10-23-2008, 18:30 | #1 |
Kapatma Davası Kararının Geerekçesi Bu Gece Yayımlanıyor
Kapatma davasında FLAŞ gelişme
AKP'nin kapatılması istemiyle açılan davanın karar gerekçesi Başbakanlık'a gönderildi. Karar bu geceden itiraben resmi gazetede yayımlanacak. Anayasa Mahkemesi, AK Parti hakkındaki davada verdiği kararın gerekçesini, Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi. Yüksek Mahkeme heyeti, gerekçeli karara ilişkin işlemleri bugün tamamladı. Yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilen gerekçeli kararını karşı oylarıyla birlikte 772 sayfa olduğu, ancak Resmi Gazete formatında sayfa sayısının değişebileceği belirtildi. Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin 2008'de aldığı Hazine yardımının yarısından yoksun bırakılmasına karar vermişti. 23 Ekim 2008 habervaktim
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-24-2008, 12:28 | #2 |
İşte Gerekçeli Karar (İndir)
İşte AK Parti için gerekçeli karar İNDİR
Anayasa Mahkemesi'nin, AK Parti hakkındaki kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin ''laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespitiyle eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 1/b maddesi gereğince temelli kapatılmasına karar verilmesi'' istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açmıştı. ***GEREKÇELİ KARARI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN*** Davayı 30 Temmuz 2008 tarihinde karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, Anayasa'da kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin oyuna ulaşamamıştı. Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 10'u, AK Parti'nin ''laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğine'' işaret etmiş, bu üyelerden 6'sı AK Parti'nin söz konusu eylemleri nedeniyle ''temelli kapatılması'' yönünde görüş belirtmişti. Mahkemenin 4 üyesi ise AK Parti'nin eylemlerini, temelli kapatmayı gerektirecek nitelikte bulmamış, partinin Hazine yardımından yoksun bırakılması yönünde oy kullanmışlardı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ise davanın reddi yönünde oy kullanmıştı. Yüksek Mahkeme, AK Parti'nin 2008'de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar vermişti. İŞTE GEREKÇELİ KARARDAN BİR BÖLÜM Anayasa Mahkemesi, AK Parti hakkında açılan kapatma davasında verdiği kararın gerekçesini açıkladı. 770 sayfalık gerekçe Resmi Gazete'nin yayınlandı. Gerekçeli kararda, AK Parti'nin demokrasiyi ve laik devlet düzenini ortadan kaldırma veya Anayasal düzenin temel esaslarını şiddet kullanarak ve hoşgörüsüzlükle tahrip etme amacının, bu amacı somutlaştıran eylemleri ve elindeki iktidar olanaklarını şiddet doğrultusunda kullandığına ilişkin veriler saptanamadığı, bu eylemler kapatmayı gerektirecek ağırlıkta görülmediği vurgulandı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın AK Parti'nin temelli kapatılması istemiyle açtığı davada, partinin kapatılmamasına karar vermiş ancak 2008'de aldığı Hazine yardımının yarısından yoksun bırakılmasına hükmetmişti. 11 üyenin 6'sı partinin 'kapatılması' yönünde oy kullanırken, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç 'ret' oyu kullanmıştı. 4 üye de Hazine yardımının kesilmesi yönünde oy vermişti. Yüksek Mahkeme'nin 770 sayfadan oluşan gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayınlandı. - LAİKLİĞE AYKIRI EYLEMLER AK Parti'nin kapatılmaması yönünde karar çıkan davanın gerekçeli kararında, AK Parti'nin laikliğe aykırı eylemleri şöyle sıralandı: "Davalı partinin Anayasanın 68. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen "demokratik ve laik cumhuriyet" ilkesine aykırı bazı eylemleri belirlenmiştir. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı, Kuran Kurslarına yönelik yaş kısıtlaması ve İmam Hatip Liselerine uygulanan katsayı sınırlamasının kaldırılmasına yönelik toplumsal taleplerin bulunduğu görülmektedir. Ancak davalı partinin bu doğrultudaki siyasal mücadelesini laiklik ilkesinin Anayasanın somut kurallarında ortaya çıkan tercihe uygun biçimde yürüttüğü savunulamaz. Bu sorunlar toplumda ayrışma ve gerginliklere yol açacak düzeyde siyasetin temel sorunu haline dönüştürülmüş, toplumun dinsel konulardaki duyarlılıkları yalın siyasal çıkar amacıyla araçsallaştırılmış, toplumun temel ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının siyasetin gündeminde yer alması güçleşmiştir." - "AK PARTİ FARKLI LAİKLİK ANLAYIŞINI SAVUNUYOR" Anayasa Mahkemesi'ndeki çoğunluk görüşüne karşı çıkarak AK Parti'nin kapatılmasını savunan 6 üye ise AK Parti'nin kendilerinden farklı laiklik anlayışını savunduğundan dolayı kapatılması gerektiğini istedi. Karşı oy yazısında "Parti'nin, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla anlam ve içerik kazandırılan laiklik tanımlaması yerine farklı bir laiklik anlayışını savunarak, Anayasa'da Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan laiklik ilkesini geçersiz kılmaya yönelik yoğun çabaları, amacını gerçekleştirme konusundaki kararlılığını ortaya koymaktadır" ifadeleri dikkat çekti. - ERDOĞAN'IN "İNANÇLI MÜSLAMANLARIZ" SÖZLERİ GEREKÇELİ KARARDA AK Parti'nin kapatılması gerektiğini savunanlar, Başbakan Erdoğan'ın 2005 yılı Şubat ayında bir Alman gazetesine verdiği demeçte, "inançlı Müslümanlarız. Kuran'da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor. Bir demokratik ülke din özgürlüğünü sağlamalı. Buna, vatandaşların dinlerini yasalara saygı koşuluyla semboller vasıtasıyla ifade etmesi de dahildir. Türban yasağı liberal değildir" sözleri, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın dokunulmazlık kapsamında bulunan ve TBMM'de yaptığı "Katı laiklik uygulamasıyla insanlara sosyal hayatı bir cezaevine çevirecek anlayışlar ne kadar zararlıysa, laikliği bir barış ve özgürlük din ve vicdan hürriyeti olarak tanımak ve insanların inançlarına müdahale etmemek de o kadar toplumsal barışa hizmet edecektir" sözleri esas alındı. - TARLACI'NIN 8 CAMİDE NAMAZ KILDIRMASI Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında Dinar Belediye Başkanı Mustafa Tarlacı'nın eylemi laiklik karşıtı olarak gösterildi. Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya iddianamesinde Dinar Belediye Başkanı Tarlacı'nın Ramazan ayında 8 camide teravih namazı kıldırmasını laiklik karşıtı eylem olarak göstermişti. AK Parti savunmasında ise "Dinar İlçesi'nin ilahiyat kökenli Belediye Başkanı Adalet ve Kalkınma Partili Mustafa Tarlacı'nın, 2005 yılı Ramazan ayı boyunca 8 camide teravih namazı kıldırdığının öne sürülmesi üzerine Valiliğin, buna izin veren 8 cami imamı hakkında soruşturma açtırdığı" belirtildi. Anayasa Mahkemesi, Dinar Belediye Başkanı'nın bu eyleminin laiklik karşıtı eylem olarak belirtmesi dikkat çekti. - LAİKLİK TARİFİ Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti ile ilgili kararında Anayasa değişikliğinin iptal gerekçesinde yer alan bir paragrafın aynen yazılması dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi'nin 2 gün arayla yayınlanan 2 gerekçesinde bu cümleler aynen yer aldı: "Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararında ayrıntılı olarak açıklanan ve çağdaş demokrasilerin ortak değeri olan laiklik ilkesi, düşünsel temellerini Rönesans, Reformasyon ve aydınlanma döneminden alır. Laiklik, ulusal egemenliğe, demokrasiye, özgürlüğe ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Bireye kişilik ve özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyaset-din ve inanç ayrımını gerekli kılarak din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda, siyasal örgütlenme ve düzenlemeler dinsel niteliklidir. Laik düzende ise din, siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır, gerçek, saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır." - ZORUNLU KAPATMA ANAYASA İLE BAĞDAŞMAZ Anayasa Mahkemesi, kararının çoğunluk görüşünde siyasi partilerin önemine vurgu yapılması dikkat çekti. Gerekçeli kararda "Demokratik rejimin tüm kurum ve kurallarıyla özümsendiği ülkelerde demokratik ilkelere aykırı bir amaç taşımadığı ve şiddeti teşvik edip araç olarak kullanmadığı veya demokrasiyi ve demokraside tanınan hak ve özgürlükleri yok etmeyi amaçlayan bir siyasi partiye dönüşmediği sürece siyasi partilerin kapatılmasına olur verilmediği gözetildiğinde, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefini esas alan Anayasamızın da siyasi partilerin salt düşünce açıklamaları ile siyasi faaliyet özgürlüğünün doğası gereği toplumsal talepleri barışçı yollarla ve hukuksal düzenlemelerle karşılama çabaları nedeniyle partilerin kapatılmasının zorunlu görülmesi Anayasayla bağdaşmaz. Zira özgürlükçü demokratik bir siyasal düzen öngören Anayasamız, olası hukuksal düzenleme ve idari işlemlerin yargısal denetiminin koşullarını ve kurumlarını oluşturmak suretiyle, hukuksal yollardan kaynaklanabilecek tehditleri engellemiştir" denildi. - ULUSAL İRADE YASAMA VE YÜRÜTME SORUMLULUĞUNA AK PARTİ'YE VERDİ Anayasa Mahkemesi üyeleri, AK Parti'nin neden kapatılmadığına ilişkin bölümde ise şunlar kaydedildi: "İddia makamı tarafından davalı partiye isnat edilen ve Anayasa Mahkemesince kanıt niteliğinde bulunduğu saptanan eylemlerin ağırlıklı çoğunluğu 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce 22. Yasama döneminde gerçekleşmiştir. Bu eylemlerle birlikte, iktidarda olan davalı partinin iç ve dış politikaya, yasama ve yürütme erkinin kullanımına ilişkin tüm icraatları kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Davalı parti üçte iki oranında yenilenerek 23. Yasama döneminde TBMM'de yerini almıştır. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde davalı parti seçmenlerin yarıya yakınının oyunu aldığına göre, halkın isnat edilen eylemler ile partinin bütün icraatlarını birlikte değerlendirerek davalı partiye onay verdiği görülmekte, buna dayalı olarak demokratik ulusal iradenin yasama ve yürütme görev ve sorumluluğunun davalı parti tarafından yürütülmesi yönünde somutlaştığı anlaşılmaktadır." AK PARTİ İCRAATLARI GEREKÇELİ KARARDA Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, AK Parti iktidarı döneminde hayata geçirilen bazı icraatlardan da övgüyle söz edildi. Kararda şöyle denildi: "Davalı partinin iktidarı döneminde 1963 Ankara Antlaşması'yla birlikte Türkiye'nin temel dış politikası haline gelen Avrupa Birliği'ne giriş çabası sürdürülmüş, adaylık statüsünün elde edildiği 1999 yılından başlatılan hukuksal ve siyasal reformlara hız verilmiş, gerek Anayasa'da gerekse yasalarda esaslı değişiklikler yapılmıştır. Bu çerçevede Anayasanın 10., 30., 38., 90. ve 101. maddelerinde yapılan değişikliklerle savaş zamanlarında dahi ölüm cezalarını olanaklı kılan kurallar Anayasa'dan çıkarılmış, uluslararası insan hakları sözleşmelerine yasaların uygulanmasında öncelik tanınarak ulusal uygulamaların uluslararası insan hakları standartlarına uygunluğu sağlanmış, basımevi ve basın araçlarının hiçbir şekilde suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemeyeceği ve işletilmekten alıkonamayacağı esası benimsenmiş, kadın-erkek eşitliğinde ileri bir aşama olan pozitif ayrımcılık temel bir anayasal ilke olarak kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanı'nın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yargılamanın yenilenmesi nedeni sayılması, Uluslararası Ceza Divanın yargılama yetkisinin kabul edilmesi, 1966 tarihli Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ile Kültürel, Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmeleri başta olmak üzere birçok uluslararası temel hak ve özgürlük belgesinin iç hukuka aktarılması, gayrimüslim azınlıkların statülerinde iyileştirme sağlayan yasaların kabul edilmesi, daha az temel hak sınırlaması içeren dernekler yasasının kabul edilmesi gibi, ülkenin daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşturulması çabaları, özellikle ataerkil ve geleneksel toplumsal yapıyı modern bir dönüşüme açma fırsatı sunan kadın-erkek eşitliğinin Anayasa'ya aktarılması, Avrupa Birliğiyle müzakerelerin başlatılması, uluslararası sorunların barışçı yolla çözümüne aktif katkısı dikkate alındığında, davalı partinin sahip olduğu iktidar gücünü ülkenin çağdaş batı demokrasiler standardına kavuşması yönünde kullandığı açıktır." "AK PARTİ ŞİDDETE BAŞVURMADI" Gerekçeli kararda, AK Parti'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu savunulmasına rağmen 'şiddet'i teşvik eden bir parti olmadığına dikkat çekildi. Kararda "Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması amacını taşıyan ve TBMM'de temsil edilen kimi partilere mensup milletvekillerinin teklif ve Genel Kurulda oylanması sırasındaki desteğiyle kabul edilen 5735 sayılı Anayasa Değişikliği Hakkında Kanun'un laiklik ilkesine aykırılık nedeniyle iptal edilmesinin ardından davalı parti seçmen kitlesini eyleme ve şiddet hareketlerine teşvik etme gibi, üstlendiği iktidar gücünü bu yönde kullandığına ilişkin delile de rastlanılamamıştır. Bu açıklamalar ışığında davalı partinin demokrasiyi ve laik devlet düzenini ortadan kaldırma veya anayasal düzenin temel esaslarını şiddet kullanarak ve hoşgörüsüzlükle tahrip etme amacı, bu amacı somutlaştıran eylemleri ve elindeki iktidar olanaklarını şiddet doğrultusunda kullandığına ilişkin veriler saptanamamış, bu eylemler kapatmayı gerektirecek ağırlıkta görülmemiştir" haber7 24 Ekim 2008 |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|