11-21-2007, 00:19 | #1 |
Kanayan yara: Ahıska -1-
Kanayan yara: Ahıska -1-
19. yüzyılda Osmanlı’nın gölgesi Ahıska’yı terk ettiğinde, bu topraklara kan ve gözyaşı hakim oldu. Çileleri birbirine katlanarak tarih zincirine günümüze kadar gelen acı bir halka ekledi. İnsanlık tarihine kara bir leke bırakan 1944 sürgününden sonra aradan geçen 63 yıla rağmen Ahıska Türkleri, Osmanlı yadigari olan vatanlarına dönemedi. İşte, on binlerce insanın ata yurdundan eden sürgüne ait acı ve keder dolu satır başları... Acının seyir defteri Ekim Devrimi’ne öncülük eden Lenin Sovyet Rusya’nın temellerini attı ve Ahıska toprağı, yıllarca çekiç ile örs arasına sıkışıp kalacağı acı dolu bir döneme girdi. 1941’de, II. Dünya Savaşı başlayınca askeri eğitim almayan 40 bin Ahıskalı Türk cepheye sürüldü. Savaş, Sovyet Rusya uğruna savaşan 26 bin Ahıska Türkü’nün hayatına maloldu. Savaş döneminde geride kalanlar, kız, gelin ve yaşlılar dâhil, Ahıska-Borcum demiryolu inşaatında çalıştırıldı. Hattın yapımı 1944 Ekimi’nde sona erdi. Sovyetler Birliği lideri Stalin ve İçişleri Bakanı Lavrentiy Beriya’nın emriyle, 14-16 Kasım 1944’de, 86 bin Ahıskalı Türk Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden Orta Asya’ya Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’a sürgün edildi. Yerinden, yurdundan sökülerek kamyonlarla tren istasyonlarına getirilen binlerce insan, açık yük vagonlarında Orta Asya’ya sürüldü. Bir aylık yolda açlıktan, soğuktan, hastalıktan ve yetersiz sağlık şartlarından yaklaşık 17 bin insan hayatını kaybetti. Sahip oldukları her şeyi geride bırakan Ahıskalılar, 1944’ün soğuk kışında Orta Asya’ya ulaştı. Savaştan yaralı ve sakat olarak dönen 14 bin askeri acı bir sürpriz bekliyordu. Pek çoğu, memlekete dönünce evlerinde Ermeni ve Gürcülerin oturduğunu gördü. Orta Asya’da köy köy dolaşarak sağ kalan yakınlarını aradılar. Sorulan sorular hep cevapsız kaldı. Sadece, ailelerin o bölgeden sürgün edildiği söylendi. Sovyet Rusya uğruna savaşan askerler şimdi hem vatansız hem ailesiz kaldı. Çünkü aileleri ya sürgün esnasında ya da Orta Asya’ya vardıktan sonra ölmüş, Stalin’in dehşet planı binlerce ailenin felaketi olmuştu. 1956’da Sovyet sürgününe uğrayan bütün milletler vatanlarını talep etti. Komünist Parti’nin kongresinden sonra sürgün olan bütün milletler vatana dönüş hakkı elde etti ancak Ahıska Türkleri bu haktan mahrum kaldı. Üstelik eski vatanlarını ziyaret etmeleri de yasaklandı. Çünkü, Yüksek Sovyet Yönetimi bu sorunu çözmekte aciz kalmıştı. Gürcistan yönetimi, Türk olduğu için bu milleti kabul etmemiş, Ahıska Türkleri de gidecek yeri olmadığı için Orta Asya’da kalmıştı. Ahıskalılar dağılan Sovyetler Birliği’nin 13 ülkesine, diğer bir ifadeyle 4 bin 264 bölgesine dağılmış durumda. 1991’den sonra Türkiye’de de kısmen rahat şartlara kavuştular. Fakat onların asıl hedefi ata yurtları olan Ahıska’ya dönmek ya da temelli Türkiye’ye yerleşmek. Kaçın Türkler geliyor! 1999’da Gürcistan’ın Avrupa Konseyi üyesi olarak kabul edilmesi, Ahıska Türkleri için anavatana dönüş konusunda umut ışığı oldu. Bu yolda verilen sözler 8 yıl sonra tutuldu ve Gürcistan, Ahıska Türkleri’nin vatanlarına dönmesinin önünü açan yasal düzenlemeleri yerine getirdi. Ancak, bu yasal düzenlemeler Gürcü muhalefetten çok Ermeniler ve Ermenistan’ı rahatsız etmektedir. Ahıska Türklerinin kitlesel dönüşünden çekinen Ermeniler, aynı bölgeye yerleşmeleri durumunda ayrılıkçı eylemlerin artacağı bu durumun da etnik istikrarsızlığa yol acacağı propagandasını işleyip duruyorlar. Aslında Ermenilerin korkusu, Ahıska Türklerinin kitlesel dönüşü ile bölgede Türk nüfusun giderek yoğunlaşması ve bölgede Ermeni etkinliğinin azalmasıdır. Çünkü, Gürcistan’ın Ahalkelek bölgesine yakın Mameuli bölgesinde 400 bin civarında Azeri Türkü bulunmaktadır. Böylece Ahıska Türkleri de kendi anavatanlarına dönünce Ahalkelek Ermenileri Türk kuşatmasına uğrayacaktır... (Devamı cumartesi günü) Dış Politika M.Necati Özfatura
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|