06-23-2009, 12:33 | #31 |
Musavi, MUSEVİ'lere hizmet ettiğinin ne zaman farkına varacak acaba?
|
|
06-23-2009, 12:41 | #32 |
Hiç bir açıklaması yok başka;
"Lawrence İran'da..." |
|
06-23-2009, 13:06 | #33 |
İran eski cumhurbaşkanı göstericilerin yanında
Eski cumhurbaşkanı Hatemi, göstericileri suçlayan yönetime sert çıktı, Humeyni'nin metodunun devreye girmesini istedi Ahmedinejad'dan önceki cumhurbaşkanı ve Musevi'nin destekçisi Muhammed Hatemi, seçimden ve sonuçlarının tartışlamasından bu yana ilk kez konuştu. Hatemi, İran yönetimini, göstericilerin, gösteri hakkına saygı duymaya cağırdı. Bahreyn Gazetesi Vasat'a yazan Hatemi, göstecileri Batı ajanlığıyla suçlayan yönetime de sert çıktı: "Sivil protestoların yabancı nüfuzla irtibatlı olmakla suçlanması, bağımsız şekilde hareket eden halkımıza yönelik aşağılayıcı bir provokasyon olarak görülmektedir. Bu suçlamalar insanlar ile hükümet arasında uzaklaştırıcı bir mesafe meydana getiren yanlış politikalara örnektir." Ortadada ciddi bir sorun başladığını ve nereye kadar da gideceğini sadece Allah'ın bileceğini ifade eden Hatemi'ye göre, bu sorunun Humeyni'nin yöntemi ve metotlarıyla çözülmesi gerekiyor: "İmam Humeyni benzer sorunlarla karşılaştı ve çözdü. Bizim açımızdan onun metodu örnek olmalı. Çözüm halkın güveneceği nezih, uzman, cesur ve iş bitirici bir kurumun atanmasıdır ve bu kurumun protestocular ve herkes nezdinde güven kaynağı olması gerekir." Dünya Bülteni/ Haber Merkezi |
|
06-23-2009, 13:22 | #34 |
Üzülüyorum şahsen..
|
|
06-23-2009, 16:02 | #35 |
İran, W. Times muhabirini gözaltına aldı
İran yönetiminden yapılan açıklamada, Washington Times gazetesi muhabirinin gözaltına alındığı belirtildi. İran'daki seçimi izleyen Amerikan Washington Times gazetesinin bir muhabirinin Tahran'da gözaltına alındığı duyuruldu. Reuters ajansına göre, gazetecinin bir arkadaşı, Yunan vatandaşı olan Washington Times muhabirinin üç gün önce gözaltına alındığını ve büyükelçiliğinin gözaltıyla ilgili bilgilendirildiğini haber verdi. Kaynak: AA |
|
06-23-2009, 16:11 | #36 |
Batı Basını: Rafsancani İran'ın Brütüs'ü
Batı basını bugün de İran'da yaşanan gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla ele almaya devam ediyor. Alman gazetesi, "Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani İran’ın Brütüs’ü olabilir" dedi. Batı gazeteleri bugün de İran'da yaşanan gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla ele almaya devam ediyor. Yorum sütunlarında ABD Başkanı Barack Obama’nın İran kriziyle ilgili tutumu değerlendiriliyor. Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi İran’daki rejimin nasıl değişebileceği, sorusuna yanıt arıyor: “Tahran’daki spontane taşkınlık ve devletin kanlı tepkisinin ardından gelişmeler iktidar mekanizmasının kulislerine kaymaya başladı. İslam Cumhuriyeti’nin muktedir zümresinde derin çatlaklar meydana geldi. Sistem bünyesinde yeni koalisyonlar belirmeye başladı. Egemen çevrelerde rejimi kurtarmak için dini lider Ayetullah Ali Hamaney'i kurban etmeye hazır isimler var. Eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşemi Rafsancani İran’ın Brütüs’ü olabilir. Rafsancani, İslam Cumhuriyeti rejimini tamamen çökertmeden devrim liderini değiştirmenin yollarını aramaya aday isimlerin başında geliyor. Çünkü devlet yol ayrımında. Ya sertlik yanlıları dikta yönetimi kuracak, ya da rejim çökecek. Her ikisi de Ayetullah devletinin birçok güçlü isminin sonu olur. Bu isimler arasında Rafsancani de bulunuyor.” Stuttgarter Zeitung gazetesi de İran’daki iktidar mücadelesine ayırdığı yorumda şu satırlara yer veriyor: “Ruhani tabakanın alaşağı edilip yeniden devlet otoritesine bağlanması siyasi ilahiyat açısından 1979 öncesinin Şii düşünce geleneğine dönüş ve İslam Cumhuriyeti’nde bir dönemin kapanması anlamına gelir. Devrim lideri gibi Anayasayı Koruyucular Konseyi de giderek köşeye sıkışıyor. Ruhani yönetim önce oy ayrımının kısmen tekrarlanmasına razı oldu. Sonra denetlenecek sandıkların kurayla belirlenmesini kararlaştırdı. Bazı düzensizlikler tespit ettiğini daha gün bitmeden yalanladı. Resmi sonuçların açıklanacağı pazar gününü beklemek gerekecek.” Braunschweiger Zeitung gazetesi İran’daki dinci fanatizmin demokrasiye göz açtırmayacağını yazıyor: “İran güvenlik kuvvetlerinin protestoya en sert karşılığı vereceği önceden ilan edilmişti. Devrim muhafızları, öğrendikleri, etle tırnak gibi oldukları dili konuşuyorlar. Göstericilerden sabotaj ve kışkırtıcı eylemlerden uzak durmalarını istiyorlar. Demokratik direniş onların gözünde ihanetten başka bir şey değil. Toplanma ve eylemleri ‘devrimin gücüyle’ dağıtıyorlar. Fanatizm ve hoşgörüsüzlük dilinin doğuracağı sahneler karşısında hepimizin dili tutulacak.” Rheinische Post gazetesi ABD Başkanı Barack Obama’nın İran kriziyle ilgili tutumunu şöyle değerlendiriyor: “ABD Başkanı bundan dört hafta önce İran yönetimine ikili ilişkilerde sil baştan yapmayı önermişti. Tahran’ın cılız tepkisi bile, İran’ı dostluk eli uzatarak yeniden uluslararası topluluğa kazandırma girişiminin başarısı olarak değerlendirildi. İyimserliğe kapılmada acele edildi. Cumhurbaşkanlığı seçimine en azından kısmen hile karıştırıldığını Anayasayı Koruyucular Konseyi da teslim ediyor. Tahran sokaklarında göstericiler can veriyor. Ülke şiddet girdabına sürüklenmek üzere. Gözler şimdi Barack Obama’da. Ama Beyaz Saray çekingen davranıyor. ABD vazife icabı, özgürlük ve hakların kısıtlanmasını eleştiriyor, devletin kuvvete başvurmasına ve kurbanlara üzüldüğünü duyuruyor. Bush yönetiminden farklı olarak İslam dünyasına ılımlı dil kullanmak akılcılık olabilir. Ama İran bu tutumu bir zaaf ve Batı’nın kriz stratejisinden yoksun olması şeklinde algılayabilir. Obama kısa görev süresinde bir çok önemli konuşma yaptı. Şimdi büyük sözler söyleme zamanı gelmiştir.” İran: Nida'nın yüzü İran'la ilgili gelişmeler İngiliz gazetelerin bugün de en geniş yer ayırdıkları dış kaynaklı konu olmuş. Tahran'daki sokak gösterileri sırasında açılan ateşle ölen kız öğrenci Nida'nın fotoğrafları bütün gazetelerde. The Independent gazetesi "İran ayaklanmasının trajik yüzü" başlığını atmış resmin yanına. Guardian ise "Tesadüfi şehit: Nida nasıl İran'daki mücadelenin simgesi haline geldi" diyor. İran'daki son gelişmeleri ise, Independent'ın kıdemli ortadoğu muhibiri Robert Fisk şu satırlarla değerlendiriyor ve bir soruyla noktalıyor: "İslami devrimleri araba farları yakıp söndürerek deviremezsiniz. Hele mum yakarak asla. Barışçıl gösteriler Gandi'yi bir yere götürmüş olabilir ama İran'ın dini lideri sokaklardaki bir kaç bin göstericiden, ya da çatılarından "allahü ekber" diye bağıran muhaliflerden korkmaz. "Aslında İran'da patlak veren bir intifadadır. Umarsızca da olsa. Milyonlarca İranlı artık hukukun üstünlüğüne inanmıyor, çünkü bu hileli seçimlerin ortada hukuk bırakmadığını düşünüyor. Fakat, Musavi, kazanmak istiyorsa, itirazlarını yarım ağızla değil, çok daha tutarlı bir şekilde dile getirebilmeli. Ama acaba ülkenin dini lideri Hamaneyi sadece gelişmelere tepki vermiyor da daha ince planlar mı yapıyor?" Amerikan basını İran'daki tartışmalı seçimlerin ardından yaşanan gerginliğe geniş yer ayırmaya devam ediyor. OBAMA'NIN İRAN ÇIKMAZI New York Times gazetesinin yorum sayfasında "Obama'nın İran Çıkmazı" başlıklı bir köşeyazısı dikkati çekiyor. Yazı kısaca şöyle: "Göstericiler günlerdir sokaklarda özgürlük ve seçimlerin adil bir ortamda yapılmasını talep ediyor. Yönetim ise göstericileri vatana ihanetle suçluyor. Ülkede değişim var hatta kimilerine göre havada 'devrim' kokusu var. İranlılar sokakta ülkeyi değiştirmek için savaş verirken, Başkan Barack Obama ise kendini hem ideolojik hem de etik bir çıkmazın içinde bulmuş halde... İran'daki seçimden önce Obama İran'a sürekli diyalog çağrısı yapıyordu. Ancak Obama'nın çağrıda bulunduğu İran'ın mevcut yönetimi seçimlerden sonra yaşananlar çerçevesinde halkının gözünde hızla meşruiyetini yitiriyor. Dış politikasında 'realist' bir çizgi izleyen Obama, İran'daki mücadelede kim galip çıkarsa çıksın, sonuçta bu ülkenin nükleer programıyla uğraşmak ve Amerika Birleşik Devletleri'nin uzun vadeli çıkarlarını korumak zorunda olduğunu biliyor. Obama yönetimi, İran'daki değişim yanlılarını kucaklarsa, seçimden sonra sokağa dökülen muhalefete mevcut yönetimin müdahelesi daha da sertleşecekti. Dolayısıyla İran'daki gösterilerin ilk günlerinde Amerikan yönetiminin temkinli bir tavır sergilemesi doğru seçimdi... Ne var ki, İran'da göstericilerin halkın da desteğiyle daha da güçlenmesi bu 'temkinli' yaklaşımı artık geçersiz kılıyor. Eğer İran yönetimi, muhalefeti daha da sert bir şekilde bastırmaya yönelirse, Obama'nın 'İran'a açılım politikası' da anlamsız kalacak. Çünkü Obama'nın dile getirdiği değerler, kendi yönetiminin Ahmedinejad ile masaya oturmasını imkansız kılacak. Tüm bunlardan dolayı Başkan'ın İran'a yönelik söylemini daha da sertleştirmesi gerekiyor. Bir başka deyişle Obama her ne kadar İran'la diplomasiden yana olduğunu açıklasa da, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir diğer önceliğinin demokrasi olduğunu açık ve net olarak ortaya koyması şart..." İRAN: GELECEĞİN ÇOCUKLARI Washington Post Gazetesi Gazetenin yorum sayfalarında 'İran: Geleceğin Çocukları' başlıklı bir yorum dikkati çekiyor. Bu yazı da kısaca şöyle: "Tahran'da Nida adlı bir öğrenci babasının gözleri önünde öldürüldü. İslamiyetin Şii mezhebinde, 'şehitlik' önemli bir kavram... Şimdi o Nida, İran'da adil seçim ve daha fazla özgürlük isteyenlerin sembolü haline geldi... Tahran'da şu sorular soruluyor: Mir Hüseyin Musevi, her gün sokaklara dökülen reform yanlılarına liderlik edecek mi? İran rejimindeki görüş farklılıkları ne kadar derin? Sürdürülen gösterilerin nihai amacı ne? Cumartesi günü halkın üzerine ateş açılmasından sonra Musevi sessizliği tercih etti. Pazartesi günü ise 'yalanlarla mücadeye devam' çağrısında bulundu ve destekçilerinden, şiddetten uzak durmalarını ve sakin olmalarını istedi. İşin ilginci, hakkı yenen Musevi, aşırı uçlarda bir pozisyon sergilememeye çalışırken, ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ise sert bir ton kullanarak gerginliği tırmandırıyor. Seçimlerin üzerinden geçen süre içinde halka yönelik şiddet uygulanması ve Hamaney'in tavrı nedeniyle oyların yeniden sayılmasını isteyen yüzbinlerce kişi İran'da 'kökten değişim' sloganları atmaya başladı. Eğer Mir Hüseyin Musevi, İran'daki bu soğuk savaştan galip çıkmak istiyorsa öncelikli amacının seçimlerin yeniden yapılmasını sağlamak olmalı.. İran'ın 'internet gençliği' küresel çapta etik ve adaletten bahseden bir rejimden kendi evinde dayak yiyor ve bundan hiç hoşnut değil... İktidar sahiplerinin en azından seçimlerin yeniden ve adil bir şekilde düzenlenmesine öncülük etmesi ve sokaktaki halkın gözlerinde meşruiyetini kazanması gerekiyor. Çünkü halkın sabrı hızla tükeniyor." Washington Post, yorum sayfalarında Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari'nin kaleme aldığı bir makaleye de yer vermiş... Pakistan lideri, 'Terörizmle Mücadele Cephesi' başlıklı yazısında özellikle ülkesinin ekonomisinin geliştirilmesi için Batı dünyasına 'destek verin' çağrısında bulunuyor. Zerdari'nin yazısı kısaca şöyle: "Vietnam savaşından sonra Amerika Birleşik Devletleri arkasında bir enkaz bırakarak rahatça çekilebildi. Aynısını Fransızlar Cezayir'de, İngilizler de dünyanın dört bir yanında yaptı. Ancak Batı dünyası aynı rahatlığı günümüzde Afganistan ve Pakistan'da sergileyemez. Çünkü buralarda zafer kazanan Taliban ve El Kaide olursa, bunun etkileri sadece bölgede değil küresel çapta hissedilecek ve uğruna savaştığımız değerleri geçersiz kılacaktır. Batı dünya, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri yıllardır kısa vadeli çıkarları için diktatörlerle çalışmayı tercih etti. Filipinlerde Marcos rejimi, İran Şahı, Afganistan'da Ziya Ül-Hak ve benim ülkemde de yıllar boyu Pervez Müşerref... Uzun vadede ise çıkarları tehlikeye girdi. Pakistan olarak acilen ve ciddi miktarda yardıma ihtiyacımız var. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama ve ekibi de, sadece ekonomik açıdan düze çıkmış bir Pakistan'ın terörizm vebasıyla başa çıkabileceğini biliyor. Amerikan yönetimi 5 yıl boyunca her yıl bir buçuk milyar dolar destek sözü verdi ancak bu yeterli olmayacak. Diğer ülkelerin de güçlü desteği gerekiyor. Taliban ve El Kaide'nin yenilgiye uğratılması bu örgütlerin beslendiği zeminin ortadan kaldırılmasıyla mümkün... Ekonomik açıdan düze çıkmak için Pakistan'a yönelik yardımlar da tek başına yeterli değil... Ülkenin ticaret başta olmak üzere hızla normale dönmesi gerekiyor. Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin de Amerikan örneğini izleyerek Pakistan ihraç mallarına kapılarını açması gerekiyor." İran'daki gelişmeler İngiliz basınında da kapsamlı olarak yer almaya devam ediyor. İRAN'DA DEĞİŞM RÜZGARLARI Financial Times Gazetesi Gazetede, Tahran çıkışlı haber ve yorum dikkati çekiyor: "İran'daki kriz yeni bir aşamaya girerken son yirmi yılının büyük bir kısmını resim yaparak geçiren Mir Hüseyin Musavi de muhalefet lideri rolünü üstlenmek zorunda bırakıldı. İnsanlar şimdi onun bu silahı ne kadar eli titremeden tutabileceğini ve sokaklara taşan öfkeyi ileriye taşıyıp taşıyamıyacağını merak ediyor. Musavi ve yandaşlarının yaptığı son açıklamalarında kararlı bir tavır sergiliyor. Diğer yandan yavaş yavaş gelişecek uzun vadeli bir siyasi mücadeleye hazırlandıklarının işaretlerini de veriyor. Sokaklardaki yandaşları çeşitli tahminlerde bulunuyor. Kimine göre bundan böyle mücadele grevler yoluyla daha da büyüyecek: Kimine göre de artık büyük gösterilerin yerini, küçük korsan gösteriler alacak. Ancak İran'da değişim rüzgarları bugünlerde güçlü esiyor." timetürk.com |
|
06-23-2009, 16:15 | #37 |
Hatemi İran seçimlerini değerlendirdi
İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Bahreyn'de yayımlanan el Vasat gazetesine yazdığı makalede ülkedeki gelişmeleri değerlendirdi.
İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Bayreyn'de yayımlanan El Vasat gazetesine son gelişmeleri değerlendirdi. "Tahran anayasal hakkını arayan halka derhal yanıt vermeli" başlıklı makalede Hatemi, "Seçimden beri barışçıl protestocuları bastırarak halkı hükümetten soğutan Tahran güvenli bir atmosfer yaratmak zorunda. Halkın kamusal alana İslam devriminin en büyük kazanımlarından biri ve taleplere saygı duyulmalı" dedi. Radikal ve Zaman gazetesi bugün Türkçe tercümesini yayımladığı makaleyi timeturk.com okuyucularının istifadesine sunuyoruz: "Tahran anayasal hakkını arayan halka derhal yanıt vermeli" Muhammed Hatemi* Halkın kamusal alana katılımı İslam devrimi için büyük kazanımdır ve bu katılımın güçlendirilmesi gerekir. İnsanların hayatın her alanına onurlu katılımı, bu ülkenin ve devrimin sahibi olduklarına dair açık bir mesaj gönderir. Ayrıca sessiz gösterilerin, sivil protestoların ve insanların gösterilerdeki davranışlarının yaydığı mesaj, halkın olgunluğunu ve teyakkuzda olduğunu ortaya koyuyor. Bu mesaj aynı zamanda şu inkâr edilemez gerçeğin de hatırlatılması: Halk anayasal hakka sahiptir; her sistem ve hükümet de bu hakkı yerine getirme sorumluluğunu taşır. Sivil protestoların dış nüfuzla bağlantılı olmakla suçlanması, bağımsız hareket eden halkımıza yönelik aşağılayıcı bir tahriktir. Bu suçlamalar, insanlarla hükümeti birbirinden uzaklaştıran yanlış politikalara örnek. İran’da 12 Haziran’da seçimler yapıldı ve büyük halkımızın geniş bir kesimi açıklanan sonuçlara inanmıyor. Dolayısıyla protestolar düzenliyorlar. Halkın rejime güveni sivil protestolara kapıların kapatılması sebebiyle zarar gördü. Bu da tehlikeli bir sürecin açılması anlamına geliyor ve bu sürecin nereye varacağını sadece Allah bilir. İnsanların haklarına saygı gösterilmeli. Güvenlik yokluğundan, gerginlikten, misillemelerden ve şiddetten sakınılmalı. Rejim ve halk için ağır kayıplara yol açabilecek çatışmalardan sakınmalıyız. Hepimiz halkın rejime güvenini geri getirecek icraatlarda bulunmalıyız, zira ülkemizin ve hükümetin temel prensibi budur. Ülkenin 13 Haziran’dan beri yaşadığı şiddet ve tacizler, kadın ve erkeklerin tutuklanması, sonuçların açıklandığı andan itibaren birçok siyasetçi ve aydının zihnine hâkim olan endişe, barışçıl gösterilerin engellenmesi sadece sorunları artırır. Çözüm için birçok fırsat vardı, ancak bunları hızla harcadık ve meydan tehditlere bırakıldı. Ben hâlâ çıkış yolu olduğunu düşünüyorum, ancak güvenli ve istikrarlı bir hava yaratılmalı. Seçim sonuçlarına dair anlaşmazlığın, protestocuların taraf olarak gördükleri belirli bir çevreye devredilmesi çözüm değil. Özellikle de protestocuları eleştirilenler aslında halkın haklarını koruması, özgür seçim düzenlemesi öngörülen kişilerken... Protestoculara da güven verecek yeni kurum gerek Sorunu Humeyni’nin yöntemleriyle çözmeliyiz. Onun yöntemi örnek olmalı. Çözüm halkın güveneceği uzman, cesur ve iş bitirici bir kurumun atanması; bu kurumun protestoculara ve herkese güven vermesi gerekir. Kurumun alacağı karar bu süreçten çıkış yolu olabilir ve böyle bir adım İslam Cumhuriyeti’nin güçlenmesi için olumlu bir adım sayılacak, halkın rejime güvenini tekrar sağlayacaktır. Ayrıca böyle bir kurum bu hassas zamanda halkın lehinde ve devrimin ilkeleri doğrultusunda kararların alınması noktasında kritik görev üstlenebilir. Tutuklananlar derhal bırakılmalı. İletişim kanalları açılmalı, bilgi sağlanmalı ve kapatılan diyalog kapıları açılmalı. Düzeltici önlemler havanın yatışmasına destek olabilir. Buna karşın hepimiz karışıklık ve şiddet olaylarından uzak eleştirilere ve protestolara saygı duymalıyız. Eleştiriler ve protestolar halkın hakkı. Temel hedef şiddetin kınanması ve saldırgan ortamdan uzaklaşılması olmalı. Sevgi, sadakat ve işbirliğine dayalı bir atmosfer için suçlamalardan uzak durmalıyız. Bu düşüncelerin bedeli ne olursa olsun, bu yöntemle İslam Cumhuriyeti ve bütün değerler korunacaktır. Halk meydanda ve hâlâ bekliyor. Bu duruma saygı gösterilmeli ve cevap verilmeli. Haber Merkezi / TİMETURK |
|
06-23-2009, 16:47 | #38 |
Nida efsanesi çabuk çöktü
İran'da cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında artan olaylarla ilgili olarak kamuoyu sağlıklı bilgi edinmekte zorlanıyor. İnternet aracılığıyla yayılan görüntüler ve bilgiler de doğru çıkmayabiliyor. Bunun en canlı örneği 'Nida' olayında yaşandı. Neredeyse protestoların sembolü haline getirilen Nida adlı genç kadının protestocu olmadığı ortaya çıktı. Genç kadının nişanlısı Hazar, BBC'ye verdiği demeçte, Nida'nın protestolara katılmak için gitmediğini, çatışmaların arasında kaldığını anlattı. İran'daki protestoların sembolü