03-27-2011, 01:43 | #1 |
İşte karşınızda Cihan Devleti TÜRKİYE!
"2007 yılı, bugünden bakınca çok uzak gibi görünse de özellikle “bugün yaşanan süreci analiz ederken” geriye dönmek ve Kandil harekâtını hatırlamak zorundayız..." diyen Yiğit BULUT'un yazısı.
Yiğit BULUT'un yazısı Türkiye ‘cihan devleti’ olma yoluna ‘Kandil harekâtı’ ile girdi! 2007 yılı, bugünden bakınca çok uzak gibi görünse de özellikle “bugün yaşanan süreci analiz ederken” geriye dönmek ve Kandil harekâtını hatırlamak zorundayız... O gün şöyle bir not düşmüştüm yazıma: “Önemli olan tek bir gerçek var: ‘Hareketin’ kendisi, varlığı, olabilmiş olması...” 2007 yılı ve sonrası, “IMF ile anlaşmama dönemine girmemizden Kandil harekâtına kadar” birçok “ilki” barındırıyor... Daha açık ifadesiyle; yapılan harekâtla, isterse sonucu “sıfır” olsun, paradigma kaydı ve 2001 krizi sonrası Kemal Derviş’in IMF ve Dünya Bankası’yla birlikte teslim aldığı, sonrasındaki hükümetlerle “sessizlik katsayısı” artan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yeniden ayağa kalktı, yeni bir dönem başladı. Dikkat ederseniz her yazımda kaydettiğim bir gerçek var: 2007 öncesi Türkiye ve 2007 sonrasında ortaya çıkan çok farklı! Peki “nasıl”? Sevgili dostlar, Fatih’in İstanbul’u alması, 11 Eylül saldırısı, yüksek petrol fiyatı, nasıl paradigma kaymasına yol açtıysa, bu operasyon da “üzerine ölü toprağı serpilen” ve yok edilmek üzere “her alanda” nefesi kesilmeye çalışılan Cumhuriyetimize “yeni bir nefes” verdi. Darbe alan, her saldırıyı “kendi bölgesinde kabullenen Türkiye”, 2007 “çıkışı” ve sonrasında “cihan devleti olma” yoluna girdi. O gün yazdığım teknik bir detayı, bir kez daha belirtmem gerekli: Kandil operasyonuna katılan uçaklara havada “yakıt ikmali” yapıldı ve vuruş “gece” gerçekleşti. O uçaklar, bir gün önce bölgeye konuşlanıp, Diyarbakır’da yerde de “ikmal” yapabilirdi, önemli olan “havada” ikmaldi ve mesaj çok açıktı: “Bu bölgede binlerce kilometrelik bir daire içinde, merkez burası olmak kaydıyla, istediğim her coğrafyaya ulaşabilirim.” Bu mesaj aynı zamanda “Büyük Türkiye”nin teknik-askeri olarak da tarif edilmesiydi. Verilen mesaj özellikle “Kuzey Irak tarafından” çok net alınmıştı: Türkiye “ayrışacağın” değil, bütünleşerek “büyüyebileceğin” ana parça... Bu noktada özellikle “Libya operasyonunda” görevin NATO’ya kaydırılması ve “Paris’in devre dışı bırakılmasını da” denkleme katarak “son duruma” birlikte bakalım ve soralım: Yukarıda tarif ettiğim “ilk paradigma kayması sonrası” neler değişti? Sevgili dostlar, bu soruya 2007 yılında bir gazetede yazdığım yazıdan alacağım alıntıyla cevap vereceğim. Bakın “o gün neleri not etmişim” ve “gerçekten neler değişmiş”. Aynen alıyorum: “...2000-2007 arasında bu ülkede ‘akademisyen, gazeteci, siyasetçi, sivil toplum lideri’ kılığında birçok insanın ‘her şeyimize küfür ettiğine’ ve ‘Cumhuriyetimizin temel ilkelerine su katmak derecesinde’ korkusuzca davrandıklarına şahit olduk. Bu insanlara karşı hiçbir hukuki girişim yapılmadı. Herkes istediğini söyledi, dilimiz, dinimiz, kanımız ne varsa hakaret ettiler. Kimileri ‘laik’ Cumhuriyet’e düşmandı, kimileri ‘varlığına’... Bu ‘renk dönemi’ de ‘bu harekât’la bitti... Kandil’i vuran dalga ve kayan paradigma, şimdi ‘ayağa kalkma çabasında olan Türk Devleti’nin, dış kaynaklardan desteklenen ‘bu sürüye’ karşı da, bir an önce harekete geçeceğinin işareti. Değişen tez sadece Kandil’i değil, içimizde yanan kendini meşale sananları da etkileyecek. Daha açık yazayım: Operasyonun ‘verdiği maddeye dayalı’ hasar hiç önemli değil. İsterse bir sinek bile ölmesin. Atılan adım her alanda ‘paradigma kaymasına’ sebep olacak, çok güzel planlanmış mükemmel bir ‘bilek hareketi’. Göreceksiniz bugünden sonra ‘her alanda Türk Devleti’nin ayağa kalkması’ adına çok şey değişecek...” Bu alıntı sonrası soralım: Türk Devleti gerçekten ayağa kalktı ve çok şey değişti mi? Açık yüreklilikle söylüyorum: IMF ile anlaşmama başta olmak üzere Kandil harekâtı ile çok ama çok şey değişti, yeniden yapılandı. Sonuç: 2007 yılı “Türkiye için tam bir dönüm noktasıydı”. 2001 kriziyle ezilen, 2003’te Süleymaniye’de başına çuval geçirilen güzel ülkem, IMF’yi kovarak ekonomik bağımsızlığını eline aldığı bir yapıda “hedeflerini ve gerçeklerini” yeniden tanımlayarak “cihan devleti” olma yoluna girdi. 2001 ve 2003’ün tekrarı hem finansal hem de askeri alanda her zaman denenebilir. Olaya bu açıdan bakınca hepimiz “hangi siyasi görüşü benimsediğimize” bakmaksızın “uyanık olmalı” ve kazandığımız “bağımsızlığımızı” korumalıyız. Haberturk.com
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|