12-01-2018, 09:14 | #101 |
Kaynak kuraan mucizeleri android prog
Unutmayın bedeninizi yaratan Rabbiniz, sizi ölümünüzden sonra yaratacak ve hesaba çekecektir. Bu, sonsuz güç sahibi Allah için çok kolaydır. Kendi yaratılışını unutarak Allah`ı ve ahireti inkar edenler gaflettedir Allah Kuran`da buyurur ki İnsan kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu o düşman kesilmiştir. yaratılışını unutarak bize örnek verdi; dedi ki: Çürümüş bozulmuş kemikleri kim diriltecekmiş De ki: "Onları, ilk yaratıp-inşa eden diriltecek. Olan her yaratmayı bilir." (Yasin Suresi, 77-79) Haeckel, teorisini ortaya atan evrimciler yine geleneklerini bozmadı ve hayali çizimler üretti. embriyoloji çizimlerinin sahte olduğunu ortaya çıkarttı heckel arkadaşlarından farklı yol izlemediğini itiraf etti yaptığım sahtekarlıkdan sonra kendimi ayıplanmış ve kınanmış görmem gerekir. Fakat avuntum şudur ki; suçlu bulunduğumuz yüzlerce arkadaş güvenilir gözlemci ve ünlü biyologlar vardır onların çıkardıkları en iyi biyoloji kitaplarında, tez ve dergilerinde yapılmış sahtekarlıklar, kesin olmayan bilgiler, tahrip edilmiş, düzenlenmiş şekiller bulunuyor. Haeckel`in embriyolojiyi evrime delil kullanma çabaları tamamen boş bir safsatadır insanın yaratılış mucizesi, yaratılış gerçeğinin inkar edilemez bir delilidir. Çok üstün bir yaratılış delili olan doğumu evrimciler, evrim yalanına delil olarak kullanmışdır. Oysaki insanın yaratılışındaki her aşama çok hassas bir tasarıma göredir, evrimciler bunu yalanlamıştır Evrimci biyolog Haeckel 19. yüzyılda canlı embriyoların atalarının geçirdiği evrimi tekrarladığını iddia eddi insan embriyosunun, anne karnında önce balık, sonra sürüngen özellik gösterip insana dönüştüğünü öne sürdü Bu tez gerçek değildir embriyonun ilk döneminde ortaya çıktığı iddia edilen solungaç insanın orta kulak kanalı ve timüs bezlerinin başlangıcıdır Embriyonun yumurta sarısı kesesine benzetilen ise bebeğe kan üretiminden sorumlu bir kesedir Kuyruk olarak tanımlanan kısım insanın omurga kemiğidir Evrimci Haeckeli evrimciler bile yalanlamıştır canlıların embriyolojik gelişimi geçmişlerinin yansıtmadığı ve Haeckel teorisinin geçersizliği 1920 de kabul edilip 1950 de ders kitaplarından çıkarılmıştır Bebek Anne karnındaki korunmuş ve mikropsuz alandan dünyaya gelip mikroplarla savaşır Anne sütünün en önemli özelliği bebeği enfeksiyonlara karşı korumasıdır Anne sütünden bebeğe geçen koruyucu antikorlar bebeğin mikroplarla savaşmasını sağlar. doğumdan sonra salgılanan "kolostrum" adlı sütteki bulunan antikorlar koruyucudur Anne sütünün hafif ve çok ağır enfeksiyona karşı sağladığı koruma, babek için büyük önem taşır ve emzirme süresinde yararı artar. Anne sütü bebeğe faydalıdır Bilimin anne sütü ile ilgili yeni keşfettiği gerçeklerden biri de bebeğin anne sütü ile 2 yıl boyunca beslenmesinin faydalı olduğudur. Allah bizlere bunu 14 asır önce bildirmiştir: Biz insana anne ve babasını onlara iyiliği tavsiye ettik. Annesi onu, zorlukla karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. bana, anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır." (Lokman Suresi, 14) Anne sütü dışındaki başka besinler bebeğin ihtiyacını tam karşılayamaz. bebeğin bağışıklığı için gerekli antikorları içeremez. Bebekler için bir besin olan inek sütüyle anne sütünü kıyasladığımızda üstün olan anne sütüdür İnek sütünde insan sütünden daha fazla kazein bulunur. Kazein pıhtılaşmış mayalanmış sütteki proteindir midede büyük parçacıklara ayrılır, sindirimi zorlaştırır. Ve inek sütünün sindirimi anne sütüne göre daha zordur. Bu maddenin anne sütünde az bulunuyor olması bebeğe kolaylıktır.İnek sütü ve anne sütü amino asitlerin bileşimi açısından farklıdır. inek sütüyle beslenen bebeklerin plazmasında amino asit miktarının daha fazla, bazılarında ise yetersiz olmasına yol açar. Bunun merkezi sinir sisteminde olumsuz etkileri vardır, fazla protein böbreklerin yükünü artırır Anne sütünü farklı yapan özellik içerdiği şekerdir. Anne sütünde ve inek sütünde laktoz isimli şeker bulunur. insan sütündeki laktoz inek sütünden daha fazladır. inek sütünün pıhtılaşmış parçacıkları ince bağırsaktan çok yavaş geçer Bu son derece gerekli olan su ve laktozun ince bağırsakta emilmesine neden olur. Anne sütünün pıhtılaşmış parçaları ise incebağırsağı kolayca geçer su ve laktoz kalın bağırsağa ulaşır. Ve insanlar için çok yararlı olan, içinde yararlı bakterilerin geliştiği bağırsak yapısı oluşur. İnsan sütünde bol miktarda laktoz bulunmasının faydası sinir sisteminin oluşumunda rol oynayan "serebrozit" adlı maddeyi sağlamasıdır. Anne sütü ve inek sütündeki yağ miktarı aynı olmasına rağmen nitelikleri farklıdır. Anne sütündeki linoleik asit bebeğin alması gereken tek yağ asididir. Anne sütünün en önemli özelliği içindeki tuz ve mineraldir. İnek sütünde insan sütünden çok fazla tuz ve mineral bulunur. inek sütünde kalsiyum ve fosfor yüksektir. bunların birbirine oranı farklıdır bebeğin metabolizması bundan olumsuz etkilenir. ilk günlerinde bebeğe inek sütü verilmesi, kandaki kalsiyumun düşmesine ve bazı bozukluklara yol açar. insan sütünde demir % 50 dir İnek sütünde bu oran düşüktür inek sütüyle beslenen bebeklerde demir eksikliği ve kansızlık ortaya çıkar. Vitamin değeri anne sütünü bebekler için vazgeçilmez kılar Anne ve inek sütü vitamince birbirinden farklıdır. Her iki sütte A vitamini aynıdır ancak E, C ve K vitamini anne sütünde fazladır. D vitamini ise bebeğe yetecek kadardır Dünyaya gözlerini açan bebek hayata uyum sağlamak zorundadır. Bunu kolaylaştıracak her faktör gebelikte oluşturulmuştur. Buna en açık örnek anne sütüdür Hamilelikte anne hormonları anne sütünü hazırlar. Süt üretimi, beyindeki ön hipofiz bezinin ürettiği "prolaktin" hormonuna bağlıdır. Hamilelikte bu hormonun süt üretimini başlatması, plasentada üretilen progesteron ve östrojen adlı hormonlarca engellenir. Ancak plasenta, doğumdan sonra atılınca, progesteron ve östrojen hormonlarının kandaki düzeyi düşer sütün oluşumuna katkıda bulunan prolaktin devreye girer. Hormonlardaki haberleşmeyle anne sütü gibi çok kıymetli bir besin tam bebeğin ihtiyaç duyduğu anda hazır olur. Kuşkusuz bu muazzam bir bilgidir. Plasenta vücudda son derece hayati görevler üstlenir, ancak vücut dışına atılma zamanı da gelmiştir. Bu insan hayatı için çok önemli bir gelişim meydana getirir. yaratılışda her saniye her detay birbirini tamamlayan, biri olmazsa diğeri olmayacak olaylardır. her insan üstün bir kudretle inşa edilmiştir bu apaçık yaratılışın delilleridir. Tüm aşamalar bebek dünyaya geldikten sonra başlar ve sürekli devam eder. Annedeki süt üretimi bebeğin beslenmesine göre artar. İlk günlerde 50 gram olan üretim, altıncı ayda bir litreye çıkar Anne sütünü çözmeye çalışan bilim buna imkan olmadığını fark etmişdir. Çünkü standard bir anne sütü yoktur. Her annenin bedeninde, süt kendi çocuğunun ihtiyacına göre üretilir bu süt bebeği hiçbir besinin besleyemeyeceği ölçüde besler. Anne sütündeki antikor, hormon, vitamin ve mineraller bebeğin ihtiyacına göre ayarlanır Allah, sizi anne karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı şükredersiniz diye işitme, görme duyularını verdi Nahl Suresi, Yeni bir dünyaya adım atacak cenin için hazırlıklar tamamlandığında, amniyon sıvısı doğum faaliyetlere başlar. Rahim ağzını genişletecek su kesecikleri oluşturup rahmi bebeğin geçeceği büyüklüğe ulaştırır. Bu keseler ceninin doğumda rahimde sıkışmasını engeller doğumdaki keseler delinip içindeki sıvılar aktığında ise ceninin gideceği yol kayganlaşıp sterilize olur doğum rahat mikroplardan arınmış şekilde gerçekleşir. bebeğin dünyaya gelmesi için Rahimde ki hazırlıkların yanısıra pek çok şartın da aynı anda gerçekleşmesi gerekir. bebek dışarı çıkış için en uygun pozisyonu almalıdır. Bunun için ayak hareketleriyle yavaş yavaş döner ve başı annenin rahim boynuna girer. bebeğin hareket kabiliyeti kısıtlanır ve başını buradan çıkaramaz. henüz dünyaya gelmemiş bir bebek pozisyona nasıl karar verir Doğum için en uygun pozisyonu nereden bilir? doğum zamanıni nasıl tesbit eder bunların üzerinde düşünülmelidir şuursuz bir varlığın şuurlu davranış sergilemesi, onun kendi iradesiyle değil, yaratıcısı Allah`ın ilhamı ile hareket ettiğinin apaçık göstergesidir. Bebeğin dünyaya gelişi mucizevidir sağlıklı doğum için bebeğin kafatası doğum kanalında zarar görmeyecek bir yapıda olmalıdır. Bebeğin kafatası bu ihtiyacı karşılayan 5 kemik tabakası ve fontanel" adlı yumuşak dokudan oluşur. yumuşak yapı kafatası esnekliğine olanak tanır ve doğumdaki basınçta bebeğin beynine zarar gelmez. doğumdan önce çok sıkı önlemler alınır doğumun kolaylığı ve enfeksiyonları önlenmek için amniyon sıvısı devreye girer peki hazırlıkların tamamlanıp vaktin geldiğini kim kontrol eder Gözlerin görmesi akciğerlerin nefes alması eklemlerin eksiksiz olması kimin sayesindedir Vücudumuzu kim kontrol etmektedir ceninin kontrol mekanizması yoktur. Vücudun kontrol merkezi beyin ceninle birlikte gelişir anne karnında gelişen enin, dışarıdan habersizdir. Hiç görmediği bir ortama uyumunu tesbit etmesi mümkün değildir. Doğum belirleyen annenin kendisi değildir. Annenin, vücuddaki işleyişe müdahale etme imkanı yoktur Şüphesiz bu kontrolleri yapan ve her insanın yaşamına başlayacağı zamanı takdir eden Allah`tır. İnsanı yaratan, odur yaşamın her anını bilen insan dünyaya gelirken dahi ölüm gününü takdir eden yalnızca Allah`tır. Her insan Allah tarafından belirlenen vakitte ölümü tadacaktır. gerçeklerden haberdar olan akıl sahibi her insanın yapması gereken, yaratılışını düşünmek Rabbinin sonsuz kudretine şahit olmak ve yaşamını Allah`ı razı edecek şekilde düzenlemektir. Allah insanlara Kuran`da seslenmektedir Ey insanlar, dirilişten yana kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, bir alak`tan (embriyo), yaratılış biçimi belli belirsiz çiğnem et parçasından; size kudretimizi açıkça göstermek için. Dilediğimizi, bir süre rahimde tutuyor sizi bebek olarak çıkarıyoruz, erginliğe erişmeniz için sizi büyütüyoruz Sizin kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz ömrün en aşağı ucu yaşlılığa geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5) Anne rahmindeki büyüme 9 ay boyunca kusursuz devam eder. İlk başta tek bir su damlası olan cenin, giderek insana dönüşür. bu dönüşümde uyumsuzluk olsa, cenin can verir. eğer beyin, kafatası kemiklerinden hızlı büyüse, ceninin beyni sıkışıp zarar görür Organların uyumlu gelişimi çok önemlidir. dolaşım sistemi oluşurken böbrek geç kalsa, kan temizlenemez vücut zehirlenir Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmez dünyaya gözlerini açan insanın her aşaması kusursuz yaratılır. Önce tek bir damla su iken onu yaratıp düzgün bir insan kılan tek kudret Alemlerin Rabbi Yüce Allah`tır. Allah, insanı nasıl yarattığını Kuran`da şöyle anlatır: İnsan, `kendi başına ve sorumsuz` bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? bir alak (embriyo) oldu, derken Allah, onu yarattı ve biçim verdi.`ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı. Allah, Ölüleri diriltmeye güç yetirendir Kuşkusuz bu gerçektir insana düşen, kendisini bir damla sudan yaratan ve bizleri gören, işiten, düşünen bir insan kılan Rabbine şükredmektir Kuran`da insana gerçek şöyle hatırlatılır: Sizi inşa eden, kulak, göz ve gönü veren O`dur. Ne az şükrediyorsunuz? (Mülk Suresi, 23) Cenin giderek dış dünyaya hazır hale gelirken, organlarda olağanüstü bir işbölümü yapılır. Bu işler dünyanın şartlarına göre belirlenir Anne karnında kullanılmayan gözler dünyadaki ışığa, kulaklar dünyadaki seslere göre inşa edilir. mide ve sindirim organları dünyadaki besin maddeleriyle uygun çalışır Sindirimde görev alan hücreler tanımadıkları yiyecekleri analize ayarlıdır . Karbonhidrat protein ve yağları analiz eder hangisinin gerekli olduğunu bilir besinlerin vücudun hücrelerine gönderir Cenin planlı ve programlı bir şekilde dış dünyaya hazırlanır. organ ve hücreler, görmedikleri, duymadıkları, bir ortama hazırlık yapar. Annenin bedeninden ayrılan cenin dış ortamı bilir Bebeği oluşturan hücrelerin şuurlu ve bilinçli hazırlığı Allah tarafından ilham edilir bu yaratılış delilidir. Son aylarda cenin kilo alıp yağ dokusu oluşur Kahverengi özel bir yapıya sahip olan yağ tabakasını üreten hücreler, cenininböbreklerinin ve göğüs kemiğinin oluşmasını sağlarlar özel yağ tabakalarının görevi doğduktan sonraki bebeğin vücut ısısını yüksek tutmaktır. yağlar yedek besin görevi görürler. Bu yağ tabakalarına ilham edilir onlar görevleri kusursuz yerine getirir bebekte beyaz yağlar ince bir tabaka halinde oluşup yağ, ceninin derisini bir tabaka halinde sarar. deriyi içindeki sıvıdan koruyan yağ üretimini deri hücreleri yapar. yağların oluşumu son derece önemlidir, çünkü deri ile su arasına yağ tabakası girip suyun cenindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırır annenin kanındaki savunma sistemi bebeğin kanına geçmez çünkü bu elemanlar bebeği yabancı görüp, yok edebilirdi. Ancak dokuzuncu ayda bu durum değişir ve anne kanındaki savunma hücreleri antikorlar plasenta aracılığıyla cenine geçer. Bu son derece çarpıcı bir örnektir Doğumdan sonraki ilk altı ayda bebeğin bağışıklık hücresi oluşmaz Ama bebek kendini dünyadaki mikropdan koruyacak antikora ihtiyaç duyar. son ay, ceninin kanına geçişine izin verilen anne antikorları bebeğin ilk dünyaya geldiğinde bulaşıcı hastalıklara yakalanmasını önler İlerleyen aylarda bebeğin savunma sistemi kendi antikorlarını oluşturunca, bu antikorlar duracaklardır. insanın yarıtılışı kusursuzdur detaylar ince ince hesaplanmıştır. Cenine zarar verecek maddeler mükemmel sistemlerle engellenmiştir |
|
12-01-2018, 22:24 | #102 |
Kaynak kuraan mucizeleri android prog
Sıçrayan örümceklerin yaşamları diğer örümceklerden farklıdır. ağ kurup avını beklemek yerine avına kendisi gider. görme sistemi kör olan örümceklerden üstün özelliklere sahiptir ağacın üzerindeki Sıçrayan örümcek ürettiği iplik ile kendini dala bağlar uçan bir böceğin üzerine atlar ve onu havada yakalar. ağaca bağladığı esnek ip sayesinde yere düşmez ve ipe tutunarak avı ile birlikte yukarı çıkar. Örümcek bu hareket için avın uçuş yönünü ve hızını tespit etmeli, hızını ve hedefe varıncaya kadar geçen zamanı tespit ettikten sonra bütün bilgileri bilgisayar gibi değerlendirip atlayışını gerçekleştirir. son derece gelişmiş gözlere ihtiyacı vardır Diğer örümcekler zayıf gözlere sahipken sıçrayan örümcekler 8 göze (dört çift) sahiptir görüş açıları 300 derecedir. Sıçrayan örümceklerde 8 göz vardır iki tanesi kafanın tam ortasından bir test tüpü gibi dışarı uzanmıştır iki büyük göz, yuva içinde sağ sol ve yukarı hareket eder Sıçrayan örümceklerin görüşü insan görüşüne benzer, bu örümcekler tv görüntüsünü bile algılayabilir Birçok hayvan tv de sadece hareket eden noktalar görür. Ancak sıçrayan örümcekler tv deki örümcek ve sinek görüntülerine tepki verir görme sistemleri son derece karmaşıkdır. 300 derecelik alandan gelen bilgilerin değerlendirilmesi, insan için bile zor iştir. Fakat küçücük örümcek, bakan, ve algılayan bir göz yapısına sahiptir. örümceğin sahip olduğu herşey Allah tarafından yaratılmıştır. Binlerce metre yükseğe uçan kartallar, yeryüzünü bütün detayıyla tarayan gözlere sahiptir savaş uçaklarının binlerce metreden hedefi tespiti gibi, kartalda en küçük hareketi, algılar avını tespit eder. Bu yeteneği gözündeki çok özel yapılara borçludur. İnsan gözüne gelen ışık mercekte kırılıp retinaya düşer ve görüntü burada oluşur Kartal gözlerinde iki retina vardır. Bu İki retina son derece keskin bir görüş sağlar. ön ve arka tarafı aynı anda fark eder Kartal gözü aynı anda üçyüz derecelik geniş bir açıya sahiptir, istediği görüntüyü 6 ila 8 misli oranda büyütebilir. 4.500 m yükseğe uçup 30.000 hektarlık bir alanı gözleriyle tarayabilir. 1.500 metreden tarladaki tavşanı çok rahat ayırt eder kartalın gözündeki retina hücresi bir damla renkli sıvı ile boyanmıştır. kartal, binlerce metreden küçücük bir kontrastı ayırt eder ve avını saptar. Bir damlacık yağla böyle bir işlevin gerçekleşmesi Allah`ın sonsuz hikmetinin bir göstergesidir. Uçmak başlı başına mucizedir. Bir kuşun uçması için, kanatlarının eksiksiz olması gerekir. Kartalın gözündeki kusursuz yapıdaki İki retinalı göze sahip olmak zamanla kazanılan bir tesadüf değildir bu hayvanın ihtiyacını üzere konulmuştur. Retinada bulunan bir damla yağın kazandırdığı avantaj kartal için hayati önemlidir bu ince ayar kim tarafından yapılmıştır. buna kartalın kendisi mi yoksa başka hayvanların tavsiyesiyle mi ulaşmıştır? binlerce yıl önce yaşayan kartallar bu özelliklere doğuştan sahiptir. niçin insan gözleri kartalınki gibi keskin değildir. Bunun nedeni kartal gözlerinin vücuda olan oranıdır. insanda kartalın gözleri gibi görev yapan gözler olsaydı büyüklüğü greyfurt kadar olacaktı vd İnsanın binlerce metre uzaktan av tespitine ihtiyacı yoktur. Bu yüzden Allah insanı şu andaki gözleri ile yaratmıştır. Uçan canlının en önemli duyusu görmedir. başlı başına bir mucizedir uçmak, üstün bir görme yeteneği ile desteklenmezse son derece tehlikeli olur Allah kuşlara, uçma yeteneği ve üstün bir görme kabiliyeti vermiştir. Kuşlar insanlardan daha hızlı görüş gücüne sahiptir ve geniş bir açıyı çok detaylı tarayabilir Bir kuş, insanın parça parça algıladığı görüntü karesini, tek bir bakışta bir bütün olarak görür İnsan gözünün aksine kuş gözü göz yuvalarında sabittir kuşlar baş ve boyunlarını çevirerek görüş alanlarını büyütür. Bir baykuş 80 derecelik görüş alanına sahiptir kafasını 360 derece oynatır baykuş, kafasını dairenin dörtte üçü kadar çevirir ve tüm çevreyi görür Baykuşun avlanmak için kullandığı en önemli organı gözdür. Gece insanların gördüğünden 10 kat net görür. Baykuş 360 dereceye hakimken insanın kafasını hareket ettirerek elde ettiği en yüksek görüş açısı 180 derecedir Avcı kuşların uzağı çok iyi gören gözleri vardır avlarına hamle yaptıklarında mesafe ayarını çok iyi yaparlar kuş gözleri insanla kıyaslandığı zaman 6 kat uzağı görür Büyük gözler çok görüntü hücresi içerir. Bu da iyi görüntü demektir. Avcı bir kuşta milyondan fazla görüntü hücresi bulunur. Baykuş ve benzeri gece kuşları geceleri daha iyi görür Gece kuşları hızlı hareket eden küçük hayvanları avlar Av yakalamak için küçük hareketleri görmelidirler. kuşlar için en iyi göz, grinin tonlarını görendir. dünyaları siyah-beyaz televizyon görüntüsü gibidir. gözlerin ortak özelliği, içlerinde yüksek sayıda ışığa karşı hassas hücreler bulunmasıdır. Gözde ne kadar çubuk varsa geceleri o kadar iyi görür Gece avlanan bir hayvanın rengi görmeye ihtiyacı yoktur, gözlerindeki koni hücrelerinin sayısı azdır. Gözümüzü bir dakikada yaklaşık 22 kez kırpıp gözü temizliği ve nemliliğini sağlarız. Göz kırpması 1 saniye yerine getirilemezse İnsan için büyük önem taşımaz ancak anlık görüntü kaybı yüzlerce metre yükseklikteki uçan kuş için önemli bir problemdir ama kuş gözünü kırparken görüntüde kesinti olmaz. kuşun, göz kırpma zarı yani üçüncü bir göz kapağı vardır şeffaftır gözün bir yanından diğer yanına hareket eder. Ve kuşlar göz kapamadan göz kırpabilir Suya dalan kuşlarda bu zar, dalgıç gözlüğü görevi görür göze zarar gelmesini engeller. bazı kuşlar doğuştan dalgıç gözlüklere, bazıları da pilot gözlüklere sahiptir Tohum ve böcekle beslenen küçük kuşlar, besinlerini kolay bulmak için renkleri ve Geniş alanı görmelidirler Gözleri başlarının yanında olduğundan, büyük bir alana hakim olurlar. düşmanlarını tespit ederler. Şemsiye kuşu olarak bilinen siyah balıkçıllar, suda avlanırken zorluklarla karşılaşır. ışık su yüzeyinden yansır ve balıkçıl kuşların avlanırken suyu rahatça görmelerini engeller. Suyun meydana getirdiği olumsuzluğa karşı bu kuş yüzerken kanatlarını açar; kanatları güneş ışığını keser ve sudaki yansıma durur. Böylece yüzeydeki balıkları rahatça görürler Balıkçıl bu hareket yapmasaydı, avını tespit edemeyecek ve açlıktan ölecekti. doğan her deniz kuşu ışığın kırılmasını bilir önlem alır kuşlar bu sorunu kendileri çözemezler rablerine boyun eğerler Hayvanlar alemindeki en çok göze sahip olan hayvan kız böceğidir. Her gözde 28.000 bin küçük gözcük bulunur. 12 metre uzaklığa kadar görüş alanı vardır. 20 metreye kadar olan hareketleri seçerler Küçük bir böcekte toplam 56.000 göz, her gözün merceği, her merceğin ışığı düşürdüğü retina, retinadan çıkan binlerce sinir ve sinir sinyallerinin değerlendirildiği merkezi sinir sistemi vardır bir sinek görme akıl ve yeteneğe sahiptir tek bir gözün oluşması, gözün sinir hücresinin bulunması, başlı başına mucizedir. muhteşem bir yaratılışla 56.000 gözcük uyumla çalışır Bu Allah`ın sınırsız ilmidir Allah yaratmada ortağı olmayandır. Kelebekler ve arılar çok özel bir görme yeteneğiyle yaratılmışdır. Bu yetenekle besinlere çok rahat ulaşır. Gözleri ultraviyole ışınıına duyarlıdır. Çiçek başları sarı bir çiçek başı, parlak renkte gözükür. İhtiyaç duydukları besin kendileri için ışıklandırılmış ve işaretlenmişdir. Bu işaretler, havaalanındaki ışıklar gibi böceğin güvenle hedefe ulaşmasını sağlar. Arıların besin için polene ihtiyacı vardır. Polenlerin diğer çiçeklere döl aktarmak için arıya ihtiyaçları vardır arıların bacaklarına takılan polen çiçeklerde döllenmeyi sağlar. Her ikiside bu buluşma için gerekli özel yaratılmışdır. çicekler ultraviyole ışınını yansıtsa fakat ışınları görecek sistem olmasa, arı açlıktan ölür ve türü yok olurdu Arılar ultravioleyi görüp çiçekler ultravioleyi yansıtamasa arı çiçeklere ulaşamayacak, bu arı ve çiçek için son olacaktı.her iki canlı da aynı yaratıcımız tarafından yaratılmıştır Karasineğin gözü 4.000 küçük ve basit gözden oluşur. Karasinek gözleri oynatma yeteneğine sahiptir. Her ommatidin yüzü farklı yöne dönük olduğu için, ön arka sağ ve solunu, görebilir. Yani 360 derecelik açıyla çevresini algılayabilir. Her ommatid kendine gelen ışığı kapar ve ışığı mercek ve hücrelerine işler gözlerin her birinde 8 duyu hücresi vardır. Karasineğin iki gözündeki toplam duyu hücresi sayısı 48.000 kadardır. sineğin gözü saniyede 100 görüntü algılar ve insandan 10 kat üstündür. Sineğin beynine saniyenin onda biri gibi bir sürede 48.000 bilgi ulaşır. bilgi beynin üçte ikisini oluşturan optik sinirde değerlendirilir. hayatta her an insanın karşısına çıkan ve insanlarca basit yapılı zannedilen sinekler kompleks bir sistemde görürler. Küçücük bir sineğin 4.000 gözünün olması tesadüf ve mutasyonla açıklanamaz. çok özel bir yaratılış delilidirler sinekte yalnızca tek bir sistem bulunmaz dolaşım, boşaltım, sindirim ve solunum gibi sistemleri uçmak için çok özel kanatları vardır bunların tümünün var olmasıyla sinek yaşar sindirim ve solunumu olmayan bir sinek olamaz. Uçabilen ama kör sinek yoktur. Sinek Allah tarafından yaratılmış bir canlıdır. Kuranda sineğin yaratılışına şöyle dikkat çekilir Ey insanlar size örnek verildi dinleyin. Allah`ın dışında taptıklarınız biraraya gelseler bir sinek dahi yaratamazlar. sinek onlardan bir şey kapacak olsa bunu geri alamazlar isteyende güçsüz istenen de. (Hac Suresi, 73) Allah`ın yaratması mükemmeldir yarattığı her canlıyı incelemek gerekir. Allah`ın sanatı, yarattığı milyonlarca canlıda tecelli eder. Kuran`da her canlı müminler için ibrettir hayvanlarda elbette ibret vardır...Yeryüzünde sayısız hayvan yaşar. Sadece böceklerin toplam sayısı milyonu bulur. İnsan gözü en üstün olanıdır. Ancak bazı hayvanlarda üstünlük görülür. Dünyada her canlının farklı gözleri vardır. Bu mutasyon veya seleksiyonla açıklanamaz Allah her canlıya yaşadığı koşullara ve beslenme ihtiyacına göre en uygun göz çeşidini vermiştir. Böcek gözleri insan gözlerinden farklıdır basit ve karmaşık olmak üzere iki çeşit göz yapısı vardır. Basit gözler küçük ve yuvarlaktır. Sadece ışık ve karanlığı ayırt edebilir Petek gözler karmaşık ve büyüktürler. yüzlerce küçük parçadan oluşur. her parça bir göz gibidir. her birinin, beyne bağlı özel merceği ve ışığa duyarlı hücreleri vardır. İnsan gözünün tek lensi vardır bu lens, etrafındaki kaslar şekil değiştirerek uzağa ya da yakına odaklama yapabilir Böceklerin göz lenslerinin şekli değişmez odaklama yapamazlar. Petek gözdeki hayal, noktaların algılanması şeklindedir her nokta, bir göz tarafından mozaik gibi algılanır. Göz sayısı arttıkça görüş keskinliği artar. gözler görüntünün farklı bölümünü algılar göz sayısı karasinekte 4.000; kanatsız böcekde, ateş böceklerinin dişilerinde 300 mayıs böceklerinde 5.100 sarı kenarlı kırkanatlılarda 9.000 su bakirelerinde de 10.000-28.000 kadardır. Kedi Gözlerinde insanlarda bulunmayan bir tabaka vardır. Retinanın hemen arkasındadır ışığı yansıtır. retinadan iki kere ışık geçer Böylece kediler çok az ışıkta, insan gözünün göremeyeceği karanlıkta gayet iyi görür Karanlıktaki ışıkda kedi gözlerinin parlama nedeni bu katmandır. Katman ışığı yansıtan tapetum lucidum kristallerinden oluşur Geceleri göz kapakları iyice açılır göze fazla ışık girmesi sağlanır. Kedilerin karanlıkta iyi görmelerinin sebebi retina hücrelerinde çubuk hücrelerinin bulunmasıdır. Allah`ın onlara yarattıği bu sistemle özellikle vahşi kediler geceleri rahatlıkla avlanabilir Dünyaya geldikleri günden itibaren insanlara öğretilen yanlış telkinler vardır. Bu telkinlerin en önemlisi, gözle görülen şeylerin var olup gözle görülmeyen şeylerin olmadığı anlayışıdır Bu bazı toplumlarda kabul görüp nesilden nesile sorgulanmadan, aktarılmıştır. Oysa insan düşünmeye başladığında çok etkileyici bir gerçekle karşılaşır. gerçek şudur Doğumdan itibaren çevremizdeki şey; insan hayvan çiçek renk koku meyve tatlar, gezegenler, yıldızlar, her şey yaratılış mucizesidir dünyadaki duyularımız benzer bir işleyişe sahiptir var olan ses, koku, tat, görüntü, sertlik sinirlerimiz vasıtasıyla beyine aktarılır Beyne ulaşan görme işleminde dışarıdaki kaynaktan gelen ışık demetleri (fotonlar) gözün arkasındaki retinaya ulaşır işlemler sonucunda elektrik sinyaline dönüşür. Bu sinyaller, sinirlerle beynin görme merkezine iletilir. Ve birkaç sm küplük görme merkezinde rengarenk, pırıl pırıl, bir dünya algılarız. Tatlar dilimizdeki kokular burun hücreleri, doku hisleri deriye yerleştirilmiş özel algılayıcılar tarafından ve sesler ise kulaktaki özel mekanizma tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülüp beyindeki merkezlere gönderilir ve algılanırlar. limonata içtiğimizi düşünelim. Eldeki bardağın sertlik ve soğukluğu derideki özel algılayıcılarla elektrik sinyallerine dönüştürülüp beyne iletilir. limonata ait kokusu, onu yudumladığımızda hissettiğimiz şekerli tat bardağa baktığımızzda gördüğümüz sarı renk de ilgili duyularla elektrik akımı olarak beyne ulaştırılır. bu algıların tümü beyindeki farklı ama ortak çalışan duyular tarafından yorumlanır. bu yorumun sonucu olarak bir bardak limonata içtiğinizi düşünürüz. her şey beyindeki duyu merkezinde olup biter içinde yaşadığımız dünya beyinde algılanan hisler bütünüdür dışarıdaki bahçedeki bir ağacın varlığını hissedebiliyorsak bu beynimiz sayesindedir düşündüğümüzde karşımıza çok olağanüstü bir gerçek çıkar. Duyu merkezi beyin 1400 gr lık et parçasıdır. kafatası denilen kemik yığınında korunmaya alınmıştır. kafatasına dışarıdan ışık, ses, ve kokunun ulaşması mümkün değildir. Kafatası içi kapkaranlık, sessiz ve kokusuz bir mekandır. bu zifiri karanlıkta milyonlarca farklı ton renk tat koku milyonlarca farklı ses ve bize ait bir dünyada yaşarız. Işıksız yerde ışığı, kokusuz yerde kokuyu, hissettiren nedir? Yoktan var eden kimdir? yaşadığımız her an bir mucizedir son derece hayret vericidir bulunduğumuz odaya ait algılar elektrik sinyalleriyle dönüşerek beyne ulaşır. hisler beyin tarafından görüntü olarak yorumlanır. odada oturduğumuz yer bizim beynimizdedir. Odanın yeri beynimizdeki son derece küçük, karanlık, ve sessiz bir alandır. bu daracık alandan ufka baktığımızda gördüğümüz uçsuz bucaksız bir manzaradır. içinde oturulan dar odayı ve çok geniş bir manzarayı beyinde algılarız. Dış dünyayı anlamlandıran beynimizdir. duyma algısını Kulağımızın içine gelen ses dalgalarının bir senfoniye çeviren beynimizdir müzik, beynimizin oluşturduğu bir algıdır. Renkler göze ulaşan ışığın farklı dalga boylarıdır. dalga boylarını renge çeviren Dış dünyadaki rengi kırmızı mavi ağaçların yeşilliğini algılayan beynimizdir ve Dış dünyadaki görüntü algılayana bağlıdır. Misal gözde retinadaki bozukluk renk körlüğüne sebep olur. Kimi insan maviyi yeşil, kimisi kırmızıyı mavi algılar. Ünlü düşünür Berkeley de bu gerçeğe şöyle dile getirir renklerin, kokuların, var olduğu" sanıldı; ama bu görüşler reddedildi bunlar duyumlarımız sayesinde vardır. biz nesneleri renkli olduğundan ya da dışarıda bir varlığa sahip olduklarından renkli görmeyiz., varlıklara yüklediğimiz tüm nitelikler, "dış dünyada" değil, içimizdedir. bu bugüne kadar hiç düşünmediğiniz bir gerçektir. kurbağa gözlerinde son derece ilginç bir özellik vardır gözdeki retina hücreleri küçük renkli, hareketli bir cisim geçtiğinde beyne fazla sinyal gönderir kurbağa gözleri özellikle sinekleri görmek için yaratılmıştır. Sürüngenlerin göz kapakları diğer hayvanlardan farklıdır yılanlarda göz kapağı yok sanılır; ancak göz saydam tabaka ile örtülüdür. Bu yılanın göz kapağıdır hareketsizdir. Kertenkelelede hareketli bir gözkapağı bulunur. Çölde kertenkelenin gözleri aşağıdan yukarıya doğru dönüktür. Kuma gömülen kertenkele gözleri bu sayede zarar görmez. İnsan gözü belirli dalga boylarındaki ışınları fark eder Bazı yılanlar ise daha yüksek dalgadaki ışınları görür. İnfra-red denilen ışınlar insan tarafından yalnızca ısı olarak algılanır Yılanların infra-red ışınlarını görüntü olarak algılayan gözcükleri vardır. infra-red ışınlarına karşı insan derisinden yüzbin kat daha duyarlıdırlar. en küçük ısı farkını hemen hissederler çıngıraklı yılan, tamamen karanlık bir ortamda sıcak kanlı bir hayvanı veya insanı, vücutlarından yayılan ısıyla bulabilir. Geceleri avlanan bir avcı için bu büyük bir avantajdır. Yaydıkları ısıya göre cisimin saptanması, ileri düzeyde teknolojiye sahip optik aletlerde askeri alanda da kullanılır. Bu yöntemi geliştirmek yıllar sürmüştür. Buna karşın yılanlar yumurtadan çıktıkları anda bu özelliğe sahip olur Sürüngenler renkleri görebilir Bu özellikle ustaca kamufle olmuş böcekler ayırt edilir ve avlanmada büyük bir avantaj sağlanır. Bukalemunlar böcekle beslenir Avlanma taktikleri ilginçtir gözlerine büyük iş düşer. Bukalemun gözleri alışılmışın dışındadır Gözlerin her biri, istediği yöne dönebilir. Beyinde iki farklı görüntü olur avına olağanüstü bir yavaşlıkta yaklaşır bir gözüyle avını takip eder, öteki gözüyle çevreyi kolaçan eder. Avına yaklaştığında iki gözünü ava odaklayarak avının konumunu tespit eder dilini hızla avına sallayarak yakalar. Yengecin uzun duyargalarında iki göz küçük periskoplar gibidir. Bir yengeç kuma saklansa bile olsa bu gözlerle üstte ne olduğunu rahatça görür Tehlikede iki gözü içeri alır, tehlike uzaklaşınca yüzeye çıkarır Okçu Balığı: ağzına doldurduğu suyu, suya sarkmış dallardaki böceğe püskürtür. Böcek basınçlı suyun çarpmasıyla düşer ve balığa yem olur. balık saldırıyı gerçekleştirirken başını hiç sudan çıkarmaz ve su altından böceğin yerini doğru tespit eder. dışarıdaki cisimler ışığın kırılması nedeniyle bulundukları yerden farklı bir yerde gözükür su içinden dışarıyı vurmak için ışığın suda kaç derecelik açıda kırıldığını "bilmek" ve atışı da bu açıyla yapmak gerekir. İşte balık, yaratılışı gereği bu sorunun üstesinden gelir ve her defasında tam isabetle. Küçücük bir böceği hiç zorlanmadan vurabilir.Yumurtadan çıkan her okçu balığına Neler yapacağını emreden Allah`tır. Ahtapot omurgasızlarda, en karmaşık göz yapısına sahiptir. Ahtopot gözü kamera prensibine dayalıdır alıcı tarafından alınan görüntü küçüktür, çünkü göz küçüktür. Alıcı hücreler beyne sinyal gönderir ve bunlar binlercesiyle birleşerek optik sinir gibi tek bir kablo oluşturur sinyaller optik loplara ulaşır. Ahtapot, çok karmaşık gözü ve üstün yapısıyla çok net görür. evrimin en büyük gafı ahtapot gözleridir Evrimde ahtapotlar ve insanlar arasında bağ yoktur Oysa ki insan ve, ahtapot son derece gelişmiş gözlere sahiptir. Evrime göre karada insanlar denizde ahtapotlar gelişmekteydi nasıl olduysa olmuş bu iki canlının benzer gözleri olmuştur. imkansız’ gerçekleşmiştir. Eğer göz özel bir yaratılışla değil tesadüf sonucu var olmuş ise, birbirlerinden bağımsız ahtapot ve insan gözü nasıl benzer Yapı ve şekilce farklı olmaları gerekmez miydi? evrim bunun gibi binlerce basit soruya cevap verememektedir. Su altı canlıları, karadaki canlılardan farklıdır su altı dünyası adeta bir gezegen gibidir ve bu dünyanın sahipleri en ideal şekilde yaratılmışdır. Karada da suda da hayvanlar için temel prensip değişmez. Hayatta kalmak için nefes almak, beslenmek ve av olmamak gerekir. Bir su canlısı düşman ve avını birbirinden ayırt etmelidir. Bunun için su altında net gören çok özel gözlere ihtiyaç vardır. Balıkların gözleri dünyaya şeffaf bir örtü arkasından bakar. Bu perde dalgıçların sualtı gözlüklerini andırır. suyun altındaki görüş 30 metre derinlikte kısıtlı ve gereksizdir. yakındaki objeleri görmeleri gerekir, gözleri bu ihtiyaca göre yaratılmıştır. Su altı canlılarının Küresel ve sert yapıları yakındaki objeleri görmeye ayarlıdır. Uzaktaki noktaya bakmak istendiğinde bütün lens sistemi gözün özel kas mekanizmasıyla arkaya çekilir. Bu gözün küresel olmasının kolaylıklarındandır Balık gözünün küresel olmasının nedeni ışığın suda kırılmasıdır. Göz, suyla aynı yoğunluğa sahip olduğundan dışardaki görüntü göze yansırken kırılma gerçekleşmez. göz merceği dışarıdaki cismi retina üzerine odaklar, ve balık insanın aksine su içinde son derece net görür. Su canlıları her an büyük bir canlıya yem olma tehlikesi ile karşılaşır memeli hayvanlarda olmayan önemli bir avantaja sahiptir aynı anda birden fazla görüntü görürler Gözler başın yanındadır. Balığın gördüğü görüntü beynin aksi tarafında kayda geçer. Fakat cisim tek göz ile görüldüğü için, oluşan görüntü iki boyutludur. mesafe anlaşılamaz. cisim gözün dikkatini çektiğinde iki göz o yöne odaklanır ve hedef belirlenir. balıklar renkli görmezler ihtiyaçları yoktur. dünyalarının genel renk tonu yeşile yakın mavidir. renkler yüzeyden sonra emilir ve yok olur Balıklar loş ışığa karadaki hayvanlardan daha duyarlıdır retinada loş ışığa duyarlı hücreleri fazladır. suyun içindeki ışıktan en yüksek oranda faydalanırlar Su kaplumbağaları balıkla beslenirler ve çok fazla tuz alırlar. Tuzun fazlası zararlıdır vücutdan atılmalıdır su kaplumbağalarının göz köşelerindeki küçük özel torba bulunur. istenmeyen tuzu kaplumbağanın göz köşelerine aktarır. gözyaşı üreterek bunu atar. Gözler vücudun en hassas organıdır korunmalıdır hayvan kafatasları gözlere en yüksek korumayı sağlayacak şekilde yaratılmıştır. Kedi, köpek gibi hayvan gözlerinin büyük kısmı kafatasına yerleştirilmiş, küçük bir kısmı dışarda kalmıştır. Gözdeki kemikler darbelere karşı koruma kalkanı oluşturur tehlikeye göz kapakları cevap verir. Çok zor şartlarda yaşayan devenin gözleri ihtiyacı olan korumayı sağlar. Göz kemikleri darbelerden korur güneşten gözü muhafaza ederler. şiddetli kum fırtınaları bile devenin gözüne zarar vermez. kirpikler birbirine geçebilen bir yapıya sahiptir tehlike anında otomatik kapanırlar. hayvanın gözüne en ufak tozun girmesine izin verilmez. Parkinson kaslardaki koordinasyonu bozan, hareketi güçleştiren titremeye neden olan bir hastalıktır. sebebi, dopamin ve asetilkolin haberci moleküllerindeki dengenin bozulmasıdır. Beyindeki sinir hücrelerinin gerekenden az dopamin üretmesi, kaslardaki kontrolün kaybolmasına yol açar. Bu gerçeğin gün ışığına çıkarılması oldukça yenidir ve Profesör Arvid Carlsson`a 2000 Nobel Tıp Ödülü`nü kazandırmıştır. Sinir hücrelerindeki iletişim tek bir gerçeği doğrular hassas dengeler ve karmaşık mekanizmalar rastgele oluşamaz. Bunları yaratan, kudret altında tutan, insanın hizmetine veren ve dilediği zaman geri alan sonsuz güç ve ilim sahibi Allah`tır. Yaşlanmayla sayıları azalsada insanın sinir hücreleri gençliktekinin aynısıdır. Akıl ve bilgi sahibi insan anlamakta güçlük çekerken, hücre ve hormonlar ilk insandan bu yana milyarlarca insanda verilen emri büyük bir beceri ile hiç aksatmadan yerine getirirler. sinir hücrelerindeki sistemler nasıl ortaya çıktı? Vücudumuzda 100 milyarlarca sinir hücresinin inanılmaz uyumu nasıl var oldu? Hiçbir karışıklığa meydan vermeyen mükemmel iletişim nasıl sağlanır? Olağanüstü dengeler ve zamanlamaya kurulu sistem nasıl hatasız çalışır tüm bu gerçekler kusursuz sistemi tesadüfler sonucu oluştuğunu iddia eden evrimin boş uğraşlarındandır Hayatın kökenini rastgele bir hücre"ye ve tesadüfe bağlayan evrimcilerin sorulan sorulara vereecek cevapları yoktur. evrimci makalelerde Dikkat edilirse, evrimleşmenin nasıl olduğuna dair bilimsel açıklama yoktur molekül ve proteinlerin sözde evrim safhasında ortaya çıkıp değişmediği ileri sürülür. Şüphesiz en ufak delile dayanmayan bu iddia, büyük bir aldatmacadır. Bilimsellik kılıfı altında, yaratılışı inkardır sinsi bir oyunudur. böyle mükemmel mekanizmaların tek açıklaması vardır: Hücreleri yoktan var eden, alemlerin Rabbi Allah`tır. Hücrelerdeki ve aralarındaki inanılmaz ve karmaşık iletişimi en ince ayrıntısına kadar düzenleyen hepimizin yaratıcısı Rabbimiz`dir. Durmaksızın çalışan atomları, proteinleri ve molekülleri hizmetimize veren, yüceltilmeye ve övülmeye layık olan yalnızca Allah`tır. Kimya kitaplarında nitrik oksit, nitrojenin oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz zehirli bir gazdır Kimya formülü NO dur; nitrojen ile oksijen atomunun bileşiminden meydana gelen "basit" moleküldür. soluduğumuz havanın %78`ini nitrojen azotun, %21`ini oksijen oluşturur Nitrik oksit insan hayatında önemlidir hücreler arası haberleşmede temel görev üstlenir nitrik oksit, insan vücudunda doğal olarak üretilen bir hormon kimyasal bir habercidir; sinir, dolaşım, savunma, solunum ve üreme sistemlerinde oynar. NO` insan vücudu için "olmazsa olmaz" zehirli olan nitrik oksit hava kirliliği ve asit yağmuruna neden olan, ozon tabakası ve ekolojik ortamı tahrip eden bir gazdır. Nitrojenin yanmasıyla oluşur egzoz gazında yoğundur Kısa bir süre öncesinde, NO sadece bu yönüyle tanınıyor; insan sağlığını tehdit etmesinin dışında bir fonksiyonuna inanılmıyordu NO`nun bir hormon olduğuna dair yapılan açıklamalar, bilimde itibar görmemişti. Ancak araştırmalar tıp dünyasında yankı uyandırdı. bilim dergisi Science, 1992 de nitrik oksidi "Yılın Molekülü" ilan etti. nitrik oksit büyük "ün" kazandı; "sihirli gaz", "harika molekül",gibi tabirlerle anıldı Nitrik oksidin hücresel haberleşmedeki rolünü ortaya çıkaran Robert Furchgott, Louis Ignarro 1998 Nobel Tıp Ödülü`nü almışlardı Nobel Bildirisi`nde, NO haberci molekülünün çığ gibi büyüyen araştırmaları başlattığına dikkat çekilmiştir.geçtiğimiz on yılda "NO araştırmaları patlammış; "Nitrik Oksit" dernekleri kurulmuş, dergiler yayınlanmıştır. Nitrik Oksit hakkında yazılan bilimsel makaleler 32 bin sayfadan fazladır. Nitrik oksit çalışmalarıyla tanınan Dr. Salvador Moncada NO`nun, hücreler arası iletişimde geçerli düşünceleri değiştirdiğini, bazı kavramları alt üst ettiğini dile getirdi. Stanford Üniversitesi`nden Dr. John Cooke, araştırmayı "büyük bir keşif ve dünyadaki tıp çalışmalarında muazzam gelişmelere yol açacak bir olay" şeklinde tanımladı. evrimciler köşeye sıkıştı elde edilen bulgular da evrimin kabusu oldu (metrenin milyarda biri) boyutundaki, bilinç ve akla sahip olmayan molekülün insan vücudunda gerçekleştirdiği harika işlerin tesadüfle açıklanacak bir durumu yoktur. nitrik oksit, Allah`ın kusursuz yaratışıyladır Evrimciler, Allah`ı ve atomlardan galaksilere her noktadaki muhteşem yaratılış delillerini inkar etmek konusunda körü körüne kararlılık içindedir. gülünç durumlara düşmektedirler. evrimcilerin NO`ya ilişkin yorumlarını ele alalım nitrik oksit göklere çıkarılmakta, bir "superman" gibi lanse edilmektedir ortada hücre gibi mükemmel bir sistemde her an başarıyla çalışan, henüz çözülememiş nitrik oksit molekülü vardır bu molekül küçük olmasına rağmen devasa işler gerçekleştirir. Ancak evrimciler, nitrik oksiti yaratanı inkar ederler, bu molekülü ilahlaştırır, tüm mucizeyi kendi irade ve aklıyla yapıyormuş gibi söz ederler. evrimciler kendi tuzaklarına düşmektedirler. Bu çarpık bakış açısının bal verdiği için arıyı, meyve verdiği için ağacı dünyanın ışığı olduğu için Güneş`i ilahlaştırmaktan hiçbir farkı yoktur. ressamından l söz etmeden bir tablo övülüp tebrik edilemez insan iki yoldan birini seçmeli Kuran`da Rabbiniz olan Allah budur. O`ndan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır…" (Enam Suresi, 102) ayeti gereği Allah`a iman edecek ya da atomları, molekülleri, hücreleri, ilahlaştıracaktır. Hiç şüphesiz nitrik oksit molekülü, sonsuz merhamet sahibi Allah`ın yarattığı ve hizmetimize verdiği sayısız nimetten yalnızca biridir. yaşadığımız yüzyılda, mikro alemdeki pek çok yaratılış harikasındandır vücuddaki 100 trilyon hücrenin önemli bölümünde faaliyet gösteren bu molekül üstün bir tasarımdır Nitrik oksitin ilk keşfedildiği yer damardır damarlar kalp ve kan ile birlikte, dolaşım sistemini oluşturur. 100 bin kilometreden fazla uzunluğuyla vücudun her tarafına dağılan damarlarımız muazzam bir kara yolu ağına benzetilebilir. Bir insanın sahip olduğu damarlar uç uca eklendiğinde, dünyanın çevresini iki buçuk defa dolanacak bir uzunluğa erişir. vücudumuzdaki damar sistemi, gelişmiş bir ülkenin, kara yolu ağıyla kıyaslanmayacak kadar karmaşıktır. Kara yolları belirli bir genişliktedir trafik yoğunluğunda göre şerit sayısı artıp azalmaz. damarlarımızın iç genişliği sabit değildir; damarlarımız faaliyetlerimize göre daralır ve genişler, kan basıncında önemli rol oynar bu mükemmel sistemle, vücudun ihtiyaçları otomatik sağlanır. Kan damarlarının, sporda genişleyip artan kan ihtiyacını temini yaralanmada daralarak kanamayı azaltması kusursuz sistemin bir sonucudur. damarlar nasıl oluyor da ne zaman genişlemeleri ya da daralmaları gerektiğini anlıyor 100 bin kilometrelik damar şebekesinin herhangi noktasında meydana gelen ufak hatanın, telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar doğurur Bilim adamları on yıl öncesinde damarda çok karmaşık işlemler olduğunu tahmin ediyor fakat cevab veremiyorlardı. araştırmada kimyasal habercinin varlığı ortaya çıkdı. Bu itrik oksit molekülüydü. Damarlara genişleme talimatını veren" bu iki atomlu moleküldü. damarlarımızda nitrik oksit üreten muhteşem tesisler vardır Elektron mikroskobuyla incelendiğinde, damarların, küçük ve muazzam yapılar oldukları görülür yan yana dizilen 10 kılcal damar insan saçının bir teli kalınlığındadır. bu kadar dar olan damar iç duvarları, düz kas hücrelerinin oluşturduğu dokuyla kaplıdır; damarların genişleyip daralması da bu doku faaliyetleriyledir Kas hücreleri kan ile temas etmezler; endotel hücreleri kas hücreleri ile kan arasında zarımsı tabaka oluşturur. Endotel hücreleri zincir halkaları gibi yan yana gelerek endotel tabakayı meydana getirir. 1980`e kadar endotel hücrelerinin, kan damarındaki akışı kolaylaştırmak dışında kayda değer bir etkinliğine inanılmıyordu. Oysa gerçeğin farklıydı Endotel hücrelerinin sorumluluğu NO habercisini üretmekti Endotel hücresini bir fabrika gibi düşünürsek nitrik oksit bu fabrikanın ürünüdür damarın içinde metrenin milyonda biri küçüklüğünde mikroskobik fabrikanın kimyasal ürünleri metrenin milyarda biri kadar olan nitrik oksit molekülleridir. NO molekülünü çıplak gözle bir üzüm tanesi boyutunda görmek için bir tenis topunun dünya büyüklüğünde olması gerekir nitrik oksit molekülünün ömrü 10 saniyedir. içinde mesajı iletmek üzere yaratılmıştır ve bunu en mükemmel şekilde gerçekleştirir. Endotel hücrelerinden salgılanan haberci NO molekülleri büyük bir hızla yayılıp. Düz kas hücrelerine ilerler hücre zarlarından içeri girerler. içeri giren NO molekülleri vakit kaybetmeden GC isimli özel enzimi bulur ve bizim için hayati önemi olan hücrede kimyasal reaksiyon başlar. Haberci olarak adlandırdığımız 0.000000001 metre büyüklüğünde iki atomlu moleküller bir postacı gibi çalışır; taşıdığı haberi sahibi GC enzimine. İletir, hücrenin içinde binlerce değişik enzim vardır. Buna rağmen haber her zaman doğru enzime iletilir. haberci moleküllerin çok kısıtlı süreleri vardır, zamanlama hatası yapmazlar. Bu moleküllerin pusula veya benzeri yön tespit araçları yoktur asla yollarını kaybetmezler. Nitrik oksit molekülünün sürati "e-mail" gibidir NO, elektronik posta sistemi gibi hareket etmekte; büyük bir süratle çok sayıda mesajı yerine iletmektedir. NO`nun haberlerini alan düz kas hücresindeki GC enzimi harekete geçer. işçi enzimin görevi, enerji taşıyan moleküller olan GTP`yi cGMP`ye dönüştürmektir. Bu aşamalarında meydana gelen dpek çok reaksiyon henüz çözülememiştir enzimlerin faaliyetleriyle kas hücrelerinde kalsiyum konsantrasyonu azalır bu, liflerin ayrılmasına kas hücrelerinin gevşemesine yol açar. damarlar genişler damarlarımızdaki basıncın düzenlenmesinde nitrik oksit molekülünün hayati önemi vardır. Unutmamak gerekir vücudumuzda milyarlarca karmaşık işlem vardır Nasıl olur da akılsız ve şuursuz NO molekülleri, dünyaca ünlü profesörlerin çözemedikleri sistemleri mükemmel tanırlar? Nasıl olur da harekete geçmeleri gereken zamanı durmaları gereken zamanı saniyesine kadar bilirler? Nasıl olur da, üretilir üretilmez, emir almış gibi, son süratle doğru adrese ulaşırlar Kuşkusuz NO tüm harika işleri kendiliğinden yapamaz. Bu molekül, milyonlarca molekül gibi kusursuz bir yaratılış eseridir; düşünen insanlar için, Allah`ın sınırsız kudret ve ilminin göstergesisidir. L-arjinin amino asit, nitrik oksit nikotinamid adenin dinükleotid fosfat, kalmodulin, oksijen, Bu kelimeleri ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Ancak endotel hücresi mikroskobik maddeleri çok iyi tanır ve bunları nitrik oksit üretmede kullanır. teknolojiyle kimyasal ürünler üreten fabrikalar endotel hücrelerinden trilyon kere büyüktür. Buna rağmen endotel isimli mikroskobik fabrikanın teknolojisi, dev sanayi tesislerinden çok üstündür. NO üretim yeri olan endotel hücresi incelendikçe farklar anlaşılacaktır. 20. yüzyılın son on yılında çözülen karmaşık işlemleri, ilk insandan beri zorlanmadan yapan endotel hücresinin üstün nitelikleri nelerdir? Endotel hücresi NO molekülünü üretmede hangi kimyasal maddeden kullanması gerektiğini çok iyi bilir. Yanlış veya hatalı üretim söz konusu değildir. nitrik oksit (NO) yerine güldürücü gaz olan nitröz oksit (N2O) üretmez. Endotel hücresi asla tesadüflere dayanmaz. çok hassas dengeler mevcuttur. Endotel hücresi gerekenden az haberci üretseydi damar daralır, kan basıncı yükselir, kalp krizine yol açardı. Fazla üretimde damar genişler, kan basıncı düşer,şoka neden olurdu. Ancak endotel hücreleri ölüme neden olacak hataları hiçbir zaman yapmaz hayatımızın her anında üretim için hazırdır ihtiyaçta devreye girerek üretime başlarlar. Bu minik fabrika oldukça verimli çalışır. Ürettiği NO moleküllerini depolamaz. stoklama sorunlarını ortadan kaldırır Damar derinliklerindeki olağanüstü fabrikaların istenmeyen zararlı ürünleri yoktur. Küresel ısınma, asit yağmurları, çevre kirliliği gibi sorunların kimyasal atıklardan kaynaklandığı düşünülürse, endotel hücrelerinin başarısı anlaşılır. nitrik oksit molekülü 10 saniyede görevlerini tamamlayarak "parçalanırlar vücutta birikerek zarar getirmezler. endotel hücreleri kimyasal mamullerin üretiminde, olabilecek en ideal yöntemi kullanır bir fabrika mühendis ve işçilerin eseridir.fabrikadaki sistem tasarımcının ne teknolojisini gösterir. bundan şüphe olamaz. Endotel isimli fabrika üstün Yaratıcı`nın eseridir; bu mikroskobik fabrika, vücuddaki 100 trilyon fabrikayla birlikte Allah`ın sonsuz ilmini gösterir. NO`nun damarlarda stratejik görevi vardır bu molekül hayatımızın ilk anında, çok önemli görevler üstlenir "Hayatımızın ilk anı" bizi meydana getiren ilk hücrenin sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan ilk andır. Sperm ve yumurta buluşması olağanüstü ve karmaşık kimyasal işlemler başlatır embriyo ortaya çıkar biyoloji profesörü David Epel "Yüzyılın başından bu yana, insanlar sperm yumurta birleşiminin gelişimi nasıl başlattığını merak ediyordu demiştir bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, anne karnındaki mucize gelişimi NO`nun taşıdığı mesajlar başlatmaktadır. Spermde nitrik oksit sentaz (NOS) adlı enzim mükemmel zamanlamayla, döllenmeden birkaç saniye önce NO üretimine başlar Birleşmeyle spermdeki nitrik oksit molekülleri yumurtaya yayılmakta; 30 saniye sonra yumurtadaki kalsiyum aktif hale gelmekte ve ilk hücrenin çoğalma mekanizması faaliyete geçmektedir. Henüz ilk hücrenin mükemmelliği anlaşılabilmiş değildir. nitrik oksit eksikliğinde sperm ile yumurta iletişim kuramaz İnsanın 2000 yılında ulaştığı gerçek göstermektedir ki, herşey gibi nitrik oksit de Allah tarafından yaratılmış ve görevlendirilmiştir. nitrik oksid hayati mesaj taşıyan bir haberci ve zehirli bir moleküldür NO`nun savunma sistemimizdeki rolü zehirli özellikleriyle ilgilidir. vücudun savunma kuvvetlerinden olan makrofajlar tarafından salgılanmaktadır. makrofajlar 0.01 milimetrelik mikroorganizmalardır; yutma yöntemini kullanarak bakteri ve vücudumuza zararlı molekülleri ortadan kaldırırlar. makrofaj, hastalığa sebebiyet veren bakteri veya mikropla karşılaştığında onları kuşatır. her taraftan sardığı bakterileri yoğun bir nitrik oksit bombardımanına tutar. nitrik oksit molekülleri bakterileri yok edip reaksiyon başlatırlar. nitrik oksit ile makrofajın işbirliği, herşeyin uyumla yaratılışının sayısız delillerindendir. NO moleküllerinin savunma sisteminde dikkat çekici görevleri vardır. NO` virüslerdeki "protease" enzimini etkisiz hale getirir Bu enzim büyük proteinleri, virüs yapımında kullanılan küçük parçalara ayırır. NO`nun bu enzimi devre dışı bırakmasıyla virüsün çoğalması engellenir Bu geçilemez ve önemli bir bilgidir. Küçücük moleküller hiç tanımadıkları molekülleri vücutta bulmakta ve onları etkisizleştirmeyi çok iyi bilmektedirler. insan farkında dahi değilken çok büyük tehlikelerden korunur. Tüm düzenin, moleküler bağlantının tesadüflerle meydana gelemeyeceği çok açıktır. NO moleküllerine, emreden ve onları Kusursuz yaratan alemlerin Rabbidir Bilim gelecekte, nitrik oksidi kanser ve tümörle mücadelede kullanacağını düşünmektedir molekül hakkındaki bilinmeyenlerin aydınlatılması gerekir gün ışığına çıkan her bilgi, bu molekülün üstün yaratılışını gösterecektir. Nitrik oksit molekülü her gün araştırma konusu olmaktadır. sonuçlar bilimi hayret içinde bırakmaktadır. bu haberci molekül başımızdan ayaklara kadar vücud hücrelerinde üretilir pek çok karmaşık işlemde önemli görevler üstlenir Bu molekülün icraatları akıllara durgunluk verir kendinizi NO`nun yerine koyun ve onun görevlerini üstlendiğinizi zihninizde canlandırın Başarılı olabilmek için kalp, kan ve damarlardan oluşan dolaşım sistemini çok iyi tanımanız gerekir uyumak, yemek, spor gibi kan basıncını düzenleyen haberleri organlara iletmeli. Bunu yaparken de en ufak hata olmamalı; aksi takdirde kan basıncınız düşebilir ya da çıkabilir ki bu felç, şok, kalp krizi gibi ölümle sonuçlanabilir. |
|
12-03-2018, 22:30 | #103 |
Kaynak kuraan mucizeleri android prog
Evrimciler DNA`nın nasıl ortaya çıktığını açıklayamazlar DNA konusunda çıkmazdadırlar Balıklar, sürüngenler, böcekler, bitkiler, kuşlar ve insanlar nasıl olup da, farklı DNA ve genetiğe sahip olmuştur Evrim bu soruya cevap olarak, DNA`daki bilgilerin zamanla tesadüflerle arttığını ve çeşitlendiğini ileri sürer bu tesadüflere mutasyon derler Mutasyon DNA`da radyasyon ya da kimyasal etkilerle meydana gelen değişiklikdir. bir radyoaktif ışın DNA zincirine isabet eder ve orayı tahrip eder ya da yer değiştirir. Evrimcilere göre, canlılar, tek bir DNA`nın mutasyonlar kazalarla farklılaşıp mükemmel hallerine ulaştığını iddia ederler DNA`yı bir kitaba benzetirsek. DNA bir kitaptaki gibi yanyana dizilen harflerden oluşur Mutasyonlar kitabın yazılımındaki harf hatalarıdır Kalın bir dünya tarihi kitabını baştan sona bilgisayara yazarsak Bu iş yapılırken dizgiye müdahale edip dizgiyi yapana tuşlardan birine gözü kapalı rastgele basmasını söyleyelim. Bu şekilde yazılan harf hatalı metni, bir başkasına verip yine aynı şeyi yaptıralım. Bu yöntemle harf hatalarıyla bir kitap gelişir mi? var olmayan bir bölüm oluşabilir mi? Elbette ki gelişemez ve kitap tahrip olur Hata ne kadar artarsa, o kadar bozuk bir kitap elde ederiz. evrim in iddiası, "harf hatalarının bir kitabı geliştirdiğidir. Evrimde DNA`da ki mutasyonlar (hatalar) birikerek tesadüfen faydalı sonuçlara yol açmış, canlılara göz, kulak, kanat gibi kusursuz organlar; düşünme, öğrenme mantık gibi şuurlu özellikler kazandırmıştır. Kuşkusuz evrimci iddia, akıldışıdır. Doğada mutasyon çok nadir oluşur Evrimin canlılığın kökenine getirdiği açıklama akıl ve bilim dışıdır Fransız Bilimler Akademisi eski başkanı Fransız zoolog Pierre Grassé`bir evrimcidir, Darwinin canlılığı açıklayamadığını savunmakta ve Darwinizm`i oluşturan "tesadüf" hakkında şunları söyler mutasyonların havyan ve bitki ihtiyaçlarını karşılanması çok zordur. Darwinizm bundan fazlasını ister: Tek bir bitki, tek bir hayvan, binlerce faydalı tesadüflere maruz kalmalıdır. mucizeler kural haline gelmeli, inanılmaz olaylar kolaylıkla gerçekleşmelidir. Hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işe dahil edilmemelidir. cansız maddelerin kendi kendine bir araya gelip DNA gibi muhteşem sistemlere sahip canlılar oluşturduğunu iddia eden evrim, bilim ve akla aykırı bir hayalciliktir. Tek gerçek bir Yaşamın bir planı (DNA) vardır tüm canlılar bu plana göre yapılmışlardır, bu kusursuz plan üstün Yaratıcımızın emriyle varolur tüm canlılar, sonsuz güç ve akıl sahibi Allah tarafından yaratılmışdır. Allah Kuran`da gerçeği şöyle bildirir O Allah ki, yaratandır, kusursuzca varedendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O`nundur. Gök ve yer O`nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim`dir. (Haşr Suresi, 24) İnsanların teknolojiyle başardıkları Allah`ın insan DNA`sında tecelli eden ilminden bir parçadır ibret tablosudur Benzersiz Bir Yaratılıştır DNA` Hücrede tek bir DNA zinciri vardır. yeni doğan hücrenin DNA`ya ihtiyaç açığını gidermek için DNA, her aşaması bir mucize olan işlem yapar. hücrenin bölünmesinden önce kendisinin kopyasını çıkarır ve bunu yeni hücreye aktarır Hücrenin bölünmeden önce büyümek büyüklük sınırı aştığında bölünme süreci başlar. Hücrenin şekli bölünmeye uygun şekilde yayvanlarken, DNA kendini eşlemeye başlar. Hücre bir bütün olarak bölünmeye "karar vermekte" hücrenin içindeki farklı parçalar bölünmeye uygun davranmaya başlar. Hücre bilince sahip değildir. Bölünme işlemi, gizli bir emirle başlar DNA vr hücrenin tümü Rabbimize boyun eğer DNA, kendini çoğaltırken iki parçaya ayrılır. Bu olay çok ilginçtir Yapısı sarmal merdivene benzeyen DNA molekülü, merdivende fermuar gibi ikiye ayrılır DNA iki yarım parçaya bölünür. Her iki parçanın da eksik yarıları hazır bulunan malzemelerle tamamlanır iki yeni DNA molekülü üretilir. Operasyonun her kademesinde enzim denilen ve gelişmiş robotlar gibi çalışan uzman proteinler görev yapar. İlk bakışta basit görünse bu operasyon işlemleri çok ve karmaşıktır anlatmak sayfalar tutar. Atomlardan oluşan enzimler, DNA da eksik bölümleri tespit eder, eksikleri temin ederek, en uygun yerlere ekler ve DNA`nın kopyalanması gerçekleşir. Şuursuz, ve akılı olmayan küçücük yapılar bilinç ve akıllı işlemleri kusursuz yapar bilen insan düşünmelidir Kopyalamadaki DNA molekülleri denetleyici enzimlerce defalarca kontrol edilir. hata varsa—ki hayati olabili tespit edilip düzeltilir. doğrusu baş döndürücü bir hızla yapılır dakikada 3.000 basamak nükleotid üretilirken enzimlerce defalarca kontrol edilip düzeltilir DNA`nın çoğaltılması büyük bir hızdadır şu bilgiler açıklayıcı olacaktır hücre bölünmesi 20 ila 80 dakika sürer ve bu esnada DNA`daki bilgi de kopyalanıp çoğaltılmalıdır. DNA`daki 3 milyar bilgi, 20 ila 80 dakikalık sürede hiçbir hata, unutma veya eksik olmadan kopyalanır . Bu, bir kütüphane dolusu bilginin veya 1000 kitabın veya milyon sayfalık yazının bu kadar kısa sürede hiç hata ve eksiklik olmadan çoğaltılması kadar mucizevi bir olaydır. Bu sefer mucizevi işlemleri gerçekleştirenler teknolojik aletler, üstün nitelikli fotokopi makinaları değil, atomların birbirine eklenmesiyle oluşan enzimlerdir. Büyük bir hızla üretilen yeni DNA molekülünde, dış etkiler sonucunda normale göre daha fazla hata yapılabilir hücredeki ribozomlar, DNA`dan gelen emirle DNA onarım enzimleri üretir DNA kendi kendini korur kendisini ve soyun devamını güvenceye Hücreler insanlar gibi doğar, çoğalır ve ölür. hücrelerin ömrü meydana getirdikleri insandan daha kısadır. altı ay önce bedenimizi oluşturan hücreler bugün hayatta değildir. zamanında bölünerek yerlerine yenilerini bırakırlar ve, biz hayatta kalırız hücrelerin çoğalması, DNA`nın kopyalanması kadar çok karmaşık olsa da insanın varlığını sürdürmesi açısından en ufak bir hataya yer yoktur hayati işlemlerdir çoğaltma işlemi kusursuz işler hata oranı 3 milyar basamakta yalnızca birdir. Bu hata herhangi bir probleme sebep olmadan vücuttaki üst kontrol mekanizması tarafından yok edilir. DNA`nın üretimini sağlayıp denetleyen enzimlerin, yine DNA`da kayıtlı bilgilere göre ve DNA`nın emir ve kontrolünde üretilmiş proteinler olmasıdır. Ortada muhteşem bir sistem vardır ki, böyle bir sistemde tesadüf mümkün değildir. enzim için DNA`nın olması, DNA`nın olması için de enzimin olması, her ikisinin olması içinse hücrenin zarından diğer bütün organellere kadar eksiksiz var olması gerekir. Canlıların tesadüfler" sonucu "aşama aşama" geliştiğini öne süren evrim söz DNA-enzim paradoksu tarafından yalanlanır DNA`nın ve enzim aynı anda var olmalıdır. Bu bilinçli bir yaratılışın varlığını gösterir. Biz farkında değilken, vücudda yaşamımızın problemsiz devamı için akıl almaz bir titizlik ve sorumlulukla sayısız işlem ve denetim yapılır, tedbirler alınır. Herkes görevini eksiksiz ve başarıyla yerine getirir. Allah en büyüktür sayısız atom ve molekülü yaşamı güzel ve sağlıklı sürdürmek için hizmetimize vermiştir. bu lütuf ve nimet bile hiç durmadan şükretmemiz için yeterlidir. Allah, sükun bulmanız için geceyi, aydınlık olarak gündüzü sizin için var etti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı (sınırsız) fazl sahibidir. insanların çoğu şükretmiyorlar. (Mü`min Suresi, 61) Matematik bugün DNA`da ki bilgilerin oluşumunda tesadüf olmadığını kanıtlamıştır. milyonlarca basamaktan oluşan DNA nın ve DNA`yı oluşturan 200.000 genden tek bir tanesinin bile tesadüfen oluşma ihtimali imkansızdır Evrimci biyolog olan Salisbury bu imkansızlığı şöyle itiraf eder Orta büyüklükteki protein molekülü, 300 amino asit içerir. Bunu kontrol eden DNA zincirinde 1000 nükleotid bulunur Bir DNA zincirinde dört çeşit nükleotid vardır, 1000 nükleotidlik dizi, 4 üzeri 1000 farklı şekildedir Küçük logaritma hesabıyla bulunan rakam aklın kavrama sınırının çok ötesindedir.insan vücudundaki ortalama bir proteinin DNA`daki şifresinin şans eseri, kendi kendine oluşma ihtimali, yoktur böyle bir dizilim akıllı ve şuurlu bir gücün bilgi ve kontrolü altında gerçekleşir okumakta olduğumuz yazı ve Harflerin kendi kendine ve rastgele oluştuğunu iddia eden birine ne gözle bakardınız? Bir yazı akıl ve bilinç sahibi birisi tarafından kaleme alınmıştır. DNA`da böyledir DNA`yı keşfeden biyokimyacı Francis Crick, Nobel ödülü almışdır Crick koyu bir evrimcidir ancak DNA`nın mucizesine şahit olunca bilimsel gerçeği şöyle ifade eder sahip olduğumuz bilgilere, dürüst bir adamın yapacağı tek yorum, hayatın bir mucize eseri ortaya çıktığıdır."Crick`e göre hayat kesinlikle kendiliğinden var olamazdı. DNA da en uzman kişi bir evrimci olmasına rağmen, yaratılışta tesadüfe yer vermemektedir. DNA`da ki bilgiler hassas bir düzen ve dengeye sahiptir tesadüfen oluşması imkansızdır Üç milyar harften oluşan DNA`daki bilgiler, A-T-G-C harflerinin birbiri ardına özel ve anlamlı bir sıra içinde dizilmesi ile oluşur. tek bir harf hatasının dahi yapılmamalıdır Ansiklopedideki hata önemsenmez, fark bile edilmez bile. DNA`da bir basamaktaki, örneğin 1 milyar 719 milyon 348 bin 632`nci basamaktaki harfin yanlış kodlanması hücre ve insan için korkunç sonuçlara yol açar çocuklarda görülen hemofili (kan kanseri) bu yanlış kodlamanın sonucudur. Genetik bozukluğun neden olduğu birçok kalıtsal hastalık vardır. Herbiri çok ciddidir bu hastalıkların tek nedeni, genetik şifredeki milyarlarca harften yalnızca bir tanesinin yanlış yerde bulunmasıdır. Down Sendromu yaygın bir hastalıktır Nedeni her hücredeki 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunmasıdır. Huntigton koreside Hasta 35 yaşına kadar sağlıklıdır, bu yaştan sonra birdenbire kol, bacak ve yüz kaslarında istemsiz kasılmalar başlar. Tedavisi olmayan ölümcül hastalık beyni etkilediğinden hastanın belleği ve düşünmesi zayıflar. Tüm genetik hastalıkların gösterdiği önemli gerçek; genetik şifre hassas, dengeli ve kusursuz hesaplanıp planlanmıştır en küçük bir değişiklik sorun oluşturur Sadece bir harf eksikliği veya fazlalığı ölümcül hastalıklara veya hayat boyu sürecek ciddi sakatlıklara neden olur. hassas bir denge ve düzenin tesadüfen oluştuğunu, ve evrim yada mutasyonlarla geliştiğini söylemek kesinlikle imkansızdır. DNA`da ki muazzam bilgi nasıl oluşmuş ve şifrelenmiştir? Hayatı tesadüflere dayandıran evrimciler, hayatın kökeni ile ilgili her soruda yanıtsızdırlar. Kaynak vikipedi.com Yaratılışçılık Paganizm*döneminde çok sayıda tanrı yani yağmur, fırtına, bereket, koruma vb. tek tanrılı dinlere geçiş ile insanüstü olaylar*tek bir Tanrı'da toplanmış yaratma Tanrının en büyük ve eşsiz icraatı olmuştur. Yaratılış her toplumda görülen geleneksel bir görüştür bu inanç Kitab-ı Mukaddes*ve*Kur'ana dayanır ilk örneğine*Sümer*efsanelerinde rastlanır. Evren büyük bir su üzerindedir içinden bir dağ çıkar, yer ve gök birbirinden ayrılır Adapa efsanesi insanın yaratılışı konusunda dikkat çeken bir metindir. Evren Allah*tarafından yaratılmıştır Eski Ahit ve*Kur'an bundan bahseder.* Hristiyanlık ve Musevilikte yaratılış kavramı aynıdır. İbrani takvimi Tanah'a göre dünyanın yaratılış yılı 2017 den 5777 yıl önce başlar. Yeniyaratılış* inancında,*Sümer Zerdüşt, Yahudi ve İslam kaynaklarında 7000 yıl önce, Dünya merkezli*evren*6 günde yaratılmış çamurdan*hz Adem'in, O'nun kaburga kemiğinden hz*Havva yaratılmıştır yaratılışçılıkta gibi biyolojik*evrim reddedilirken evrenin varoluşunda big bang teorisi tek bilimsel gerçek kabul edilir yaratılışçılıkta insanlık yaşam ve*evrenin, üstün*bir yaratıcı güç tarafından yoktan meydana getirilmiştir Yaratıcı*her dinde farklı şekilde isimlendirilir Yaratılışçılık *dini yaratılış*veya*kitabi*yaratılış*olarak ifade edilir*Dünyada yaşayan canlıların yaratılması dini inançlarda farklılık göstermez Yaratılıştan 1654 yıl geçtiğinde*Allah insanları sapıttıkları gerekçesiyle*Nuh tufanı*ile cezalandırır. Bazı hadislerde Dünyanın ömrü 7 bin yıldır Hz Muhammed’in zamanına kadar 5.600 yıl geçmiştir: Enes b. Malik'ten, "Resulullah buyurdu: Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Kim din kardeşinin Allah yolunda ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini ibadetle geçirmişcesine dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar." Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni'den rivayettir gördüğüm rüyayı Resulullah'a anlattım. Peygamber yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber dünyanın ömrü olan yedi bin senedir. Ben O'nun son bininde olacağım."*Ahmet İbni Hanbel nakletti: "Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir".Din ve yaratılışa inananlar dinle uyuşmayan bilimsel kuramları reddeder.*Evrim,*insanın evrimi*ve*ortak ata*kuramları *Semavi dinlerle çelişir. Hristiyan yaratılışçılar Dünya'nın jeolojik tarihi,*Mendel genetiği,*güneş sisteminin oluşumu*ve*evrenin kökeni*kuramlarına inanırlar insanın tarihsel gelişimini inceleyen*antropoloji* yaratılışçılıkdaki Adem,*Havva,*Nuha dini metinlere inanıp insan kültürlerindeki çıkış süreçlerine ışık tutmuştur. Yaratılış*kavramı Köktenci Hristiyanlıkla sıkı ilişki içerisindedir Tekvin'in yaşam türlerinin ortaya çıkışında gerçeği yansıttığını düşünürler kitap temelli inançlarda evren ve dünyanın yaşının da yansıtıldığına inanılır. Yaratılışçılık eğitimde*tanrıcı*dünya görüşünün baskın çıkması için yürütülen dinî, siyasi ve toplumsal girişimlerde kullanılır.Akıllı tasarım,*evrenin*ve canlıların modern bilimin kabul ettiği süreçler oluşabileceğini bu süreçlerin zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eder.Akıllı tasarım iddiası, bilimde*yeni yaratılışçılık olarak anılmaktadır. akıllı tasarım evrimin gayesel bir içerik taşıdığını iddia eder “evrimsel” bir yaklaşımdır. Canlı genomlarındaki bilginin kökeni ancak tasarımla açıklanabilir İlk canlı organizmadaki tasarım ve tüm canlılık öğrenme süreci olarak belirli bir amaçda, genomun çevreye uymasını sağlayacak şekilde veriler üretip seçtiğini iddia eder. Doğal seçilim, mutasyon ve evrim mekanizmaları şekillendiren parçalardır canlı*organizmaları üstün ve akıllı bir tasarımcı yaratmıştır Akıllı tasarımı benimseyenler, yaratılanların kim tarafından yaratıldığını açıklamaktan kaçınır ve herhangi bir ilah ismini zikretmezler Bunun nedeni akıllı tasarımın okullarda* evrim*teorisi yerine *bilimsel*olarak okutulmasını sağlamaktır.Akıllı tasarımın önderi*ABD'dir din reklamı ve dinin yaygınlaştırılması anayasaya aykırıdır. Akıllı tasarımda iki kol vardır ilki*yaratılışı savunan ve türlerin ortak atadan gelişini anlatan*evrimi*reddeden kısımdır. Akıllı tasarım kuramını bunlar oluşturur. Diğeri evrimin var olduğunu ve ortak atayı kabul eden fakat yaratılıştan sonraki süreçlerin ve evrendeki tüm süreçlerin bir tasarımcı tarafından yönlendirildiğini savunur Evrim*teorisine alternatif olarak ortaya çıkan akıllı tasarımın liderliğini merkezi Amerika'daki*Discovery Institute yapmaktadır. Tasarım kuramı ilk olarak 1802 de*İngiliz*Anglikan din adamı*William Paley*tarafından ortaya atılmıştır. Paley,*Yerde cep saati bulursanız, böyle bir şey görmemiş olsanız bile onun zeki bir varlık tarafından yapıldığını hemen anlardınız.*diyordu.aynı şeyin doğa için de geçerli olduğunu düşünüyordu. Ona göre doğanın karmaşıklığı bir tasarımın kanıtıydı. Akıllı tasarım kuramı, 1990'lardaki Darwinci biyolojik*evrimi* reddi olarak ABD'de ortaya çıktı. Biyokimyacı* Michael Behe'nin*Darwin'in Kara Kutusu*kitabı bu kuramın ilk büyük çıkışıdır 1743-1805 te yaşamış* Anglikan*din adamı William Paley Akıllı tasarımın temellerini atmıştır Yaratılışçılar ve akıllı tasarımı savunanlar*Evren'in,*Dünya'nın ve canlıların mükemmelliği, karmaşıklığı ve sanatsallığının evrim ve rastlantıyla açıklanamayacağını düşünürler. Akıllı tasarımın en yaygın kullanılan kavramı*indirgenemez karmaşıklıktır. Bu kavram önde isimlerden Michael Behe tarafından "her biri temel işleve katkıda bulunan, birbiriyle etkileşimde olan, iyi eşleşmiş parçalardan oluşan ve parçalardan birinin çıkarılmasıyla işlevini gerçekleştiremez hale gelecek tek bir sistemi" ifade için icat edilmiştir. Akıllı tasarım doğadaki sistemlerin kademe kademe doğal süreçle oluşamayacağını basit bir sisteme indirgenemeyeceğini iddia eder. Uçma işlevini yerine getiremeyen yarı-kanatlıların, yüksekten atlarken düşüşü yavaşlatma özelliği vardır ağaçlarda yaşayan ve toprağın kendilerine tehlike arz ettiği canlılarda, bu özellik hayati öneme sahiptir ağaçtan ağaca atlamaya olanak sağlar. Renkleri veya şekilleri ayırt edemeyen gözler ilkeldir algı dereceleri düşüktür. hareketleri görüp kaçmaya olanak sağlar. Akıllı tasarım Evren'deki anlaşılabilirlik gibi somut ve gözlenebilir kaynakları bilimselliğe kanıt gösterir. fizikçilerin*tespitleri ve yorumlar fikrin bilimselliğini ispatlanabilir kılar akıllı tasarımın bilimsel çalışmalar ya da evrim ile çürütülmesi söz konusu değildir Tasarım fikrinin evrim ile çatışması olmadığına akıllı tasarımcılar tarafından dikkat çekilir. Bilim camiasında akıllı tasarım,*doğal seçilim konusundaki yanlış anlamaya dayanır ve canlının evrimsel tarihi inkar ettiğini savunur. deneysel ve bilimsel değildir. Bilim camiası akıllı tasarımı bilimsel olarak görmez sözel bilim olarak görür Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi gibi bilimsel birlikler, hayatın kökenine dair akıllı tasarım ve ilahi müdahele iddialarının, deneysel olarak test edilecemeyip hiçbir tahminde bulunamayacakları ve hipotezlerini*yaratamayacaklarını söyleyip bilim*olmadığını belirtmiştir. tartışmalar devam etmektedir. Kaynak kuraan mucizeleri android prog Evrimcilere DNA`nın, ve genetik şifrenin kökeni sorulduğunda da her kafadan ayrı ses çıkar önde gelen evrim biyokimyacısı Leslie Orgel şu yanıtı verir: Genetik şifrenin kökenini anlayabilmiş değiliz... Genetik şifre hayatın kökenlerinin en şaşırtıcı yönüdür. asıl olan bir buluşa ihtiyaç vardır. Milyonlarca sayfalık, milyarlarca bilginin tesadüfen yazıldığını iddia edenler elbetteki cevapsız kalacaklardır. Nasıl her eserin her bilginin bir yazarı ve sahibi varsa, DNA`daki bilginin de sahibi ve yaratıcısı vardır; ve O Yaratıcı, üstün ve güçlü, sonsuz ilim ve akıl sahibi Rabbimizdir Moleküler biyolojinin en önemli buluşu bazı genlerin bazılarında daha etkili olduğunun keşfidir. genlerin çok komplike bir sıra ile organize olurlar Genetik hiyerarşide tekrar eden işlevlerle görevlendirilmiş genler vardır: hemoglobin yapmak, saçın uzaması veya sindirim enzimlerinin üretilmesi gibi. moleküler işçilerin üzerinde düzenleyici" genler bulunur, işçi genleri çalıştırır ve durdurur. çocuklukta hemoglobin genini durdurur. işçilerin, ve "orta dereceli yöneticilerde seri ana kontrol geni bulunur. Bunların kararları düzinelerce, yüzlerce altbirimi etkiler. Bu genler hayatidir ki, embriyo döneminde zarar görmeleri ölümcül olabilir. Genler, atomlardan oluşan moleküllerdir. aralarında düzenli bir organizasyon kurmuşlardır? Nasıl olup da, bir molekül bir insanın uzamasını durdurma kararı alır, bu kararını nasıl anlayıp, itaat edip, uygulamaya koyar? disiplinin kurucusu kimdir? milyonlarca yıldır, trilyonlarca gen, aynı disiplin, itaat, akıl ve şuuru eksiksiz yerine getirir. Böyle bir sistemde tesadüfü iddia etmek, safsatadır. Genleri, en akılcı ve en kusursuz biçimde programlayan şüphesiz, herşeyin Rabbi Allah`tır. Hücrenin çekirdeğindeki DNA, sarmal bir yapıdır. Bu sarmal yapı açılırsa DNA, bir metre uzunluğunda ipince, uzun bir şerit haline gelir bir metre uzunluğundaki DNA`nın, küçücük hücre çekirdeğinde paketlenmiş halde yer alması dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur. DNA atomların kendine has dizilimleriyle maksimum şifreyi, minimum alana taşıyacak üstün bir tasarıma sahiptirler Birbirine geçmiş iki spiral merdivende üç türlü element bulunur: şeker, fosfat ve DNA şifrelerini oluşturan azotlu organik baz. insanlarda malzeme ve fonksiyonların aynı olmasına rağmen, birbirlerinden farklı olmalarını sağlayan özel şifreler, azot bazlar tarafından oluşturulur. Dört çeşidi olan bazların dizilişindeki farklılıklar insanlar arasındaki farklılıkların sebebidir. Bu bazlar; Adenin, Guanin, Sitozin ve Timin olarak adlandırılır. Bazlar belirli kurala göre birbirlerine bağlanır. Bilimadamlarının yeni yeni çözdüğü bu dört azotlu organik bazda, biyolojik varlığımızın tüm şifresi gizlidir. DNA molekülünü oluşturan bazlar, isimlerinin baş harfi ile anılır; A, T, G ve C. çekirdekteki bilgiler bu şekilde depolanmıştır. DNA molekülünün bir bölümü olan her gen insan vücudundaki bir özelliği kontrol eder. Boyun uzunluğu, gözün rengi gibi sayısız özellik genlerin emriyle meydana gelir. genleri bir kitaba benzetebiliriz. Sayfaların üzerinde A- T- G- C harflerinden oluşmuş yazılar vardır. İnsan DNA`larında 200.000 gen bulunur. Her gen, protein türüne göre, sayıları 1000 ile 186.000 arasındaki nükleotidlerin özel bir sıralamada dizilmesiyle oluşur. genler insan vücudunda görev yapan 200.000 proteinin kodlarını saklar ve protein üretimini denetler.Hiçbir Tasarım Tesadüfen Gerçekleşemez binaların önündeki çiçekler bazen bina ismi yazılacak şekilde düzenlenir. Uzaktan veya tepeden baktığınızda, çiçeklerle binanın veya şirketin adının yazılı olduğunu fark edersiniz. çiçekler rastgele büyümez bahçıvan ve peyzaj mimarlarınca tasarlanırlar bir kelime oyununda harfleri masada karışık bırakıp gittiğinizi düşünün. harflerle OYUNU BEN KAZANDIM yazdığını görseniz, bunu yazan birinin olduğunu anlarsınız. Hiçbir zaman harfler yanyana gelerek anlamlı cümleyi tesadüfen oluşturamazlar Kısacası, bir yerde tasarım varsa, bunun mutlaka tasarımcısı vardır. Siz tasarımcıyı görmemiş olabilirsiniz, eserinden veya bıraktığı izden onun varlığını ve amacını anlarsınız. bir yerde en ufak planlanmışlık varsa, mutlaka bir akıl sahibinin izleri vardır. Hiçbir akıl ürünü tesadüfen oluşmaz. bir binanın isminin tesadüfen oluşmaz. bir yerde bir kelime, varsa, mutlaka biri yazımıştır. Yazarsız kelime, olmaz. İnsanın bedeni ise, bir binadan trilyonlarca kez daha karmaşıktır kendiliğinden ve"tesadüfen" oluşması kesinlikle mümkün değildir. milyonlarca yıldır, milyarlarca canlının sahip olduğu trilyonlarca DNA kusursuz ve en mükemmel haliyle yazılmakta, gözle görülmeyecek küçük bir mekana sığdırılmakta ve en akılcı şekilde kullanılmaktadır. insanı hücreyi DNA yı kusursuz ve mükemmelce planlayıp düzenleyen bir Yaratıcı vardır. aksini iddia etmek, akılsızlık akla ve mantığa saldırmaktır ne yazık ki, harflerin kendi kendine dizilip üç küçük kelimeyi yazmasının imkansız olduğunu söyleyecek birçok kişi, milyarlarca atomun tek tek planlanmış bir dizilimle DNA gibi muhteşem işler başaran bir molekül oluşturmasının "tesadüfl sonucu olduğu aldatmacasını itiraz etmeden dinlemektedir. DNA`daki kusursuz tasarımın örnekleri sınırsızdır her. Bilginin DNA`da şifrelenişi muhteşem ve hayranlık uyandıracak bir tasarımdır kabul etmek gerekir ki, midedeki ya da kulaktaki herhangi bir hücre insandan kat kat bilgilidir ve bilgiyi en doğru ve en kusursuz şekilde değerlendirir insandan çok daha akıllıdır. aklın kaynağı nedir? Nasıl olur da insan vücudundaki 100 trilyon hücrenin herbiri inanılmaz bakla, bilgiye ve beceriye sahip olabilir? Bunlar atomlardan oluşmuş ve bilinçsiz yapılardır. tüm elementlerin atomlarını birbirlerine bağlayarak milyonlarca farklı molekül oluştursak, yine de akıl elde edemeyiz. bilinçli ve organize iş başaracak bir zihin asla ortaya çıkmaz. nasıl oluyor da, belli sayıdaki akılsız ve bilinçsiz atomun dizilmesinden meydana gelen DNA molekülü ve onunla uyumlu çalışan enzimler bilinçli işler yapıp, hücredeki sayısız karmaşık ve farklı işlemi kusursuz ve mükemmel organize edebiliyor Bunun cevabı basittir; akıl, bu moleküllerde ya da hücrede değil, bu molekülleri var edenin Kendisi`ndedir. Akıl eseri eseri yaratandadır En gelişmiş bilgisayar onu dizayn eden, tasarlayan, bir akıl ve zekanın ürünüdür. hücre de, içindeki DNA ve RNA`lar da hücrelerden oluşan insan da, yaratanın eseridir Eser mükemmel, kusursuz ve etkileyicidir işte o akıl sahibi en üstü olan Rabbimizdir Masada deftere yazılmış tek bir cümle görseniz, yazarının merak edersiniz. Defter ile kalem tesadüfen bir araya gelerek, rüzgarın etkisiyle bir cümle yazdığını düşünmezsiniz. DNA`da milyarlarca bilgi söz konusudur bilgilerin her biri insan için son derece önemlidir üstün ve ileri bir teknolojiye sahip olan DNA, kim tarafından en mükemmel şekilde tasarlanıp, yaratılıp, bir mucize olan minicik hücrenin içine özenle yerleştirilmiştir? binlerce yıl öncesinden günümüze hiçbir özelliğini kaybetmeden. okumanız, görmeniz, nefes almanız, düşünmeniz, var olmanız ve her an görev başındaki bu hücrelerin kim tarafından niçin yapıldığını sormaktan daha önemli ne olabilir en çok merak etmeniz gereken, bu sorunun cevabı değil midir Gökyüzüne baktığınızda gördüğünüz Güneş`ten, vücudunuzdaki DNA`ya kadar muhteşem bir tasarım, plan ve düzen vardır. Bunların tesadüf eseri oluştuğunu saymak kesinlikle kabul edilemez ve ciddiye alınamaz bir safsatadır. Bir yumurtanın spermle döllenmesi, yeni bir insanın başlangıcıdır. Milyonlarca sperm, yumurtayı döllemek için yarışır ve bir tanesi başarılı olur. bu şansa veya tesadüfe dayalı değildir, her aşaması Allah tarafından kaderde tespit edilerek yaratılmıştır. Allah ayetinde gerçeği şöyle bildirir: Sizleri biz yarattık tasdik etmeyecek misiniz? rahimlere döktüğünüz meniyi gördünüz mü? siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59) Babanın sperm hücresi, annenin yumurta hücresini döllediğinde, doğacak bebeğin kalıtsal özelliklerini belirlemekte baba ve anne genleri birleşir. binlerce genden her birinin özel işlevi vardır. Saç ve göz rengini, yüz biçimini, iskelet ve, iç organlardaki, beyin, sinirler ve kaslardaki sayısız ayrıntıyı belirleyen genlerdir. Sperm ile yumurta birleştiğinde oluşan hücre ile beraber, insan hayatının sonuna kadar her hücresinde şifresini taşıyacağı DNA molekülünün ilk kopyası oluşmuş olur. Döllenmiş yumurta dediğimiz ilk hücrenin, insana dönüşmek için, çoğalması gerekir ve bunun bilinciyle, yüksek bir şuurla hücre bölünür yüksek şuur kendini her aşamada belli eder. Hücreler bölündükçe başkalaşıp vücutta gereken bölgelere giderler. aynı hücrelerden oluşan bir et yığını değil göz hücresi olup tam gerektiği yere, bir kısmı da kalbi oluşturup göğüs kafesine gider deri hücresi olarak bütün vücudu kaplar. Tüm hücreler, oluşturacakları dokunun gerektirdiği kadar çoğalır ve dokular da gerekli yapıyı oluşturmak üzere yanyana gelip organları oluştururlar başkalaşım ve yapılanma koordinasyonu DNA tarafından sağlanır. unutmamak gerekir ki DNA, ne en son teknolojiyle donatılmış laboratuvarlarda çalışan bir biyokimyager, saniyede trilyonlarca işlem yapan bir süper-bilgisayardır. DNA, karbon, fosfor, azot, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşur düşünüp ibret alalım vücudda trilyonlarca hücre, bölünerek çoğalır. her hücre ve her biri farklı gen farklı zamanda aktive olup hücrede başkalaşımı sağlar.bölünerek çoğalan her hücrede genetik bilgi vardır; kalp kası, deri, alyuvar ve vücud dokusunu üretme yeteneğine sahiptir. Her hücre tam bir DNA tarifine sahip olsa da, gelişmede ve farklı organlarda sadece bazı genler aktiftir. böbrek kodları her hücrede bulunur; ancak sadece ilgili genler, gelişmede, belirli zamanda, aktif olur. glükoz fosfat karaciğerde bulunur, organların her hücresi bu protein tarifine sahiptir, ama asla üretemezler göz hücresi göze gerekli olanı üretir; tüm hücreler uzmanlaşır hiçbiri hataya düşmez. Peki kusursuz işbölümünü kim yapmaktadır? Hücrelere bölünme ve bölündükten sonra uzmanlaşma emrini kim vermektedir?, tüm hücreler itaat şuuruna sahiptir kusursuz bir disiplin ve organizasyonla çalışırlar? |
