AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yakın Tarih Cumhuriyet tarihimiz ile ilgili paylaşımlar.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-21-2009, 02:09   #1
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart İşte 1930'larda Topkapı Sarayı'nın içler acısı hâli ..
622 Yıllık koca İmparatorluk sarayının 1930'lu yıllardaki hazin hali:



--

--


--


--


--


--


--



--


--


--


--


--


--



--


--


--


--


--


--


--


Sen düşürme tekrardan Ya Râb;
Bu ecdâd haramilerinin ellerine bizleri...

 


Konu FarukARSLAN. tarafından (05-21-2009 Saat 02:28 ) değiştirilmiştir..
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-21-2009, 02:15   #2
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Osmanlı İmparatorluğunun sarayları ve şaşaası üzerine çok söz söylenir, çok slogan atılır. Art niyetli insanlar kafalarındaki sapık dünyayı “Harem”e mâl eder.

Bütün cumhuriyet nesilleri okul kitaplarında maliyenin iflası ve saraylarda yapılan binbir gece âlemleri arasında kurulan ilişkilerin hikâyesi ile büyümüştür. Oysa Avrupa’nın ve Rusya’nın başkentlerindeki sarayların, insanlarımız tarafından gezilmeye başlanmasından sonra daha iyi fark edilmeye başlandı ki; bizim saraylarımız yapıldıkları çağlarda dünyanın en mütevazı ve en sade saraylarıdır.

Unutulmasın ki, Osmanlı İmparatorluğu büyük devletler denilen kategoridendir. Hatta 1400 ile 1750 yılları arasında dünyanın en büyük tek hâkim gücüdür. Büyük devletlerin kendilerine göre protokolleri vardır. 19. yy.dan itibaren değişen bu protokol kurallarını hiç şüphesiz ki bizim Topkapı Sarayı’nın kaldırması mümkün değildi. Bu tarihten itibaren Avrupa Devletleri’ne, “Ben de varım ve buradayım” mesajı vermeye çalışan Osmanlı, yeni saraylar yapmaya başladı, çünkü devir karizma devriydi. Versay, st.Petersburg, Kremlin ya da Blenheim Saraylarına bakarsak bizim gariban Topkapı’mız, ne kadar mütevazı ve sade daha net, daha kolay anlaşılır.


Sultan Abdülmecid Han’dan itibaren Osmanlı padişahlarının kullanmayı terk ettiği saray, o tarihten itibaren arşiv, hazine ve maliye bürokratları tarafından kullanıldı. Son Halife Abdülmecid Efendi’de Biat merasimini burada yapmıştır. Yani saray 1922 senesinde kullanılmaya müsait olan bu saray ne oldu da 1930’ların sonunda yani hilâfetin kaldırılmasından 15 sene sonra, resimlerden de anlaşılacağı gibi tam bir yıkıntı ve harabe hale gelebildi.

Bir yapıyı kendi haline bıraksan hiç tamir etmesen bile 15 senede bu hale gelmez.

İşte buyurun 622 yıllık köklü bir maziye sahip koca imparatorluğun sarayının 1930’lu yıllardaki pek çoğunuzun ilk defa göreceği hazin ve hüzün dolu görüntüleriyle Topkapı Sarayı’nın yürek yakan vaziyeti…


/ İhlassondakika
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-21-2009, 02:54   #3
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Bunu yapanlardan çok yapılırken gözyumanlara hayret ederim
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-21-2009, 03:00   #4
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Alıntı:
turkuas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bunu yapanlardan çok yapılırken gözyumanlara hayret ederim
500 adımla yer sayılıp, o 500 adımın içerisinde 1'den fazla olan camiileirn yıkıldığı devir o devir..

Göz yummamak ne demek?

İstiklal Mahkemeleri..
Darağaçları..
Yıllar yılı hapis köşeleri..
Nerede öldüğün bile meçhul...

GÖZ YUMMAMAK NE DEMEK Kİ. . .
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-21-2009, 03:34   #5
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Bazı konular vardırki insanın gözü döner öleceksem bundan öleyim der cami yıkmanın ne gibi acıklaması olabilir o devirde milletin korkmayıp camiye el uzatan elleri kırması lazımdı 100 kişi ölür 1000 kişi ölür bu millet kalabalık bitmez ama bu zihniyeti tasıyanlar sayılı adamlardı onlar biterdi. Allah göstermesin ama böyle birşey tekrarlanmak istense taş üstünde taş kalmaz.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-02-2009, 23:12   #6
Kullanıcı Adı
BuRaK ReiS
Standart
Yazık ne kadar yazık hadi savaşta bakılamadı diyelim ya cımhuriyet dönemi
BuRaK ReiS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-03-2009, 03:53   #7
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
FarukARSLAN. Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yani saray 1922 senesinde kullanılmaya müsait olan bu saray ne oldu da 1930’ların sonunda yani hilâfetin kaldırılmasından 15 sene sonra, resimlerden de anlaşılacağı gibi tam bir yıkıntı ve harabe hale gelebildi.
İyi de 1918'de çeşitli aralıklarla sarayın çevresi ve İstanbul'un bazı noktaları, psikolojik baskı amacıyla günlerce İngiliz uçaklarıyla vurulmadı mı? İşgalin sonunda da geri çekilirken sarayı yağmalamadılar mı?

1922 yılına ait sarayın durumunu fotoğraflayan bir kare de konsaymış, durumu daha iyi analiz edebilirdik.

Konu Eşref tarafından (09-03-2009 Saat 03:56 ) değiştirilmiştir..
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-03-2009, 17:48   #8
Kullanıcı Adı
FarukARSLAN.
Standart
Alıntı:
KaraEsref Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İyi de 1918'de çeşitli aralıklarla sarayın çevresi ve İstanbul'un bazı noktaları, psikolojik baskı amacıyla günlerce İngiliz uçaklarıyla vurulmadı mı? İşgalin sonunda da geri çekilirken sarayı yağmalamadılar mı?

1922 yılına ait sarayın durumunu fotoğraflayan bir kare de konsaymış, durumu daha iyi analiz edebilirdik.
Burada vurma kırma yok, düpedüz bakımsızlık var.
1918 niree 1930'lar niree..

Dolmabahçe Sarayı'da Osmanlı'dan kalma, Osmanlı hanedanına ev sahibliği yapmış bir yer, oranın neden hiç böyle harabe durumları yok, olmamış?
Neden? Padişahı kovup Devlet Babaların çöreklendiği yer de, ondan.

--



İçeride at arabalarını muhafaza etme işi de İngilizlerin haltı değildir heralde...
FarukARSLAN. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-03-2009, 18:48   #9
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Faruk kardeşim, vallahi ayıp ediyorsun ya. Savaştan sonra 1922'de Topkapı sarayı zaten harabeydi. Üstelik bizim gibi tarihine hiç özen göstermeyen bir milletin elinde olsaydı, Topkapı çoktan çökmüştü. Atatürk'ün tarihe ne kadar önem verdiğini bilmeyenler varmıdır acaba?

Dahası 1478'de yapılıp savaşta harabeye dönen bir yapıyla 50 yıllık bir sarayı nasıl mukayese ediyorsun onu da anlamış değilim.

Konu Eşref tarafından (09-03-2009 Saat 19:00 ) değiştirilmiştir..
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-03-2009, 18:55   #10
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Topkapı Sarayı, artık terkedilmiş olduğundan birçok bölümleri harabe halindedir. Sarayın zaman geçirmeden onarımı gerekmektedir. Onarım da yeter değildir. Kendi eşyasının en iyi biçimde korunması, hatta sarayın onarılan bölümlerinde sergilenerek yerli ve yabancı ziyaretçilere açılması günü gelmiştir. Atatürk bu düşüncesini Başbakan İsmet İnönü’ye ve Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar’a açmış, Sarayın müze olarak onarımı, düzenlenmesi ve ziyarete açılması için bir Bakanlar Kurulu Kararı aldırmıştır. Kararname şöyledir:


Türkiye Cumhuriyeti
Başvekâlet
Kalem-i Mahsus Müdîriyyeti
Adet
419


Kararname

Asırlardan beri birçok tarihî vak’alara sahne olmuş, tarih-i millimiz ve tarih-i mimarimiz nokta-i nazarından büyük bir kıymeti haiz bulunmuş olan ve zî-kıymet mefruşat ve müştemilâtıyla muhafazası lâzım gelen Topkapı Sarayı’nın âtiyen İstanbul’a gelecek züvvâr için başlıca bir ziyaret mahalli teşkil edeceği tabiî olduğundan bu mahalleri bilâhare zuvvâre küşade edilmesi ihzar ve hüsn-ü muhafazası temin edilmek üzere âsr-ı atîka nizamnamesi mucibince şimdilik İstanbul Âsâr-ı A tıka Müzesi Müdîriyyeti emrine verilmesi talebini hâvi Maarif Vekâleti celilesinin 5 Mart 340 tarih ve Hars Müdîriyyeti 4260/153 numaralı tezkeresi ile vâki teklifi İcra Vekilleri Hey’etinin 3.4.340 tarihli içtimâında ledettedkik mezkûr binanın devrü teslim muamelesi alelusul ifâ olunmak üzere Müzeye aidiyeti tezekkür edilmiş ve keyfiyetin vekâlet-i müşarünileyhâ ile Dahiliye ve Maliye Vekâleti celilesine tebliği takarrür etmiştir.
3.4.340

Türkiye Reîs-i Cumhuru Gazi M. Kemal

Başvekil ve Hariciye Vekili
İsmet

Müdafaa-i Milliye Vekili
Kâzım

Adliye Vekili
Mustafa Necati

Dahiliye Vekili
Ferit

Maliye Vekili
Mustafa Abdülhalik

Maarif Vekili
Vasıf
Nâfıa Vekili
“hasta”

Ziraat Vekili

Ticaret Vekili

Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiyye Vekili
Dr. Refik


Mübadele, İmâr ve İskân Vekili
Mahmut Celâl





Bu kararnameden sonra, Topkapı Sarayı, müze olarak ziyarete açılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış, hemen onarımına başlanmıştır.

Sarayın onarımı, eşyalarının envanteri ve teşhiri yıllarca sürmüştür. 1927 yılında bir bölümü ziyarete açılan Topkapı Sarayı Müzesi’ne Atatürk, bu tarihten sonra zaman zaman gelmiş, çalışmalar hakkında Müzeler Müdürü Halil Ethem Eldem’den bilgi almıştır.

6 Eylül 1929 günü öğleden sonra yaptığı bir ziyarette Topkapı Sarayı’nda 3 saatten fazla kalmış, onarımları yerinde görmüştür. O gün Topkapı Sarayı ikinci avlusuna kurulan padişah otağları ve saltanat çadırları Atatürk’ün dikkatini çekmiş, Şah İsmail Tahtı olarak bilinen Nadir Şah Tahtı’nı incelemiştir. İki gün sonra 8 Eylül 1929 günü Ayasofya Camiini de ziyaret eden Atatürk, Kayyum Mehmet Efendi’nin cami hakkında verdiği izahatı dinlemiş, özellikle Ayasofya’ya Osmanlı devrinde yapılan eklemeler üzerinde durmuştur.

Atatürk’ün Topkapı Sarayı Müzesi’ne ve yapılan çalışmalara karşı duyduğu ilgi ölümüne kadar devam etmiştir. 10 Şubat 1933 günü öğleden sonra, beraberinde İktisat Bakanı Celâl Bayar olduğu halde Topkapı Sarayı Müzesi’ne gelen Atatürk, Mecidiye Köşkü’nden başlayarak Hazine’yi, daha sonra Harem dairesini ziyaret etmiş, Müze Müdürü Tahsin Öz’ün verdiği bilgileri dinlemiştir. Silâh dairesindeki silâhlar ve 16. Yüzyıl Türk miğferleri üzerinde uzun uzun duran Atatürk, bu dairenin hemen ziyarete açılmasını söylemiştir.

O günlerde Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, Ankara’da Çankırı caddesi Roma Hamamı harabeleri yerinde bir Milli Müze kurulması, ayrıca bir Milli Kütüphane ile bir Türk İlimler Akademisi açılması konusunda bilim ve kültür adamlarından meydana gelen heyetle görüşmeler yapmaktadır. Direktifi Atatürk, bizzat vermiş, bir an önce bu konularda karar alınmasını istemiştir


Atatürk, 1935 ve 1936 yıllarında da Topkapı Sarayı’nı birkaç defa ziyaret etmiş ve çalışmalar hakkında Müze Müdürü Tahsin Öz’den bilgiler almıştır. 10 Şubat 1936 günü yaptığı ziyarette Topkapı Sarayı’nda 3 saat kalmıştır11. Topkapı Sarayı Müzesi’nin hemen yakınında 24 Kasım 1939 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile müze haline getirilen Ayasofya ve yine Topkapı Sarayı’nın bitişiğindeki İstanbul Arkeoloji Müzesi, Sultanahmet’i İstanbul müzelerinin merkezi durumuna getirmiştir.





http://www.atam.gov.tr/index.php?Pag...k&IcerikNo=866
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi