04-01-2008, 10:37 | #1 |
Kaça kaç...
Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davayla ilgili iddianamenin ön incelemesini tamamladı ve iddianameyi kabul etti. Türkiye’de neredeyse herkes siyasileştiği ve ‘evrensel hukukun’ taraftarı pek kalmadığı için, çoğunluk spor-toto oynar gibiydi:
Dokuza, iki... Yediye, dört... Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanının seçileceği toplantının karar için aranan sayıda milletvekili katılımı olmadan başlayamayacağına hükmettiğinde... Bu çerçevede seçimin ilk iki turunda TBMM Genel Kurulu’nun en az 367 milletvekiliyle toplanması gerektiğini kararlaştırıp, Abdullah Gül’ün tek aday olarak katıldığı ilk turu, bu sayıya ulaşılamadığı gerekçesiyle iptal ettiğinde, bahisleri ‘dokuz, ikiciler’ kazanmıştı... Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve üyeler, dün saat 10.00’da AKP davasının iddianamesini görüşmeye başladı. Heyet, AK Parti’nin kapatılması istemiyle açılan davada, iddianamenin ön incelemesini yaptı. Dört saat süren toplantının ardından iddianameyi kabul kararı verildi. Benim ilgimi çeken, Mahkeme sözcüsünün kararla ilgili yaptığı açıklama idi: ‘İddianamenin Abdullah Gül dışında kalan bölümünün kabulüne oybirliğiyle, Abdullah Gül yönünden de kabulüne oyçokluğuyla karar verildi.’ Ne demek? Bu sefer ‘onbire, onbir’... Cumhurbaşkanı da işin içine dahil olsun diyenler ise yediden az... Hukukun kalmadığına inanç maalesef öyle büyüyor ki, bunlar konuşuluyor... * * * En hızlı ve yüksek sesle konuşanlar ise piyasalar oldu... Anayasa Mahkemesi’nin AK Parti hakkındaki kapatılma davasına ilişkin iddianameyi kabul etmesi piyasalarda hızlı bir harekete neden oldu. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), haftaya hızlı satışlarla başlarken, endeks ilk seansı yüzde 2.47 kayıpla 38 bin 525 puandan noktaladı. Borsa böylece 15 Ocak 2007’den bu yana en düşük seviyesini görmüş oldu. Piyasalardaki hareketleri değerlendiren uzmanlar, hem yurtdışındaki tedirginlikler hem de içerideki siyasi gerilimin borsada satışlara neden olduğunu belirtiyor. Özellikle AK Parti hakkındaki kapatma kararının riskini almak istemeyen yatırımcıların satışları endeksi hızla 38 bin sınırına itiyor. * * * Dolar ise yeniden 1.31’in üzerine çıktı... Gene bir uzmanın: ‘Doların yönünü yurtdışındaki veri akışı ve iç siyasetteki gerilim belirleyecek. Bu gerilim, döviz kurlarında önümüzdeki dönemde de yükseliş görme ihtimalimizi artırıyor. Dolarda 1.26 çok önemli bir destek. Kurun bu seviyenin altına inmesi artık çok zor. Şu anki band 1.26-1.32 bandı. Eğer dolar 1.32’nin üzerine çıkarsa bu sefer yeni bandın üst sınırı hızlı bir şekilde 1.40 olur.’ dediğini okudum... * * * Anayasa Mahkemesi’nin kararını gördük... Şimdi iddianame AKP’ye gönderilecek ve savunma yapması için bir ay süre verilecek. AKP’nin ek süre talebinde bulunma hakkı var. Ancak son kararı yine Anayasa Mahkemesi verecek. Teknik yol sürecini ezbere biliyoruz artık... Ama merak edilenler bunlar değil, görüntünün değil, esasın ne olduğu? Benim anladığım ‘iç egemenlik kavgası’ hız kesmedi, tam sürat yol almakta... Şimdi bundan sonrasını daha net görmemizi sağlayacak gelişme, AK Parti’nin izleyeceği yol, alacağı tutum... Ne yapacağını netleştirmesi, bir sonraki tabloyu görmeyi ancak kısmen kolaylaştıracak... Bu arada piyasalar tıknefes olmaya devam edecek... AB sürecini savsaklamanın, demokratikleşmeyi samimi bir anlayışla tam gaz götürmemenin, ilkesel değil, simgesel siyasetin tuzağına düşmenin Türkiye’yi getirdiği nokta... 22 Temmuz’da genel seçim yaptığımızı, AK Parti’nin yüzde 47 oy aldığını hatırlayan kaldı mı? * * * Umarım, Anayasa Mahkemesi kararlarından çok daha önce başlayan ve bağımsız seyrettiği ısrarla vurgulanan Ergenekon süreci de hiç bir şeyden etkilenmeden, tüm organizasyonu ortaya çıkarıp, yargılayıp, gerekiyor ise cezalandıracak şekilde devam eder... Şemdinli gibi yarıda kalmaz... Bunu neden vurguluyorum? Çünkü 28 Şubat da Susurluk ertesinde patladı... Burası anayasaya göre ‘hukuk devleti’... 28 Şubat ardından çok partiler kapatıldı ama Susurluk bir türlü tam ortaya çıkmadı... Benzetmek gibi olmasın da gene de ben söylemiş olayım... Mehmet Altan STAR
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
04-01-2008, 10:55 | #2 |
Kaça kaç...
"Burası anayasaya göre ‘hukuk devleti’... "
7' ye 4 tahakkümü tam da bunu vurguluyor... Atanmışların anayasal yorumu da bu kadar hukuki! olabilir. Bir hukuk devletine yakışan da hukuki bir kararın çıkmasıdır hani... Yoksa neden Cumhurbaşkanı Anayasal açıdan aykırılık göstersede yargılanabilsin ki... Bu bile bir davanın reddi için yeterli iken asla SİYASİ olmayan, gazete küpürleri ile hazırlanan iddianamenin, nasıl şekilden asla intikali izah edilebilir ki... Anayasanın egemenliği ve bağlayıcılığı altındaki bir kurumun nasıl oluyorda bu derece hukuk dışı ( asla siyasi olmayan! ) bir karar alması mümkün olabiliyor... Eğer anayasa mahkemesi bunu bu derece ciddiye alarak incelemeye başlayabildiyse niyetini de açıkça ortaya koymuş olmasının bir göstergesidir... Hukuk devleti şeklen ve ismen yazılı kanunda geçebilir ama reform olmadan asla öze indirgeyemiyeceğiz ve yargıçlar devleti olmaktan kurtulamayacağız... Paylaşıma teşşekürler... :-* |
|
04-01-2008, 11:18 | #3 |
Kaça kaç...
Türk yargısı halkın adına karar verme yetkisine sahipken, halkın çoğunluğunun oyunu almış bir partiyi kapatmak istemesi ve biz bu halk için karar veriyoruz demeleri çok komik...Vatana ihanet suçunun dışında yargılanamayacak olan cumhhurureisini bile yargılayabiliyorlar...ne kadar da güçlü bir yargımız var amann öğünelim...parti kapatılarak demokrasi yaramı almış,ülkeye duyulan güven mi azalmış,piyasalar mı karışmış,dolar mı fırlamış,Türkiyeye duyulan güven azalıp sermayemi çekilmiş.....amannnn kafanıza taktığınıza bakın....şu Ak parti kapatılsında Türkiye'ye nolmuş önemli değil(alışkın nede olsa) boşverrrrrrrr >
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|