AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dış Gündem Dış Gündem ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-16-2010, 20:58   #1
Kullanıcı Adı
novek
Standart Karşıdevrimin 20. yılında Ukrayna
Karşıdevrimin 20. yılında Ukrayna

16.07.2010 - 07:51 Haberlerime ekle Yazdır Arkadaşına gönder

Turuncu Devrim beş yılda geri çekilirken ibre tekrar Rusya'ya döndü
16 Temmuz 1990’da Ukrayna’da Devlet Egemenliği Deklarasyonu ilan edilmişti. Geçen 20 yıllık sürede ise ülkenin sanayisi ağır yıkıma uğradı, yaşam standartları dibe vurdu. Ülke, Batı ile Rusya’nın arasında çekişme alanı olarak bölünmenin eşiğine geldi.
Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin sonuçlarının en açık görülebildiği ülkelerden biri Ukrayna. Sosyalizm döneminde ağır sanayisi ve yüksek yaşam standartları ile öne çıkan ülkenin bugünkü durumu 20 yılda bir ülkenin nasıl çökertilebileceğinin de örneği.
20 yılda dolar milyarderlerinin türediği Ukrayna, Batı ile Rusya arasında nüfuz mücadelesinin de en sert yaşandığı ülkelerden biri.
2010 yılında Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in devlet başkanı seçilmesi ile ülkede ibre tekrar Rusya’ya kayarken, 5 yıl önce gerçekleşen Batı yanlısı Turuncu Devrim’de sona ermiş oldu.
Ülkede yaşanan son 5 yıl ise kapitalizmin siyasal ve ekonomik olarak nasıl bir kaosa neden olduğunun açık bir göstergesi. Bu yüzden Turuncu Devrim’in ortaya çıkışından Rusya yanlısı Yanukoviç’in devlet başkanı seçildiği 2010 yılına kadar yaşananları hatırlamakta fayda var.
Turuncu Devrim nasıl ortaya çıkmıştı?
2004 seçimlerinde Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç oyların % 49.6’sını alırken, Batı yanlısı Viktor Yuşçenko % 46.1’ini almıştı. Ancak seçimlerin hemen ardından Batı başkentleri tarafından yönetildiği açık olan bir kampanya başlatıldı ve seçimlerde hile yapıldığı iddia edildi.
Gürcistan’da 2004 yılında gerçekleşen ve Şaakaşvili’yi iktidara getiren Gül Devrimi sırasında ABD’nin Tiflis Büyükelçisi olan “tecrübeli” John Tefft hızlıca Kiev’e atandı.

“Zamanı geldi” (Para) başlıklı bir kampanya başlatıldı. Gürcistan Özgürlük Enstitüsü ve çeşitli Gürcü rock grupları yardıma koştu.
George Soros’un Açık Toplum Enstitüsü ve eski CIA direktörü James Woolsey’nin başında olduğu Özgürlük Evi başta olmak üzere onlarca sivil toplum örgütü seferber edildi.

CNN ve BBC kampanyanın dünyaya duyurulması ve seçimlerin tekrar edilmesi konusunda uluslararası baskı oluşturulması görevini üstlendi.
Ve Ocak 2005’te Ukrayna’da seçimler yenilendi. Bu seçimlerde Batı yanlısı Viktor Yuşçenko birinci sırada yer aldı ve devlet başkanı seçildi.
Bu kampanya sırasında turuncu atkılar, bayraklar, flamalar kullanıldığı için yaşanan iktidar değişikliğine Turucu Devrim adı verildi.

Yuşçenko ve Timeşenko kimdi?
Turuncu Devrim’in lideri olan Viktor Yuşçenko, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Ukrayna’da IMF programlarının uygulanmasında başrollerde yer aldı. 90’lı yıllarda Ukrayna Merkez Bankası Başkanlığı yaptı.

Ülke bu süreçte aşırı bir yoksullaşma yaşadı. Ekmeğe % 300, elektriğe % 600 ve ulaşım ücretlerine % 900’e varan zamlar yapıldı. Bu dönemde reel ücretler % 75 oranında düşerken ülkede bebek ölüm oranları katlandı. Ülke nüfusu yılda 150 bin civarında azalmaya başladı.
Yuşçenko’nun eşinin geçmişi ise Turuncu Devrim’in karakteri konusunda daha açık fikirler veriyor. Katerina Yuşçenko, Chicago doğumlu bir Ukraynalı. ABD’de aşırı sağcı Reagan ve Bush dönemlerinde üst düzey bürokratlık görevlerinde bulundu. Eşinin Batı ile bağlantı kurmasında doğrudan rol aldı.
Turuncu Devrim’in Başbakanı Yuliya Timeşenko ise 90’lı yıllarda Ukrayna Birleşik Enerji Sistemleri şirketinin başkanlığını yaptı. Rusya’dan gelen ve Ukrayna üzerinden Avrupa ülkelerine giden gaz hatlarındaki vurgunlarından dolayı kendisine “Gaz Prensesi” adı verildi.
Turuncu Devrim balonu nasıl söndü?
5 yıllık Turuncu Devrim boyunca yaşam standartları hızlıca düşerken, fiyatlar arttı.