haline gelen 27 yaşındaki Nida Ağa Sultan'ın nişanlısı Hazar Makan, BBC'ye demecinde Nida'nın olay günü protesto amaçlı orada bulunmadığını, İran güvenlik güçleri ile protestocular arasında kaldığını söyledi. Hazar, "O bölgenin yakınlarında, esas protestoların olduğu yerin Emir Ebad bölgesinin birkaç sokak ötesindeydi. Müzik öğretmeniyle birlikte arabadaydı, trafikte sıkışıp kalmışlardı. Çok yorgun hissediyordu ve çok sıcaktı. Birkaç dakika sonra arabadan indi. O zaman da vuruldu. " "Görgü tanıklarının ifadeleri ve video görüntüleri muhtemelen sivil giyimli Besic milisleri tarafından vurulduğunu açıkta gösteriyor. Görgü tanıtları milislerin net bir şekilde onu hedef aldığını ve göğsünden vurulduğunu söyledi. Birkaç dakika içinde yere yığıldı. İnsanlar onu Şeriati hastanesine taşımaya çalıştı. Ama çok geçti" diye konuştu. Ailenin genç kadının naaşını polislerden zar zor aldığını anlatan Hazar, "Tahran'ın dışında bir morga götürüldü. Morg yetkilileri organlarını hastalar için kullanıp kullanamayacaklarını sordu. Tam olarak ne amaçladıklarını söylemediler. Ailesi kabul etti, çünkü onu mümkün olduğunca çabuk defnetmek istiyorlardı. Nida'yı Tahran'ın güneyinde Behest-e-Zehra kabristanına defnettik. Bizden buraya gömmemizi istediler. Yetkililer Tahran'da geçen hafta protestolarda öldürülenler için mezar alanları açmış görünüyordu" dedi. Hazar, İranlı yetkililerin Nida'nın ailesine camide cenaze namazı izni vermediklerini de söylerken, "Yetkililer ve Besic, buna için vermeyecekti, çünkü dikkatlerin buna daha fazla yoğunlaşmasını istemiyorlardı ve daha fazla bela istemiyorlardı. Yetkililer İran'daki herkesin ve dünyanın Nida'nın hikayesini bildiğinin farkında. O yüzden de bir cenaze töreni istemediler. Çok fazla insanın bu törene katılmasından korktular" diye konuştu. zaman |
|
06-23-2009, 16:56 | #39 |
İran'da Ahmedinejad, yemin etmeye hazırlanıyor
İran'da 12 Haziranda yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Mahmud Ahmedinejad, ikinci dönem görevi için yemin etmeye hazırlanıyor.
İran Meclisi, İçişleri Bakanlığı tarafından 10. dönem cumhurbaşkanı seçimlerini kazandığı ilan edilen Mahmud Ahmedinejad'ı 26 Temmuz-19 Ağustos arasında yemin etmeye çağırdı. Mecliste yemin edecek Ahmedinejad'ın, aynı tarihlerde yeni kabinesini belirleyerek Meclisin güven oyuna sunması gerekiyor. İçişleri Bakanı Sadık Mahsuli, 13 Hazirandaki açıklamasında, resmi olmayan kesin sonuçlara göre Ahmedinejad'ın dört yıllığına yeniden cumhurbaşkanlığına seçildiğini söylemişti. Mahsuli, tamamı sayılan 39 milyon 165 bin 191 oyun, 24 milyon 527 bin 516'sını alan Ahmedinejad'ın yüzde 62,63 oy oranıyla seçimin galibi olduğunu bildirmişti. Reformcu aday Mir Hüseyin Musevi ise 13 milyon 216 bin 411 oy ve yüzde 33,75'lik oranla yarışı ikinci sırada tamamlamıştı. Diğer adaylardan Muhsin Rızai, 678 bin 240 oy ve yüzde 1,73 oranla üçüncü, Mehdi Kerrubi ise 333 bin 635 oy ve yüzde 0,85 ile son sırada yer almıştı. Oylardan 409 bin 389'unun ise geçersiz sayıldığı belirtilmişti. 