AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-24-2012, 04:17   #1
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart 'Kadına şiddet' ve sosyal hayatta kadın !
Konfüçyüs’un çok doğru olarak söylediği gibi, ”Bir toplumun kaderi benim ellerime verilse, ilk işim isim ve kavramları değiştirmek olacaktır” demiştir. İsimler ve kavramsallaştırma çok önemlidir çünkü kelimeler insanların düşünme biçimini belirler. Bir hakimin mahkemede yaptığı şey, karşısına gelen olayın “adını koymak”tır. Olayın adı konulduktan sonra cezası zaten kitapta yazmaktadır. Bizim de önce kelimelerimizi değiştirdiler. Kelimelerimizin değişmesi ilk olarak teknolojiden başladı. Ardından hayatın diğer bölümlerinde de Batılı kavramsallaştırmaların yaşantımıza girdiğini gördük. Bundan sonra Batılı gibi yaşamaya da başladık çünkü onlar gibi düşünüyorduk. Bunun da sebebi artık hayatımızda kendi kavramlarımıza yer kalmamış olmasıydı.
Hayatımıza hakim olan modernizmin, en temel kurumlarımızdan ailenin bile çatırdamasına sebep olduğu görülebiliyor artık. İşin en kötü tarafı ise, yeniden kendi kavramlarımızla, kendi düşünce dünyamızla ve referanslarımızla düşünme çabalarının önünde koca bir “önyargı duvarı”nın dikilmiş olması. En dindar görünene bile “bu kitaptandır” dediğiniz şeyler, neredeyse “uzaydan gelmiş ucube” tepkisiyle karşılaşıyor.
Ebubekir Sifil hocamızla, bu önyargı duvarlarının en yüksek ve katı olarak dikildiği alanların başında gelen kadın ve İslam konusunu konuştuk. Bu “önyargı mayınları”na çarpmamaya da özen göstererek, sadece kitapta yazanı anlama gayretiyle konuyu bir miktar aralayabilmişizdir umarız.
Röportajın ilk bölümleri:şi
1-) Müslümanlar 'Şeriat'a hazır değil!
2-) Sifil: Diyanet işleri kaldırılmalı
Röportaj: A.Köktürk - G.Sönmez

Ali Bulaç'ın son dönemde gündeme getirdiği bir konu çok tartışıldı. Bulaç, kadının sosyal hayata teşvik edilmesine karşı çıktı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ali Bulaç doğru söylüyor. Biz genellikle meseleyi kadın-erkek eşitliği üzerinden tartışmayı tercih ediyoruz, ama meselenin aslında şöyle bir hakikati var, bunu ıskalıyoruz: Kadın iş hayatına girdiğinde, ekonomik ve sosyal hayata girdiğinde erkekten geri kalıyor mu? Kalmıyor. İslam da bu anlamda kadının -haşa- “geri zekâlı bir varlık olduğunu, yeteneksiz bir varlık olduğunu” söylemiyor zaten. Fakat ısrarla bizi kadının ekonomik-sosyal hayata çıkartılmaması gerektiği noktasına çekiyor İslam.
Osmanlı’da ve daha önce -Asrı Saadet’e kadar götürebilirsiniz bunu- ekonomik hayata fiilen katılmış kadınlar yok mudur? Vardır. O hayat bu kadınları dışlamamış. Abdullah bin Mesud’un mesela –çok ileri gelen alim sahabilerden birisi, ilk Müslümanlar’dan- çok zengin bir hanımı varmış. Abdullah bin Mesud zaten fizik olarak çalışmaya çok uygun olmayan bir insanmış. Ama hanımı çok zenginmiş, ekonomik durumu çok güçlüymüş. Hanımı çalışır, pazarda üretir, satar, ona da çocuklarına da hanımı bakarmış. Fakat böyle olmasına rağmen İslam’ın kadın ve erkekle ilgili hükümleri konusunda onları anlama, özümseme ve pratiğe aktarma konusunda bir sıkıntı yaşamamış onlar. Çünkü biliyorlar ki İslam’ın bu hükümleri aslında bizi bir şeye yönlendiriyor.
Kadının islam'da bir temel fonkisiyonu var; o da çocukları, gelecek nesli yetiştirmektir. Ailenin önemini Batı yeni fark etti. Yeni gelişmeler araştırmalar gösteriyor ki çocuğun öğrendiği, hafızasına, ruhuna nakşettiği en kalıcı bilgiler 0-6 yaş arası aldığı bilgilerdir. Bu yaşta tüm bilgileri kim veriyor çocuğa? Anne veriyor . Sabah 8 akşam 8 çalışan akşam posası çıkmış halde eve gelen baba mı veriyor, hayır. İslam'ın kadınlar hakkındaki hükümleri bize dolaylı olarak kadını bu görevinden uzaklaştırmayın diyor.
Kadın çalışma hayatına gererse onun nesil yetiştirme görevini kim yapar, kreşler. Ama bu yaşta verilenler anne sütü gibidir. Annenin verdiği bilgiyi şefkati başka kim verir . Anne şefkatinden mahrum kalmış çocukların ileride bunalımlı, problemli insanlar olarak toplumun başına ne büyük sıkıntılar açtığını modern zamanlarda fazlasıyla tecrübe ediyoruz değil mi? İslam bize diyor ki geleceğinizi tehlikeye atmayın, kadının yeri evinin içidir , çoluk –çocuğun terbiyesidir ahlakıdır. Toplumun geleceğinin inşasıdır yani.
Kadının yeri evidir, evi mahremdir. Kadının kıldığı en üstün/ faziletli namaz evinin en gizli yerinde kıldığı namazdır. Efendimiz (s.a.v) böyle buyurmuş. Biz son dönemde ne yapıyoruz? Erkekle eşitleme adı altında kadını aslî misyonunda uzaklaştıran modernizmin ekmeğine yağ sürerek kadının "dışarıdaki" hayatını pekiştirme anlamına gelecek şekilde kadınlara özgü camiler açmayı planlıyoruz!..
Keza kadının şahitliğini tartışıyoruz. Diyoruz ki: İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denk tutulmuş. Acaba niye böyle olmuş. Kadın geri zekâlı olduğu için mi? Haşa. Ezber, hafıza kapasitesi zayıf olduğu için mi? Hayır, öyle de değil. Bunun tam aksini biz de biliyoruz. Peki, İslam neyi öngörmüş?
Bir erkekliğin şahitliğinin iki kadının şahitliğine eşit olmasındaki amaç nedir?
Hasbel kader aranızdaki ticari ilişkilerde iki erkek şahit bulamazsanız, bir erkeğin yanına biri unuttuğunda diğeri hatırlatısın diye iki kadın şahit ekleyeceksiniz. Burada "kadının unutması/yanılması" kısmı üzerinde dikkatle durmamız gerekiyor. Bu şu demektir: Kadın öyle bir hayat yaşayacak ki, kendi aslî misyonu içinde öyle yoğun ve meşgul olacak ki, meşguliyetinden ve yoğunluğundan, şahitlik konusu olan şeyi unutabilecek… Çünkü kadın, toplumun geleceğin inşası gibi son derece hayatî ve kritik bir rol/sorumluluk üstlenmiştir. İşte o sorumluluğu yerine getirirken kadınlarndan biri söz konusu şahitlik konusu olan ticarî muameleyi bütün detaylarıyla hatırlayamayabilir. İşte böyle durumlarda biri unuttuğunda diğeri hatırlatsın diye iki kadın şahit denilmiştir.
Kadını tamamen eve kapatmak mı çözüm?
İslami ilimlerle meşgul olmuş kalbur üstü alimlerle yarışmış kadınlar var. Sanatta meslek icrasında yarışmış kadınlar var. Kadının evin içinde, çocuk yetiştirmekle sorumlu olması, İslam kadını bir odaya hapsetmiştir anlamına gelmiyor. İslamî hayat evin dışında ne kadar canlı ise, içinde de o kadar canlıdır. Ev içi dediğimiz alanın bir sosyal hayatı, ibadet hayatı, eğitim hayatı vardır. Hapis anlamına gelmiyor. Kadın ev içinde o misyonu sekteye uğratmayacak her şeyi yapabilir. Kocaman bir alandan bahsediyoruz. Bunun kendine mahsus bir kültürü vardır. Hayli geniş bir konudur burası, ayrıca konuşmak lazım.
Kadına şiddet konuşuluyor?
Meseleyi İslam nazarından değerlendirmek gerekir. Şiddet diye bir kavram var. Bunun bizim dini terminolojimizde, algımızda denk düştüğü bir yer var mıdır?
Boyum uzun gözüksün de Efendimiz savaş listesine beni de yazsın diyerek ayak uçlarına basarak yükselmeye çalışan sahabîleri düşünün. Böyle savaşlara gitmiş çok gençler var. Çanakkale'de de aynı şekilde gençler var. İzmir’de bir okulda öğrencilerin tamamı Çanakkale'de şehit olmuş. O okul eğitim yıllarından biirinde hiç mezun vermemiş. Çünkü öğrencilerin tamamı şehit!.. Bugünün kavramları ile bakarsak buna "çocuk istismarı" dememiz gerekir. Günümüzde müthiş kavram kargaşası var
Efendimiz buyurmuş ki; "Çocuklarınıza namazı emredin. 10 yaşına geldiğinde kılmıyorsa hafifçe vurun". İşte şimdi bu aile için şiddet demek oluyor. Ben bir Müslüman olarak hayatın İslami kavramalar ekseninde şekillenmesini istiyorum. Dinin kendi kavramaları ile algılanıp yürütülmesini istiyorum. Başka türlü kendi kavramlarımızla savaşıp duracağız.
-Serkeşlik etmesinden korktuğunuz kadınlara nasihat edin. Yani yola gelmiyor, dikleniyor ne yapacaksınız, nasihat edin. Nasihat dinlemeyip diklenmede inat edince yataklarınızı ayırın. Yine olmadı o zaman dövün. Kur'an'da geçmiyor hadislerden öğreniyoruz ki buradaki ""dövün"den maksat, "hafifce dövün" demektir. İz bırakmayacak şekilde, hasar vermeyecek şekilde. Bunu anlatırken sahabe bir misvak alıp bununla hafifce iz bırakmayacak şekilde vurmak olarak tarif ediyor.
Erkeğin kadına el kaldırdığı aşama, iplerin koptuğu aşamadır. Kadının kadınlık onurunun zedeneleceği aşamadır. Bu aşamada kadın ya kendine, ailesine ve kocasına olan saygısını muhafaza edip geri adım atacak. Ya da gemileri yakacak. Bu aşama olduğunda artık öyle bir yere geliyor ki, kocası dövüyor, kadın bildiğini okumaya devam ediyor. Bu sözün bittiği nokta.
Mesele sloganlar üzerinden götürülemeyecek kadar önemli. Bu gibi meselelerin toplum karşısında, medyada tartışmak çok yanlış. Bunun bir kültürü vardır ve yukarıda zikrettiğim ayetteki durum (önce nasihat etme, sonra yatağında yalnız bırakma…) o kültür içinde tabir caizse "işe yarayan" tedbirlerdir. Kültür değişimi içinde, bu söylenenlerin anlamını kaybettiği, hatta "saçma şeyler" olarak görüldüğü yeni algılar oluşuyor. Bu yeni algıları "kültür değişimi" dediğimiz o bütün yapı içinde ve külli bir bakış açısıyla konuşmak gerekir ki, kadınla ilgili bu hükümler de orada anlamlı yerini bulsun, herşey yerine otursun. Yoksa modern hayatın oluşturduğu algı yapısı içinde bu meseleleri medya zemininde konuşmak ve hele de tartışmak kesinlikle yapılmaması gereken bir şey…

Röportajın ilk bölümleri:
1-) Müslümanlar 'Şeriat'a hazır değil!
2-) Sifil: Diyanet işleri kaldırılmalı

Haber5.com


http://haber5.com/roportaj/kadina-si...-hayatta-kadin

 

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 02-24-2012, 12:00   #2
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sağlam temelli teslimiyet yoksa yukarıda ki meseleleri içselleştirmek müslümanlar için çok zor olsa gerek.
Belkide naçizane sağlam temellere ulaşamamamız bu yüzdendir...
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-24-2012, 12:07   #3
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
İsimler ve kavramsallaştırma çok önemlidir çünkü kelimeler insanların düşünme biçimini belirler. Bir hakimin mahkemede yaptığı şey, karşısına gelen olayın “adını koymak”tır. Olayın adı konulduktan sonra cezası zaten kitapta yazmaktadır. Bizim de önce kelimelerimizi değiştirdiler. Kelimelerimizin değişmesi ilk olarak teknolojiden başladı. Ardından hayatın diğer bölümlerinde de Batılı kavramsallaştırmaların yaşantımıza girdiğini gördük. Bundan sonra Batılı gibi yaşamaya da başladık çünkü onlar gibi düşünüyorduk. Bunun da sebebi artık hayatımızda kendi kavramlarımıza yer kalmamış olmasıydı.
Hayatımıza hakim olan modernizmin, en temel kurumlarımızdan ailenin bile çatırdamasına sebep olduğu görülebiliyor artık. İşin en kötü tarafı ise, yeniden kendi kavramlarımızla, kendi düşünce dünyamızla ve referanslarımızla düşünme çabalarının önünde koca bir “önyargı duvarı”nın dikilmiş olması. En dindar görünene bile “bu kitaptandır” dediğiniz şeyler, neredeyse “uzaydan gelmiş ucube” tepkisiyle karşılaşıyor.

Bu bölüm Kavramı Kur'an dilinde algılayamamamızın ve İslam'ın kendi terminolojisini kullanamamamızın yegane sebebidir ! Acizane ANAFİKİRDİR...!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-27-2012, 00:07   #4
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Belkide hocam.

Fıtrat gereği kadının en kuvvetli röl noktası evin içindeki haller olsada , bugün bir çok muhafazakar tarafından sosyal hayalde görünür ve aktif olma ihtiyacı kadınların duygularından mıdır yoksa Erkeğin islami kriterlerden uzaklaşarak kadını sosyal hayatın içine itme refleksindemi . Yıpranma fıtratta uzaklaşma erkeğin yozlaşmasındanmı temerrüt etti.
Naçizane bunlar birbirini izleyen boncuklar gibidir... Erkeğin işari manada kadınlaşması, kadının erkekleşmesi gibi başlangıçları iyi müşahade etmek gerekiyor...!!!

Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi önce kadınlar yuvaya dönmeli...! Erkekde yuva kavramı ile kadının aktivist kavramını karıştırmamalıdır kanaatimce...! Fayda kısmından bakmak lazım gelebilir...!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-28-2012, 12:42   #5
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Erkeklerin donanım sahibi olması yanında adaleti tesis etmesi mümkün olabilecek midir .
Burada ''Evi dişi kuş yapar'' demek lazım gelebilir... Erkekteki Adalet ve Liderlik Kadının Anne şevkatinde olmasına da bağlıdır... Saygı, Edep, Ahlak, Maddiyattan çok manevi bir algı olabilir... Kolay mı? naçizane sanmıyorum...! Ama İmkansız değil...!

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-29-2012, 02:08   #6
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Toplumumuz kadın veya erkek dış dünyanın yönlendirmesine yenik düşüyor vede ahlaki değerlerden uzak özgürlük anlayışına kurban oluyor..
Malesef günümüzde hepimiz bu akışın seline kapıldık..özgürlük algısı asli görevmizi ikinci plana attı....ve üretken olma adına sürekli tüketilen bir kadın porfeyi olduk..neticesinde bizlere hazırlanmış ismiyle hepimiz çağdaş olduk ... topluma yön veren yanımız elimizden alınıyor ve bizler bunun farklına varamıyoruz.
Şunuda söylemek gerekirki bu yozlaşmada paraya, lükse, iktidara düşkünlük, ruhsuzluğumuzu büyütüyor kadın erkek demeden hepimizn yapısıyla oynuyor..kabul etmesekte bu isteklerimiz bizi bize yabancılaştırıyor.
Paylaşım için teşekkürler








Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-29-2012, 02:28   #7
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
bakın Nurettin Hocamız Ne diyor ?

Video: umudumuz Saliha Kadın
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-29-2012, 02:30   #8
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
hesaplarımda yanılmıyorsam 3 hafta içinde diyanet bu konuyu işleyecek
  Alıntı ile Cevapla
Alt 02-29-2012, 02:35   #9
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
islami olarak mı işlicek yoksa sayın bakane hanıma desteği mi işlicek !
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-29-2012, 03:01   #10
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Seküler sosyal hayatta aktör olmuş bayanların eve dönüşünü sağlamak zor olacağı gibi Erkeğinde hayat içinde ki gel gitler ile iman kalesindeki hırpalanmış durumunu iyileştirmenin zorluğu aynı derecedir. Vurguladığınız gibi imkansız olmamalı.
İmtihan sırrında saklı naçizane... !

Alıntı:
Toplumumuz kadın veya erkek dış dünyanın yönlendirmesine yenik düşüyor vede ahlaki değerlerden uzak özgürlük anlayışına kurban oluyor..
Malesef günümüzde hepimiz bu akışın seline kapıldık..özgürlük algısı asli görevmizi ikinci plana attı....ve üretken olma adına sürekli tüketilen bir kadın porfeyi olduk..neticesinde bizlere hazırlanmış ismiyle hepimiz çağdaş olduk ... topluma yön veren yanımız elimizden alınıyor ve bizler bunun farklına varamıyoruz.
Şunuda söylemek gerekirki bu yozlaşmada paraya, lükse, iktidara düşkünlük, ruhsuzluğumuzu büyütüyor kadın erkek demeden hepimizn yapısıyla oynuyor..kabul etmesekte bu isteklerimiz bizi bize yabancılaştırıyor.


Hakkını vermek lazım gelen bir tahlil... Acı ama gerçek...

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi