AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kitaplar ve Dergiler Kitaplar ve Dergi içerikleri, değerlendirme ve tavsiyeler.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-16-2009, 21:33   #1
Kullanıcı Adı
Gökmen
Post Kalbin zümrüt tepeleri...iğtirab
İğtirab


Katmerli gurbet de diyebileceğimiz iğtirab; sürekli düzelmeleri bozulmaların takip etmesi ve salâhları fesatların kovalaması, gece-gündüz devridaimi gibi, gönlün biraz aydınlanmasını müteâkip hemen yeniden karanlığın bastırması duygusudur ki, hemen her zaman طُوبَى لِلْغُرَبَاءِ muştusuyla serfiraz hizmet erlerinin korkulu rüyaları olagelmiştir ve onu düşündükçe ürpermişlerdir.

Gurbet için de aynı mülâhazalar söz konusu olabilir; iğtirab, ya sırf cismanî, ya hâlî ve kalbî ya da her ikisinin birden duyulup hissedildiği muzaaf bir yalnızlıktır.

Cismanî iğtirab, tıpkı gurbette olduğu gibi, yurttan-yuvadan, dosttan-ahbaptan uzak kalmaya denir ki, bilhassa, ulaşma yolları bütünüyle bozulup, köprüler de harap olunca, çaresizlikten dolayı ruhları tam bir iğtirab istila eder. Beden insanları için çok defa ölümle neticelenen iğtirab, Allah ve ahirete imanla tadil edilmezse, her zaman tahammülfersâ bir hâdise sayılabilir. İmanla, bu müterâkim gurbetleri göğüsleyip, sonra da şöyle veya böyle vefat edenlere, مَوْتُ الْغَرِيبِ شَهَادَةٌ “Bu kabîl yalnızların vefatı şehadettir.” fehvâsınca, o bir nimettir. Evet o, küfür, ilhad ve dalâletten kaynaklanmıyorsa, “Her ızdırabın bir mükâfatı vardır.” esasına binaen, insanı Cenâb-ı Hakk’a yönlendirdiği ölçüde çok yararlı bir ihsan-ı ilâhîdir. Hatta bazılarınca, imanla yumuşatılmış böyle bir gurbet, ızdırabı çok, mükâfatı sabır ve tahammülünkine denk iç içe öyle tatlı bir belâdır ki, insan onu, zâhirindeki hicrandan ötürü bulanık bir âh u efgânla karşılamasına mukabil, vicdan ona hep: “Gel, gel” der. Bir şairin:
غَرِيبَانِي كِـه حَـالِ مَنْ بِبِينَنْدْ زَمَانِي بَـرْسَـرِ خَاكَمْ نَشِينَنْدْ
غَرِيبَـانْـرَا غَرِيبَانْ يَـادْ دَارَنْدْ كِه إِيشَانْ يَكْدِيگَرْرَا يَادْگَارَنْدْ
خُـدَايَـا چَارَهءِ بِيچَارَه گَانِي مَـرَا وَجُزمَرَا چَـارَه تُودَانِي
چُنَانْ كَزْ شَبْتَرْ آرِي رُوزِ رُوشَنْ اَزْ اِينْ اَندُوهْ تَرْ آرِي شَادِيُ مَنْ

“Benim bu hâlimi gören garipler, bir gün (gelip) benim mezar toprağıma otursunlar; (otursunlar) zira garipleri ancak garipler anlar. (Evet) garipler birbirlerine yâdigâr (ve emanet)tirler. Ey Rabbim, Sen çaresizlerin çaresisin; benim de, başkasının da çaresini (ancak) Sen bilirsin. Geceden apaydın gündüzü çıkardığın gibi, bu kederden de benim neş’e ve sürûrumu çıkarabilirsin...” sözleri bu duyguyu ifade etmesi bakımından gayet nefistir.

