'İNSAN OLMAK...'


7 Ocak 2010
Akşam

29 yıldır Cumhurbaşkanı olan Mübarek şimdi iktidarı oğlu Cemal'a devretmek istiyor. Bunun için mutlak olarak ABD'nin desteği gerekiyor. ABD'de Yahudi lobilerinin güçlü olduğunu bilen Mübarek aynı zamanda İsrail'in de onayını almak zorunda olduğunu biliyor.



Hüsnü Mahalli'nin yazısı...

Geçen hafta yazdığım gibi Mübarek olmayan adaşım Hüsnü Mübarek yine yapacağını yaptı. Dünyanın dört bir yanından yola çıkan ve 3 yıldır İsrail kuşatması altında yaşamak zorunda bırakılan Gazze halkına insani yardım taşıyan yüzlerce insanı perişan etti.

Aralarında Türk milletvekilleri ve birçok ülkenin sivil toplum önderlerinin de bulunduğu konvoya Gazze'ye giriş izni vermeyen Mübarek, aynı zamanda 42 ülkeden gelerek Kahire üzerinden Gazze sınırına doğru yürümek isteyen bini aşkın insana da izin vermiyor. Üstelik bu grubunun içinde Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman din adamlarının yanı sıra Hitler soykırımından kurtulan 85 yaşında bir Yahudi kadın da bulunuyor.
Birinci ve ikinci gruptaki insanların tek amacı var: Kuşatma ve sürekli İsrail saldırısı altında yaşamak zorunda bırakılan Gazze halkına yardım etmek, dünya kamuoyunun buradaki drama dikkatini çekmek.
Ama Mübarek buna izin vermedi çünkü veremezdi.

Peki neden?

29 yıldır Cumhurbaşkanı olan Mübarek şimdi iktidarı oğlu Cemal'a devretmek istiyor. Bunun için mutlak olarak ABD'nin desteği gerekiyor. ABD'de Yahudi lobilerinin güçlü olduğunu bilen Mübarek aynı zamanda İsrail'in de onayını almak zorunda olduğunu biliyor.
İşte bu nedenle Mübarek insani bir konuda bile ABD ve İsrail'in onayını almayı kendisi için bir görev olarak algılamakta, buna göre davranmaktadır. 29 Aralık'ta İsrail Başbakanı Netanyahu'yu misafir eden Mübarek nasıl davranması gerektiği yönünde talimatı alarak, insani yardım taşıyan insanlara insani olmayan bir şekilde davranmayı görev bilmiştir.

Mübarek bunu yaparken İsrail uçakları Gazze'yi bombalıyor, bir kişiyi öldürüp 4 kişiyi yaralıyordu.
Üstelik Gazze'den İsrail tarafına herhangi bir füze saldırısı yoktu.
Mübarek bununla da yetinmeyerek Mısır sınırına yakın bölgelerde ve Gazze tarafında gösteri yapan Filistinlilere ateş açtırarak, ABD ve İsrail'deki patronlarına ne kadar itaatkar olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır.

Gazze'yi çelik bir duvarla kuşatmaya başlayan Mübarek olmayan Mübarek'ten aslında başka bir davranış şekli beklenemezdi. İşin daha da acı tarafı İslam aleminin neredeyse en önemli dinsel kurumu El-Azher ihanete ortak olarak Mübarek'in 'Çelik duvar' kararının dine aykırı olmadığını açıklayarak gaflet, dalalet ve hıyanete ortak olmasıdır.
Üstelik Mısır'ın Gazze ile olan sınırında inşa etmeye başladığı 'Çelik duvar' aslında en az iki yıl önce ABD Dışişleri Bakanı Rice ile İsrailli meslektaşı Livni arasında kararlaştırılmış, Mübarek'e bildirilmişti. Ancak Mübarek hem oğlu için ABD ile Batı desteğini garanti etmek hem de Türkiye'nin son 6-7 yıllık ve özellikle son Gazze saldırısı, Davos'taki tutum ve davranışı karşısında yok olan bölgesel rolünü geri alabilmek için o zaman 'talimat'a uymamış ve 'Siz benim dediklerimi yapın ben de sizinkileri' diyerek biraz daha fazla maddi ve manevi kazanç elde etmeyi amaçlamıştı.
Aynı Mübarek aynı pazarlığı bu kez Obama-Netanyahu ve bazı Avrupalı liderler (Fransa ve İngiltere) liderleri ile yapıyor, onların istemlerini yerine getirerek kendi iktidarını, oğlunun geleceğini, ülkesinin bölgesel rol ve konumunu güçlendirmek istiyor.

İşte Mübarek'in insani yardım konvoylarına karşı davranışları ile Gazze sınırında 'Çelik duvar' inşa etme kararlılığını bu çerçevede görmek gerekiyor.

Gerisi teferruattır...

Çünkü sorunun temelinde ihaneti görmek gerekiyor.
İhanetin ise kriteri, ölçütü, gramajı yoktur ve olmaz.
Ama ihanetin her zaman bir bedeli vardır ve olacaktır.
Değişim sloganlı Obama'nın, üniversitesinden İslam alemine hitap ettiği Mübarek de er ya da geç bu bedeli halkına ödeyecektir.