08-05-2010, 13:11 | #251 |
Sanatçıların görüşlerini bile almamışlar Habertürk gazetesinin, referandumla ilgili hazırladığı yazı dizisinde 'hayır' oyu vereceğini açıkladığı ünlü sanatçıların görüşünü almadığı iddiası tartışmalara yol açtı. Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda bu isimlerin görüşlerinin alınmadığını, buna rağmen sanki alınmış gibi haber yapıldığını söyledi. Ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil ve sanatçı Mustafa Sandal da bu konuda ilgili gazeteden aranmadıklarını doğruladı. "Referandumda vereceğim oyun rengini saklamak benim en demokratik hakkım." diyen Erbil, "Bu konuyla ilgili Habertürk gazetesinden hiçbir muhabir kayıtlı röportaj yapmamıştır." dedi. Demokrat görüşlü bir sanatçı olduğunun altını çizen Erbil, darbelere karşı olduğunu söyledi. Ünlü pop sanatçısı Mustafa Sandal ise prensip gereği siyasetle ilgili hiçbir konuda açıklama yapmadığını belirterek, Habertürk tarafından aranmadığını belirtti. Habertürk gazetesi 3 gündür referandumda 'evet' ve 'hayır' diyeceğini açıklayan kanaat önderlerinin görüşlerini içeren bir yazı dizisi yayımlıyor. Haber kapsamında aralarında Kadir İnanır, Mehmet Ali Erbil, Adnan Şenses, Behzat Uygur, Mustafa Sandal gibi ünlü isimlerin yer aldığı sanatçılara da referandumla ilgili düşünceleri sorulmuştu. Yazı dizisinde Erbil, "Benim fikrim zaten belli, hayır.", Mustafa Sandal, "Hayır diyeceğim.", Adnan Şenses, "BenAtatürkçocuğuyum, tabii ki hayır diyeceğim.", Behzat Uygur ise, "Allah 'hayır'lısını versin." açıklamaları yer almıştı. Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, Habertürk televizyon kanalında yayınlanan 'Türkiye'nin Nabzı' konulu programda önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. Çelik, Adnan Şenses, Mustafa Sandal, Mehmet Ali Erbil ve Behzat Uygur'u bizzat aradığını, kendilerine görüşlerinin alınıp alınmadığını sorduğunu, ismi geçen sanatçıların Habertürk Gazetesi'nden hiçbir muhabirin kendilerini aramadığı cevabını verdiğini söyledi. Çelik, "Mustafa Sandal çok da sevdiğim bir kardeşimizdir. 'Sayın bakanım kesinlikle böyle bir şey sorulmadı bana, zaten Amerika'daydım' dedi. Erbil de 'Ben böyle evet hayır cephesinde yer almam asla.' dedi. Behzat Uygur da aynısını söyledi. Adnan Şenses'i aradım, O da böyle söyledi." ifadelerini kullandı. ZAMAN 05.08.2010 |
|
09-30-2010, 22:48 | #252 |
Sözcü bu kez baltayı taşa vurdu! Genellikle tüm haberleri operasyonel olan ve yalanlanan Sözcü gazetesine bir yalanlama da Prof.Dr. Hüseyin Hatemi'dden geldi. Hatemi, Haberx'te yayınlanan söyleşisinden başka manaya gelecek şekilde kesitler alan ve çarpıtan Sözcü Gazetesi'ne cevap verdi. İşte Hatemi'nin cevap ve düzeltme yazısı... AÇIKLAMA VE DÜZELTME Sözcü Gazetesi'nin 30.10.2010 tarihli nüshasında Hanefi Avcı'nın tutuklanmasına ilişkin manşetin altında maksatlı olarak benim Fethullah Hoca ve sevenleri için Hanefi Avcı İle aynı görüşleri paylaştığım izlemini uyandıracak bir manşetle ve gazetenin iç sahifelerinde de "Amerika'ya Hizmet Ediyor" başlığı ile tam kelime kullanmak gerekirse yalan yayın yapılmıştır. Bu yayına dayanak yapılan benim konuşmamda konu ile ilgili ilk soru şu şekildedir: Gülen Cemaatinin bu gün hatalı buldunuz yönü nedir? Ben de bu soruya şu cevabı veriyorum: (Gülen Cemaatinin bilinçli hareketinden bahsedilemez anlamında Gülen cemaati hata yapmadı. Daha doğrusu gitgide iyi olma yolunda iken başına bu akıbet geldi. Daha sonra da açıkça her zaman ve birçok yerde açıkladığım görüşü açıklıyorum ve sonuçta Sözcü Gazetesinde de belirtildiği üzere Fethullah Hoca'nın bir suçu olmadığını söylüyorum. Sözcü Gazetesi 5. sahifesinde Fethullah Hoca hakkında hapsedilmesini yargılanmasını gerektiren bir suçu olduğu söylenemez dediğimi de aktarmak zorunda kalmıştır. Yine Sözcü Gazetesinin de başlıkların yalanı bir yana bu başlıkların altında yer alan satırlarından nakledilen sözlerim şu şekildedir: Amerikan Yahudi lobisinin bu cemaatten beklentisi vardır ama bu beklentiler gerçekleşmediği için şimdi Amerikan Yahudi lobisi Fethullah Hoca'yı da tasfiye etmek istemektedir. Şu halde benim Hanefi Avcı'nın kitabını da bu tasfiye planının bir parçası olarak göreceğim tabii iken tam aksine benimle sanki Hanefi Avcı arasında bir görüş birliği varmış gibi manşetler kullanılmıştır. Hanefi Avcı da tasfiye planının bilinçsiz bir unsuru olabilir. Onun hakkında da kesin olarak tasfiye planının bilinçli bir üyesi olduğunu söylemiyorum Ancak Fethullah Hoca için ajan tabirini kullanmama imkan ve ihtimal olmadığı apaçıktır. Ben Fethullah Hocanın Türkiyede bulunduğu sırada kendisi ile görüşmüş, toplantılarına katılmış halen de bu cemaat mensupları ile iyi ilişkiler içinde bulunan biriyim. Görüşlerimiz tamamen aynı olmayabilir, ne var ki Fethullah Hoca hareketinin bilinçli bir emperyalist yardakçılığı hareketi olduğu kanaatine sahip olsa idim esasen bu güne kadar davranış ve beyanlarımla bu kanaatimi açıklar aksine davranış ve beyanlarda bulunmazdım. Fethullah Hocadan ve cemaatinden umduklarını bulamayacaklarını anlayan dış odaklar söylediğim fakat İnternet Gazetesinde bütünü ile yer almayan açıklamalarımda belirtildiği üzere sonuçta üç safhada bu cemaatten beklentilerinin gerçekleşemeyeceğini anladılar önce Fethullah Hoca aleyhine bir ajandan temin edilen kaseti devreye soktular bu kasetin belki de tamamen uydurma olabileceğini söylemiştim. İnternet Gazetesinde yer almayan ve Fethullah Hoca ve sevenleri karşısında beklentilerin tamamen aksi yöne dönmesi ve tasfiye hareketine girişilmesine yol açan olay da Fethullah hocanın Vatikan'a giderek Papa ile görüşmesi idi. Bunun üzerine Fethullah Hocanın Amerika'da enterne edilmesi sağlandı. Esasen Sözcü Gazetesi de sonuçta benim Fethullah Hocadan herhangi bir suç eylemi sadır olmadığını söylediğimi belirtmektedir. Şu halde nasıl olur da Fethullah Hocanın bilinçli olarak Amerika'ya hizmet ettiğini söyleyebilirim? Esasen 1996 yılında buna benzer bir olay başıma gelmişti. Bugünkü Akşam Gazetesi değil o sıralarda aynı adla yayınlanan Akşam Gazetesi Fethullah Hocanın iftarında bulunmadığım halde niçin Erbakan Hocanın iftarına gittiğimi sormuş cevaplarımı da içeriği doğru fakat manşetleri korkunç haberlerle bugün Sözcü Gazetesinin yaptığı gibi yayınlamıştı. Sözcü Gazetesinin bu tutumuna teessüf ediyor ve gerekli düzeltmeyi yapacağını umuyorum. Bilvesile Saygılarımla. Prof. Dr. Hüseyin Hatemi 30.09.2010 |
|
10-29-2010, 00:56 | #253 |
DHA'nın Çarpıtma Başlığı! Bazı haber siteleri "bir mahalle baskısı yakaladık" coşkusuyla haberi aynen verdi. Peki olayın aslı böyle miydi? Malatya'da yaşanan adi bir vaka, toplumda körüklenmeye çalışılan kamplaşmaya malzeme oldu. Şehir merkezinden Yeşiltepe Mahallesi istikametine gitmekte olan minibüs canlı hayvan pazarı yakınlarına geldiği sırada birotomobiltarafından önü kesilerek durduruldu Otomobilden inerek av tüfeğiyle minibüse ateş açan kişi veya kişiler, araca binerek olay yerinden uzaklaştı. Olayda minibüste bulunan 4 kişi hafif şekilde yaralandı. Öte yandan araçta yapılan incelemelerde çok sayıda bira şişesine rastlandı. Bu olay, Doğan Haber Ajansı tarafından "minibüs içinde alkol alan 4 kişiye silahlı saldırı" başlığıyla servis edildi ve sanki saldırının sebebi minibüstekilerin alkol almasıymış gibi lanse edildi. Halbuki emniyet kaynaklarının ulaştığı ilk bilgilere göre taraflar arasında olayın öncesine dayanan bir husumet vardı ve saldırı bunun bir sonucuydu. Polis tarafından aranan zanlılar da daha önce emniyette kaydı bulunan sabıkalı kişilerdi. Hal böyleyken haberin, toplumda gerilim oluşturması muhtemel bir başlıkla servis edilmesi dikkat çekti. Şimdi herkes bunun bir muhabir hatası mı yoksa hassas dönemlerde Türkiye'nin görmeye alışkın olduğu bir başka çarpıtma haber örneği mi olduğunu merak ediyor. tevhidhaber http://www.samanyoluhaber.com/h_4665...a-basligi.html |
