|
09-22-2008, 11:46 | #1 |
İşte gerçek yasak ve Hürriyet ahlâksızlığı!(Ali Karahasanoğlu)
Başbakan’ın, “Yalan yazan gazeteleri almayın” çağrısına, hemen hemen tüm yazarları ile karşı çıkan ve o çağrıyı demokrasiye aykırı bulan Hürriyet gazetesinin yazarlarına bir çağrım olacak.
Ben size; gerçek bir yasağı ve sizin o yasağa karşı tepkisizliğinizi hatırlatırsam, dahası ispatlarsam, “patron silahşörlüğü” yaptığınızı kabul edecek misiniz? En azından, küçük bir utanç duyacak mısınız? Dahası; gazetenizin, başka bir gazete hakkında alınan yasaklama kararına karşı; bırakınız “demokrasiye aykırı” yorumunda bulunmayı, o gazetenin yasaklanmasını destekler şekilde haber yaptığını ispatlarsam, “Bu ne ahlâksızlık. Bu ne rezil bir iş. Biz satılık kalem miyiz? Biz beynimizi, bu kadar adice patrona mı satmışız? Başka bir gazeteye yasak gelince alkış tutuyoruz. Kendi gazetemize sadece ‘almayın çağrısı’ yapılınca, ‘demokrasi bitti’ diye yayın yapıyoruz. Biz ne kadar rezilce bir işin içine girmişiz. Bu; resmen ‘kalem’in satılmışlığının tescilidir. Biz artık, bu patrona kölelik yapmak istemiyoruz” diyerek, istifayı basabilecek misiniz? Hürriyet’in kaşarlanmış maaşlı elemanları, hangi olayı aktaracağımı keşfetmişlerdir. Kadroya yakın yıllarda katılan yeni maaşlı elemanlar da öğrensinler diye, hemen mevzuya girelim.. Tarih 2005. Almanya İçişleri Bakanı Otto Schily, Vakit gazetesinin Almanya’da yasaklandığını açıklar. Vakit’in Almanya’daki sahibi olan şirkete de el konulur. Böyle bir haber üzerine, demokrasi yanlısı, basın özgürlüğünü gerçekten arzu eden gazeteler tepki verirler değil mi? Başbakan’ın “Yalan haber yazan gazeteleri almayın” çağrısına bile; “Demokrasi karşıtı” ve “basın özgürlüğüne aykırı” yaygaraları koparıp, tüm gazeteci derneklerini ayağa kaldırarak gündem oluşturmaya kalkışan Hürriyet gazetesinin ise, yeri göğü inletmesini beklemek hakkımızdır değil mi? Hakkımızdır tabiî.. Ama hakkımızı değil, havamızı alırız. Bırakın gazete kapatmaya karşı çıkmayı, tam aksine Otto Schily’nin açıklamasını tam metin yayınlayarak, Almanların sözcülüğüne soyunmuştu; Hürriyet, o günlerde.. Haberlerinin başlıkları şu idi: “Almanya Vakit’e el koydu” “Karşı çıkış yok ama, destek de yok” diyeceksiniz. Siz öyle sanın. Onlar ne uyanıktırlaar!.. Onlar ne tilkidirleer!.. Beyinlerinin içindeki zehiri, satır arasında bile zerkederler, hiç farkına bile varamazsınız... Meraklandıysanız, buyurun haberin devamına bakalım: “Almanya’da yayını durdurulan ‘Anadolu’da Vakit’ gazetesini yayınlayan Yeni Akit şirketi de yasaklandı, malvarlıklarına el konuldu. Alman İçişleri Bakanı Schily, ‘Yeni Akit şirketi Yahudi ve Batı karşıtı kışkırtıcı yayın yapmaktadır. Kendini kanıtlamış bir demokrasi bunu kabul edemez’ açıklamasını yaptı.” Nasıl, güzel değil mi? Ne “Gazete kapatmak demokrasiye aykırıdır” söylemi var, ne “Basın özgürlüğü sınırlandırıldı” eleştirisi... Sanki çok güzel bir karar alınmış gibi, kararı alan adamın açıklamasını aktarıp, bırakıveriyorlar.. Hatta; yasaklama kararını alan bakanın açıklamalarına, tek yanlı olarak, virgül atlamadan yer veriyorlar: “FEDERAL İçişleri Bakanı Otto Schily, sistematik bir şekilde halkı kışkırtıcı, Yahudi, İsrail ve Batı toplumu düşmanlığı içerikli yayın yaptığı gerekçesiyle ‘Anadolu’da Vakit’ isimli gazeteyi yayınlayan Yeni Akit şirketini yasakladı.” Şimdi Vakit gazetesinin yasaklanması haberini böyle veren Hürriyet gazetesine sormak hakkımız değil mi, “Başbakan’ın çağrısına niye böyle sinirli şekilde karşı çıkıyorsunuz? Siz de Vakit’in Almanya’da yasaklanması için kumpas kurmuştunuz. Yetmemişti, yasaklama kararı alınınca, destekleyen haber yapmıştınız. Şimdi size daha yasak bile gelmeden, nedir bu kızgınlığınız?” Değil mi Hürriyetçiler? Değil mi ikiyüzlüler? “Basın özgürlüğü”nü, sadece patrona yağcılık yapmak olarak görenler.. Kendini akıllı sanan, 1-2 satılık kalem hemen itiraz edecektir, “Ama Vakit’in kapatılma sebebi, Yahudi düşmanlığı yapması idi” diyecek. Ben de soracağım kendilerine: “Bu yönde herhangi bir mahkeme kararı var mıydı?” Yoktu.. Alman İçişleri Bakanı, kendi kendine bu yönde bir tesbit yapıp, gazeteyi kapattı. Siz de alkış tuttunuz. Bugün dahi alkış tutuyorsunuz. Peki Türk İçişleri Bakanı da, sizin için mahkeme kararı olmadan “İslâm düşmanlığı yapıyorlar” diyerek kapatma kararı alırsa, yine alkış tutar mısınız?.. Efendim, duyamadım cevabınızı.. Biraz yüksek sesle alalım lütfen... Ali Karahasanoğlu Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|