İğtirabın hâl televvünlüsü, طُوبَى لِلْغُرَبَاءِ beyan-ı nebevîsiyle tebcil edilmiştir. Fesat istilasına uğramış bir zaman diliminde, çağın getirdikleriyle boğuşan çaresiz bir salih insan, cehalet girdabına kapılmış bir toplum içinde hakikat-âşina bir âlim, nifakın kol gezdiği bir dünyada sadakate kilitlenmiş bir vefa insanı iç içe böyle bir gurbet yaşamaktadır ve fesadın azgın köpürüşlerini, cahil yığınların zebil olup gidişlerini, nifak ve nifakçıların her zaman prim alışlarını gördükçe iliklerine kadar kendini yalnızlık içinde hissederek “Keşke bu insanlara bir şeyler anlatabilseydik!” der inler.

Kalb buudlu iğtiraba gelince o, ârifin, Hak katındakileri duyuş, seziş ve bekleyişleri açısından öyle bir gurbetidir ki; duyar, hisseder; duyup hissettikleriyle ruhanî zevklere açılır; açılır ama, vuslat-ı hakikîye kadar çevresinde Hakk’a kapalı insanların gurbetlerini ruhunda duyduğu gibi, seyr-i ruhanînin getirdiği gurbetlerden de bir türlü kurtulamaz; sürekli kalbinde, “kurbet”, “üns billâh” ve “lika” şevk u iştiyakını duyar; duyar ama, hakikî olmasa bile, ya endişe, korku ve hassasiyetinin örgüleyip yürüdüğü yollarda karşısına çıkardığı berzahların tesirinde kaldığından ya da bir kısım şuuraltı mülâhazaların resmettiği şekil ve suretler, kalb gözü hadekasını birer perde gibi sardıklarından, derecesine göre muğteribin yakînî, zannî, tahmînî veya vehmî bir gurbeti söz konusudur ki, değişik dalga boyundaki bu şerareler, vefa, sadakat ve kurb hususiyetlerine çarparak onların ruhî şekillerine dokunur.. ve şekil değişmelerinden meydana gelen boşluklarda gurbet esintileri duyulmaya başlar ki, işte bu, mütemadî bir iğtirabtır. Zira sâlik, yukarıdaki mülâhazalarla arz etmeye çalıştığımız hususları, kazanma kuşağında kaybetme gördüğünden kendini çaresizlik içinde hisseder.. ve bu yalnızlık endişesi, yalnızlık vehmi ve yalnızlık düşüncesiyle يَا لَيْتَنِي لَمْ تَلِدْنِي أُمِّي “Keşke anam beni doğurmasaydı!” der ki, bu, bildiğimiz gurbetlerin en ağırı, en idrak edilmezi ve en değerlisidir.

Dünyevî gariplerin, uhrevîlikle teselli olmalarına; hâl gurebâsının, mârifet ve muhabbet soluklayarak nefes almalarına karşılık, bütün ölçüleri alt üst eden âriflerin gurbeti, Kafdağı’ndan daha ağır olsa gerek; zira onlar, dünyanın da garibi, ahiretin de garibidirler. Ehl-i dünya onları anlamaz; çünkü onların ufku dünyadır ve onun ötesinde bir şey görüp bilmeleri de mümkün değildir. Âbid ve zâhidler diyeceğimiz ahiret ehli de onları anlamaz; zira onların himmetleri de ibadet ve zühdleri ölçüsündedir.. âriflerin himmeti ise, Mâbudlarıyla irtibatları nisbetindedir...

اَللّٰهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقًّا وَارْزُقْنَا اتِّبَاعَهُ وَأَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَارْزُقْنَا اجْتِنَابَهُ
وَصَلَّى اللّٰهُ عَلَى سَيِّدِنَا وَسَنَدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلَّمَ
اٰمِينَ يَا مُعِينُ



- Müslim, iman 232; Tirmîzî, iman 13; İbn Mâce, fiten 15; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/72.
- İbn Mâce, cenâiz 61; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, 4/269; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 11/57, 246.
-İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, 3/360.

 

Gökmen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım