AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-15-2009, 13:25   #1
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Arrow İyiyi buldum, güzeli gördüm diyebilmek…

I- Dünya hızla değişiyor. Ne ki, hızın şiddetinin derecesini fark edemiyoruz. İyi ki de edemiyoruz. Etmiş olsa idik her birimiz depresyona girer, umudunu kaybederdi.


Karamsarlık mümine haram biliyorsunuz. Lakin aptal bir iyimserlik de makbul bir şey değil. Onun için iyimserlik ile karamsarlığın ötesinde eleştirel bakışlara ihtiyacımız var. Ağlamayan, inlemeyen, sövmeyen eleştirel bakışlara.
Sel baskını ile bir defa daha gördük ki, bizi bekleyen esas afet "tabiattan" gelecek olan afetler değil. İnsan elinden gelecek olan afetler. Her şey insanla güzel .Ve her şey insanla çirkin.


Hiç tanımadığı insanları çamurun içinde arayanlar da bu ülkenin insanı, Basın ekspres yolunda yağmaya katılmak için kilometreler kat edenler de.
Bu her zaman böyleydi. İnsan bir eliyle şeytanın bir eliyle meleklerin elinden tutan tek canlı.


Bu gün değişen ne?



Bizi iyiliğe çağıracak, vicdanımızın sesini duymamızı kolaylaştıracak, ortak metinlerimizi güncelleyemiyoruz.Değerlerimizi yaşamadan onları sandıklarda tutarak "değerli" kılacağımızı sanıyoruz.


Vicdanımızın sesini duyuracak hikayelerin yerini azgın kapitalizmin bekçisi reklam metinleri alıyor çünkü.Bizi her şeyin en iyisine layık olduğumuza inandırıyor,filan ürünle göklerde uçurup,filan ürünle mesut ailemizin reisi yapıyor.


Kendimizi kemalat basamaklarını çıkarken hayal etmek yerine, o ürüne sahip olunca "yükseleceğimize iman ediyoruz. Allah u Teala'nın ey iman edenler iman ediniz hitabı kulağımızdan gönlümüze akamıyor.


Her afet sonrası iman edenlerin iman etmesi için bir fırsattır esasında.
Ne ki bu aşamayı kolaylıkla geçemeyiz.


Kimisi çamurdan görüntülere bakarken zengin ile fakiri ayırıyor.Zenginin çamura karışmış malını oh olsun diyerek izliyor.Kimisi fakiri hakkı olmayan yerlere ruhsatsız binalar diktiği için, çamuru ve ölümü çoktan hak etmiş aptallar ordusunun bir ferdi olarak değerlendiriyor.


Oysa biz "gördüğümüz" üzerinden şekilleniriz her dem. Efendimizi hatırlayalım. Sahabe ile gezerken hani bir köpek leşine rastlamışlardı. Herkes burnu tutarken efendimiz bakın ne güzel dişleri var buyurmuştu.


İlle de güzel görmek zorundayız. İlle de güzeli bulmak zorunda.
II- Cumartesi günü edebiyatımızın sevilen hikayecileri Hülya Aktaş ve Cihan Aktaş ile birlikte Küçükyalı Çocuk yuvasının iftarına katıldım. Aktaş'ların amcası Zihni Aktaş, gönüllü olarak yuva ile ilgileniyor ve birkaç yıl önce medyada çıkan olumsuz haberlerin izlerini silmek için dernek olarak olağanüstü bir gayret ile çalışıyorlar.


İftarda dernek üyeleri, yuvada bulunan çocuklar, öğretmenler ile bu yuvada yetişmiş şimdi her biri meslek sahibi olmuş gençler bir araya geldi.Bu gençlerden Kadriye eline mikrofonu alarak kendilerini olağanüstü bir emek ve gayretle yetiştirmiş öğretmenlerine teşekkürlerini sundu.


12 Yaşına kadar Sosyal Hizmetlere bağlı Küçükyalı Çocuk yuvasında yetişen Kadriye 12 yaşından sonra Balıkesir Yetiştirme yurduna nakledilmiş. Küçük yaşlardan itibaren kitap okumaya çok düşkün olan Kadriye Halkla ilişkiler bölümünde iki yıl okuduktan sonra eğitimini yarım bırakarak hayata atılmış. Emniyet Teşkilatında memur olarak çalışan Kadriye ilerde okulunu muhakkak tamamlayacağını düşünüyor. Yıllar sonra yuvada birlikte büyüdüğü arkadaşlarını "face" üzerinden bulmuş. Birbirlerinin başarılarını anlatırken yüzlerinden okunan mutluluk ancak bir kardeşin başarısından duyulan mutluluk ile karşılaştırılabilir.


"Çok güzel günler yaşadık" diyorlar birbirlerinin yüzünde geçmişin izini sürerken:


"Hayata tutundum. Şimdi kendime ait bir evim var. Kiraya verecek para kazanabiliyorum yani. Karanlıktan korkmuyorum. Yalnız kalmaktan korkmuyorum. Hayattan korkmuyorum. Öğretmenlerimin her başım sıkıştığında banan yardım edeceğini biliyorum. İşimi onlar buldu. Anne babasının yanında yetişenlerden daha şanslı olduğumu düşünüyorum . Ama beni bir şey hala çok rahatsız ediyor. Çocukluğumuzu anlatırken ben yetiştirme yurdunda büyüdüm deyince insanların yüzündeki o ifade! Vah vah sizi dövmüşlerdir, siz tacize de uğramışsınızdır ifadesi var ya! İşte o çok rahatsız edici."
"Biraz önce masamızda bir hanım vardı. Cemile ablam. Cemile ablam benim her şeyimdi. Hastalandığımda çok sabahlamıştır benimlen. Onun hakkını nasıl ödeyebilirim! Şimdi 21 yaşımdayım. Ama otuz yaşıma gelince ben de bir yuvada gönüllü çalışarak bana verilen emeği başkalarına vererek borcumu ödeyeceğim."


III- İftardan sonra evleri gezdik. Bizim gezdiğimiz evin sorumlusu Şehriban öğretmenden bilgi aldık. Biz evi dolaşırken çocuklar dev ekran plaza tv'den çizgi film izliyordu.


Küçükyalı Çocuk yuvası medyada çıkan o olumsuz haberlerden sonra çok derlenmiş toparlanmış. Bu derlenip toparlanmada derneğin emeğini, yuvanın müdürünün gayretlerini, özellikle anmak gerekiyor.


Ama on sekiz yıldır, yirmi yıldır orada görev yapan kendi çocuklarını ihmal edecek kadar oradaki çocukların her şeyi ile ilgilenen öğretmenler de o haberlerden çok yıpranmış.


Olumsuz haberler olunca göz kulak kesilen medya olumlu hikayeyi nakletmek olumlu hikayeler üzerinden gündem yaratmak konusunda çok isteksiz. Güzele kör iyiye sağırım düsturu geçerli sanki.


İyiyi bulmak, güzel olanı nazara vermek zorundayız.


Küçükyalı Çocuk yuvasının öğretmenlerine buradan teşekkürlerimi gönderiyorum. Özellikle bizimle duygularını müthiş bir cömertlikle paylaşan Abdullah öğretmene. Kendi adıma ve sizin adınıza. Orada gördüğümüz onlarca çocuğun yüz ifadesini, öğretmenlerine tutunuşlarını görseydiniz siz de benimle aynı duyguları paylaşırdınız çünkü.



Ama yetiştirme yurtlarındaki binlerce öğrenciden sırtı pek karnı tok olan her birimiz sorumluyuz. Onlara bir selam bir tebessüm borcumuz var. Lakin ziyaret ederken lütfen hayvanat bahçesi gezermiş gibi çocukların başını okşayan "yanlış iletişim" davranışlarını terk edelim.



Birkaç yıl önce medyada olumsuz haberler çıkınca yüzlerce insan Küçükyalı çocuk yuvasına akın etmiş. Eline iki kutu bisküvi iki takım çamaşır alan koşmuş. Vatandaş kendini bir denetleyici olarak görüp oradaki çocukların başını okşayarak vatandaşlık görevini yaptığını zannediyor. Ama bu "sorumlu davranış"ların nasıl sorunlu davranışlara dönüştüğünü düşünmüyoruz hiç. Çünkü oradaki çocuklar için o mekan onların evi. Nitekim o yıllarda altı yaşındaki çocuğun şu tepkisi beni alt üs etti: "Öğretmenim niye bu insanlar bizim evimize bakıp gidiyorlar. Biz onların evine bakıyor muyuz? Niye bizim başımızı okşuyorlar? Biz onları tanımıyoruz ki!Niye bize hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi bakıyorlar!?"


Birkaç gün sonra Ramazan Bayramını idrak edeceğiz inşallah. Birinci günü akrabalarınıza, ikinci günü dostlarınıza, üçüncü günü kimsesizlere ayıracak kadar gönlünüzün geniş, bayramınızın bereketli olduğunu biliyorum. Ama küçücük bir hatırlatma. Lütfen kimsesizlerin başını okşarken, yanaklarına bir buse kondururken, kendinizi "iyi hissetmek" için yapmayın bu davranışları. Oradaki canların sahiden gönlünü almak için yapın.Ve lütfen acıma duyguları ile değil saygı ve hürmet ile yaklaşın.Küçücük çocukların bile saygıya ve hürmete sevgi kadar ihtiyaçları olduğunu lütfen unutmayın.

F.Barbarosoğlu

 

Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 09-16-2009, 02:36   #2
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu.. Sıkıcı gelir yazıları, uzun ve sıkıcı.. Herkes okuyamaz, okumak istemez, üzerine düşünecek kadar vakti yoktur çünkü, çünkü düşündürür Fatma K. Barbarosoğlu.. (Vay be şiir gibi yazıyorum, İbrahim Sadri dinliyorum ondandır.
Bir Adın Kalmalı Geriye diyor o efsane şiiriyle Bir Adın Kalmalı Geriye)...

Bir kitabını okumuştum bundan 4 yıl kadar önce Fatma ablanın, bu hitaptandan da hiç hoşlanmaz tahmin edebiliyorum :-) Dur bakalım neydi adı evet hatırladım daha doğrusu google hatırlattı o da sağolsun.. "Hiçbiryer".. Doğruyu söylemek gerekirse neredeyse hiçbirşey anlamamıştım ama sabırla, azimle, kararlılıkla sonuna kadar okumuştum, kalın da sayılırdı kitap. Bu huyumu seviyorum yaptığım iş bomboş da olsa inat edersem sonuna kadar devam ederim, yılmam :-)

Bu kadar fasıldan sonra yazıya dönmeye çalışırsam yine her zamanki gibi ince ve hakikatin içerisinde saklı olduğu örtülü cümleler kuruyor. Onun tarzı bu, sosyolog olduğu için normaldir de, üstelik bir entelektüel olduğunu düşünürsek hiç fazla değil.

Uzunca boş laf etmenin lüzumu yok:
"Her şey insanla güzel. Ve her şey insanla çirkin"
"İnsan bir eliyle şeytanın bir eliyle meleklerin elinden tutan tek canlı"
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-16-2009, 17:03   #3
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Standart
Yorumunuzu tebessümle okudum

Evet, Barbarosoğlu'nu herkes okumaz takip etmez.. Kitapları bazılarına sıkıcı gelir, ama herşeye rağmen pekçok hakikate gebedir yazıarı.. Bazıları yüzleşmekten kaçtığımız hakikatlerle.. Bazen eleştiririm yazılarını aslında, bazen de benim eleştirilerimin tercümanı olur..

Lise yıllarında, kendimi yalnız hissettiğimde, benim gibi düşünen insanların olmadığını zannettiğimde, düşünce yoldaşı olarak sadece Fatma Barbarosoğlu'nu oğlunu görmüştüm.. Belki de ondandır onca çok bağlı olmam..

Üniversite de bir iki sohbetine katılma imkanım olmuştu..
O zaman ilk defa eleştirmiştim onu.. Görmeden yazılarını okumak daha güzel geliyormuş bana, onu farkettim sonra..

Hülasa;
Barbarosoğlu toplumun ihtiyacı olan bir sosyolog.. Müslüman bir düşünür.. bu yönüyle seviyorum onu..


Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-18-2009, 02:00   #4
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
FAtma hanımın derinliğinde gezinmek insana bir başka keyif veriyor . Her şey yüzeyde gözüktüğü gibi olmayabiliyor sorunlara meselelere bir türlü boyut kazandırmak idrakların ufkunu genişlettiğini düşünüyorum. Anlamların özüne gömülü olan hissedemediğimiz bir çok şey hissettirenlerin hissettirmesi ile kazanılıyor. TEşekkürler hocam . Özgün kardeşim naciz yorum için sizede teşekkürler . Yalnız FAtma hanımın kitaplarını inat etmeden okumak güçtür doğru yoldasınız. Zaman ile acılır sacılır size.
Yahu muhterem mübarek sizin de her tarafta gözünüz kulağınız var. Takip etmediğiniz camia, kesim neredeyse yok. Fatma Barbarosoğlu "bizim mahalle"nin kızıdır, bir onu rahat bırakmadığınız kalmıştı desem saygıda kusura girer mi
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi