hareket eden bir anlayış göremezsiniz. Ben devletlerin çıkarları üzerine ilişki kurabileceğini söylüyorum. Fakat siz, benim diğer devletleri Türkiye için düşman gördüğümü iddia ediyorsunuz. Düşman poziyonunu neye göre biçimlendirdiniz bilmiyorum ama benim ifadem geçmişten bugüne Türkiye üzerine hesap yapan devletlerin, Türkiye için tehdit algısı oluşturduğudur. Ülkelerinde Türkiyenin bölünmüş haritalarını resmi kurumlarına kadar sokmuş ülkeler mesela. Neredeyse bütün Avrupa ülkeleri ve ABD bunun içinde. İSrailin ise Türkiyenin güneydoğusunu Arzı Mevud içind eistediği, bu nedenlede teröre lojistik destek ve başka destekler verdiği ortada. Bu şartlarda yapılabilecek olan onlarla stratejik bağlantı kurmak değil, planlarını görüp ona göre tepki koymaktır. |
|
03-27-2008, 11:36 | #6 |
'Ilımlı İslam’
Dünyada siyaset yapmak, sözgeçirir olmak bugün sosyoekonomik durumla doğrudan alakalı. Kapitalist bir dünyada yaşayacaksın, ben kapital değilim diyeceksin sonra da Dünya ülkeleri arasında bir ekonomik güç olarak aranızdayım diyeceksin... Çok da reel değil bu. Çok büyük bir ekonomi Türkiye gerçeklerine bakıldığında, ihracattan, üretimden, yüksek pazar payından geçiyor. Bizi kalkındıracak sır bu bence.... Bu da dolaylı da olsa, direkt de olsa kapitalizm den geçer. ne kadar karşı da olsanız ülkenizde oluşturduğunu serbest piyasa bile kapital bir düzene gebe... Demek ki bu bir gerçek...
D-8 ile yapılan bütünlük gerçekten olumlu sonuçlar doğurabilecekti belki. Ama bu tür siyasetlerin sürdürülebilir olması gerekli... ülke siyaseti, dış politikası olmalı yani. D-8 ülkelerine baktığımızda tek başına da olsa, birlikte bile olsa Amerikaya kafa tutacak nitelikte bir süper güç oluşturamayacağı da bir gerçek... Bütünlük kurulması, ülkelerin gücü ile alakalı ki birliğin gücü de ortaya çıksın... Sizböyle bir karşıt gücün içeriisinde yer alacaksınız, Dünya realitesi olan Amerika ve Avrupaya ben güçleneceğim diye ihracat yapacaksınız... Bu da yaman bir çelişki... Dünya da reel değerleri görmezden gelmek sizi hiç bir zaman olduğunuzdan daha güçlü de yapmaz ayrıca.... İsrailden bahsedilmiş... Sorarım ki 50 yıllık bir geçmişi olan bir ülke, dünyayı tanımıyorum diyebiliyor. Bu gücü nerden alıyor acaba... Bu güç dünyanın arkasında olması, amerikanın kesintisiz desteği ile mümkün olabiliyor. Amerika ya sırt dönmek, kendi kapılarınız ardına kendinizi ve ülkenizi, masum halkınızı hapsetmektir. Amerikan politikası hiç değişmez...Bu ülkenizde yaşayanların hakkını, geleceğini ipotek altına almaktır. Bunu da kimse, aklı selim hiçkimse göze alamaz, almamalıdır. Ak Partinin dış politikası gayet tutarlı ve değişmez bir statüde devam etmekte bence. Realitelerin gözardı edilmediği de yükselişten belli... ülke bu tür kısır çekişmelerden kurtulabilse bana göre şahlanışa da geçecektir. Artık belli kalıpların dışına çıkan insanların başarılarının da hakkını vermek lazım diye düşünüyorum... Sevgilerimle... |
|
03-27-2008, 12:01 | #7 |
'Ilımlı İslam’
Hayır milli menfaatleri tespit ederken başka bir devlet başkanının görüşüne bakılamaz.
Atatürkün böyle bir tespiti olduğunuda sanmıyorum. En azından kendi döneminde anavatana kattığı Hatay ve üzerinde çalıştığı Musul ve Kerkük, Batı Trakya projeleri varken. Tüm bunlar zaten Misakı Milli sınırları. Türkiyenin günümüzdeki uluslararası politikasında potansiyeli, reelpolitiği ve diğer bütün stratejik değerleri ile ters orantılı bir ilişki var. Malesef bu büyük devlet, tek yönlü bir dış politika uyguluyor. Bunun sebebi de şimdiki AKP hükümeti ve ondan önce bu durumu sürdüren diğer hükümetlerdir. Halbuki hiçbir devlet, büyük olsun küçük olsun, tekli bir stratejik dış politika izlemez. Şu AKP yönetimine bakın. Önce AB uğruna vermedikleri taviz vermediler. Bütün AB dayatmalarını benimsediler. ABDden gelen bütün istekleri kabul ettiler. Hava sahası, deniz limanları, hava alanları vs üsler. Peki ne geçti elimize? |
|
03-27-2008, 12:32 | #8 |
'Ilımlı İslam’
Siz AB normlarını yakalamak için uğraşa durun, onlar Türkiye üzerindeki planlarında finale yaklaşmaktalar.
Geçen gün basın toplantısı yapan Bahçeşir üniversitesi rektörü prof. Deniz Üke Arıboğan'ın "Türkiye, uluslararası büyük bir operasyona maruz kalmaktadır ve adım adım Kürt devletine gidiş vardır" sözlerini hatırlatıyorum. Gidişat AKP'nin gafletidir. Bütün bunların sorumlusu olarak tarihe geçecektir. Allah bu memleketin ve bu milletin sonunu hayreylesin. Ülkemizi uçuruma sürüklemeye çalışanlara da fırsat vermesin. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|