18 yaş ve üzeri 46,2 milyon kayıtlı seçmenin olduğu ülkede halkın yüzde 85'i oy kullanmıştı. -SEÇİM SONUÇLARINA İTİRAZ VE PROTESTOLAR- Seçimi kaybettiği açıklanan adayların her üçü de Anayasayı Koruyucular Konseyine resmen itirazda bulunmuştu. Musevi ve Kerrubi, usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle seçimin iptali edilerek yeniden seçimlere gidilmesini talep etmişti. Seçim sonuçlarına itiraz için başkent Tahran'da yüz binlece kişi ''sessiz protesto'' eylemi ve yürüyüşüne katılmış, polisin müdahale etmediği bu gösterilerde herhangi bir gerginlik yaşanmamıştı. Ancak, akşam ve geç saatlerde 500 ila 1000 kişilik grupların katıldığı korsan gösterilerde olaylar çıkmış, 8 günde 21 kişi hayatını kaybetmiş, her iki taraftan da yüzlerce kişi yaralanmıştı. Güvenlik güçlerine ve halka belli noktalardan rastgele ateş açtıkları belirlenen Halkın Mücahitleri örgütüne üye silahlı kişilerle birlikte yüzlerce kişinin yakalandığı açıklanmıştı. Yakalananlar arasında, aralarında İngiltere vatandaşları da dahil çok sayıda yabancı uyruklunun olduğu bildirilmişti. Olaylarda yüzlerce banka ve iş yeri tahrip edilmiş, yine yüzlerce belediye aracı, özel araç ve polis otosu yakılmıştı. Seçim sonrası gelişmeler Tahran yönetimi ile Batı arasında krize de neden olmuş, taraflar karşılıklı olarak büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığına çağırarak itirazlarını iletmişti. -AHMEDİNEJAD'IN KISA ÖZ GEÇMİŞİ- Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 1956'da Semnan eyaletine bağlı Germser kentinde dünyaya geldi. İran Bilim ve Teknoloji (İlm-i Sanat) Üniversitesinde İnşaat Mühendisliği bölümünü bitiren Ahmedinejad, aynı üniversitede bir süre öğretim üyeliği görevinde bulundu. Ahmedinejad, İslam devriminden önce öğrenci hareketlerinde aktif olarak rol aldı ve üniversitedeki siyasi oluşumlara katıldı. Irak ile savaşta gönüllü olarak cepheye giden Ahmedinejad, ateşkes ilanına kadar gönüllü asker olarak kaldı. Mahmud Ahmedinejad, siyasete atılmadan önce Maku ve Hoy kentlerinde idari görevler üstlendi, Erdebil'de 1993-1997 arasında vali olarak görev yaptı. Başkentte 2003-2005 döneminde Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Ahmedinejad, 24 Haziran 2005'teki 9. dönem cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda yüzde 61,69 oy alarak Cumhurbaşkanı oldu. aa |
|
06-23-2009, 21:39 | #40 |
İran ve İngiltere arasında 'diplomat' krizi
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, İran'ın iki İngiliz diplomatı dün sınır dışı ettiğini ve İngiltere'nin de buna karşılık vereceğini söyleyerek İran'a sert bir mesaj yolladı. İngiltere Başbakanı Gordon Brown, İran'ın iki İngiliz diplomatı dün sınır dışı ettiğini, İngiltere'nin de buna karşılık iki İranlı diplomatı sınır dışı edeceğini açıkladı. Başbakan Brown, Mecliste yaptığı açıklamada, İran'ın dün ''asılsız iddialarla'' iki İngiliz diplomatı sınır dışı etmekle ''haksız bir adım'' attığını söyledi. Brown, bu girişime cevaben İran'ın Londra Büyükelçiliğinde görevli iki diplomatı sınır dışı edecekleri konusunda bugün İran büyükelçisini bilgilendirdiklerini ifade etti. timetürk.com |
|
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|