|
12-06-2018, 18:11 | #104 |
Kaynak kuraanda yaratılış.com
İnsanı yoktan yaratan Allah'tır. etrafımızı saran tüm güzellikleri, farkında olmadığımız tüm nimetleri, hayranlık uyandırıcı detaylarıyla var eden Yüce Allah'tır. Bu, Allah'ın eşsiz sanatı sonsuz aklıdır Allahu Teala kavrayıp keşfedemediğimiz sistemler yaratmış, her detayda Yücelik ve kudretini göstermiştir kainatta nice güzellikler var etmiştir. Yoktan var eden, her şeyi takdir eden ve her an yaratmaya kadir olan Yüce Allah dilerse yok eder. İnsana düşen, nimetlere şükretmek, Allah'a muhtaç olduğunu bilmek ve yalnızca O'na yönelmektir. insan, şimdiye kadar ne kadar renkli bir dünyada yaşadığını ve çevresindeki renk çeşitliliğini hiç düşünmemiş olabilir. Renklerin olmadığı bir dünyanın nasıl olabileceği hiç akla gelmemiş olabilir. gözümüzü açtığımız andan itibaren renkli bir dünyayla karşılaşırız. Oysa Allahu teala dileseydi kapkaranlık, renksiz bir yeryüzü ile karşılabilirdik şu anda ışıl ışıl ve rengarenk bir dünyada yaşıyor olmamız Allahın sonsuz hikmetiyledir BİTKİLER YARATILIŞ MUCİZESİDİR mucizevi özelliklerle yaratılmışlardır ama insan bunu ve tüm "yaratılış mucizelerini aklına getirmez Tüm hayatında sadece kendi ihtiyaçlarını düşünen, bu yüzden Allah'ın varlığının delillerini göremeyen insanlar Rabbi'ne yönelmelidir gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla ekin, zeytin, hurmalık ve üzüm bitirir. Ve düşünen bir toplum için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 10-11) TEKNOLOJİ DOĞAYI TAKLİT EDMEKTEDİR Uçağın montajında bilgimiz olmasa da elinizde ki modelle maketi yapılabiilir doğada ki kusursuz tasarım teknolojik aygıtın en kısa yoldan ve en mükemmel biçimde yapılmasını sağlar. Bunun bilincindeki bilim adamları her çalışmada canlıları araştırmakta sistem ve tasarımlarını taklit etmektedir bilim adamları, Allah'ın doğada yarattığı tasarımı görüp incelemekte ilham alarak yeni teknolojiler geliştirmektedir TÜM DOĞA ALLAH'IN YARATMASIDIR bir kuşun kanatları bir bakterinin tüycüğü bazen de bir yarasanın kafatasın Allah'ın üstün yaratmasıyladır Darwinizm'in büyük bir yanılgı içindedir her sistem üstün bir bilgiyle yaratılmıştır DÜŞÜNEN İNSANLARI Kuran' düşünmeye davet eder Bakara Suresi'nin 164. ayeti şöyle bildirir “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizdeki gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada yayıp rüzgarları estirmesinde, boyun eğdirilmiş bulutları evirip-çevirmesinde düşünen topluluk için ayetler ibret ve deliller vardır. Kuran'ın yüzlerce ayeti insanları düşünmeye çağırır. İnsan, sadece kendi bedenini, ve doğayı incelediğinde büyük bir ölçü, sanat, plan ve akıl bulur .Bahçede bulunan meyve ağaçları, ev penceresinden görünen çam ormanı ya da yolda gördüğünüz çınarlar hakkında düşünmüş müydünüz bitkilerin nasıl ortaya çıktığını, hangi aşamalardan geçerek ağaç haline geldiklerini biliyor musunuz?Yoksa bitkilerin varlığı sizin için sadece estetik mi ifade ediyor? Veya "olsalar da olur olmasalar da" diye mi düşünüyorsunuz? yanılıyorsunuz. estetiğe hitap etmenin yanısıra, nefes almanızı sağlayan atmosfer dengesini, oksijen miktarını karbondioksitten zehirlenmeneyi nemin rahatsız edici olmamasını, havanın çok soğuk ya da çok sıcak olmamasını yani rahat yaşamayı bitkilere borçluyuz. Üstelik Bütün canlılar yaşamak için ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri bitkilerden karşılıyor fotosentez sistemleri, hiç durmadan enerji ve oksijen üretir, doğayı temizler ekolojik dengeyi sağlar tat, koku, renk gibi estetikleriyle Allah'ın sonsuz ilmini, efkat ve merhametini göz önüne serer Çok özel fayda ve sistemlere sahip bitkilerin bugüne kadar sadece 10.000 türü incelenmiş, insanı hayrete düşüren yaratılış özellikleri ortaya çıkmıştır. Bizi, mutlak gerçeğe ulaştıran neden sorusunun cevabı İlahi rehber Kuran'da emredilmiştir evrenin büyüklüğünü düşünün Akla gelen en büyük genişliktedir dünyadaki hiçbir uzaklık evrenin genişliğini anlatamaz Dünya'nın evrende kapladığı yer bir toz tanesi kadar bile değildir bilgilenip okudukça evrenimizi ve tüm varlıkları Allah'ın yarattığını bileceksiniz. Allah Güneş'i, Ay'ı, Dünyamız'ı evrendeki herşeyi, bizim en güzel ve en rahat bir şekilde yaşamamız için özel olarak yaratmıştır Kaynak kuraanda yaratılış.com 19. yüzyılda bilime hakim olan materyalistler, evrenin sonsuzdan beri var olan başıboş bir madde olduğunu öne sürmüştü. 20. yüzyıl bilimi bu iddiayı çürüttü bilim, evrenin başlangıcı olduğunu, yoktan yaratıldığını ispatlamışdır. Big Bang Büyük Patlama adlı başlangıçla hem madde hem de zaman yoktan yaratılmıştır. evrendeki fiziksel dengeler olağanüstü bir hassasiyetle belirlenmiştir dünyanın yapısı, uzaydaki konumu ve atmosfer tam olması gerektiği gibi düzenlenmiş. Karbon, oksijen gibi atom ve moleküllerin fiziksel ve kimyasal özellikleri insan yaşamına imkan sağlayacak biçimde belirlenmiştir. evrende tesadüfe yer yoktur. Tüm evren, belirli bir amaçla muhteşem bir uyum, ahenk ve denge ile yaratılmıştır. Samanyolu Galaksisi'ni, Güneş sistemimizi ve yaşadığımız Dünya gezegenini kuşatan sayısız kanun, denge ve ölçü vardır her biri, insan yaşamına olanak sağlayacak özel bir hesaplamayla düzenlenmiştir. evrende insanın var olması ve yaşamını sürdürmesi birer mucizedir Bir şeyin mucize olması elbette onun Allah Katından geldiğinin delilidir. Her karesi mucize olan evren de, çok açıktır ki eşsiz bir ilim ve kudretle bizi yoktan var eden Yüce Allah'ın eseridir. HAYVANLARDAKİ YARATILIŞ ALLAH'IN GÜZELLİKLERİNDEN SADECE BİR DEMETTİR tüm canlıların sahip olduğu olağanüstü Rabbimizin eşsiz nimetinin sadece bir kısmıdır unutulmaması gerekirki kimi canlılarda bilinç ve beyin yoktur. canlıların sahip oldukları üstün özellikler örneğin bir arının aklıyla matematik harikası petekler inşa etmesi canlılardaki karmaşık sistemleri, doğayla olan mükemmel uyumlarının tesadüf sonucu oluştuğunu iddia etmek akıl ve mantık dışıdır. Her canlının üreyip, beslenmesi, üzerinde mutlaka, düşünmelidir İnsanların elde ettikleri, tüm işlemleri canlılar ilk günden beri milyonlarca yıldır, kusursuzca yapar Canlılardaki benzersizliğin kaynağı nedir? Tümü bilinç ve aklın delili olan sistemler nasıl ortaya çıkmıştır? bilinç, kime aittir? karar veren ve uygulayan canlı değildir Her detayda üstün bir bilgi bulunan canlılar rastlantıyla varolamaz kusursuz sistemlerin kendi kendine oluşması asla mümkün değildir. Yeryüzündeki tüm canlılara özellik veren, onlara ne yapmaları gerektiğini ilham eden onları yaratan, üstün akıl ve ilim sahibi, tüm alemlerin Rabbi Allah'tır. Allah'ın emrini yapmak ve her saniye onu düşünülmek için göklerde ve yerde milyonlarca delil vardır TÜM CANLILAR ALLAHIN GÜZELLİKLERİNDEN BİR DEMETTİR Bunlara tesadüf demek mümkün değildir tesadüflerin, milyonlarca canlıya etki etmesi ve onları üstünlükle donatması imkansızdır. Aksini iddia etmek aklın ve mantığın sınırlarını aşmaktır. canlıları biran düşünmek şükür için yeterlidur ne ilginçtir ki, düşünemeyen insanlar vardır. Ve düşüncesiz insanlar tüm canlıların tesadüf eseri olduğunu iddia ederler. canlıların davranışları vücutdaki tasarımlar Allah'ın Güzelliklerinden sadece Bir Demettir tüm canlılar Allah'ın varlığına delildir insan Allahı zikretmeli ve her an onu hatırlamalıdır Gören ve düşünenler için BALARISI ALLAHIN MUCİZESİDİR kusursuz yaratılmışdır insanların yapamayacağı işleri kusursuz yaparlar. Olağanüstü bir kusursuzluk ve yaratılış sergilerler. Bunun sırrı İlahi emirdir: Kuran'da balarısının Allahın ilhamıyla hareket ettiği buyrulur Baykuşların gece sessizliğinde fark edilmeden avına yaklaşırlar Hayalet Uçak Projesinde baykuşların eşsiz kanat yapısı örnek alınmıştır. kuş kanatlarındaki tüy keskin kenarlıdır. Amcak Baykuş tüyleri bunun tam tersi ince ama keskin olmayan bir yaratılıştadır. Bu özel yaratılış uçuşda sessizlik sağlar. NASA ya göre, baykuşun yumuşak kenarlı tüyleri ve kanatları, hava türbülansını ve gürültüyü engeller Askeri tasarımcılar baykuş kanadını taklit ederek, hayalet uçakları uçurmanın yollarını aramaktadır Doğa Allah'ın üstün yaratmasını gösteren mühendislik harikaları ile doludur albatroslar Bir ay boyunca yere inmeden 15.000 km. uçabilir kırlangıç göçlerinde dünyayı dolaşıp 3.000 km kateder çekirgeler, doğumdan kısa süre sonra 6.000 km lik yola çıkar canlıların En hafifleri 35-40 gram en ağırları ise 130 tona varabilir Göçen hayvanlar km lerce mesafeyi, yol gösterici, olmadan hava koşulları ve iklim değişikliği ve düşman göçte karşılaşılan zorluktur bir canlı nasıl karar alıp ne zaman göçeceğini nereden rehberleri kimdir kuşlara yön bulmayı, uzun mesafeler katedemeyi öğreten kimdir Kuşkusuz tesadüf söz konusu değildir. Tüm cevablar bize bilinç ve akıl sahibi bir Yaratıcıyı göstermektedir. Kuran'da "... O'nun, yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur" (Hud Suresi, 56) ayetiyle bildirildiği gibi canlılar Allah'ın denetimindedir hayvanların hayranlık uyandırıcı göçleri Allah'ın yaratışındaki ihtişamladır Kaynak kuraanda yaratılış.com KARINCA yı çok yakından tanırız, her zaman her yerde rastlarız fakat dikkat çekmez, çok becerikli, çok sosyal, çok akıllı bir varlıktır Yaşantımız içinde önem vermediğimiz bu milimetrik varlıkların hayatları mucizelerle doludur Yeryüzündeki her canlı mucizevi özellikler ve hayranlık uyandıran yeteneklerle yaratılmışdır. Tek bir canlı türünde Allah'ın ihtişamlı yaratışının yüzlerce delilini görmek mümkündür. Kuran'da Yeryüzünde hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan kuş yoktur ki, sizin gibi ümmet olmasın. Biz hiçbir şeyi noksan bırakmadık, onlar Rablerine toplanacakdır." (Enam Suresi, 38) buyrulur ayette dikkat çekilen kuşlar düşünülmesi ve incelenmesi gereken canlılardır. insanlar bir kitabı ve, kitabın konusunun kendilerini ilgilendirmediğini düşünebilir. bu kitaba ayıracak zamanları olmadığını söyleyebilir insan siyasetle ilgili ya da bir romanı daha çekici ve daha "yararlı" bulabilir Oysa okunan her kitap onu okuyana çok fazla "yararlı" olacak, ona çok fazla katkı sağlayacaktır. Çünkü her kitap, canlıları konu edinir verdiği mesaj çok büyüktür. bir kitap yazmış olmak için değil, çok büyük ve hayati bir gerçeği işaret etmek için ele alınmıştır anahtar gibidirler Anahtar tek başına önemsiz gibi gözükür ama Onu hiç anahtar görmemiş bir insana verirseniz, elindeki şeyi anlamsız ve işe yaramaz görecektir. Oysa bir anahtar, açtığı kilidine göre, dünyanın en önemli şeylerinden biri olabilir belkide bir kitabın açtığı kilid ve arkasındaki gerçek ise insan için tüm yaşamı boyunca karşılaşacağı en büyük gerçektir. insan ve içinde yaşadığı evren, en ince noktasına kadar Allah tarafından yaratılmıştır ve O'nun varlığını gösterir ve yüceltir evrenin tek parçasını tek bir bitki ya da tek bir hayvanı düşünmek, insanı tüm evreni anlayıp kavramaya yaklaştırır. Tek bir canlı, evreni anlamaya yarayan bir "anahtar" olabilir.Örümcekler çok az kimse tarafından bilinen şaşırtıcı ve hayranlık verici özelliklerle yaratılmıştır "nasıl" ve "niçin" sorularını soran insan anlamalı düşünmeli ve Rabbinin emrine göre yaşamalıdır ilahi amaca göre yaşamak her şeyden önemlidir. Gözler Allah'ı göremez, ama Allahın varlığının sayısız delili insanın gözü önündedir. Allah sonsuz akıl ve bilgisini her canlı üzerinde gösterir. Sonsuz merhametiyle, insanlara aciz, akla ve zekaya, sahip olmayan canlılara akılalmaz işler yaptırır. kuşlardan sürüngenlere, balinadan böceklere kadar her canlı, beklenmeyen akılcı ve başarılı davranışlar sergiler insanı şaşırtır. örümceğin çelikten daha sağlam bir ip üretir bir sivrisinek de, dahi insanı şaşırtan davranışlar vardır ama biz sineğe önem vermez değersiz görürüz Allah, Kuran'da buyururki "Şüphesiz Allah, sivrisineği ve, ondan üstün olanı da, örnek vermekten çekinmez. iman edenler bunun Rableri'nden bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler 'Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?' derler. Allah birçoğunu saptırır, birçoğunu hidayete erdirir. Ancak fasıklardan başkasını saptırmaz." (Bakara Suresi, 26) Yeryüzünde insanı hayrete düşürecek kadar çok canlı türü yaşar. karıncalar, balarıları, köpekler, kediler, sinekler, örümcekler, ve sık rastlamadığımız canlılar vardır. Dünyada yaşayan, kimi zaman ismini duymadığımız, duysak da bilmediğimiz milyonlarca canlı türü yaşar. görmeye alışmadığımız bir böcek türü olan termit Yaşantısı ve görünüşü ile karıncaya benzer Termit şaşırtıcı olabilir. Küçük bir böcekte anlatılacak çok şey olamayacağını düşünenler çıkabilir. bu yanlıştır termitler özellikleriyle hemen fark edilir. bu küçük canlı insana çok farklı bir düşünce ufku açacak özelliklerle donatılmıştır yeryüzündeki en büyük mucize bakıyor, okuyor ve anlıyor olmaktır Yaşamda ki herşey gözlerimizledir Aile dost kısaca yaşamımızı gözlerimizle tanır göz olmadan dünyayı algılayaz reng şekil manzara ve güzelliğin ne olduğunu bilemeyiz gözlerimizle etrafı görüp bir yazıyı okuyabiliriz bu mucizevi organ bize yükümlülük getirir Allah emrediyor Sizi yaratan size kulak, göz ve gönül veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz (Mülk Suresi, 23) gözdeki mucizeyi insan kavrayamamıştır. göz Allah'ın yeryüzündeki delillerini görmek, şükretmek için nimettir Allah'ın yeryüzündeki ayetlerinden sadece biridir Gözleri düşünmek beni bu teoriden soğuttu" diyen Darwin'den çağımızın bir çok evrimcisine kadar hiçbir yaratılış karşıtı kişi gözün varlığını evrimle açıklayamamıştır. gözün varlığı, gözü oluşturan hücreler, evrim tarafından açıklanamaz dünyaya gelişinizi araştırdınız mı bedeni kim yaptı Gözleri elleri kim inşa etti .araştırırsak gerçeği buluruz yıllar önce, tek bir hücreydik gözle görülmez küçük, mikroskobik bir canlıydık. Ama mucize gerçekleşti bakterik hücre, milyarlarca kat büyüyerek bir bebeğe dönüştü. bebek büyüdü akıllı bir insan oldu. O insan şu anda bu yazıyı okuyor!... Peki mucize nasıl oldu İnsanın yaratılışının ne kadar büyük bir mucize olduğunu anlayacak ve insanı bir damla sudan yaratan Yüce Allah'ın sonsuz kudretinin delillerini göreceksiniz. İnsanın "tesadüfen" var olduğunu ileri süren evrim bilime aykırı bir hurafedir sizi yaratan Allah sizi diriltmeye mutlak kadirdir İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, Allah, onu yarattı ve biçim verdi.' ondan, erkek ve dişi çiftler kıldı. Allah Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi 36-40) İnsan bedeni, apayrı bir "alem", apayrı bir "şehir" gibidir. Bu şehirde ulaşım yolları, binalar, fabrikalar, teknolojik cihazlar üstün ve şuurlu hücreler, hormonlar birçok harika vardır. Bu küçük "alemde ki olayları düşünmek önemlidir. bunu düşünen bedendeki mükemmel yaratılışa tanık olur tesadüf ve evrimci masallar dinlemez reddedilemeyecek büyük gerçeği görün Allah, sizi üstün bir ilim ve kudret ile yoktan yaratmıştır. insana düşen, her sabah kalktığında kendisine verilen günün ve sahip kılınan bedeni ve Allah'ın her bir lütfu için şükretmektir. akan kandan haberimiz olmasaydı ve bunu aniden keşfetseydik bizi ilk hayrete düşüren, deri altındaki kırmızı rengin hakimiyeti olurdu. Bu sıvı hiç durmadan akar dışarıya akan kanın bir süre sonra durup pıhtılaşarak, aktığı bölgeyi farklılaştırması şaşkınlığınızı artırırdı. kan olmadan beden yaşayamaz beden olmadan da kan yaşamaz kan sıvısı neden "özeldir bedene kim tarafından, neden ve nasıl yerleştirilmiştir Evrimciler buna tesadüf der insandaki kusursuzluk, evrendeki muazzam düzen, hayvan ve bitkiler, var olan herşey onlara göre tesadüfen" oluşmuştur. yeryüzü incelendiğinde, evrimdeki büyük yanılgı anlaşılır evren öylesine detaylı ve akılcıdır ki tek bir tesadüfün sistemi bozacağı hemen görülür. Sistemdeki her parçada, her kusursuzluk vardır. İnsan yüzyıl önce ve sadece genel hatları ile keşfedilmiştir bu mükemmel sistemi yaratan herşeyden üstün olan, sonsuz güç sahibi Yüce Allah'tır. Dünyaya geldiğimizden bu yana koku ve tat alır on binlerce kokuyu ve tadı güçlük çekmeden algılayabilir bunu mümkün kılan harikulade sistemlerle yaratılmamızdır Koku ve tat alma duyuları bir ömür boyu dinlenmeden hata yapmadan çalışır bunlar için bir bedel ödemedik; böyle bir beceriyi elde etmek için eğitim alıp özel çaba harcamadık ., koku ve tat almamız burnumuz dilimiz ve beynimiz sayesindedir varlığımızı borçlu olduğumuz organlar bize koku ve tat aldırır dilimizin, burnumuzun ve beynimizin varlığını kime borçluyuz?bazı insanlar bunu düşünmez bu bir hatadır. sahip olduğumuz harika nimetleri Alemlerin Rabbi olan Allah'a borçluyuz. Koku ve tat alma sistemleri incelenirse kusursuz sistemlerin ve hayranlık uyandıran yaratılış delilleri görülür. yaratılış gerçeklerini görüp Allah'ın sınırsız ilm ve kudretine tefekkür edelim sayısız lütuf ve nimete Şükredelim elektriksiz hayatta 15 kat asansör çıkar yiyecekleri ısıtamaz televizyon seyredemez müzik dinleyemezdik yaşama hız katan teknolojiden uzak yaşardık bir Şehir nasıl elektriğe bağımlı ise, vücudumuzda her işlemde elektriğe duyar elektrik olmadan canlılık mümkün değildir bu ihtiyaç vazgeçilmezdir.vücud elektronik ile ilgili karmaşık bilgiler içeren elektrik enerjisinden nasıl yararlanacağını bilen akıllı sistemler içerir. bilim vücuddaki elektrik sistemini tarif ederken, elektronikteki terimleri kullanırlar: Piller, motorlar, pompalar, jeneratörler, devreler, akım, direnç, voltaj, yalıtım, Bu terimleri olmadan sinir sisteminin tarifi mümkün değildir. Son yüzyılda keşfedilen teknolojik sistemlerin işlemesi için insan bedeninde ilk andan itibaren mevcut olması, Allah'ın vücudumuzu saran üstün ilminin göstergesidir., Rabbimiz'in sonsuz ilminden örneklerdir Bir enzim, içinde mikroskobik boyutta yüzden fazla yapının üç boyutlu bir şekilde birleşmesi, aklın zorlukla çözeceği detaylı, kimyasal bir mucizedir. Enzimin Vücuttaki görevi, tüm işlemleri “hızlandırmaktır”. Gözümüzü kırpıp, elimizi hareket ettirmemiz, görüp sindirmemiz, yaşamımız için enzimlerin varlığı şarttır. Bir yazıyı okurken enzimlerin milyarlarcası görevdedir. Aynı anda sayısız işlem yapar, yaşam için gereken sayısız fonksiyonu harekete geçirir. enzimler mucizevi yapılardır Allah'ın verdiği bu nimet Allah'ın şanını yüceltmek için yaratılmıştır. Rabbimiz enzim denen mikroskobik yapıları sebep kılarak, tüm varlıklardaki hakimiyetini gösterir. Enzim mucizesi ile sergilenen tüm detaylar, Allah'ın eşsiz sanatıdır. bu yazıyı okurken vücudda milyonlarca işlem yapılır. Bu işlemlerle bedeninizin neye ihtiyaçları olduğu hesaplanıp görevleri belirlenir hücre ihtiyaçları için önlemler alınır hücrelere ne yapmaları gerektiği bildirilir Vücuddaki 100 trilyon hücre kusursuz bir iletişimle tüm ihtiyaçları bize hissettirmeden karşılar. Bu kusursuz iletişim hormonlar sayesindedir. hormonlar canlılık ve cansız maddelerin tesadüfen oluşması kesinlikle imkansızdır Darwinist ve materyalistler, Allah'ın varlığına inanmaz ve canlılığın, tesadüf sonucu, cansız maddelerden, kendiğilinden oluştuğunu iddia eder Ancak, sadece hormonlar ve hücrelerdeki iletişim canlılarda ne kadar olağanüstü sistemlerin olduğunu ve bunların tesadüfen oluşmasının imkansız olduğunu gösterir Allah'ın varlığına iman edenlere, Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğu ve mükemmelliği görüp O'nu en güzel isimleriyle yüceltecektir Darwinizm zamanında 19. yüzyılda bilim ve teknoloji son derece geriydi akılsız bir düşünceyi savundular ve l yanıldılar Darwin'den günümüze kadar, bilim ve teknolojide dev adımlar atıldı. Bilim adamları, Haeckel'in "jöle ve basit baloncuk" dediği hücrenin üstün ve karmaşık yapısını keşfedip hayret ettiler. hücrede, Darwinin hayal edemediği son derece mükemmel teknoloji harikası vardı hücre mükemmel bir yaratılış mucizesiydi Hücre organel enzim hormon ve moleküllerin, kendilerinden kaynaklanmayan olağanüstü bir bilinçle gerçekleştirdikleri, akılcı, planlı ve hesaplı hareketler bedendeki trilyonca hücrenin sergilediği üstün akıl ve bilinç tüm varlıkların tesadüfle değil, Alemlerin Rabbi Allah'ın üstün kudret, bilgi ve sanatıyla yaratılmıştır insan vücudunun yapıtaşı hücrelerdir. biyolojinin ve kimyanın ilgi alanına girer. hücre hakkındaki biyoloji bilgisi tek başına bir şey kazandırmaz. Bu bilgiler okullarda anlatılıp, unutulur okullarda öğrencilere verilen bilgiler çarpık bir mantık iledir hücrenin içinde yaşanan olaylar, 40 yıl önce hayal bile edilemeyen planlı ve "akılcı" hareketlerdir ancak unutulmaması gereken gerçek, moleküllerin hiçbirinde, akılcı" işleri planlayacak ve yürütecek bir akıl yoktur.ama sergilenen benzersiz bir akıl vardır, bu aklın kaynağı madde değildir üstün akıl, Big Bang'in ardından oluşan olağanüstü hassas dengede, dev yıldızlarda nükleer reaksiyonlarda veya elementlerin yaşamı için en ideal yapılarda ortaya çıkmaktadır. Schroeder'in dediği gibi, "tek bir bilinç, evrensel bir hikmet, evreni kuşatmıştır Evreni kuşatan bilinç, Yüce Allah'ın sonsuz ilmi ve aklıdır. Tek başımayım" dediğiniz anda bile çok sayıda canlı ile beraberiz Vücudda bizimle birlikte yaşayan ve bizi koruyan kimi zaman hastalığa neden olan bakteriler koltuktan halıya ve solunan havaya kadar her yere yayılmıştır mutfakda dışarıdaki yiyeceklerde üreyen küf ve mantarlar… kendine ait yaşam şekilleri, beslenme sistemleri ve özellikleri ile apayrı bir alem oluşturur kahveyi yudumlarken molekül içiyor, kahve kokusuyla koku moleküllerini soluyoruz gözler biraraya gelmiş moleküllerdir Nefes alırken molekülü içimize çekiyor. Moleküller sayesinde hissediyor, görüyor, koku alıyoruz, etrafdaki herşey ve biz moleküllerden oluşuyoruz. tüm evreni oluşturan molekül gözle görülmeyen atomların elektron alışverişidir Atomlar birbirlerine elektron vererek molekül oluşturur gözle görülmeyen hareket göz kamaştırıcıdır; gezegenlerden insanlara, ırmaklardan ormanlara, ceylanlardan tren yollarına, kadar sayısız varlık. Allah'ın, atomları ve atomlar arasındaki bağlantıları sebep kılarak yarattığı moleküller ve moleküllerdeki olağanüstü özellikler sayesindedir Gözle görülmeyen atomlar, evrendeki nesnelerin tamamını oluşturur öğrenen ve akıl ve vicdan ile düşünen her insan, Rabbimiz'in sonsuz kudretini, aklını benzersiz yaratışını görecek, O'nun karşısında acizliğini anlayarak Allaha boyun eğecektir. protein" kavramı iyi beslenmeyi çağrıştırır. bir insanın sağlık için bol protein alması gerektiği duyulmuştur, ama protein bundan fazlasıdır mucizevi moleküllerdir. Farklı atomların farklı şekillerde, ama mutlaka belirli planda dizilmesiyle oluşur bize yaratılışın ne büyük bir sanat olduğunu gösterir proteindeki büyük sanat incelenip Allah'ın muhteşem ilimi ve yaratışı göz önüne serilmelidir. yaratılışı reddeden Darwin'in evrim teorisi büyük bir aldanışdır. Sadece tek bir proteindeki tasarım bile, canlılığı tesadüfle açıklayan evrim teorisini yıkmaya yeterlidir... Hayatımızda yüzlerce kez hasta oluruz. Bitkinleşir, ateşlenir, yatağa düşer, ama iyileşiriz. Peki hastalıkda vücudda ne olur hastalık" ve "iyileşmekte vücudda olağanüstü bir savaş yaşanır. Hastalık nedeni vücuda yabancı "canlıların" girmesidir. Gözle göremediğimiz mikroplar vücudda hızla yayılır vücudun istilaya karşı koyacak mekanizması olmasa, bizi ölüme sürükleyen minik canavarlar vücudun mikroba karşı koyan mekanizması ve "savunma sistemi" yani dünyanın en disiplinli, en en başarılı ordusu Piyade ağır zırhlı ve istihbarat oluşan ve düşmanı fişleyen bilgi işlem" merkezi sayesinde savunma sistemimiz yaşamımız boyunca mikropla savaşır.Bu sistem, Allah'ın üstün yaratışının bir ispatıdır. Canlılığı rastlantıyla açıklayan evrim savunma sistemindeki olağanüstü özellikler karşısında çaresizdir. |
|
12-10-2018, 20:55 | #105 |
Kaynak kuraanda yaratılış.com
* BİTKİLERLE İLGİLİ AYETLER Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin Yaratandır... (Enam Suresi, 101) Rabbiniz Allahdan. başka İlah yoktur. Her şeyin Yaratıcısı'dır, O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102) Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82) Gökleri ve yeri yaratandır. yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117) O, bibiriyle 'tam bir uyum içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman olan Allahın yaratmasında hiçbir 'çelişki göremezsin. gözü gezdir; herhangi bir çatlaklık ve bozukluk görüyor musun? gözünü iki kere gezdir; o göz bitkin şekilde sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4) Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır. (Hac Suresi, 63) Yeryüzünde birbirine yakın kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır bunlar aynı su ile sulanır; ürün verim ve lezzette bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, akıllı bir topluluk için ayetler vardır. (Rad Suresi, 4) Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... (Hicr Suresi, 22) Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, durmadan iner; sizin Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12) Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Gani dir, övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 64) Gaybın anahtarı O'nun Katındadır, O'ndan başkası gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, hepsi apaçık kitaptadır. (Enam Suresi, 59) Bitki ve ağaç (O'na) secde etmektedirler. (Rahman Suresi, 6) O, gökleri yaratmıştır, Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik orada her güzel çiftten bir bitki bitirdik.* (Lokman Suresi, 10) Bu, Allah'ın yaratmasıdır. O, gökten su indirendir. Bununla bitki bitirdik, yeşillik çıkardık, taneler türetiyoruz. hurma ağacının tomurcuğundan yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler kılıyoruz Meyves ürün verdiğinde Şüphesiz inanan topluluk için gerçek ayetler ve deliller vardır. (Enam Suresi, 99) O'nun Katında herşey ölçü iledir. (Ra'd Suresi, 8) Yeri döşeyip-yaydık, sarsılmaz-dağlar bıraktık ve ürünler bitirdik. (Hicr Suresi, 19) Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26) * Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzüne yerleştirdik; şüphesiz Biz onu kurutma gücüne de sahibiz. size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde yemişler vardır; sizler yemektesiniz. Ve Tur-i Sina'da bir ağaç yarattık; o yağlı ve yiyenlere katık olmaktadır (Mü'minun Suresi, 18-20) * ektiğiniz tohumu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz dilemiş olsaydık onu bir ot kırıntısı kılardık şaşar kalırdınız." (Vakıa Suresi, 63-65) göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu bina ettik ve süsledik hiçbir çatlağı yok. Yeri döşeyip-yaydık sarsılmaz dağlar bıraktık göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten nice bitkiler bitirdik. Bunlar, 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 6-8) Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı onda otlatırsınız.*Onunla size ekin, zeytin, hurma üzüm ve meyve bitirir.*Şüphesiz düşünen topluluk için ayetler vardır.*(Nahl Suresi, 10-11) Görmüyorlar mı suyu çorak toprağa sürüp ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, ve kendileri yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?*(Secde Suresi, 27) Yerde sizin için üretip-türettiğini faydanıza verdi Şüphesiz, öğüt alıp düşünen topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 13) birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları Kullara rızık olmaktadır. Ve suyla ölü bir şehri dirilttik. ölümden sonra diriliş de böyledir. (Kaf Suresi, 10-11) Allah Yaratandır, en güzeli kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Gök ve yerde olanlar tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haşr Suresi, 24) "Allah'tan başka, sana yararı da, zararı da olmayan ilahlara tapma. aksini yaparsan, zulmedenlerden olursun" Allah sana zarar dokunduracak olsa, O'ndan başka kaldıracak yoktur. sana hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek yoktur. Kullarından dilediğine isabet ettirir. O, bağışlayan ve esirgeyendir. (Yunus Suresi, 106-107) O'nun, alnından yakalayıp denetlemediği hiçbir canlı yoktur... (Hud Suresi, 56) Gökten yere her işi O evirip düzene koyar... (Secde Suresi, 5) * Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenmeyle inkar ettiler.*sen, bozguncuların sonuna bir bak.* (Neml Suresi, 14) Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı? diye sorarsan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. nasıl oluyor da çevriliyorlar?*(Ankebut Suresi, 61) gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indirendir o suyla gönül alıcı bahçeler bitirdi sizin için bir ağaç bitirmek bile mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah edinenler sapıklıkta devam eden bir kavimdir. (Neml Suresi, 60) EVRENİN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER göğü Allah bina etti. Boyunu yükseltti, ona düzen verdi.Geceyi karartıp kuşluğu açığa-çıkardı. yeryüzünü serip döşedi. (Naziat Suresi, 27-30) Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı emrinize verdi; yıldızlar O'nun emrine hazırdır. Şüphesiz aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 12) Allah Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konmuş bir süreye kadar akıp gider. yaratıp düzene koyan Allah Rabbiniz'dir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız çekirdeğe bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13) Allah gök ve yeri örnek edinmeksizin yaratandır.. . (Enam Suresi, 101) inkar edenler görmüyorlar mı gök ve yer bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlıyo sudan yarattık. onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik şüphesiz Biz, onu genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) * Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2) Şüphesiz, gök ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizdeki gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında rüzgarları estirmesinde, gökle yerde boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen topluluk için ayetler vardır. Bakara Suresi, 164 Rabbiniz, altı günde gök ve yeri yaratan, Allah'tır. Gündüze geceye Güneş'e, aya ve yıldızlara baş eğdirendir. yaratmak da, emir de yalnız O'nundur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Araf Suresi, 54) "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15) her tasarım, bilinçli bir "tasarlayıcı"nın varlığını ispatlar. Tüm evreni yoktan var edip, onu dilediği biçimde tasarlayıp düzenleyen yegane kudret elbette ki tüm alemlerin Rabbi" olan Allah'tır. Allah, göğü bina etmiş, ona belli bir düzen vermiştir. (Naziat Suresi, 27-28) Göğün ve yerin O'nun emriyle durması O'nun ayetlerindendir". Rum Suresi, 25 Şüphesiz Allah, gökleri her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, O, Halim'dir, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 41) Eğer hakk, onların heva istek ve tutkularına uysaydı hiç tartışmasız, gök, ve yer bozulmaya uğrardı... (Müminun Suresi, 71) Ne Güneş'in Ay'a yetişmesi, ne de gecenin gündüzü geçmesi. Her biri yörüngede yüzüp gitmektedir (Yasin Suresi, 40) Güneş gezegen ve kuyruklu yıldızdan oluşan hassas sistem, sadece akıl ve güç sahibi Allahın Varlık ve hakimiyetinden kaynaklanır.. O, bunların hepsini yönetir herşey onun egemenliğindedir O Üstün Kuvvet Sahibi olan Rabbimizdir "Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasındaki her şeyi batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır..."*(Sad Suresi, 27) Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde akıl sahipleri için deliller vardır. Onlar, ayakta otururken, yatarken Allah'ı anarlar ve yaratılışı düşünürler. derler ki"Rabbimiz, Sen boşuna yaratmadın. Sen *yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 190-191) * Allah, yeryüzünü sizin için bir karar gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirip en güzel biçimi ve en temiz şeylerden rızıkı verdi. İşte Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Mümin Suresi, 64) Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. onun yolunda yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. gidiş O'nadır. (Mülk Suresi, 15) Yaratan göğü bina etti. Boyunu yükseltti,düzen verdi. Geceyi kararttı, kuşluğu açığa-çıkardı. yeryüzünü serip döşedi. su ve otlağı çıkardı. Dağları dikip-oturttu; size ve hayvanlarınıza yarar verdi (Naziat Suresi, 27-33) O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi sükun dinlenme kıldı. Bu, üstün ve güçlü Allah'ın takdiridir. (Enam Suresi, 96) "Güneş ve ay bir hesap iledir" (Rahman Suresi, 5) Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık ve ürün çıkarandır... güneşi ve ayı gece ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size istediğinizi verdi. Allah'ın nimetini saymaya güç yetiremezsiniz. insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 32-34) Gece, gündüz, güneş ve ay O'nun ayetlerindendir. güneşe ve, aya secde etmeyin. Allah'a secde edin, yaratmıştır. ibadet edin (Fussilet Suresi, 37) Size gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır hayvanlarınızı otlatmaktasınız. Onunla size ekin, zeytin, hurma, üzüm ve meyve bitirir. Şüphesiz Allah yücedir her şeye güç yetirendir... O, 'tam bir uyum' içinde yedi göğü yaratmandır. Rahman'ın yaratmasında çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. gözü gezdir; çatlaklık görüyor musun iki kere göz gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde sana dönecektir. (Mülk Suresi, 1-4) Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş*eğdirendir... (Araf Suresi, 54) * * 'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun; siz, birbirini tutmaz bir söz ve çelişki içindesiniz. kahrolsun, o 'zan ve yalan söyleyenlere bilgisizliğin kuşatması' içindedirler habersizdirler. (Zariyat Suresi, 7-11) Şüphesiz Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, Allah'tır. O'nun izni olmadan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? (Yunus Suresi, 3) Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17 De ki: "Eğer biliyorsanız söyleyin Yeryüzü ve onun içindekiler kimindir?" "Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Yine öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" De ki: "Yedi göğün ve Arş'ın Rabbi kimdir?""Allah'ındır" diyecekler. sakınmayacak mısınız?"De ki biliyorsanız söyleyin Her şeyin mülk ve yönetimi kimin elindedir? O, koruyup kolluyan Allah'ındır" diyecekler. De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da büyüleniyorsunuz?" (Müminun Suresi, 84-89) Allah Göklerin ve yerin Rabbidir; O'na ibadet et ibadette kararlı ol. (Meryem Suresi, 65) ... Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bilgimiz yok. Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın. (Bakara Suresi, 32) İNSANIN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER ALLAH, YERYÜZÜNÜ SİZİN İÇİN BİR KARAR, GÖKYÜZÜNÜ BİR BİNA KILDI; SİZİ SURETLENDİRDİ, SURETİNİZİ EN GÜZEL BİÇİM VE İNCELİKTE KILDI GÜZEL-TEMİZ RIZIK VERDİ RABBİNİZ ALLAH ALEMLERİN RABBİ ALLAH NE YÜCEDİR.*(MÜMİN SURESİ, 64) Sizleri Biz yarattık, tasdik etmeyecek misiniz? rahimdeki meniyi siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59) Andolsun, Biz insanı çamurdan onu bir su damlası olarak, sağlam bir karar yerine yerleştirdik.*o su damlasını bir alak (embriyo) yarattık; alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; et parçasını kemik olarak yarattık kemiklere et giydirdik; onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.*(Müminun Suresi, 12-14) Allahdan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O uyuklamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmaksızın şefaatte bulunacak kimdir? O, bilir. Onlar ise onun Dilediği kadarının dışındakini kavrayamaz O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri kuşatmıştır. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255) RABBİNİZ OLAN ALLAHDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. HERŞEYİN YARATICISIDIR, O'NA KULLUK EDİN. O, HERŞEYİN ÜSTÜNDE BİR VEKİLDİR.* (EN'AM SURESİ, 102) "… O'nun, alnından yakalayıp denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak Rabbim dosdoğru yol üzerinedir dosdoğru olanı korumaktadır. (Hud Suresi, 56) Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkup-sakının. Allah'tan ve akrabalık bağinı koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, gözeticidir. (Nisa Suresi, 1) Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2) İnsan, 'kendi başına sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? (Kıyamet Suresi, 36-37) O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır. onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır. (Secde Suresi, 7-8) Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi iyi bilendir; sizi topraktan yarattı ve siz annelerinizin karnında cenin halinde kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı iyi bilendir. (Necm Suresi, 32) BİZ AYETLERİMİZİ HEM AFAKTA, HEM KENDİ NEFİSLERİNDE ONLARA GÖSTERECEĞİZ ŞÜPHESİZ HAK BELLİ OLSUN. HERŞEYİN ÜZERİNDE RABBİNİN ŞAHİD YETMEZ Mİ?* (FUSSİLET SURESİ, 53) Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 4) Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. (Taha Suresi, 98) Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyor Yaratmayı başlatan, sonra iade edecek olan O'dur; bu O'na pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce misal O'nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 26-27) çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. Bir damla sudan meni döküldüğü zaman. (Necm Suresi, 45-46) Kur'an, Ayetlerini, düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29) ONLAR , ALLAH'IN KADRİNİ HAKKIYLA TAKTİR EDEMEDİLER. ŞÜPHESİZ ALLAH, GÜÇ SAHİBİR, AZİZDİR.* (HAC SURESİ, 74) Sizi anne karınında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştanbbir başka yaratılışa dönüştürüp yaratmaktadır. Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6) Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. onu bir su damlası olarak, sağlam bir karar yerine yerleştirdik. (Müminun Suresi, 12-13) O, herşeyin Rabbidir Allah'tan başka bir Rab mi arayayım? Hiçbir nefis, başkasının günahını kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının günahını taşımaz. dönüşünüz Rabbinizedir. O, anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir."*(En'am Suresi, 164) Döl yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan başka İlah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 6) Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir "alak"tan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. (Alak Suresi, 1-3) * Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri ortak koşuyorlar. Oysa bu şirktir nesneler ne onlara yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım edebilir (Araf Suresi, 191-192) O'dur ki, sizi topraktan, bir damla sudan, sonra alak'tan (embriyo) yarattı; sizi bir bebek olarak çıkarmakta, güçlü çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size ömür vermektedir kiminin önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş ecele erişmeniz ve aklınızı kullanmanız için Allah sizi yaşatır Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işe hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 67-68) Kıyamet saati Allah Katındadır o Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse, nerde öleceğini bilmez. şüphesiz Allah bilendir, (Lokman Suresi, 34) Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri hak ve adı konulmuş bir ecel olarak yarattık. İnkar edenler uyarıldıkları şeyden yüz çevirenler dir. Allah'tan başka taptıklarınız, neyi yaratmışlar, gösterin? onların göklerde ortaklığı mı var? doğru sözlüler iseniz, bir kitap ya da eser varsa, getirin." (Ahkaf Suresi, 3-4) Göklerin ve yerin Rabbine ibadet et ve ibadette kararlı ol. İnsan der ki öldükten sonra diri olarak mı çıkarılacağım?" İnsan hiçbir şey değilken, bizim onu yaratmış olduğumuzu düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 65-67) su damlasını bir alak olarak yarattık; alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; et parçasını kemik olarak yarattık kemiklere et giydirdik bir yaratılışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 14) Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, seni düzgün eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde bir adam kılan Allahı inkar mı ettin? O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. (Kehf Suresi, 37-38) O Allah ki, yaratandır, en güzel ve kusursuzu var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Gök ve yer O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24) Allah, her dişinin neyi yüklendiğini ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun Katında herşey ölçü iledir. (Rad Suresi, 8) İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, meniden bir damla su değil miydi bir alak embriyo oldu, Allah, onu yarattı düzen ve biçim verdi. ondan, erkek ve dişi çift kıldı. Allah, Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40) Sizi inşa eden, size kulak, gözler ve gönüller verene. Ne az şükrediyorsunuz? (Mülk Suresi, 23) ALLAH, SİZİ ANNE KARNINDAN HİÇ BİR ŞEY DEĞİLKEN ÇIKARDI ŞÜKREDERSİNİZ DİYE İŞİTME, GÖRME DUYULARINI VE GÖNÜLLER VERDİ.* (NAHL SURESİ, 78) Ey insanlar, eğer dirilişten yana içindeyseniz, gerçek şu Biz sizi topraktan yarattık, bir damla sudan, bir alak'tan sonra et parçasından; size kudretimizi göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş süreye kadar rahimde tutuyoruz. sizi bebek olarak çıkarıyor sizi büyütüyoruz kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucu yaşlılığa geri çevrilmektedir... (Hac Suresi, 5) Biz insana anne ve babasına iyi davranmayı tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk karnında taşımıştır. Onun sütten ayrılması, iki yıl içindedir. Bana, anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır." (Lokman Suresi, 14) * CANLILARIN YARATILIŞI AYETLERİ KURAN'DA ARI İLE İLGİLİ AYETLER Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin ( NAHL SURESİ */*68) meyvelerin tümünden ye, Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda uçuver. Onların karınlarından türlü şerbetler çıkar, onda insanlara şifa vardır. düşünen bir topluluk için ayet vardır. **( NAHL SURESİ * /*69 ) KURAN'DA AT İLE İLGİLİ AYETLER Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşe, atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutku şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır ( AL-İ İMRAN SURESİ */*14) Onlara gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz ödenir' ve shaksızlığa uğratılmazsınız. ( ENFAL SURESİ */*60) Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri yarattı Ve sizin bilmediğinizi yaratmaktadır? **( NAHL SURESİ * /*8) akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. **( SAD SURESİ* /*31) * KURAN'DA EŞEK İLE İLGİLİ AYETLER Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de yüksek perdeleri eksilt. seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." *( LOKMAN SURESİ */*19) onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidir ( MÜDDESSİR SURESİ */*50) Arslandan korkup-kaçmışlar. ( MÜDDESSİR SURESİ */*51 ) * KURAN' DA BALIK AYETLERİ onlara deniz kıyısındaki şehri Hani cumartesi yasağını çiğneyerek haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında', balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, 'cumartesi iş yapma yasağına uymadıklarında gelmiyorlardı. biz, fıska sapanları imtihan ediyorduk A'RAF SURESİ */*163 ikisi, iki denizin birleştiği yerde balıklarını unutuverdiler; balık denizde akıntıya doğru kendi yolunu tuttu. ( KEHF SURESİ */*61) yardımcısı Dedi ki: "balığı Şeytan'dan başkası unutturmadı o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu." **( KEHF SURESİ */*63) Balık sahibi Yunus kızıp gitmişti kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Balığın karnında Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmeden oldum" diye çağrıda ... bulunmuştu. ( ENBİYA SURESİ */*87) onu balık yutmuştu, o kınanmıştı. ( SAFFAT SURESİ */*142) sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak Rabbine çağrıda bulunmuştu. *( KALEM SURESİ */*48 ) KURAN'DA BUZAĞI İLE İLGİLİ AYETLER Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve zalim olmuştunuz. *BAKARA SURESİ 51 Musa, kavmine: "Ey kavmim, siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. kusursuzca yaratan gerçek ilahınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine Allah tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. ( BAKARA SURESİ */*54) sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik "Size Kitaba sımsıkı sarılın ve dinleyin" demiştik Demişlerdi ki: "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkârları yüzünden buzağı kalplerine sindirilmişti. De ki: "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?" ( BAKARA SURESİ */*93) Andolsun, Musa apaçık belgelerle geldi. siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. siz zalimlersiniz. *( BAKARA SURESİ */*92) Kitap Ehli, senden gökten kitap indirmeni istiyor. Musa'dan daha büyüğünü istemişdi. Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı göster." Onlara zulümlerinden dolayı yıldırım çarpmıştı. kendilerine apaçık belge geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık ispatlayıcı bir delil verdik. **( NİSA SURESİ */*153) Tura gitmesinin Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini ilah edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını bir yola iletmediğini hidayet edmediğini görmediler mi? Onu (tanrı) edinip zulmeden oldular. A'RAF SURESİ */*148 Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve zillet yetişecektir. biz, 'yalan uyduranları' böyle cezalandırırız. *A'RAF SURESİ 152 onlar böğüren bir buzağı heykeli çıkarıp Musa'nın ilahı budur dediler. ( TAHA SURESİ */*88) Onun cevap vermediğini onlara zarar ve fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı? **( TAHA SURESİ */*89) Andolsun, Harun onlara: "Ey kavmim, siz bununla fitneye düşürüldünüz Sizin Rabbiniz Rahman olan Allah dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. **( TAHA SURESİ */*90) Demişlerdi ki: "Musa geri gelinceye kadar ona (buzağıya) bel büküp eğilmekten ayrılmayacağız." **( TAHA SURESİ */*91 ) * KURAN'DA İNEK İLE İLGİLİ AYETLER Musa kavmine: "Allah, muhakkak bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden Allah'a sığınırım" dedi. **( BAKARA SURESİ */*67) "Rabbine yalvar bize sığırın niteliğini açıklasın" dediler. Musa, Rabbine yalvardı Şüphesiz Allah diyor ki: O ne geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinçlikte bir sığır olmalıdır. emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi. **( BAKARA SURESİ */*68) dediler ki: "Rabbine yalvar da, bize rengini bildirsin." O: "(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi. **( BAKARA SURESİ */*69 (Onlar yine "Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın. Çünkü sığırlar birbirine benzer. İnşaallah Allah dilerse doğru yolu buluruz" dediler. **( BAKARA SURESİ */*70) Musa, "Rabbim diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. ineği kestiler; ama neredeyse yapmayacaklardı. ( BAKARA SURESİ */*71) YUSUF SURESİ Hükümdar: rüyamda yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri kupkuru. Ey önde gelenler rüyamı çözüverin" dedi. Dediler ki: "Bunlar Karmakarışık düşlerdir. Biz düşleri bilenler değiliz." *iki kişiden kurtulmuş olanı, "Ben size haber veririm, beni zindana gönderin" dedi. *Zindanda ey "Yusuf yüzlü, ey doğru sözlü insan Yedi besili ineği yedi zayıf ineğin yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan rüyaya fetva ver. Umarım insanlara senin söylediklerinle anlamını öğrenmiş olarak dönerim**( YUSUF SURESİ */*46) SIĞIR KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER BAKARA SURESİ Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin sığır kesmenizi emrediyor" demiş onlarda "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. Musa Cahillerden Allah'a sığınırım" dedi. *onlar Rabbine yalvar nitelikğini açıklasın" dediler. Musa, Rabbine yalvarınca Allah emretti: O ne geçkin, ne de genç, ikisi arası dinçlikte bir sığır olmalıdır. emri yerine getirin" dedi. Onlar yine Rabbine yalvar niteliklerini açıklasın. Çünkü sığırlar birbirine benzer. İnşaallah Allah dilerse doğruyu buluruz" dediler. ** Hiç bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. EN'AM SURESİ 144 Yahudi olanlara tırnaklı hayvanı haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışan dışında iç yağlarını da haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları nedeniyle onları cezalandırdık. Biz doğru olanlarız. **( EN'AM SURESİ */*146 ) ÇEKİRGE İLE İLGİLİ AYETLER ayrı ayrı mucizeler ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. *A'RAF SURESİ * /*133 Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. **( KAMER SURESİ */*7 ) KURAN'DA DEVE İLE İLGİLİ AYETLER * Deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da iki dişinin rahimlerinin, kapsadığı yavruları mı? Yoksa Allah, bunları tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?"bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a yalan uydurup iftira düzenden daha zalimi kimdir? Şüphesiz Allah, zalimleri hidayete erdirmez. EN'AM SURESİ 144 ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara büyüklenenler için göğün kapıları açılmaz ve halat ya da deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu ve günahkarları cezalandırırız. **( A'RAF SURESİ */*40 A'RAF SURESİ Semud toplumuna kardeşleri Salih'i gönderdik. Salih"Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden mucize gelmiştir: Allah'ın dişi devesi size belgedir; onu salıverin Allah'ın arzında otlasın, ona kötülük yapmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi. *dişi deveyi öldürdüler ve Rablerine karşı çıkıp dediler ki "Ey Salih, eğer gönderilen bir peygamber isen, vaadettiğini getir, bakalım." * "Ey kavmim, size bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötü niyetle dokunmayın. Yoksa sizi azab sarıverir." ( HUD SURESİ */*64) Erzak yüklerini açıp sermayelerini gördüklerinde, dediler ki: "Ey Babamız, neyi arıyoruz, işte sermayemiz geri verilmiş; bununla yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve deve yükünü ilave ederiz. Bu aldığımız az bir ölçektir." **( YUSUF SURESİ */*65) Bizi ayet ve mucize göndermekten, öncekilerin yalanlamasından başkası alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür mucize olarak gönderdik, onlar onu boğazlamakla zulmettiler biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz. *İSRA SURESİ */*59 İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, onlarda hayır vardır. onlar boğazlanırken Allah'ın adını anın; onlardan yiyin, yedirin sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz. **( HAC SURESİ */*36) bu bir dişi devedir; su içme hakkı bir gün onun, belli bir günde su içme hakkı sizindir." **( ŞUARA SURESİ */*155) Biz, bir imtihan ve deneme olarak o dişi deveyi göndereniz. sen onları gözleyip-bekle ve sabret. **( KAMER SURESİ */*27) Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, her şeye güç yetirendir. **( HAŞR SURESİ* /*6) Her biri, sapsarı erkek deve sürüleri gibidir. **( MÜRSELAT SURESİ */*33) Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman, **( TEKVİR SURESİ */*4) Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? **( ĞAŞİYE SURESİ */*17) Allah'ın elçisi dedi ki: "Allah'ın deneme için gönderdiği devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin." **( ŞEMS SURESİ */*13 ) KURAN'DA DOMUZ İLE İLGİLİ AYETLER O, size ölüyü leşi domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı. kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık ve haddi aşmamak şartıyla ölmeyecek oranda yiyebilir ona günah yoktur Allah, bağışlayıp esirgeyendir. **( BAKARA SURESİ */*173) Allah'ın lanet edip gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı tağuta tapanlar; yerleri kötü ve dümdüz yoldan sapmışlardır." **( MAİDE SURESİ */*60) MAİDE SURESİ* /*3 Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkasına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, yırtıcı hayvanlarca yenmiş, hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunlar fısktır günatır yoldan sapmadır. inkâra sapanlar dininizden umut kesmişlerdir. dininizi kemale erdirdim nimetimi tamamladım ve din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşılaştığında günaha eğilim göstermeksizin haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir. Allah bağışlayıp esirgeyendir. ( MAİDE SURESİ* /*3) O, size ölüyü, kanı, domuz etini Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanı haram kıldı. kim mecbur kalırsa, sınırı aşmamak üzere yiyebilir Allah, bağışlayan ve esirgeyendir. ( NAHL SURESİ */*115 ) *KURAN'DA GÜVE İLE İLGİLİ AYETLER ayrı ayrı mucizeler ve ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kanı musallat kıldık. büyüklük taslayıp suçlu ve günahkar bir kavim oldular. **( A'RAF SURESİ */*133 ) KURAN'DA FİL İLE İLGİLİ AYETLER Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? ( FİL SURESİ */*1 ) KARINCA İLE İLGİLİ AYETLER karınca vadisine geldiklerinde, dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp geçmesin NEML SURESİ */*18 KUŞLAR İLE İLGİLİ AYETLER Hz İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Allah "İnanmıyor musun?" deyince inandım ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları alıştır, parçalayıp her parçasını bir dağa bırak, onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." **( BAKARA SURESİ */*260) İsrailoğullarına şöyle diyecek"Gerçek şu, ben Rabbinizden ayetle geldim. Ben çamurdan kuş oluşturur, içine üfürürüm, o da Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığını iyileştirir ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiğinizi haber veririm. inanmışsanız bunda sizin için ayet vardır." **( AL-İ İMRAN SURESİ */*49) Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşdun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş oluşturuyordun iznimle ona üfürdüğünde kuş oluyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, benim iznimle ölüleri hayata çıkarıyordun. İsrailoğullarına açık belgelerle geldiğinde inkâra sapanlar, bu sihirdir" demişlerdi de İsrailoğullarını geri püskürtmüştüm.( MAİDE SURESİ /*110) Biz, her insanın kuşunu işledikleri ve yaptıklarını boynuna doladık, kıyamette onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. **( İSRA SURESİ */*13) Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmet olmasın. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık onlar Rablerine toplanacaklardır. ( EN'AM SURESİ */*38) Onunla birlikte iki genç zindana girmişti. Biri rüyamda kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü: "Ben kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumunu haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz." **( YUSUF SURESİ */*36) Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. fetva istediğiniz iş artık olup bitmiştir." ( YUSUF SURESİ */*41) Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş kuşları görmüyorlar mı? Onları boşlukta Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden topluluk için ayetler vardır. ( NAHL SURESİ */*79) Biz bu hükmü Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. ( ENBİYA SURESİ* /*79) Kim Allah'a ortak koşarsa o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir. **( HAC SURESİ */*31) Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. **NUR SURESİ 41 Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi bize her şeyden bol nimet verildi bu, apaçık üstünlüktür. NEML SURESİ 16 Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı. **( NEML SURESİ */*17) Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?" **( NEML SURESİ */*20) Andolsun, biz Davud'a bir fazl üstünlük verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte Beni tesbih edip yankıyla ses verin" dedik kuşlara da aynısını emrettik Ve demiri yumuşattık. **( SEBE SURESİ /*10) Ve toplanıp gelen kuşlar Hepsi Allah'ı tesbih etmede uyum içinde yönelip dönmekte olanlar idi SAD SURESİ */*19 Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman olan Allahtan başkası boşlukta tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir. **( MÜLK SURESİ */*19) Onların üzerine ebabil ve sürü sürü kuşlarını gönderdi. **( FİL SURESİ */*3 ) KOYUN İLE İLGİLİ AYETLER*** * "Bu benim kardeşimdir, doksan dokuz koyunu vardır, benimse tek koyunum var. Buna rağmen "Onu benim payıma kat" dedi ve bana, konuşmada üstün geldi." **( SAD SURESİ* */*23) DAVAR İLE İLGİLİ AYETLER*** * Onları -ne olursa olsun şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp şeytanı dost veli edinirse, kuşkusuz o, hüsrana uğramıştır. **NİSA SURESİ 119 Dedi ki: "O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var." **( TAHA SURESİ */*18) İnsanlardan, hayvanlardan davarlardan renkleri değişik olanlar vardır. Kulları içinde Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. ( FATIR SURESİ */*28) Sizi tek bir nefisten yarattı, ondan eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi anne karnında, üç karanlık içinde, biyaratılıştan sonra bir başka yaratılışla yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. nasıl çevriliyorsunuz? **( ZÜMER SURESİ */*6) Allah kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size bir yarar olmak üzere davarları var etti. MÜ'MİN SURESİ */*79 O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler, davarlardan çiftler var etti. Sizleri türetip-yayıyor. O'nun benzeri yoktur. O, işitendir, görendir. **( ŞURA SURESİ */*11 ) * KURBAĞA İLE İLGİLİ AYETLER **** ayrı ayrı mucizeler ve ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. büyüklük tasladılar suçlu-günahkar bir kavim oldular. **( A'RAF SURESİ */*133 ) KURAN'DA SİNEK İLE İLGİLİ AYETLER Ey insanlar, size bir örnek verildi dinleyin. Allah dışında taptıklarınız bir araya gelseler bir sinek bile yaratamazlar. sinek onlardan bir şey kapsa, bunu geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. HAC SURESİ */*73 Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da,örnek vermekten çekinmez. iman edenler, bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilir inkâr edenler Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. Allah Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. BAKARA SURESİ * /*26 ÖRÜMCEK İLE İLGİLİ AYETLER **** Allah'ın dışında veli edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümceğe benzer. evlerin en dayanıksızı örümcek evidir; ANKEBUT SURESİ *41 KURAN'DA YILAN İLE İLGİLİ AYETLER onu attı; bir de ne görsün o hızla koşan kocaman bir yılan oluvermiş TAHA 20 Asasını bırakınca onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görüp, geriye kaçtı Ey Musa, korkma; şüphesiz Benim elçilerim korkmaz." *NEML SURESİ *10 "Asayı." Attıktan sonra onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına bakmaksızın kaçdı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin." **( KASAS SURESİ */*31) İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen sürekli haykıran bir hayvanın örneği gibidir. Onlar, sağır dilsiz kördürler; akıl erdiremezler.BAKARA 68 Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık Kalbleri vardır anlamazlar, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler. hayvanlar gibidir aşağılıktır gafil olanlardır. **( A'RAF * /*179 ) Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onların konaklama yeridir ( MUHAMMED * /*12 ) Andolsun, cumartesi yasağını çiğneyenleri biliyorsunuz. biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik. *( BAKARA * /*65 ) Allah katında, 'kesin ceza olarak' bundan kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın lanet ettiği, ona gazablandığı onlardan maymun ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." **( MAİDE*/*60 ) KÖPEĞE BENZETİLMESİ AYETLERİ biz dileseydik, onu bununla yükseltirdik. o yere saplandı, hevasına uydu. Onun durumu, dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bırakılan köpeğin durumu gibidir. ayetlerimizi yalanlayan topluluk böyledir. gerçek haberi aktar. Ki düşünsünler. *( A'RAF /*176 ) onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; ( MÜDESSİR /*50 ) İNSANLARIN HİZMETİNE VERİLEN HAYVANLAR İLE İLGİLİ AYETLER ** Bulutları üzerinize gölge kıldık size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. rızıklarımızın temizinden yiyin Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmettiler Bakara Suresi 57 Hayvanlardan yük taşıyan ve yünlerinden, tüylerinden döşek yapılanları yaratan O'dur Allah'ın rızkından yiyin ve şeytana uymayın.o, apaçık düşmandır. ( Enam Suresi , 142) hayvanlarda sizin için ibret vardır; karınlarının içinde olanlardan içirmekteyiz onlarda sizin yararlar var. Sizler onlardan yemektesiniz. Onların üzerinde ve gemilerde taşınmaktasınız. ( Müminun Suresi , 21-22) hayvanları o yarattı; sizin için onlarda ısınma ve yarar vardır onlardan yemektesiniz. onlarda sizin için güzellik vardır. onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadır Şüphesiz Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir. Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri yarattı Ve sizlerin bilmediğinizi yaratmaktadır? ( Nahl Suresi , 5-8) Nahl Suresi , Sizin için hayvanlarda ibret vardır, onların karınlarından gıdalar ile içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz. Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanan bir topluluk için, gerçek ayetler vardır. Rabbin bal arısına vahyetti Dağlarda, ağaçlarda ve çardaklarda evler edin. meyvelerin tümünden Rabbinin yolunda uçuver. Onların karınlarından türlü renkde şerbet çıkar, onda insanlar için şifa vardır. düşünen topluluk için ayet vardır. Allah, size evlerinizi içinde "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; size hayvan derilerinden göç ve yerleşme gününde kolaylıkla taşıyacak evler; yünlerinden, yapağı ve kıllarından giyimlikler-döşemelikler ve ticaret metası kıldı. İri cüsseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık onlarda hayır vardır. onlar boğazlanırken Allah'ın adını anın; onlardan yiyin, yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, şükredesiniz. ( Hac Suresi , 36) Ellerimizin yaptıklarından kendilerine nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? bunlara malik oluyorlar. Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; bir kısmı binekdir, bir kısmının da etini yiyorlar. Onlarda kendileri için nice yararlar ve içecekler vardır. şükretmeyecekler mi? ( Yasin Suresi , 71-73) Allah O'dur kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size yarar olmak üzere davarlar var etti. Onlarda size yararlar vardır. Onların üstünde bir hacete ihtiyaca ve arzuya ulaşırsınız; gemilerin üstünde taşınırsınız. ( Mümin Suresi , 79-80) |
|
12-12-2018, 17:05 | #106 |
Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri
Bakara suresi tefsiri Ey câhiller! siz Kur'ân'ı Kerîmin bir sûresini dahi getirmezsiniz âciz kalırsınız ateşten sakının cehennemden korkun Onun çırası» onu yandıran, ve tutuşturan insanlar kâfirler, günahkârlar ve putlardır. ateş kâfirler için hazırlanmıştır siz de küfr ve isyanda devam ederek ateşe atılmaya nasıl cesaret ediyorsunuz? Kur'ân'ı Kerîm ebedî bir mucizedir ki, onun hiç bir sûresini getirmeye hiç kimse muktedir olamamış olamıyacaktır. O eşsiz ilâhi bir kitaptır, Allah'ın lütfudur, Kur'ân-ı Kerîm'in yüceliğini ilim ve fazîlet sahipleri kabul etmektedir âleme diyanet, fazilet, hikmet, ilim ve nurlarını yayılnaktadır bu kutsî kitabı kim inkâr edebilir? değiştirmeye bozmaya kimin gücü yeter Ne yüce kitabın nurlarından hakkıyla istifâde edenlere! Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek mahiyetini bir çok insaflı yabancı bilgin itiraf etmektedir. şöyle demişlerdir "Müslümanlık, medeniyetin meşalesi olan Kur'an'a dayanır. Bu kitap insanları bilmediklerini öğretir ilerleme, doğruluk ve izzeti nefsin insanlar için olduğunu anlatır. Şüphesiz, Islâmiyet faydalıdır Onun amacı medeniyetin esası, en büyük direği olmaktır. Hakikî medeniyet, İnsanlık, ahlâk ve fazîlet ancak İslâmiyetle ortaya çıkar. Elverir ki, ondan istifadeye çalışılsın. Kur'ân-ı Kerîmde eşsiz ve güzel bir uyum, vardır. âyetler, küfür ve isyan sahiplerinin uğrayacağı ahiret azabı ve felâketi bildirir âyeti Kerîme İman ve güzel âmel sahiplerinin ahirette ebedî olarak kazanacağı nimetleri, mükâfatları bildirir Ey yüce peygamberim! İman edîp güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var onları müjdele onlar için ağaçlar altından ırmaklar akan cennetler vardır. mü'min, salih kullar için ne büyük müjdedir. müjde, bütün insanlığı uyanmaya davet ve nimetleri kazanmaya teşvik eder mü'min ve, güzel amelleri olanlar için ebedî, mesut bir hayat vardır. Onlar "cin.an, cennât" denilen ağaçları altında tatlı tatlı ırmaklar akan ebedî âlemde nimetler elde edeceklerdir. salih kullar Her vakit cennet meyvası ile rızıklanacaktır dünyada da elde ettikleri nimetleri hatırlayıp diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce rızıklandığımız bir meyvadır. Bu zatlar, Cenâb-ı Hakkın kendilerini dünya ve ahirette rızıklandırdığını hatırlayıp şükran ve saygı duyacaklardır. dünya nimetleri, cennet nimetleri kadar ebedî, leziz, fevkalâde bir tazelik ve güzelliğe sahip değildir Dünya nimetleri ancak şekilce cennet nimetlerine benzer şükrana lâyıktır.**** Bu büyük lutuftur. dünyada da nail olduğumuz her nimet kıymetlidir, şükredilmelidir mü'min ve salih kullar için cennetde tertemiz her kusurdan uzak eşler vardır.Bu da büyük nimettir. Dünyadaki evlilik faziletli ve temiz olunca hayatımızın devamına, ve güzelleşmesine vesiledir. ahiret hayatı için büyük nimet olacaktır. dünyevî nimetleri küçümseyenler, nankörlük etmiş, dünya ve, ahiret hayatından mahrumkalanlardır mü'min, salih ve şükreden kullar cennetlerde ebedî olarak kalacakdır.insan dünyada iken istikbale sarılmalıdır. İmandan, salih amellerden asla ayrılmamalıdır. İnsan Cenâb-ı Hakka sığınmalıdır. İnsanlar Şems, Mirrih, Müşteri, Zühel adındaki işik saçan, n uran i yıldızların gök tabakasında yerleşmiş bulunduğu görüşünde idiler. yıldızların yedi kat gökde bulunduğunu iddia ediyordu fennin, uzay biliminin ilerlemesiyle uzayın sonsuzluğu anlaşıldı. Bunda ışıklı cisimler, yıldızlar yıldızlar vardır. Güneş bize yakın olduğu için bütün yıldızlardan büyük gözükür. uzayda öyle küreler vardır ki güneş onlardan küçüktür ve bize yakındır Güneş ışığı bizlere beş on dakika içinde geldiği halde öyle yıldızlar vardır ki ışığı küremize binlerce senede gelir kâinatın genişliği ve yaratan Yüce Yaratıcının kudret ve azameti düşünülmelidir. üstümüzde yedi sema tabakasının bulunduğunu, mucize olan Kur'ân'ı Kerîm haber verir bunu kim inkâr eder ve uzak görür akıldanmahrum, kâinattan habersiz, ilâhî kudreti inkâr eden bir budala biz müslümanlar yedi kat semanın varlığına inanırız. AlIahü Teâlâyı biliriz Cenâb-ı Allah yer yüzünde bir halife yaratacağını meleklere bildirmiş melekler yaradılıştaki hikmeti anlayamadıkları için sual buyurmaktadır. Rasûlüm! Hatırla o zamanı Rabbin meleklere ben yer yüzünde muhakkak halife kılacağım yerin imarına, idaresine, zürriyetinin yer yüzünde yayılmasına, onu memur edeceğim diye buyurmuştu. Melekler ilâhî iradenin hikmetini idrâk edemediler ve bunu anlamak istediler Yarabbi! Sen yer yüzünde fesat çıkaracak isyanlar yüzünden fenalıklara sebebiyet verecek ve kan dökecek birbirini öldürecek kimseyi mi yaratacaksın bu kabiliyetteki insantürünü mü vücude getireceksin?.. Ey Allah'ım! Bunun hikmeti nedir? Biz sana hamd ile teşbih eder subhanallah ve bihamdih deriz. Seni takdis eyleriz lâik olmayan şeylerden seni uzak tutarız. hikmet nedir bizim gibi masum bir zümre varken, isyan*** edecek bir zümreyi halife kılıyorsun demişler böyle demekle Allah'ın iradesine haşa itiraz değil hikmeti anlamak istemişlerdi. Allah Teâlâ insanları yaratırken melekleri aydınlatma, ve iradesindeki nice faydaların, hikmetlerin var olduğuna işaret için şüphe yok ki sizin bilemiyeceğinizi ben bilirim byurmuştur mahlûku vücuda getirmekte nice faydalar vardır. Onların âsileri ve itaatkârları bulunacak Allah'ın dinini yaymaya, insanlığı aydınlatmaya çalışacak ne yüce şahsiyetler ve zatlar ortaya çıkacaktır. ey melekler! Siz her şeyin hikmetini bilemezsiniz. Her şeyin hikmetini, hakkıyla bilmek zatıma mahsustur, böyle biliniz. Melekler, Adem oğularının yer yüzünde fesat çıkarıp, kan dökeceğini, yaratılışdan önce nasıl bildiler? Cenâb-ı Hak geleceğe ait bütün hadiseleri levhi mahfuzda yazmış olduğundan melekler levhaya bakmakla bu bilgileri edinmiş başka bir yolla meydana gelmeden öğrenmişlerdi. Melâike, melek kelimesinin çoğuludur. Melekler mübarek, günahdan uzak yemeğe ihtiyacı olmayan ibâdet ve itaatle meşgul lâtif varlıklardır. cevherdirler. Cenâb-ı Hakkın emirlerini, kitaplarını getirip tebliğe memur bulunmuştur. Cibril As gibi. Meleklerin varlığına din mensupları ve felsefeciler inanmışdır. Halife: Başkasının yerine geçen makamına vekil olan kimsedir. Adem As evlât ve torunlarına AlIah ü Teâlâ'nın emirlerini, yasaklarını tebliğe memur olmuştur.Teşbih: Subhanallah diyerek Hak Teâlâyı yüceltmek O'nu noksandan uzak tutmaktır Takdisde: Mukaddes saymak, mübarek tutmak, hamd ile övmektir gizli ve kapalı her şeyi bilen ve Tek olan Allahtır hiç bir şey ona gizli kalamaz. Biizlerin yaptığı ve gizlediği her şeyi bilir Hz Adem'e vahyeden hikmeti iIâhiyedir hikmet lâyıkiyle bilinmelidir mahlûkatın vazifesi Yüce Yaratıcının ilim ve hikmetini tasdik ve takdir etmektir. Yüce Allaha uyan insan faziletlidir kadri bilmek, insanlığın şerefini yok edecek hareketlerden kaçınmak, insanların vazifesidir Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri Bakara suresi tefsiri biz meleklere demiştik ki Adem'e secde edin Onlar da secde edivermişdi. Yalnız şeytan kaçınmış, kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştu. Bu mübarek âyetler, Cenab'ı Hakkın Adem as hakkındaki lütfü ihsanını bildirir Hz. Adem'de insanlık hali hatalar meydana gelmiştir İnsanlığın düşmanı iblis ne kadar kötüdür biz insanlar onun vesvesesinden kaçalım Rasûlüm! Hatırla ki meleklere emretmişdim Adem'e secde edin saygıda bulunun melekler hemen secde edmiş ilâhî emre derhal uymuştu Yalnız şeytan secdeden kaçmış emre uymamış kibirlenip kendisini büyük görmüş ve kâfir olmuştu. O habis, kâfir küfrü meydana çıkmıştı. Hak Teâlâ'nın emir ve yasağını kabul etmek saygı göstermek İman ve dinin gereğidir. aksine hareket ise küfür ve taşkınlıktır secdeye ve ilâhî emre alçaklıkda bulunan iblis ebedî ziyana uğramıştır. ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun. Dilediğiniz yemişden bol bol yiyin. şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalim olursunuz. Hz Adem ve mübarek eşi Havva anamıza cennet ikametgâh kılınmış Diledikleri yerlerde onlara istediği yemişlerden bol bol vaad edilmişti Ancak tek bir ağaç yasaklanmıştı emredilmiştiki bu meyvadan yemeyin, yoksa zalim ve nefsinize zulm ve etmiş, güzel, ve hoş cennetten çıkarılmış olursunuz. Meyvesi yasaklanan ağaç rivayette buğday üzüm incir veya kâfur ağacıdır Fakat kesin delil bulunmadıkça bunu tâyin etmemek en iyisi'dir. Kur'ân'ı Kerîmde de bu açıklanmamaktadır. bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. Secde: tevazu ile baş eğmektir. Şeriatta ise ibâdet ile baş eğip alnı yere koymaktır. secde yalnız Allahü Teâlâyadır Meleklerin Hz. Adem'e yaptıkları secde Adem'in kadrini, şanını yüceltmek meleklerin ilâhî emre itaatini göstermekten ibarettir.Cennet: Bağlık, bahçelik yer demektir. Ahirette mü'minlere vaad edilen nimet ve saadet âlemine de cennet denilmiştir Bakara suresi 35. âyetteki cennetten maksat Biz bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. rivayete göre bu, yer yüzünde ağaçlar ile kuşatılmış bir bostan bir mesiredir. alimlere göre asıl cennet âhirette mü'minlerin nail olacakları sevap yurdu ebedî saadet âlemidir Yüce Yaratıcı her şeye kadirdir. Dilediği mübarek kulunu dünyada iken cennetine yerleştirebilir. Bu ona asla uzak değildir Hz. Adem: bütün insanların babası ve İlk peygamberidir. Cenâb-ı Hak onu yer yüzü hârikası topraktan yaratmış kendisine ruh ilim irfan ihsan buyurmuş ve ona eş olarak Havva" adlı muhterem validemizi yaratmıştır. Hz. Adem ile Havva bir müddet cennette kalıp yer yüzüne indirilmişlerdir. Adem as Hindistana, Havva Cidde'ye indirilmiştir. Adem As aldığı emirle binaen Mekke-i Mükerremeye gitmiş, Hz. Havva ile buluşmuştur. Hz. Adem, bin veya dokuz yüz otuz sene yaşamış, Serendip dağı veya Mekke'de "Ebu Kubeys" dağında defnolunmuştur. iblis: Şeytan demektir. cinnidir Küfre kabiliyetlidir, Adem'e secdeden kaçınmış ilâhî emre uymamış Allah'ın kahrına uğrayarak ebediyyen küfrde kalmıştır. Kendisi ve soyu insanlığı saptırır onun saptırma ve aldatmasından kaçınmak, her akıllı insanın en mühim bir vazifesidir uyulacak tek ilah ve Kerem sahibi Rabbimizdir. Adem as şeytana kanınca Yüce Rabbe Ey Rabbimiz! nefislerimize zulüm ettik, bizlere mağfiretetmez, merhamet buyurmaz isen elbette hüsrana*zarar ve ziyana, uğrarız diyerek tevbe eyledi bağış diledi tevbeleri kabul eden kullarına sonsuz merhamet ve Kerem sahibi olan Rabbimiz Hz. Adem'in töbesini de kabul buyurmuş, onun hakkında sonsuz rahmet ve merhameti tecelli etmiştir. Tevbe: geri dönmektir. Şeriatte günahı bilip itiraf etmek, günahtan pişman olmak ve günahı işlememeğe kesin niyet etmektir Tövbe edene "Taib" denir. Cenâb-ı Allah'ın tövbe edeni affedip kuluna lütfedip bağışlar insanlar, İnsanlık icabı günah ve hatada bulunabilir kusurlarımızı bilip terkedelim hate işlememeğe azim******** edelim hatâlarımızı Cenâb-ı Hakka niyaz edip af ve mağfiret isteyelim Hz. Adem kıssasındaki hikmet ve dersi alalım inşallah Dedik ki: O cennetten aşağıya ininiz. benim tarafımdan bir hidayet gelir de kim hidâyetime tâbi olursa onlara korku yoktur. onlar mahzun olmayacaktır mübarek âyetler Hz. Adem ile Havvaya ve onların evlâdına ve onları aldatan şeytana yöneliktir. İnsanlık için, selâmet ve saadet yolu Rabbimizin yoludur. Hz. Adem'in gaflet anında yasak meyveden yeyip ilâhî emre uymamıştır Rabbimiz onları cennetten indirip yer yüzünde mukadder vakte kadar ikamet edmesini emretmiştir Kim peygamber, kitap, şeriate hidayete uyarsa korku yoktur. Onlar Allah'ın azabından kurtulacaklardır. mahzun olmayacaklardır. Nail olacakları nimetler ellerinden çıkmıyacak hüzün ve kedere düşmeyeceklerdir Ne büyük saadet o kimseler kâfir oldular âyetlerimizi yalanladılar, onlar ateş sahipleridir, ateşte ebedi kalıcılardır. Allah Teâlâyı inkâr edip ortak koşanlar, Hak Teâlâ'nın yoluna yönelmeyip âyetlerimizi yalanlayanlar peygamber kitap ve alemdeki varlıkları delilleri inkâr edenler ateş ve cehennem ehlidir Onlar ateşte ateş saçan cehennemde ebediyyen kalacakdır müthiş bir felâket insanlar uyanmalıdır ebedî felâkete uğramadan Rabbine sarılmalı Allah Teâlâ'nın hidayet yolunu takib etmelidir Kurtuluş için başka çare yoktur. Ey İsrail oğulları sizlere lütf ettiğim nimetlerimi hatırlayın ahdimi yerine getirin ki ben de ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden korkun mübarek âyetler, İsrail Oğullarına nail oldukları nimetleri hatırlatıp ilâhî dine uymaya, Kur'ân'ı Kerîm'i inkâr etmemeğe, hakka davet eder Ey İsrail Oğulları! Benim sizlere ve ecdadınıza İhsan ettiğim nimetlerimi yadedin Siz peygamber sülâlesinden meydana getirilmiştiniz aranızdan peygamberler yetişmiştir. Firavunun zulmünden kurtularak istiklâle kavuşmuştunuz Sizleri irşat ve aydınlatma için Hz. Musa'ya Tevrat gibi mübarek bir kitap verilmiştir. Bütün bunlar hakkınızda muazzam ilâhî nimettir. Bunları unutup, nankörce hareket etmeniz doğru mu nimetleri unutmayın ahdimi yerine getirin ahd ve yemini koruyun AllahTeâlâ'ya İman, peygamberleri semavî kitapları tasdik edme sözünüzde durun ahd ve sözde kusur etmeyiniz. Ki ben Yüce Mabud ahdinizi yerine getireyim. Sizi korkulardan koruyup ilâhî lutufuma devamlı nail eyleyeyim. ey İsrail Oğulları!.. Ancak benden korkun Vaktiyle yapmış olduğunuz bir ahdi, üzerinize düşen bir dinî vazifeyi terketmeyin. Yalnız Cenâb-ı Haktan korkun ey İsrail Oğulları!., hakkı bâtıl ile karıştırmayın. Hz. Muhammed hakkındaki Tevrat âyetlerini kendi uydurduğunuz esassız şeyler ile değiştirme ve bozmaya kalkışmayın hakkı saklamayın Rasül ü ekrem Sallallahü Aleyhi Vessellemin mübarek vasıflarını gizlemeyin, bunun mesuliyetini düşünün siz inkarcı ve bâtılca hareketin ne çirkin, ne kadar cezayı gerektirir olduğunu bilirsiniz. cehaletinizi mazeret süremezsiniz. siz hakkı gizlediğinizi biliyorsunuz. isyana nasıl cüret ediyorsunuz. hakkı gizlemek büyük rezalettir ahlâksızlıktır, hiyânettir. Şahsi menfaat ile mahrumiyet korkusu ile hakkı saklamak, onun aksini yapmak ve yaptırmak; alçaklıktır, İnsanlığa yakışmaz, hakikat selâmet ve saadetin yok olmasına sebep olur. Allah Teâlâ Hazretleri cümlemizi haktan ayırmasın. Amin. İsrail: Yakup As ın lâkabıdır, İbranî lisanında abdullah (Allah'ın kulu) veya Saffetullah (Allah'ın seçkin kulu) manasınadır. Emir, Allah yolunda mücahit mânasındadır Yahudiler Hz Yakub'un neslinden olup "Beni İsrail" lâkabını almışlardır. Hz. Musa'ya tâbi olduklarını iddia ettikleri için Musevi diye anılmaktadırlar. mübarek âyetlerde onlara: Ey İsrail oğulları diye hitap edilmesi bir uyarı ve işarettir Buyruluyor ki: Siz yüce peygamberin evlât ve ahfadındansınız Yanınızda Tevrat denilen kitabı ilâhî vardır. Orada son peygamber yazılıdır. size düşer mi ki kitaba aykırı hareket edip Hz. Muhammed As ve ona nazil olan Kuranı Kerim'i inkâr edesiniz hakikati değiştirmek ve bozmak cehalet nankörlük kadir bilmezliktir Böyle hareketden vazgeçin hakkı kabul edin Cenâb-ı Allah gafletten uyandırsın! Ve namazı kılınız, zekâtı veriniz ve rükû edenler ile beraber rükû ediniz. mübarek âyetler, en mükemmel kulluk vazifesine davet ediyor. Başkalarına iyiliği emredip İyilik yapmayanları kınıyor. Hakkın yardımı için sabr ve namazı emrediyor Cenâb-ı Haktan korkanları gösteriyor müslümanlar beş vakit namazı kılın Adab ve erkâna riayet edin Zekâtı da verin Mallarınızın farz olan zekâtını da fakirlere ödeyin rükû edenler ile rükû ediniz. cemaati müslimin rükûa varın İslâm şerefine nail olup İslâm cemaatine katılın Yahudilerin namazlarında rükû bulunmamaktadır. Halbuki namazın mühim bir rüknü olan rükû pek lâtif hikmetleri içermektedir. Nasa iyilik ile emredersiniz de kendi nefislerinizi unutur musunuz? siz kitabı okur hiç düşünmez misiniz Ey İsrail Oğulları!.. Siz İnsanlara iyilik ile emredersiniz de İslâm dininde emir ve tavsiyede bulunursunuz da kendiniz nefislerinizi unutursunuz? neden doğru yolda hareket etmez, kimseye iyilikte bulunmaz, İslâmiyete atılmazısınız. sizler Tevrat'ı okursunuz. O kitapta herkese İyilik ve ihsanda bulunması emredilmekte âhir zaman peygamberi anlatılmaktadır. kitapla âmel etmeyenler cezaya, lâyık olacaklardır siz düşünmez misiniz düşünüp tefekkürde bulunmaz mısınız? Nedir yaptığınız hareketler âyeti kerime; halka emr ve, öğüt verenlerin Ancak âmel etmeyen kimseleri tehdit eder ve kınar Sabır ile ve namaz ile yardım isteyin Ve namaz ağır bir iştir. Ancak -Allah'tan- korkanlar için değil. Ey Allah'ın kulları!.. Sabır ile ve namaz ile Rabbinizden yardım isteyin Namaz şüphesiz alışmayanlara ağırdır Ancak Haktan korkanlar ve Takva sahibleri için bu çetin bir iş değildir. ibâdet ve itaat ehli için namaz; en zevkli, ruhu besleyen ibâdettir. Allah'tan korkmayan, nefislerine yenilen hakikati düşünmeyen kimselere sabretmek, namaz kılmak büyük bir iş gibidir. Onlar bu mühim ve kutsîyetden faydalanamaz Rasûlü ekrem, Sav güç bir olayda namaza başlar, onunla Cenâb-ı Hak'tan yardım taleb ederdi Allah'tan korkanlar Rablerine kavuşacakları ve onun huzurunda Rasûlü Ekrem Efendimiz şefaatte bulunacaktır Şefaat ise: Bir kimsenin suçunu affettirmek, cezayı gidermek için yapılan istek ve istirhamdır o zamanı hatırlayın sizi Firavundan kurtardık. Sizi en kötü azap ile cezalandırıyorlar Oğullarınızı boğazlıyorlar kadınlarınızı diri bırakıyorlardı sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. mübarek âyetler, İsrail Oğullarına nail oldukları kurtuluşu, Allah'ın korumasını hatırlatıyor, düşmanlarının nasıl helak olduğunu bildiriyor, kendilerini uyanmaya davet ediyor. Ey İsrail Oğulları!.. Ve siz o zamanı da hatırlayın ilâhî lütuf olarak sizi Firavundan kurtardık. ezâ ve cefâdan kurtardık. Onlar sizî en kötü azab ile cezalandırıyor dedeleriniz en şiddetli işkencelere uğruyordu oğullarınız boğazlanıyor Sülâleniz ve erkek çocuklarınız öldürülüyor Kadınlarınız diri bırakılıyor Kız çocuklarınız öldürülmüyordu düşmanlarınızdan kurtuluşta sizin için Rabbinizden büyük imtihan vardı düşmandan kurtuluşu büyük nîmet bilip Cenâb-ı Hakka hamd ve şükür edin sabredenler muazzam mükâfatlara nail olacaktır. tarihî vakaları güzelce düşünerek bir dersi almak lâzım gelmez mi? hatırlayın o zamanı sizin için denizi yardık hepinizi kurtardık. Firavunun taraftarlarını sizler bakıp dururken boğduk. Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın sizin selâmetiniz için Kızıl denizi yardık da hepinizi Firavunun kahrından, denizde boğulmaktan kurtardık. Firavunu sularda boğduk ecdadınız Firavunun nasıl boğulduğunu seyrediyordu ırkınız nimetleri hatırlayarak Şükretsin Allah'ın dinine uysun Bir zata kavme hayır veya Şer her ne isabet ederse Allah Teâlâ'nın hikmet ve takdirine dayanır. Her hayıra şükret melidir. Şerde sabrederek Allaha sığınmalı ve her kusur için tövbe edip pişman olmalıdır güzel bir inanç ortaya çıkarılmalıdır Firavun: Mısır'da yaşayan Amâlika hükümdarlarıdır en son hükümdarları rüyasında Beyti Martikte yanan ateşin Mısırı kaplayıp Mısırdaki her kıptiyi yaktığını görür, yalnız İsrail Oğullarına dokunmamıştır Firavunun rüyasını kâhinler İsrail Oğullarından bir erkek çocuk doğacak, senin helakin ve hükümetinin yok olması onun elinde diyince Firavun, İsrail Oğullarının her erkek çocuğunu öldürtür. Bunların miktarı on iki bindir. Bu yavrulardan yalnız Hz. Musa müstesnadır Hz. Musa, İsrail oğullarından imran adlı zatın oğlu olarak dünyaya gelir. Annesi mübarek yavrusunun Firavun tarafından öldürülmemesi için bir sandığa koyup Nil nehrine atar Firavunun eşi Asiye güzel çocuğu nehirden çıkarır onu sevip himaye eder Firavunun helakine sebep olan melek yüzlü muhterem yavru büyür annesi süt anne olarak saraya alınır Yavrusuna kavuşur Bu muhterem zat peygamberlik şerefine kavuşur. Firavuna karşı muazzam mucizeler göstererek onu titretir İsrail Oğullarını Mısır'dan Kenan iline çıkarmak** Firavundan müsaade alır Fakat... Firavun pişman olur. Onları mahvetmek için takibe başlar mucize gerçekleşir Hz. Musa asasını Süveyş, denizine vurur denizde on iki yol açılır İsrail Oğullarının on iki kabilesi sahile sağ salim çıkar. Firavun ve askerleri bunları takip ederken, denizin ayrılan suları birleşip yolları kapar Firavun ve, ordusu suların içinde helak olup gider. Allah'ın takdirine hiç kimse mâni olamaz. Allah'ın takdiri pazu gücü ile dönmez."Mevla'nın yaktığı mum hiçbir şekilde sönmez." Ve bir vakit Musa ile Kırk geceyi vadeleştirmiştik, siz zalimler olarak onun arkasından buzağıya tutunmuş idiniz. İsrail Oğulları Hz. Yusuf'tan sonra Mısır'da çoğalmışdı. Hz. Yakup ile Hz. Yusuf'un şeriatlarına tâbiydiler Eski Mısır ahalisi*kıpt kavmi olup putlara, yıldızlara tapıyordu, İsrail Oğulları Hz. Musa ve kardeşi Hz.Harun ile Mısır'dan çıkıp Amalika kavminin yurduna uğradılar. Onların öküz heykeline taptıklarını gördüler, cehalet ile müşrik kavme eyilim gösterdiler. Hz. Musa Allah tarafından Tur dağına çağrılınca Kardeşi Harun As vekil bırakarak Tura gitti 40 gün kalıp ibâdette, duada bulundu. vasıtasız olarak Cenab'ı Hakkı işitti ve kendisine Tevrat ihsan olundu. Tih çölünde kalan İsrail Oğulları bir münafıka kandılar. Samirî yanlarındaki altınları eritti, bundan bir buzağı heykeli yaptı "Bu sizin ve Musa'nın mabududur" diyerek onları buzağıya taptırdı. İsrail Oğulları Harun As mı dinlemediler cehaleti İşlediler. Musa As Tur'dan dönünce kavminin müşrik hareketlerini kınadı Onlar pişman olup tevbe ettiler. Hz. Musa'nın Tur'da bulunduğu müddet Zilkade ayı ile Zilhiccenin on gününden ibarettir. Musa kavmine: Ey kavmim! Buzağıya tutunmakla nefsinize zulmettiniz Yaratıcınıza tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Bu sizin için rabbiniz katında hayırlıdır demişti -O Kerem Sahibi Yaratıcı tevbenizi kabul etmişti. tevbeleri kabul eden rahim olan Odur. İsrail Oğulları Buzağıya tapmış tevbe edip yaptıklarından pişman olmuşlardı İsrail Oğulları! düşününüz Musa as kavmini tövbe ve pişman olmaya davet etmiş ey kavmim Siz Buzağıya tapmakla nefsinize zulm etttiniz Allah'a ortak koşmak en büyük zulüm ve en büyük felâkettir. Hemen Yaratana tevbe edin pişmanlığınızı arz edin. Nefislerinizi öldürün ebedî hayatınızı kurtarmağa çalışın tövbe ve nefsi öldürme Rabbinizin katında hayırlıdır. ilâhi azaptan kurtulursunuz Bu emirle onlar tevbe etmişlerdi. Kerem sahibi yaratıcı tevbeyi kabul etmişti Şüphesiz tövbeleri kabul eden kulları hakkında rahim ve çok merhametli olan ancak Yüce Yaratıcıdır. ibret alın Hz. Muhammed'i, Kur'ân-ı Kerîm'i diğer mukaddes dinleri tasdik ederek hakikî imana ebedî bir selâmet ve saadete nail olun başka kurtuluş yoktur. Ve hatırlayınız ki siz: "Ya Musa! Sana îman etmeyiz Allah Teâlâ'yı aşikâr surette görmedikçe" demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz bakıp duruyordunuz. mübarek âyetler, İsrail Oğullarının iman zayıflığını göstermiştir bir ceza olarak hayattan mahrum kalıp ve şükür vesilesi için tekrar hayata nail kılınmışlardır Hz. Musa bir mucize****** olarak mekân ve zamandan münezzeh olan Allah Teâlâ nın emirlerini almak için Tur dağına gidiyordu. kavminin buzağıya tapdığından özür dilemeleri için kavminden 70 kişiyi beraber götürdü. Onlar Hz. Musa ile Tura gidince orasını bulut kapladı. Musa As onları dağ tepesine bırakıp dağa çıktı. Cenab'ı Hak ile konuşma şerefine nail oldu. yetmiş, kişi Bu konuşmadan şüphe edip Cenâb-ı Hakkı görmek isteme cüretinde bulundular. âyeti kerime buyuruyor: Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın ecdadınız ya Musa! Sana İman etmeyiz peygamberliğini, Hak Teâlâ ile konuştuğunu tasdik eylemeyiz. Allah Teâlâ'yı görmedikçe demiştiniz de bu cüretden dolayı sizi yıldırım çarpmıştı yıldırım ecdadınızı hayattan mahrum bırakmıştı. Siz ise musibete bakıp duruyordunuz Hz. Musa'nın nice mucizelerini görmüşlerdi. Bu istek ve iddiada büyük bir cehalet ve gaflet eseriydi nefislerine zulmeddiler Kaynak ömer nasuhi bilmen tefsiri Bakara suresi tefsiri İsrail Oğulları bir çok nimete nail oldular Birçok şeylerden istifâde etmelerine müsaade edildi onlar ayetlere muhalif olup büyük felâketlere uğradılar bir ibret dersi olarak İsrail Oğulları Tih çölünde üzerlerine gamamlar -ince- bulutlar gölgelikler indirildi güneşten ve hararetden korundular. üzerlerine kudret helvası selva ve bıldırcın kuşu indirildi helal rızk yiyin -denildi nimetlerin kadrini bilmeyip şükretmeyenler zulmetmiş olmadılar. Ancak kendi nefislerine zulmeddiler nimete karşı nankörlük etmekten cezayı hak ettiler. hani demiştik Şu kasabaya girin, bol bol yiyiniz. Kapıdan secde ederek girin ve "hitte" deyiniz, hatalarınızı bağışlayalım iyilik edenlere -mükâfatı artıracağız. ecdadınıza demiştik ki beyti makdise veya erihaye (girin) Tih sahrasında gezip durmaktan kurtulun. meyvalarından, ürünlerinden****** dilediğiniz yerde bolca yiyin kapısından secde ederek mütevazi ve düşünür bir vaziyette girin Sizi nimete kavuşturan Rabbinize şükredin Ve hitta yani: Günah ve hataların affını niyaz ederiz deyin yalvarınız ki hatalarınızı bağışlayıp sizi hesaba çekmeyelim iyilik edenlerin ibâdet ve itaatte, Allah'ın yaratıklarına lütuf ve ihsanda bulunanların mükâfatını artıracak Onların sevap ve nimetlerini ziyade kılacağız. Ne büyük bir ilâhî müjde!.. nefislerine zulmedenler, sözü değiştirdiler. Biz zulmeden fışıklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik. nefislerine zulmeden İsrail Oğullarından zulmedenler sözünü hitta kelimesini değiştirdiler. Hitta yerine hintai hadra = kırmızı buğday gibi bir sözle alayımsı bir tarzda bulundular. ilâhî emre karşı gelen zulmeden fısklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik lâyık oldukları cezaya kavuşturduk Ricz, Korkunç ve pis şey, takdir edilen azap demektir. Gökten indirilen ricz'in taun hastalığı olduğu rivayet edilir bir saatde 70 veya 24 bin şahsın ölümüne sebep olmuştur. Bütün felâketler, insanların yaptıkları fenalıklardandır tarihten ibret almalıdır. faziletleri takdir ve takip etmelidir. Kötülüklerden kaçınmalıdır selâmet veya felâkete sebep olan şeyleri düşünüp uyanık yaşamağa çalışılmalıdır. hani Musa, kavmine su istemişti Biz de aşan ile taşa vur, demiştik taştan on iki çeşme fış kırdı. Her gurup çeşmesini bildi. dedik ki-: Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın Hz. Musa'nın gösterdiği mucizelerden İsrail Oğullarını rızıklanıp kendilerine bozgunculuk yasaklandı İsrail Oğulları, Tih sahrasında susuz kaldı. Mısır'daki suları, nimetleri hatırlayarak oradan ayrılıp Hz. Musa'ya üzüntülerini gösterdiler Musa as Allah'ın dergâhına yönelerek su ihsan buyurulmasını dua etti. Yüce Yaratıcı ona vahyle âsân ile taşa vur demişti Hz. Musa asasını taşa vurunca taştan İsrail Oğulları kabileleri sayısınca on iki çeşme fışkırdı kabileler birbirine zahmet vermeksizin Kendilerine tâyin edilen pınarları tanıyıp sularını aldılar, su ihtiyacından kurtuldular. haklarında ilâhî vahiy tecelli etti Ey İsrail Oğulları Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için kudret helvası bıldırcın etinden yiyip kaynayan sulardan istifade edin yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın nimetlerin kadrini bilip şükür edin insanın kavuştuğu nimetler, hayat kaynağı kurtuluş vesilesi iftihar sebebi olduğundan şükretmelidir Asanın yere vurulması ile suların fışkırması, mucizedir kâinatta Allah'ın kudretiyle nice mucizeler nice olağanüstülükler meydana gelmiştir hakikî zatlar için bu mucizeleri inkâra asla imkân yoktur. siz bir vakit demiştiniz ki: Ya Musa! biz bir çeşit yemeğe sabredemeyiz. rabbine dua et yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan*** çıkarsın. -Musa da- demişti ki: Siz bayağı şey ile hayırlı olan şeyi değiştirir misiniz Kur'ân'ı Kerîm'de"Şüphesiz Allah katında din, İslâmdır (Al-i Imran 3/193) buyurulmaktadır. peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'den itibaren onun tebliğleriyla Allah Teâlâya, âhiret gününe İman eden ve namaz, oruç gibi salih amellerde bulunan insanlar, hangi kavme, hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar selâmettedirler, onlar için ahirette korku, hüzün ve keder yoktur. Onlar ilâhî lutfa adaydırlar. Yahudiler vaktiyle Hz. Musaya inanan kimselerdir. Rivayette Yakup as yahuda adlı Yahuda adlı oğullarından dolayı İsrail oğuları Yahudi adını almışdır. bir takım hurafelere tabi olmuşlar, Hz. İsa Ve Hz. Muhammed gibi büyük peygamberleri inkâr etmişlerdir Nasara: Hz i İsa'nın ümmetidir Hz. İsa'ya yardım edip "nasıra" da Hz. İsa ile oldukları için bu ismi almışlardır. Dinlerine "nesraniyyet" (Hiristiyanlık) denmiştir.bir çok mezheplere ayrılmış, Hz. İsa'nın tebliğlerine muhalif olmuşlardır Sabie; Hz. Nuh ve Hz. İbrahim'in dinî üzeredirler sonradan melek veya yıldızlara tapmışlardır Bütün milletler, yanlış ve küfür dolu inançlarını bırakır da Cenâb-ı Hakka layık şekilde, İman ederlerse hidayete ermiş, korkudan hüzün ve kederden emin olurlar. insanlık için en yüce gaye budur Hani bir vakitte misakınızı almış. Turu üzerinize kaldırmış size verdiğimizi kuvvetle tutunuz, onda olanı zîkreyleyiniz ki, korunmuş olabilesiniz, demiştik. mübarek ayetlerde Beni İsrail'in geçmiş kötü hareketlerini ve mucize olarak Tur dağının üzerlerine kalkıp düşecek bir vazıyet almış olduğunu ilâhî rahmet olarak felâketlerden kurtulmuşlardı Ey İsrail oğulları ecdadınız Musa as a tabi olup Tevrat ile amel etmeniz için sizden, söz almış, turu üzerinize kaldırmış size kudret harikasını göstermiştik. size verdiğimiz Tevrat kitabını tutunuz tam bir gayret ve kuvvetle hükümlerine uyunuz. onun hükümlerini zîkreyleyin hatırlayın ve tefekkür eyleyiniz korunmuş olabilesiniz.. demiştik. Ne yazık ki rahmet eserine kutsi bir uyarıya riayet edmediniz misakın ardından yüz çevirdiniz.. Allah Teâlâ'nın rahmeti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz Ey İsrail oğulları!.. siz söz ve misakınıza uymadınız, yüz çevirdiniz üzerinize Allah Teâlâ'nın lütuf kerem koruma ve himayesi olmasa idî hüsrana uğrardınız mahv ve perişan olurdunuz. kaybeddiklerinizi telâfiye çalışın. Tur hadisesi; harika bir mucizedir mübarek peygamberlerde halkın İmanı için nice mucizeler vardır Bu mucizeleri gördükten sonra güzel tefekkür kanaat ve İman, sahihtir Zora dayalı bir İman değildir tur'un kaldırılma harikasını görenlerin imanı zorlamaya dayanmaz gerçek İmandır Allah katında en makbul olanıdır Tur'un kaldırılması Allah'ın kudretiyledir Allah indinde hiç bir şey imkansız değildir yaşadığımız yer yüzü bir yere dayanmaksızın havada dönüp durmaktadır Üzerimizdeki gökkubbede güneş, ay ve yıldız binlerce küre fezada dönüp durur Allah'ın kudretiyle bir dağ parçasının yerden ayrılarak havada dönmesi nasıl imkânsız görülebilir? Bu insanlık için bir uyarı ve mucizedir And olsun sizler cumartesi gününde haddi aşanları bilmişsinizdir. Biz onlara sefil, hakir maymunlar olunuz, demiştik. mübarek ayetler İsrail oğullarında Allah'ın emrine muhalefet edenlerin uğramış oldukları müthiş sonu bildirmektedir. Bu acı verici sonuç ibret ve nasihat vesilesidir Ey İsrail oğulları!.. sizler cumartesi gününde haddi aşanları yasak edilen avlanmaya cür'et gösterenleri elbette bilmişsinizdir Bu tarihî hakikattir, milletInizce bilinmektedir. Biz haddi aşanlara sefil, hakir maymunlar olunuz demiştik.Onlar da hemen olmuştu ilâhî emre karşı gelmenin cezası. korkunçtur cezaya tutulmamak için Cenâb-ı Hakkın emirlerine karşı gelmekten kaçının Artık bunu o zamandakilere ve ondan sonrakilere ibret, korunanlar için nasihat kıldık. cezayı, yani: Cumartesinin haramlığını tanımayan gurubun cezaya uğrayışını tarihden haberdar olanlara ibret kıldık. Bu bütün insanlar için ibrettir Bundan istifâde edecek olanlar korunmuş olanlardır.Yahudiler cumartesiye saygı göstermekle dünya ile ilgili İşlerini bırakıp ibâdet ve itaatle mükellef kılınmışdı. Alışveriş avlanma yasak idi. "İle" kasabası bu güne riâyet etmiyor balık avlıyorlardı, bunlara "maymun olunuz" ilâhî emri tecelli etmiş, hepsi maymun kesilmişti. Bu Yahudiler bilirler. Bu ceza Allah'ın emrine karşı gelmenin cezası idi. insanlar için ibret ve uyarı idi. Allah'ın kudretiyle böyle bir trajedinin meydana gelmesi İmkânsız değildir. Bir vakitte Musa -aleyhisselâm- kavmine dedi ki: Allah Teâlâ bir sığır boğazlamanızı emrediyor. Dediler ki: Sen alay mı ediyorsun? -Musa as dedi ki: cahillerden Allah Teâlâ'va sığınırım. mübarek ayetler İsrail Oğullarının ruh hallerini gösteriyor, onların dinî emirlere karşı ne tereddütlü ve inatçı olduklarını bildiriyor. Bir vakit Musa as aldığı bir ilâhî vahiyle kavmine dedi ki Allah Teâlâ bir sığır hayvanı boğazlamanızı muhakkak emrediyor Onlar emre hemen uyacakları yerde itiraza ettiler Ya Musa! Sen alaymı ediyorsun diyerek Hz. Musa'ya yalan isnat ettiler, Cenâb-ı Hak adına emrettiği vazifeyi bir alay sandılar Musa as kendisini müdafaa etti alayın cahilce bir hareket olup peygamberliğin şanına layık olmadığına işaret etti dedi ki cahillerden olmaktan Allah Teâlâ'ya sığınırım emrettiğim ilâhî vahye dayanmaktadır. Dediler ki: Bizim için rabbine dua et, o sığırın ne olduğunu bildirsin. Dedi ki: Cenab'ı Hak buyuruyor. O bir sığırdır ne pek yaşlıdır ne pek gençtir, iki ortası dinç bir sığırdır. emrolunduğunuz işi yapınız İsrail oğulları, Hz. Musa'nın bu uyarısıyla ağız değiştirerek dediler ki: hakîkatten haberdar olmamız için rabbine dua et sığırın ne olduğunu ne vasıfda bulunduğunu bildirsin Hz. Musa aldığı ilâhî vahye dayanarak Cenab'ı Hak buyuruyor, o bir sığırdır ki ne pek yaşlıdır,ne de pek gençtir. İkisi ortası bir dinç sığırdır. böyle bir sığır boğazlayın, emri yerine getiriniz. Fakat onlar suallerine devam ettiler. Dediler ki: rabbine dua et onun rengi nedir. açıklasın. Dedi ki: O sarı renkte bir sığırdır. Onun rengi tam sarıdır. Kendisine bakanları sevindirir. mübarek ayetlerda İsrail oğulları ilahi emri sürekli tekrar ettirmişler Ve*ilahi hikmeti anlayınca ağız değiştirmişlerdir İsrail oğulları (Ya Musa rabbine dua et boğazlayacağımız sığırın rengi nedir açıklasın anlayalım. Hz. Musa Dedi ki: Rabbim buyuruyor O sarı renktedir renk karışmamıştır. Onun rengi tam sarıdır.kendisine bakanları sevindirir. Memnun eder, neşeler Dediler ki: Rabbine dua et bize bildirsin. o sığır bize karışık geldi. Ve şüphesiz Allah Teâlâ dilerse biz elbette hidâyete ermiş oluruz. İsrail oğulları yetinmediler. Ya Musa Rabbine dua et bize bildirsin o sığırın nasıl olduğunu anlayalım, çok sığır hayvanı vardır. Şüphe yok ki o sığır bize karışık geldi açıklığa kavuşturulmasını arzu etmekteyiz. şüphesizki Allah Teâlâ dilerse biz hidâyette oluruz. bizler inşaallah sığırın nasıl olduğunu öğrenir, onu keserek Allah'ın emrini yerine getirmiş ve hidâyete ermiş oluruz. Kaynak imam gazali kalplerin keşfi Ehl-i Hikmet'ten biri şöyle der: Vücudun selâmeti az yemek ruhun selâmeti az günah işlemek dinin selâmeti varlıkların en hayırlısı Peygamber'imize selât-ü se-lâm getirmektedir.»Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki Ey iman edenler! Allah'dan korkunuz ve itaat ediniz her-kes kıyamet gününe ve ameline baksın sadaka verin ve Allah'ın emrine uygun ameller işleyin ki, Kıyamette sevabını bulasınız Allah'dan korkunuz, O, iyilik olsun, kötülük olsun yap-tığınız her hareketten haberdardır» Kıyamette melekler, gökler, yeryüzü, gece, gündüz, iyilik ve, kötülük her amele şahitlik edecekdir. vücudun azaları insanoğluna karşı şahit tutulacaktır.Yeryüzü, iyiliğe koşan zahid ve mü-min kula şahitlik ederek «bu adam üzerimde namaz kıldı, oruç tuttu, hacca gitti, cihad etti» diyecek, günahtan sakınıp iyiliğe koşan mümin kul şahitliğe sevinecektir. ayni yeryüzü, kâfir ve günahkârların aleyhinde de şa-hitlik ederek «bu adam Allah'a şirk koştu, zina işledi, içki içti, haram yedi» diyecektir. Merhametlilerin en merhametlisi ulu Allah (C.C) kâfir ve günahkârları sorguya çekerse vay hal-lerine! Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'dan korkar büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandî der ki— Allah korkusunun, yedi alâmeti vardır: Birinci alâmet dil'dedir: Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve alı-kor, zikirle, Kur'anla ilmle meşgûl olur İkinci alâmet kalbde belirir: Allah korkusu taşıyan kul başkalarına düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. kıs-kançlık iyilikleri mahveder. Peygamber'imiz (S.A.V.) bu-yurur: Ateş odunu nasıl yerse kıskançlık da iyilikleri yok eder kıskançlık, kalb hastalığıdır ilimle ve iyi amellerle tedavi edilir Üçüncü alâmet göz'dedir Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, içeceğe, giyeceğe haram olana bakmaz. Dünyaya aç gözlerle değil, ibret amacı ile bakar. Helâl olmayan şeylerden uzak durur Peygamber'imiz (S.A.V.) şöyle buyurur: Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamette ateşle doldurur. Dördüncü alâmet karın'dadır Allahtan korkan karnına haram sokmaz, haram lokma yemek ağır günahtır Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor— insanoğlunun karnına haram inince, lokma midesinde kaldığı sürece yerde ve gökdeki melekler üzerine lânet yağdırır O lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer ce-hennemdir. Beşinci alâmet eller'de belirir: Allahtan korkan ellerini harama değil. Allah'ın rızasına uzatır. sa-habîlerden Kâ'b'ul Ahbar'ın (R.A.) şöyle rivayet eder Ulu Allah; .her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke önlerine çıkan haram şeylerden Allah korkusu ile uzak duran girecekdir Altıncı alâmet ayaklardadır: Allahtan korkan günaha değil, Allah'ın emrine uygun ve O'nun rızasına yürür, alimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmaya adım atar. Yedinci alâmet Amel'dedir Allah korkusu taşıyan ibade-tini sırf Allah rızası için yapar riyadan ve münafıklıktan kaçınır, HZ ALLAH buyurur ki Rabb'ının katında Ahiret, günahlardan korkanlar İçindir Günahlardan sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve pınar başlarında cennet ve nimetler içinde emin bir makamdadır Kıyamet günü cehennemden kurtulurlar Müminin korku ile ümit arasında olması gerekir. ümit kesmeksizin Allah'ın rahmetini beklemeli ibadet edip çirkin hareketlerden vazgeçmeli Allah'a tevbe etmelidir ulu Allah (C.C.) buyurur ki Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin» Hz. Davud —-Allah'ın selâmı üzerine olsun— kürsü üzerine oturup , Zebûr okurken gözleri yerde sürünen kırmızı bir kurda ilişir Acaba Allah'ın bu kurdu yaratmaktan muradı, ne ola ki» diye düşünür. Allah'ın izni ile dile gelen kurt şöyle der. «Ey Allahın Resulü! Her gün, gündüzleri bin kere — Subhanellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe illellahu vellahu ekber Alah'ı noksanlıkların her türlüsünden ten- zih ederim, hamd O'na mahsustur, O'ndan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür» demeyi, Allah bana ilham etti. Geceleri bin kere — Ellahumme salli alâ seyyidina Muhammedin in nebiyyil ümmiyyi ve alâ alihi ve sahbihi ve sellem Allah'ım! Okuma-yazmasız Peygamberin olan Muhammed'e, ve soyundan gelenlere ve sahabilerine rahmet ve selâm ihsan eyle dememi ilham etti. Kurt Hz Davuda zikrederken neler söylüyorsan bildir istifade edeyim, diyince Hz. Davud kurdu küçümsediğine piş-man olur, Allah'dan korkarak tevbe eder dergâhına sığınır. Hz. İbrahim işlediği günahı hatırlayınca baygınlık geçirir kalbinin çarpıntısı bir mil uzaklıktan duyulurdu. Allah'ın emri ile kendisine Cebrail (A.S.) der ki, «Allah sana selâm ediyor ve —dostundan korkan bir dost gördün mü— diye soruyor. Hz. İbrahim Cebrail'e cevap verir; «Ey Cebrail! Kusurum aklıma gelince ve cezasını düşününce dostluğumu unutuyorum.İşte peygamberlerin, velilerin ve salihler budur. Ötesini sen düşün |
|
12-15-2018, 08:56 | #107 |
Kaynak gazali kalplerin keşfi
Bir adam kendini ibadete vermişti bir gün Çoluklarıyla aç ve çaresiz kaldı yiyecek bulması için karısını dışarı gönderdi tüccar Kadına kendini teslim et» diyince. Kadın hiç cevap vermeden evine döndü Yavruları an-neciğim! Açlıktan öleceğiz, yiyecek diye feryad edince kadın tüccara gelip istediğin olacak der İkisi başbaşa kalınca kadının eklemleri titrer Tüccar «ne oluyor diyince. Kadın «Allah'dan korkuyorum» diye cevap verir. Tüccar «sen şu sıkışıkken bile günahtan ve Allah'dan korkuyorsun, oysa benim korkmam gerekir» diyerek yapacağı günahtan korkar ve kadını gönderir. Kadın yiyecekler ile yavrularına döner. Çocukların sevinci sonsuzdur.ulu Allah' bir tüccar için Hz. Musa'ya (A.S.) vahyeder falan, oğlunun günahlarını affettim Hz. Musa (A.S.) tüccarı bulur, mutlaka bir hayır işlemiş olmalısın tüccar yoksul kadına yardım ettiğini anlatır. Hz. Musa (A.S.) «Allah, geçmiş bütün günahlarını bağışladı» diyerek tüccara müj-deyi verir Peygamber'imiz (S.A.S.) demiştir ki: Ulu Allah buyurur ki Şu iki korku ile iki gün aynı kulumda blr araya getirmem. Dünyada benden korkanın Ahiretini emin kılarım. dünyada iken benim korkumu yüreğinde taşımayanı Kıyamet günü korkuya düşürürüm.» Ulu Allah (C.C.) buyuruyor İnsanlardan değil, benden korkunuz» Âyette buyurur ki müminseniz, onlardan değil, benden korkunuz Hz. Ömer (R.A.) Kur'ândan âyet dinlediği zaman yere dü-şerdi. Bir gün bir saman kırıntısı alarak dedi ki keşke bir saman kırıntısı olsaydım, adı anılmaya değer bir şey olmasaydım. O çok ağlardı, hüngür hüngür yaş dökerdi yanaklarından süzülen yaşların bıraktığı iki siyah iz her zaman yüzündeydi Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki Sağılan süt memeye dönmedikçe Allah korkusu ile ağlayan cehenneme girmez.» Kıyamet günü bir kul Allah katına çıkacak ve günahlar ağır basarsa cehenneme atılması emredilecektir. kirpiklerinden bir tel dile gelerek şöyle diyecektir: Rabb'im Resul'ün Hz Muhammed «kim Allah korkusu ile ağlarsa Allah onun yaş döken gözlerini cehenneme haram kılar» diye bildirdi. Ben senin korkun-dan ağlamıştım. Bunun üzerine dünyada Allah korkusu ile ağlayan bir kirpik sa-yesinde affedilecektir. Cebrail (A.S.) «falan oğlu bir tel kirpik sayesinde kurtuldu» diyerek bu durumu ilân edecektir. Kıyamet günü cehennem ortaya çıkıp öyle bir kükreyecek ki, bütün ümmetler dehşetinden dizüstü kapaklanacak ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki: sen her ümmeti dizüstü çökmüş endişe ile bekler görürsün. Hem ümmet amel defterini almaya çağrılır cehenneme yaklaştığınızda onun öfke ve kükreyişini duyacaksınız bu kükreyiş beşyüz yıllık mesafeden duyulacak peygamberler dahi ben ne olacağım, diyecektir. Yalnız peygamberlerin ulusu Hz. Muhammed (S.A.S.) müstesna, O «ümmetini soracak cehennemden dağlar gibi ateş kütleleleri çıkacak ümmet «ey ateş Namaz kılanlar, doğru-luktan ayrılmayanlar, Allah'dan korkup oruç tutanlar için geri dön diye yalvaracak ateş geri dönmeyecektir Cebrail'in (A.S.) «ateş Muhammed'in ümmetine yöneldi» diye seslenecek bir bardak suyu Peygamber'imize uzatıp ey Allah'ın Resulü! Bu-nu ateşie at» diyecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) bardağı ateşe atar atmaz ateş geri dönecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) «bu su nedir? diye soracak ve Cebrail (A.S.) şu Bu ümmetinin, Allah korkusu ile ağla-yan günahkârların gözyaşıdır. ateşin üzerine serp onu Allah'ın izni ile söndür diyince aPeygamber'imiz (S.A.S.) şöyle dua eddi: ,Allah'ım! Bana senin korkun ile ağlayan iki göz bağışla Allah için Gözyaşı dökmek ne kadar düşündürücüdür Ey gözlerim, günahıma ağlar mısın Ömrüm uçtu, gitti farkında olmadım Peygamber'imi (S.A.S.) buyuruyor: Allah korkusu ile gözünden sinek başı kadar yaş çıkan ve elmacık kemiğine inen kula cehennem değmez Muhammed İbni Munzir ağladığında gözyaşları ile yüzünü, sakalını ovar göz-yaşı değen yere cehennem ateşi değmez» derdi. Mümin Allah'ın gazabından korkmalı ve kendini nefsin arzu-larından sakındırmalîdır. Allah (C.C.) buyuruyor Nefsinin azgın arzularına uyan ve dünyayı Ahirete tercih edenlerin yeri cehennemdir. nefsini azgın arzulardan alıkoyanların varacağı yer cennettir» Allah'ın gazabından kurtularak sevab ve rahmetine nail olmak isteyenler, dünyanın sıkıntılarına sabırla katlanmalı, Allah'ın buyruklarına uyup günahdan sakınmalıdırlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: Cennetlikler cennete girdikleri zaman melekler onları hayır ve nimetlerle karşılar onlar için sedirler kurulur yemek ve meyvalar ikram edilir. üzerlerinde bir durgunluk ve bekleyiş vardır ulu Allah «ey Kullarım! Burası durgun ve bekleyiş içinde olunacak bir yer değil sizdeki durgunluk ve bekleme nedir» diye buyurur. Cennetlikler «bize bir vaad vardı, zamanı geldi» diye cevap verirler.Allah (C.C.) meleklere «perdeleri yüzlerinden kal-dırın» diye emreder Melekler «ey Rabb'imiz! Bunlar seni nasıl göre-bilirler, dünyada günah işlemişlerdi» derler. Meleklerin sözlerine karşılık ulu Allah emreder Perdeleri kaldırın, on-lar dünyada iken bana kavuşmak arzusu ile zikredip secde etmişler ve gözyaşı dökmüşlerdir, Perdeler kaldırılır Allah katında secdeye kapa-nırlar. Allah onlara «kaldırın başınızı, burası amel yeri değil bağış ve mükâfat yeridir Başlarını kaldırınca Allahu tealanın ulu cemalini görürler Allahu teala Cennetliklere seslenir, kullarım, selâm üzerinize olsun! Ben sizden hoşnudum, siz de benden hoşnud oldunuz mu Cennetlikler karşılık verirler, Rabb'imiz Nasıl hoşnud olmayalım sen bize hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın hayalinde canlandırmadığı nimetler verdin» ulu Allah (C.C.) buyurur:— Allah onlardan hoşnud oldu, onlar da Allah'dan hoşnud oldu» âyette buyurur: Rahim olan Rabb'den selâm vardır (onlara)» Allah'ın azabından kurtulmak, O'nun sevab ve rahmetine nail olarak cenneti isteyenler, nefislerini dünya ve azgın arzulardan alıkoymalı, hayatın sıkıntısı ve musibetlere karşı sabırla katlanmalıdır ulu Allah (C.C.) Allah sabredenleri sever» buyuruyor.Allah'ın emirlerine uymakta Allah'ın yasaklarından uzak durmada ve musibete, karşı sabredin Allah'ın buyruklarına uyun itaatte sabır gösterin sabredip itaat edenlere Allah, Kı-yamette cennette, yerle gök arası üçy üz derece verecektir. Allah'ın yasaklarından uzak duranlara Allah, Kı-yamette, her biri yedinci yerle yedinci gök arası kadar olan altıyüz derece verecektir. Allah'dan gelen musibete sabırla katlananlara Allah, Kıyamet günü her biri Arş ile yeryüzü arası kadar olan yediyüz derece verecektir. Peygamber'imiz (S.A.S.) e Ulu Allah (C.C.) buyurur: belâ zaman bana sığınan kulun, daha istemeden dileğini yerine getirir ve yalvarmadan duasını kabul ederim. belâ zamanı bana değil varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne gökyüzü kapılarını kitlerim». demiştir. Hz Zekeriya yahudilerden kaçıp bir ağaca sığınır ve Allahu teala o ağacı yok eder yahudiler ağacı kestikten sonra testereyi Hz Zekeriyaya saplarlar işte o anda Hz. Zekeriyya (A.S.) feryad ederek Rabbine sığınır. Rabbimiz emreder Ey Zekeriyya! Niye belâya sabretmi-yorsun da «ah» diyorsun. bu sözü tekrar edersen adını peygamberlikten silerim.» Bu ağır ihtar üzerine Hz. Zekeriyya ağzından feryad çılmasın diye dudaklarını ısırır, parçalanıncaya kadar sabreder. Aklı başında, olan belâya sabredip dünya ve ahiret azabından kurtulmalıdır. belâ ve im-tihanların en çetini ile peygamberler ve veliler karşılaşmıştır Cüneyd-i Bağdadî der ki: «Belâ, ariflerin kan-dili, muridlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk alma sebe-bidir. Başına belâ gelip hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz.» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: Bir gece hastalanıp Allah'dan gelen acıya gönül ile katlanan kimse, anasından doğduğu gün gibi günahdan arınır. Dahhak der ki, «her kırk gecede bir başına ya bir belâ ya bir keder veya musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah katında hiç bir hayır yazılmaz». Muaz Îbni Cebel (R.A.) der ki, «Allah bir kulun başına bir hastalık verince sol meleğe «çek ondan kalemi», sağdaki meleğe de «bu kulumun hesabına amellerin en iyilerini yaz» diye ta-limatını verir. Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor kul hastalanınca Allah ona iki melek göndererek «bakın kulum ne diyor» diye talimat verir. hasta «Elhamdülillah» derse bu Allah buyurur ki, kulumun canını alırsam onu cennete yerleştireceğim ve ona şifa verirsem etini daha semiz kanını daha daha yarayışlı bir kanla değiştireceğim günahlarını muhakkak sileceğim.» İsrailoğullarında bir fasık vardı, fasıklıktan vazgeçmi-yordu, halkı ondan bıktı,kötü yoldan onu vazgeçiremedi kurtulmak için Al-lah'a yalvardılar. Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) vahyetti İsrailoğullarında ki fasığı beldelerinden sür ki, onun kötülüğünden üzerlerinize ateş yağmasın.»Hz. Musa fasığı sürdü. Delikanlı bir köye sığındı. Hz. Musa, onu yeni yurdundan da çıkardı. İkinci sefer sürgün edilen fasık insansız, bitkisiz, vahşî bir mağaraya sığındı. Byalnız, kendisi ile başbaşa kalan genç hastalandı, Toprağa yığıldı, başını yere koydu. şöyle mırıldandı, «Annem olsaydı, halime acır ve zilletime ağlardı. Babam olsa yardımıma koşar, başımın ça-resine bakardı. Karım olsa ayrılığıma ağlar Çocuk-larım olsalar, cenazeme gözyaşı dökerdi «Al lah'ım Garib, zavallı, günahkâr, kulunu kapından kovup bizi yabancı köylere sürme bizi ıssız mağaralara koyma ümitsiz bir ahiret yolculuğuna çıkarma sen affedensin duamızı kabul eyle Allah'ım! ana - baba evlâdım ve karımdan beni ayrı düşürme, rahmetinden mahrum etme. acı ile kalbimi yak fakat günahımla ateşde yakma. İşte anasından babasından ayrı ıssız kimsesiz bir mağaraya düşen genç Allahına böyle yalvardı Allah, delikanlıya anası ve karısı kılığında birer huri, ve melek gönderdi. huri ve melekler onunla birlikte ağladılar. Delikanlı ana-babam, karım bana gelmişler!» diyerek ölçüsüz bir sevince boğuldu, ettiği dualarla gönlü feraha kavuştu günahtan arındı affa uğradı Al-lah'ın rahmetine kavuştu. Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) bildirdi ki, «filân yer-deki mağaraya git, velilerimden bir veli öldü, ona ölüsünü defnet. Allah'ın emrine uyan Hz. Musa (A.S.) kuytu mağarada Allah'ın emri ile sürgün olan ve köyünden kovduğu bir delikanlının ölüsü ile karşılaştı onun cena-zesinin melekler tutmuştu Hz. Musa (A.S.) Allah'ım! Bu ölü, senin emrinle sürgün ettiğim delikanlı değil mi» diye sorar.Ulu Allah Hz. Musa'ya evet ya Musa, ben ona rahmet ettim affettim. O bana yakardı. Memleket, ana - baba, eş ve çocuk has-retine katlandı. Ona son nefesde gurbetteki elemine katılsınlar diye son nefesde anası ve eşi kılığında birer melekler gönderdim.garip öldüğü zaman yer ve gök ehli onun için yas tutarlar. Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasıl acımam Garip komaya girdiğinde Allah buyurur ki, «ey meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, çoluk - çocuğundan, ayrı düştü. Ölünce ağlayacak, yas tuta-cak kimsesi yoktur. Allah, meleklerden birini babası kılığında, bir başkasını çocuğu kılığına, koyar. Bunlar son nefesde yanına varırlar. Garip hasta gözlerini açar. ana- babasını, eşini görür, yüreği rahat ve ruhunu huzurlan teslim eder. cenazesi çıkarıldığı zaman, melekler onu uğurlar ve mezarıında Kıyamete kadar dua ederler. ulu Allah (C.C.) kullarına sonsuz lütuf sahibidir» İbni Ata (rahimehullahu aleyh) der ki, «Kulun mümin olup ol-madığı belâ ve ferahlıkta belli olur. Ferahlıkta şükredip belâya sızlanan yalancıdır. bir kimse insan ve cinlerin bilgisini nefsinde toplasa belâ rüzgârı estiği zaman başına gelenlerden şikâyet ederse, ilminin ve amelinin hiç bir faydası yoktur.»Vehb İbni Münebbih (rehimehullahu) in anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona «seni affettim» diye bildirmiş. Peygamber Allah'ım, hiç bir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun» demiş. Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber uyuyamamış. sabah meleğine boyun damarındaki rahatsızlıktan yakınmış. melek şöyle demiş, «Allah emrediyor ki, elli senelik ibadet sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz.» ŞEYTANA KARŞI KOYMAK Aklı başında kimsen nefsin azgın arzularını sindirmelidir nefsin azgın arzularını gemlemelidir Nefsin azgın arzuları, yemek ve içmek şeytanın vasıtalarıdır. Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur: Şeytan, insan vücudunda kan damarları ile dolaşır, siz onun yolunu açlıkla daraltınız. Kıyamette insanla-rın Allah'a en yakın olanı, en uzun müddet aç ve susuz kalanıdır.» İnsan için en büyük tehlike, midenin doyumsuz ar-zularıdır. Hz. Adem (A.S.) ile Havva'nın huzur ve istikrar yurdu cen-netten çıkarılarak horluk ve yokluk diyarı dünyaya gönderilme sebebi odur. ağaç meyvesinden yemek, Allah tarafın-dan yasaklandığı halde azgın arzularına yenilerek ağaç mey-vesinden yediler de çıplak kalıverdiler. mide, aşırı arzuların kaynağıdır Hikmet ehli der ki, «nefsinin kontrolune giren kimse, onun azgınlığından hoşlanmaya mahkûm olmuş Vücud azaları toprağını azgın arzularla sulayan kalblerinde pişmanlık ağacı dikmiş olur Ulu Allah (C.C.) canlıları üç türlü yaratmıştır: Melekleri akıllı Hayvanları azgın isteklerle donatmış onlara akıl katmamıştır. İnsanoğlunu akıl ve arzulu yaratmış-tır. aklını azgın arzularının kontrolüne veren hayvan-lardan aşağıdır, azgın arzularını aklının kontrolünde tutan kimse meleklerden üstündür. İbrahim Havvas (raimehullahu) anlatıyor: Bir gün Likâm dağında nar ağacı gördüm, canım çekti, kopararak yar-dım, ekşiymiş, attım ve yolda biri yere serilmiş ve üzerine arılar üşüşmüştü. aleykümselâm, dedi. «Beni nereden tanıyorsun» diye sordum. «Allah'ı tanıyanlara hiç bir şey saklı değildir» cevabını verdi. Allahtan şu arılardan seni kurtarması istesene» dedim cevab verdi, «ben senin Allah ile münasebetin olduğunu sanıyordum. nar düşkünlüğünden seni kurtarmasını istesene! Nar düşkünlüğünün acısını insan ahirette çeker, arı sokmasının acı-sı dünyadadır. arı sokması vücudu incittiği halde azgın arzu-lar, iğnesiini kalbe batırır ne kadar ağır ve faydalı bir ders Nefsin aşırı arzuları padişahları köle yapar sabır köleleri pa dişahlığa yükseltir. Hz. Yusuf (A.S.) sabrıyla Mısır meliki oldu. Züleyha, ise nefsinin azgın arzusu yüzünden, Hz. Yusuf'a (A.S.) duyduğu aşkı gemleyemedi zavallı, düşkün, yoksul, yaşlı ve gözlerinden mahrum oldu Ebul Hasan Errazi'nin (rehimehullahu) anlattığına göre,ölümünden iki yıl sonra babasını rüyada görür, katran elbisesi var-dır. sorar, «babacığım, niye seni cehennemliklerin kılığı içinde görüyorum.» Babası «yavrum, nefsim beni cehenneme sürükledi! Sakın nefsine al-danma» der. Şair derki Başıma dört belâ sarıldı. Sapıklığım ve iradesizliğimden düştüm pençelerine: Şeytan, dünya, nefsim ve sonu olmayan arzular. 