07-24-2008, 10:55 | #1 |
İstikrar ve yumuşamanın ilk adımını Mahkeme atacak mı?
Bakın, Türkiye’de istikrar diyorsak, yumuşama istiyorsak... Türkiye’de siyah beyaz kutuplaşmanın, uçlara savrulup cephelere bölünmenin sona ermesinden yanaysak... Türkiye’de yüksek tansiyon istemiyorsak... Bir başka deyişle: Türkiye’de siyasete çatışma değil, uzlaşmalar damgasını vursun, bu ülkede demokrasi ve refah yolu ancak böyle açılır, bu ülkenin hukuk ve ekmek sorunu ancak böyle çözülür diye düşünüyorsak... O zaman Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatma davasını reddetmesini dilemekten başka çaremiz yok. AKP kapatılmazsa, bu bir ilk adım olacak ve uzlaşma kapıları yeniden aralanacak. Kapatma talebinin reddedilmesi, Türkiye’de demokrasi açısından bir milat niteliği taşıyacak, kesin olarak bir dönüm noktası olacak. Anayasa Mahkemesi eğer böyle bir tarihi kararın altında imza atabilirse, Türkiye’de demokrasi ve hukuk dışı müdahale zihniyeti ölümcül bir darbe yiyecek. Belki de darbe süreçleri bu ülkede de bir daha açılmamak üzere kapanacak. Bunun yerine, siyasal hesaplaşmaları son tahlilde halkın oyuna, seçim sandığına bırakan demokratik rekabet dönemi ardına kadar açılabilecek. Eğer ‘makul insanlar‘ın ‘makul çözümler’ için bir araya gelmelerini, diyalog ve uzlaşma köprüleri örerek Türkiye’nin yeniden yumuşamasını gerçekten önemsiyorsak, o zaman ilk iş olarak AKP’nin açık kalmasını kararlılıkla isteyebilmeliyiz. Fazla zamanımız kalmadı. Bunun için sesimiz yükselmeli! Yoksa işler iyiye gitmeyecek. Türkiye daha beter gerilecek. Siyasal tansiyon artacak. Türkiye yine kan kaybedecek. AKP’nin kapatılmasıyla birlikte Türkiye kendini bir anda çok erken bir genel seçimin ya da seçimlerin içinde bulacak. Ekim ya da en geç kasım ayında seçim meydanlarına bir değil, iki değil, belki de üç sandık birden konulacak. Birinde milletvekilleri, ikincisinde yerel yöneticiler, belediye başkanları seçilecek. Üçüncüsüne gelince... Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre, üçüncü sandıkta da bir cumhurbaşkanı ilk kez halkoyuyla seçilebilecek. Hiç kuşkunuz olmasın. AKP liderliği bu seçimlere en kısa zamanda, sıcağı sıcağına gidecektir. AKP’yi kapatmanın geniş kitlelerde yaratacağı mağduriyet duygusunu en iyi zamanlamayla oya tahvil etmek isteyecektir çünkü... Ayrıntıya girmek istemiyorum şimdi. Ancak, AKP’nin kapatılmasıyla birlikte patlayacak son derece sert, dişe diş siyasal mücadelenin Türkiye’ye kısa vadede herhangi bir iyiliğinin dokunacağına zerre kadar ihtimal vermiyorum. Burada bir an durun. Türkiye’deki cepheleşme ve kutuplaşmada AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın payını -bazı açılardan elbette haklı olarak- eleştiren kimileri, kapatma davasına bugüne kadar kararlı biçimde karşı çıkmayarak, geçen yılki 367, 27 Nisan, 22 Temmuz, 28 Ağustos yanlışlarına benzer biçimde yine çok vahim bir hatanın içine düşmüşlerdir. Kapatma davası ne demokrasi, ne hukuk açısından savunulabilir bir dava değildir çünkü... Dileriz, Yüksek Mahkeme de bu gerçeğin bilincinde olarak Türkiye demokrasisinin miladı olabilecek bir tarihi karara gelecek hafta imzasını atar. Hasan CEMAL milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|