AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-14-2011, 10:00   #1
Kullanıcı Adı
AdaletinKılıcı
Standart İslam'da uğursuzluk yoktur!..
"Tefe'ül"; bir kısım hadiseleri uğurlu saymak, onları hayırların başlangıcı olarak görmek ve vakıaları iyiye yormak demektir. Bunun zıddı olan "teşe'üm" ise; bazı nesneleri ve hadiseleri uğursuz kabul etmek, olayları şerre yormak ve sürekli kötü ihtimalleri öne çıkarmak manalarına gelmektedir.

Cahiliye'de teşe'üm çok yaygındı. O dönemin insanları hemen her şeyde bir uğursuzluk yanının bulunduğunu düşünür ve çoğu zaman hadiselerden aldıkları sinyallere göre yaptıkları/yapacakları işlere devam eder ya da onlardan vazgeçerlerdi. Mesela; evlerinin çatısına bir baykuş konar ve orada ötmeye durursa, başlarına büyük bir belanın gelmesinden korkarlardı. Kuşların isimlerinden, cinslerinden ve şu ya da bu cihete uçmalarından bir kısım manalar çıkarırlar; özellikle kasden uçurdukları bir kuş, sağa giderse hayra, sola giderse şerre yorarlardı. Ceylan gibi av hayvanlarından sağ taraftan sola doğru geçip gidenlerin uğursuzluğa sebebiyet vereceğine, sol yandan sağa doğru kaçanların ise şans getireceğine inanırlardı. Fal oklarına büyük değer verirler ve ekseriyetle, yapıp edeceklerini bunlara göre belirlerlerdi. O kadar çok uğursuzluk emaresi icad etmişlerdi ki, adeta paranoya ile yatıp kalkar hale gelmiş ve bir korku toplumuna dönüşmüşlerdi. Çoğunluk itibarıyla, ruhî bunalıma girmiş ve vücutlarının kimyası bozulmuş gibi bir hal sergiliyorlardı; sanki duydukları her ses, gördükleri her nesne ve şahit oldukları her hadise onlar için bir vehim kaynağıydı. Uğursuzluk düşüncesi genel telakkilerinin ana çizgisini teşkil etmeye başlamıştı.

Böyle karanlık bir asrı nuruyla aydınlatan İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhissalâtu vesselâm) eşya ve hadiseleri hayırsız saymayı, şundan bundan uğursuzluk çıkarmayı bâtıl addetmiş; hatta teşe'ümün bir noktada şirke varıp dayanacağına dikkat çekmişti. Fakat, tefe'ülü bütün bütün kesip atmamış, onun doğru değerlendirilmesi gerektiğini belirtmekle iktifa etmişti.

Rehber-i Ekmel (sallallahu aleyhi ve sellem), bir keresinde, "İslam'da teşe'üm yoktur, en hayırlı yorum tefe'üldür." buyurmuştu. Mübarek meclisindekilerden biri, "Tefe'ül nedir ya Resûlallah?" diye sorunca, Resûl-i Ekrem, "(Hadiselerin değerlendirilmesiyle alâkalı) güzel sözdür." şeklinde mukabelede bulunmuştu.

Allah Resûlü'nün Hudeybiye anlaşmasında Süheyl bin Amr'ın adını hayra yorması, tefe'ülün en güzel misallerinden biri olarak kayıtlara geçmişti. Anlaşma yapmak üzere Kureyş tarafından gönderilen heyetin başında Süheyl bin Amr'ın olduğunu duyunca, Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) uysallık, kolaylık, mülayemet ve yumuşaklık ifade eden "Süheyl" ismiyle tefe'ülde bulunarak "Artık işimiz kolaylaştı!" demişti.

Hazreti Rûh-u Seyyidi'l-Enâm (aleyhi ekmelüttehaya), tefe'ülden hoşlanırdı; insanların güzel isimler taşımalarını ister, duyduğu o isimlerden güzel manalar çıkarır ve herkesin adının iyi yoruma açık olmasını arzulardı. Bundan dolayı da, Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) bazı kimselerin isimlerini değiştirmiş; onları eskisinden daha güzel ve manalı adlarla çağırmıştı. Ezcümle; Gurâb (karga), Harb (savaş), Âsi, Şeytan, Atale (şiddet, sertlik), Şihab (kıvılcım, ateş parçası) isimlerini değiştirmiş; mesela, Şihâb'ı Hişam (mütevazı, edepli), Harb'i Silm (sulh), Muzdac'ı (yatıp duran) Münbais (kalkıp koşan) yapmıştı. Âsiye (isyankâr, itaatsiz kadın) adından hoşlanmamış, onun yerine Cemîle'yi (iyi huylu, güzel kadın) tesmiye buyurmuştu. Sadece insan adlarını güzelleştirmekle de iktifa etmemiş; Afire (çorak) adını taşıyan bir araziyi Hadire (yeşillik) ve "Şi'b-i Dalâlet" (sapıklık geçidi/alanı) denen yeri de "Şi'b-i Hüdâ" diye isimlendirmişti.

