Türkiye'nin Israil'den beklediği özür, son terör olayları dolayımında süren konuşmamızı, Türkiye`de yaşananlara küçük bir Kanada perspektifi sunsun diye kaydediyorum.



TECRÜBELI BİR DİPLOMATTAN KANADA FIKRASI VE ÖZÜR MESELESİ

Arkadaşım kafetaryada oturan yaşlı bir adamı işaret ederek, “Gel şuna bir selam verelim” dedi.

Selam verdiğimiz, kariyerinin son demlerini yaşayan, Kanada'yı üst düzeylerde temsil etmiş ihtiyar bir diplomat. Şimdilerde, Muhafazakar Hükümet’le yıldızı barışmadığından, başkent Ottawa’daki ofisinde emekliliğini bekliyormuş!

Bu mütevazi, rahat ve hoşsohbet ihtiyara kanım ısınıverdi. Mesafesizdi. Bir saatimiz su gibi akıverdi.

Türkiye`nin Israil`den beklediği özür, son terör olayları dolayımında süren konuşmamızı, Türkiye`de yaşananlara küçük bir Kanada perspektifi sunsun diye kaydediyorum.

Türkiye`nin İsrail`den beklediği resmi özürle ilgili, önce bir Kanada fıkrası anlattı güngörmüş diplomat. Fıkra şöyle :

“Bir köşede, Kanadalı, Rus , Çinli ve İsrailli dört kafadar, hararetle konuşuyorlarmış. Yanlarına bir gazeteci yaklaşıp sormuş:

- Özür dilerim, bu aralar dünyada başgösteren et kıtlığı hakkındaki görüşleriniz nedir, acaba?

Kanadalı:

- Kıtlık mı dediniz; o nedir ki, nasıl bir şeydir yani? diye başka bir soruyla cevap vermiş.

Rus:

-Dostum, asıl bu senin et dediğin nedir? demiş.

Çinli de, tam :

- Görüş nedir, görüş diye soruyorken Israilli kesmiş sözünü:

- Yahu sorudaki her şeyi anladım da, şu başta söylediğin ‘özür dilerim’ lafına takildim; o nedir ?” demiş pişkince.

- !

Fıkra gayet açık. Ama diplomat, “ Forget about it” diye bağladı nüktesini. Yani, havada bulut, sen özrü unut! “ Tabii ben resmi bir özürden bahsediyorum” diye de ekledi.

Evet, Israil’in asla ve asla özür dilemeyecegi görüşünde. Neden deyince de:

“Çünkü, yanlış bir şey yaptıklarına inanmıyorlar ki!” cevabını verdi.

İhiyar, Israilli’lerin sürekli ‘kurban felsefesi’yle, ve “siege mentality” ( Kuşatma mantalitesi) ile yaşadıklarını, kendilerini bu şekilde tanımladıkları görüşünde.

`Israil sağduyusunu ve perspektifini yitirdi. Kendisini bir kısır döngü ablukası içine hapsetti. Saldırgan ve pervasız tavırlarıyla da, arkadaşlarını kaybederken Hamas’ı güçlendiriyor. Tarafsız kesimlere karşı da, gittikçe antipatikleşiyorlar. Siyasi kanallarla çözümlere kapalılar. Çözüm tekliflerini ve barış görüşmelerini bile bir dayatma olarak görüyorlar.``

Deneyimli diplomatın Türkiye’ye de bir tavsiyesi var:

“ Özür konusunda Türkiye ısrarcı olmalı! Haklı olduğu bu davada, sonuna kadar gitmeye hakkı var Türkiye’nin. Özür süreci Israil-Türkiye ilişkilerinde önemli bir aşama, bir eşik noktası. Özür gelmese bile, iyi yönetildiğinde özürden daha somut yararlar getirebilecek bir süreç.

Evet, İsrail özür dilemeyecek, ama Türkiye, Gemi Baskını’na karşı Özür Baskısı’nı devam ettirerek, Israil’i iyice köşeye sıkıştırabilir. Israil de Gazze’yi ablukaya almış gibi görünse de aslında uzun vadede, dünya kamuoyundan uzaklaşarak kendisini bir abluka içine çekmiş olacak. Türkiye İsrail’in bu yumuşak karnını dövmeye devam etsin. Bu, İsrail’in hakkından gelebilecek (reverse psychology ) ters bir psikolojik hamledir”.

Dostumuz, Ahmet Davutoğlu’yla iyi tanışıyormuş. Davutoğlu’nun beş on yıl icinde Birlesmiş Milletler Genel Sekreteri olacağını iddia ediyor! Bu vazifeyi deruhte edebilecek vizyonu, Ingilizce’si ve birikimi olduğunu düşünüyor. “ Iste o yıllar, hayallerinizdeki Türk yılları olabilir” dedi.

Erdogan’la Kanada ziyaretinde, ayak üstü de olsa, görüşmek icin fırsat kollamış; ama Erdogan’ın Kanada’da sürpriz bir şekilde kayıplarda oldugunu söyledi. Kendisini sadece bir kez uzaktan görmüş ve “ Gerçekten çok yorgun görünüyordu” dedi.

Resmi görevinden dolayı isminin yazılmamasını rica eden ihtiyarla, tekrar bir kahve için sözleştik.



kaynak