07-06-2008, 22:32 | #131 |
Kartel Basına plaket yolluyalım
Yalan haberler 10. sayfaya ulaşınca doğan gurubuna ak forum plaketi yollamayı talep ediyorum :D
|
|
07-08-2008, 16:29 | #132 | |
Habercilik REZALETİ !
Alıntı:
|
||
07-09-2008, 02:16 | #133 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
:D
|
|
07-09-2008, 21:49 | #134 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]
[B]Vatan yine çuvalladı ! 2006 sonunda kamuoyuna açıklanan ve yakıtsız enerji üreteceği öne sürülen Erke dönergecinin patent aldığı haberleri asılsız çıktı. Üst düzey emekli paşaların katılımıyla yaklaşık 1.5 yıl önce ‘petrol savaşını bitirecek’ buluş olarak tanıtılan Erke Dönergeci’nde, ‘erken patent sevincinin’ yaşandığı ortaya çıktı. Türk Patent Enstitüsü’nün, Erke’nin patent başvurusu ile ilgili çalışmaların halen ‘araştırma’ safhasında olduğu, kurumun bülteninde yayınlanan bilgilerin ise 18 aylık sürenin dolması nedeniyle kanunen yayınlanması gereken başvuru bilgileri olduğu kaydedildi. Oysa Vatan gazetesi dün Erke Dönergeci’nin patent belgelerine ulaştığını iddia etmişti. CİDDİYE ALINMAMALI Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen ‘Erke için yapılan patent başvurusunu ‘Anne olmadan çocuğun doğacağını iddia etmek gibi birşey bu’ sözleriyle yorumladı. Çeçen ‘Erke ile ilgili birçok iddia öne sürüldü. Biz bunu gerçekçi ve bilimsel bulmuyoruz. En azından bir bilimadamı çıkıp bizlere bu bilimsel ve açıklanamayacak bir çalışmadır demeliydi. O da olmadı. Bu proje inandırıcıktan çok uzak. Kim istemez öyle bir projeyi. Elektrik mühendisleri olarak bizler bunu ciddiye alınacak bir haber olarak görmüyoruz’ dedi. BAŞVURU 25 YTL’YE Erke Projesi’nin patent başvurusu ile ilgili son durum şöyle: Türkiye’yi enerji sıkıntısından kurtaracak olan ‘asrın projesi’ Erke için, Türk Patent Enstitüsü’ne 10 Ekim 2006 tarihinde patent için başvuru yapıldı. Başvuru için sadece 25 YTL’lik bir ücret ödenmesi yeterli oluyor. Bu başvurunun ardından Erke Araştırmaları ve Mühendislik A.Ş. yetkilileri, üst düzey emekli generallerin katılımıyla buluşlarını 21 Kasım 2006 tarihinde düzenledikleri bir basın toplantısı ile duyurdu. ARAŞTIRILIYOR! TÜRK Patent Ensititüsü’nün, patent vermeden önce, buluşla ilgili olarak öncelikle ‘araştırma’ ardından da ‘inceleme’ yapması gerekiyor. Araştırma ve inceleme için de ayrı ayrı buluş sahibi tarafından talepte bulunulması ve ücret ödenmesi gerekiyor. Erke A.Ş. yöneticileri de, patent başvurusunun ardından, buluşla ilgili olarak araştırma yapılması için başvuruda bulundular. Başvurunun ardından da buluşun dünyanın bir başka ülkesinde benzerinin olup olmadığına ilişkin araştırma başlatıldı. Söz konusu araştırma halen devam ediyor. Türk Patent Enstitüsü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, patent yasasında şahısların buluşlarını korumaya yönelik düzenlemeler bulunuyor. Düzenlemeye göre, patent süresinin uzaması halinde, buluş sahibinin zararını engellemek için, patent başvuru bilgilerinin 18 ay sonra bültende kamuoyuna ilan edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, 10 Ekim 2006 tarihinde başvurusu yapılan Erke’nin de, 18 Aylık süresi Nisan 2008 tarihinde doldu. Bu yüzden başvuru bilgileri yeniden yayınlandı. samanyoluhaber 09.Temmuz.2008 |
|
07-10-2008, 11:27 | #135 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
KARTEL = YALAN tam manasıyla. Halen en çok satan gazetelerin en zirvesindeler, yahu insan diyor ki "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu".