'Hepsi düşmanım, acaba kurtuluş nasıl? İhtiras ve kuruntuların karanlığında Nefsimin beni sonu olmayan arzulara çağırdığını görüyorum.» Hatem'ül Asam (rehimehullahu) der ki, «nefsim ayakbağım, ilmim silâhım günahım hayal kırıklığım ve şeytan da düşmanımdır. Nefsimin ar-zusuna, hiç bir zaman, uymam.»Ehli marifet derki Cihad üç türlüdür. Birincisi kâfirlerle savaşmaktır, bu zahirî cihad'dır. Ulu Allah'ın «Allah yolunda cihad edenler...» âyet-i celilesinde, bu cihada işaret edmiştir İkinci cihad ilimle ve deliller ile batıla karşı verilen cihaddır. «En iyi usulle onlara karşı koy» âyet-i kerimesi, bu çeşit cihada işaret eder. Üçüncü cihad, kötülüğü emreden nefse karşı verilen cihaddır. Allah buyurur: Bizim uğrumuzda cihad edenlere yollarımızı gösteririz» Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur En faziletli cihad, nefse karşı verilen cihaddır.»sahabîler (Allah onlardan razı olsun) kâfirlere karşı verilen savaştan dönünce «küçük cihaddan büyük cihada döndük» derlerdi. Nefse, şeytana ve azgın isteklere karşı verilen cihada «büyük cihad» denir Nefse ve azgın arzulara karşı verilen ci-had aralıksızdır, kâfire karşı arasıra savaş verilir. cephe savaşçısı düşmanı görür, fakat şeytan görünmez, görünür düşmana karşı cihad görünmez düşmanla cihaddan daha kolaydır. şeytanla savaşırken onu, nefs destekler bu nefsin azgın arzularıdır, şeytana karşı verilen cihad çetindir. savaşta kâfir öidürürsen zafer ve ganimet elde edersin, kâfir seni öldürürse şehitlik rütbesi ile cenneti kazanırsın şeytanı öl-düremezsin, ama o seni öldürürse Allah'ın cezasına çarpılırsın. Savaşta atını elinden kaçıran kimse düşmanın eline düşer, imanını yitiren kimse Allah'ın gazabına uğrar, böyle bir şeyden Allah'a sığınırız!...» kâfirlerin eline esir düşen kimsenin elleri boynuna bağlanmaz, ayaklarına pranga vurulmaz, aç ve çıplak bırakılmaz Allah'ın öfkesine muhatap olanın yüzü kara olur, elleri boynuna kelepçelenir, ayakları ateşten prangalara vurulur, yediği ateş, giydiği ateş ve içtiği ateş olur. her bakımdan Allahu teala kadirdir, inancımız, tamdır. Kaynak ömer nasuhi tefsiri Bakar ve bakara: Erkek ve, dişi sığır demektir. Bunların erkeğine öküz, dişisine inek denir. Kur'ân'ı Kerîm'de bakara hadisesi bir takım işaret ve, hikmetleri anlatır maktulün diriltilerek katillerini haber vermesi nice şeylero işaret eder bir sığırı boğazlayarak İsrail oğullarının ruh halleri bozulmuş peygamber ve ilahi emire karşı tereddüt etmişlerdir Allah'ın emriyle israil oğulları kurban kesmiştir. Allah'a emanet verilen çocuklar ve torunların ilâhî koruma altındadırlar ölmüş bir şahıs ilâhî kudrette tekrar hayat bulacak İnşallah deyip muvaffakiyeti Cenâb-ı Haktan bilenlerin işlerinde muvaffak olacak Şahsî ve gayri meşru menfaat için başkalarının zararına hareket eden er geç meydana çıkacaktır onun ardından kalpleriniz katılaştı. O kalpler taşlar gibidir. Veya katılık şiddetlidir. taşlardan öylesi vardır ki ondan ırmaklar kaynar. Ve yine öyle taşlar vardır ki yarılır, kendisinden su çıkar. Ve yine şüphe yok taşlardan öylesi vardır ki, Allah korkusundan aşağıya düşüverir. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan asla gafil değildir İsrail oğullarının ruhları taşlardan daha katıdır İsrail oğulları!.. öldürdümleri maktulün ilâhî kudretle dirildiğini gördükten sonra uyanıp Allah'ın kudretine şehâdet edmeliydiler onların kalpleriniz katılaştı. Allahın kudretine İsyankar oldular ibret alıp uyanmadılar. Çünkü kalpler taştandı taşlardan öylesi vardır ki yarılır ondan ırmaklar kaynar. Nehirler meydana gelir. taşlardan öylesi vardır su çıkar. Ve şüphesiz öyle taşlar var ki Allah korkusundan aşağıya düşer Kainatı Yaratanın emir ve iradesiyle dağların tepelerinden aşağıya iniverir. Sizler ilâhî emirleri yerine getirmiyorsunuz. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan, asla gafil değildir Elbette sizi cezaya kavuşturacaktır. bütün kâinat Allah'ın hükmüne tabidir. Bütün varlıklar ve hayvanlar Allah'ı tanıma şerefine erip Yüce varlığa**secde etmişlerdir kainatta*ibâdet vardır Rabbimizi övgü ile teşbih etmeyen hiçbir şey yoktur." Isra 17/44) ayeti kerimede de "Allah Teâlâ'ya gök ve yerde bulunanlar güneş ile ay secde eder siz onların îman edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan bir gurup vardır ki Allah'ın kelâmını işitir de değiştirmeye kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler. İsrail oğullarının Islâmiyete ve Allah'ın kelâmına karşı gelmişlerdir Asrı saadete müslümanlar, insanlığın hakikî bir dine ve islâmiyete kavuşup kurtuluşa ermelerini fazilet dinini arzu ederdi, israiloğullarına İslâma girmelerini tavsiye eddiler Yahudiler inatçı ve münafıkça İslâmiyetî kabule yanaşmadı. Ayet Ey müminler!.. Yahudilerin İman edîp inanacaklarını ümit eder misiniz? onlar inatçıdır sapıklıklarında ısrar ederler Allah'ın kelâmını işitirler onu ve tebliğ edilen ilâhî sözlerin yüceliğini anladıktan sonra cüret ederek Allah Teâlâ'nın kelâmını Tevratı işitir, dinlerler, anlarlar değiştirmeye çalışırlar. Onlar Tevrat'ta peygamber efendimizin vasıflarını görüp örtbas eder, değiştirme cüreti gösterirler. Tâki kimse islâmiyeti kabul etmesinler onlar öyle bir cürette bulunur kötü hareketlerini bilir yine de vaz bunların müslümanları tasdik edip yüceltmeleri nasıl ümit edilebilir? Yahudilerden Tur u sinada Hz. Musa'nın, mucizesini Rabbiyle konuşmasını işittiler aykırı iddialarda bulundular, Cenâb-ı Hakkın: Şu vazifeleri yapınız ayetini dilerseniz terk ediniz olarak değiştirip gerçeğe aykırı davrandılar Münafıkları ve cahilleri görüpte onları kınamayan kâfirleri Allah Teâlâ şüphesiz bilir. Yüce Allah küfürleri imanlıları bilir. Tevrat kitabında onlara bildirileni, peygamberin vasıflarını gizleyip aksini iddia edenleri bilir. Onlar çirkinliklerin ceza görmeyeceğini mi sanıyor Onlar, sakladıkları hakikatleri Kur'ân-ı Kerîm'in müslümanlara haber vereceğini düşünmelidir onlardan bâzıları ümmidirler. Kitabı bilmezdir Ancak batıl şeyleri bilirler ve onlar zanneder dururlar. İsrail oğullarından bir takım şahıslar vardır ümmidirler okuyup yazma bilmezler. Kitabı ve Tevrat ı da bilmezler habersizdirler. Onlar batıl faydasız, hayali şeyleri bilirler. Hakikatlerden haberleri yoktur. onlar zanneder dururlar uydurma istekleriyle yetinirler. Artık cahillikten kaçınmalı değil midirler? ayeti kerimede Tevrat'ın sonradan değişikliğe uğradığı işaret edilir Ümmî; okuyup yazmak bilmeyendir Cemi: Ümmiyyun anasından doğmuş, bir şey bilmez bir çocuk gibidir İmdi yazıklar olsun o kimselere kitabı elleriyle yazarlar da sonra bununla az bir behâ satın almak için "bu Allah tarafından dır" derler. yazıklar olsun onlara o ellerinin yazdığı şeylerden dolayı. Ve yazıklar olsun onlara kazanmış olduklarından dolayı. uydurma yazılara ilâhî kıymet vererek dünyaya ait menfaate çalışanlar kötülenip helake uğrayacaklardır yazıklar olsun acıtıcı bir azap ve cehennem vadisindekilere Onlar uydurma kitab yazar halkı aldatmak isterler de yazdıkları asılsızdır âdilik ve menfaat isterler yazılan şeye semavî kitabtır. derler. Bu ne büyük cüret, hakikate muhalefet!.. Yazıklar olsun onlar O yazdıklarından dolayı.azabtadırlar. yazıklar olsun onlara o kazandıklarına büyük zarar ve ziyana uğrayacaklar. Vay cahilce hareket eden menfaatçilerin hallerine. Yahudiler, kendi kuruntularıyla bazı şeyler yazmışlar, bunlara ilâhî kitab süsü vermişlerdir Tevratı peygamberimizin vasıflarını ve recm ayetini değiştirmişlerdir yazdıklarının Allah katından gönderildiğini iddiada bulunmuşlardır. Bu hareket Cenab'ı Hakka iftiradır. hakikate, muhalif yazıları ve elde edecekleri kazançları ne kadar çok olsa da onların kıymeti yoktur, felâketlerine sebeptir. ebedî saadetten, ahirete mükafatlardan mahrum ve azaba uğramış olacaklardır. insan böyle bir alçaklığa, cinayete nasıl cüretedebilir!.. helake, azaba yakalanacaklar Yazıklar olsun cahil cüretlere devam edenlere. dediler ki: Bizlere sayılı günden başka cehennem temas etmeyecektir. De ki: Siz Allah'ın huzurunda bir ahid mi aldınız? Elbet de Allah Teâlâ dönmez. bilmeyeceğiniz bir şeyi Cenab'ı Hakka isnad edip söylüyor musunuz? mübarek ayetlerde İsrail oğulları aykırı Davranıp reddetmişlerdir. Küfür içinde ölüp gidecek ebediyyen azap göreceklerdir, İmân ve iyi hal ile vasıflanan zatlar ebediyyen cennetlerde kalacaktır İsrail oğullarına İslâmiyeti kabul etmeleri, aksi takdirde azap görecekleri hatırlatılınca inkâr ettiler. dediler ki: bizlere bir kaç günden başka cehennem ateşi temas etmeyecektir cehennemde kalışımız****** bir kaç gündür Cenâb-ı Hak onların yalanlarını çıkarmak için Rasûlum onlara de ki: siz Allah'ın katında ahid ve söz mü aldınız? elbette Allah Teâlâ ahdinden dönmez. bilmeyeceğiniz bir şeyi Cenâb-ı Hakka isnad söyleyip duruyormsunuz Buna nasıl cesaret edebilirsiniz diyince İsrail oğulları kendilerini müdafaa için temelsiz iddialara kalkıştılar onlar buzağıya taptılar cehennemde 40 gün kalacaklarını söylediler dünyanın 7000 sene ömrü olduğundan her bin sene bir gün cehenneme gireceklerini, cehennemde 7 gün kalacağını iddia ettiler bunlar pek yanlış ve boş iddialar Cenâb-ı Hak ayeti celilesi ile israiloğullarının yalanlarını reddedip çürütmektedir bir kısmınız, diğer bir kısmınızı vatanından çıkarıp dışarı atmayacaksınız diye ahid almıştık söz almıştık. siz ikrar etmişt ahdin hak olduğunu söyleyerek kabul eylediniz. siz ikrarınıza şahadet eder itiraf edersiniz. bu söze uymadınız. Bakara süresinin 83. ve 84. âyetleri Beni İsrail hakkındaki On emri" kapsar Bunların sekizi 83. âyettedir Dokuzuncusu haksız yere adam öldürme ve intihardır. Onuncusu da bir kimseyi haksız yere vatanından çıkarmak, sürgün etmektir âyeti celile şuna İşaret eder Bir milletin fertleri bir birliktir her birinin kanı, nefsi, vatanı nefsi vardır Bunlardan birinin haksız yere kanını döken, vatanından uzaklaştıran sanki kendi kanını dökmüş, kendini yurdundan uzaklaştırmış gibi olur. insanlar buna teşebbüs etmemelidir. İsrail Oğulları böyle bir harekette bulunmuşlardır. siz o kimselersiniz ki,kendilerinizi öldürür sizden olan bir fırkayı yurtlarından çıkarırsınız. onların aleyhine günah ile, düşmanlıkla yardımlaşıyorsunuz. onlar size esir gelince onlar ile fidyeleşiyorsunuz onların yurtlarından çıkarılması size haramdır siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmıni inkâr eyliyorsunuz? Bunun cezası dünyada zillet Kıyamette azabın en şiddetlisidir Allah Teâlâ yaptıklarınızdan gafîl değildir insanları yurtlarından çıkarır milletinizden olanları vatanlarından uzaklaştırırsınız günah ile düşmanlıkta yardımlaşıyor Zalimliğe devam ediyorsunuz. Onlardan fidye alıyor esir muamelesi yapıyorsunuz. onların yurtlarından çıkarılması Tevrata göre üzerinize haramdır Buna uymuyorsunuz? kitabı inkâr ediyorsunuz İmanın bir kısmını kabul, bir kısmını inkâr etmek, imana aykırıdır ve küfrdür bunun cezası büyüktür. dünyada zillette ve zelilce yaşayacaksınız. Kıyametde azaba ve cehennem ateşine sevk olunacaksınız Ne ebedî felâket!.. Allah Teâlâ yaptıklarınızdan habersiz değildir. Hepsini bilir inancımız tamdır. istikbalinizi düşünün!.. Peygamberimizin yaşadığı dönemde Yahudilerden Medinei Münevveredeki Beni Kaynuka"' ile "Beni Kureyza" kabileleri biri birine düşmandı Beni Kaynuka' arap"Evs" Beni Kureyzada Beni Nadir" ve "Hazrec" kabileleriyle ittifaklıydı. Eve ve Hazrec kabileleri arasında ki İslâmiyetten evvel devam ediyordu. Yahudiler de diğer tarafta ki Yahudiler ile düşman kesilmiş, savaşıyordu Yahudi esirlerin fidyelerini vererek esaretten kurtarmak isterlerdi. Ne için hem savaşta bulunuyor, hem de esir fidyelerini vererek esaretten kurtarmak istiyorsunuz? Denilince Tevrata emrolunmuştur dindaşlarımızı esaretten kurtarmak istiyoruz" onlar dindaşlarına karşı savaşta bulunmaları onları yurtlarından uzaklaştırmaları men edilmişti Tevrat'ın bâzı emirlerini tutuyor, bâzı emirlerini tutmuyor, inkâr ediyorlardı. Kur'ân'ı Kerîm böyle haber veriyor. dalalette kaldıklarına işaret buyuruyor Tevrat'ı Şerifi indirdik. peygamberler gönderdik. dinî, ve dünyevî hükümleri sizlere ulaştırmış olduk Meryem oğlu İsa'ya mucizeler verdik. Ona ölüleri diriltmek gibi, gaybdan haber gibi harikalar incil gibi bir kitap ihsan ettik. Hz. İsa'yı ruhulkuds Cibrili Emin ile Allah Teâlâ'nın ismi azamı incil Kitabı ile destekledik yüce bir peygamber olduğunu gösterdik. Sizler mübarek zatı inkâr ettiniz. sizlere nefislerinizin hoşlanmadığı gönüllerinizin istek ve arzularına zıt bir emr ile peygamber gelince siz büyüklük taslayarak kibirli ve gururlu bir vaziyette muhterem zatların yalanlayıp öldürecek misiniz Nefisleriniz böyle cinayetlere mi sevkedeceksiniz ne alçakça hareket!.. israiloğulları Hz. İsa ile Hz. Muhammed'i yalanladılar. Hz. Zekeriya ile Hz. Yahya'yı şehit ettiler merhamet ve Hakka saygıları asla görülmedi dediler ki: Bizim kalblerimiz perdelidir. Allah Teâlâ onlara küfürleri sebebiyle lanet etmiştir. pek az îman ederler. mübarek âyetler Yahudilerin son peygamber Hz. Muhammed'e olan inkarlarını bildirmektedir. Rasûlü Ekrem Efendimiz, kendi zamanında ki yahudi kabilelerini islâma davet edip yanlış inançlarını hatırlattıkça onlar alay edip dediler ki, bizim*kalblerimiz perdelidir biz Kur'ân'ı kabul edecek yüreklerimiz kaşarlıdır. Halbuki onlar mükellef oldukları için emirleri, anlayabilecek bir yaradılıştadırlar Fakat onları alayımsı sözler söyleyip Hakkı kabulden kaçınmaları sebebiyle Cenab'ı Hak rahmetinden uzaklaştırmıştır. Allah Teâlâ küfürleri sebebiyle lanet etmiştir. yetenekten yoksun bırakmıştır. Onun içindir onlar az İman eder ayetleri inkârda bulunurlar. Allah tarafından bir kitap geldi evvelce kâfirlere karşı fetih ve yardım isterlerdi O kendilerine gelince inkâr ettiler. Allah'ın laneti kâfirler üzerinedir. yahudîlere Kur'ân'ı Kerîm i inkâra kalkıştılar evvelce kâfirlere karşı ilâhî bir kitap âhir zaman peygamberi ile fetih ve yardım isterlerdi hürriyete kavuşup, galibiyet beklerlerdi İnsanlık âleminin en şerefli yüce nebisi ve kitabı kerim kendilerini İslâma davet edince onu inkâr ettiler hasetlendiler makamlarını kaybedme endişesinden yüce peygamberi İnkâra cüret Allah'ın laneti kâfirler üzerinedir münkirler lanetten kurtulamayacaklar Nefisleri karşılığında sattıkları şey ne kötü O şey. Allah'ın lütfuna haset ederek Allah Teâlâ'nın indirdiğini inkâr etmeleridir. gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı azap vardır. âyeti celile İsrail Oğullarının inkarcı ve hareketlerde bulunup azabı hak ettiklerini bildirir. İsrail Oğullarının nefislerini karşılığında sattıkları ne kötü bir şey Onlar dünya hayatı için ebedî hayatı feda ettiler farkında değillerdir. O şey Allah'ın lütfuyla Son peygamber Hz. Muhammed'e vahiyle İndirdiği Kur'ân-ı Kerîmdir onlar ilâhî vahyi inkâr ettiler bu inkâr, ne kötü, ne felâketdir. Bu küfürdür. Onlar gazaptan gazaba uğradılar. Bu küfrün cezasıdır. kâfirler için alçaltıcı) aşağılayıcı küçük düşürücü azap vardır. Onlar dünyada da ve ahirette felâketten felâkete uğrayacaklardır. İsrail Oğulları, Tevrat'a İman ettiklerini iddia ederler, Tevrat'taki âhir zaman peygamberini inkâr ederler Onlar firavunun ve diğer kavimlerin hakaretlerine uğramış, nîmetleri, vatanları, devletlerinden çıkarılmıştı. Bunlar birer ilâhî gazabdı âhir zaman peygamberini ve Kur'ân'ı Kerim'i inkâr etmekle gazap üstüne gazaba layık oldular Ne yazık ki onlar hasetlerinden dolayı ayetleri yalanladılar bir kısmınız, diğer kısmınızı vatanından çıkarıp atmayacaksınız ahdini ve sözünü ikrar etmiş ahdin hak olduğunu kabul de etmiddiniz. şahadet etmiştiniz sözünüze uymadınız. Kur'ân'ı Kerîm gibi ilâhî ve kutsî bir kitabı neden tasdik etmiyorsunuz? Tevratta peygamberlerin hayatlarına suikast haramdır. Onlar hiyânet işlemişlerdir. onlara de ki: siz Tevrat'a İman etmiş iseniz ecdadınız Allah'ın peygamberlerini ne için öldürüyordu Ecdadınızın cinayetini doğru gördüğünüz için siz de canisiniz fiilleriniz sözlerinize muhaliftir şüphe yok ki Musa sizlere mucizeler ile geldi. siz onun arkasından buzağıyı tanrı edinen zâlim kimselersiniz. Ey İsrail Oğulları!. düşünün Musa As sizlere mucizeler ve deliller ile, Asa mucizesi ile geldi Sizi Allaha davet etti. siz onun arkasından Turi Sinaya gitmesinin ardından buzağıyı tanrı edindiniz Sizin ırkınız da bu kabiliyette idi. siz zâlimsiniz siz Allah'ın emrine karşı gelirsiniz o zamanı hatırlayın, misakınızı almıştık. verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız dinleyiniz diye üzerinize Tur dağını kaldırmıştık. Demişdiler ki: İşittik ve isyan ettik.onların küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı -muhabbeti- yerleştirilmişti. size îmanınız ne kötüşey emrediyor İsrail Oğullarının putperestlikte bulunmuştur Ey İsrail Oğulları!.. o zamanı hatırlayın kavminizin garip tarihî hayatını göz önüne alın sizin ecdat ve geçmişleriniz misakını yerine getirmediği için size verdiğimizi alınız ve dinleyiniz Tevrat kitabına sarılınız, hükümlerine uyunuz, diye üzerinize Tur dağını kaldırmıştık. Bu harikayı vücude getirmiştik. Buna muhatap olanlar demiştiler ki: İşittik dinledik isyan ettik bunların kabiliyet ve, hayat tarzları böyle gerektiriyordu, onların küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi aşılanmıştı Bundan kaçınmıyorlardı. Rasûlüm, de ki siz Tevrat'a İman ettiğinizi iddia edip buzağıya tapıyorsunuz. size imanınız buzağıyı hoşgören inancınız ne kötü şey Sizler eğer bu şekil mü'min iseniz böyle İman böyle mü'minlik mi olur? De ki: Eğer Allah Teâlâ'nın yanında ahiret Yurdu başka insanların değil de özel olarak sizin ise ölümü temenni ediniz, doğru sözlü kimseler iseniz. mübarek âyetler, İsrail Oğullarının hakikatten uzaklaşıp âhiretten kaçındıklarını buyurur Rasûlüm!.. İsrail Oğullarına de ki Eğer Allah Teâlâ'nın yanında onun emr ve takdirine ahiret yurdu ve cennet ve saadetinin başka insanlara değil de tek ve yalnız sizin ise ölmenizi temenni ediniz. dünya sıkıntılarından kurtulup ebedî saadete can atınız. doğru sözlü iseniz. sadıksanız bu temenniden geri durmayın Nerede, onlarda böyle temenni ne gezer? onu kendi elleriyle yaptıkları sebebiyle asla temenni etmezler. * İsrail Oğulları ölümü, ahireti ve, sonsuzluk yurdunu yaptıkları zulümler, isyanlar sebebiyle temenni etmez arzuda bulunmazlar. Onlar dünyada günahlar, ve cinayetler yapmışlardır. ahirete, mükâfat ve ceza alemine çıkıp gitmeğe cesaret edebilirler mi? onların iddiasına göre Cenab'ı Hak cenneti yalnız İsrail kavmi için yaratmıştır. Ahiret nimetleri, saadetler! yalnız kendilerinedir Onlardan cehennemlik olsa da orada 40 gün kalıp cennete gireceklerdir. Bu halde dünyaya dört elle sarılmışlardır. Her biri binlerce sene yaşayacak olsa da ölüp gitmek istemez. düşünmeli, eğer iddiaları gibi ebedî saadet âlemi kendilerine ait ise ona bir gün evvel kavuşmalı değil midirler? Onlar dünyada binlerce sıkıntıya düşseler de daima dünyayı isterler, islâmiyetten feyz almış seçkin mü'minler böyle midir? cennetle müjdelenenleri düşünün. Onlar peygamber zamanında güzel yaşarlarken yine ölümden çekinmezler, ahireti nimet bilirlerdi. Hz. Ali, savaşlarda korkusuzca saflara katılır, cihad ederdi. muhterem oğlu Hz. Hasan demişti ki: Biz savaşçıların kendilerini korkusuzca tehlikelere attıklarını göremeyiz. Siz neden atılıyorusunuz? Hz. Ali de Oğlum, ister baban ölüm üzerine düşsün ister ölüm baban üzerine düşsün, baban bunu kayırmaz. İşte ahirete inanan salih mübarek zatların durumları. İsrail Oğullarında bu Ne gezer. İnsanlar ve müşriklerin hiç biri hayata yahudiler kadar düşkün değildir Yahudiler ahirette zalimlerin ve günahkârların azap göreceklerini kabul ettikleri için oraya gitmeyi istemezler. Onlar arzu eder ki bin sene yaşatılsın ne kadar yaşarsa yaşasınlar azaptan uzaklaşmayacaktır çok yaşamakla azaptan kurtulacaklarını mı sanıyorlar? Bu ne kadar uzak!. (Allah Teâlâ onların yaptıklarını hakkıyla görücüdür onları yaptıkları İnkarcı hareketlerin cezasına kavuşturacaktır. De ki: Her kim Cibrîl'e düşman olmuş ise -Kahrolsun-. Çünkü Kur'ân'ı, kitapları tasdik edici ve mü'minlere yol gösterici ve müjdeci olmak üzere Allah Teâlâ'nın izniyle senin kalbine indiren, odur. mübarek âyetler Kur'an'a ve Cebrail'e düşman olan ve Cenâb-ı Hak ile muhterem zatlara düşman kimselerin küfre düşüp Allah'ın kahrına uğrayacağını hatırlatır. Rasülüm Ya Muhammedim Yahudilere de ki: kim Cibrîl'e düşman ise kahrolsun, gazabından gebersin, kim meleğe düşmanlık gösterebilir Kur'ân'ı ilâhî kitab onun önünde nazil olmuş kitapları Tevrat, Zebur, İncil gibi semavî kitapları mü'minlere yol gösterici ve müjdeci hidayet yolunu gösteren ve ilâhî lutufları müjdeleyen Allah Teâlâ'nın izniyle kalbin üzerine indiren o Kur'ân'ı Kerim'i vahiyle indirmiş olan Cibril'i emindir. kutsî bir meleğe nasıl düşmanlık edilebilir? Böyle bir düşmanlığın acıklı neticesini düşünmeli değil midir? Her kim Allah Teâlâ'ya meleklerine, peygamberlerine vCebrail ile Mikail e düşman olursa -kâfir olur- Allah Teâlâ kâfirlerin düşmanıdır. kim Allah Teâlâ'ya mübarek kulları ve meleklerine, peygamberlerine meleklerin en büyüğü Cebrail ile Mikâile düşman olursa kâfir olur. Allah'ın diniyle alâkası kalmaz Allah Teâlâ şüphesiz kâfirlerin düşmanıdır. kâfirleri Allah'ın helakinden ahiret azabından kim kurtarabilir Yahudiler Hz. Cibril'e düşmandı Onlara göre uğradıkları azaplar, savaşlar zelzeleler, kıtlık ve pahalılık Cibril vâsıtasiyle gelmiştir. Kur'ân'ı Kerim'i Peygamber Efendimize o getirmiştir. bunlardan dolayı ona düşmandılar Yahudiler dediler ki: Allah Teâlâ peygamberliği bize getirmesini emrettiği halde Cibril, onu Hz. Muhammed'e getirmiştir. Bu ne cahillik Bir melek Allah Teâlâ'nın emrine aykırı hareket edebilirmi Allah Teâlâ emr ve iradesine aykırı bir islâha kadir değil midir? İşte İsrail Oğulları böyle çürük bir kanaatte bulundular. İşte Cenab'ı Hak onların küfrü gerektiren hallerini çirkinliklerini layık oldukları cezaya işaret buyurur oluyor. Cibril: İbrani dilinde "Abdullah" demektir. Peygamberimize ilâhi vahyi getiren yüce bir melektir. Cebrail" de Mikâil büyük melektir. Yağmurlar yağdırır Bu iki büyük melek ile Azrail ve israfil melekler, elçilik vasfını taşır Kendilerine "meleklerin elçisi" denilir. Andolsun çok açık âyetler indirdik. Onları fasıklardan başkası inkâr etmez Kur'ân'ı açık bir mucizedir inkâr edenler sapıktır İsrail Oğullarından bunlardandır anlaşmada sebat etmemişlerdir Rasülüm! Andolsun ki sana çok açık âyetler indirdik. Helâli,haramı, cezaları ve dinî hükümleri bildiren Kur'ân'ı Kerim'i İndirdik. o kutsî âyetleri fasıklardan başkası inkâr etmez. İnkâra inatçılardan başkası cüret gösteremez.açık ve mana dolu, âyetler nasıl inkâr edilebilir? her ne zaman bir anlaşma yapsalar onlar antlaşmayı bozup atacak mı?.. onların ekserisi İman etmez İsrail Oğulları her ne antlaşma yapsalar cüret edip antlaşması bozup**atacak Onlar antlaşmalarına riayet etmez iman etmezler Tevrat'ı da inkâr ederler. inkârdan vazgeçmezler, ruh halleri budur Hak T e âlâ Hazretleri Tevrat'ta İsrail Oğullarından Efendimizin peygamberliğini tasdik edeceklerine dair sözalmıştı. Söze uymadılar Mâlik İbni Sevi" Tevrat'ta İsrail oğullarından âhir zaman peygamberine iman için kesin bir söz alınmamıştır" diye inkâr etti. Ve âyet nazil oldu onların kabiliyetleri ortaya çıkarıldı Kaynak imam rabbani mektubat her cismde ayrı ayrı tecelli dolududur Lezzetli yemeklerdeki letâfet ve güzellik başka şeylerde yokdur Tatlı şerbetler tatlı olmayanlar her şeyde kemâl vardır Allahu tealanın tecellîsi yazılamaz. Onun hizmetinde bulunmakla şereflendik bizlere tebliğ nasîb oldu. bu tecellîlere zemânsız, mekânsız, hiçbirşeye benzemeyen yüce varlığa kalb ve rûh, ile bağlandık bu tecellîlerle şereflendik Bâtına kaymadık zikretmekden, yüz çevirmedik Bir zemân sonra, FENÂ hâsıl oldu. ilmden, bir şey kalmadı. İbâdetleri kusûrlu ve niyyetleri bozuk görmek yokluk alâmetleri başladı. Allahü teâlâ, yüksek teveccühleriyle bize merhametini bereketi ve kulluğu bildiriyor. Arşına yükseltiyor. Arşa üstüne yükselince, Cennet yukarıdan kuş bakışı göründü. Cennetdeki makâmlar Göründü Dereceler ve zevkleri bambaşka yükselişde büyüklerimizi Ehl-i beyt imâmlarını Hulefâ-i Râşidîn ve Resûlullah “sav ve peygamberlerin makâmları göründü. Meleklerin yüksek makâmları. Arşın üstündeydi. yeryüzünden Arşa kadardı hazretlerin ve büyüklerin makâmı vardı. Ehl-i beyt imâmları bu makâmın üstünde idi. Bunların üstünde, dört halîfenin makâmları vardı. Peygamberlerin makâmları, o Serverin “sallallahü aleyhi ve sellem” makâmının yanında idi. Meleklerin büyüklerinin “makâmları, bu makâmın öte yanında ve ayrı idiler. O Serverin makâmı, bütün makâmların üstünde, en başda idi. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir Allahü teâlânın yardımı ile, cennete yükseltiyorlar. Her birinde bambaşka başka şeyler görülüyor. Yüce yaratıcının eserleri belli oluyor. Ne çabuk unutuyoruz. tevbe ve istigfâr edelim Sevdiklerimizin hepsinin hâlleri, her gün dahâ iyi olmakdadır. Kaynak imam gazali kıyamet Ölünün rûhu kalbden ayrıldığı vakt yalnız görmesi bozulur. işitmek, rûh kabz oluncaya kadar gayb olmaz. Fahr-i âlem efendimiz, buyurur ki Ölüm hastalığında olanlara şehâdet “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” kelimesini telkin ediniz buyurmuşdur. Ölüm hâlinde olanın yanında çok söz söylemekden nehy buyurmuşdur. Çünki o zemân, insan şiddetli sıkıntıdadır. ölünün ağzından tükrüğü akmış, dudağı sarkmış, yüzü kararmış, gözü dönmüş ise, bilmiş ol ki, şakîdir. Âhıretdeki şekâvetini görmüşdür. Eğer ağzı açık, gülüyor, gözü kırpık gibidir. o kimse âhıretde kavuşacağı sürûr ile müjdelenir Melekler, bu rûhu Cennet ipeklerine sa’îd olanın bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklından ve ilminden gayb etmemişdir. Dünyâda ne yapmış ise, bilir. O melekler, bu rûhla semâya doğru uçarak yükselir Bu yükselmeyi ba’zı ölü bilir, ba’zı ölü bilmez. önceki ümmetlerini ve yeni ölmüş olanları, çekirgeler gibi görerek geçerler ve birinci kat semâ olan dünyâ semâsına varırlar. meleklerin başında olan Cebrâîl “as dünyâ semâsına çıkar. Kimsin diye sorulur. Cebrâîlim, diyerek o kimsenin güzel ve sevdiği ismleri ile haber verir. Dünyâ semâsının bekçileri melekler, Bu ne iyi bir kimsedir ki, i’tikâdı, inancı güzel idi. hiç şübhesi yokdu derler. Ölüye ikinci kat semâda Kimsin denir. İkinci kat semâdaki melekler, sâlih rûha, hoş safâ geldi. Dünyâda nemâzlarını bütün farzlarına riâyet ederek edâ ederdi derler. üçüncü kat semâdaki melekler Malının hakkını muhâfaza edip zekâtını, tarladan aldığı mahsûlü emr olunan kimselere seve seve verip, hiç esirgemedi bu zât hoş ve safâ geldi denir. Dördüncü kat semâda Ramezân orucunu tutup orucu bozan şeylerden ve yabancı kadınlardan harâm yimekden kendini muhâfaza eden, hoş ve safâ geldi denir Beşinci kat semâda. Farz haccını riyâsız ve Allahü teâlâ için edâ eden hoş ve safâ geldi denir. Altıncı kat semâda Seher vakti çok istiğfâr eden, gizli sadaka veren yetimlere yardım eden hoş, safâ geldi denir Oradan Surâdikât-i celâl denilen, celâl perdelerinin olduğu makâma varırlar. Hoş ve safâ geldi. çoluk çocuğuna sözü geçen emr-i ma’rûf yapan, Allahü teâlânın dînini, Onun kullarına öğreten, miskinlere darda kalanlara yardım eden, sâlih kula ve güzel rûha merhabâlar olsun denir. melekler onu Cennet ile müjdelerler sidret-ül müntehâda Hoş safâ geldi. Her iyiliği Allahü teâlânın rızâsı için yapan zâta merhaba denir. ateş tabakasından geçer.nûr, zulmet, su ve kar tabakalarından geçer. Soğuk denize uğrar Her tabakanın uzaklığı bin senelik yoldur. Arş-ur-Rahmân üzerine örtülen perdeler açılır seksen bin perdedir. seksen bin şerefe vardır. Her şerefede bin kamer ay vardır ki, Allahü teâlâyı tesbîh ederler. Onlardan bir kamer dünyâda görünse, nûru âlemi yakar ve herkes Allahü teâlâya ibâdet eder Salih kul ahiret yurduna götürülür Allahü teâlâ, sen ne güzel kulumsun buyurur. Allahü teâlânın huzûr-i ilâhiyyesinde durduğu vakt, ba’zı azarlanır Hak teâlâ onu utandırır. kul, zan eder ki, helâk oldu. Sonra, Cenâb-ı Hak onu afv eder. |
|
12-16-2018, 22:14 | #108 |
Kaynak tr kangal.com
Türk Coğrafyası Çoban Köpekleri Dünyada sayısız köpek ırkı vardır ve gün geçtikçe arttırmaktadır tarih boyunca avcı bekçi yada çoban olarak sınıflandırılan köpeklere narkotik, yakın koruma, insana arkadaşlık eden, sınıflar eklenmiş insan köpeğin üstün özellik ve sadakatinden yararlanmada ilerlemiştir köpekler geçmişten günümüze Türklerin sürülerini korumuş Türk coğrafyasına yayılmıştır çoban köpeği besleyen atalarımız doğacak köpeklerin güçlü dayanıklı ve vahşi hayvanlarla mücadelede baskın olmasına çok fazla önem vermişler aynı ırk köpekler yerine en güçlü en dayanıklı köpekleri birbiriyle çiftleştirmişlerdir melez köpekler saf köpeklerin nüfusuna oranla çok daha fazladır Türk çoban köpekleri 4 sınıfta toplanabilir bunlar 1)Anadolu Çoban Köpekleri a)Kangal ç.k. b)Malaklı ç.k. c)Akbaş ç.k. d)Guregh ç.k. e)Yörük ç.k. f)Çapar Kangal Ağız burun yapısı kısa küt çene kuvvetlidir.Dişler sivri ve sağlam, dudaklar sarkıktır. Göz,kulak,ağız etrafı ve burun üstüne kadar siyahtır. Gözler :Kafatasına göre küçük yuvarlak olup altın ve kahverengi arasında bir renktir.Göz etrafı siyahtır. Bakışlar canlı ve asildir. Kulaklar Orta boy ve üçgen şeklinde, uçları yuvarlak, kafasına yapışık ve sarkıktır. Kafanın ve Göğüsün Görünümü : Önden bakıldığında aslanı andırır. Kafa iri, güçlü bir boyun ile desteklidir.* Boyun : Hafif eğik, güçlü ve adaleli,orta boydadır düz, kalın kemikli, ayak bilekleri kuvvetli ve uzundur. Ön göğüs arkasına göre daha geniş omuzlar adalelidir. Gövde baştan sonra kare şeklindedir. Vücut güçlü, adaleli, şişman değildir. Dirsek hizasına kadar göğüs derin, karın hafifçe içe çekiktir. Bacaklar güçlüdür.Ön bacaklar arka bacaklardan daha güçlüdür. Ayaklar iri yapılı, kuvvetli, parmak bombeli ve siyahtır.*kısa ve yoğun bir tüy yapısına sahiptir. Renkleri Bozdan çelik rengine kadar olabilir. Kuyruğu : Oldukça yüksek olup, rahat durumda düşük ve kıvrık, uyarıldığı zaman sırt üzerinde yüksek ve kıvrıktır.* Ağırlık : Erkeklerde : 50-60 kg Dişilerde : 41-59 kg* Cidago : Erkeklerde : 74 cm ile 81 cm Dişilerde : 71 cm ile 79 cm* Kimilerine gore ise bu ozellikler farklıdır Malaklı Malaklı aksaray ve çevresinde yetişir ,anavatanı bu bölgedir aksaray malaklısı da denir yüzyıllardır aksaray ile şereflikoçhisar ilçesinde yaşayıp yetiştirilmiştir bu coğrafyada yüzyıllardır hayvancılık yapılır hayvan sürülerinin koruma ve bekçiliğini malaklı köpekleri yapmaktadırl Malak kelimesi aksaray yöresine aittir anlamı dudak demektir,bu köpeklere malaklı denmesinin sebebi köpeklerin dudaklarının büyük ve sarkık olmasıdır..köpeğin ırkı kangal da olduğu gibi “anadolu çoban köpeğidir” bu köpeklerde anadolunun köpeğidir isimleri yeni yeni duyulmaya bunun en büyük sebebi de üreticilerin malaklı yavrularını kangal adı altında satmalarıdır bu sayede dünyanın dört bir yanında insanlar köpeklerinin malaklı olduğunu bilmemektedir. malaklı kangal gibi anadolu çoban köpeği olsada sivas köpeği kangaldan bazı fiziksel farklılıklar gösterir Malaklı kangala göre iri yapılıdır kafa ve ayakda bu fark bellidir dudakları büyük ve sarkık olur, omuz yüksekliği erkeklerde 75-95 cm. Dişilerde 65-85 cm.dir. çok nadir olsada 100 cm'in üzerinde erkekler vardır. Ağırlıkları erkeklerde 70-100 kg. Dişilerde 50-80 kg. Dır bakıma bağlı olarak 120 kg. Ve üzerinde erkek malaklılar mevcuttur, renkleri boz karabaş ve sarı karabaştır ancak akbaş ve açık kahverengi ve beyaz malaklılar da vardır, vücutları çok kalındır hantal ve tembel gibi dursalarda çok seri ve hızlıdır karakteri sertdir yabancı ve kötü niyetlilere karşı son derece saldırgandır o bekçilik ve korumada mükemmel bir ırktır, hayvanlarla arası iyidir sert karakteri ve gücünün farkında olan malaklı sahipleri bu ırkın diğer köpeklere saldırgan olmasını sağlamış köpek dövüşlerinde kullanmışlardır büyük işyerlerini, lüx villaları,fabrikalarda koruma ve bekçiliği başarı ile yerine getirirler, kangalda olduğu gibi sürü gütme özellikleri vardır Anavatanı iç anadoludur sert iklime karşı son derece dayanıklıdırlar sıcak iklimde yaşayan malaklı sahipleri tedbir alarak kendi bölgelerinde bu ırkın bakımını yapabilirler Erkekler;75 cm -95 cm (70-100kg)*Dişler;65 cm -85 cm (50-80kg) Akbaş Türkiye’nin yerli köpek ırklarındandır Eskişehir, Polatlı, Sivrihisarda sürü koruma köpeği olarak yetiştirilir. Mastiff ve tazı özelliği gösteren dünyadaki tek ırktır maalesef Türkiye’de çok iyi tanınmaz Kangalın popüler bir ırk olmasıyla Akbaş köpeğiyle melezlenmiştir yurt dışındaki ve Amerika’da yetiştiriciliği artmaktadır. Akbaş Çoban Köpeği, Amerika’da sürü korumada en başarılı köpek ırkı seçilmiştir. Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından yapılan çoban köpeklerinin sürü koruma performanslarında Akbaş ırkı birinci olmuştur. vücudu örten kıllar beyaz olup uzun ve kısa tüylü iki adettirler Uzun tüylü olanlar soğuk iklim kısa tüylüler ise sıcak iklim için tercih edilir. kangal ile karşılaştırıldığında ufak yapılıdır. Akbaş köpeği daha çeviktir Ergin köpeklerin ağırlıkları 40-55 kg arasında. cidago yüksekliği 70-80 cm son derece şüphecidir. herkesin kötü niyetli olabileceği düşüncesini düşünür Bu kangalda yoktur. Kangaldan daha saldırgandır son derece bağımsızdırlar bakımı kolaydır. bahçeli bir ev gerekir. Köpeğin kulübesi bahçede gölgeye konmalıdır. Gündüzleri bağlı, geceleri salık olmalıdır. eğitimine 6-8 aylık dönemde başlanmalıdır.Beslenmeleri kolaydır. Akbaş köpeği son derece kanaatkardır. Kangal gibi yemek artıklarıyla sağlıklı bir şekilde kolayca beslenirler. Altı aylık döneme kadar günde 3, altı ay bir yaş arası günde 2 ve 1 yaşından sonra günde 1 öğün besleme yeter. altı aylık döneme kadar en az haftada 3 öğün süt verilmelidir. tüm yaşamı boyunca haftada 3 öğün pişmiş kemiğe ihtiyaç vardır. Guregh boz çoban köpekleri Boz çoban köpekleri İri kafa,geniş ve derin göğüs,uzun bacak,kalın bilek,yuvarlak ve güçlü kemik yapısı, hafif sarkık dudak,akrep kuyruk, gür bir ses,çıkık olmayan alın yapısı ile yüksek üst çene.uzun ağız yapısı,toplu parmakları vardır.ince beli,kaslı yapısı ve geniş göğüs uzun ağız ile aslan görünümündedir.*Yürüyüş ,sivas kangal gibi tırıs hızda rahvan stil değildir.aslan tipi,ön omuzlarını,göğüs kafesini ve arka bacaklarını ayrı açılarda tutarak kafa aşağıda yururler.alarm durumunda kafa ve kuyruk yukarı kalkar Oval yapılı,gözler yanlarda,alın yapısı hafif eğimli,uzun ağızlı,burun siyah,dişler makas stili doğru yerlesmıs,burun ucu düz şekilde alt çene ile birleşir,dudaklar hafif sarkık,yüksek üst çene yapısı,iki kulak arası mesafe çok genıs degıldir.* BOYUN;kalın ,güçlü ,uzun ve kaslıdır. En karakteristik yapısı boynudur.*GÖĞÜS KAFESİ; yandan dirseklere iner kalkan balığı tipinde yandan uzun ve karın kısmına doğru yukarı çıkar,son iki kaburga kısadır.bel ince orta uzunluktadır.*SIRT;omuzlarda geniş,karın bölgesine doğru incelir,sırt çizgisi omuzlardan yukarı dikleşerek güçlü boyun ile birleşir.* Yörük Türkiyede koyunculuğun olduğu bölgelerde görülür. Değişik renk ve tonlardadır; uzun. Orta veya kısa kıllı olabilir Yörük veya Çoban köpeği olarak adlandırılır 1000 yıllarında Yörükler tarafından Orta Asya’dan Anadolu’ya getirilir. Türkmenistan’da yaşayan ve değişik renklerde olan Alabai’lerin ırkdaşıdırAsırlardır sürü koruma köpeği olarak yetiştirildikleri için bu görevi en az Kangal ve Akbaş kadar iyi yaparlar. Vücut yapısı olarak Kangal ve Akbaşlara benzerler. ala, kara, sarı kaba gibi post yapısı ve rengine göre sınıflandırılır orta asyadan getirdiği ırk özelliklerini koruyan az sayıda yörük çoban köpeği kalmıştır hayvancılığın azalması ve yörük çoban köpeklerine farklı isim verilmesi yavaş yavaş ırkın azalmasına melezlenmesine neden olmuştur trakyada karayaka adı altında denizli kütahyada çoban köpeği adı altında iri yapılı sağlam karakterli yörük köpeklerine rastlanır Erkekler;65 cm -85 cm (55 -70kg)* Dişler;60 cm -75 cm (45-55kg) insanlara karşı hoşgörülü iken köpeklere ve yabani hayvanlara karşı saldırgandırlar Çapar (karayaka-dalkır) Post rengi dışında kangaldan farkı yoktur Artvinde yöre halkının dalkır dediği köpeklerin üretimi yapılmaktadır kangalla çok yakın akrabadırlar kangalın kaplani renklisidir anne ve babası boz posta sahip olsada kangal yavruları çaparlı çıkabilir rk boy kilo karakter olarak kangaldan farkı yoktur 2) Kafkas Çoban Köpekleri a)Kafkas Dağ Köpeği b)Kars çoban köpeği c)Kafkas nagazi d)Dağıstan Volkodav e)ermeni Gampyr koyun köpeği f)Azeri çoban köpeği g) Kısa Tüylü Gürcistan çoban köpeği Kafkas Dağ Köpeği Bu köpekler Gürcistan merkezlidir kuzey Azerbaycan dan güney batı rusyaya uzanan bölgede hayvancılıkla ugraşılan bölgelerde sürü korumada son derece başarılı güçlü ve yabancıya karşı kuşkulu saldırgandırlar kuşkucu oluşu sürü korumada geniş bölgelerde koruma ve bekçi köpeği olarak kullanılmasını sağlar İri, güçlü, kaslı, sağlam kemik yapılı ve yüksek bir köpektir. Sert ve haşin mizaçlıdırlar, ayıya benzerler. Vücut uzunluğu, cidago yüksekliğinden fazladır. Kafa sivri ve üçgendir ve kafasına yukarıdan bakıldığında ayı kafasına benzer. Boyun kısa ve kuvvetlidir. Dudakları siyahtır Köpek dişleri uzun ve kalındır. Kulakları kafaya üstten yerleşmiştir Gözleri badem ve kahverengidir.* Kuyruğu aşağıya kanca gibi sarkar hareket ederken kızdırılırsa orak ve sarmal şekli alır. Postu iki tabakadır. kalın saçaklıdır. saçak ve püsküllerden bol bulunur. Büyümesi ve olgunluğa gelmesi yavaştır. Çok dayanıklıdır aşırı ve zor iklime kolayca dayanır Canlı, hareketli, akıllı, sağlam iradeli ve inatçıdır Aile üyelerine çok naziktir koruma alanına bir yabancı köpek girerse, çok kuvvetli koruma içgüdüsüyle aniden saldırganlaşır. Sakin karakterlidir koruduğu sürü, aile veya mülke karşı tehlike olduğunda hızla saldırır. Çok uyanık ve ihtiyatlıdır. Çevresindeki en ufak bir değişiklikte, hemen hırlar ve havlar 6.000 metreye ulaşan yükseklikde, uzun yıllardan beri büyük koyun sürüleri yaşar Kafkas Köpeği büyük sürüleri hırsızlardan ve vahşi hayvan saldırılarından korur Kafkas Dağlarının güneyindeki Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ile kuzeyindeki Çeçenistan, Abhazya, Balkar, Karaçay Dağıstan gibi cumhuriyetlerde, koyun sürülerinin ve çiftliklerin korunmasında bu ırktan yararlanılırErkekler;70 cm -85 cm (70 -100kg)*Dişler;65 cm -80 cm (55-80kg) Kars çoban köpeği(kıllı/saçaklı/tüylü) Yüz yıl kadar önce Doğu Anadolu’ya gelen Malakanlar tarafından getirilen Kafkas Çoban köpekleridir Post Rengi bütün renkler görülür.Kafkas dağ köpeklerine benzeselerde biraz daha ince ve daha boyludurlar Baş büyük, geniş ve iri yapılı ayı baş ve siyahtır Burun iri, orta uzunlukta, küt ve siyahtır. Ağız büyük, çene kuvvetli dudaklar siyahtır. Gözler kahverenginin değişik tonlarındadır. Alın düz, kulak sarkık, geniş ve siyah tüylüdür. Karın kısmı kalın, bel ve sağrı kısmı geniş ve adalelidir. Göğüs geniş ve derindir. Kuyruk uzun tüylü, büyük, yukarı ve sırta kıvrımlıdır. Bacaklar kuvvetli, iri pençeli ve güçlüdür. Pençe vurma özelliğine sahiptir. Boyunda ve arka bacaklarda tüyler uzundur. Sürü koruma içgüdüsü yüksek ve uyumludur. Sert karakterlidir.Sürü koruma ve bekçilik için kullanılır Erkekler;70 cm -90 cm (70 -90kg)* Dişler;65 cm -80 cm (55-70kg) Kafkas nagazi Kafkas çoban köpeklerinin önemli bir koludur tüm bölgede görülür daha cok alçak kesimlerde hayvancılık yerlerinde bulunur kurtlarla mücadelede canlarını bile ortaya koyarlar kangala benzer ve kurdu uzun süre takip ederler.muazzam çoban köpekleridir Kafkas dağ köpeklerine göre ince yapılı ve ufaktırlar uzun tüylü bir posta sahiptirler orta uzunlukta tüylü nagazilerede rastlanır genellikle beyaz-kirli beyaz- ve ala olurlar bölgelerini cabuk sahiplenirler yabancılara kuşkuyla yaklaşırlar ermeni gampyr ile akrabalığı vardır ve benzer özellikleğe sahiptir Sürü koruma içgüdüsü yüksek ve uyumludur. Sert karakterlidir. Dağıstan Volkodav volkodav kurtboğan anlamındadır bölgedeki birçok ırka volkodav denir Dağıstan volkodavlar Kafkas çoban köpeklerinin aksine doğal ortamda değil linsan eliyle üretilmiş hazar denizinin kuzet batısında ki Dağıstandan üstün özellikleri sayesinde Rusya ve tüm Kafkas bölgesine dağılmıştır. sürü ve mülk bekçiliğinde kullanılır. Dağıstan volkodav üretilirken Kafkas dağ köpekleri ermeni gampyr, Türkmen alabay, Kafkas nagazi ve Kafkas bölgesi ve Sibiryada yaşayan vahşi kurtlar kullanılmıştır. Bircok ırkın gen özelliğini taşır 55 kglik bir volkodava ve 110 kglik bir volkodava rastlanır İki kardeş arasında bile büyük ölçüde boy ve kilo farkı görülür kafa yapısı alabay ve Kafkas köpeklerine benzer bu ırkı diğer köpeklerden ayıracan en büyük özellik karakteridir diğer hayvanlara karşı saldırgan bölgesinde kuşkucu tanımadığı insanlara karşı mesafelidir Yabani hayvanlara karşı gözü karadır mücadeleden kaçmaz tüyleri orta veya kısadır. Post rengi beyaz olmakla birlikte her renk ve alacalı volkodavlarda bulunur. Erkekler;70m -90m (60-95 kg) Dişler;60 cm -80cm (50-85kg) ermeni Gampyr koyun köpeği Ermenistanda çok eski zamanlardan beri yaşarlar ve en eski sürü koruma köpeklerinden 3.000 yıl önce uzun tüylü ve kısa tüylü olmak üzere iki çeşitti Ermeniler ticari maksatla bunu Kafkasya dağ Köpeği ve Orta Asya Çoban Köpeği olarak görmektedir. 1660’ da “Bazı çoban köpekleri İsviçre’de bir manastıra götürülmüştür St. Bernard Köpeğinin aslının Ermenistan’dan gittiği ima edilir Cidago Yüksekliği: 64 cm. 90 cm’e kadar olanına rastlanır. Ergin Ağırlığı: erkekler 50/80 kg dişiler 45/70 kg Post Rengi: Bütün renkler ve lekeler görülür. Dağda yaşayan uzun postlu ovada yaşayan kısa postludur Kısa olanın kulak ve kuyrukları kesilir.* Karakteri akrabası olan Kafkasya ve Orta Asya Çoban Köpekleri’ne benzer. sakin olup, koruma alanlarına tecavüz olduğu zaman, harekete geçerler.* sürü ve özel mülk koruma amacıyla yetiştirilir Azeri çoban köpeği Kars çoban köpeklerinin Azerbaycan da üyeleridir cok benzerlik gösterir bütün renkler görülür kısa ve uzun tüylüdür Sürü koruma içgüdüsü yüksek ve uyumludur. Sert karakterlidir. Sürü korumada ve bekçilikte kullanılır Erkekler 70 cm -80 cm (70 -80kg)* Dişler 65 cm -75 cm (55-70kg) Gürcistan çoban köpeği Gürcü çoban köpeği, iri yapılı ve kaba görünüşlüdür Uzunluğundan bağımsız yapısıyla soğuğa ve sıcağa karşı koruma sağlar sık tüylüdür hayvanları ve çevreyi bekler. bekleme özelliği, Gürcü çoban köpeğinde gelişmiştir. çevreyi iyi öğrenme, iyi algılama ve hizmet etme özellikleri vardır Kafkas dağ köpeği ile Gürcü çoban köpeği arasında dış görünüş, tüylerin uzunluğu, baş yapısı, bacak yüksekliği, kulak açısından büyük fark vardır. huyları birbirlerine benzer. Her an tetikte olma, dikkat, güçlü koruma içgüdüsü, en baş özellikleridir., yabancılara saldırgan, sahibine ve yakınlara aşırı bağlı, yumuşak ve sevgi doludur. Gürcü çoban köpeğinin kuyruğu kesilmez, uzun ve kıvrık kuyruk bu köpeğin gücünün tamamlayıcısıdır. pek çok renkte olabilirler 3) Orta Asya Çoban köpekleri a)Türkmen Alabay b)Kazak Tobet c)Kırgız Herder d)Özbek Torkuz e)Afgan Kuchi f)Tacik Dakhmarda g)Moğolistan çoban köpeği Türkmen Alabay ismini ala renklerde olmasından alır çok büyük ve kuvvetlidir Bağımsızdırlar son derece dengeli ve Her zaman soğukkanlıdır. Yabancılara karşı tetiktedir. dışarıda yaşaması gerekir.* oldukça iridir. çoban köpeklerinin tüm dayanıklı, vakur, sportif, fiziksel direnç ve karakter özelliklerine sahiptir. azami ağırlık veya yükseklik yoktur. şaşırtıcı ebatlara sahip olabilirler.* Bağımsızlığına düşkündürler Eğitimleri zordur. Mutlaka bir görevleri olmalıdır. Evi, çifliği beklemek, korumak gibi. Egzersiz ihtiyaçları fazladır. Tembel zamanları da olur, ama aldanmayın. Anında fiırlayıp hareketlirler.*sahibe gereksinim duyar. Eğitimde bağırıp şiddet uygulamamalıdır sahibini benimsiyorsa lider olarak kabul edip itaat eder.Erkekler;70 cm -90 cm (60 -90kg) Dişler;65 cm -80 cm (55-80kg) Kazak Tobet Kazakistan merkezlidir güney Rusya ve altaya kadar olan bölgede bulunan Türkmen alabay köpeğine benzer alabaya göre kalın kemiklidir kangal ile malaklı arasındaki durum alabay ile tobet arasında da vardır. sıcak ve soğuğa karşı çok dayanıklı ve güçlü köpeklerdir Erkekler;70 cm -90 cm (70 -100kg) (ortalama)*Dişler;65 cm -80 cm (65-85kg)(ortalama) Kırgız Herder çok eski bir sürü koruma köpeğidir Özbekistan Köpeği Dahmarda ile akrabadır Cidago Yüksekliği: Ortalama 70-72 cm.Post Rengi: Beyaz üzerine koyu renklerde beneklerden oluşur Kırmızımsı kahverengi posta sahip köpekler de bulunur. Kaslı vücudu vardır. Atik, kıvrak ve hareketlidir. Vücut uzunluğu ve cidago yüksekliği aynıdır kare biçimlidir. Göğüs derindir. Kuyruk ve kulak hemen hemen her köpekte kesilir. Postundaki kıllar orta uzunluktadır. iki tabakadır. Altta sık ve kalın ikinci tabaka bulunur.*saldırgan ve bölgecidir. Koyun, keçi ve sığır sürülerini koruma yaparken işini ciddiye alır en ufak değişikliğe aşırı tepki verir. diğer köpeklere karşı düşmanca tavır sergiler ve dost olmaz insanlara karşı da aynı tavrı sergiler.* yakın akrabaları gibi, Kırgızistan Çoban Köpeği de sürü korur ve kırgız ülkesinde boldur koyun ve mülkü korur. ülkede yapılan ve geleneksel köpek dövüşlerin de tercih edilir. sinirli ve saldırgandırşehir ve ev hayatına uygun değildir. Özbek Torkuz Orta Asya Çoban Köpeği’nin, İpek Yolunda bulunan Özbekistan’da yetiştirilenleridir İki tipi vardır iri olana Torkuz, ufak olana Sarkangik denir. Özbek yetiştiricilere göre, en az 3.000 yıldan beri bu ülkededir Türkmenistan Alabay Köpeği ile birlikte, Orta Asya Çoban Köpekleri’nin en kıymetlisidir Bu ülkede, köpek dövüşleri geleneksel olarak çok yaygındır. Avrupa ve Asya dövüş köpeği bu ülkeye getirilmiş ve Özbek Köpekleri ile melezlenmiştir. Sarkangik ve Torkuz’dan bu ülkede saf olarak çok az kalmıştır Cidago Yüksekliği: Ortalama 80-82 cm. Ergin Ağırlığı: Erkek: Dişi Post Rengi: Çeşitli renklerdedir. beyaz üzerine, iri parçalı lekeler bulunur. Siyah, kahverengi, gri ve açık kahverengi üzerine beyaz lekeli olanları da vardır Sağlam iskelet yapılı, derin göğüslü ve atletiktir hastalandığında kendini çok çabuk toparlar Kuyruk ve kulaklar kesilir. Bilhassa Torkuz’un kuyruğu ve kulağı kesilmemiş olanını görmek zordur. sert ve aşırı iklim şartlarına uyum sağlamıştır. iri tip olan Torkuz’un çok iri ve geniş kafası ve ağzı vardır. zayıf tipli Sarkangik Torkuzdan uzun boyludur. Torkuz ve Sarkangik’in melezlenmesine çok sık rastlanır. Postundaki kıllar kısa fakat kalındır. Postunda sık bir alt tabaka bulunur. Kış aylarında postundaki kıllar daha uzundur.*Aile içinde sakin yapılı ve naziktir. Bölgesini korumada hassas ve yabancıya karşı soğuk ve mesafelidir Orta Asya Çoban, Kafkas ve bazı iri sürü koruma köpekleri gibi aşırı sinirli ve sert değildir. Torkuz bekçi köpeği olarak ve dövüş için yetiştirilir. uzun fakat ince yapılı bir köpek olan Sarkangik sürü koruma köpeği olarak yetiştirilir ve nadiren dövüştürülür* |
|
12-17-2018, 16:44 | #109 |
*Türkiyede yetişen hayvanlar
Kangal'lar dövüşürken ön bacaklarını kullanırlar. Ayaklar iri yapılı, kuvvetli parmaklar bombeli ve siyahtır. Ayakların tümü gövdesinin rengindedir. Bazılarında ayak pençesinin üstünde bir tırnak olur. Ön parmak 4 adet ve kalın küt tırnaklıdır.* Tabandaki tırnaksız olan beşinci yassı parmak topuk görevini yapar.pençe tırnağı çift olabilir. iyi bir özelliktir Pençe ön ayaklarda olup, arka ayaklarında olmaması mahsur sayılmaz. Dört ayağın pençeli olması iyidir Bel ve sırt aynı genişlikte gövde renginden koyu renkt seyrek siyah kıllarla kırçıllıdır.* Post, sık, kısa ve yoğun tüy yapısına sahiptir. Vücut rengi bozdan çelik rengine değişiklik gösterir. Göğüste beyaz bir madalyon bulunabilir. Yüzünde Kangal beni veya benleri ile üst damağındaki siyah leke Kangal'ın soy saflığının garantisidir. Kangal köpeklerinin küçümsenmeyecek derecede zekâları,alıngan ve hassas bir ruh yapıları vardır. Çok cesur, kuvvetli, çevik hızlı koşan bir hayvandır. Verilen görevi canı pahasına yaparlar. Sevinçlerini ve elemlerini kolayca belli ederler.* hislerini yalnız hal, hareket, mimiklerle havlamalarla açığa vururlar. söyleneni anlarlar övüldüklerini ve yerildiklerini bilirler. İyi niyetli ve kötü niyetli kişileri anlarlar.* Üzüntüsünü durgunluk, donukluk,kederli bir görünüm,isteksizliklerle ifade eder. Sevincini ise canı gönülden davranışlarla gösterir. Sevdiğini kıskanır Sahibinin başka bir* köpeği sevip, ilgilenmesini hazmedemezler. Kan asaletine sadıktırlar. başka bir köpek ırkı ile çiftleşmezler. aynı ana-babadan doğan kardeşlerin de birbirleri ile çiftleşmedikleri tespit edilmiştir. en kötü şartlarda bile ırk vasıflarından ruh yapısından fedakârlık yapmayarak saf kalmayı başarmıştır. TİGEMDE CEYLANCILIK * Ceylanpınar'a ismini veren ceylanların 1960 yıllarına kadar Suruç' tan Cizre'ye kadar olan alanda İşletme sınırları haricinde 500-1.000 başlık sürüler halinde dolaştığı bilinmektedir. usulsüz avlanma ticari amaçla ceylanların yavrulama döneminde satılması nedeniyle nesli büyük ölçüde azalmıştır* 1968 yılında urfa ceylanpınarda ceylanlar hakkında ilk resmi çalışmalar yapılmıştır.1977 Yılında ceylan neslinin azalmasıyla İşletme sınırları içinde Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğünce ceylanların korumaya alınması için ceylan üretim istasyonu projelendirilmiştir* 1978'de Çırpı Deresi kenarında 26 hektar açık arazi çitle çevrilmiş,ceylanlar satın alınarak cey*lan üretim istasyonu faaliyete geçirilmiştir. Ceylan yetiştirme ve üretme çalışmaları Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Avcılık Genel Müdürlüğünce yürütülmüştür. *1982 tarihinde ceylan yetiştirme ve üretim istasyonu 23 ceylanla İşletme Müdürlüğümüze devredilmiştir. Ceylan üretim istasyonunda üretime devam edilmiş ceylan sayıları hızla artmıştır. İşletmemizde damızlık satışı 15 Temmuz-15 Ekim tarihlerinde yapılmaktadır.* 1993 yılında İşletmemizdeki konukeviyle merkez sığırcılık arasındaki çamlığın etrafı çitle çevrilmiş olup, 1993 te 246 1994 487 ceylan olmak üzere toplam 733 baş ceylan bırakılmıştır. Yetiştirme ve üretim devam etmektedir. 2011 üretimi 124 baş dişi , 112 baş erkek olmak üzere toplam 236 baştır. Efsanelere konu olmuş ceylanlar çok hızlı kaçabilen hareketli, hassas ve çok iyi koku alabilen bir yapıya sahiptir. tehlike anında bir kaç saniyede 100km/h hıza ulaşabilmekte ve koşabilmektedir. Çevrede kuş uç*ması ürküp kaçmalarına neden olur . Koştuklarında hiç bir şeyi görmez ve süratle koşarlar yaşama süresi 8-12 yıl kadardır İşletmemizde ceylanlar çitli alanda serbest dolaşmakta meradan yararlanmaktadırlar.kaba yem olarak önlerinde sürekli kuru yonca otu bulunmaktadır. Kesif yem olarak 0,3 Kg besi yemi verilmektedir. Hayvanların yazın çok fazla suya ihtiyaçları olduğundan önlerinde sürekli temiz su bulundurulmalıdır.* OSMANLININ GÜVERCİNLERİ Osmanlı Devletinde,Kuşçuluk saray tarafından desteklenmiş protokolde de yeri olan bir meslek…kuşların ayrı ayrı özelliği var. Sanmayın ki sesi veya görüntüsü için avlanıyorlar veya tutuluyorlar …Bizzat savaşta kullanıldığı için özel bir öneme haizdir.*Osmanlı Devleti’nde güvercinler sarayın değerli hayvanlarındandır sarayda yetiştirilen güvercinlerde kesinlikle melez ırk bulundurulmaz güvercin eğitiminde, yurtdışından uzmanlar getirilmiştir.* Kuşçuluk Selçuklulardan Osmanlılara geçmiştir. 17. yüzyılın sonuna kadar kuşçuluk bir saray uğraşıydı avlanma gereksinimi ile birlikte yürümüştür.ilk padişahlar ava meraklı olduklarından sarayda Doğancıbaşı, Atmacacıbaşı, Şahincibaşı, gibi kuşlarla ilgilenen rütbeli kişiler bulunmaktadır… Padişahlar V. Mehmet’ten sonra av ile ilgilenmemişlerdir. “şikar halkı” denilen av teşkilatı korunmuştur. 1600’lü yılların başında sarayda görevli 30 doğancı, 271 çakırcı, 276 şahinci, 45 atmacacı olmak üzere 592 görevli çalışmaktadır.* hocamız Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde 1600 lü yıllarda İstanbul’da kuşbazlar 500 dükkan ve 600 kişiden oluşmaktaydı.diyip yetiştirilen güvercin ırklarını sıralamıştır Pal, taklabaz, şeber, cevizi, Şami, Mısıri, Bağdatlı, munakkit, alare, marselos (martoloz), demkeş, sabe, talazlı, pelenk, jebar,* Osmanlı toplumunda kuşlarla ilgilenen kişilere kuşbaz”denir Saray kuşbazları saraydaki“kuşluk”denilen bölümde kuşlarla ve güvercinlerle ilgilenirler. Osmanlıda güvercinlerle ilgili belgeler titizlikle ve düzgün olarak kayıt edilmiştir Güvercinler İnsanlık tarihinde MÖ. 10 bin yılından başlayıp en eski zamanlara uzayan döneme paleoletik çağ adı verilmektedir. Dünyada bilinen en eski kuş betimlemesi üst paleolitik çağda günümüzden yaklaşık 30–35 bin yıl öncesine aittir. Bu betimleme bir baykuşa ait olup Chauvet mağarasında duvar resmi olarak bulunmuştur.* Polonya Bilimler Akademisi güvercinin paleolitik çağın sonlarına doğru günümüzden 12 bin yıl önce Anadolu’da evcilleştirildiği ve dünyaya yayıldığı görüşündedir. Anadolu’da paleolitik çağ günümüzden 12 bin yıl önce başlayıp gerilere doğru devam etmektedir.* Ülkemizde paleolitik çağın merkezi Antalya yakınlarındaki Karain mağarasıdır. mağarada dönemi aydınlatacak bulgular elde edilmiş kuşlar ve güvercinlerle ilgili bir bulguya ulaşılamamıştır. kazı çalışmaları devam etmektedir. MÖ. 10 bin ve 8 bin yılları arasındaki 2 bin yıllık dönem mezolitik çağ olarak adlandırılmaktadır. Antalya Beldibi ve Belbaşı mağaraları, Samsundaki Tekeköy başlıca merkezlerdir Beldibi mağarasında geyik figürü bulunmaktadır.ancak güvercin figürü bulunamamıştır. Anadolu’da neolitik çağ MÖ. 8 bin ile 5500 yılları arasıdır 10.000 yıl önce başlayan bu çağda avcılığın sistemli hale geldiği başta köpek olmak üzere hayvanların evcilleştirildiği arkeolojik bulgularla kanıtlanmıştır. Neolitik çağın sonlarına doğru güvercinin evcilleştirildiği düşünülebilir. Ancak arkeolojik bulgu yoktur. Neolitik dönem, kuş betimlemelerinin arttığı bir dönemdir.Göbeklitepede kuş betimlemelerine rastlanır. leylek figürü dikkat çekicidir.taş stellerinde kuşların ağ ile yakalanışlarını gösteren sahneler vardır. Neolitik çağda Kuşların canlı yakalanmasının evcilleştirmeyi de getirmiş olması doğaldır. Anadolu’da dönemin en önemli merkezlerinden Konya Çatalhöyük’teki kazılarda Çatalhöyük sakinlerinin kentsel yerleşime sahip oldukları tarım ile hayvancılıkta ileri gittikleri anlaşılmıştır.* Çatalhöyük’te meolitik çağa ait akbaba figürlerine rastlanmıştır. figürlerin ölümü simgelediği düşünülmektedir.Anadolu’da akbabanın ölümü simgelediği uğursuzluk olarak nitelenmediği kutsal olarak değerlendirildiği sanılmaktadır.* Eski neolitik çağda tanrıların gökyüzünde yaşadığına inanılması ve uçma yeteneği bulunmayan insanoğlu ile tanrılar arasında uçabilen kuşların aracılık yapabileceğine inanılır ölünün gömülmeden akbabalar tarafından yenmesine izin verildiği tahmin edilmektedir.* Çatalhöyük’te ölülerin akbabalarca yendiğini gösteren betimlemeler bulunmuştur. ölünün tanrılara ulaşabileceği düşünülmektedir. bu görevi yerine getiren akbabalar kutsal bir kuş olarak kabul edilmektedirler. Neolitik dönemde güvercin ile ilgili bir bulguya rastlanmamıştır.Neolitik çağı izleyen kalkolitik dönem, Anadolu’da 7 bin yıl önce başlamıştır. Kalkolitik çağ, MÖ 5500 ile 3 bin yılları arasında yaşanmıştır. Şehirleşme hızla gelişip çanak çömlek yapımı Maden ve özellikle de bakır kullanımı yaygınlaşmıştır Bu çağda Anadolu’da Burdur Hacılar, Denizli Beycesultan, Afyon Kusara Tuz gölü Canhasan, Mersin Yümüktepe gibi şehirleşmiş yerleşim bölgeleri bulunmaktadır. Bu yerleşim ağı Anadolu’nun uygarlık tarihinde ne denli önemli bir bölge olduğunun çok güzel bir göstergesidir. Kalkolitik dönemde Halaf’da bulunan kap üzerinde güvercingiller ailesinden kumru figürüne rastlanmıştır. Bu çağ hayvanların evcilleştirilip geliştirildiği bir çağdır. Dünyada güvercin evcilleştirilmesine ilişkin ilk bulgular bu döneme aittir.* Güvercincilik konusundaki en eski bilgiler, MÖ. 4500 yıllarına,günümüzden yaklaşık 6500 yıl gitmektedir. Köken olarak evcil güvercinin ilk Orta Asya milletleri tarafından eğitildiği tahmin edilmektedir. Prof. İlhami Kiziroğlu, güvercinlerin günümüzden 6000 yıl önce Ön Asya’da evcilleştirildiğini Anadolu’da devam ettiğini belirtmektedir.* Evcil güvercinlerin kalkolitik çağda Asyada gelişip Mısır ve Mezopotamya’ya dağılıp Anadolu’ya geldiği kabul edilmektedir güvercin Anadolu’da eskiden beri vardır olduğunu Anadolu kökenli olarak yayılmış olabileceği de düşünülmektedir.* Hitit döneminde Anadolu’da ayrı bir kuş kültürü bilinmektedir. Asya’da bulunmayan kuş türlerinin bu kültürde yer alıyor olması,güvercin kültürünün Asya kökenli olmadığını göstermektedir. Mısır ve Mezopotamya’da saygı gören baykuş karga akbaba gibi kuşların Anadolu kültüründe ölümü ve uğursuzluğu çağrıştırdığı için yer almıyor olması, Anadolu’nun kendine özgü bir kuş kültürü geliştirdiğini ortaya koymaktadır.* Güvercinler TUNÇ ÇAĞI Tunç çağı Anadolu’da MÖ. 3 bin ile 2 bin yılları arasında yaşanmıştır. Çorum yakınlarındaki Alacahöyük, Malatyadaki Arslantepe, Çanakkale Troya ile Horoztepe, Hasanoğlan, Mahmatlar gibi önemli yerleşim yerleri dikkat çekicidir.* Bu çağa ait çanak ve çömlekler üzerinde bir çok kuş türü kumru ve güvercin figürlerine rastlanmaktadır. bulgular güvercinin günümüzden 5 bin yıl önce Anadolu’da yaygın olarak bulunduğunun kanıtlarıdır.* Anadolu’ya komşu ülkelerin sanatında benzer bulgulara rastlanmaktadır. Tunç çağına ait Mezopotamya buluntularında Sümer kalıntılarında güvercin ve kumru figürleri bulunan mühür ve bazı arkeolojik eserler elde edilmiştir.Sümer şehirlerinden Ur’da tabaka ve Kişteki mezar buluntularından güvercin yetiştirildiği anlaşılmaktadır.* MÖ. 3 bin yılına ait Mısır kayıtlarında, Mısır hanedanlığı zamanında güvercinlerin yemek amacı ile yetiştirildiği anlaşılmaktadır. güverci eti ve gübresi için yetiştirilmekte güvercin eti sofraların makbul bir yiyeceğiydi. Güvercin gübresinden yararlanmak için güvercin kulesi adı verilen yüksek kuleler yapılmaktaydı.* Anadolu’da erken dönemlerde başlayan şehirleşme ve hayvanların evcilleştirilmesine bağlı olarak gelişen güvercin yetiştiriciliği, Avrupa ve dünya ülkelerine yayılmıştır.güvercin ırklarının çoğu Anadolu kökenlidir Evcil güvercinlerin Avrupa’ya gelmesi anadoludan sonra olmuştur. Avrupa’ya ilk güvercin MS. 2. yüzyılda Romalılar döneminde girmiştir. Avrupa’da güvercin yetiştiriciliğinin yaygınlaşması ise MS. 14. yüz yıla rastlamaktadır. Güvercin, insanoğlunun ilk evcilleştirdiği kuş türüdür en eski bilgiler, M.Ö 4500 yıllarına, günümüzden 6500 yıl öncesine kadar gitmektedir. evcil güvercinin ilk Orta Asya milletleri tarafından eğitildiği tahmin edilmekle Anadolu kökenli bir gelişim olabileceğide düşünülmektedir bilim insanlarında evcil güvercinin atasının kaya güvercini (Columba livia ) olduğu görüşü yaygındır. Bu görüş 1850’li yıllarda evrim teorisinde çalışırken güvercinlerle ilgili araştırmalarda bulunan Charles Darwin’e aittir. Darwin, yabani bitki ve hayvan türleri üzerinde durmuş Evcil güvercinin beslenmesi ve üretilmesi ile ilgili deneyler yapmış. farklı ırkları birbiri ile eşleştirerek yeni güvercin ırkları elde etmiştir. evrim teorisini geliştirmiştir.bilim insanları da aynı kanıyı paylaşmakta evcil güvercinin, kaya güvercini olmak üzere 2 ya da 4 yabani güvercin türünün melezlenmesiyle ortaya çıktığı görüşünde birleşmektedirler. * Arap Bülbülü O’nu Hudeybiyede Gördüm: Bizim Beşir yavruyken beslendiği için uyumlu ve evcil bir kuştur.ele gelir, insanlarla arkadaşı gibi oynar. başınızda kalıp sizi bıktırırcasına uğraştırabilir. Evcilleştirmek için beslemeli nazik davranmalı, elle yakalamamalı, ürkütmemelisiniz. Evcilleştirmenin en etkili yolu kafesindeki yemi alıp acıktığında elle yemeğe davet etmektir.* birçok kuş evcilleştirilebilir. yaklaştırmak için sürekli ilgi şarttır. elde tutmamak, sıkmamak önemlidir. Arap Bülbülümüz Beşirde şaşırtan bir şey yaşadım.dayanamayıp mıncıkladım Sandım ki kaçacak Tam aksi avcumu açtığımda elimde durmaya devam etti. Arap bülbülümüz beşiri mıncıklayarak sevdiğimiz halde kaçmadı. İşte evcilleştirmenin ileri bir safhası ile karşı karşıyayız. Size hiç yabancılık çekmiyor elinizden korkmuyor. Sizden zarar gelmeyeceği konusunda herşeyi ile emin.Yemen, Mısır Ürdün Kudüs Arabistan Suriye ve güney illerimize kadar birçok yerde gördüğüm bu sevecen kuş coğrafyanın neşesidir. Hareketli tavırları, güzel ötüşleri, kafalarındaki tüyleri kabartarak çalı tepesindeki duruşları ve kafes hayatında hızlı evcilleştirilebilmeleri ile müstesna canlılardan biridir. Saka Kuşu; Kırmızı Yüzlü Bir Tutku Tüm kuşlarda olduğu gibi sakalarda da sadece erkek sakalar nameli öter.çiftleşme mevsiminde ötüşleri artar. Dişi kuş yuvadayken bölgede hakimiyetini* ilan etmeyi amaçlayan erkek saka yüksek bir ağaç yada elektrik teline konarak muhteşem bir konsere başlar. Çocukluğum Manisa Demirci ilçesinde geçti. Elimizde sapan dağ tepe tarla bahçe gezer kuş vurmaya çalışırdık. önümüze ne gelirse. Serçe, kumru, ispinoz, iskete tabiki saka. Annem Akhisarlıdır. Akhisar’ın sakası meşhurdur.* Akhisarlılar sakaya çok meraklıdır. yolunuz düşerse Akhisar’da dükkan önlerinde tahta kafeslerde sakanın ötüşleri ile ortalığı yıktığına şahit olursunuz.* Akhisarda sakalar dikkatimi çekti. özelliklerini öğrenince, gözüm sakaları aramaya başladı.tam evimizin önünde duruyorlardı. evimizin elektrik teline çıkan alev kırmızısı erkek saka mahalleyi sesi ile inletiyordu.yuva yapıyorlardı.* Erkek ve dişi sakalar ot çöp yün toplarlar.erkek dişiye nezaret eder. “yuvayı dişi kuş yapar”. birlikte* yuva yapacakları ağaca gelirler. Erkek tepelere çıkar dişi yuvaya gelip ağzındakiler ile yuvayı örmeye devam eder.* birkaç dakika sonra saka kuşları çıka geldiler. Erkek yukarıda yerini aldı, dişi ise evimizdeki dut ağacına sokuldu.Kuşun yerini belledim.usulca çıkıp baktım.dalların arasında yün ve ipliklerden fincan şeklinde yuva vardı.o kadar iyi kamufle olmuştu ki kuşları takip etmesem görmem mümkün değildi. Akhisar’da ilk saka kuşumu aldım aklıma girenler, kapanlı bir kafes aldırdılar. Hiç kimse bu kuşun ötücü yönünü bilmiyor. Şehrin içinde ağaçlara yuva yapacak kadar insanlarla iç içeler. Aldığım saka yavru idi. Yani kafası kırmızılaşmamış.bir dala kafes astım. kapan bölümünde bir kuş vardı* baştankara sakanın yanına koydum. baştankara etcildir kurtcuklarla beslenir İğne gibi gagaları vardır. O akşam saka ile kavgaya girdiler. “Cı cıcıcıcı” şeklinde atışıyorlardı Saka kuşunu bahçeye götürdüm.kafesin ortasında hem saka hemde baştankara vardı Bir saat sonra geldim bir de ne göreyim, saka kuşum yerde yatıyor. Baştankara kuşumun kafasını yusyuvarlak delmiş ve beynini yemiş. Aklım başımdan gitti. Çok üzüldüm.ablamın zoru ile saka kuşları hayatıma girmişti.* beslemeye başladım.kapanlı ile on civarında saka yakalamıştım. Annem çok merhametlidir. Kuşların esaret durumuna çok üzüldü ve hepsini tek tek saldı. O günü de unutamam. İnsan üzülüyor bu tabiatın nadide kuşları için. Güzel olmaya gör, düşmanların peytah olur çevrende. Bu, saka kuşu içinde geçerlidir. Tüyleri ve sesinin güzelliği nedeniyle ökseler, ağ ve kapancılarla tutulagelir. Nisan sonunda bir araya gelen sakalar mayısta yuvalarını kurmaya Haziran başından itibaren de yavrular yuvalardan uçurulmaya başlanır. Kuş tutucuları Ağ ve kapanları ile saka yavrularını tutmaya çalışırlar. Ağa yakalanan kuşlar dişi ise salıverilir.dişi kuşlar ötmedikleri için makbul değildir. Kış döneminde “kınalı” sakalarda tutulur. bunlar tabiata alışık oldukları için esaret hayatına alışamaz ve çırpınırlar. sakacılar kuşları kafeste çırpınıp tüylerini bozmasın diye kafes etrafını fermuarlı bez ile sararlar. Böylece kuş çırpınmaz* Birde “Kasım Sakası” vardır. Balkanlardan sonbaharda Afrikaya göçen bu kuşlar ülkemizdeki* sakalarımızdan iri ve gösterişlidirler.* Kasım sakaları Göç yolu ile geldikleri için halk arasında “geçim sakası” olarak adlandırılırlar.* Trakya’dan İstanbul’a uzanan coğrafyada ağlarla yakalanır ve alıcılara sunulur.Nisan ayı gibi saka çiftleri birbirini bulur Eşleşip yuva aramaya başlarlar. Mayıs gibi fincanı andıran yuvalarını çalı dalına yapmışlardır. Dişi yuvanın içine 4 ile 6 arası yumurta bırakıp kuluçkaya yatar. baba saka ise ağacın yakınlarındaki yüksekliğin üzerinde en güzel namelerini döktürmeye başlar. 14 gün minik yumurtalardan yavru sakalar çıkmaya başlar. çıkışta muhteşem bir hikmet vardır. Anne saka yumurtalarını gün gün yumurtladığı için yavrular bir anda değil gün be gün çıkarlar. ilk çıkan daha iridir iki hafta anne itinası ile beslenir ve tüylenirler. Artık yuvadan ayrılma zamanı gelmiştir. İlk yumurtadan çıkan yavru yuvanın en gelişkinidir uçma sırası ondadır. Ekmek elden su gölden” geçinen yavru sıcak yuvadan ayrılmak istemez Anne baba sakalar bazen yiyecek sunarak bazen de zorla yavruyu yuvadan uzaklaştırırlar. Dal dal sıçrar yavru saka. Sakalar Her seferinde yavrusunu daha uzuna uçurur bu an yavru için en tehlikeli zamandır dengesini kaybedip tutunamazsa yere inebilir. yer onun için tehlike ile doludur. Aniden fırlayan bir kedi, ayak altında ezilme tehlikesi yada afacan bir çocuğun ellerinde hayatı sona erebilir. Hiç unutmam mahallelede yürüdüğümde kulağıma yavru saka sesleri geldi Yavru sakalar Çıt pat yada siç çuk” diye öterler.bu seslere odaklanarak dev bir çam ağacının altına geldim. rüzgar ağaçları sallıyordu.yukarıdan küçük bir kuşun pırpırlayarak Rüzgarda dengesini kaybetmiş uçarak göğsüme kondu.İşte bu şekilde yuvadaki yavrular tek tek evden uğurlanır.* Her sene sonbaharda yavru sakalar küçük sürüler oluşturarak yetişkinler ile birlikte küçük göçler gerçekleştirirler.tahta kafeste beslenir. Kenevir, aspur en yaygın yedirilen tohumdur. kalın ve ince yem olarak tabir edilirler. saka kuşunuza karışık kanarya yemi de verebilirsiniz.yeni yakalanan* sakanın kafeste yemlenmeye alışması önemlidir.* Doğru yemlenme yapılmadığında sakalar ölebilir. Yavru sakalar keneviri kıramazlar.kenevirin Fazlası kuşu şişmanlatabilir. Sakaların yöresel adı dikenci kuşudur. Sarı yada mor dikenlerin üzerinde tohum yemeye bayılırlar. sakalara diken de verebilirsiniz. Yeşillik önemli bir gıdadır. Çimen, semizotu meyve kuşu kızıştırmak yada ötüşünü arttırmak için nijer tohumu verilebilir.Saka meraklıları bu kuşları tüy renk vb. özelliğine göre sınıflandırmışlardır. Tek ve çift kenesetli, kömürcü, altı payam vb. beslediğiniz kuş ötmüyorsa yapabileceğiniz onu salmaktır. Ötmeyen bsaka beslenmez.ustalara göre her erkek saka öter,maharet onu öttürebilmektir Kuşculukta en yaygın melezleme dişi kanarya ile erkek sakanın çiftleştirilmesidir. farklı genden oluşan kuş, baba ve anneden aldıkları ile benzersiz bir canlı haline gelir. baba saka kadar olmasa da turuncuya yakın yüz maskesi, sarı kanatları vardır. Annenin tüy özelliklerini üzerinde gösterir.* saka iri olup dayanıklı bir kuştur. ötüşü muhteşemdir. melez kuşlara saka sesi dinletmek gerekir. Kanarya ötüşlü melez makbul değildir.dişi melez kuşlar ötmezler. Katır gibi oldukları için üreme özellikleri de yoktur.melezin cinsiyetini anlamak kolay değildir. kuşların ötüyorsa erkektir.küçük tohumcul kuşların erkekleri “fi” kısmından anlaşılabilir. Yetişkin erkek kuşun kuyruk altındaki dışkılama bölgesinde nohut büyüklüğünde bir şişlik olur. Bu kısım dişide olmaz. saka kuşu dünyada çok sevilen bir ötücü kuş türüdür Türkiye ortadoğu Suriye’de de saka kuşları beslenir Balkanlarda da. Orta Asya’da,* Kırgızistan’da bizimkilere göre daha beyaz sakalar yaygındır Türkiye’de bulunmadığı için çok makbul olan beyaz maskeli sakaların ana vatanı Orta Asyadır Arap dünyasına inildikçe saka yerini Arap Bülbülü’ne bırakır Uzak doğuda ise tepelikli kardinal bülbülü oturur sakanın tahtına. Osmanlı Saraylarının vazgeçilmez kuşu olan saray kuşhanelerinde beslenen sakalar dünya üzerinde en büyük ilgiyi bizim ülkemizde görmüşlerdir. TÜRK ATI AHAL TEKE Türkmenistanda iki cins at yetiştirilir biri Ahal-Teke, diğeri Yomut atlarıdır. Ahal-Teke atı, “Ahal” olarak bilinen Kopet dağları ile çevrili olan başkent Askabatda yaşayan Teke Türkmenleri tarafından geliştirildiği için bu adı almıştır. Dünyaca ünlü Türkmen atının güzelliği, görkemi bu atlarda gizlidir. Büyük İskender Asya Seferinde ahal tekenin suretine ve güzelliğine hayran kalmıştır. 15. ve 16. yüzyılda bu at Rusya’da tanındı Rus zenginleri tarafından satın alındı. Almanya’ya götürüldü. Almanların ünlü Trackhaner atının kökeni Ahal-Teke atıdır Türkmen atları Arabistan’a geldi Arap atı oldu. Kuzey Afrika’ya geldi Berberi atı oldu, İspanya’ya geldi Endülüs atı oldu. Zarif ve ince yapısıyla Ahal-Teke nin kulakları dik ve ince; gözleri canlı ve parlak; boynu ince ve uzun; bel kasları kuvvetli; sağrısı geniş hafif eğimli; incikleri kısa, kolları uzun; tırnakları küçük ve sağlam göğsü geniş ve serttir. Halk arasında kamış kulaklı, ince belli, kalkan göğüslü olanlar tercih edilir. Kuyruğu ve yelesi kısa; kuyruk kılları incedir. Ahal-Teke boynunu, saldırıya hazırlanan bir kobra gibi dik tutar. saltanat sahibi padişahı andırır. Gözleri keskindir uzağı görür ve tehlikeyi tespit eder. Tırnaklarının sağlam olması uzun mesafeler kat etmesini sağlar.az yem yer, az su içer. susuzluğa dayanıklıdır çöl şartlarına elverişlidir çöle en dayanıklı atların başında Türkmen atları gelir. Kangal* hayvanlar insanlar tarafından sevilmekte insanların en sadık dostu olabilmektedir. bu konuda akla ilk gelen ise, sadıklığı ve dostluğuyla tanınmış köpeklerdir.Köpek türleri içerisinde bazıları ön plana çıkar ve ilgi fazla olur köpek türleri, bölge ve ülkelere göre değişir. Kangal köpekleri, Türkiye’de en çok sevilen, köpek türleri arasında ilk sıralarda yer alır kangal köpeklerinin nasıl ürediğine dair kesin bilgilere ulaşılamazken,saf ırk olduğu kanıtlanmıştır. Avrupa ırklarında olduğu gibi suni yollarla üretilmemiştir.kangal köpekleri çok özeldir Doğal yollarla kendi içlerinde ürerler en güçlü erkeklerin genleri, bir sonraki kuşağa aktarılır. Bu da, kangal köpeklerinin yüzyıllarca Anadolu’nun sert iklim şartlarına nasıl dayandığını açıklamaktadır. Kangal köpekleri sakin yapılı ve akıllıdır korumalı bir yapıdadır. bunda ise ırksal yatkınlık ve köpeklerin çoban köpekleri olması önemlidir kendi bölgelerinde başka köpeklere bekçilik verilirse agresifleşir kangal köpekleri, Anadolu’da çoban köpekleri olarak kullanılmış kullanılmaya devam etmektedir. bu köpekler, yaşadığı bölgeyi benimser yaşam alanı olmayan bölgelerde saldırgan ve agresifçe davranmazlar. kangal köpekleri insanlar ile sağlam ilişkiler kurmaktadırlar. Buda, bu köpeklerin neden sevildiğini ortaya koymaktadır.kullanım amacına eğitimlerden geçmektedirler. saf ırktan geldikleri Avrupa ırklarına oranla eğitimleri zordur. Kangal köpekleri, doğal yollarla ürerler safkan özelliğindedir. köpeklerin eğitimi 3 aylıkken verilmeli,eğitimi veren kişi uzman olmalıdır. köpeklerin eğitimleri saf ırkı temsil ettikleri için çok zordur. içgüdüler taşırlar. içgüdüler, sürüleri, insanları evleri koruma konusundadır. içgüdüleri zekalarıyla hareket edebilmesini sağlamaktadır.* Kangal köpeklerinin sadıklığı kuvvetlidir. sahipleriyle çok kuvvetli bir dostluk bağı bulunur sahiplerinin istediklerini komutsuz yerine getirirler. Yapısal ve güç olarak son derece kuvvetli ve kaslı bir bedene sahip olduğu görülmektedir. beden yapısı, genetiktir.* Bu köpekler kuvvetlidir ağırlıklarının 2 3 katı ağrılıkları ağızlarıyla sürükler. Gen itibariyle kapalı yerde yaşamaya uygun değillerdir. geniş alanlarda yaşaması uygunudur. çocuklarını ve kendilerini korumak isteyen aileler kangal köpeklerini bahçelerinde besler bu köpekler sahibine karşı dost canlısı ve de tam bir koruyucudur. Kangal köpeklerinin kürkü yoğun tüylerle kaplıdır. kangal köpeği sahiplerini haftada bir kere köpeğin sert kıllı fırçasıyla taramalıdır uygulamanın amacı köpeğin kürkünün sağlıklı ve parlak olmasını sağlamaktır.bakımı kolaydır. özgürce yaşayabilecekleri geniş bir yaşam alanına ihtiyaç duymaktadırlar.Kangal çoban köpeği, Anadolu insanını sürüsünü kötü niyetli kimselerden ve vahşi hayvanlardan korumuş bir köpek ırkıdır. Babiller zamanından beri varlığı bilinmektedir. savaş köpeği olarak kullanıldığı gibi, at ve aslan avında da yararlanılmıştır.arkeolojik kayıtlarda, Osmanlı arşivlerinde ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Kangal çoban köpeğinin varlığı kanıtlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kangal köpeği yetiştirilmiş çoban köpeği olarak kullanılmıştır. İmparatorluğun parçalanmasından sonra çoban köpeği yetiştiriciliği kaybolmuştur.Kökeni Sivas Kangal ilçesidir Yozgat, Kayseri, Çorum, Tokat, Erzurum ve Erzincan'da da saf kanlarına rastlamak mümkündür. saf Kangal çoban köpeğini Sivas Kangal ilçesinde bulmak mümkündür.Kangal Köpeği Aslanı andırır. En önemli özelliği kıvrımlı yukarı kalkık halka biçimindeki görüntüsüdür. Kangal'larda kuyruğun yukarı doğru kıvrımlı olması üstün özellik sayılır. kuyruğun rengi gövde renginden koyudur. Karabaşlık,ırkın belirli özelliğidir.* Kangal'larda kafa iri başın alın kısmı geniş ve yüksek, çene kalın ve güçlü, dişler çok iridir. Çene ve burun orta uzunlukta, burun kısmı küt, kulaklar düşük ve büyükçe,Göz etrafı siyahtır.* Gözler oval, siyah ve kahverengi tonlarındadır. Boyun hafifçe eğik, güçlü ve adaleli, ense başa yakın genişliktedir. Gövde baştan sona kare şeklindedir. Gövde kirli beyaz ile grinin açık veya koyu tonlarındadır. Göğüs yüksek ve geniş olup, üst kısmı öne doğru bombelidir. Göğüs güçlü adalelidir, şişman değildir. Kangal'lar dövüşürken göğsünü çok iyi kullanırlar. göğüs derin, karın hafif içine çekiktir. bacaklar kalın, ve güçlüdür Türkiyede yetişen hayvanlar* Kuşculukta en yaygın melezleme dişi kanarya ile erkek sakanın çiftleştirilmesidir. farklı genden oluşan kuş, baba ve anneden aldıkları ile benzersiz bir canlı haline gelir. baba saka kadar olmasa da turuncuya yakın yüz maskesi, sarı kanatları vardır. Annenin tüy özelliklerini üzerinde gösterir.* saka iri olup dayanıklı bir kuştur. ötüşü muhteşemdir. melez kuşlara saka sesi dinletmek gerekir. Kanarya ötüşlü melez makbul değildir.dişi melez kuşlar ötmezler. Katır gibi oldukları için üreme özellikleri de yoktur.melezin cinsiyetini anlamak kolay değildir. kuşların ötüyorsa erkektir.küçük tohumcul kuşların erkekleri “fi” kısmından anlaşılabilir. Yetişkin erkek kuşun kuyruk altındaki dışkılama bölgesinde nohut büyüklüğünde bir şişlik olur. Bu kısım dişide olmaz. saka kuşu dünyada çok sevilen bir ötücü kuş türüdür Türkiye ortadoğu Suriye’de de saka kuşları beslenir Balkanlarda da. Orta Asya’da,* Kırgızistan’da bizimkilere göre daha beyaz sakalar yaygındır Türkiye’de bulunmadığı için çok makbul olan beyaz maskeli sakaların ana vatanı Orta Asyadır Arap dünyasına inildikçe saka yerini Arap Bülbülü’ne bırakır Uzak doğuda ise tepelikli kardinal bülbülü oturur sakanın tahtına. Osmanlı Saraylarının vazgeçilmez kuşu olan saray kuşhanelerinde beslenen sakalar dünya üzerinde en büyük ilgiyi bizim ülkemizde görmüşlerdir. Keklik, Kınalı Dilber Türkülerimize, destanlarımıza konu olmuştur keklikler. Bir av kuşu olarak bilinse de Anadolu insanı çok sevmiş ve kafes kuşu olarak evlerinin baş köşesinde ağırlamıştır. Kak kak kak Kabarak kabarak? şeklindeki ötüşü nice insanın en sevdiği namelerden biridir.birkaç türü bulunur kekliğin. Ama en güzel görünüşlüsü Anadolu Kekliğidir.* Kırmızı gagası, beyaz yanağı, gagasının üzerinden başlayan gözünün üzerinden ensesine uzanan sürmeli siyah tüyleri gri başı ile sevimli bir yüzü vardır. Gri vücudu üzerinde siyah kesik çizgili kanatları üzerinde harika durur. Anadoluda yaygın olarak avlanır kınalı keklik. Yazın av köpekleri ile izi sürülür. kekliği farketmeniz kolay değildir. Son derece akıllı olan bu canlı, rahatlıkla kamufle olabilir.* Kekliği saklandığı yerden çıkaracak en önemli şey köpektir. Kuşun kokusunu bilir ve saklandığı çalıya atlar. Keklik doğrulduğu anda avcı silahını patlatır. Eti çok lezzetli olan keklik üreme mevsiminde avlanmaz. Çalıların içine yuva yapıp yumurtalarını bırakır. 10-15 arası yumurta bırakan kekliğin yavruları tavuk civcivlerini andırır.minik ve oldukça hareketlidir babam köy öğretmenliği yaparken iki tane keklik yavrusu tutmuş. o kadar minikler ki. Yere sofra bezi serdik civciv yemi yaydık. keklik yavrularını içine saldık.üç gün boyunca fik fik diyerek kalburu turladılar. Yem yemediler su içmediler. Tabi sonra da öldüler. Çok üzüldük.Tabiatta keklik, yavrularını yumurtadan çıktıktan sonra peşine takarak gezdirir tehlike ile karşılaştığında uçar gider. çil yavrusu gibi dağılırlar. tehlike geçer. Anne keklik* gelir farklı bir ötüşle yavrularını yanına toplar. İşte Kainattaki muhteşem sanat. Bu aklı fikri olmayan canlıya bu ince davranışı veren kim ? Anne keklik sıkıntı anında tehlikeyi kendisine çekerek uzaklaşmayı, yavrularda saklanıp anneleri gelinceye kadar ortalıkta görünmemeyi nasıl akıl ediyor. Tabi ki bilen ve yöneten yüce Yaratıcının sevki bunları sağlıyor. Keklikler tavukgillerdendir.tavuklarda olduğu gibi çok kuvvetli ayakları vardır. kırmızı ayakları yeri geldiğinde müthiş bir savaş aracı olabilirler. kekliği elinize aldığınızda doğru yerden tutamazsanız ayakları ile elinizi yaralayabilir. ayaklar beslenmede aktiftir. Tavuk gibi eşelenmeyi severler. Tohumculdurlar. Bitki tohumlarını çok severler.* Keklikler böcek solucan ve kurt yerler.kekliğe buğday, arpa, küçük mısır taneleri verebilirsiniz. Civciv yemi iyi gelecektir. kumlanmayı seven bir canlıdır.beslendiği ortamın eşelenebileceği kumla kaplı olması hoşuna gidecektir. ev ortamında bu olamayacağı için taşlığında biriktirebileceği kumu ona kap içinde sağlamanız gerekir. Türkiyemizin doğusunda keklik beslemek çok yaygındır.Siirt kekliği meşhurdur. Atalarımız keklik beslemek için kafes geliştirmişlerdir. Dallardan örülme kafesin ağız tarafına ortası kalem çubukla bölünen iki boşluk vardır. Keklik buradan başını dışarıya uzatır* Kafesin su ve yem bırakılır. Keklik başını menfezden uzatarak yem ve sudan istifade edebilir. Gerçekten akıllıca bir çözüm. kafes içindeki keklik, aralıklarla dışarıya çıkarılır kafes toprak zemin üzerine konulur. ev kadınları kapı önünde laflarken kekliklerini yanlarında çıkarırlar. keklik* otu çimeni çok sever. yeşilliğini eksik etmemeniz gerekir. Keklik yabanıl bir canlı olduğu için kümeste kuluçkaya yatmaz.tabi bir ortam meydana getirmek gerekir. Ama kafeste mevsimi geldiğinde yumurtlayabilir. kafesinde dişili erkekli iseler yumurtalar döllü olacaktır. yumurtaları kuluçka makinesine koyarak yavru keklikler elde edebilirsiniz.* ülkemizde birçok keklik yetiştiricisi* keklik üretimi gerçekleştirmektedirler. Üretilen keklikler Tarım Köy İşleri tarafından satın alınmakta ve tabiata salınarak sayılarının arttırılması sağlanmaktadır. Yavru keklikler son derece hareketli canlılardır. Anne babaları gibi yürür ve sekerler.ampul altında ısıtılır ve civciv yemi ile beslenir.korunaklı cam kafeslerde bakılır. Büyüdükce büyük tel kafeslere alınır.Tüfekle vurulması yanında kekliğin ağ ile yakalanması doğu yörelerimizde yaygındır. minik kazık ve kazığın yanından çıkan kemetlerden oluşan ağ dağlık bir mevkide serilir. çığırtkan keklik kafes içine yerleştirilir. Kafesin etrafı taşlarla örülür kafesin üst kısmı açıkta bırakılır avcılar saklanırlar. Çığırtkan kekliğin ötüşü* ile keklikler sürü halinde çıkagelirler. Keklikler ağa takılır Böylece keklikler yakalanmış olur.* Kekliği ağ ile yakalama kekliği yemek için değil kafeslerde beslemek için tercih edilir. ağla yakalanan keklikler kesilmez kafese alıştırılır. makbulu kekliği yetişkin halde değil yavru iken yakalamaktır. böyle yapıldığında keklik insana alışık olacak ve kafeste çırpınmayacaktır. Van da okuduğum yıllarda Siirtli bir velimiz hediye keklik getirmişti. Siirtin kekliği meşhurdur.