|
10-29-2010, 10:34 | #254 |
heh Hüdaverdi yavaş yavaş eski haline dönüyor bakalım hayırlısı
sen askere gittin bu önemli konu öksüz yetim kaldı |
|
11-11-2010, 20:26 | #255 |
Oda Tv Yine Rezil Oldu 'Ergenekon'un yeni Perinçek'i Soner Yalçın'ın, sahibi olduğu dezenformasyon makinesi karanlık Odatv'nin yalanını okuyucusu ortaya çıkardı. 'Ergenekon'un yeni Perinçek'i Soner Yalçın'ın, sahibi olduğu dezenformasyon makinesi karanlık Odatv'nin yalanını okuyucusu ortaya çıkardı. Bu arada MİT'ten de sert ifadeli kesin bir yalanlama geldi... Karanlık Odatv, "Türkiye'nin gündemini sarsacağız" şeklindeki iddialı bir anonsla MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kardeşinin, Fethullah Gülen'in danışmanı olduğunu yazdı. Derinlerin tetikçisi Soner Yalçın'ın sitesinin yalanı çok geçmeden ortaya çıktı. Hem de Mustafa Fidan adlı kişiyi 25 yıldır tanıyan bir okuyucusu tarafından. Soner Yalçın'ın “manipülasyon” ve “dezenformasyon” sitesi Odatv, bugün “Türkiye'nin gündemini sarsacağız” iddiasıyla bir haber yayınladı. Haberlerinde “Teyit etmekte çok zorlandığımız bilgilere göre…” diye de “komik” bir not düştüler. İddiaya göre MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Mustafa Fidan adında bir kardeşi var ve o da halen Amerika'da ikamet ediyor. Sitenin iddisı şöyle: “…Pensilvanya'da bir çiftlikte yaşıyor. Çiftliğin en önemli sakini ise Fethullah Gülen. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kardeşi Mustafa, halen Fethullah Gülen'in danışmanı olarak Pensilvanya'daki çiftlikte yaşıyor. MİT Müsteşarı Fidan kardeşiyle sık sık görüşür mü, araları nasıldır bilinmez. Ama Hakan Fidan'ın açıklama yapması, ‘vardır, yoktur demesi' kamuoyu açısından önem taşıyor.” İDDİASINI OKURU YALANLADI Odatv'nin gazeteciliği de iyice gülünç duruma düştü. Dedikodu gazeteciliğini alışkanlık haline getiren Oda TV'nin MİT Müsteşarı Fidan'la ilgili haberine yapılan okuyucu yorumlarından biri ilginçti. “Erkay” isimli yorumcu Odatv'nin haberini resmen yalanladı. İşte kendi kendine “komik” duruma düşen o sitedeki yorum: “… Bir bilgiyi paylaşmak için yorum yapma gereği duydum. Mustafa Fidan ABD'de doğru. Ben anne ve babası dahil tüm aileyi 25 senedir tanırım. Kardeşleri içinde E.Astsb veya Hakan Fidan yok. Diğer kardeşleri ticaretle uğraşıyor. Kayseri'li köklü bir aile. En azından Hakan Fidan'ın kardeşleri olmadığını kesin biliyorum. Mustafa Fidan, şu anda 50 yaşlarında ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu. Saygılarımla.” |
|
03-31-2011, 22:09 | #256 |
video: http://www.habervaktim.com/haber/178...yalanladi.html HSYK, "Vatan"ı böyle yalanladı!HSYK Birinci Dairesi Başkanı İbrahim Okur, Zekeriya Öz'ün görevinin neden değiştirildiği açıkladı. Okur, Vatan'ın manşetini de yalanladı. 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen el bombalarıyla elini taşın altına koyup Ergenekon soruşturmasını başlatan Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz, dün HSYK Birinci Dairesi'nin 128 hakim ve savcıyı kapsayan adli yargı kararnamesi ile terfi etti ve Ergenekon davasından çekilmek durumunda kaldı. 4 yıldan bu yane soruşturmayı yürüten ve kamuoyunda Ergenekon Savcısı olarak tanınan Zekeriya Öz İstanbul Cumhuriyet Başasavcıvekili oldu. Özel Yetkileri kaldırılan Öz, bundan sonra Beşiktaş Adliyesi'nden değil, Sultanahmet Adliyesi'nde görev yapacak. Adli yargı kararnamesinin basına yansıdığı dünden beri cevabı en çok merak edilen soru şu: Savcı Öz terfi mi ettiği yoksa kızağı mı çekildi? Bu konuda değişik açıklamalar yorumlar var. Bugün gazetelere bakıldığında bu tartışmanın gazete manşetlerinde de devam ettiği görülüyor. Ancak Vatan Gazetesi'nin Zekeriya Öz'le ilgili manşeti çok iddialı ve dikkat çekiciydi. Gazete, HSYK Birinci Dairesi Başkanı İbrahim Okur'a atıfla şöyle manşet atmış: Bu Arkadaş Çok Ön Plan Çıkmıştı" Dünün yoğun gündemi içinde pek kameraları karşısında geçmeyen İbrahim Okur, bugün NTV'ye verdiği röportajda Zekeriya Öz atamasının bir kızak değil bir terfi olduğunu söyledi. İsim vermeden Vatan Gazetesi'nde çakan Okur şunları söyledi: "Zekeriya Bey'in ismi çok ön plana çıktı derken benim bundan kastım, "Zekeriya Bey'den rahatsız olduk ve o yüzden aldık" manasında değildi. Zekeriya Bey diğer arkadaşlara oranla bu davayla daha çok özdeşleşti. Kamuoyu o yüzden Zekeriya Bey'in üzerine yoğunlaştı. Ama bu soruşturmayı Fikret Bey de Ercan Bey de yürütüyordu. Aralarında bir fark olmadığını söylemek için bunu söylemiştim" dedi. Görüldüğü üzere atama kararnamesinin hazırlandığı HSYK Birinci Dairenin Başkanı İbrahim Okur, hem Vatan'ın manşetini yalanlıyor hem de Zekeriya Öz'ün görevinin neden değiştirildiğini anlatıyor. Tabi bu atama mı kızak mı tartışması bir süre daha devam edecek. Çünkü bir kısım medya her zaman olduğu gibi deliller üzerinden değil, kişiler üzerinden davayı yorumlamaya devam edecek... İşte Vatan'ın yalanlanan bugünkü manşet; aktifhaber |
|
04-09-2011, 12:54 | #257 |
Cumhuriyet'in Gülen haberine yalanlama Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, Cumhuriyet gazetesinde yer alan "Türkiye'de yargı ve basın üzerinde Fethullah Gülen'in baskısının çok büyük olduğu" şeklindeki sözlerini yalanladı. Selçuk Gültaşlı imzalı Zaman gazetesinde yer alan habere göre yazılı bir açıklama yapan Flautre, Strasburg'da yapılan bir konferansta sarf ettiği sözlerinin "çarpıtılmasına şiddetle karşı olduğunu" ifade ederken, aynı haberde yer alan gazeteci Nedim Şener'le 10 gün önce telefonla görüştüğü ifadelerinin de "kesinlikle gerçek dışı" olduğunu ifade etti. Açıklamada, Flautre'un Ergenekon ve Balyoz davalarını Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve ülkenin demokratikleşmesi için "çok mühim fırsat" olarak gördüğü vurgulandı. Fluatre'un ofisinden yapılan yazılı açıklamada haberin düzeltilmesi istenirken, "Sn. Flautre'un açıklamalarını istismar etmeyi durdurun." denildi. Flautre'un konferanstaki beyanlarının Türkiye'deki basın hürriyetinin genel sorunları ile ilgili olduğu belirtilen açıklamada, sadece AK Parti'ye ideolojik olarak uzak olan gazetecilerin değil AK Parti'ye yakın gazetecilerin de, Ergenekon'u, Gülen'i ve Kürt meselesini araştıran gazetecilerin de baskı altında olduğunu ifade ettiği belirtildi. Flautre'un konferansta Şener ve Şık'tan bahsettiğini ifade eden açıklama, tutuklanmalarının Gülen hareketine ilişkin yazdıkları ile ilgili olarak yorumlanabileceğini kaydettiği belirtildi. Ergenekon ve Balyoz darbe planlarına da atıf yapılan açıklamada şöyle denildi: "AP raporunda ifade edildiği gibi Ergenekon ve Balyoz gibi darbe planı olduğu iddia edilen davalar Türkiye'de hukukun üstünlüğünün kuvvetlendirilmesi ve ülkenin demokratikleşmesi için çok mühim fırsatlardır ve bu yüzden demokratik kurumların ve yargının bağımsız, şeffaf, uygun ve güçlü şekilde işlediğini göstermelidir." internethaber |
|
07-31-2011, 20:04 | #258 | ||
Mustazaf-der'in yayın organlarından hürseda.net'in AK Parti Karşıtlığı hem başlıktaki AKP ifadesi hemde haber başlığının taraflı bir şekilde yazılıdığı görülmektedir.Haberin ilk satırlarında Ak Parti'nin oy için müslüman gömleği giymesi gibi bir saçmalıktan bahsediyor.
Alıntı:
Alıntı:
Konu Yıldırım tarafından (07-31-2011 Saat 20:07 ) değiştirilmiştir.. |
|||
08-04-2011, 06:04 | #259 |
Yalan haber başlığı artık Yalan Rüzgarı forumu altında bulunacaktır.
Yalan haberlerle ilgili konu açanlar,haberi ayrıca buraya da eklemesinde fayda var. |
|
08-11-2011, 23:40 | #260 |
Hürriyet & DHA Baltayı Yine Taşa Vurdu Şort giydiği için değilmiş İETT otobüsünde 'şort giydiği' için dayak yememiş, özür dileyen yolcuya bakın ne yapmış? Beşiktaş Bayan Voleybol Takımı'nın altyapı oyuncularından Nurcan İbrahimoğlu'nunİETTotobüsünde 'şort giydiği' için dayak yediği yönündeki haberlerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Basında çıkan haberler üzerine Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne ifade veren otobüs şoförü ve görgü tanığı bir yolcunun açıklamaları, iddiaların tam tersi olduğunu ortaya koydu. Görgü tanığı Sani Uymaz, ifadesinde Nurcan İbrahimoğlu'nun yüksek sesle tartıştığı erkek yolcunun "Ayağınıza bastığım için özür dilerim." demesine rağmen küfür edip, elindeki metale benzeyen cisimle yolcunun başına vurduğunu söyledi. Uymaz ifadesinde erkek yolcunun bayanı darp ettiğine dair bir hareket görmediğini de aktardı. İbrahimoğlu ile tartıştığı erkek yolcunun haberlerde belirtilenin aksine yan yana oturmadığını, ayrı koltuklarda oturduklarını gördüğünü ifade etti. İETT şoförü ise olayı sesler üzerine yolculardan öğrendiğini anlattı. Şoför ifadesinde, darp edildiğini öne süren İbrahimoğlu'nun, otobüsün ilerleme boşluğuna uzattığı ayağına 3 yolcunun takıldığını ve düşme tehlikesi geçirdiğini belirtti. Bu sırada ayağı takılan yolcuların kendisinden özür dilemesine rağmen İbrahimoğlu'nun özür dileyen yolculardan birine elindeki tasma benzeri bir cisimle tokat attığını kaydetti. Bu sırada diğer yolcuların da İbrahimoğlu'na 'Hem darp ediyorsun hem de küfür ediyorsun' diyerek tepki gösterdiğini söyledi. İfadeye göre, İETT şoförünün 'Aracı isterseniz karakola çekeyim, isterseniz polis çağıralım.' demesinin ardından İbrahimoğlu aracı terk etti. Bir gün sonra da polise şikâyetçi olmaya gitti. Nurcan İbrahimoğlu'nun Kâğıthane Devlet Hastanesi'nde yapılan adli muayene raporunda ise herhangi bir darp izine rastlanmadığı öğrenildi. Öte yandan İETT otobüsünde saldırı iddiasının ardından sosyal paylaşım siteleri üzerinden haberleşen bayan voleybolcuların şortlarını giyerek İbrahimoğlu'nun tacize uğradığı ve dayak yediği iddia edilen İETT hattındaki otobüse topluca binecekleri bildirildi.Facebookve Twitter'da da 'o hayvanı bulun' kampanyaları başlatıldı. ZAMAN |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|