Onlara para veren kardeşlerim uyansalar iyi olur, yoksa bunların ağzı tıkanmaz. |
|
07-13-2008, 16:54 | #136 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]
[B]Bu kadar da olmaz dedirten çelişki ! Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru, Hürriyet'in 'bu kadarına da pes' dedirten çelişkisini yazdı. İşte o köşe yazısı... Yandı gülüm keten helva Kafalarının karışık olduğunu biliyorum bilmesine, ama insan yine de bir iç tutarlılık, bir çelişkiye düşmeme titizliği bekliyor '60. Yıl' iddiası bulunan gazete ile meslek hayatı gazetesi kadar uzun başyazarından... Önceki gün, Oktay Ekşi, 'yargıya intikal etmiş konularda yazı yazmama ve haber yayımlamama' erdeminden söz ederek kim olduğunu bilmediğimiz birileriyle gölge boksu yapıyordu. Şu satırlar ona ait: “Hürriyet'in 60 yılı bulan geçmişinde, bu temel inancımıza aykırı tek satır yoktur. O nedenle burada yargı sürecini etkileyecek yayın yapılmaz. Çünkü hukuka saygı onu gerektirir.” Yazının çıktığı gün, 60 yıllık Hürriyet gazetesi, tutuklulardan Sinan Aygün'ün sorgu hakimliğinde verdiği, “Ben esnaf sokağa dökülsün istedim” ifadesini manşetine taşımıştı. Aynı haberi tamamlayan başka sorgu ifadeleri daha yer alıyordu aynı günün Hürriyet'inde. Eskiler buna “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derlerdi. Gazetecilik heyecanı Hürriyet'e de yeni yeni avdet ediyor. Gazetenin yönetmeni, dün, Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan yüksek rütbeli emekli askerlerin arşivinden zihnindeki bir soruya cevap teşkil edecek bir belge çıkmasını iştiyakla beklediğini yazabildi. Heyecan bütünüyle geri döndüğünde, Hürriyet, yakın zamana kadar şikayetçi olduğu uygulamayı yeniden başlatabilir. Başyazarının böbürlenmesine aldanmayın, Emniyet ve Savcılık sorgulamalarında alınan ifadelerin habere ve oradan da yoruma dönüştürülmesinin şampiyonluğu Türk medyasında Hürriyet'e aittir. Sırf bu alanda çalışan birden fazla muhabiri vardır gazetenin... Tabii resmi ağızların veya yetkililerin ilettiği bilgi ve belgelerden “Ne olmaz, ne olur” ihtiyatiyle uzak durunca, Aydın Doğan'ın sahibi olduğu gazetelerin sayfaları, operasyonun değerini küçültmek, hatta amacından saptırmak isteyen kişi ve çevrelerin uyduruk fetvaları ve iler-tutar tarafı bulunmayan sahte haberleriyle dolup taşıyor. Bir gün sonra yanlışlığı ortaya çıkan haberlerle uçuk-kaçık yorumların okurlar üzerinde meydana getirdiği şaşkınlığı varın siz hesap edin. İçinden geçtiğimiz süreç sona erdiğinde, bazı kişiler, kurumlar ve bu arada medya organları ile gruplarının itibarlarında önemli bir hareketlilik görülecek; kimileri kazançlı çıkarken kimileri büyük bir ziyana uğrayacak. Kuyruğu her dönemde dik tutmaya alışmış bir grubun kendisini bu denli büyük bir risk altına sokmasını anlamak gerçekten çok güç. Unutmayalım: 2003 ve 2004 yıllarındaki darbe girişimlerinin boşa çıkartılmasında, o günlerde darbecilere pek yüz vermediği şimdilerde anlaşılan o medya grubunun da kısmi katkıları olmuştu. 2007 Nisan ayından bu yana farklı bir tavır sergiliyor grup. Bir de yavuz hırsızlığa soyunup, “Madem Hilmi Özkök, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül darbe hazırlıklarından haberdardı, neden suç duyurusunda bulunmadı, darbecilerin peşine düşmediler?” diye sormaları yok mu? O dönemdeki darbe girişimlerinden kendileri de haberdardı, ama yazmadılar. Düşünün: Gazetenin başyazarı geçmişte sorguda alınan ifadelerle yüzlerce kez manşet kotardıklarını unutmuş, Ergenekon'la birlikte başlayan sessiz kalma uygulamasını 'medya etiğine bağlılık' olarak sunma gayretinde; aynı gün onun bu kendi kendini övme girişimini boşa çıkartan bir manşet atabiliyor yayın yönetmeni. Kısa süre öncesine kadar başyazarını aratmayacak self-övgülerle okur karşısına çıkan aynı yayın yönetmeni, kendisiyle çelişmeyi de göze alarak, bavulda belge arıyor şimdilerde... Ne yaman çelişkidir bunlar... FEHMİ KORU - YENİ ŞAFAK 13.Temmuz.2008 |
|
07-13-2008, 17:05 | #137 |
Kartel Basının Yalan Haberler Arşivi
[center]
[center][B]Hürriyet yazınca 'ele geçirme' oldu Ergenekon ile ilgili yapılan haberleri eleştiren ve gelişmeleri görmezden gelen Hürriyet, Tolon ve Eruygur'un ifadelerini yayınlayınca Özkök 'ele geçirdik' dedi... Ergenekon operasyonları ile alakalı yayınlanan haberler ve belgeleri eleştiren, “Ergenekon operasyonuyla ilgili haber girmiyoruz çünkü iddianame yok, iddianame çıkınca üzerine gideceğiz” diyen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Tolon ve Eruygur’un ifadelerini ele geçiren muhabirini göklere çıkardı. Ülke gündemine bomba gibi düşen Ergenekon operasyonlarını uzun bir süre görmezden gelen ve daha çok eleştirel tarzda haberler yapan Hürriyet’in, son operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan emekli Orgeneraller Tolon ve Eruygur’un evinden çıkan klasörleri, yayınlaması yeni bir tartışma başlattı… Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısında daha önce eleştirdiği haberlerden bir farkı olmayan Hurşit Tolon ve Eruygur’un ifadelerinin yer aldığı haberi hazırlayan muhabir Nurettin Kurt’a övgüler yağdırdı. Bugün, “Ankara’dan arkadaşımız Nurettin Kurt hafta başında çok başarılı bir gazetecilik yaptı. İki emekli orgeneral Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un mahkemedeki ifadelerini ele geçirdi. Biz de bunu Hürriyet’te yayınladık.” diyen Ertuğrul Özkök daha önce Hürriyet Gazetesi’nin Ergenekon operasyonları ile ilgili neden haber yapmadığına ilişkin kamuoyundan ve diğer medya kuruluşlarından gelen tepkilere cevap vermek zorunda kalmıştı. NTV'de katıldığı televizyon programında “Çok keyfi sızdırmalarla olayın yönlendirmelere gidildiğine dair endişelerim var. Yasak telefon dinlemeler, gece yarısı apar topar aydınların gözaltına alınması bunlar yanlış şeyler.” diyerek tepkilere cevap veren Özkök, Tuncay Güney'i kastederek şunları söylemişti: "Tutarsız ve kendini mesih ilan eden bir adamın konuşmalarını verirsek Ergenekon'u sulandırmış oluruz diye düşündüm Ama 4 gün sonra başka gazetelere çıktı. İddianame açıklanınca üzerine gideceğiz." (Haber 7) 11 Temmuz 2008 ------------------------------------------------- [B]Hürriyet'in tavrı şimdi neden değişti Hürriyet'in haber yapmaktan kaçındığı Ergenekon'la ilgili, haberindeki bilgileri 'ele geçirdik' diye tanımlaması ne anlama geliyor? Ergun Babahan yorumladı. Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün, Ergenekon ile ilgili yayınladıkları belgeleri ''ele geçirdik'' diye tanımlaması şaşkınlık yarattı. Daha önce operasyon ve ele geçirilen belgelerin bazı gazetelerde yayınlanmasına tepki gösteren ve gelişmelere duyarsız kalan Özkök'ün bu tutumu bir anlamda, son operasyonlarla birlikte gelen tutuklanmaların ''işin rengi ve ciddiyeti iyice ortaya'' çıktı anlamı gelebilir. Ergenekon operasyonlarını, dava süreçleri, ifadeleri ve hemen tüm gelişmeleri sayfalarından eksik etmeyen Sabah Gazetesi'nin, Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan da aynı düşüncede. Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'te yayınlanan Ergenekon belgeleri için ''ele geçirdik'' tanımı yapıp haberi yapan muhabirin gazetecilik başarısını övmesini Haber7.com'a değerlendiren Babahan, Ergenekon operasyonlarıyla birlikte medyada ikili bir yapının oluştuğuna dikkat çekti. Gelişmelerle ilgili haber yapılmasına karşı çıkan grubun, bugüne kadar, bir sürü insanın özel telefon görüşmelerini, mahkeme ve soruşturma dosyalarından alıp yayınladığına değinen Babahan, medyadan gizlenecek bir şey olmadığını aktardı. ERGENEKON VE İKİ KISIM MEDYA Türk medyasının Ergenekon'la birlikte ikiye bölündüğünü ifade eden Babahan'ın, ''Ergenekon'a karşı tepki koyan ve koymayan'' medya analizi şöyle; ''Birinci kısım medya; Ergenekon'u yok saymak. Hatta gerekirse bilgileri görmezden gelmek, saklamak! Elinde olan haberleri bile kullanmamak gibi bir tavır sergiliyor. İkinci kısım medya ise; Bu olayın Susurluk gibi olmaması, mutlaka aydınlatılması, Türkiye'nin hukuk ve darbe tarihinde, hukukun son kez üstün geldiği, liberal anayasal düzende olan bir ülke haline gelmesi için uğraş veriyor.'' Bir çok gazetede kullanılan Ergenekon bilgilerinin, bir şekilde ''ilişki kuran arkadaşlar'' vasıtası ile gönderildiğini belirten Babahan, Çetin Emeç'ten şöyle örnek verdi; ''Zamanında Çetin Emeç Hürriyet'e aktardığı bir belgeyle ilgili olarak, küçük kardeş büyük kardeş ayrımı yapar demişti. Çok kıyamet kopmuştu.'' KAÇINILMAZ SONA GELİNDİ Bu durum karşısında karşıt medyanın anlaşılmaz bir hassasiyet gösterilmesinin doğal olarak merak edildiğini de söyleyen Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni Babahan, bugün gelinen noktanın ise artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. İki emekli komutanın gözaltına alınmasının işin ciddiyetini ortaya koyduğunu belirten Babahan şunları söyledi: ''Artık kaçınılmaz bir noktaya geldi. Bir yerde, 2 bin 500 sayfalık iddianame var. Ne kadar kuşkuyla bakanlar olsa da, mahkemenin iki emekli komutan hakkında tutuklama kararı vermesi önemli bir gelişme ve bence herkes işin ne kadar ciddi boyutta olduğunu gördü.'' (Haber 7) 12 Temmuz 2008 |
|
07-13-2008, 17:07 | #138 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Taraf okuyun. Boşverin kartel medyayı :D
|
|
07-13-2008, 22:58 | #139 |
Millet bıktı, Milliyet bıkmadı ! Ve Yine Çuvalladılar !
Milliyet, 'ekranlara ‘alkol sansürü’ geliyor' dedi ama bu haber de çok geçmeden yalanlandı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan (RTÜK) yapılan açıklamada, “RTÜK'ün, içki yayınlarıyla ilgili radyo ve televizyonlara abluka ve sansür uygulamasının söz konusu olmadığı” belirtildi. Açıklamada, “televizyon programlarında içkili sahnelere yapım aşamasında müdahale edileceğine” ilişkin basında yer alan haberin yanlış olduğu ifade edildi. Açıklamada, şöyle denildi: “RTÜK, ne içki yayınlarıyla ne de başka bir konuyla ilgili radyo ve televizyonlara bir abluka uygulamıştır. Sansür uygulaması da söz konusu değildir. RTÜK, 3984 Sayılı Kanun'dan aldığı yetkiyle, herhangi bir program yayınlandıktan sonra ancak denetim yapmaktadır. Bu nedenle herhangi bir programa yapım aşamasında RTÜK tarafından müdahale edilmesi de mümkün değildir. RTÜK, herhangi bir ihlal ve tekerrür söz konusu olduğunda 3984 Sayılı Kanun'un 33. maddesindeki müeyyideleri aşamalı olarak uygulamaktadır. Bu çerçevede, içki ile ilgili ayrı bir müeyyide sistemi uygulaması intibaını veren haber yanlıştır. RTÜK, toplumumuzu ilgilendiren konularda uzun araştırmalar yaptıktan sonra bir konuyu gündemine alıp değerlendirmektedir ve kararlarını verirken konuyla ilgili bilim insanlarının, uzmanlarının ve üyelerinin görüş ve tecrübelerinden yararlanmaktadır.” Milliyet gazetesinde bugün yayınlanan haberde, "RTÜK Teşkilat Yasası'nda yapılacak yeni düzenlemeyle dizilerde alkollü ürünlere mozaik uygulanmayacak, ancak alkollü sahnelere prodüksiyon aşamasında müdahale edilecek" iddiası yer alıyordu. |
|
07-13-2008, 23:13 | #140 |
Kartel Basının Yalan ve Çirkef Haberler Arşivi
Ulusal gazete ve kanallar bu araları masa başı haberler yazmayı kendilerine alışkanlık ettiler.Bir kaç gün öncede şerefsizce yapılan bir saldırıyı Ülkücülerin üzerine atmaya kalkmışlardı ama pisliklerini temizlemek zorunda kaldılar.Bu gidişle kendilerine zaten az olan inanç tamamen kaybolacak ve sonuçda Türk Milleti, masa başı yazdıkları haberler dolayısı ile yarın birgün onları Ulusal olarak değilde kendi borularını öttürmeye çalıştıkları için Borusal olarak hatırlayacak.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|