Kâinatta Tesadüf Yoktur Ama...

Günümüzde de bazıları bir kısım rakamları, haftanın belli günlerini, kara kedi, karga ve yarasa gibi kimi hayvanları uğursuz saymaktadırlar. Mesela, bir evin çatısında ya da balkonunda karga öterse, o ev halkından birinin öleceğine veya orada ciddi bir yıkım meydana geleceğine inanmaktadırlar.

Aslında, kainatta cereyan eden hiçbir hadise manasız değildir. Her nesne ve hadise kendi diliyle bir mesaj vermektedir. Düşüp kırılan bardağın ve devrilen çaydanlığın dahi kendine göre bir manası vardır. Hayatını tevhid hakikatini ikame etmeye adamış Üstad hazretleri, eserlerinde çok defa bu meseleye de dikkat çekmiş; örnek olarak, demir sobasının zahirî bir sebep bulunmaksızın patlayıp parçalanmasını ve matarasının acîp bir tarzda kırılıp çok küçük parçacıklara ayrılmasını anlatarak, bu türlü hadiselerin ihtiyat ve temkin çağrısı sayılması gerektiğini belirtmiştir.

Evet, çok ince hesaplarla yaratılan ve ayakta tutulan şu kâinatta rastlantıya asla yer yoktur. İnsanın ayağına batan bir iğne dahi tesadüfî değildir. Ehl-i dalalet bazı meseleleri tesadüf deyip geçiştirse de, her şey Mevlâ-yı Müteâl'in meşieti ve kudretiyle, bir İlahî plan dahilinde varlık sahasına çıkmaktadır; mülk sahibi O'dur, mülkün bütün tasarruflarının arkasında O'nun yed-i kudreti vardır. Bu itibarla, İslam uğursuzluk düşüncesini reddetmiştir; inancımıza göre, ne bazı rakamlar ne belli günler ne de bir kısım hayvanlar uğursuzdur. Bununla beraber, hadiselerin lisanından anlayan kimseler için hemen her vakıanın bir mesaj ihtiva edebileceği mahfuzdur.

ÖZETLE:

1- Tefe'ül; bir kısım hadiseleri uğurlu sayıp onları iyiye yormaktır. Bunun zıddı olan "teşe'üm" ise; bazı nesneleri ve hadiseleri uğursuz kabul etmek ve sürekli kötü ihtimalleri öne çıkarmaktır.
2- Kâinatta cereyan eden hiçbir hadise manasız değildir. Her nesne ve hadise kendi diliyle bize bir mesaj vermektedir. Düşüp kırılan bardağın dahi kendine göre bir manası vardır.3- Dikkat edilmesi gereken nokta; meydana gelen hadiseleri kötüye yorup çıkmazlara girmeden, teyakkuza geçmek, temkinli olmak ve kendine çeki-düzen vermektir.


29.07.2011
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1163117&title=islamda-ugursuzluk-yoktur&haberSayfa=0
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1163117&title=islamda-ugursuzluk-yoktur&haberSayfa=1
M. F. G.

 

AdaletinKılıcı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-14-2011, 11:17   #2
Kullanıcı Adı
BlueMoon
Standart
Ugursuzluk birazda insanin kendisinden diye dusunuyorum
BlueMoon isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-14-2011, 11:22   #3
Kullanıcı Adı
AdaletinKılıcı
Standart
Bereketsizlik tipi birşey mi? Öyle birşeyse, ben de düşünüyorum. Tam tersi olarak bereketliliği de düşünüyorum.

Örnek: 1994 senesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın, belediye başkanı olduğu şehre yağmur gelmesi, kesin olmamakla birlikte bereketli bir insanın vesile olması denilebilir veya nursuz, kirli, bereketsiz birisini arabanıza almak zorunda kaldığınızda arabanın çizilmesi belki o kişinin taşıdığı enerji ile ilişkilendirilebilir.

