07-24-2011, 20:31 | #1 |
İşte Abdülhamid'in Kıbrıs notu...
Başbakan Erdoğan Kıbrıs "manifestosu"yla gündemi bir kere daha sarstı. Özellikle 'Kıbrıs AB'ye peşkeş çekiliyor' diyenlerin bu sert çıkıştan sonra dilleri boğazlarına kaçmış olmalı...
Mustafa Armağan'ın yazısı Başbakan Erdoğan Kıbrıs "manifestosu"yla gündemi bir kere daha sarstı. Özellikle 'Kıbrıs AB'ye peşkeş çekiliyor' diyenlerin bu sert çıkıştan sonra dilleri boğazlarına kaçmış olmalı. Bir kere daha anlatıldı ki, Kıbrıs, Kıbrıslılara bırakılamayacak kadar önemli bir meseledir. Kıbrıs'ın 1571'deki fethi, Akdeniz'in büyük bölümünü elinde tutan bir cihan devletinin önünde kaçınılmaz bir görevdi. Bazı kendini bilmez Avrupalılar bir hikâye uydurmuşlar, sonra buna kendileri de inanır olmuşlardır. Güya II. Selim Kıbrıs'ı nefis şarapları için fethetmiş! Buna Shakespeare bile güler. Zira Othello'sunda "Sanmayın ki Türk, kendini en çok ilgilendiren şeyi en sona bırakacak kadar beceriksizdir" diyerek Kıbrıs'ın fethinin Osmanlı için ne denli gerekli olduğunu söylüyordu. Zira Kıbrıs, Osmanlı'nın Anadolu'nun etrafına attığı stratejik çemberlerin ilk halkalarından birinde bulunuyordu ve fethi, askerî bir gereklilikti. Nitekim Şeyhülislam Ebussuud Efendi de Kıbrıs'ın fetih gerekçesini şöyle belirtmişti: 1) Önceden Müslüman yönetiminde bulunmuş toprakların (Ada'da 300 yıldan fazla süren Emevi hakimiyetini kastediyor) tekrar fethi yerinde olur, 2) Venedikliler Kıbrıs'ta yuvalanmış olup buradan Osmanlı gemilerini vurarak barışı bozmaktadırlar. Halil İnalcık'ın bir makalesinde dediği gibi, biz Kıbrıs'ı Rumlardan almadık ki! Ada'yı Katolikleştirmeye uğraşan Venediklilerden aldık. Hatta kuşatma öncesinde Fener Rum Patriği, Ortodoks tebayı, 'Osmanlılara direnmeyin' diye uyarmıştı. Nedeni açık: Kıbrıs'ta 1878 yılına kadar 300 yıldan fazla süren Osmanlı yönetimi Ortodoks Kilisesi'ni ihya ettiği gibi, Venedikliler tarafından gasp edilen topraklarını da geri vermiş, üstelik toprak kölelerini özgürlüklerine kavuşturmuştu. Prof. İnalcık'a göre, 1571'de Kıbrıs'ta Osmanlıların karşısında bir Rum devleti yoktu ve Türkler halk tarafından bir kurtarıcı gibi karşılanmışlardı. (Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı, Timaş: 2011, s. 205-6.) Dolayısıyla bugün Ada'da Ortodoksluk ve Rumlar hâlâ yaşıyorsa bu büyük ölçüde Osmanlı hoşgörüsü sayesindedir. Kars'a karşılık Kıbrıs Geliyoruz 1878'e. Kıbrıs'ta 300 yıldan fazla süren Osmanlı hakimiyeti, 93 Harbi (1877-8) sonunda İngiltere'nin iştahını kabartır. Bu tarihte Osmanlı Devleti tarifsiz zorluklar içindedir ve İngiliz emperyalizmi için Akdeniz'de bir üs sahibi olmanın tam zamanıdır. Üs bahane tabii. Asıl derdi, Osmanlı'nın yaklaşan ölümünde sahneye daha yakın bir sandalyeye oturabilmek ve parsayı Ruslara kaptırmamaktı. Bu süreci izninizle biraz açmak istiyorum, zira kitaplarımızda yuvarlayarak "Abdülhamid Kıbrıs'ı İngilizlere verdi" diye geçiştirilen olayın bilmediğimiz incelikleri var. Kıbrıs'ın Müslüman anıtlarından, şimdi Güney Kıbrıs'ta bulunan Hala Sultan Külliyesi. (Peygamber Efendimiz'in (sav) halası Ümmü Haram'ın Tuzla'daki türbesi). ***
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|