08-12-2011, 00:41 | #1 |
İnsan oruçla şunu hisseder
Bismillahirrahmanirrahim
DÖRDÜNCÜ NÜKTE Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder. Hattâ, mevhum bir rububiyet ve keyfemâyeşâ hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmişse, bütün bütün gasıbâne, hırsızcasına, nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar. İşte, Ramazan-ı Şerifte, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir. Emrolunmazsa, en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye, mevhum rububiyeti kırılır, ubûdiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer. BEŞİNCİ NÜKTE Ramazan-ı Şerifin orucu, nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşâne muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çok hikmetlerinden birisi şudur ki: Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez. Hem ne kadar zayıf ve zevâle maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Adeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemûtâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedit bir hırs ve tamahla ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır. Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır. Hem kendini kemâl-i şefkatle terbiye eden Hâlıkını unutur. Hem netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez; ahlâk-ı seyyie içinde yuvarlanır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, en gafillere ve mütemerridlere, zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor; midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin firavunluğunu bırakıp, kemâl-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü mânevî eliyle rahmet kapısını çalmaya hazırlanır eğer gaflet kalbini bozmamışsa! (Mektubat sh.569) Bediüzzaman Said Nursi Lügatler : Abd : Kul Acz : Acizlik, Güçsüzlük Âdi : Normal, Sıradan Ahlâk-I Seyyie : Kötü Ahlâk Alâka : Bağlantı, İlgi Cihet : Taraf, Yön Dergâh-I İlâhiye : Allah’ın Yüce Katı Derk Etmek : Anlamak Ebedî : Sonu Olmayan, Sonsuz Fakr : Fakirlik, Muhtaçlık Firavunluk : Kendini İlâh Seviyesine Çıkaracak Derecede Büyük Görme Gafil : Duyarsız, Sorumsuz, Âhiretten Ve Allah’ın Emir Ve Yasaklarından Habersiz Davranan Gaflet : Dalgınlık, Dikkatsizlik Gasıbâne : Hakkı Olmadığı Şeyi Alarak, Gasbederek Gayet : Son Derece Hadsiz : Sınırsız Hakikî : Asıl, Gerçek Hâlık : Yaratıcı, Herşeyi Yaratan Allah Hayat-I Uhreviye : Ahiret Hayatı Hırs : Aşırı İstek, Şiddetli Arzu Hikmet : Fayda, Gaye İhsas : Hissettirme İlticâ : Sığınma Kemâl-İ Acz : Tam Anlamıyla Âcizlik Kemâl-İ Şefkat : Tam Ve Mükemmel Şefkat Lâyemûtâne : Ölmeyecekmişçesine, Ölümsüz Olarak Mahiyet : Asıl Nitelik, Özellik Mâlik : Sahip Maruz : Tesir Altında Kalan Memlûk : Kul, Köle Mevhum : Gerçekte Olmadığı Halde Var Sayılan Muamele : Davranış, İş Muhabbet : Sevgi Musibet : Belâ, Büyük Sıkıntı Mütemerrid : İnatçı, Dik Kafalı Nefs : Kişinin Kendisi Nefs-İ İnsaniye : İnsanı Daima Kötülüğe, Yasak Zevk Ve İsteklere Teşvik Eden Duygu Netice-İ Hayat : Hayatın Neticesi, Gayesi Nihayetsiz : Sonsuz Nimet-İ İlâhiye : Allah’ın Nimeti Nükte : İnce Ve Anlamlı Söz Polat : Çelik Ramazan-I Şerif : Şerefli Ramazan Ayı Rububiyet : Rablık; Allah’ın Herbir Varlığa Yaratılış Gayelerine Ulaşmaları İçin Muhtaç Olduğu Şeyleri Vermesi, Onları Terbiye Edip İdaresi Ve Egemenliği Altında Bulundurması Serkeşâne : Baş Kaldırır Bir Şekilde Şedit : Şiddetli Şefkat : Acıma, Merhamet Şükr-Ü Mânevî : Mânevî Şükür Tahayyül : Hayal Etme Tamah : Hırs Ve Açgözlülük Tehzib-İ Ahlâk : Ahlâkı Güzelleştirme, Kötü Huyları Giderme Terbiye : Belli Bir Amaca Erişecek Şekilde Geliştirme, Olgunlaştırma Ubûdiyet : Allah’a Kulluk, İbadet Vücûd : Varlık, Beden Zaaf : Zayıflık, Kuvvetsizlik Zevâl : Geçicilik, Yokluk
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
08-12-2011, 00:42 | #2 |
oruçlunun her anına sevap vardır deniyor hadiste
orucun mükafatı çok büyük. Allah o feyizden sebeplenmeyi bize nasib eder inşAllah.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|