Forumda baktımda benden başka İskenderunlu yok..Onu geçtim..Ama İskenderun'unu doğru düzgün tanıyan arkadaşlarımda çok az.. :-\ Nerdensiz diye soranlara İskenderun diyince ''ora nere '' dedikleri vakit sanki uzay'da yaşıyormuş gibi hissetmeye başladım kendimi..

İşte size doğup büyüdüğüm,Adını küçük istanbul taktığım İskenderun.. :











Burası şehitlik..



















Bunlar İskenderun Sahilinin en sevdiğim gece manzaraları..





Aşağıdaki parkta görünen dönen kaydıraklardan öğrencilerimizi kaydırıken arasına sıkışmıştım.. :D :D :D hiç unutmam..




Burası da Okuldan kaçıp arkadaşlarla çay içtiğimiz yer.. çok kaçardık çok..

İskenderun'dan bahsetmişken yarıkkaya efsanesini anlatmasam ayıp Olur..

Akdeniz bölgesindeki amanos dagi, Kahramanmaras'in güney batisindan kiyiya dogru uzanir. Bu daglara 944 yilinda "Hamdâni"ler zamaninda "Nur dagi, veya Nur yagan dag" olarak anilirdi. Bu dagin efsanesi, Hatay'in 1084 yilinda Türk Hakimiyetine geçtigi siralarda yasanmistir.


1084'lü yillarda amanos daglarinin etekleri, ormanlik,yesillik düz arazilerle kapliydi. O zamanlar da, bu dag eteklerinde asiretler yaz için yayla olarak kabul eder ve her sene buralarda konaklardi. Bu asiretlerin birinde Gülbahar adinda çok güzel mi, güzel bir kiz vardi. Bütün herkes bu kizi sever, ayrica öksüz oldugu için bagirlarina basarlardi. Simdiki adi Kirikhan olan Antakya'ya 40 km uzaklikta olan bu kentin dogusunda Amanos daginin eteklerinde baska bir asiret vardi. Burada'da anasiz babasiz adi Osman olan yigit bir delikanli vardi. Orada yasayanlarin ineklerini güder geçimini çobanlikla saglardi. Bir gün Osman,gurbete çikip, gezmek âsireti için göçmeden yasayabilecekleri rahat bir yer aramaya çikti. Gece gündüz demeden yollar, daglar, tepeler asti. Sonunda Gülbahar'in yasadigi yere geldi. O sirada Gülbahar bir agaç altinda oturmus, yün egiriyordu. Osman onu görür görmez kalbine birseyler saplandigini hissetti. Gülbahar'da birden basini kaldirinca O'da Osman'i görünce degisik bir hisse kapildi. Bu ilk bakista asik olmustu. Yani Yildirim askiydi. Ikisinin de yüreginde derin bir sizi oldu. Çünkü ikisi de ayri âsiretin üyesiydi. Osman'in asiretine kimse kiz vermez ve almazdi. Nedenini kendileri bile bilmiyorlardi. Ama iste yillardan beri süre gelen bir adetti. Bu kosullara ragmen Osman Gülbahar'i babasindan istetti. Ama baba nuh dedi. Peygamber demedi. Bir türlü kizini vermedi.


Sonunda bir sartla razi oldu. Amanos daginin bir yerinde bir geçit açmasini istedi. Ama bu olanaksizdi. Osmancik böyle bir sarti asla yerine getiremezdi. Aylarca günlerce amanos daginin çevresinde dolasti. Sonunda bu günkü yarikkayanin oldugu yere geldi. Dagin tam yamacinda koca bir tas vardi. Eger o tasi yerinden oynatip yuvarlanmasini saglayabilirse , bir geçit açabilirdi. Ama imkansizdi. Günlerce tek basina o kayayi nasil yerinden oynatabilecegini düsündü. O kayanin çevresinde bulunan toprak çok yumusaktir. Kisin yagan yagmurlarla toprak kaymasi çok sik olan bir olaydi. Bizim yigit Osman yari Gülbahar için bunlara katlandi. Bir sabah yine tasi yerinden oynatmak için çabalarken, çok garip gürültüler çikmaya basladi.


Kayanin bulundugu çevrede toprak kaymasi basladi. Bu kaymalar yigit Osman'in felaketi oldu. Kayalar bu toprak kaymasi sonucu Osman'la birlikte asagiya dogru kaymaya basladi. Ama olanlar yigit delikanliya oldu. Kayalarin altinda kalarak öldü.


Osman'in ölüm haberini alan Gülbahar çilgina döndü. Yarikkayanin en yüksek yerine çikip "Aman Osman " "Aman Osman" diye feryat etti. Sonunda dayanamayarak kendini yamaçtan asagiya atti. Mutlulukla baslayan Ask, hüzünlü bir aciyla sona erdi. Gerçekten Amanos Daginin adi "Amanos" degil "Aman Osman" dir.


Bugünkü yarikkaya bir askin eseri olarak gözler önünde durmaktadir.

Duygu bu konuyu açman çok iyi olmuş. Danışmak istediğim birkaç şey var sana:

Ben Hatay / Reyhanlı doğumluyum. Ama çok az hatırlarım Reyhanlı'yı. Kahramanmaraşlıyım. Bu sene mezun oluyorum, öğretmenlik mesleğine başlayacağım inşallah. Tercih noktasında İskenderun çok geçiyor aklımdan; ama senin de paylaştığın gibi resimlerinden ve kitabi bilgilerden başka pek bir şey bilmiyorum. Yani yaşayış, insanlar, etkinlikler falan. Şimdi mümkünse şu sorularıma cevap vermeni isteyeceğim:

* İskenderun'un nüfusu gerçekten iddia edildiği gibi beş yüz binlerde mi? Yani bir ilçe için çok mu kalabalık?
*Demir-Çelik fabrikasından dolayı şehrin çok kirli olduğu söylenir. Bu doğru mu?
*Denize kıyısı olması nedeniyle bir Alanya, Bodrum gibi mi? Yani kültürel anlamda açıkça sormak gerekirse bir "yozlaşma" mevcut mu?
*Akşam işten çıktığımda ya da haftasonları ne yapabilirim İskenderun'da?
*Para durumları nasıl? Ev kiraları, domatesin kilosu, dolmuş ücretleri falan filan işte...(:
*Arapların çok olduğunu söylemişsin. Ben oraya gittiğimde "aa şuna bak" gibi bir tepki almam söz konusu olabilir mi? ( Normal şartlar altında, yani ben "aa şuna bak" dedirtecek bir şey yapmazsam. (: )
*Denize girilebilen yerler var mı? Varsa şehre uzak mı? Uzaksa ne kadar uzak?
*Ek iş imkanları nasıl? Yani bir İngilizce Öğretmeni olarak yapabileceğim başka işler de var mı?
*Dersanecilik ne düzeyde? Biliyorsan bir sayı verebilir misin?
*Orman, ağaç durumları nasıl?
*Su kaynakları bol mu? Yani gidip bir kayanın dibinden buz gibi su içebileceğim yerleri var mı İskenderun'un?

Öncelikle lütfen saçma bulma(yın) sorularımı. Bunlar benim için çok önemli.

İlk aklıma gelenler bunlar. Bu konuda ciddi ciddi aydınlatılmaya ihtiyacım var. Çünkü İskenderun ciddi ciddi aklımdan geçiyor. Hiçbir soruya cevap vermek zorunda değilsin. Yani "üff banane" deme hakkın var. (:

Şimdiden teşekkürler.

Öncelikle bu kadar çok soruya cevap vereceğim için artılarımı peşin istiyorum.. ;) sorularınıza geçeyim hocam..


Literatürde, İskenderun “Hatay’ın en gelişmiş ilçesi” olarak tanımlanmış. Ama bu nüfusunun 200 binin üzerinde olduğunu, demir ve çelik fabrikasının yarattığı istihdam ve ihracat gelirini, İskenderun Limanı’nın önemini, köklü tarihini, ulaşım kolaylığını ve en önemlisi bağlı olduğu ilden yani Hatay’dan daha şöhretli olduğunu kavradığınızda literatür, sizi pek tatmin etmiyor ve şu çelişkiye düşüyorsunuz; İl desem maddi bir hataya, ilçe desem gerçeğe aykırı düşeceğim. Pek çok ilden daha çok il olmayı hak eden İskenderun’un nev-i şahsına münhasır bu durumu genelde siyasi yorumlarla açıklanmıştır. Bunlardan en bilineni ise İskenderun’un bağlı olduğu Hatay’ın nüfusuyla ilgili olandır. Yani 1939’da Türkiye’ye bağlanan ve Arap ve gayrimüslim nüfusu yoğun olan Hatay için İskenderun’un Türk ağırlıklı nüfusu bir denge olarak yorumlanır. Gerçek olan, İskenderun yönetiminin il olma talebini sık sık gündeme getirmesine hatta Meclis’e taşımasına rağmen hala il olmadığıdır. Bu nedenle olsa gerek, ansiklopediler, web siteleri, makaleler İskenderun’dan bahsederken cümlelerine şöyle başlama gereksinimi duyuyor; “Modern bir il görünümüne sahip bu ilçe...” İskenderun Türkiye'nin il olabilecek kapasitedeki en büyük ilçesidir..Bir ilçe için nüfus gerçekten bahsedildiği gibi çok..2006 Yılında nüfus 300bindi..Şimdi kaç bin bilemiyorum..
Demir çelik fabrikası çevre kirliliği yapıyor evet ama ilçenin içinde değil dışında olduğu için bizleri etkilemiyor.. ;) Kültürel bir yozlaşma olduğunuda pek düşünmüyorum..En azından Alanya ve Bodrum kadar değil.. :

İskenderun cosmopolit bir ilçe..Yani her kültürden her dinden insan mevcut..Ben birazda Mardine benzetiyorum..Bir çok medeniyetten insan var..
Buraya geldiğin vakit '' aa şuna bak'' gibi bir tepki almayacağına garanti verebilirm..Dursun Ali Erzincanlı'nın bir yorumu var hatta bu konuda.. Buraya geldiği zaman ''ben buraya gelirsem konferansımıza az kişi gelir diye bekliyordum ama İskenderunun yarısı burada'' diye şaşkınlığını dile getirmişti..Yine Başbakanımız mitingine geldiğinde bu kadar çok İskenderun'lunun ona destek vermesinin onu şaşırttığını söylemişti..


İşten çıktığın zaman vakit geçirebileceğin en güzel yer sahil kıyısı ve her akşam sahilde yapılan basketbol voleybol maçları..Helede yaz aylarında.. seni tanımasalarda oyunlarına dahil edebilirler.. Onun dışında yine sahilde tesirimiz var..Mini bar gibi eğlence yerleri de..Ama içki zıkkımlandıklarım için adımımı atmam oraya.. :P > sende atma.. yine sahil kıyısında ki balık restaurantları da akşam işten çıktıktan sonra uğrayacağın en güzel yerler içinde.. ;)

Ev kiraları yerine göre değişiyor..Ama çokta uçuk değil..Mesela bizim buralarda ev kirası 350 ytlden başlıyor..Senelik 1 milyar civarı..Tabi 250 ytlyede bulmak çok çok kolay..Domatesin kilosu 1 1,5 ytl arasında değişiyor.. Kıyafet konusunda çok iyi pazarlıkçı olman lazım..Çünkü bence biraz pahalı..Marka olan mağazalar normal giyim mağazalarından daha uygun..

Denize girilebilen yerler var..En çok rağbet edilen yer küçük şirin arsuz köyümüz.. Çeşitli otalleri,kampları var..Onun dışında halka açık plajları var..İskenderun'a 32km uzaklıkta..

Ek iş imkanı olarak pek bilgim yok.. :-\ Dershanelerde olabilir.. :-\
İskenderun'da 30'un üzerinde dershane var..Yıllık ortalama öğrenci sayısı ise 5000' in üzerinde..Benim en çok takdir ettiğim Önem ve Sınav dershaneleri..

Orman ve ağaçlık bakımından bence çok güzel..Buradaki halkın en çok tercih ettiği yer Soğukoluk..18 km uzaklığımızda..Yazlığımız var orada..Yaz aylarında insanlar burda pişerken biz orada yorganla örtülerek uyuyoruz o derece yani.. Bir kayanın dibinden buz gibi su içeceğin yerlerin başında soğukoluk ve nergizlik köyleri var..Her yer çam ağaçlarıyla kaplı..Muhteşem yerler..Zaten turistler daha çok deniz yerine buralara gitmeyi tercih ediyorlar gördüğüm kadarıyla..

Bana göre yaşanılıcak yer İskenderun.. Daha güzel yerlerde vardır tabi ama bana göre burası.. Kimseye karışmadığın sürece rahat edebilirsin..Daha başka sorularınız varsa yanıtlayabilirm..Ama artıyla..

hatayin neyi meshurdur duygu 8)

ooo duyguseli resimlerle olmuyor

hani bize künefe

:D :D :D

+1

duygu buna memleket demesen küçükbi cennet desen valla mekan güzel ;)