* çok güzel bir kafes yaptık.kütüphanede kekliğe bakıyorduk. dışarıya da saldığımda kaçmıyor ayaklarımızın altında dolaşıyordu. Birgün Kafes boştu. bizim keklikt Söğüt dallarından aşağıya inmiş. O kadar evcildi ki kaçmamıştı eşiniyordu. kışkışlayarak kulübesine soktuk yakalayıp kafesine koyduk. İşte yavruyken yakalanan keklikler bu kadar evcildir. Kekliğin bir başka yakalanış şekli İç Anadolu bölgesinde yaygın olan karda* yakalamadır. Kışın karın ilk yağdığı gece avcılar yola revan olurlar. kışalaya kışalaya giderler. çalıları taşlarlar. saklanmış keklik olabilir bir tanesinden bir keklik parlar. Tırlayarak kalkar ve uçarak uzaklaşır. Bu avda maharet kekliğin nereye gittiğini görebilmekten geçer. hava soğuktur. Keklik* uçamaz.yere düşer her yer kar olunca kara saplanır Avcılar kekliğin uçtuğu tarafa yürürler. karların içinde düştüğü yeri görür ve elleri ile kazarak karların arasından kekliği çıkarırlar.böylece keklik yakalanır Keklik tabiatımızın süsü nadide canlılardandır av hayvanı olarak vurularak azalmasına gönlüm razı değil. keklik bir tutku.çiftliklerde rahatlıkla üretilebilen bu canlıya düşkün olanlar evlerinde besleyebilirler.hem sesini dinler hem de insana son derece alışık olan bu evcil canlılarla daha yakın olabilirler. Florya, Bir İstanbul Kuşu Flurya, Flur vb. isimleri bulunan hafif tombul, iri kuş, Osmanlı Tarihinde kafes kuşlarındandır. İstanbula has bir kuştur eski payitahtta. bugün Florya semti ismini bu güzel kuştan almıştır. Kalın gagası olan Floryalar, yeşilden sarıya çalan renge sahiptirler. Erkekleri gösterişli ve canlı renklere sahiptir. Dişisi kırçıllı ve mattır. Renklerinin yeşilliğinden dolayı seçilmezler. İlkbahar ve yaz boyunca onu, servi tepelerinde çekirdek çatlatırken yada ?Fruuuuuuuuuuuuuuu? diye öterken görebilirsiniz. Floryanın Yemlenmesi, çiftleşmesi bakımı saka kuşu ile benzerdir.kanarya ile florya çiftleşirler. Floryacılar sakacılardan daha fanatiktirler.kuşa tutku ile bağlıdırlar.* Floryanın saka ve kanarya gibi şakımalı ötüşü yoktur. Cızırtıya benzer ötüşü kullanırlar. Floryacılarda sakacılar gibi kuşlarının kafeslerini bir bez ile sarar ve kuşun ortamdan etkilenmemesini bu şekilde sağlarlar. Arap Bülbülü O’nu Hudeybiyede Gördüm: Adını çoğumuz duymuştur. Ama nasıl bir şeye benzediğini bilmeyiz. Arap coğrafyasına ait bir kuştur. Onunla ilk kez Mekke civarında karşılaştım. Hudeybiyede Huneyn vadisinde çalımsı ağaçcıkların arasında oynaşan siyah damlacıklar Ve yine harikulade bir şakıma.* simsiyah kuşlardı bunlar. Gagaları küçük sivri, sığırcık boyunda kuşlar. Peygamber Efendimiz (SAS) gerçekleştirdiği çöl yolculuklarında, istirahatlarında, hayatının herhangi bir bölümünde bu kuşların ötüşlerine kulak vermiş olabilir. Onların şahsında, Allahın sanatını tefekkür etmiş olabilir. Arap Bülbülleri Arap coğrafyasında görülür. Sıcak iklimleri sever sevimli canlılar ülkemizde güney kesimlerde yaşayabilmektedir Antakya Adana Mersin civarında görülmektedirler. Türkiye’mizin güneyi Suriye, Irak, Ürdün, Arabistan Yemen Arap Bülbüllerinin ana vatanıdır Yemende birçok Arap Bülbülü gördüm başkent Sana’da Sula Şehrine giderken önümüzdeki araba Arap Bülbülü’ne çarpmıştı.Yerdeki minik kuşa yaklaştım ölmüş kuşu elime aldım. Az ileride karakol vardı. Birkaç asker Ne yaptığımızı sordu Elimizdeki kuşu gösterince şaşırıp tebessüm ettiklerini hatırlıyorum. Arap Bülbülü O’nu Hudeybiyede Gördüm: Antakyada dükkan önlerinde Arap Bülbülü beslendiğini görebilirsiniz. Kalın tok sesi ile sabahları akşam öten bu kuş Adana Hatay arasında sevilerek beslenen bir kafes kuşudur. Arap Bülbülü etçildir kenevir, aspur ayçiçeği onlara günlerce yeter bülbüller kafeste beslenemez. sadece solucan, böcek vb. ile beslenebilirler. Arap Bülbülünün bakımı kolaydır. Etcil beslenme yanında meyveler, sebzeler ve hububat ile bakılabilir.* Arap Bülbülüme Bukalemunlarım için ürettiğim un kurdundan veriyorum. Deliriyor etcil yemler için gagasının yapısı bile bunu anlatıyor İnce ve sivri. Ağaç çatlaklarından kurt böcek toplamaya müsait yaratılmış. Meyvenin her türlüsünü verebilirsiniz. meyve sebze ürünleri kafeste koku yapabilirler. Bu nedenle katı ürün vermelisiniz.* Evde misafirler için yapılan kek artmıştı. bülbülümüz Beşire özel kek yapıp torbalara doldurduk ve onu besleme konusunda çok rahatladık.onun adı Beşir, çünkü kendisi Arap Yarımadasından ve görünümü siyah. Osmanlı’da arap yarımadasından getirilen siyah tenli nice paşa olup en çok Beşir isimli Ağalar bulunmaktadır. Arap Bülbülleri son derece hareketli, sevimli ve sempatik canlılardır.kuşlardan evcilleştirilmeye en müsaitidir insana yakındırlar.ilgilenenler insansı bir ruhu olduğu izlenimine kapılır.alıştığı kişiye candan tavırlar sergiler. Adana ve Antakya bölgesinde bu kuşlar yuvalarından alınmakta genç yaşta beslenerek insana yakınlaştırılmaktadır.evcil arap bülbülü ev yada iş yeri ortamında, neşe kaynağı olabilir. Kafadan kafaya uçar omuzlarına konar. elinize gelir sizinle oynar solucan tarzı şeyleri sevdiğinden elinizde tesbih varsa bir çocuk gibi tesbihle oynamaya başlayacaktır Kargagillere benzediği için renkli ve ipsi şeylere ilgisi büyüktür. yuvasına taşıyabilir. dezavantajı ise dağınık ve pis olmalarıdır. Tohumcul olmadığı için yedikleri kokuşmaya müsaittir ve yerken sağa sola bulaştırabilir.dışkısı sıvımsı olduğu için koku yapabilir.Arap Bülbülleri devamlı ötmezler. Sabahları ve özellikle de ikindi sonrası ötüşleri ile meşhurdurlar. bülbül ötüşüne benzer tok, kısa ama muhteşem nameleri vardır. Flüt tarzı devamlılık arzeden melodilerde çıkarırlar.güney illerimizde yavruyken devşirme yapılır. Yetişkin kuş doğadan tutulduğunda uğraş gerektirebilir. Safkan Türk Atı Ahal Teke Günde 200 kilometre koşabilen, hızlı, üç gün susuz kalacak kadar güçlü, manevra yeteneği yüksek bir at Ahal Teke. Binicisiyle duygusal olarak bütünleşiyor, tek sahip istiyor. Orta Asya Türklerinin ismini Türkmenistan’daki bir bölge ve aşiretten alan atı Ahal Teke.Akhal-Teke (Ahal Teke) Türk atıdır. 3000 yıl evvel insanlar tarafından ilk evcilleştirilmiş at türüdür Orta Asyada Türk halkları arasında yaygındır. Türkmenler Akhal-Teke atına sahib çıkarak Türkmen atı olduğunu söylerler. Akhal-Teke Manas ve Dede korkut gibi Türk destanlarında geçer.Yaşayan en eski at ırkı olan Akhal – Teke sıra dışı fiziksel gücünü duyarlı kişiliğini Orta Asyanın kendine özgü doğa koşullarından almıştır. kanı birçok modern at ırkının gelişimini etkilemiştir. yüzyıllar boyu safkanlığını koruyabilmiştir.Irkın ismi 19. yılların sonunda anlaşılmıştır. AKHAL-*Türkmenistan'da Pers imparatorluğunun parçası olan Kopet dağlarının eteklerinde bulunan bir vahanın adıdır. TEKE -*Türkmen kabilelerinden sonra egemen olan yüzyıllarca Türkmen atı yetiştiren göçebe boyunun adıdır.Türkiye’de bir tane var Safkan Türk Atı Ahal Teke maalesef Türkiye’de tek O da Türkmenistan Cumhurbaşkanı Berdimuhammedov’un, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hediye ettiği safkan 'Ahal Teke' 'Arkadaş' adlı attır. Abdullah Gül’ün zaman zaman atı ziyarete gittiği biliniyor. * Kafası uzun ve geniş bir alnı vardır. * Manalı bakan iri badem gözleri, dar ve dik kulakları uzun ve yüksek bir boynu vardır. * Vücudu uzun ve eğimli, dar bir göğsü uzun ve güçlü bacakları vardır. * Kas yapısı mükemmeldir. * Birçok rengi vardır, yaygın olarak yağız ve dorudur.* En belirgin özelliği ışıkta parlayan ve değişen metalik altın rengidir. Saf Ahal Teke ırkının ortaya çıkarılması çalışmalarına, TİKA’nın desteklediği projeyle adım atıldı. TİKA’nın Türkmen Atları Devlet Birliği ile Tarım Bakanlığı’ndan uzmanlar başkent Aşkabat’ta Moleküler Genetik Laboratuarı’nda incelemelerde bulundu.Ahal Teke atlarını diğer atlardan arındırmak için yapılacak tahlil çalışmalarındaki kimyasal malzeme Türkmen Atları Devlet Birliği’ne teslim edildi.TİKA ile Türkmen Atları Devlet Birliği işbirliğinde yürütülen proje kapsamında Ahal Teke atlarının kayıt ve tescil işlemleri, DNA testleri, at hastalıklarının teşhisi,* doping analizleri at yarışmalarına katılımlarının sağlanması konularında gerekli eğitim programları ve organizasyonların yapılması öngörülüyor. BOZKURT* BOZKURT kışkırtılmadıkça insana saldırmaz gerekmez. Kuzey Amerika’nın uçsuz bucaksız ovalarında kışın geceleyenler, kurtların, yaktıkları ateşin üç metre yakınına geldiklerini görmüşler. Durup insanları seyretmişler, fakat hiçbiri vahşi harekette bulunmamışlardır. Eski Dünya’da özellikle Rusya’da kurt hücumu hakkında çok hikaye anlatılmaktadır kurtların adamın altındaki ata göz koyduklarına hükmedilebilir. Avrupa kurtlarının. evcil köpeklere karışması sonucunda, insanoğlu karşısındaki korku ve saygıyı kaybetmişlerdir kurtlar, en tehlikeli ve amansız düşmanlarının insanoğlu olduğunu gayet iyi bilirler. Bozkurtlar şimdikinden çok kalabalıktı.Kuzey Kutbu bölgeleriyle Orta Meksika Asya Sibirya ve Hindistanda sürüler halinde yaşarlardı. İnsanoğlu yüzyıllarca boz kurdla manasızca savaşmıştır Medeni insanlar, evcil hayvanlarını taşıyarak dünyaya yayıldıkça, kurt insanlardan uzak,bölgelere çekilmiş ve nüfusu azalmıştır. zeki, ve güçlü bir hayvandır insanlar kurttan korkarlar hak kurt insan,ve hayvanlar için yabana atılır bir hasım değildir zekası filinkinden, atınkinden ve gorilinkinden geri kalmaz. iri ve kuvvetli bir hayvandır.Kanada kurtları 85 -90 kilo olabilirler.İri kurt 120 santim olup 50 santimlik bir kuyruğu vardır. Omuz hizasında boyu 90 santimdir. Kurdun kalın ve sık postunun rengi siyah ile beyaz arasındaki tonlarda olur.kurtların postları sarı veya kahverengi benekli de olabilir. Kurdun kısa kulakları vardır, Kulaklar küçük olursa, donmaları ihtimali azalır. Kurdun uzun ve tüylü kuyruğunun faydası ise Kurt. uykuya yattığında kuyruğunu, çıplak burnunun ve ayaklarının etrafına sarar kuyruk onları donmaktan korur. Kurtlar ve yavruları örnek bir aile tablosu meydana getiriler. İlkbaharda çiftleşirler. Erkek, eşinden ayrılmadığı takdirde,hayatının sonuna kadar tek eşle kalır. Kurt çifti kayalık bir mağarada ıssız yerlerde barınırlar* Yavrular çiftleşmeden iki ay sonra dünyaya gelirler. Yeni doğan yavrunun isli kahverengi veya grimsi mavi renkte sık tüylü bir postu vardır. Doğduğu sırada kördür. Çekik lâcivert gözleri dokuzuncu gün açılır. Yavru kurdun gözleri iki ay sonra yetişkinlerinki gibi sarımsı gri renk alır. yavrunun başlıca gıdası anne sütüdür. anne iki hafta sonra memeden kesmeye başlar. yavrularını midesindeki sindirilmiş etleri kusmak suretiyle besler. Anne yavrularının yanından ayrılmaz onları kendi yiyeceğiyle eşinin ya da yakın akrabasının getireceği etle besler.Erkek kurdun, avlanıp yiyeceği, kusulup yavrulara midesinde getirmesi adettir. Avlanmadığı zaman,nöbet tutar. tehlike anında ailesine işaret verir ve dikkati üzerine çekerek gerilemeye başlar.düşmanı inden uzaklaştırmayı başarır. Kaza annenin hayatına son verirse baba yavrulara bakar onları, kustuğu yiyecekle besler Yavrular çabuk gelişir Üç haftalık olunca anneleri onları inden çıkarırlar. Yavrular günlük hayata katılarak avlanmasını başlarının çaresine bakmayı öğrenirler.Kurtlarda aile bağları kuvvetlidir. Yavrular büyüyünceye kadar ailede sevgi vardır Aile üyesi tuzağa yakalanacak olursa, akrabaları kurtarmak için ellerinden geleni yaparlar.Genç kurt bir buçuk yaşına kadar büyür. Dişilerin erkeklerden çabuk gelişmeleri enteresandır. Erkekler üç yaşından önce yetişkin sayılmazlarsa iki yaşındaki dişiler üremeye hazırdırlar. on iki yaşındaki kurt ihtiyarlamaya başlar. On dört yaşındakinin dişleri aşınmıştır. kurt en çok yirmi yaşına kadar yaşayabilir. Amansız Bir Avcı:*Kurdun beslenme şekli hakkında çok söylenmiş ve yazılmıştır. Aç kurdun, karnını çamurla doldurduğunu, kurtların dolunay zamanında şişmanlayıp ay ufaldıkça zayıfladıkları kıtlık zamanlarında ön ayaklarını emmek suretiyle hayatta kaldıklarını duymuşsunuzdur. söylenenlerin gerçekle ilgisi yoktur. Kurt sürü halinde avlanır. sürü, hikayelerde anlatıldığı gibi, yüzden fazla canavardan meydana gelmez. Kurt sürüsü ailedir Anne, baba yavrular ve akrabalar birlikte avlanabilir.yüz elli kilometre uzunluğunda avlanma alanları vardır. geyik, dağ koyunu, ren geyiği ve mus geyiği gibi hayvanları öldürürler.* kurtların nüfusu otuz beş bine yakındır insanların bulunduğu bölgelerde evcil hayvanlar koyunlara, sığırlara ve atlara pusu kurarlar. Tavşanlar, kemiriciler,hayvan leşleri kurdun yiyecek listesinde yer alırlar. Kurt yerine göre böğürtlen ve karpuz gibi meyvaları yer, haftada tek öğünle yetindikleri olur.kuvvetten düşmemesi için öğünün bol olması gerekir.ağırlığının beşte birini yer artan eti toprağa gömer. Kurdun gün batarkenki uluması, duyanın asla unutamayacağı derin ve dalga dalga uzayan, tüyler ürpertici bir sestir. Kurdun ulumasında atların ürperdikleri ve titremeye başladıkları görülmüştür. TÜRK ATI AHAL TEKE “Vatanımız, halkımız, bağımsızlığımız gibi atçılığımızı da yüksek tutmak zorundayız. Bizim medenîyetimiz dünyanın en eskisidir insanlara yol göstermiş onları korumuştur. kıymetli sembollerimizden birisi de attır.atalarımız o kadar temiz atlar yetiştirmiştir ki, asırlar boyu yaşamıştır.* “TARİHİ ÇEVİR, NAL SESİ KISRAK SESİ BUNLAR, DELMİŞ ROMA’NIN BAĞRINI MIZRAK GİBİ HUNLAR” ahal-teke atlarımız safkandır. Buna inceliği, eşi emsali olmayan dış görüntüsü şahitlik etmektedir. "* Türk atıdır.ilk evcilleştirilmiş attır Orta Asyada yaygındır. Türkmenler sahip çıkar Türkmen atı olduğunu söyler. Ahal Teke adı Manas ve Dede Korkutta destanlarında geçen Türkmenistan‘ın Ahal vilayetindeki Teke kabilesinden gelmektedir. Asil ve dik duruşu, uzun ince boyunu, dik omuzları, uzun sırtı ve bacakları küçük sert bir kalçası vardır. Boynundaki saçları ipek gibi yumuşak ama azdır. Kulakları atlarınkinden uzun ve Orak şeklindedir. Ahal Tekelerin gözlerinin etrafı siyah olduğu için gözleri badem gibi görünür.* Vücudu hafif metaliktir parlar. Kılları ince ve yumuşaktır. Büyüleyici asil hareketleri elastiktir. Hüner ve eğitim gösterilerinde diğer atların zorlandığı bazı hünerleri kolayca başarır. Soğukkanlı, zeki, duygusal ve inatçıdır, sahibine daima bağlıdır. Ahal Teke atı eski Türk atının torunudur, buz çağında var olmuş dört at türünden biridir. milat dan önce bile doğu Avrupa dan Çin‘e kadar nam salmış ve kıymetli bir atdır. Savaşlardan dolayı sayıları azalmış Timurlenk (1336-1405) tarafından Arap atı kısrakları ile fazlalaştırılmışlardır. Ahal Teke atı Avrupalı at soylarını geliştirmekte rol oynamıştır. Beverly Turk adlı birisi tarafından 3 ya da 4 Ahal Teke atı getirilmiş bugünün en soylu atları olarak görülen “Saf-kan İngiliz”-atı’nın türetilmesinin temeli olmuşlardır. “Türkmen atı” Ahal Teke erkeğinden Alman-imparatorluğunda 17 damızlık at türetilmiş alman yarış atları soylandırılmışlardır.Avrupa’da ki at soyları Ahal Teke damızlıkları ile çiftleştirilip asilleştirilirler.* Her at soyu için resmi bir soy kitabı vardır. Ahal Teke’nin soy kitabı Moskova’da başlatılmıştır. Ahal Teke, Türkmenlerin Türkmen-köpeği ve Türkmen halısının yanında en büyük gururları ve resmi Türkmenistan armasında gösterdikleri milli hayvanlarıdır.Türkmenlerin yetiştirdikleri Ahal Tekeler, Asya bozkırlarında hür olarak sürüler halinde yaşarlar. Başlarında atlı Çobanları vardır. Kaşgarlı Mahmud’un deyimiyle “at Türkün kanadı”dır. kanatsız kuş uçamaz, atsız Türkmen aş bulamaz. Dede Korkut “yaya adamın umudu olmaz”der. At sosyal hayatta kutsal kabul edilir kahramanın en büyük yardımcısı atıdır. Kahramanın kişiliği, kimliği ile ilgilidir. Düşünen, konuşan, uçan bu varlık, kötülükten birlik ve bütünlüğün sağlanmasında rol oynamıştır. Köroğlu’nun kahramanlığında “Kır at” vardır. görkemi, güzelliği, sesi ile sanat şaheseri olan at; yol gösterme akıl verme yönüyle de bilge niteliğine sahiptir. Türkmenin varı, devleti olan at, mitolojiktir At bir yanıyla da insanın ruh, duygu ve düşünce dünyasını ifade eder. Saha (Yakut) Türkleri ilk insanın yarı at, yarı insan olduğuna inanmaktadırlar. Türkiye’de bir partinin sembolü olan at Kazakistan ve Türkmenistan devlet sembollerinin merkezinde yer almaktadır. Türkmenistanda iki cins at yetiştirilir biri Ahal-Teke, diğeri Yomut atlarıdır. Ahal-Teke atı, “Ahal” olarak bilinen Kopet dağları ile çevrili olan başkent Askabatda yaşayan Teke Türkmenleri tarafından geliştirildiği için bu adı almıştır. Dünyaca ünlü Türkmen atının güzelliği, görkemi bu atlarda gizlidir.* Büyük İskender Asya Seferinde ahal tekenin suretine ve güzelliğine hayran kalmıştır. 15. ve 16. yüzyılda bu at Rusya’da tanındı Rus zenginleri tarafından satın alındı. Almanya’ya götürüldü. Almanların ünlü Trackhaner atının kökeni Ahal-Teke atıdır Türkmen atları Arabistan’a geldi Arap atı oldu. Kuzey Afrika’ya geldi Berberi atı oldu, İspanya’ya geldi Endülüs atı oldu. Zarif ve ince yapısıyla Ahal-Teke nin kulakları dik ve ince; gözleri canlı ve parlak; boynu ince ve uzun; bel kasları kuvvetli; sağrısı geniş hafif eğimli; incikleri kısa, kolları uzun; tırnakları küçük ve sağlam göğsü geniş ve serttir. Halk arasında kamış kulaklı, ince belli, kalkan göğüslü olanlar tercih edilir.* Kuyruğu ve yelesi kısa; kuyruk kılları incedir. Ahal-Teke boynunu, saldırıya hazırlanan bir kobra gibi dik tutar. saltanat sahibi padişahı andırır. Gözleri keskindir uzağı görür ve tehlikeyi tespit eder. Tırnaklarının sağlam olması uzun mesafeler kat etmesini sağlar.az yem yer, az su içer. susuzluğa dayanıklıdır çöl şartlarına elverişlidir çöle en dayanıklı atların başında Türkmen atları gelir. Kangal* hayvanlar insanlar tarafından sevilmekte insanların en sadık dostu olabilmektedir. bu konuda akla ilk gelen ise, sadıklığı ve dostluğuyla tanınmış köpeklerdir.Köpek türleri içerisinde bazıları ön plana çıkar ve ilgi fazla olur köpek türleri, bölge ve ülkelere göre değişir. Kangal köpekleri, Türkiye’de en çok sevilen, köpek türleri arasında ilk sıralarda yer alır kangal köpeklerinin nasıl ürediğine dair kesin bilgilere ulaşılamazken,saf ırk olduğu kanıtlanmıştır. Avrupa ırklarında olduğu gibi suni yollarla üretilmemiştir.kangal köpekleri çok özeldir Doğal yollarla kendi içlerinde ürerler en güçlü erkeklerin genleri, bir sonraki kuşağa aktarılır. Bu da, kangal köpeklerinin yüzyıllarca Anadolu’nun sert iklim şartlarına nasıl dayandığını açıklamaktadır. Üveyik, Dağların Nazlı Kuşu Nice şiire konu olagelmiştir üveyik kuşu.* güvercingillerdendir. Zarif narin ürkek bir görünüşü vardır. Güvercin ve kumrudan küçüktür. Renkli tüyleri dikkat çeker. Boyunundaki kanatlarındaki işlemeler göz kamaştırır.kuyruğunun altı beyaz tüylerle süslüdür. Türkiyemizde dağlık kesimlerde ağaçların üzerinde yaşar. Erkek üveyik üreme mevsiminde turrrrg, turrrrg? diye öter. Avcıların önemli av kuşlarından biridir. Tavşan yada keklik vuramayanlar üveyik peşine düşerler. ürkek ve yanına sokulması zor bir hayvandır. ötüşleri ile yerlerini kolaylıkla belli ederler.* Çocukken ava meraklı akrabalarım ile ava giderdik. av hayvanı bulamayınca bizimkiler üveyik avına yönelirdi. vurdukları üveyiğin kanadını itina ile sakladığımı defterimin arasında koruduğumu hatırlıyorum.sapanlarla avlanırken küçük bir çocuğun üveyik yavrusu ile geldiğini gördük. yuvasından almış.kuşu çocuktan kurtardık Evimizde besledik Gagasının arasından su ve mercimek taneleri gönderiyorduk. Ama verdiklerimiz ağır geldi sindiremeyerek öldü. Çok kıymetli bir büyüğümü ziyarete gitmiştim.evin altındaki küçük servi ağacında İki üveyik buraya yuva yapıyorlardı. Arkadaşım Anadoludaki* efsaneden bahsetti. Zamanında yürümekte olan üveyiğin sonradan uçma melekesi kazandığını İnsanlarında ruh dünyalarında kanatlanabileceklerinden bahsetti Gerçekten* üveyiğin farklı bir uçuşu vardır. Havalandığı zaman müthiş diklenir ve sanki bir ok gibi hedefine gider. Üveyiğin bakımı zor değildir. Kolaylıkla evcilleşebilir. Ortama uyum sağlar. Güvercingillerdendir tahılı severek yer. Güvercin kümeslerinde beslenebilir. |
|
12-17-2018, 22:53 | #110 |
Kaynak tr kangal.com
Türk Coğrafyası Çoban Köpekleri Afgan Kuchi Kuçi, Afganistandaki Sürü Koruyucu Köpeklerdendir isimdir. Orta Asya Çoban Köpeği’nin soyundandır Afganistan coğrafik ve jeolojik bakımından değişik özelliklere sahiptir Afgan Köpeği dağ, ova ve çöl olmak üzere üçe ayrılır Dağ tipi alçak yapılı arka bacakları daha sağlamdır. Ova tipi uzun bacaklı ve yüksektir. Çöl tipi köpeklerin postu kısa tüylüdür. Afganistan’ın kuzeyinde yerleşen Özbek ve Türkmenlerin olduğu bölgelerde bulunur Cidago Yüksekliği 70-80 cm. Ergin Ağırlık: 90 kg olabilir. Post Rengi: Beyaz, kahverengi, siyah, gri veya boz renk ile bu renklerin benekli ve çizgili formları görülür. Sırt ve yanların koyu, diğer tarafların açık olduğu post rengi yaygındır. Vücudun ayaklar ve burun ucu uç kısımlarında beyazlık bulunur Çok iri ve ağır köpeklerdir. Kısa, yumuşak ve sık postu vardır. ikinci tabaka bulunur. Kuyrukları sakin iken sarkıktır ama hareket ve alarm durumlarında sırtlarına doğru sarmal şekilde kıvrılır. Baş ve boyundaki gevşek deri tabakası, boğuşmada aşırı yaralanmayı önler.* Çok aksi ve kavgacıdır. Sahiplerinden başka kimsenin yanlarına yaklaşmasına ve dokunmasına müsaade etmez Kendilerine karşı nazik tutumlarını yanlış değerlendiren sahipleri, bu köpekleri sakin olarak tarif eder Afgan halkı, geçmişte göçebe bir hayat yaşıyordu. Göçebelikde, koyun ve keçi sürülerini yırtıcılardan koruyan köpekleri vardı. Bu mükemmel köpekler İpek Yolu’ndaki kervanları da koruyordu. Kuçi, Afganistan’da yaygın yetiştirilir koyun ve keçi sürülerinin korunmasında kullanılır. Afganistan’da köpek dövüşleri yaygındır ve Cuma günleri çeşitli merkezlerde bu dövüşler yapılır. Dövüşler genellikle köpek ölene veya çekilene kadar devam eder köylüler veya iki köy arasında mera ve otlak yüzünden kavga çıkar Bu durumda her iki taraf ortaya köpek çıkarmakta ve dövüştürmekte kim yener ise, galibiyetini ilan etmektedir. Köpek dövüşlerinde yenilen köpek ölmezse bile, sahibi tarafından öldürülmektedir.* Tacik Dakhmarda Orta Asya Çoban Köpeklerindendir Tacikistan’a has bir ırktır, bu ülkenin çevresinde görülür.*Cidago Yüksekliği: 61-81 cm, ortalama 70 cm.* Post Rengi: Kırmızımsı-kahverengi postu ile Orta Asya Çoban Köpekleri’nden ayrılır. Kangal Köpeği’ne benzer. Chorashma olarak bilinen ikinci tipi vardır postu siyah ve sarımsı kahverengi ile siyah ve beyazdır Çift renklisi tutulmaz. Ense, göğüs ve bacak uçlarında beyaz lekelere müsaade edilir Akıllı ve ağırbaşlı bir ırktır yabancı kişi ve köpeklere şüphecidir tepki verir. Geniş göğüslü, kaslı ve yağsız vücuda sahiptir. Çevik ve hareketlidir. Kafa geniştir. Kuvvetli ağız ve güçlü çeneleri vardır. Kuyruk ve kulak kesilir. Postundaki kıllar kalın ve sıktır. Güçlü ve sağlamdır Görünüm ve post rengi Kangal Köpeği’ne benzer. Kangalda ki gibi, ağız, burun, göz ve kulaklarda siyah maske bulunur.* Kullanma Alanı: Sürü koruma ve özel mülk korumadır Dövüş amacıyla da yetiştirilir Moğolistan çoban köpeği Orta Asya Çoban Köpeğidir Tibet Mastifi Köpeği’nin Moğolistan alt tipidir Tibet Mastifi Altay Sürü Gütme Köpekleri ve Asya ırkları ile akrabadır Eski Sovyetlerde , Kafkasya Çoban ve Alman Çoban Köpeği ile melezlenmesi sonucunda, sayısı azalmıştır. Moğolistan’a getirilen Tibet Köpekleri ile Moğolistan ırkları melezlenmiştir. Bu melezler Moğolistan Ovcharka olarak isimlendirilir. Moğollar, Moğolistan Çoban Köpeği ırkına çok değer verir Cengiz Han zamanında mevcut olduğuna ve onun en sevdiği hayvanın Moğolistan Çoban Köpeği olduğuna inanırlar. İki ayrı tiptir tüylü, iri ve yüksek tip, daha mülk korumada küçük olan ise sürü korumada kullanılır. yavrularda, her iki tip de görülür büyüyünce, kullanma amacına uygun olarak ayrılır ve yetiştirilir. Her iki tipin melezlenmesinden elde edilen köpeğe Bancars denir. bunlar diğer iki tip kadar değerli değildir. Cidago Yüksekliği: 61 cm. Ve 75 cm. nin üstündedir Ergin Ağırlığı: Post Rengi beyazdan gri ve siyaha kadar bir çok renktedir en çok tutulan post rengi siyah ve sarımsı kahverengidir. sarımsı kahverengide gözlerin üstündeki kaş belli olur. Sağlam yapılı, kuvvetli, iri kemikli v yağsızdır. Çok kıvrak, sert, haşin ve güçlüdür Uzun post kılları dışında, bütün Orta Asya ve Sibirya Irkları’na benzer. Sürü koruma görevi yapan bütün köpeklerin kulakları kesilir. özel mülk koruması yapanların kulakları kesilmeden kalabilir. Kaba, sık kıllarla kaplı postundaki tüyler uzundur.* Güçlü ve inatçıdır Korkusuz ve çok çalışkandır Sahipleri ile oyuna meraklıdır çocuklara karşı çok sabırlı ve naziktir. yabancı köpekler ve insanlara çok az toleranslıdır Asıl görevi koyun sürülerine bekçiliktir Özel mülk korumasında başarılıdır Kent hayatına uygun değildir 4)Balkan Çoban köpekleri a)Bulgar Karakaçan b)Makedon Karaman c)Arnavut Sharplaninac Bulgar Karakaçan Avrupa sürü koruma köpeklerinin en eskilerindendir Bulgar Çoban Köpeği, Tibet, Orta Asya, Kafkasya, Türkiye ve Balkan Çoban Köpekleri ile akrabadır. Çok asil karakteri ve mükemmel çalışması ile Bulgaristan’ın doğal zenginliklerindendir. Bir çok tipi vardır en iyi örnekleri Stara Planina, Pirin, Rila ve Rodop Dağındadır Cidago Yüksekliği: Ortalama 70-72 cm. Ergin Ağırlığı Post Rengi: Eskiden yetiştiriciler sadece iş kabiliyetine baktıkları için, renk ayırımı yapmıyor bütün renkleri kabul ediyorlardı. günümüz yetiştiricileri beyaz zemin üzerine siyah iri lekeli ve kabarık tüylüleri yetiştirmektedir farklı renkte yavrular elde edilir İri, kaslı çok güçlü bir köpektir. kemikler Kuvvetli Çok çevik ve hızlıdır. Saf Bulgar Çoban Köpeği’nin en önemli özelliği uzun yaşamasıdır. 20 yıla yaşayanına rastlanır. Postundaki kıllar uzun, sert ve kaba, kalın ve su geçirmezdir Postun tımarı kolaydır.*Sakin ve güvenilir bir köpektir. Çok akıllıdır ve gerçek ve sahte tehdidi anlar Kolayca eğitilir Sahibine sadıktır.*sürü korumada kullanılır. Sürü korumada kullanılan köpeklere “Hanaka” adlı demir tasma takılır* Makedon Karaman Makedonya Karaman Çoban Köpeği, Sharplanina ırkındandır Makedonya ve Güney Sırbistanda yüzlerce yıldan beri varlığı bilinir Bu ırk son yıllarda Karakaçan, Karavlak Sürü Gütme Köpeği, Sırbistan Sylvan Köpeği ve Sharplanina köpeği ile melezlenmiştir Yugoslav Sharplanina yetiştiricileri, ülke dışından Newfoundland Köpeği getirmişler ve Sharplanina ile melezlemişlerdir. Karaman Köpeği’nin siyah postunda, Newfoundland’ın etkisi vardır bu köpeğin kökenini Türkiye ve İran’da aramak gerekir İkinci Dünya Savaşı’na kadar Makedonya’da az bulunan bu ırk, son yarım yüzyılda artmıştır. Cidago Yüksekliği: Ortalama 70-72 cm Ergin Ağırlığı Post Daima siyah renklidir. koyu kahverengi griden, siyaha bütün renk tonları görülebilir. alacalı köpeklere de rastlanır Balkan ırklarına benzer Makedonya Karaman tipik bir dağ köpeğidir. Sağlam kemik yapılı, kaslı ve güçlüdür Bacakları kuvvetlidir. Kafası geniş ve iridir. kulağı kesilir. Post kılları orta uzunluktadır. Kalın, sık ve bol kıllı ikinci alt tabakaya sahiptir.*Cesareti ve sürü korumadaki başarısı ile ünlüdür sakin tabiatlı çevik ve ataktır.*Sürü koruyucu olarak kullanılır Arnavut Sharplaninac Avrupa’daki sürü koruma köpekleri gibi çok eski çağlarda Doğu’dan gelmiş, bölgeye uyum sağlayarak ve yerli köpeklerle melezlenerek, yeni bir ırk çıkmıştır. 1930 da tanınmıştır. Cidago Yüksekliği: Erkek: 60-80cm Dişi: 60-75 cm. Ergin Ağırlığı: 45-75 kg. Post Açık ya da koyu demir grisidir. beyaz beneklidir.Kemik sağlam, orta büyüklüktedir. Yuvarlak kafası, güçlü çenesi ve dişleriyle, kaba bir görünüşü vardır. Gözler siyah renkli ve bademdir Bakışları yumuşaktır. Kulaklar iki yana sarkıktır. Kuyruk sakin iken aşağıya sarkık, alarm durumunda yukarı kalkar. Post tüyleri en az 10 cm dir Deri üzerinde ikinci bir katman tüy tabakası vardır Cesur, dikkatli, enerjiktir. sadece kendi efendisine itaat eder. Bunun dışındakilere düşmandır Mükemmel bir çoban köpeğidir. Kurtlarla başeder . Kaynak kuraanda yaratılış. Com * CANLILARIN YARATILIŞI SİVRİSİNEK MUCİZESİ * Yağmur mevsiminin yaklaşmasıyla kurumuş gölcüklerde büyük hareketlilik yaşanır. Gölcük tabanlarında ya da suyla dolma ihtimali olan çukurda sivrisinekler hareket halinde uçmadan yürürler birşeyler ararlar Sivrisinek gibi uçan bir canlının, kendisi için dağlar tepeler gibi engelleri yürüyerek aşması ilginçtir Binlerce sivrisinek hep birden, emir almışçasına hareket eder görev zamanı gelmiştir. * Yumurtadan çıkan sivrisinek yavrularının, büyümesini tamamlayabilmesi için küçük bir suya ihtiyaç vardır. Bu, çamurlu bataklık, havuz ya da teneke su olabilir durgun suyu tercih ederler bu sular fotosentez yapan bitkiler sayesinde, oksijence zengindir Sivrisinek yumurtaları su olan her ortamda gelişir, Yumurtadan çıkacak larva, yetişkin bir sinek oluncaya kadar farklı evreler geçirir. Her evrede de yavru sineğin ihtiyaçları olur. Kuraklık ve aşırı sıcak yumurta gelişimini engeller. anne sivrisinek doğacak yavruların gelişmesini rahat tamamlayacağı bir ortam bulmak zorundadır. sivrisinek en uygun yeri nasıl bulur. Bakarak mı, koklayarak mı, tesadüfle mi kendinizi tepecik ağaç ve çukurla dolu bir alanda, düşünün, üstelik de aletiniz olmadan, yürüyerek, sıcak güneşin altında... Ne kadar yorucudur sivrisinek için de uygun yer bulmak zordur. onun böyle bir arama yapacağı bilindiği için, ihtiyacı düşünülmüş en mükemmel sistemle donatılmıştır. yumurtalarını bırakacağı yeri kolayca bulur Karnının altındaki alıcıyla, toprağın nem ve sıcaklığını bilir yumurtalarını bırakmaya uygun olup olmadığını tespit eder. En uygun yer için de toprağı santim santim, hiç yorulmadan tarar. 10 mm .'lik bir canlının toprağın nemini ve sıcaklığını ölçmesinin nasıl bir işlemdir Toprak araştırması zahmetlidir. Toprağın neminin, yaşının, verimliliğinin ölçülmesi, için özel aletlerden faydalanılır. dedektör kullanılır, toprağa sondaj yapılır neyin, ne olduğunu bilmeden yapılacak çalışma ve kazıdan sonuç elde etmek zordur. hatada telafisi güç, emek, zaman ve para kaybı doğar. Sivrisinek de kesin netice için toprağı tarar. bilgiler alır, değerlendirir ve karar verir. O ise tam donanımlı teknik bir alet değil, 10 mm . boyunda küçücük bir canlıdır… Karnının altındaki küçük alıcısıyla toprağı adımlarken tek düşüncesi yavrularına uygun bir yer bulmaktır bu özellikleri nasıl ortaya çıkmıştır 10 mm . büyüklüğündeki küçük bir sivrisinek dahi bilinçli bir arayış içindedir. Amacı yumurta ve yavruların ihtiyaçlarını karşılayacak bir ortam bulmaktır. zahmetli bir işe girer ve yürüyerek yer arar. sivrisinek yumurtanın ihtiyaçlarını nereden bilir Sivrisinek ısı ve, nemden habersizdir. nemin, hacimini topraktaki suyu bilmez. Proteinin ve enzimin ne olduğunu, hangi şartlarda harekete geçerek yumurtanın gelişimini sağlayacağını sivrisineğin bildiğini, ileriyi görerek hareket ettiğini düşünmek akıl karı değildir. Sivrisinek düşünmesi olmayan, 1 cm . büyüklüğünde bir böcektir. eğitim almayan, öğrenme yeteneği bulunmayan bu böcek hangi bilgiyle hareket eder? sivrisineğin araştırmada kullandığı teknik donanımdır: Isı ve nemi en hassas biçimde ölçen ve uygun yere doğuştan yerleştirilen organa sivrisinek nasıl sahip oldu? kendi vücudunda değişiklikler mi yaptı? evrim" içinde, tesadüfen sivrisineğin vücuduna ısı ve nem ölçümü yapan bir organ mı eklendi ne kadar garip ve mantıksız şuursuz evrim teorisi budur. Teoriye göre bütün canlılar tesadüflerin birbirlerine eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. tesadüfü geçersiz kılan yüzlerce soru vardır. organ tesadüfse sivrisinek bu organı hangi amaç için, kullanacağını nasıl öğrenmiştir? bu organ tesadüfse, bir kerede olmalıdır Tam çalışmayan eksik organ işe yaramaz. İşe yaramayan organın muhafazasının, evrim için bile anlamı yoktur. Sivrisineğin kendi vücuduna organ yerleştiremez organın amaç ve nasıl kullanılışını bilip diğer nesillere aktaramaz Ortada kusursuz bir uyum vardır ve tesadüf böyle bir uyum yaratamaz. Mükemmel uyum yalnız sivrisinekte değil, bütün canlılarda ve doğanın her köşesinde görülür. * 1920 de, Kanada'da yeni inşa edilen elektrik santralının jeneratörleri çok kısa sürede bozulmuştu. jeneratörlerin motorlarına sıkışmış yüzbinlerce sivrisinek vardı bu sinekleri jeneratöre çeken neydi? Jeneratörler temizlenince yine aynı olay tekrarlandı Erkek sivrisineğin duyargaları. binlerce seste , dişi kanat sesini tanıması için üstün yetenekle donatılmıştır. Jeneratörlere saldıranların tümü erkek sivrisinekdi. Sebebi makinelerin içinde kendilerine kur yapan dişilerin var olduğunu düşünmeleriydi! Jeneratör vızıltısıyla dişi vızıltısını karıştırmışlardı. Jeneratörlerin hızının değiştirilmesiyle sivrisineklerin aklının karışması önlendi. Bu olay, sivrisinek çiftleşmesini sağlayan çok ilginç bir sistemi hatırlatır Erkek sivrisinekler dişileri kanat seslerinden tanır Sivrisineklerin çiftleşmesi havada uçarken gerçekleşir. erkekler ergin olana kadar, yani kısa yaşamlarının ilk 24 saati çiftleşemezler. antenleri kurumadığından sağırdırlar. dişi kanat seslerini çiftleşme çağrılarını- duyamazlar. Sivrisineklerde işitme yeteneği gelişmiştir. Erkeğin kafasından çıkan 2 tane küçük tüylü antende bulunan çok sayıda duyu hücresinden meydana gelmiş "Johnston organı", ses titreşimlerini alır ve ayırt eder. tüylü duyargalar yalnızca dik durumdayken sese duyarlıdırlar. Erkeğin dişisini havada tutmak için kullandığı kıskaç olmasaydı, çiftleşme gerçekleşemez, sivrisinek nesli son bulurdu. Dişi sivrisineğin kanatlarından çıkan ses erkek sivrisineği etkiler Dişinin kanat sesleri, erkeğin antenindeki reseptör hücreleri titreştirir ve sivrisineğin beynine elektrik sinyali gönderir. Dişiler kanatlarını erkeklerden hızlı çırparlar dişinin kanatlarındaki titreşim erkeklerde çiftleşme isteğini artırır. Sivrisineklerin bol olduğu yaz günlerinde etraftaki sesleri düşünelim. Taşıt sesleri, insan sesleri, pek çok ses. Bu kadar sesten erkek sineğin, dişisinin cılız kanat sesini duyması zordur erkek sivrisineğin hassas "kulakları", bütün seslerden dişi sesini ayırdeder ve erkek sivrisinek çiftleşmek için dişiye uçar. Sivrisinek sürüsüne düşen dişi, erkekler tarafından farkedildiğinde, erkek sivrisineğin cinsel organının yanındaki özel kıskaçlarla tutulur çiftleşme genellikle havada bazen yerde gerçekleşir. Çiftleşmeden sonra erkek, sürüye geri döner ve ölür. Sivrisinekte çok ilginç bir sistem vardır. karşı cinsi kanat çırpma sesiyle tanır her yıl dünyaya gelen trilyonlarca sinek kanatlarını kendi cinsiyetlerine nasıl belli eder Her dişi kanatlarını yavaş, her erkek de hızlı çırpma kabiliyetine sahiptir. burada evrim teorisinin cevaplaması gereken sorular ortaya çıkar. sivrisinek yaratılış değil, tesadüf sonucunda varolmuş olsaydı, doğan her sivrisineğin kanatlarını rastgele çırpması ve kaos yaşanması gerekirdi. erkeğin daha yavaş, dişinin hızlı kanat çırpmasını gerektiren sebep yoktur. her cinsiyet emre uyar, hiçbir mecburiyet yokken, kendi cinsiyetlerini belli edecek hızda kanat çırpar frekans farkının tek başına anlamı yoktur. erkek sivrisinekte yaratılıştan bulunan üstün algılama olmasaydı, kanat çırpışların anlamı olmazdı. Dişi sivrisineğin çıkardığı titreşimler, insan için ne kadar anlamsızsa, erkek sivrisinek için de anlamsız olurdu. erkek dişiyi algılayıp çiftleşemezdi Erkek sivrisinekte üstün bir algılama olsa, fakat erkeği de dişisi de sivrisinekler farklı frekanslarda kanat çırpsalardı, erkekte üstün algılama yeteneğinin anlamı olmazdı. Buda sivrisineklerin yokolması anlamına gelirdi.sivrisineklerin çiftleşmek için birbirlerini tanımalarını sağlayan sistem ilk sivrisinekden itibaren varolmuştur Bu hassas mekanizmanın birdenbire ortaya çıkmasının tek açıklaması yaratılıştır. Çiftleşmeden sonra dişi sivrisinek, erkeğin spermlerini özel bir kesede muhafaza eder, haftalar boyu döllenmiş yumurta yumurtlayabilir. Dişi sivrisinek çiftleşmeden itibaren kan emer yumurtalarının gelişmesi için kana ihtiyaç vardır. Culex türünün yumurtası, alt kısmında huni şeklinde oyuk taşır. oyuğun anlamı yok gibi gelir. son derece önemli bir görevi vardır oyuk, içine dolan hava cansimidi işlevi görür yumurtanın su üzerinde kalmasını sağlar Yumurtanın altında ki yumurtanın "alabora" olup işe yaramaz olması kolaydır. yumurta tek başına suya bırakıldığında, uzun süre suda kalamaz. ufak bir sallantıda dengeyi yitirir, devrilir ve alt tarafda hava bulunan delik su dolarsa yumurta batar yumurtaların yaşayabilmeleri için su üzerinde kalmaları gerekir. akıl sahibi insanoğlu yumurtaların batmaması için siz ne yapardınız? Sivrisinek bu problemde en akılcı yolu kullanır. Yumurtaları yapıştırır Bir disk şeklinde yanyana yapıştırılan yumurtalar, su üzerinde yüzen bir sal oluşturur. Çapı yaklaşık 11 mm . olan disk su üzerinde kolaylıkla yüzer. Sivrisinek Yumurtalarının altındaki oyukta bulunan hava ve yumurtalar arasındaki boşluk, hava yastığıdır diski suyun üzerinde tutar. Bu akılcı yöntem kullanılmazsa, yumurtalar suya batar ve ölür suyun kaldırma kuvvetinden haberi olmayan sivrisinek, en uygun çözümü nasıl bulmuştur. ortada ki problemin farkında mıdır Yumurtaları tek tek birbirine yapıştırmak ve özenle sal yapmak oldukça zahmetlidir yumurtaların bir sonraki mevsim çatlayacağı düşünülürse, sivrisinek sonucu göremeden ölecektir. Yumurtladıktan sonra yumurtalarıyla bağı kalmaz kısa bir süre sonra ölür ölümünden sonra yumurtalarının güvenliği için büyük bir çaba harcar Yaptığı zahmetli işin hayatına etkisi yoktur. hayatta kalmak için değil, neslini kurtarmak için çaba gösterir. Hiçbir zaman görüp ne şartlarda gelişeceklerini, bilemeyeceği bir nesli kurtarmak amacıyla, en doğru kararı verir ve en zor işi başarır. bir böceğin yapması gereken, yumurtlama zamanı yumurtaları rastgele yerlere yumurtlamasıdır. Tek amacı hayatta kalmak, yemek yemek ve çiftleşmek olan böcek, sonucunu göremeyeceği bir iş için neden çaba gösterir? Bu çabayı sivrisineğe gösterten nedir? Çok açıktır ki sivrisineğin yaşam kavgası yoktur. O, yaptığı en doğru ve sağduyulu hareketi, kendisine verilen ilhamla yapar Evrimcilerin, yaratılışa karşı olanların yanıtlamaları gereken soru Sivrisinek, yumurtaların batmaması için en uygun çözümü nasıl bulmuştur? Evrimciler bunu hiçbir şekilde cevaplayamaz imkansız da olsa, sivrisineğin başka yumurtaları gözlemlediğini, çözümü kendisinin bulduğunu varsayalım. böyle olsa bile, yumurtaların altında doğuştan hava oyuğu bulunmazsa, sivrisineğin yapmaya çalışacağı sal işe yaramaz sivrisinek, yumurtalarını birbirlerine yapıştıracak ve suda etkisini yitirmeyecek doğal yapıştırıcıya doğuştan sahiptir. Bu olmazsa ne yumurtaların altındaki hava deliğinin, ne de sivrisineğin sal yapmaya karar vermesinin anlamı olmaz. Sivrisineğin yaptığı salın disk şeklinde olmasının anlamı ve amacı vardır. Sal için disk en uygun şekildir. sivrisinek başka bir geometrik şekil kullansa ince uzun bir dikdörtgen yapsa sal alabora olur. Disk şekli, su kuvvetiyle oluşması muhtemel momentleri dağıtarak, güvenliği sağlar. Birbiriyle uyumlu bir sistemi oluşturan detayların, zamanla , şuursuz tesadüflerle, kendi kendine oluştuğunu iddia etmek akılsız bir durumdur bu detayların birinin eksik olması bütün sistemin yokolmasına sebep olur. Sivrisinek deneme-yanılma" yoluyla geliştiremeyeceği, tesadüf sonucunda oluşamayacak bir biçimde yumurtalardan bir sal yapmaktadır. yegane açıklaması, doğumdan en fazla bir kaç hafta sonra bu salı yapan canlının, bu iş için gerekli bilgi ve donanıma sahip kılınmış ve bu iş için "programlanmış" olduğudur. * |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|