The Economist dergisi bile Turuncu Devrim’in son dönemlerinde Ukrayna hakkında şunları yazıyordu: İflasın eşiğinde, rüşvetin ve dolandırıcılığın egemen olduğu, parlamentonun bir ticaret platformunu andırdığı bir ülke.
NATO ve AB üyeliği temel hedef olarak açıklandı. Rusya’nın çevrelenmesi hız kazanacaktı.
Sivastopol’daki Rus üssü kaldırılacaktı, Karadeniz’e NATO sokulacaktı.
Milli Gelir %16 düştü, ülke finansal kriz yaşadı. Rusya ile Ukrayna arasındaki ticaret hacmi 40 milyar dolardan 22 milyar dolara düştü. Ülke Rusya ile “gaz savaşları”na sahne olurken, bölünmenin de eşiğine gelindi.
Bölünmenin eşiğine gelindi
2004 ve 2010 seçimlerinde, ülkenin Rusça konuşulan doğu ve güney bölgelerinde kendisinin de anadili Rusça olan Yanukoviç % 85 civarında oy alırken, ülkenin batı ve kuzey bölgelerinde Batı yanlısı Yuşçenko yine % 85 civarında oy aldı. Ülkenin bir yarısı NATO ve AB üyeliği karşısında Rusya ile yakın ilişkilerden yanayken, bir diğer yarısının AB ve NATO üyeliğini isteyen Batı yanlısı partileri desteklemesi 5 yıllık Turuncu Devrim döneminde ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdi.

5 yıllık süreçte Rusça’nın eğitim dili olmasını yasaklamaya çalışan Yuşçenko yönetiminin Rus nüfusa dönük ırkçı politikaların da ülkenin bölünme krizine girmesinde önemli payı oldu.
Gaz savaşları eksik olmadı
Aslında Rusya ile Ukrayna arasında gaz savaşlarının Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen ardından başladığını söyleyebiliriz. Sovyetler döneminde ülke içindeki bölgesel işbölümü ile tek bir ekonomi söz konusuyken, 91 sonrasında tam bir kaos yaşanmaya başlandı.

Ukrayna doğal gaz ihtiyacının dörtte birini yerli kaynaklarla sağlarken, ihtiyacın yarısına yakınını Türkmenistan’dan ve geri kalan dörtte bire yakın ihtiyacını Rusya’dan karşılıyordu.
Bunun dışında, Ukrayna Rusya’nın toplam doğal gaz ihracatının % 80’ini oluşturan Avrupa ülkelerine yapılan sevkiyatın merkezindeki transit ülke olduğu için çok büyük önemi bulunuyordu ve bu durum Ukrayna’da yeni türeyen kapitalistlerin elinde sürekli bir koz olarak kullanıldı.
Mart 2005’te Ukrayna’daki yeni iktidar ilk iş olarak Rusya ile ilişkileri germeye çalıştı. Rus gazının transit geçişi konusunda sorun çıkarılırken, transit geçiş ücretlerine zam istendi. Rusya’ya olan borçlar ödenmedi.
ABD’nin amacı, Avrupa Birliği ülkelerini özellikle de Almanya’yı Rusya’nın karşısında konumlandırmaktı. Avrupa, gaz ihtiyacının % 25’ini Rusya’dan karşılıyordu ve ABD, Rus gazının geleceği konusunda güvensizlik yaratılmaya çalışılarak, Almanya’nın enerji konusunda başka ittifaklara gitmesi isteniyordu.
2006'da başlayan "gaz savaşları" 2010'a kadar sürdü.
Ukrayna’nın “ağız sulandıran” kaynakları
Ukrayna, ABD ve AB’nin ardında dünyada tahıl üretiminde üçüncü sırada yer alıyor. Monsanto, Cargill, ADM ve Kraft Foods gibi tarım tekelleri Ukrayna’nın verimli tarım arazilerine göz dikmiş durumda.

Donetsk bölgesi Sovyetler Birliği’nden bu yana kömür, çelik ve metalurji sanayisinin merkezi. Ülkede 150 milyar dolarlık kömür ve gaz rezervinin olduğu tahmin ediliyor.
Ülkenin ayrıca ciddi oranda eğitimli insan gücü bulunuyor.
Rusya’dan koparmak neden zor?
Rusya ile Ukrayna’nın Çarlık döneminden bu yana siyasal ve ekonomik bağları bulunuyor.

Ukrayna’da 15 milyona yakın Rus kökenli insan yaşarken, ülke nüfusunun % 68’i için Rusça anadil.
Ülkenin güneyinde yer alan ve Karadeniz kıyısında yer alan Kırım bölgesinde nüfusun çoğunluğu Rus kökenlilerden oluşuyor. Rusya’nın Sivastopol limanında askeri üsleri bulunuyor ve Karadeniz’deki bu üs Rusya için hayati önem taşıyor.
Ukrayna’nın ihracatının % 34’ü Rusya’ya yapılıyor. Ülkenin en zengin patronlarından olan çelik milyarderi Rinat Akhmetov ve gaz milyarderi olan Dimitry Firtash Rusya ile yakın ekonomik ilişkilerden dolayı seçimlerde Yanukoviç’i destekledi.
Yanukoviç’in ilk icraatları
2010’daki seçimlerin ardından devlet başkanlığı koltuğuna oturan Viktor Yanukoviç, geride kalan birkaç aylık sürede Rusya ile hızlı bir yakınlaşmaya gitti.

Eski Sosyalist ülkelerin oluşturduğu gevşek bir ekonomik birlik olan Bağımsız Devletler Topluluğu ve özellikle de Rusya ile siyasal, ekonomik ve askeri ilişkilerin geliştirilmesinin öncelikli politika olacağı açıklandı.
NATO ve AB üyelik başvuruları iptal edildi.
21 Nisan tarihinde Ukrayna’da Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ile birçok alanda anlaşmalar imzalandı.
2017’de süresi dolacak olan Sivastopol’daki Rus üssünün kullanım süresi 2042’ye kadar uzatıldı. Bunun karşılığında ise Ukrayna’ya verilen gazın fiyatında %30 indirime gidildi.
Odessa ve Nikoloyev limanlarında Rusya’ya yeni üsler verileceği açıklandı.
Rusya ile ortak nükleer enerji ve uydu geliştirme projelerinin yürütüleceği bildirildi.
Ancak Yanukoviç’in Batı ile de ilişkileri geliştirmek istediği belirtiliyor.
Kriz başlıkları güncelliğini koruyor
Ekonomik kriz içindeki ülkenin nasıl düze çıkacağı ve ülkenin doğusu ile batısının nasıl birleştirileceği konuları belirsizliğini koruyor.

27 Nisan’da Rusya ile yapılan anlaşmaların mecliste onaylanması sırasında çıkan kavgalar ve meclisin önündeki gösteriler ülkede gerginliğin bitmeyeceğinin göstergesiydi.
Ukrayna’da sosyalizmin sona ermesinin ardından meydana gelen insani yıkım ve emekçilerin yoksullaşması konularında Yanukoviç döneminde herhangi bir düzelme beklenmiyor.
Köklü bir komünist geleneğe sahip olan ülkenin geleceğinde üçüncü aktör olarak işçi sınıfı hareketinin ortaya çıkması ise Rusya ile Batı arasında salınan ülkede hiç de olasılık dışı görünmüyor.
Batı, Yanukoviç’in seçilmesine ne tepki verdi?
2004 seçimlerinin hemen ardından seçimlerde hile yapıldığını iddia ederek Batı yanlısı kampanyaları teşvik eden ancak 2010 seçimlerinin sonuçlarını sakin karşılayan Washington ve Brüksel’den ise temkinli açıklamalar geliyor.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Ukrayna’nın NATO ile işbirliğinin devam edeceğine inandığını belirtirken, ABD ve AB son 5 yılda iyice istikrarsızlaşan Ukrayna’yı daha fazla germenin ülkeyi hepten kaybetmeye neden olabileceğini düşünüyor.
Afganistan ve İran başlıklarında Rusya’nın desteğini almaya çalışan ABD’nin Ukrayna konusunda gerilim çıkarmaması ise yapılan pazarlıklar açısından anlaşılır görünüyor.
2008 yılında Rusya ile savaşa girmesinin ardından Şaakaşvili’nin güçsüzleşmesi ve şimdi de Ukrayna’da Turuncu Devrim’in sonuna gelinmesi tabi ki Batı’nın hazmedebileceği bir sonuç değil. Bulgaristan ve Romanya üzerinden Karadeniz’e giren ABD’nin Ukrayna’dan vazgeçmesi pek olası görünmüyor.
Kendi ülkelerinde de krizle boğuşan Batılı merkezlerin Ukrayna konusunda bu raundu kaybettiğini söyleyebiliriz. Ancak Ukrayna’nın Rusya ile Batı arasında çekiştirilmeye devam edeceği açık.
20 yılda yıkım yaşayan Ukrayna'da, komünist hareketin üçüncü bir cephe açıp açamayacağını ise önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
(soL - Dış Haberler)
http://www.sol.org.tr

 

novek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi