|
09-03-2007, 16:35 | #1 |
İlk devlet teşlilatı
1)Merkezi Yönetim:
--Divan ve İlk Vezirler: Kuruluş döneminde,Osmanlı Beyliği ilk devlet teşkilâ- tını düzenlerken Türkiye Selçukluları ile İlhanlıları örnek almıştır. a)Divan: Padişahın bulunmadığı durumlarda vezirin başkanlığı altında devlet başkentinde veya hükümdarın bulunduğu yerde kurulan Bakanlar Kurulu’na ‘divan’ denirdi.Devlet işlerinin kesin görüşüldüğü yer burasıydı.Divan,her sabah namazdan sonra pâdişahın başkanlığında toplanarak devlete ve halka ait askerî, malî ,idarî,hukukî ve örfî işleri karara bağlardı.Divanda padişah , vezir-i âzam ve diğer vezirlerden başka üye olarak kazasker,defterdar ve nişancı bulunurdu: q Vezir-i âzam – askerî ve örfî işler q Kazasker – şer’î ve hukukî işler q Defterdar – malî işler q Nişancı – tuğra çekme,tapu ve kadastro işleri,tevcih(tımar, has ve zeametin verilmesi) b)Vezir: Kaynakların gösterdiği üzere ilk Osmanlı veziri,Hacı Kemaleddin oğlu Alâeddin Paşadır.Alâeddin Paşadan sonra vezir olanlar uzun bir süre bil- ginler sınıfından gelmişlerdir. Vezirler askerî işlere karışmazlardı.Divanda giyecekleri giysi,başla- rına koyacakları sarığın biçimi askeri sınıftan ayrım yapılabilecek şekilde tespit edilmiştir. Kuruluş döneminde bir vezir vardı.Ancak dönemin sonlarına doğru bu sayı ikiye hatta üçe çıktı.Böylece ilk vezir ,vezir-i âzam ismini aldı.Vezirle- rin padişah tarafından verilmiş üç tuğları vardı.Vezir-i âzam,padişahın vekili ol- duğu için,simge olarak hükümdarın adı yazılı yuvarlak altın mührü taşırdı.Ata- ma ve bütün devlet işlerindeki muameleler onun kararı ve padişahın izniyle yü- rütülürdü. Bir vezir suç işlerse unvânı elinden alınır ve kapıcılık rütbesiyle bir yerde oturmaya mecbur edilirdi.Suçu idamı gerektiriyorsa,idamı sırasında saygı görürdü. 2)Taşra Yönetimi: Osmanlıların yönetimi altındaki yerler köy,ilçe(kaza),sancak ve bey- lerbeylik şeklinde idarî ve askerî bir bölünmeye tabî tutulmuştu: Ø Köyler: Halkına reâya adı verilirdi.Dirlik,vakıf ve mülk reâyası olarak üç bölüme ayrılmıştı.Köylünün askerî olmayan şer’î ve hukukî davalarına yöresel kadılar (yargıçlar) bakardı. Ø İlçeler: Köylerin birleşmesiyle oluşurlardı.Buralarda kadılar,alaybeyleri ve subaşılar(jandarma)vardı.İlçelere kadıların yönetimi dolayısıyla kaza da denirdi. Ø Sancaklar: Birçok kazadan oluşan sancakların adları ‘muayyen’di.Bu dönemde Anadolu beylerinden alınan yerler ayrı ayrı sancak olarak kabul görmüştür. >>>Sancakbeyleri: Bölgelerindeki serbest tımar yerlerinden başka yönetimleri altındaki sancakların,yönetim,askerî ve asayiş işlerinden sorumlu- lardı.Bir tuğlu olan sancak beylerinin maaş olarak hasları vardı.Bazı sancaklar- da ‘çelebi sultan’ denilen padişah çocukları bulunurdu.Bunların yetkileri daha genişti. Ø Beylerbeylik: >>>Beylerbeyler: Beylerbeyi ,Osmanlıların Rumeli’de genişleme- sine kadar bir taneydi ve tüm ordu işlerinden sorumlu olup,hükümdardan sonra orduda o yetkiliydi.Orhan’ın oğlu Süleyman Paşa beylerbeyiydi.Onun ölümün- den sonra bu görev Lala Şahin Paşaya verildi.Fakat I.Murat döneminde Cende- reli Halil Hayreddin Paşa ordu komutanlığını üstüne aldı.Rumeli’de toprakla- rın genişlemesiyle beylerbeylik ikiye ayrıldı: · Anadolu Beylerbeyliği (merkez Kütahya) · Rumeli Beylerbeyliği (merkez Manastır) Beylerbeylerin iki tuğları ve has adı verilen maaşları vardı.Sefere çıka- cakları zaman eyalet adı verilen beylerbeylik bölgesinde bütün sancakbeyleri tı- marlı sipahilerle birlikte emrolunan yerde orduya katılırlardı. Yazışmalarını doğrudan doğruya merkezle yaparlardı;seferlerde ise e- yaletlerin kumandanıydılar.Beylerbeyi,sadece merkez sancağının yönetiminden sorumluydu. NOT: Osmanlılar bu dönemde,devletin başkentini çok sık değiştirmişlerdir: Bilecik-->Yenişehir(Osman Bey’de) -->İznik-->Bursa(Orhan Bey’de) -->Edirne(I.Murat’ta) 3)Toprak Yönetimi: -Arazinin Dağıtılması- Osmanlılar ele geçirdikleri ülkelerde,arazinin tescili amacıyla düzenli olarak kaydını tutarlardı.Buna tahrir denirdi.Tahrir divandaki nişancının sorum- luluğundaydı.Fakat defteri tutan başka biri vardı. (muharrir) Muharrir önce a- damlarıyla bölgeye giderdi.Arazi ilk defa padişahlara mahsus haslar,vezirlere ve sancakbeylerine mahsus haslar,zeamet ve tımarlar,vakıflar ve mülkler olmak üzere çeşitli türlere ayrılırdı.Sonra muharrir,şehir,kasaba ve köyleri birer birer dolaşarak buralarda oturan vergi mükelleflerinin künyelerini,içlerinde vergi ödemeyecekler varsa,hangi vergilerden ne gerekçeyle muaf olduklarını yazardı. Bu arada topraklı ve topraksızları,evlileri,bekârları,ihtiyarları,sakat ları,zanaat sahiplerini ve ilmiye sınıfından olanları ayrı ayrı tespit ederdi.Sonra her köyün merası,kışlağı,yaylası,korusu,ormanı,çayırı, cins cins gösterilmek şartıyla buğ- day,arpa,nohut,mısır,ceviz,üzüm,bal,sebze,meyve,pi rinç vb. ürünleri yıllık mik- tarlarıyla verilmesi gereken vergi miktarları tespit edilirdi.Muharrir bu bilgileri toplayıp nişancının kontrolünden geçen tahrire kaydederdi. a)Arazii emîriyye: Bu topraklar devlete aitti;öşür ve resimlerine göre büyük,orta ve küçük parçalara bölünmüşlerdi.Bu araziyi işleten halka reâyâ denilirdi.Ayrıca fethe- dilen yerlerdeki topraklar da bağ ve bahçeler dışında arazii emîriyyeye kaydedi- liyordu. Arazi üçe ayrılırdı: · Has: Yıllık geliri 100000 akçeden fazla olan topraktır.Birinci sınıf devlet memurlarına verilirdi.Has sahipleri gelirlerinin ilk 5000 akçası ile kendi- leri geçinirler,geri kalan bölümü için atlı asker(tımarlı sipahi)beslerlerdi. · Zeamet: Yıllık geliri 20000 ile 100000 akçe arasında olan topraktır.İkin-ci sınıf devlet memurlarına verilirdi.Bu memurlar da gelirlerinin fazlasıyla atlı asker beslerlerdi. · Tımar: Yıllık geliri 3000-20000 akçe arasındaki topraktır. Bu araziyi işletenler öşür ve resmî olarak verecekleri ürünü veya para- yı direkt hazineye değil;tımar,zeamet veya has sahiplerinden hangisine aitse ona verirlerdi. Tımar,zeamet ve has sahiplerinin kendilerine verilen topraklardan aldıkları öşür ve resme dirlik denirdi. Bu dirliğe sahip olan has,zeamet ve tımar sahiplerine de sahibi arz denirdi. Sahibi arz ,öşrü kendisine verilen toprakları,reâyanın görevini yapma- dığında,hükümdar adına onun elinden alıp başkasına verebilme yetkisine sahipti. b)Vakıf arazi: Öşür ve resmi;dinî,bilimsel ve sosyal kurumlara tahsis edilmişti.Vakıf reâyâsı,arazisi hangi vakfınsa,öşür ve resmini o vakfın mütevellisine verirdi,o da gerekli yerlere sarf ederdi. Vakıf arazisi satılmaz veya başkasına armağan edilemezdi.Vakıflar kadılarca denetleniyordu. c)Arazii memlûke(mülk arazi) Hizmet karşılığı verilmekteydi.Satılması ,armağan edilmesi,parçalan-ması mümkündü.Toprağı işleyen reâyâ sınıf,öşür ve resmi kime ve nereye veriyorlarsa,onun veya oranın reâyâsı sayılırlardı.Arazi işlemleri tahrir defterle- rinde gösterilir,böylece arazinin kimden kime geçtiği belli olurdu. Reâya,sahibi arza karşı kendini savunabileceği gibi,sahibi arz da hak- kını arayabilirdi.Böylece sahibi arz,reâyâ üzerinde haksız muamele yapamıyor-du;yapsa da dirliğine el konuyordu. 4)Askerî teşkilât: Osmanlıların ilk askerî teşkilâtında,Selçukluların ve İlhanlıların etkisi görülmektedir.Osmanlı kuvvetleri üç bölüme ayrılmaktaydı: Ø Kapıkulu Askerleri a)İlk Acemi Ocağı b)Yeniçeri Ocağı c)Cebeci Ocağı d)Topçu Ocağı e)Atlı Bölükler Ø Eyâlet Askerleri a)Tımarlı Sipahiler b)Müsellemler c)Azablar d)Akıncılar Ø Deniz Kuvvetleri a)Azaplar b)Tımarlı sipahiler(savaş zamanlarında) -Kapıkulu askerleri- a)Acemi Ocağı: İlk acemi ocağı,Gelibolu’da Çandarlı Kara Halil ile Molla Rüstem ‘in ön ayak olmasıyla I.Murat zamanında kuruldu.Tutsakların beşte biri,acemi oca- ğına yetiştirilmek amacıyla Gelibolu-Çardak-Lapseki arasında çalışan nakil a – raçlarında hizmet görürken kaçtıklarından Osmanlılar yöntem değiştirdiler.Yeni yönteme göre,savaşlarda tutsak alınan küçük yaştaki Hıristiyanlar,önce Anadolu daki Türk köylülerine verilerek az bir ücretle çalıştırılır,böylece Türk-İslam töre ve adetlerini öğrenip o hayata alıştıktan sonra bir akça gündelikle acemi ocağına kayıt olurlar,burada bir süre hizmet ettikten sonra günde iki akça ile Yeniçeri o- cağına verilirlerdi. Gelibolu acemi ocağı,sekiz bölüktü; tutsaklardan alınan bu çocuklara, devletin bu tutsaklardan beşte birini vergi olarak alması nedeniyle,pençik oğlanı adı verilmiştir. Ankara Savaşı’ndan sonra fetihlerin durmasıyla tutsak alınamadığın- dan, özel bir yasa ile Rumeli’deki Hıristiyanlardan devşirme adıyla Hıristiyan çocukları alındı.Onlar da aynı eğitimden geçip Yeniçeri ocağına gelince yakışık- lı olanları saray hizmetine verilirlerdi.Acemi ocağındakiler zaman zaman topçu, cebeci ve tersane hizmetlerine de verilirlerdi. b)Yeniçeri Ocağı: Yeniçeri ocağı ilk defa 1363 yılında ı.Murat zamanında kurulmuştur. Hıristiyan tutsaklarla devşirmeler acemi ocağında yetiştirildikten sonra iki akça gündelikle buraya alınırlar,yetenek ve kıdemlerine göre gündelikleri artardı.Bu ocağın bireyleri,savaşlarda hükümdarın yer aldığı merkez hattında bulunurlardı; hükümdar,bunların arkasında ve ortasında at üzerinde dururdu. Bu ocak,kuruluş döneminde yaya bölükleri veya cemaat adı veri- len bir sınıftan ibaretti.Cemaatte,or- ta adı verilen her bölükte çorbacı a- dında bir bölük kumandanı bulunu- yordu.Yeniçeri ocağının en büyük kumandanı yeniçeri ağasıydı. Yeniçeriler üç ayda bir ma- aş alırlardı;ve bu sadece salı günleri hicri yılın aylarına göre verilirdi.Mu- harrem,Safer,Rebiyülevvel denilen üç aya,bu ayların baş harfleri alınarak masar ; Rebiyülahır,Cemaziyülevvel, Cemaziyülahır aylarına recec ; Recep,Şaban,Ramazan aylarına resen ; Şevval, Zilkade,Zilhicce aylarına da lezez adları verilmiştir. Yeniçeri ocağının bayrağı ve bandosu vardı.Ocakta ilk devirlerde ok eğitimi için bir talimhane vardı.Yeniçeriler XIV.yüzyılın son yarısıyla XV. yüz- yılın ilk yarısında ok,yay,kılıç,kalkan,kargı ve bıçak kullandılar.Savaşta siper kazmak için kendilerine kazma ve kürek de verilirdi. Padişahların hükümdarlık tahtına çıkmaları sırasında cülûs bahşişi a- lırlardı. Yeniçeri ağasının başkanlığında ,belirli günlerde,ocak ağalarının katı- lımıyla ağa divanı kurulur ve ocağa ait işler görüşülürdü. c)Cebeci Ocağı: Cebe zırh anlamına gelirdi.Ocak, yeniçerilerin ok,yay,kalkan,kılıç,tü-fek,balta,kazma,kürek vb. ihtiyaçlarını deve ve katırlarla onlara dağıtır, savaştan sonra toplar,onarılması gerekenleri onartıp silah ambarına koyardı.Cebeci ocağı- nın en büyük subayı cebeci başıydı.Ondan sonra ocak kethüdası gelirdi;ortaların bölük başı denilen subayları vardı.Ocağa alınanlar acemi ocağından sağlanırdı. d)Topçu Ocağı: Topçu ocağı top dökmek,mermisini yapmak ve top kullanmak için oluşturulmuştur.İlk defa 1389 yılında I.Kosova savaşında,daha sonra II.Murat döneminde Mora ve Arnavutluk seferlerinde kullanılmıştır.Ocağın en büyük subayı topçu başıydı.Bu ocağın bireyleri de acemi ocağından seçilirdi. e)Kapıkulu Süvarileri(Atlı Bölükler) Not: Bu bölüğün temeli I.Murat döneminde atılsa da gelişmesi yükselme dönemine rastlamaktadır. Kapıkulu süvarileri sarayın Enderun bölümüyle dış saraylardaki iç oğ- lanları ve Yeniçeri ocağından terfi ile geçen kimselerden oluşurdu.İlk defa I.Murat zamanında Timurtaş Paşanın tavsiyesiyle,sipah ve silahtar adlarıyla iki Bölük halinde oluşturulmuştur.Fakat daha sonra bu iki bölük sağ ve sol ulûfeci, Sağ ve sol garipler adı verilen dört bölük eklenerek altı bölüğe çıkarılmıştır.Ulû- fecilere alınanlar iç oğlanlardan ,gariplere alınanlar savaşta yarar sağlayan Müs- lüman halktandı.Altı bölükten en yüksek yevmiyeli olanı sipah bölüğü idi. Kapıkulu süvarileri hükümdarlarla birlikte sefer çıkarlarken padişahın sağ ve solunda yürürlerdi.Sipah sağda,silâhtarlar solda giderler,sipahın sağında sağ ulûfeciler,solunda sol ulûfeciler yürürler,bunların sağ ve solunda da,sağ ve sol garipler giderlerdi.Sipah ve silahtarların görevi savaş alanında padişahın ça-dırını korumaktı.Ulûfeciler savaş sırasında ve konak yerlerinde saltanat sancak- larını ;garipler de hazineyi korumakla yükümlüydüler. Altı bölüğün de silahları ok,yay,kalkan,harbe,balta,pala,gaddare(geniş yüzlü kısa kılıç)ve bozdoğandı.(yuvarlak başlı ağaç topuz) -Eyalet Kuvvetleri- a)Tımarlı Sipahiler Bu teşkilâtı,ıktâ denilen tımar sistemi meydana getirmişti. Osmanlı Devleti,gerçekleştirdiği fetihlerde bu tımar yöntemini uy- gulamış,böylece dirlik sahipleri Devletin korunması görevini üstlenmişlerdir. Tımarlı(topraklı)süvari- lerin yıllık gelirleri hizmet ve kıdemlerine göre 1000-19999 akça arasındaydı. Dirlik sahipleri kendilerine bırakılan köylerin bu öşür ve resimlerini tahsil eder- ler,buna karşılık askerî görevlerini yaparlardı.Tüm sipahilerin sefere gitmesi ka- nundu;mazeretsiz gitmeyenin dirliği elinden alınırdı. Tımarlı sipahi ölürse,tımarının bir kısmı erkek çocuğuna yoksa bölge- nin alaybeyine kalırdı.Tımarlı sipahiler her sancaktan bir takım bölüklere ayrıl- mışlardı.Her bölüğün subaşı denilen çeribaşları ile bayraktar ve çavuşları vardı. Her on bölüğün bir alaybeyi vardı. Tımarın;kılıç tımar,eşkinci tımar,benevbet tımar,mustahfız tımar ve mülk tımar adlarında türleri vardı.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|