AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-16-2008, 18:17   #1
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart Kapatma davası için ne yazdılar?

Bir gün önceki manşetlerinde bayram havası estiren kartel gazeteleri, bu gün de yazarları aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'yı aklama yarışına girdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AK Parti’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dava, Türk ve dünya basınında geniş yankı uyandırmıştı. Skandal gelişmenin ikinci gününde de, yine yazarların gündemi, adına “Hukuk muhtırası” dedikleri kapatma davasıydı. Kartel yazarları, Türkiye’nin en büyük siyasi partisinin kapatılması için açılan davadan çok Başbakan Erdoğan ve AK Parti kurmaylarının haklı tepkilerine takıldı. Kartel yazarlarının adeta Yalçınkaya’nın avukatlığını yapması, "Bunlardan başka ne beklenirdi?" dedirtti. İşte çok da şaşırtmayan birkaç örnek:

HÜRRİYET’TEN OKTAY EKŞİ

Kartelin irisi Hürriyet yazarı Oktay Ekşi, “Oy mu büyük hukuk mu?” başlığıyla kaleme aldığı bu günkü köşe yazısında; AK Parti’ye oy veren 16 milyon seçmenin uyduruk korkularla hazırlanmış bir iddianame karşısında hiçbir değerinin olmadığını rahatlıkla yazdı. İşte Ekşi’den iddianame savunması:

“Konu yargının elinde ama her şey orada değil. örneğin, başta Başbakan olmak üzere -bir ölçüde TBMM Başkanı dahil- AKP’liler, dava açan Başsavcı’ya söylenmedik laf bırakmadılar. Yargıyı düpedüz baskı altına aldılar. İfade ettikleri ortak gerekçe, 'Biz yüzde 46.7 oy aldık. Milli irade bizi iktidar yaptı. Bize karşı dava açmak, milli iradeye karşı dava açmaktır' cümlesiyle özetlenebilir. Bu, 'seçimi kazanan parti, aklına gelen her şeyi yapabilir' demektir. Böyle bir anlayış 'hukuk' nedir bilmeyen, 'hukukun üstünlüğü' kavramını duymayan bir kafada olabilir."

BU DA YALÇINKAYA’NIN AVUKATI

“Şikayetçiyiz” başlıklı bu günkü yazısında kartel yazarı Bekir Coşkun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın avukatlığını yaptı. İşte Bekir Coşkun’un, “Acaba kaç para aldı?” dedirtecek ifadeleri:

“Hakkında bu kadar ciddi iddialar olan, cumhuriyet rejimini yıkma girişimleri ile suçlanan... Laiklikle dinin bir arada olamayacağını ve laikliğin içini değiştireceğini ilan eden... Toplumun yaşam biçimini için için değiştiren, çağdaş Türkiye’yi çankaya’dan sokağa kadar, türbana-tesettüre saran... Ve sonunda toplumu korkuya salıp da milyonlarca insanı sokağa döken bir "suç duyurusu" karşısında seyirci mi kalmalıydı yargı?.. O zaman üst kattakiler gürültü yaptığında dilekçe ile koştuğumuz savcı, cumhuriyet rejiminin tepesine çıkmış tepinenleri ve şikáyetçi çığlıkları duymazlıktan gelecekti... öyle mi?.. (…) Yargıtay Başsavcısı; bütün Batı ülkelerinde olduğu gibi, yasaların verdiği "laik cumhuriyeti koruma ve hesap sorma görevi" ile hesap soruyor. Ki o yasalar demokrasimizin ürünüdür. Elbette durup dururken değil... Şikáyetimiz vardı... Şikáyetçiyiz..."

RADİKAL’DEN MURAT YETKİN

“Kapatma talebi siyasette çok tartışılacak” başlıklı yazısında Radikal Yazarı Murat Yetkin, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın kapatma talebi karşısında geri adım atmayan, tersine üzerine giden Tayyip Erdoğan, 'demokratik kazanımları millete çok görenleri' partililerine şikâyet etti. 'Demokrasi bu kadar ucuz mu?' diye sordu? 'Yola devam' diye yanıtını verdi. Erdoğan, Yalçınkaya'nın iddianamesi sayesinde, daha düne kadar üstlenmek zorunda olduğu rolden bir anda sıyrılarak yaralı ve mazlum siyasetçi rolüne dönüş yaptı” ifadelerini kullandı. Yetkin’in yazısının devamında adeta Yalçınkaya’yı aklama yarışına girdiği de gözlendi.

"ÖZKÖK KİME ÇALIŞIYOR?"

Başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılması ile ilgili düzenlemeleri hazmedemeyerek bilinmedik korkularını köşesine sık sık taşıyan Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, “İyi bir kötü gün dostu” başlıklı bu günkü yazısında “İki arada bir derede” kaldık diyerek, demokrasiden yana taraf olamayacaklarını gözler önüne serdi. AK Partili yetkililerin tutumlarını eleştirmeyi tercih eden Özkök, Yalçınkaya’nın iddianamesini şu ifadelerle aklamaya çalıştı:

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, iddianamesini Refah Partisi’nin kapatılma sürecindekine göre daha farklı hazırlamış. İddianamede ‘vampir’, ‘kan içici’ gibi hukuk dışı ifadeler yok. Olaylar, demeçler tek sıralanmış. Yani, iddianame eskisine göre daha ciddi biçimde hazırlanmış. (…) İddianamede aktarılan örneklerin küçümsenmeyecek bölümü, AKP’lilerin konuşmalarında söyledikleri sözler. Demek ki 'belagat sanatı' bu partiye pahalıya mal olabilir."

MİLLİYET’TEN FİKRET BİLA

“Parti kapatmada dikkat çeken iki çizgi” başlıklı bir yazı kaleme alan Milliyet yazarı Fikret Bila da, Yançınkaya’nın iddianamesini tam siper savunma pozisyonunda AK Parti’lilere yüklendi: "Dava açtı diye Başsavcı Yalçınkaya’yı hedef tahtasına oturtmak, ekonomik ve siyasi istikrarı bozmak ve bunun vebalini taşımak gibi hukuk dışındaki alanlar üzerinden tehdit etmek doğru bir tavır değil. Başsavcı, Anayasa’dan aldığı bir yetkiyi kullanıyor. Siyasi partileri izlemek, uyarmak ve gerektiğinde dava açmak onun görevi. Ama kararı verecek olan Başsavcı değil, Anayasa Mahkemesi. (….) Bugün toplumun önemli bir kesiminin, özellikle laiklik konusunda, AKP iktidarının bazı uygulamalarından ve bazı söylemlerinden endişe ve tedirginlik duyduğu gerçeğini kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar ne olursa olsun, AKP yönetiminin de özellikle tedirginlik yaratan uygulama ve söylemini gözden geçirmesinde fayda olacaktır.”

YALÇINKAYA’YA GEREK KALMADI

Kartel gazetesi Radikal’in yazarı Türker Alkan, böyle bir davayı benimsemediğini belirtti. Ancak yazısını Yalçınkaya’yı haklı çıkarma çabasına ayırdı. İşte “Dava” başlıklı yazıdaki ilginç ifadeler:

“ ‘Türbanı kamusal alanda serbest bırakacağız’ diyen Hüsnü Tuna ve Fatma Şahin 'gizli gündem' konusunda kuşku duyanların korkularını artırmasın da ne yapsın? 'Cumhuriyet'in İslamileşeceğini' yazan ve bu fikrini değiştirmediğini söyleyen ömer Dinçer'in senelerce Başbakanlık Müsteşarı koltuğunda oturtulması, sonra da milletvekili yapılması bu kuşkuları artırmaz da ne yapar? İlkokullarda bile çocukların 'kazayla' türban takmaya başlaması, hastanelerde doktorların türbanla dolaşır olması, içki yasaklarının yaygınlaşması, laiklik konusunda sabıkası olan AKP iktidarına ilişkin kuşkuları artırmaz mı? Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 'Laiklik yeniden tanımlanmalıdır' önerisi... Dincilerin bürokraside kadrolaşması... özellikle son zamanlarda seçim başarısının da verdiği özgüven sayesinde 'laiklik' açısından kuşku uyandıracak girişimlerin artması...”

ABA ALTINDAN SOPA GöSTERDİ


Vatan Yazarı Güngör Mengi ise, AK Partili yetkililerin kapatma davası ile ilgili tepkilerini eleştirerek, Türk demokrasisine büyük darbe vurduğu belirtilen iddianameye katkıda bulunmayı ihmal etmedi. İşte “Aba altından sopa gösteriyor” dedirtecek o ifadeler:

"Hiç kimse aksini iddia edemez, AKP halkın önemli bir kesiminin gözünde ‘Türkiye irtica karanlığına yuvarlanıyor’ korkusunun odağı olmuştur. Bölücülük iddiasıyla DTP hakkında hukuk devletinin aldığı tedbir, irtica tehdidi yarattığı şüphelerini davet eden söz ve eylemleri nedeniyle AKP hakkında da alınmıştır."

"Şimdi AKP yargılama sürecini bu suçlamalardan kendisini arındıracak çabalar için değerlendirmelidir. Yoksa yargıya karşı naralar ve tehditler savurmak değil... Olay şu: Rejime yönelmiş bir tehdit algılaması karşısında sistem kendini savunmak üzere harekete geçmiştir. İktidar partisine düşen, olayı vakarla karşılamak, adalete güvenmek ve bu suçlamaları hak etmediklerine toplumu inandıracak bir rotaya girmektir.”

YÜZDE 60 DA OLSA FARKETMEZMİŞ

Yine Vatan’dan eş durumundan yazar Ruhat Mengi, “Garabet mi, hukuk mu?” başlıklı Yalçınkaya savunmasında AK Parti’nin aldığı yüzde 47’lik oy oranı için “Ki bu yüzde 60 da olsa fark etmez” ifadelerini kullandıktan sonra şu savunmayı yaptı: "Aslında 21. yüzyıl Türkiye’sinde siyasi partilerin kapatılacağını düşünmek zordur, hiç kimse, hiçbir aydın kafa parti kapatılmasını onaylamaz ama acaba bu rahatlık, özellikle de girmek istediğimiz AB’nin buna karşı çıkacağı inancı demokrasi ve hukuk kurallarının hiçe sayılması hakkını partilere verir mi? Seçimi yüzde 45.6 oyla kazanmış olmak (ki bu yüzde 60 da olsa fark etmez) yani “milli iradenin” bir partiyi yönetime getirmiş olması o partiye her istediğini söyleme ve yapma hakkını verir mi?”

MAHALLENİN MUHTAR’I DA SAVUNMADA

Vatan’ın Reha Muhtarı ise, daha ilginç bir savunma yöntemi izleyerek, Yalçınkaya’nın açtığı kapatma davasını eleştiren basın kuruluşlarına saldırdı. İktidar partisinin kendini savunma refleksini de “Linç” olarak nitelendiren Muhtar’ın, “Bukadarına da pes” dedirtecek bazı ifadeleri şöyle: “Bu demokrasi değildir... Nerde gördünüz, nerde okudunuz bilmiyorum ama böylesi bir terörize girişiminin adı linçtir... Ve siz hep beraber bir kanun adamını linç ediyorsunuz... ürkütücü olan budur…”

HABERVAKTİM

 

ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım