He ya kesin öyledir
Lozana imza attığımızdan beri artık bir tehlike değiliz batı için...
Bak bakalım 90 yıllık tarihimize batınin bizden isteyipte yaptıramadiği birşey varmı
Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar laik bir devlet olsa da ülkemiz bir İslam ülkesidir. Bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle ve soğuk savaşta komünizme karşı demokratik batı ülkelerinin yanında yer alarak NATO'ya girdiğimiz için batı ülkeleri müttefiklerimiz olmuşlardır. Türkiye'yi küçümseme. Türkiye, batı ülkelerinin her istediğini yapan zavallı bir ülke değildir ve Cumhuriyet Tarihi'nde de böyle olmamış ve Türkiye'nin kendi politikaları olmuştur.
Küffara karşı en büyük İslam güçlerinden birinin ve belki de en büyüğünün Türkiye olması demek, gidip bütün kâfirlere karşı saldırı düzenleyip kâfirleri öldüreceğiz anlamında değerlendirilmemelidir. Türkiye'nin; siyasi, askerî, fikrî vd. güçleri toplam olarak değerlendirildiğinde, mesela küffarın inancı ve zihniyeti olan küfrü yok etmede Türkiye'nin diğer İslam ülkeleri arasında önemli bir yere sahip olduğunu görürüz. Son yüzyıllarda Türkiye'li bazı insanlar tarafından yazılmış olan ve İslami hakikatleri anlatıp kanıtayan pek çok kitaplar, küfrün çürütülüp yok edilip böylelikle küffarın inancının yok olması yönünde küffara vurulmuş ağır darbelerdir.
Mesela bir örnek vererek konuyu açıklayayım. Vereceğim örnekte Türkiye'li yazarların etkisi olmuşmudur bilmiyorum; ama küffara karşı mücadelenin siyasi ve askerî alanın dışındaki boyutunun bir misalidir. İngiltere'nin eski başbakanlarından Tony Blair'in baldızı Müslüman oldu. Bu bile İslam'ın küfre, küffara karşı başarılarından, zaferlerinden bir örnek olarak gösterilebilir. Küffara karşı askerî ve siyasi gücün yanında fikrî gücün çok daha önemli olduğunu unutmamak gerekir. Türkiye, son yüzyıllarda İslami hakikatleri anlatan pek çok eserin yazılmasıyla, küfre ve küffara karşı verilen mücadelede özellikle fikrî açıdan önemli bir yere sahiptir.