Konu AdaletinKılıcı tarafından (08-14-2011 Saat 11:34 ) değiştirilmiştir.. Sebep: İlave...
AdaletinKılıcı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-14-2011, 12:56   #4
Kullanıcı Adı
Tarantula_
Standart
Nazarıda bu duruma örnek gösterebiliriz sanırım...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 04:20   #5
Kullanıcı Adı
AdaletinKılıcı
Standart
Alıntı:
Tarantula_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Nazarıda bu duruma örnek gösterebiliriz sanırım...
O bence biyoenerji ile ilgili bir durum ama emin değilim.
AdaletinKılıcı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 05:01   #6
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
Alıntı:
AdaletinKılıcı Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Örnek: 1994 senesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın, belediye başkanı olduğu şehre yağmur gelmesi, kesin olmamakla birlikte bereketli bir insanın vesile olması denilebilir veya nursuz, kirli, bereketsiz birisini arabanıza almak zorunda kaldığınızda arabanın çizilmesi belki o kişinin taşıdığı enerji ile ilişkilendirilebilir.
Tefe'ül e örnek oldu sanki

"Tefe'ül"; bir kısım hadiseleri uğurlu saymak, onları hayırların başlangıcı olarak görmek ve vakıaları iyiye yormak demektir. Bunun zıddı olan "teşe'üm" ise; bazı nesneleri ve hadiseleri uğursuz kabul etmek, olayları şerre yormak ve sürekli kötü ihtimalleri öne çıkarmak manalarına gelmektedir.
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 05:03   #7
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
şans ve uğursuzluk inancı şuursuz kader inanışmızdan kaynaklanıyor bence...
İnsanın iradesini,seçme hakkını hiçe sayan bir kader inanışı hakim toplumda...
sınavlara çalışmaz kalır bu günlerde bi uğursuzluk var üstümde der...

  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 07:33   #8
Kullanıcı Adı
AdaletinKılıcı
Standart
Alıntı:
rizzelli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tefe'ül e örnek oldu sanki

"Tefe'ül"; bir kısım hadiseleri uğurlu saymak, onları hayırların başlangıcı olarak görmek ve vakıaları iyiye yormak demektir. Bunun zıddı olan "teşe'üm" ise; bazı nesneleri ve hadiseleri uğursuz kabul etmek, olayları şerre yormak ve sürekli kötü ihtimalleri öne çıkarmak manalarına gelmektedir.

:-) Belki benzedi ama varlığı ile birlikte kendisinin bulunduğu ortama da hayır gelmesine vesile olan insanların mevcudiyetlerine inanıyorum. Bir de o örnekte geleceğe yönelik uğurlu kabul etmek değil, geçmiş yönelik yorum yapmak var.

Belki de Recep Tayyip Erdoğan sempatimden dolayı istemeden radikal ve fanatik yorum yapıyorum.

Doğrusunu Yüce ALLAH bilir.
AdaletinKılıcı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 07:35   #9
Kullanıcı Adı
AdaletinKılıcı
Standart
Alıntı:
AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
şans ve uğursuzluk inancı şuursuz kader inanışmızdan kaynaklanıyor bence...
İnsanın iradesini,seçme hakkını hiçe sayan bir kader inanışı hakim toplumda...
sınavlara çalışmaz kalır bu günlerde bi uğursuzluk var üstümde der...

Yaygın kader anlayışımızdaki uyuşmanın bir benzeri olabilir.

Peki kadar nedir? Mesela bıraktığımız birşeyin yere düşmesi... Kader, o şeyin yere düşmesi midir, ALLAH'ın yarattığı yerçekimi kanunu mudur?
AdaletinKılıcı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-15-2011, 07:39   #10
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Alıntı:
AdaletinKılıcı Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yaygın kader anlayışımızdaki uyuşmanın bir benzeri olabilir.

Peki kadar nedir? Mesela bıraktığımız birşeyin yere düşmesi... Kader, o şeyin yere düşmesi midir, ALLAH'ın yarattığı yerçekimi kanunu mudur?
Çok bilimsel bir soru oldu

Adamın biri Peygamberimiz (S.A.V) yanına gelir elinde bir hurma Resulullah'a der.
Bu hurma benim nasibim mi değilmi diye..Adam aklı sıra cinlik yapacak Resulullah nasibin dese yemeyecek, nasibin değil dese yiyecek.
Resulullah (S.A.V) eğer boğazından aşagı giderse nasibin gitmezse nasibin değil demiş...

Ne kadar alakalı oldu bilmiyorum aklıma geldi yazdım
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi